» 11 / Hûd  48:

Kuran Sırası: 11
İniş Sırası: 52
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123

 » 11 / Hûd  Suresi: 48
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. قِيلَ (GYL) = ḳīle : denildi ki
2. يَا (YE) = yā : EY/HEY/AH
3. نُوحُ (NVḪ) = nūHu : Nuh
4. اهْبِطْ (EHBŦ) = hbiT : in
5. بِسَلَامٍ (BSLEM) = biselāmin : selam ile
6. مِنَّا (MNE) = minnā : bizden
7. وَبَرَكَاتٍ (VBRKET) = ve berakātin : ve bereketlerle
8. عَلَيْكَ (ALYK) = ǎleyke : sana
9. وَعَلَىٰ (VAL) = ve ǎlā : ve üzerine
10. أُمَمٍ (ÊMM) = umemin : ümmetler
11. مِمَّنْ (MMN) = mimmen : olanlardan
12. مَعَكَ (MAK) = meǎke : seninle birlikte
13. وَأُمَمٌ (VÊMM) = veumemun : ve (bazı) ümmetlere
14. سَنُمَتِّعُهُمْ (SNMTAHM) = senumettiǔhum : geçimlik vereceğiz
15. ثُمَّ (S̃M) = ṧumme : sonra
16. يَمَسُّهُمْ (YMSHM) = yemessuhum : onlara dokunacaktır
17. مِنَّا (MNE) = minnā : bizden
18. عَذَابٌ (AZ̃EB) = ǎƶābun : bir azap
19. أَلِيمٌ (ÊLYM) = elīmun : acıklı
denildi ki | EY/HEY/AH | Nuh | in | selam ile | bizden | ve bereketlerle | sana | ve üzerine | ümmetler | olanlardan | seninle birlikte | ve (bazı) ümmetlere | geçimlik vereceğiz | sonra | onlara dokunacaktır | bizden | bir azap | acıklı |

[GVL] [Y] [NVḪ] [HBŦ] [SLM] [] [BRK] [] [] [EMM] [] [] [EMM] [MTA] [] [MSS] [] [AZ̃B] [ELM]
GYL YE NVḪ EHBŦ BSLEM MNE VBRKET ALYK VAL ÊMM MMN MAK VÊMM SNMTAHM S̃M YMSHM MNE AZ̃EB ÊLYM

ḳīle nūHu hbiT biselāmin minnā ve berakātin ǎleyke ve ǎlā umemin mimmen meǎke veumemun senumettiǔhum ṧumme yemessuhum minnā ǎƶābun elīmun
قيل يا نوح اهبط بسلام منا وبركات عليك وعلى أمم ممن معك وأمم سنمتعهم ثم يمسهم منا عذاب أليم

 » 11 / Hûd  Suresi: 48
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قيل ق و ل | GVL GYL ḳīle denildi ki It was said,
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
نوح ن و ح | NVḪ NVḪ nūHu Nuh Nuh
اهبط ه ب ط | HBŦ EHBŦ hbiT in Go down
بسلام س ل م | SLM BSLEM biselāmin selam ile with peace
منا | MNE minnā bizden from Us
وبركات ب ر ك | BRK VBRKET ve berakātin ve bereketlerle and blessings
عليك | ALYK ǎleyke sana on you
وعلى | VAL ve ǎlā ve üzerine and on
أمم ا م م | EMM ÊMM umemin ümmetler the nations
ممن | MMN mimmen olanlardan from those
معك | MAK meǎke seninle birlikte with you.
وأمم ا م م | EMM VÊMM veumemun ve (bazı) ümmetlere But (to other) nations
سنمتعهم م ت ع | MTA SNMTAHM senumettiǔhum geçimlik vereceğiz "We will grant enjoyment;"
ثم | S̃M ṧumme sonra then
يمسهم م س س | MSS YMSHM yemessuhum onlara dokunacaktır will touch them
منا | MNE minnā bizden from Us
عذاب ع ذ ب | AZ̃B AZ̃EB ǎƶābun bir azap a punishment
أليم ا ل م | ELM ÊLYM elīmun acıklı "painful."""

