Kırık Meal (Okunuş) Meali |
|
|ḳad: andolsun | efleHa: felaha ulaştı | l-mu'minūne: mü'minler | (23:1) | |
|elleƶīne: ki | hum: onlar | fī: -nde | Salātihim: SaLâtları/Destekleri- | ḣāşiǔne: saygılıdırlar | (23:2) | |
|velleƶīne: ve | hum: onlar | ǎni: -den | l-leğvi: boş şeyler- | muǎ'riDūne: yüz çevirirler | (23:3) | |
|velleƶīne: ve | hum: onlar | lizzekāti: zekatı | fāǐlūne: verirler | (23:4) | |
|velleƶīne: ve | hum: onlar | lifurūcihim: ırzlarını | HāfiZūne: korurlar | (23:5) | |
|illā: ancak hariç | ǎlā: | ezvācihim: eşleri | ev: yahut | mā: (cariyeler) | meleket: sahip oldukları | eymānuhum: ellerinin | feinnehum: elbette onlar | ğayru: değildir | melūmīne: kınanacak | (23:6) | |
|femeni: o halde kim | bteğā: gitmek isterse | verā'e: ötesine | ƶālike: bunun | feulāike: işte | humu: onlar | l-ǎādūne: haddi aşanlardır | (23:7) | |
|velleƶīne: ve | hum: onlar | liemānātihim: emanetlerine | ve ǎhdihim: ve ahidlerine | rāǔne: özen gösterirler | (23:8) | |
|velleƶīne: ve | hum: onlar | ǎlā: | Salevātihim: SaLâT'larını/Desteklerini | yuHāfiZūne: korumacı/sürdürücü | (23:9) | |
|ulāike: işte | humu: onlardır | l-vāriṧūne: varis olacaklar | (23:10) | |
|elleƶīne: onlar ki | yeriṧūne: varis olacaklar | l-firdevse: Firdevs'e | hum: onlar | fīhā: orada | ḣālidūne: ebedi kalacaklardır | (23:11) | |
|veleḳad: ve andolsun | ḣaleḳnā: biz yarattık | l-insāne: insanı | min: -nden | sulāletin: süzmesi- | min: -un | Tīnin: çamur- | (23:12) | |
|ṧumme: sonra | ceǎlnāhu: onu koyduk | nuTfeten: bir nutfe (sperm) olarak | fī: | ḳarārin: bir karar yerine | mekīnin: sağlam | (23:13) | |
|ṧumme: sonra | ḣaleḳnā: çevirdik | n-nuTfete: nutfeyi | ǎleḳaten: alaka(embriyo)ya | feḣaleḳnā: sonra çevirdik | l-ǎleḳate: alaka(embriyo)yı | muDğaten: bir çiğnemlik ete | feḣaleḳnā: sonre çevirdik | l-muDğate: bir çiğnemlik eti | ǐZāmen: kemiklere | fekesevnā: sonre giydirdik | l-ǐZāme: kemiklere | leHmen: et | ṧumme: sonra | enşe'nāhu: onu yaptık | ḣalḳan: bir yaratık | āḣara: bambaşka | fetebārake: ne yücedir | llahu: Allah | eHsenu: en güzeli | l-ḣāliḳīne: yaratanların | (23:14) | |
|ṧumme: sonra | innekum: şüphesiz siz | beǎ'de: ardından | ƶālike: bunun | lemeyyitūne: öleceksiniz | (23:15) | |
|ṧumme: sonra | innekum: muhakkak siz | yevme: günü | l-ḳiyāmeti: kıyamet | tub'ǎṧūne: diriltileceksiniz | (23:16) | |
|veleḳad: ve andolsun | ḣaleḳnā: yarattık | fevḳakum: üstünüzde | seb'ǎ: yedi | Tarāiḳa: tabaka (gök) | ve mā: ve | kunnā: biz değiliz | ǎni: -tan | l-ḣalḳi: yaratmak- | ğāfilīne: gafil | (23:17) | |
|ve enzelnā: ve indirdik | mine: -ten | s-semāi: gök- | māen: su | biḳaderin: belli ölçüde | feeskennāhu: ve onu durdurduk | fī: | l-erDi: yerde | ve innā: elbette biz | ǎlā: | ƶehābin: gidermeğe de | bihi: onu | leḳādirūne: kadiriz | (23:18) | |
