» 11 / Hûd  49:

Kuran Sırası: 11
İniş Sırası: 52
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123

 » 11 / Hûd  Suresi: 49
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. تِلْكَ (TLK) = tilke : bunlar
2. مِنْ (MN) = min :
3. أَنْبَاءِ (ÊNBEÙ) = enbā'i : haberlerindendir
4. الْغَيْبِ (ELĞYB) = l-ğaybi : gayb
5. نُوحِيهَا (NVḪYHE) = nūHīhā : vahyettiğimiz
6. إِلَيْكَ (ÎLYK) = ileyke : sana
7. مَا (ME) = mā : değildin
8. كُنْتَ (KNT) = kunte : sen
9. تَعْلَمُهَا (TALMHE) = teǎ'lemuhā : onu biliyor
10. أَنْتَ (ÊNT) = ente : (ne) sen
11. وَلَا (VLE) = ve lā : ve ne de
12. قَوْمُكَ (GVMK) = ḳavmuke : senin kavmin
13. مِنْ (MN) = min :
14. قَبْلِ (GBL) = ḳabli : önce
15. هَٰذَا (HZ̃E) = hāƶā : bundan
16. فَاصْبِرْ (FEṦBR) = feSbir : sabret
17. إِنَّ (ÎN) = inne : şüphesiz
18. الْعَاقِبَةَ (ELAEGBT) = l-ǎāḳibete : sonuç
19. لِلْمُتَّقِينَ (LLMTGYN) = lilmutteḳīne : takva sahiplerinindir
bunlar | | haberlerindendir | gayb | vahyettiğimiz | sana | değildin | sen | onu biliyor | (ne) sen | ve ne de | senin kavmin | | önce | bundan | sabret | şüphesiz | sonuç | takva sahiplerinindir |

[] [] [NBE] [ĞYB] [VḪY] [] [] [KVN] [ALM] [] [] [GVM] [] [GBL] [] [ṦBR] [] [AGB] [VGY]
TLK MN ÊNBEÙ ELĞYB NVḪYHE ÎLYK ME KNT TALMHE ÊNT VLE GVMK MN GBL HZ̃E FEṦBR ÎN ELAEGBT LLMTGYN

tilke min enbā'i l-ğaybi nūHīhā ileyke kunte teǎ'lemuhā ente ve lā ḳavmuke min ḳabli hāƶā feSbir inne l-ǎāḳibete lilmutteḳīne
تلك من أنباء الغيب نوحيها إليك ما كنت تعلمها أنت ولا قومك من قبل هذا فاصبر إن العاقبة للمتقين

 » 11 / Hûd  Suresi: 49
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
تلك | TLK tilke bunlar This
من | MN min (is) from
أنباء ن ب ا | NBE ÊNBEÙ enbā'i haberlerindendir the news
الغيب غ ي ب | ĞYB ELĞYB l-ğaybi gayb (of) the unseen,
نوحيها و ح ي | VḪY NVḪYHE nūHīhā vahyettiğimiz (which) We reveal
إليك | ÎLYK ileyke sana to you.
ما | ME değildin Not
كنت ك و ن | KVN KNT kunte sen you were
تعلمها ع ل م | ALM TALMHE teǎ'lemuhā onu biliyor knowing it,
أنت | ÊNT ente (ne) sen you
ولا | VLE ve lā ve ne de and not
قومك ق و م | GVM GVMK ḳavmuke senin kavmin your people
من | MN min from
قبل ق ب ل | GBL GBL ḳabli önce before
هذا | HZ̃E hāƶā bundan this.
فاصبر ص ب ر | ṦBR FEṦBR feSbir sabret "So be patient;"
إن | ÎN inne şüphesiz indeed,
العاقبة ع ق ب | AGB ELAEGBT l-ǎāḳibete sonuç the end
للمتقين و ق ي | VGY LLMTGYN lilmutteḳīne takva sahiplerinindir "(is) for the God fearing."""