11:48 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

denildi ki | EY/HEY/AH | Nuh | in | selam ile | bizden | ve bereketlerle | sana | ve üzerine | ümmetler | olanlardan | seninle birlikte | ve (bazı) ümmetlere | geçimlik vereceğiz | sonra | onlara dokunacaktır | bizden | bir azap | acıklı |

[GVL] [Y] [NVḪ] [HBŦ] [SLM] [] [BRK] [] [] [EMM] [] [] [EMM] [MTA] [] [MSS] [] [AZ̃B] [ELM]
GYL YE NVḪ EHBŦ BSLEM MNE VBRKET ALYK VAL ÊMM MMN MAK VÊMM SNMTAHM S̃M YMSHM MNE AZ̃EB ÊLYM

ḳīle nūHu hbiT biselāmin minnā ve berakātin ǎleyke ve ǎlā umemin mimmen meǎke veumemun senumettiǔhum ṧumme yemessuhum minnā ǎƶābun elīmun
قيل يا نوح اهبط بسلام منا وبركات عليك وعلى أمم ممن معك وأمم سنمتعهم ثم يمسهم منا عذاب أليم

[ق و ل] [ي] [ن و ح] [ه ب ط] [س ل م] [] [ب ر ك] [] [] [ا م م] [] [] [ا م م] [م ت ع] [] [م س س] [] [ع ذ ب] [ا ل م]

 » 11 / Hûd  Suresi: 48
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قيل ق و ل | GVL GYL ḳīle denildi ki It was said,
Gaf,Ye,Lam,
100,10,30,
V – 3rd person masculine singular passive perfect verb
فعل ماض مبني للمجهول
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
Ye,Elif,
10,1,

