V – 3rd person masculine singular (form VIII) perfect verb PRON – 2nd person masculine singular object pronoun فعل ماض والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بعض
ب ع ض | BAŽ
BAŽ
beǎ'Du
bazıları
some
Be,Ayn,Dad, 2,70,800,
N – nominative masculine noun اسم مرفوع
آلهتنا
ا ل ه | ELH
ËLHTNE
ālihetinā
ilahlarımızdan
(of) our gods
,Lam,He,Te,Nun,Elif, ,30,5,400,50,1,
N – genitive masculine plural noun PRON – 1st person plural possessive pronoun اسم مجرور و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
بسوء
س و ا | SVE
BSVÙ
bisū'in
fena
"with evil."""
Be,Sin,Vav,, 2,60,6,,
P – prefixed preposition bi N – genitive masculine indefinite noun جار ومجرور
قال
ق و ل | GVL
GEL
ḳāle
dedi ki
He said,
Gaf,Elif,Lam, 100,1,30,
V – 3rd person masculine singular perfect verb فعل ماض
إني
|
ÎNY
innī
şüphesiz ben
"""Indeed, I"
,Nun,Ye, ,50,10,
ACC – accusative particle PRON – 1st person singular object pronoun حرف نصب والياء ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
أشهد
ش ه د | ŞHD̃
ÊŞHD̃
uşhidu
şahit tutuyorum
[I] call Allah to witness
,Şın,He,Dal, ,300,5,4,
V – 1st person singular (form IV) imperfect verb فعل مضارع
الله
|
ELLH
llahe
Allah'ı
[I] call Allah to witness
Elif,Lam,Lam,He, 1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah" لفظ الجلالة منصوب
واشهدوا
ش ه د | ŞHD̃
VEŞHD̃VE
veşhedū
ve şahid olun
and (you) bear witness
Vav,Elif,Şın,He,Dal,Vav,Elif, 6,1,300,5,4,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and) V – 2nd person masculine plural imperative verb PRON – subject pronoun الواو عاطفة فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أني
|
ÊNY
ennī
elbette ben
that I am
,Nun,Ye, ,50,10,
ACC – accusative particle PRON – 1st person singular object pronoun حرف نصب من اخوات «ان» والياء ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
بريء
ب ر ا | BRE
BRYÙ
berī'un
uzağım
innocent
Be,Re,Ye,, 2,200,10,,
N – nominative masculine singular indefinite noun اسم مرفوع
مما
|
MME
mimmā
of what
Mim,Mim,Elif, 40,40,1,
P – preposition REL – relative pronoun حرف جر اسم موصول
تشركون
ش ر ك | ŞRK
TŞRKVN
tuşrikūne
ortak koştuklarınızdan
you associate,
Te,Şın,Re,Kef,Vav,Nun, 400,300,200,20,6,50,
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperfect verb PRON – subject pronoun فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |إِنْ: | نَقُولُ: diyoruz ki | إِلَّا: sadece | اعْتَرَاكَ: seni çarpmış | بَعْضُ: bazıları | الِهَتِنَا: ilahlarımızdan | بِسُوءٍ: fena | قَالَ: dedi ki | إِنِّي: şüphesiz ben | أُشْهِدُ: şahit tutuyorum | اللَّهَ: Allah'ı | وَاشْهَدُوا: ve şahid olun | أَنِّي: elbette ben | بَرِيءٌ: uzağım | مِمَّا: | تُشْرِكُونَ: ortak koştuklarınızdan |
Kırık Meal (Harekesiz) : |إن ÎN | نقول NGWLdiyoruz ki | إلا ÎLEsadece | اعتراك EATREKseni çarpmış | بعض BAŽbazıları | آلهتنا ËLHTNEilahlarımızdan | بسوء BSWÙfena | قال GELdedi ki | إني ÎNYşüphesiz ben | أشهد ÊŞHD̃şahit tutuyorum | الله ELLHAllah'ı | واشهدوا WEŞHD̃WEve şahid olun | أني ÊNYelbette ben | بريء BRYÙuzağım | مما MME | تشركون TŞRKWNortak koştuklarınızdan |
Kırık Meal (Okunuş) : |in: | neḳūlu: diyoruz ki | illā: sadece | ǎ'terāke: seni çarpmış | beǎ'Du: bazıları | ālihetinā: ilahlarımızdan | bisū'in: fena | ḳāle: dedi ki | innī: şüphesiz ben | uşhidu: şahit tutuyorum | llahe: Allah'ı | veşhedū: ve şahid olun | ennī: elbette ben | berī'un: uzağım | mimmā: | tuşrikūne: ortak koştuklarınızdan |
Kırık Meal (Transcript) : |ÎN: | NGVL: diyoruz ki | ÎLE: sadece | EATREK: seni çarpmış | BAŽ: bazıları | ËLHTNE: ilahlarımızdan | BSVÙ: fena | GEL: dedi ki | ÎNY: şüphesiz ben | ÊŞHD̃: şahit tutuyorum | ELLH: Allah'ı | VEŞHD̃VE: ve şahid olun | ÊNY: elbette ben | BRYÙ: uzağım | MME: | TŞRKVN: ortak koştuklarınızdan |
Abdulbaki Gölpınarlı : Tanrılarımızın bir kısmı seni fena çarpmış deriz de başka bir şeycik demeyiz. O, şüphe yok ki dedi, ben Allah'ı tanık tutmadayım, siz de tanık olun, ben sizin şirk koştuğunuz şeylerden tamamıyla uzağım.