11:49 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

bunlar | | haberlerindendir | gayb | vahyettiğimiz | sana | değildin | sen | onu biliyor | (ne) sen | ve ne de | senin kavmin | | önce | bundan | sabret | şüphesiz | sonuç | takva sahiplerinindir |

[] [] [NBE] [ĞYB] [VḪY] [] [] [KVN] [ALM] [] [] [GVM] [] [GBL] [] [ṦBR] [] [AGB] [VGY]
TLK MN ÊNBEÙ ELĞYB NVḪYHE ÎLYK ME KNT TALMHE ÊNT VLE GVMK MN GBL HZ̃E FEṦBR ÎN ELAEGBT LLMTGYN

tilke min enbā'i l-ğaybi nūHīhā ileyke kunte teǎ'lemuhā ente ve lā ḳavmuke min ḳabli hāƶā feSbir inne l-ǎāḳibete lilmutteḳīne
تلك من أنباء الغيب نوحيها إليك ما كنت تعلمها أنت ولا قومك من قبل هذا فاصبر إن العاقبة للمتقين

[] [] [ن ب ا] [غ ي ب] [و ح ي] [] [] [ك و ن] [ع ل م] [] [] [ق و م] [] [ق ب ل] [] [ص ب ر] [] [ع ق ب] [و ق ي]