نوح ن و ح | NVḪ NVḪ nūHu Nuh Nuh
Nun,Vav,Ha,
50,6,8,
"VOC – prefixed vocative particle ya
PN – nominative masculine proper noun → Nuh"
أداة نداء
اسم علم مرفوع
اهبط ه ب ط | HBŦ EHBŦ hbiT in Go down
Elif,He,Be,Tı,
1,5,2,9,
V – 2nd person masculine singular imperative verb
فعل أمر
بسلام س ل م | SLM BSLEM biselāmin selam ile with peace
Be,Sin,Lam,Elif,Mim,
2,60,30,1,40,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine indefinite noun
جار ومجرور
منا | MNE minnā bizden from Us
Mim,Nun,Elif,
40,50,1,
P – preposition
PRON – 1st person plural object pronoun
جار ومجرور
وبركات ب ر ك | BRK VBRKET ve berakātin ve bereketlerle and blessings
Vav,Be,Re,Kef,Elif,Te,
6,2,200,20,1,400,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive feminine plural indefinite noun
الواو عاطفة
اسم مجرور
عليك | ALYK ǎleyke sana on you
Ayn,Lam,Ye,Kef,
70,30,10,20,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
وعلى | VAL ve ǎlā ve üzerine and on
Vav,Ayn,Lam,,
6,70,30,,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
P – preposition
الواو عاطفة
حرف جر
أمم ا م م | EMM ÊMM umemin ümmetler the nations
,Mim,Mim,
,40,40,
N – genitive feminine plural indefinite noun
اسم مجرور
ممن | MMN mimmen olanlardan from those
Mim,Mim,Nun,
40,40,50,
P – preposition
REL – relative pronoun
حرف جر
اسم موصول
معك | MAK meǎke seninle birlikte with you.
Mim,Ayn,Kef,
40,70,20,
LOC – accusative location adverb
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
ظرف مكان منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وأمم ا م م | EMM VÊMM veumemun ve (bazı) ümmetlere But (to other) nations
Vav,,Mim,Mim,
6,,40,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – nominative feminine plural indefinite noun
الواو عاطفة
اسم مرفوع
سنمتعهم م ت ع | MTA SNMTAHM senumettiǔhum geçimlik vereceğiz "We will grant enjoyment;"
Sin,Nun,Mim,Te,Ayn,He,Mim,
60,50,40,400,70,5,40,
FUT – prefixed future particle sa
V – 1st person plural (form II) imperfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
حرف استقبال
فعل مضارع و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
ثم | S̃M ṧumme sonra then
Se,Mim,
500,40,
CONJ – coordinating conjunction
حرف عطف
يمسهم م س س | MSS YMSHM yemessuhum onlara dokunacaktır will touch them
Ye,Mim,Sin,He,Mim,
10,40,60,5,40,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
منا | MNE minnā bizden from Us
Mim,Nun,Elif,
40,50,1,
P – preposition
PRON – 1st person plural object pronoun
جار ومجرور
عذاب ع ذ ب | AZ̃B AZ̃EB ǎƶābun bir azap a punishment
Ayn,Zel,Elif,Be,
70,700,1,2,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
أليم ا ل م | ELM ÊLYM elīmun acıklı "painful."""
,Lam,Ye,Mim,
,30,10,40,
ADJ – nominative masculine singular indefinite adjective
صفة مرفوعة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |قِيلَ: denildi ki | يَا: EY/HEY/AH | نُوحُ: Nuh | اهْبِطْ: in | بِسَلَامٍ: selam ile | مِنَّا: bizden | وَبَرَكَاتٍ: ve bereketlerle | عَلَيْكَ: sana | وَعَلَىٰ: ve üzerine | أُمَمٍ: ümmetler | مِمَّنْ: olanlardan | مَعَكَ: seninle birlikte | وَأُمَمٌ: ve (bazı) ümmetlere | سَنُمَتِّعُهُمْ: geçimlik vereceğiz | ثُمَّ: sonra | يَمَسُّهُمْ: onlara dokunacaktır | مِنَّا: bizden | عَذَابٌ: bir azap | أَلِيمٌ: acıklı |