Adem Uğur : Biz "Tanrılarımızdan biri seni fena çarpmış!" demekten başka bir söz söylemeyiz! (Hûd) dedi ki: "Ben Allah'ı şahit tutuyorum; siz de şahit olun ki ben sizin ortak koştuklarınızdan uzağım."
Ahmed Hulusi : "Ancak şunu diyebiliriz: Tanrılarımızdan biri seni kötü çarpmış!". . . (Hud) dedi ki: "Ben kesinlikle Allâh'ı şahit tutuyorum! Siz de şahit olun ki ben kesinlikle sizin ortak koştuklarınızdan berîyim. "
Ahmet Tekin : 'Ancak şu kadarını diyebiliriz: Tanrılarımızdan bazısı seni fena çarpmış.' dediler. Hûd:
'Ben Allah’ı şâhit tutuyorum, siz de şâhit olun ki, ben, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında sizin Allah’a ortak koştuğunuz varlıklardan uzağım' dedi.
Ahmet Varol : Seni ilahlarımızdan bazıları fena çarpmış, demekten başka bir şey söylemiyoruz. Dedi ki: 'Ben Allah'ı şahit tutuyorum ve siz de şahid olun ki, ben sizin ortak koştuklarınızdan uzağım.
Ali Bulaç : "Biz: 'Bazı ilahlarımız seni çok kötü çarpmıştır' (demekten) başka bir şey söylemeyiz." Dedi ki: "Allah'ı şahid tutarım, siz de şahidler olun ki, gerçekten ben, sizin şirk koştuklarınızdan uzağım."
Ali Fikri Yavuz : (54-55) Ancak şunu söyleriz ki, ilâhlarımıza sövdüğünden onların bazısı, muhakkak seni bir fenalıkla (cinnet ve hezeyanla) çarpmıştır.” Hûd: “- İşte ben Allah’ı şâhid tutuyorum ve siz de şâhid olun ki, ben, Allah’dan başka ona koştuğunuz ortakların hiç birini tanımıyorum; onlardan beriyim. Artık hepiniz toplanın, bana istediğiniz tuzağı kurun, sonra bir an bile müsaade etmeyin.
Bekir Sadak : (54-57) Bir kisim tanrilarimiz seni carpmistir, demekten baska birsey demeyiz» dediler. Hud: «Dogrusu ben Allah'i sahit tutuyorum; siz de sahit olun ki ben O'nu birakip kostugunuz ortaklardan uzagim. Hepiniz bana tuzak kurun sonra da ertelemeyin. Ben, ancak benim de sizin de Rabbiniz olan Allah'a guvenirim. Hicbir canlÙ yoktur ki Allah ona el koymamÙs bulunsun. Rabbim elbette dogru yoldadÙr. Eger yuz cevirirseniz, suphesiz ben size benimle gonderileni bildirdim. Rabbim sizden baska bir milleti yerinize getirebilir, O'na bir sey de yapamazsÙnÙz. Dogrusu Rabbim herseyi koruyandÙr» dedi.
Celal Yıldırım : Bizim sana sözümüz ancak şudur: Tanrılarımızdan bir kısmı seni fena halde çarpmıştır. O da ; «Ben, Allah'ı şâhid ediniyorum ve siz de şâhid olun ki, ben sizin, Allah'ı bırakıp da O'na ortak koştuklarınızdan beriyim.
Diyanet İşleri : (54-55) Biz sadece şunu söyleriz: “Seni, ilâhlarımızdan biri fena çarpmış.” Hûd, dedi ki: “İşte ben Allah’ı şâhit tutuyorum. Siz de şâhit olun ki, ben sizin Allah’ı bırakıp da O’na ortak koştuğunuz şeylerden uzağım. Haydi hepiniz toptan bana tuzak kurun, sonra da bana göz açtırmayın.”