 » 11 / Hûd  Suresi: 49
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
تلك | TLK tilke bunlar This
Te,Lam,Kef,
400,30,20,
DEM – feminine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
من | MN min (is) from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
أنباء ن ب ا | NBE ÊNBEÙ enbā'i haberlerindendir the news
,Nun,Be,Elif,,
,50,2,1,,
N – genitive masculine plural noun
اسم مجرور
الغيب غ ي ب | ĞYB ELĞYB l-ğaybi gayb (of) the unseen,
Elif,Lam,Ğayn,Ye,Be,
1,30,1000,10,2,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
نوحيها و ح ي | VḪY NVḪYHE nūHīhā vahyettiğimiz (which) We reveal
Nun,Vav,Ha,Ye,He,Elif,
50,6,8,10,5,1,
V – 1st person plural (form IV) imperfect verb
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
فعل مضارع و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
إليك | ÎLYK ileyke sana to you.
,Lam,Ye,Kef,
,30,10,20,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
ما | ME değildin Not
Mim,Elif,
40,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
كنت ك و ن | KVN KNT kunte sen you were
Kef,Nun,Te,
20,50,400,
V – 2nd person masculine singular perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
تعلمها ع ل م | ALM TALMHE teǎ'lemuhā onu biliyor knowing it,
Te,Ayn,Lam,Mim,He,Elif,
400,70,30,40,5,1,
V – 3rd person feminine singular imperfect verb
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
فعل مضارع و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
أنت | ÊNT ente (ne) sen you
,Nun,Te,
,50,400,
PRON – 2nd person masculine singular personal pronoun
ضمير منفصل
ولا | VLE ve lā ve ne de and not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
قومك ق و م | GVM GVMK ḳavmuke senin kavmin your people
Gaf,Vav,Mim,Kef,
100,6,40,20,
N – nominative masculine noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم مرفوع والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
من | MN min from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
قبل ق ب ل | GBL GBL ḳabli önce before
Gaf,Be,Lam,
100,2,30,
N – genitive noun
اسم مجرور
هذا | HZ̃E hāƶā bundan this.
He,Zel,Elif,
5,700,1,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
فاصبر ص ب ر | ṦBR FEṦBR feSbir sabret "So be patient;"
Fe,Elif,Sad,Be,Re,
80,1,90,2,200,
REM – prefixed resumption particle
V – 2nd person masculine singular imperative verb
الفاء استئنافية
فعل أمر
إن | ÎN inne şüphesiz indeed,
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
العاقبة ع ق ب | AGB ELAEGBT l-ǎāḳibete sonuç the end
Elif,Lam,Ayn,Elif,Gaf,Be,Te merbuta,
1,30,70,1,100,2,400,
N – accusative feminine noun
اسم منصوب
للمتقين و ق ي | VGY LLMTGYN lilmutteḳīne takva sahiplerinindir "(is) for the God fearing."""
Lam,Lam,Mim,Te,Gaf,Ye,Nun,
30,30,40,400,100,10,50,
P – prefixed preposition lām
N – genitive masculine plural (form VIII) active participle
جار ومجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |تِلْكَ: bunlar | مِنْ: | أَنْبَاءِ: haberlerindendir | الْغَيْبِ: gayb | نُوحِيهَا: vahyettiğimiz | إِلَيْكَ: sana | مَا: değildin | كُنْتَ: sen | تَعْلَمُهَا: onu biliyor | أَنْتَ: (ne) sen | وَلَا: ve ne de | قَوْمُكَ: senin kavmin | مِنْ: | قَبْلِ: önce | هَٰذَا: bundan | فَاصْبِرْ: sabret | إِنَّ: şüphesiz | الْعَاقِبَةَ: sonuç | لِلْمُتَّقِينَ: takva sahiplerinindir |
Kırık Meal (Harekesiz) : |تلك TLK bunlar | من MN | أنباء ÊNBEÙ haberlerindendir | الغيب ELĞYB gayb | نوحيها NWḪYHE vahyettiğimiz | إليك ÎLYK sana | ما ME değildin | كنت KNT sen | تعلمها TALMHE onu biliyor | أنت ÊNT (ne) sen | ولا WLE ve ne de | قومك GWMK senin kavmin | من MN | قبل GBL önce | هذا HZ̃E bundan | فاصبر FEṦBR sabret | إن ÎN şüphesiz | العاقبة ELAEGBT sonuç | للمتقين LLMTGYN takva sahiplerinindir |