Kırık Meal (Harekesiz) : |قيل GYL denildi ki | يا YE EY/HEY/AH | نوح NWḪ Nuh | اهبط EHBŦ in | بسلام BSLEM selam ile | منا MNE bizden | وبركات WBRKET ve bereketlerle | عليك ALYK sana | وعلى WAL ve üzerine | أمم ÊMM ümmetler | ممن MMN olanlardan | معك MAK seninle birlikte | وأمم WÊMM ve (bazı) ümmetlere | سنمتعهم SNMTAHM geçimlik vereceğiz | ثم S̃M sonra | يمسهم YMSHM onlara dokunacaktır | منا MNE bizden | عذاب AZ̃EB bir azap | أليم ÊLYM acıklı |
Kırık Meal (Okunuş) : |ḳīle: denildi ki | : EY/HEY/AH | nūHu: Nuh | hbiT: in | biselāmin: selam ile | minnā: bizden | ve berakātin: ve bereketlerle | ǎleyke: sana | ve ǎlā: ve üzerine | umemin: ümmetler | mimmen: olanlardan | meǎke: seninle birlikte | veumemun: ve (bazı) ümmetlere | senumettiǔhum: geçimlik vereceğiz | ṧumme: sonra | yemessuhum: onlara dokunacaktır | minnā: bizden | ǎƶābun: bir azap | elīmun: acıklı |
Kırık Meal (Transcript) : |GYL: denildi ki | YE: EY/HEY/AH | NVḪ: Nuh | EHBŦ: in | BSLEM: selam ile | MNE: bizden | VBRKET: ve bereketlerle | ALYK: sana | VAL: ve üzerine | ÊMM: ümmetler | MMN: olanlardan | MAK: seninle birlikte | VÊMM: ve (bazı) ümmetlere | SNMTAHM: geçimlik vereceğiz | S̃M: sonra | YMSHM: onlara dokunacaktır | MNE: bizden | AZ̃EB: bir azap | ÊLYM: acıklı |
Abdulbaki Gölpınarlı : Dendi ki: Nûh, sana ve seninle berâber bulunanlardan türeyecek ümmetlere bizden gönderilen esenlikler ve bereketlerle in gemiden. Onlardan türeyecek ümmetler içinde öyleleri de var ki onları da bir müddet faydalandıracak, geçindireceğiz de sonra bizden elemli bir azâba uğrayacaktır onlar.
Adem Uğur : Denildi ki: Ey Nuh! Sana ve seninle beraber olan ümmetlere bizden selam ve bereketlerle (gemiden) in! Kendilerini (dünyada) faydalandıracağımız, sonra da bizden kendilerine elem verici bir azabın dokunacağı ümmetler de olacaktır.
Ahmed Hulusi : "Ey Nuh. . . Sen ve seninle beraber olanlardan oluşacak halklara bizden Selâm ve bereketlerle in. . . Biz onları yararlandıracağız, sonra da onlara bizden (hakikatindeki Esmâ mânâsı sonucu olarak, derûnundan gelen bir yolla) acı azap yaşatılır" denildi.
Ahmet Tekin : 'Ey Nuh, sana, seninle beraber olanlardan türeyen milletlere katımızdan barış, güvenlik, bolluk ve bereket va’dimizle gemidekilerle birlikte gemiden in. Onların neslinden yoldan çıkmış milletler de türeyecek, onlara da dünyada zevk ü sefa tattıracağız. Sonra onlara, tarafımızdan verilen can yakıp inleten müthiş bir azap dokunacak.' denildi.
Ahmet Varol : 'Ey Nuh! Sana ve seninle birlikte olanlardan (türeyecek) ümmetlere bizden selam ve bereketlerle in. Ancak öyle ümmetler de olacak ki onları bir süre yararlandıracağız. Sonra kendilerine bizden acıklı bir azap dokunacaktır' denildi.
Ali Bulaç : "Ey Nuh" denildi. "Sana ve seninle birlikte olan ümmetler üzerine bizden selam ve bereketlerle (gemiden) in. (Sizden türeyecek diğer kâfir) Ümmetleri de yararlandıracağız, sonra onlara bizden acı bir azab dokunacaktır."
Ali Fikri Yavuz : Şöyle denildi: “- Ey Nûh! Sana ve gemide seninle beraber bulunan müminlere (veya soylarına) bizden bir selâmet ve bereketlerle (gemiden) in. Onlardan bir takım kâfir ümmetler olacak ki, biz onları dünyada rızıklarla faydalandıracağız. Sonra da, âhirette kendilerine, bizden acıklı bir azâp dokunacaktır.
Bekir Sadak : «Ey Nuh! Sana ve Seninle beraber olan topluluklara bizden bir selamet ve bereketle gemiden in. Ama bircok topluluklari da gecindirecegiz, sonra onlara can yakici bir azap verecegiz» denildi.