|feenşe'nā: sonra yetiştirdik | lekum: size | bihi: onunla (suyla) | cennātin: bahçeleri | min: | neḣīlin: hurma | ve eǎ'nābin: ve üzüm | lekum: sizin için | fīhā: içlerinde bulunan | fevākihu: meyvalar | keṧīratun: birçok | ve minhā: ve onlardan | te'kulūne: yiyorsunuz | (23:19) | |
|ve şeceraten: ve bir ağaç | teḣrucu: çıkan | min: -dan | Tūri: Tur-i | seynā'e: Sinâ- | tenbutu: biten | bid-duhni: yağlı olarak | ve Sibğin: (ekmeklerini) batıracakları | lil'ākilīne: yiyenlerin | (23:20) | |
|ve inne: ve şüphesiz | lekum: sizin için vardır | fī: | l-en'ǎāmi: hayvanlarda | leǐbraten: ibret | nusḳīkum: size içiriyoruz | mimmā: -ndekinden | fī: içi- | buTūnihā: karınlarının | velekum: ve sizin için | fīhā: onlarda vardır | menāfiǔ: faydalar | keṧīratun: daha birçok | ve minhā: ve onlardan | te'kulūne: yersiniz | (23:21) | |
|ve ǎleyhā: ve onların üzerinde | ve ǎlā: ve üzerinde | l-fulki: gemiler | tuHmelūne: taşınırsınız | (23:22) | |
|veleḳad: ve andolsun | erselnā: biz gönderdik | nūHen: Nuh'u | ilā: -ne | ḳavmihi: kavmi- | fe ḳāle: dedi | yā : EY/HEY/AH | ḳavmi: kavmim | ǎ'budū: kulluk edin | llahe: Allah'a | mā: yoktur | lekum: sizin için | min: hiçbir | ilāhin: ilah | ğayruhu: O'ndan başka | efelā: | tetteḳūne: korunmaz mısınız? | (23:23) | |
|feḳāle: (şöyle) dedi | l-meleu: ileri gelenler | elleƶīne: kimselerden | keferū: inkar eden | min: -nden | ḳavmihi: kavmi- | mā: değildir | hāƶā: bu | illā: başka bir şey | beşerun: bir insandan | miṧlukum: sizin gibi | yurīdu: istiyor | en: | yetefeDDele: üstün gelmek | ǎleykum: size | velev: ve eğer | şā'e: dileseydi | llahu: Allah | leenzele: elbette indirirdi | melāiketen: melekleri | mā: yoktur | semiǎ'nā: işitiğimiz | bihāƶā: böyle bir şey | fī: | ābāinā: babalarımızdan | l-evvelīne: geçmişteki | (23:24) | |
|in: değildir | huve: O | illā: başka bir şey | raculun: bir adam(dan) | bihi: kendisinde | cinnetun: delilik bulunan | feterabbeSū: hele gözetleyin | bihi: onu | Hattā: kadar | Hīnin: bir süreye | (23:25) | |
|ḳāle: (Nuh) dedi ki | rabbi: Rabbim | nSurnī: bana yardım et | bimā: karşısında | keƶƶebūni: yalanlamaları | (23:26) | |
|feevHaynā: biz de vahyettik | ileyhi: ona | eni: ki | Sneǐ: yap | l-fulke: gemiyi | bieǎ'yuninā: gözlerimizin önünde | ve veHyinā: ve vahyimizle | feiƶā: ne zaman ki | cā'e: gelince | emrunā: bizim buyruğumuz | ve fāra: ve kaynayınca | t-tennūru: tandır | fesluk: sok (bindir) | fīhā: ona | min: -ten | kullin: her (cins)- | zevceyni: çift | ṧneyni: iki | ve ehleke: ve aileni | illā: hariç | men: kimseler | sebeḳa: geçmiş | ǎleyhi: alehylerine | l-ḳavlu: söz | minhum: onlar içinde | ve lā: ve | tuḣāTibnī: bana yalvarma | fī: hakkında | elleƶīne: kimseler | Zelemū: zulmeden(ler) | innehum: onlar mutlaka | muğraḳūne: boğulacaklardır | (23:27) | |