Diyanet İşleri (eski) : (54-57) Bir kısım tanrılarımız seni çarpmıştır, demekten başka birşey demeyiz' dediler. Hud: 'Doğrusu ben Allah'ı şahit tutuyorum; siz de şahit olun ki ben O'nu bırakıp koştuğunuz ortaklardan uzağım. Hepiniz bana tuzak kurun sonra da ertelemeyin. Ben, ancak benim de sizin de Rabbiniz olan Allah'a güvenirim. Hiçbir canlı yoktur ki Allah ona el koymamış bulunsun. Rabbim elbette doğru yoldadır. Eğer yüz çevirirseniz, şüphesiz ben size benimle gönderileni bildirdim. Rabbim sizden başka bir milleti yerinize getirebilir, O'na bir şey de yapamazsınız. Doğrusu Rabbim herşeyi koruyandır' dedi.
Diyanet Vakfi : Biz «Tanrılarımızdan biri seni fena çarpmış!» demekten başka bir söz söylemeyiz! (Hûd) dedi ki: «Ben Allah'ı şahit tutuyorum; siz de şahit olun ki ben sizin ortak koştuklarınızdan uzağım.»
Edip Yüksel : 'Senin tanrılarımızdan biri tarafından çarpıldığını söyleriz,' dedi ki: 'ALLAH'ı tanık tutuyorum, siz de tanık olun ki ben uzağım sizin ortak koştuğunuz '
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «Ancak şu kadarını diyebiliriz ki; «tanrılarımızdan bazısı seni fena çarpmış». O da dedi ki; «Allah'ı şahit tutuyorum, siz de şahid olun ki ben, Allah'a koştuğunuz ortaklardan uzağım.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : (54-55) Biz yalnız «herhalde Tanrılarımızın bazısı seni fena çarpmış.» deriz. Hud: «Ben Allah'ı şahit gösteriyorum, siz de şahit olun ki, ben ondan başka, ona ortak koştuklarınızdan hiçbirini tanımıyorum; artık hepiniz toplanın bana istediğiniz tuzağı kurun, sonra da bana bir an bile süre tanımayın!
Elmalılı Hamdi Yazır : (54-55) Yalnız deriz ki her halde ilâhlarımızın ba'zısı seni fena çarpmış, dedi ki: işte ben Allahı işhad ediyorum siz de şâhid olun, işte ben ondan başka koştuğunuz şeriklerin hiç birini tanımıyorum, artık hepiniz toplanın bana istediğiniz tuzağı kurun, sonra bana bir lâhza müsade de etmeyin.
Fizilal-il Kuran : Sana söyleyeceğimiz tek söz şudur: «Seni ilahlarımızdan biri çarpmış olmalı.» Hud dedi ki; «Ben Allah'ı şahit tutuyorum, ayrıca siz de şahit olunuz ki, ben O'na koştuğunuz ortaklardan uzağım.»
Gültekin Onan : "Biz: 'Bazı tanrılarımız seni çok kötü çarpmıştır' (demekten) başka bir şey söylemeyiz." Dedi ki: "Tanrı'yı şahid tutarım, siz de şahidler olun ki, gerçekten ben sizin şirk koştuklarınızdan uzağım."
Hakkı Yılmaz : (53-57) Onlar dediler ki: “Ey Hûd! Bize bir açık kanıt ile gelmedin. Ve biz, senin sözünle ilâhlarımızı terk edecek değiliz. Biz, sana inananlar da değiliz. Ancak ‘Tanrılarımızdan bazısı seni fena çarpmış’ diyebiliriz.” Hûd dedi ki: “Şüphesiz ben Allah'ı şâhit tutuyorum, siz de şâhit olun ki, ben, Allah'ın astlarından O'na ortak koştuğunuz şeylerden uzağım. Hadi öyleyse hepiniz bana tuzak kurun, sonra beni hiç bekletmeyin. Şüphesiz ben gerçekten, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah'a işin sonucunu havale ettim. Onun, perçeminden yakalayıp denetlemediği hiçbir irili-ufaklı hareket eden canlı yoktur. Şüphesiz ki benim Rabbim dosdoğru bir yol üzerinedir. Buna rağmen yine de sırt çevirirseniz, ben size ne ile gönderilmiş isem, işte onu tebliğ ettim. Ve benim Rabbim, başka bir toplumu sizin yerinize getirir. Ve siz O'na hiçbir şekil ve yolla zarar veremezsiniz. Hiç şüphesiz Rabbim, her şeyi koruyup gözetendir.”
Hasan Basri Çantay : (54-55) Biz «Tanrılarımızdan kimi seni fena çarpmış» (demekden) başka (bir şey) söylemeyiz. (Hûd) dedi: «Allâhı hakıykî şâhid gösteririm ve siz de şâhid olun ki ben sizin Allâhı bırakıb da Ona ortak tutmakda devam etdiğiniz şeylerden kat'iyyen uzağım. Artık bana topyekûn istediğiniz tuzağı kurun, sonra bana mühlet de vermeyin».