Celal Yıldırım : Denildi ki: «Ey Nûh! Bizden sana ve seninle birlikte bulunan mü' minlere (topluluklara) bir selâmet ve çok bereketlerle gemiden in.. İleride nice ümmetleri de geçindirip yararlandıracağız ; sonra da bizden onlara elem verici azâb dokunacak.»
Diyanet İşleri : Ona denildi ki: “Ey Nûh! Sana ve seninle birlikte bulunanlardan birçok ümmete bizden esenlik ve bereketlerle (gemiden) in. Daha birtakım ümmetler de olacak ki, biz onları (dünyada) yararlandıracağız. Sonra da bizden kendilerine elem dolu bir azap dokunacak.”
Diyanet İşleri (eski) : 'Ey Nuh! Sana ve seninle beraber olan topluluklara bizden bir selamet ve bereketle gemiden in. Ama birçok toplulukları da geçindireceğiz, sonra onlara can yakıcı bir azab vereceğiz' denildi.
Diyanet Vakfi : Denildi ki: Ey Nuh! Sana ve seninle beraber olan ümmetlere bizden selam ve bereketlerle (gemiden) in! Kendilerini (dünyada) faydalandıracağımız, sonra da bizden kendilerine elem verici bir azabın dokunacağı ümmetler de olacaktır.
Edip Yüksel : Dendi ki: 'Ey Nuh, sana ve seninle birlikte olan uluslara bizden barış ve bereketlerle in. Ayrıca öyle uluslar var ki onları bir süre yaşatacağız ve sonra onlara bizden acı bir azap dokunacaktır.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «Ey Nuh!» denildi, « Bizden bir selâm sana ve seninle birlikte olanlardan gelecek ümmetlere, kutluluk dileğiyle gemiden in. İlerde kendilerini bir çok nimetten faydalandıracağımız, sonra da bu yüzden kendilerine tarafımızdan acıklı bir azap dokunacak nice ümmetler olacaktır.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Denildi ki: «Ey Nuh, sana ve beraberindeki kimselerden birçok ümmetlere tarafımızdan bir selam ve birçok bereketlerle in! Daha birçok ümmetleri de ileride faydalandıracağız. Sonra Bizden onlara acı bir azap dokunacaktır.»
Elmalılı Hamdi Yazır : Ya Nuh! denildi: in bizden bir selâm ve bir çok berekât ile sana ve beraberindeki kimselerden bir çok ümmetlere, daha bir çok ümmetler; ileride onları da müstefid edeceğiz, sonra onlara bizden bir elîm azâb dokunacak
Fizilal-il Kuran : Bu sırada şöyle bir ses duyuldu; «Ey Nuh, sana ve yanındakilerden meydana gelecek ümmetlere sunacağımız esenliğin ve bereketlerin eşliğinde gemiden in. Yanındakilerin soyundan başka ümmetler de gelecektir. Bunlara bir süreye kadar dünya nimetlerini tattırdıktan sonra kendilerini acıklı azabımıza çarptıracağız.»
Gültekin Onan : "Ey Nuh" denildi. "Sana ve seninle birlikte olan ümmetler üzerine bizden selam ve bereketlerle (gemiden) in. [Sizden türeyecek diğer kafir] Ümmetleri de yararlandıracağız, sonra onlara bizden acı bir azab dokunacaktır."
Hakkı Yılmaz : Denildi ki: “Ey Nûh! Bizden bir selâm ve seninle birlikte olanlardan gelecek ümmetlere bir selâm ve bolluklarla gemiden in. –Ve ilerde kendilerini birçok nimetten yararlandıracağımız, sonra da bu yüzden kendilerine tarafımızdan acıklı bir azap dokunacak nice ümmetler vardır.–
Hasan Basri Çantay : Denildi ki: «Yâ Nuh, sana ve (gemide) maiyyetinde bulunanlardan (gelecek mü'min) ümmetlere bizden selâm (-ü selâmet) ve bereketlerle in (gemiden. Onlardan türeyecek diğer kâfir) ümmetler de vardır ki biz onları dahi (dünyâda bol rızıklarla) fâidelendireceğiz. Sonra ise (âhiretde) onları bizden acıklı bir azâb çarpacakdır..