|fe iƶā: zaman | steveyte: yerleştiğiniz | ente: sen | ve men: ve kimseler | meǎke: yanındaki | ǎlā: üzerine | l-fulki: gemi | feḳuli: de ki | l-Hamdu: hamdolsun | lillahi: Allah'a | lleƶī: | neccānā: bizi kurtaran | mine: -den | l-ḳavmi: kavim- | Z-Zālimīne: zalim | (23:28) | |
|ve ḳul: ve de ki | rabbi: Rabbim | enzilnī: beni indir | munzelen: bir inişle | mubāraken: mübarek | ve ente: ve sen | ḣayru: en hayırlısısın | l-munzilīne: konuklayanların | (23:29) | |
|inne: şüphesiz | fī: vardır | ƶālike: bunda | lāyātin: nice ibretler | ve in: gerçi | kunnā: biz | lemubtelīne: (onları) sınıyorduk | (23:30) | |
|ṧumme: sonra | enşe'nā: yetiştirdik | min: -ndan | beǎ'dihim: onların ardı- | ḳarnen: bir nesil | āḣarīne: başka | (23:31) | |
|fe erselnā: ve gönderdik | fīhim: kendi içlerinden | rasūlen: bir elçi | minhum: onlara | eni: diye | ǎ'budū: kulluk edin | llahe: Allah'a | mā: yoktur | lekum: sizin için | min: hiçbir | ilāhin: ilah | ğayruhu: O'ndan başka | efelā: | tetteḳūne: korunmaz mısınız? | (23:32) | |
|ve ḳāle: ve dedi ki | l-meleu: ileri gelenler | min: -nden | ḳavmihi: kavmi- | elleƶīne: | keferū: inkar edenler | ve keƶƶebū: ve yalanlayanlar | biliḳā'i: buluşmasını | l-āḣirati: ahiret | veetrafnāhum: ve kendilerine refah verdiklerimiz | fī: | l-Hayāti: hayatında | d-dunyā: dünya | mā: değildir | hāƶā: bu | illā: başka bir şey | beşerun: bir insandan | miṧlukum: sizin gibi | ye'kulu: yiyor | mimmā: -den | te'kulūne: sizin yediğiniz- | minhu: ondan | ve yeşrabu: ve içiyor | mimmā: -den | teşrabūne: sizin içtiğiniz- | (23:33) | |
|velein: ve eğer | eTaǎ'tum: ita'at ederseniz | beşeran: bir insana | miṧlekum: sizin gibi | innekum: gerçekten siz | iƶen: o takdirde | leḣāsirūne: mutlaka ziyana uğrayanlarsınız | (23:34) | |
|eyeǐdukum: O size va'dediyor mu? | ennekum: siz | iƶā: zaman | mittum: öldüğünüz | ve kuntum: ve olduğunuz | turāben: toprak | ve ǐZāmen: ve kemik | ennekum: sizin | muḣracūne: (yeniden hayata) çıkarılacağınızı | (23:35) | |
|heyhāte: heyhat (ne kadar uzak) | heyhāte: heyhat (ne kadar uzak) | limā: şey | tūǎdūne: size va'dedilen | (23:36) | |
|in: değildir | hiye: bu | illā: başka bir şey | Hayātunā: hayatımız(dan) | d-dunyā: dünya | nemūtu: ölürüz | ve neHyā: ve yaşarız | ve mā: ve değiliz | neHnu: biz | bimeb'ǔṧīne: tekrar diriltilecek | (23:37) | |
|in: değildir | huve: O | illā: başka bir şey | raculun: bir adam(dan) | fterā: uyduran | ǎlā: hakkında | llahi: Allah | keƶiben: yalan | ve mā: ve değiliz | neHnu: biz | lehu: ona | bimu'minīne: inanıcı(insan)lar | (23:38) | |
|ḳāle: dedi | rabbi: Rabbim | nSurnī: bana yardım et | bimā: karşısında | keƶƶebūni: beni yalanlamaları | (23:39) | |
|ḳāle: (Allah) dedi ki | ǎmmā: | ḳalīlin: az sonra | leyuSbiHunne: onlar olacaklar | nādimīne: pişman | (23:40) | |
|feeḣaƶethumu: derken onları yakaladı | S-SayHatu: o korkunç ses | bil-Haḳḳi: gerçekten | fe ceǎlnāhum: ve onları getirdik | ğuṧā'en: sel süprüntüsü haline | febuǎ'den: uzak olsun | lilḳavmi: kavim | Z-Zālimīne: o zalim | (23:41) | |