Kırık Meal (Okunuş) : |tilke: bunlar | min: | enbā'i: haberlerindendir | l-ğaybi: gayb | nūHīhā: vahyettiğimiz | ileyke: sana | : değildin | kunte: sen | teǎ'lemuhā: onu biliyor | ente: (ne) sen | ve lā: ve ne de | ḳavmuke: senin kavmin | min: | ḳabli: önce | hāƶā: bundan | feSbir: sabret | inne: şüphesiz | l-ǎāḳibete: sonuç | lilmutteḳīne: takva sahiplerinindir |
Kırık Meal (Transcript) : |TLK: bunlar | MN: | ÊNBEÙ: haberlerindendir | ELĞYB: gayb | NVḪYHE: vahyettiğimiz | ÎLYK: sana | ME: değildin | KNT: sen | TALMHE: onu biliyor | ÊNT: (ne) sen | VLE: ve ne de | GVMK: senin kavmin | MN: | GBL: önce | HZ̃E: bundan | FEṦBR: sabret | ÎN: şüphesiz | ELAEGBT: sonuç | LLMTGYN: takva sahiplerinindir |
Abdulbaki Gölpınarlı : İşte bunlar, gaibe âit haberlerdir ki sana onları vahyediyoruz. Bundan önce ne sen onları biliyordun, ne kavmin biliyordu, sabret artık; şüphe yok ki sonuç, çekinenlerindir.
Adem Uğur : (Resûlüm!) İşte bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bundan önce onları ne sen biliyordun ne de kavmin. O halde sabret. Çünkü iyi sonuç (sabredip) sakınanlarındır.
Ahmed Hulusi : İşte bunlar Gayb haberlerindendir! Bunları sana vahyediyoruz. . . Bundan önce ne sen bunları biliyordun ne de halkın. . . O hâlde sabret. . . Muhakkak ki gelecek korunanlarındır.
Ahmet Tekin : İşte bunlar insanlığa ders olacak bilmediğiniz tarihlerin, gayb âleminin cezalandırma haberlerinden bazılarıdır. Biz bunları sana vahyediyoruz. Bundan önce, sen de, kavmin de bunları bilmiyordunuz. O halde sabırla mücadeleye devam edin. Hayırlı âkıbet, Allah’a sığınıp, emirlerine yapışarak günahlardan arınıp, azaptan korunanların, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranan, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olan mü’minlerin, müttakılerindir.
Ahmet Varol : Bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Daha önce ne sen ne de kavmin bunları biliyordu. Sabret. Sonuç takva sahiplerinindir.
Ali Bulaç : Bunlar: Sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bunları sen ve kavmin bundan önce bilmiyordun. Şu halde sabret. Şüphesiz (güzel olan) sonuç takva sahiplerinindir.
Ali Fikri Yavuz : (Ey Rasûlüm), işte bunlar gayb haberlerindendir. Sana bunları vahy ile bildiriyoruz. Bundan önce, onları ne sen bilirdin, ne kavmin... O halde sen de sabret. Şüphe yok ki, kurtuluş takva sahiplerinindir.
Bekir Sadak : Bunlar sana vahyettigimiz bilinmeyen olaylardir. Sen de, milletin de daha once bunlari bilmezdiniz. Sabret, sonuc, Allah'tan sakinanlarindir. *
Celal Yıldırım : İşte bunlar, sana vahiy ile bildirdiğimiz gaybî haberlerdir. Daha önce ne sen bunu biliyordun, ne de kavmin biliyordu. Öyleyse sen de sabret. Sonunda kazanacak olanlar, elbette Allah'tan korkup (kötülüklerden) sakınanlardır.
Diyanet İşleri : İşte bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bundan önce onları ne sen biliyordun, ne de kavmin. O hâlde sabret. Çünkü (iyi) sonuç, Allah’a karşı gelmekten sakınanların olacaktır.
Diyanet İşleri (eski) : Bunlar sana vahyettiğimiz bilinmeyen olaylardır. Sen de, milletin de daha önce bunları bilmezdiniz. Sabret, sonuç, Allah'tan sakınanlarındır.
Diyanet Vakfi : (Resûlüm!) İşte bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bundan önce onları ne sen biliyordun ne de kavmin. O halde sabret. Çünkü iyi sonuç (sabredip) sakınanlarındır.
Edip Yüksel : Bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberleridir. Ne sen, ne de senin halkın bundan önce onları bilmezdi. Sabret. Sonuç, erdemlilerindir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : İşte bunlar gayb haberlerindendir. Bunları sana vahiyle bildiriyoruz. Bundan önce bunları ne sen bilirdin, ne de kavmin. O halde sabret, akıbet muhakkak muttakilerindir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : İşte bunlar, sana vahyile bildirdiğimiz gayb haberlerindendir. Bundan önce onları ne sen bilirdin, ne de kavmin. O halde sabret, iyi sonuç Allah'tan korkanlarındır.