Hayrat Neşriyat : (54-55) '(Biz senin hakkında) ancak: 'İlâhlarımızdan bazısı seni fenâ çarpmış’ diyoruz.' (Hûd) dedi ki: 'Şübhesiz ben (ise) Allah’ı şâhid tutuyorum; (siz de) şâhid olun ki doğrusu ben, sizin O’nu (Allah’ı) bırakıp da şirk koşmakta olduğunuz şeylerden uzağım! Artık (isterseniz) hep berâber bana tuzak kurun; sonra (da) bana hiç mühlet vermeyin!'
İbni Kesir : İlahlarımızdan biri seni fena çarpmış, demekten başka bir şey de söylemeyiz. Dedi ki: Doğrusu ben, Allah'ı şahid tutuyorum. Siz de şahid olun ki; sizin Allah'tan başka şirk koştuğunuz şeylerden, ben uzağım.
İskender Evrenosoğlu : Biz ancak: “Bizim bazı ilâhlarımız, fena halde seni çarptı.” deriz. (Onlara şöyle) dedi: “Ben Allah'ı şahit tutuyorum. Ve sizin şirk koştuğunuz şeylerden benim muhakkak ki (kesinlikle), uzak (berî) olduğuma şahitlik edin!”
Muhammed Esed : Seni tanrılarımızdan biri fena çarpmış demekten başka sözümüz yok sana!" (Hud:) "Allah'ı tanık tutarım, ve siz de tanık olun ki, kesinlikle uzağım ben, sizin yaptığınız gibi tanrılar edinmekten;
Ömer Nasuhi Bilmen : «Biz demeyiz, ancak (deriz ki) seni tanrılarımızdan bazısı fena bir sûrette çarpmıştır.» Dedi ki: «Ben şüphesiz Allah Teâlâ'yı işhâd ediyorum ve siz de şahid olunuz ki, ben sizin şerik ittihaz ettiğiniz şeylerden muhakkak berîyim.»
Ömer Öngüt : “Biz: 'Seni ilâhlarımızdan biri fenâ çarpmış!' demekten başka bir söz söyleyemeyiz. ” O da dedi ki: “Ben Allah'ı şâhit tutuyorum. Siz de şâhit olun ki, ben sizin şirk koştuğunuz şeylerden uzağım. ”
Şaban Piriş : -Biz ancak ‘seni ilahlarımızdan biri çarpmış’ demekten başka bir şey demeyiz, dediler. Hûd: -Ben, Allah’ı şahit tutuyorum. Siz de şahit olun ki, ben sizin O’nu bırakıp koştuğunuz şirklerden uzağım.
Suat Yıldırım : (54-56) "Galiba tanrılarımızdan biri seni pek fena çarpmış!" demekten başka bir şey söyleyemeyiz. Hûd dedi ki: "Ben Allah’ı şahit tutuyorum, siz de şahid olun ki: ben sizin Allah’a şerik koştuklarınızdan hiç birini tanımıyorum. Artık hepiniz toplanın, bana istediğiniz tuzağı kurun, hiç göz açtırmayın, hiç süre tanımayın. Ben benim de, sizin de Rabbiniz olan Allah’a dayanıp güvendim. Hiç bir canlı yoktur ki mukadderatı O’nun elinde olmasın. Rabbim elbette tam istikamet üzeredir."
Süleyman Ateş : "(Senin hakkında)" seni tanrılarımızdan biri fena çarpmış!" demekten başka bir söz bulamıyoruz" Dedi ki: "Ben Allâh'ı şâhid tutuyorum, siz de şâhid olun ki, ben sizin (Allah'a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım."
Tefhim-ul Kuran : «Biz: 'Bazı ilahlarımız seni çok kötü çarpmıştır' (demekten) başka bir şey söylemeyiz.» Dedi ki: «Allah'ı şahid tutarım, siz de şahidler olun ki, gerçekten ben, sizin şirk katmakta olduklarınızdan uzağım;»
Ümit Şimşek : 'Yalnız şu kadarını söyleyelim ki, tanrılarımızdan biri seni pek kötü çarpmış!' Hud 'Ben Allah'ı şahit gösteriyorum,' dedi. 'Siz de şahit olun ki, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden uzağım.
Yaşar Nuri Öztürk : "Sadece şunu söylüyoruz: 'İlahlarımızdan biri seni kötü çarpmış." Hûd dedi: "Ben Allah'ı tanık tutuyorum, siz de tanık olun ki, ben sizin Allah'a ortak yaptıklarınızdan uzağım."
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]