|ṧumme: sonra | enşe'nā: yetiştirdik | min: | beǎ'dihim: onların ardından | ḳurūnen: nesiller | āḣarīne: başka | (23:42) | |
|mā: | tesbiḳu: ileri geçemez | min: hiçbir | ummetin: ümmet | ecelehā: süresinden | ve mā: ve | yeste'ḣirūne: geri kalamaz | (23:43) | |
|ṧumme: sonra | erselnā: gönderdik | rusulenā: elçilerimizi | tetrā: ardı ardına | kulle: ne zaman | mā: | cā'e: geldiyse | ummeten: bir ümmete | rasūluhā: elçileri | keƶƶebūhu: onlar onu yalanladılar | feetbeǎ'nā: biz de onları devirdik | beǎ'Dehum: birbiri ardınca | beǎ'Dan: birbiri ardınca | ve ceǎlnāhum: ve hepsini yaptık | eHādīṧe: birer ibret hikayesi | febuǎ'den: uzak olsun | liḳavmin: toplum | lā: | yu'minūne: inanmayan | (23:44) | |
|ṧumme: sonra | erselnā: gönderdik | mūsā: Musa'yı | ve eḣāhu: ve kardeşi | hārūne: Harun'u | biāyātinā: ayetlerimizle | ve sulTānin: ve bir delille | mubīnin: apaçık | (23:45) | |
|ilā: | fir'ǎvne: Fir'avn'e | ve meleihi: ve ileri gelen adamlarına | festekberū: onlar büyüklük tasladılar | ve kānū: ve oldular | ḳavmen: bir topluluk | ǎālīne: böbürlenen | (23:46) | |
|feḳālū: dediler | enu'minu: inanacak mıyız? | libeşerayni: şu iki insana | miṧlinā: bizim gibi | veḳavmuhumā: iki adamın kavmi | lenā: bize | ǎābidūne: kölelik ederken | (23:47) | |
|fekeƶƶebūhumā: onları yalanladılar | fe kānū: ve oldular | mine: -den | l-muhlekīne: helak edilenler- | (23:48) | |
|veleḳad: ve andolsun | āteynā: biz verdik | mūsā: Musa'ya | l-kitābe: Kitabı (Tevrat'ı) | leǎllehum: belki onlar | yehtedūne: doğru yolu bulurlar diye | (23:49) | |
|ve ceǎlnā: ve kıldık | bne: oğlunu | meryeme: Meryem | ve ummehu: ve annesini | āyeten: bir mu'cize | ve āveynāhumā: ve onları yerleştirdik | ilā: | rabvetin: bir tepeye | ƶāti: | ḳarārin: oturmaya uygun | ve meǐynin: ve suyu bulunan | (23:50) | |
|yā : EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | r-rusulu: elçiler | kulū: yeyin | mine: -den | T-Tayyibāti: güzel şeyler- | veǎ'melū: ve yapın | SāliHen: yararlı iş | innī: çünkü ben | bimā: şeyleri | teǎ'melūne: yaptıklarınız | ǎlīmun: bilmekteyim | (23:51) | |
|ve inne: ve şüphesiz | hāƶihi: bu | ummetukum: sizin ümmetiniz | ummeten: ümmettir | vāHideten: bir tek | ve enā: ve ben de | rabbukum: sizin Rabbinizim | fetteḳūni: benden korkun | (23:52) | |
|feteḳaTTaǔ: fakat parçalayıp ayırdılar | emrahum: işlerini | beynehum: aralarında | zuburan: Kitaplara | kullu: her | Hizbin: gurup | bimā: bulunanla | ledeyhim: kendi yanında | feriHūne: sevinmektedir | (23:53) | |
|feƶerhum: onları bırak | fī: içinde | ğamratihim: gafletleri | Hattā: kadar | Hīnin: bir süreye | (23:54) | |
|eyeHsebūne: onlar sanıyorlar mı? | ennemā: ile | numidduhum: kendilerine verdiğimiz | bihi: | min: | mālin: mal | ve benīne: ve oğullar | (23:55) | |