Hayrat Neşriyat : (Tarafımızdan) buyuruldu ki: 'Ey Nûh! Sana ve berâberindekilerden (çoğalarak tüm dünyaya yayılacak) olan ümmetlere bizden selâm ve bereketlerle (gemiden) in!(Onlardan ileride) öyle ümmetler de olacaktır ki, kendilerini yakında (dünyada)faydalandıracağız, sonra (inkâr etmelerinden dolayı) bizden onlara (yine pek) elemli bir azab dokunacaktır.'
İbni Kesir : Ey Nuh; bizim katımızdan selametle in. Sana ve seninle beraber olan ümmetlere hayır ve bereketler olsun. Ama öyle ümmetler var ki; onları bir süre geçindireceğiz. Sonra onlara can yakıcı bir azab vereceğiz, denildi.
İskender Evrenosoğlu : (Şöyle) denildi: “Ey Nuh, sana ve seninle beraber olan ümmetlere (toplumlara) Bizden bir selâmetle, bereketlerle in! Ve (bazı) ümmetler (olacak ki), onları metalandıracağız (faydalandıracağız). Sonra onlara Bizden elîm (acı) azap dokunacak.”
Muhammed Esed : Bunun üzerine (Nuh'a) "Ey Nuh!" denildi, "Sana ve seninle beraber (olanlara; senin ve) onlar(ın soyun)dan gelecek olan (iyi) insanlara katımızdan bir barış ve güvenlik, bir bolluk bereket (vaadi) ile gemiden in. Fakat (senin ve onların soyundan gelecek olan zalim ve inkarcı) insanlara gelince, Biz onların (bu dünyada belli bir süre) tutunup geçinmelerine fırsat verecek, sonra da başlarına katımızdan bir azap saracağız."
Ömer Nasuhi Bilmen : Denildi ki: «Ey Nûh! Bizden bir selâm ile ve senin üzerine ve seninle beraber olanlardan neş'et edecek ümmetler üzerine birçok bereketler ile (gemiden) in. Ve birtakım milletleri de ileride faidelendireceğiz, sonra onlara Bizden acıklı bir azap dokunacaktır.»
Ömer Öngüt : “Ey Nuh! Sana ve seninle beraber olan ümmetlere bizden esenlik ve bereketlerle (gemiden) in! Amma (gelecek nesiller içinde) kendilerini (dünyada bol rızıklarla) faydalandıracağımız, sonra da bizden kendilerine acıklı bir azabın dokunacağı ümmetler de vardır. ” denildi.
Şaban Piriş : -Ey Nuh, sana ve seninle birlikte olan topluluklara, bizden bir esenlik ve bereketle in. Ve daha sonraki toplumlara da geçimlikler vereceğiz. Sonra onlara katımızdan can yakıcı bir azap dokunacaktır, denildi.
Suat Yıldırım : "Ey Nuh! denildi, sana ve beraberinde bulunan mümin topluluklara bizim tarafımızdan bir selâmet ve çok bereketlerle gemiden in! Gelecek nesiller içinde niceleri de olacak ki onları dünyada bir müddet yaşatacağız, sonra da bizden onlara gayet acı bir azap dokunacaktır."
Süleyman Ateş : "Ey Nûh, denildi, sana ve seninle beraber bulunan ümmetlerden bir bölüme bizden selâmet ve bolluklarla (gemiden) in. Ama öyle ümmetler de var ki, onları bir süre yaşatacağız, sonra onlara bizden acı bir azâb dokunacaktır!"
Tefhim-ul Kuran : «Ey Nuh» denildi. «Sana ve seninle birlikte olan ümmetler üzerine bizden selâm ve bereketlerle (gemiden) in. (Sizden türeyecek diğer kâfir) Ümmetleri de yararlandıracağız, sonra onlara bizden acıklı bir azab dokunacaktır.»
Ümit Şimşek : 'Ey Nuh,' denildi. 'Sana ve beraberindekilerden gelecek topluluklara Bizim katımızdan bir esenlik ve bereketle in. Onlardan gelen daha başka topluluklar da olacak ki, onları bir müddet nasiplendireceğiz; sonra da tarafımızdan onlara acı bir azap dokunacak.'
Yaşar Nuri Öztürk : Şöyle denildi: "Ey Nûh! Sana ve seninle beraber olanlardan diğer gruplara bizden bereketler ve bir selamla aşağıya in. Bazı ümmetler de var, kendilerini önce nimetlendireceğiz sonra bizden acıklı bir azap hepsini kucaklayacak."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}