Elmalılı Hamdi Yazır : İşte bunlar gayb haberlerinden, sana bunları vahyile bildiriyoruz, bundan evvel onları ne sen bilirdin ne kavmin, böyle, o halde sabret, her halde akıbet müttekılerindir.
Fizilal-il Kuran : Ey Muhammed, bu anlatılanlar sana vahiy yolu ile bildirdiğimiz gaybe ilişkin haberlerdir. Bundan önce ne sen ve ne de soydaşların bu olayları bilmiyordunuz. Müşriklerin olumsuz tepkilerine karşı sabret; sonuç, kötülüklerden sakınanlarındır.
Gültekin Onan : Bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bunları sen ve kavmin bundan önce bilmiyordun. Şu halde sabret. Şüphesiz (güzel olan) sonuç takva sahiplerinindir.
Hakkı Yılmaz : İşte Nûh ile ilgili anlatılanlar, sana vahyettiğimiz görülmeyenin, duyulmayanın, sezilmeyenin haberlerindendir. Bunları sen ve toplumun bundan önce bilmiyordunuz. Şu hâlde sabret. Şüphesiz âkıbet, Allah'ın koruması altına girmiş olan kişilerindir.
Hasan Basri Çantay : Bunlar gayb haberlerindendir ki sana onları vahyediyoruz. Onları bundan evvel ne sen biliyordun, ne kavmin. O halde (Habîbim) sen de (Nuh gibi her cefâye) katlan. Akıbet hiç şübhesiz takvaaye erenlerindir.
Hayrat Neşriyat : (Habîbim, yâ Muhammed!) Bunlar gayb haberlerindendir ki, onları sana vahyediyoruz. Bundan önce onları ne sen biliyordun, ne de kavmin! Öyle ise sabret! Şübhesiz ki âkıbet (sonunda asıl kazanç) takvâ sâhiblerinindir.
İbni Kesir : İşte bunlar, gayb haberlerindendir ki sana vahyediyoruz. Ne sen, ne de kavmin daha önce bunları bilemezdiniz. Öyleyse sabret, çünkü akıbet müttakilerindir.
İskender Evrenosoğlu : İşte bunlar, sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. Sen ve senin kavmin, bundan önce onu bilmiyordunuz. Artık sabret, muhakkak ki (güzel) sonuç, takva sahiplerinindir.
Muhammed Esed : Bütün bunlar (ey Muhammed,) sana vahyettiğimiz bilinmedik haberlerdendir ki onları ne sen ne de soydaşların bundan önce (bu haliyle ve tam olarak) bilmiyordunuz. Öyleyse, sen de artık (Nuh gibi) sabırlı ol. Çünkü, unutma ki, gelecek, mutlaka, Allah'a karşı sorumluluk bilincine sahip olanlardan yana olacaktır!
Ömer Nasuhi Bilmen : İşte bu, gayb haberlerindendir. Bunu sana vahyediyoruz. Bunu ne sen ve ne de kavmin bundan evvel bilir değildiniz. Artık sabret. Şüphe yok ki akıbet muttakîler içindir.
Ömer Öngüt : Resulüm! İşte bunlar sana vahiy ile bildirdiğimiz gayb haberlerindendir. Daha önce ne sen bunları biliyordun, ne de kavmin biliyordu. Öyleyse sen de sabret! Hiç şüphesiz ki âkibet takvâya erenlerindir.
Şaban Piriş : İşte bunlar, sana vahyettiğimiz bilinmeyen haberlerdir. Bundan önce ne sen ne de kavmin onu bilmiyordunuz. O halde, sabret, sonuç muttakilerindir.
Suat Yıldırım : İşte bunlar gayb olan birtakım haberlerdir. Onları sana Biz vahyediyoruz. Halbuki bu vahiyden önce onları ne sen, ne de milletin bilmezdiniz. Öyleyse onların red ve inkârlarına karşı sabret, dişini sık ve şüphen olmasın ki hayırlı âkıbet müttakilerindir (Sonunda kazananlar, Allah’ı sayıp O’nun emirlerini çiğnemekten sakınanlar olacaktır).
Süleyman Ateş : (Ey Muhammed), bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Ne sen, ne de kavmin, daha önce bunları bilmiyordunuz. O halde sabret, sonuç korunanlarındır.
Tefhim-ul Kuran : Bunlar: Sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bunları sen ve kavmin bundan önce bilmiyordun. Şu halde sabret. Şüphesiz (güzel olan) sonuç takva sahiplerinindir.
Ümit Şimşek : İşte bu sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Yoksa bunu daha önce ne sen biliyordun, ne de kavmin. Sabret; âkıbet takvâ sahiplerinindir.
Yaşar Nuri Öztürk : İşte bunlar, sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. Bundan önce onları sen de bilmiyordun, toplumun da... Artık sabırlı ol! Sonuç, takvaya sarılanlarındır.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}