|nusāriǔ: koşuyoruz | lehum: onların | fī: | l-ḣayrāti: iyiliklerine | bel: bilakis | lā: değiller | yeş'ǔrūne: onlar farkında | (23:56) | |
|inne: şüphesiz | elleƶīne: onlar ki | hum: onlar | min: -dan | ḣaşyeti: saygı- | rabbihim: Rablerine | muşfiḳūne: titrerler | (23:57) | |
|velleƶīne: ve onlar ki | hum: onlar | biāyāti: ayetlerine | rabbihim: Rablerinin | yu'minūne: inanırlar | (23:58) | |
|velleƶīne: ve onlar ki | hum: onlar | birabbihim: Rablerine | lā: | yuşrikūne: ortak koşmazlar | (23:59) | |
|velleƶīne: ve onlar ki | yu'tūne: verirler | mā: şeyi | ātev: verdikleri | veḳulūbuhum: kalbleri | veciletun: ürpererek | ennehum: şüphesiz onlar | ilā: | rabbihim: Rablerinin huzuruna | rāciǔne: dönecekler | (23:60) | |
|ulāike: işte onlar | yusāriǔne: koşarlar | fī: | l-ḣayrāti: hayır işlerine | ve hum: ve onlar | lehā: (hayır) için | sābiḳūne: önde giderler | (23:61) | |
|ve lā: ve | nukellifu: biz teklif etmeyiz | nefsen: hiç kimseye | illā: başkasını | vus'ǎhā: gücünün yetiğinden | veledeynā: ve katımızda vardır | kitābun: bir Kitap | yenTiḳu: söyleyen | bil-Haḳḳi: gerçeği | ve hum: ve onlara | lā: asla | yuZlemūne: haksızlık edilmez | (23:62) | |
|bel: fakat | ḳulūbuhum: onların kalbleri | fī: içindedir | ğamratin: gaflet | min: -ndan | hāƶā: bu- | ve lehum: ve Onların | eǎ'mālun: işleri | min: | dūni: başka | ƶālike: bundan | hum: onlar | lehā: (hep) o (işler) için | ǎāmilūne: çalışırlar | (23:63) | |
|Hattā: nihayet | iƶā: zaman | eḣaƶnā: yakaladığımız | mutrafīhim: varlıklılarını | bil-ǎƶābi: azab ile | iƶā: hemen | hum: onlar | yecerūne: feryada başlarlar | (23:64) | |
|lā: | tecerū: artık feryadetmeyin | l-yevme: bugün | innekum: şüphesiz size | minnā: bize karşı | lā: | tunSarūne: yardım olunmaz | (23:65) | |
|ḳad: gerçekten | kānet: idi | āyātī: ayetlerim | tutlā: okunuyor | ǎleykum: size | fekuntum: fakat siz | ǎlā: üzere | eǎ'ḳābikum: arkanız | tenkiSūne: dönüyordunuz | (23:66) | |
|mustekbirīne: kibirlenerek | bihi: ona (ayetlerime) karşı | sāmiran: geceleyin | tehcurūne: saçmalıyordunuz | (23:67) | |
|efelem: | yeddebberū: onlar iyice düşünmediler mi? | l-ḳavle: o sözü (Kur'an'ı) | em: yoksa | cā'ehum: onlara geldi (mi)? | mā: bir şey | lem: | ye'ti: gelmeyen | ābā'ehumu: atalarına | l-evvelīne: önceki | (23:68) | |
|em: yoksa | lem: | yeǎ'rifū: tanımadıkları (için mi?) | rasūlehum: elçilerini | fehum: onlar | lehu: onu | munkirūne: inkar ediyorlar | (23:69) | |
|em: yoksa | yeḳūlūne: (-mı) diyorlar? | bihi: onda | cinnetun: bir delilik var | bel: hayır | cā'ehum: o kendilerine getirdi | bil-Haḳḳi: hakkı | veekṧeruhum: fakat çokları | lilHaḳḳi: haktan | kārihūne: hoşlanmıyorlar | (23:70) | |
|velevi: ve eğer | ttebeǎ: uysaydı | l-Haḳḳu: hak | ehvā'ehum: onların keyiflerine | lefesedeti: bozulur giderdi | s-semāvātu: gökler | vel'erDu: ve yer | ve men: ve kimseler | fīhinne: bunların içinde bulunan | bel: bilakis | eteynāhum: biz onlara getirdik | biƶikrihim: Zikir'lerini | fehum: fakat onlar | ǎn: -nden | ƶikrihim: Zikirleri- | muǎ'riDūne: yüz çeviriyorlar | (23:71) | |
|em: yoksa | teseluhum: onlardan istiyor musun? | ḣarcen: bir vergi | feḣarācu: vergisi | rabbike: Rabbinin | ḣayrun: daha hayırlıdır | ve huve: ve O | ḣayru: en hayırlısıdır | r-rāziḳīne: rızık verenlerin | (23:72) | |
|ve inneke: ve şüphesiz sen | leted'ǔhum: onları çağırıyorsun | ilā: | SirāTin: bir yola | musteḳīmin: doğru | (23:73) | |
|ve inne: ve kuşkusuz | elleƶīne: kimseler | lā: | yu'minūne: inanmayan(lar) | bil-āḣirati: ahirete | ǎni: -dan | S-SirāTi: yol- | lenākibūne: sapıyorlar | (23:74) | |
|velev: ve eğer | raHimnāhum: biz onlara acısaydık | ve keşefnā: ve kaldırsaydık | mā: olanı | bihim: kendilerinde | min: -dan | Durrin: sıkıntı- | leleccū: yine devam ederlerdi | fī: | Tuğyānihim: azgınlıklarında | yeǎ'mehūne: bocalamaya | (23:75) | |
|veleḳad: andolsun | eḣaƶnāhum: biz onları yakaladık | bil-ǎƶābi: azab ile | femā: ama yine | stekānū: boyun eğmediler | lirabbihim: Rabblerine | ve mā: ve | yeteDerraǔne: O'na yalvarmıyorlar | (23:76) | |
|Hattā: nihayet | iƶā: zaman | feteHnā: açtığımız | ǎleyhim: üzerlerine | bāben: kapısı | ƶā: | ǎƶābin: bir azab | şedīdin: şiddetli | iƶā: derhal | hum: onlar | fīhi: O'nun içinde | mublisūne: şaşkın ve umutsuz kalırlar | (23:77) | |
|ve huve: ve O'dur | lleƶī: | enşee: inşa eden | lekumu: sizin için | s-sem'ǎ: kulağı | vel'ebSāra: ve gözleri | vel'ef'idete: ve gönülleri | ḳalīlen: az | mā: ne kadar | teşkurūne: şükrediyorsunuz | (23:78) | |
|ve huve: ve O'dur | lleƶī: | ƶeraekum: sizi yaratıp yayan | fī: | l-erDi: yeryüzünde | ve ileyhi: ve O'nun (huzurunda) | tuHşerūne: toplanacaksınız | (23:79) | |
|ve huve: ve O'dur | lleƶī: | yuHyī: yaşatan | ve yumītu: ve öldüren | ve lehu: ve onlar | ḣtilāfu: değişmesi | l-leyli: gecenin | ve nnehāri: ve gündüzün | efelā: | teǎ'ḳilūne: aklınızı kullanmıyor musunuz? | (23:80) | |
|bel: hayır | ḳālū: onlar da dediler | miṧle: gibi | mā: ne | ḳāle: dedi (ise) | l-evvelūne: evvelkiler | (23:81) | |
|ḳālū: dediler ki | eiƶā: zaman mı? | mitnā: öldüğümüz | ve kunnā: ve olduğumuz | turāben: toprak | ve ǐZāmen: ve kemik | einnā: biz mi? | lemeb'ǔṧūne: diriltileceğiz | (23:82) | |
|leḳad: andolsun | vuǐdnā: yapıldı | neHnu: bize | ve ābā'unā: ve atalarımıza | hāƶā: bu (tehdid) | min: | ḳablu: bizden önce | in: değildir | hāƶā: bu | illā: başka bir şey | esāTīru: masallarından | l-evvelīne: evvelkilerin | (23:83) | |
|ḳul: de ki | limeni: kimindir? | l-erDu: dünya | ve men: ve bulunanlar | fīhā: içinde | in: eğer | kuntum: iseniz | teǎ'lemūne: biliyor | (23:84) | |
|seyeḳūlūne: diyecekler | lillahi: Allah'ındır | ḳul: de ki | efelā: | teƶekkerūne: düşünmüyor musunuz? | (23:85) | |
|ḳul: de ki | men: kimdir? | rabbu: Rabbi | s-semāvāti: göğün | s-seb'ǐ: yedi | ve rabbu: ve Rabbi | l-ǎrşi: Arş'ın | l-ǎZīmi: büyük | (23:86) | |
|seyeḳūlūne: diyecekler | lillahi: Allah'ındır | ḳul: de ki | efelā: | tetteḳūne: korkmuyor musunuz? | (23:87) | |
|ḳul: de ki | men: kimdir? | biyedihi: elinde olan | melekūtu: melekutu (mülkü ve yönetimi) | kulli: her | şey'in: şeyin | ve huve: ve O | yucīru: koruyup kollayan | ve lā: fakat | yucāru: korunup kollanmayan | ǎleyhi: kendisi | in: eğer | kuntum: iseniz | teǎ'lemūne: biliyor | (23:88) | |
|seyeḳūlūne: diyecekler | lillahi: Allah'a aittir | ḳul: de ki | feennā: nasıl? | tusHarūne: büyüleniyorsunuz | (23:89) | |
|bel: doğrusu | eteynāhum: biz onlara getirdik | bil-Haḳḳi: hakkı | veinnehum: onlarsa | lekāƶibūne: yalancıdırlar | (23:90) | |
|mā: | tteḣaƶe: edinmemiştir | llahu: Allah | min: hiçbir | veledin: çocuk | ve mā: ve | kāne: yoktur | meǎhu: O'nunla beraber | min: hiçbir | ilāhin: tanrı | iƶen: öyle olsaydı | leƶehebe: götürürdü | kullu: her | ilāhin: tanrı | bimā: | ḣaleḳa: kendi yarattığını | veleǎlā: ve üstün gelmeğe çalışırdı | beǎ'Duhum: onlardan biri | ǎlā: üzerine | beǎ'Din: diğeri | subHāne: münezehtir (uzaktır) | llahi: Allah | ǎmmā: -ndan | yeSifūne: onların tanımlamaları- | (23:91) | |
|ǎālimi: (O) bilir | l-ğaybi: görünmeyeni | ve şşehādeti: ve görüneni | feteǎālā: ve yücedir | ǎmmā: şeylerden | yuşrikūne: onların ortak koştukları | (23:92) | |
|ḳul: de ki | rabbi: Rabbim | immā: eğer | turīennī: mutlaka bana göstereceksen | mā: şeyi | yūǎdūne: onların tehdidedildikleri | (23:93) | |
|rabbi: Rabbim | felā: | tec'ǎlnī: beni bırakma | fī: içinde | l-ḳavmi: kavmin | Z-Zālimīne: zalim | (23:94) | |
|ve innā: şüphesiz biz | ǎlā: | en: | nuriyeke: sana göstermeğe | mā: şeyi | neǐduhum: onları tehdidettiğimiz | leḳādirūne: elbette kadiriz | (23:95) | |
|İdfeǎ': savuştur | billetī: şeyle | hiye: o | eHsenu: en güzel | s-seyyiete: kötülüğü | neHnu: biz | eǎ'lemu: biliyoruz | bimā: | yeSifūne: (seni) nasıl vasıflandıracaklarını | (23:96) | |
|ve ḳul: ve de ki | rabbi: Rabbim | eǔƶu: sığınırım | bike: sana | min: -ndan | hemezāti: kışkırtmaları- | ş-şeyāTīni: şeytanların | (23:97) | |
|ve eǔƶu: ve sığınırım | bike: sana | rabbi: Rabbim | en: | yeHDurūni: yanıma uğramalarından | (23:98) | |
|Hattā: nihayet | iƶā: zaman | cā'e: geldiği | eHadehumu: onlardan birine | l-mevtu: ölüm | ḳāle: der ki | rabbi: Rabbim | rciǔni: beni geri döndür | (23:99) | |
|leǎllī: böylelikle | eǎ'melu: yapayım | SāliHen: yararlı bir iş | fīmā: yerde (dünyada) | teraktu: terk ettiğim | kellā: hayır | innehā: şüphesiz bu | kelimetun: bir sözdür | huve: o | ḳāiluhā: onun söylediği | ve min: ve | verāihim: önlerinde vardır | berzeḣun: bir berzah | ilā: kadar | yevmi: güne | yub'ǎṧūne: diriltilecekleri | (23:100) | |
|feiƶā: zaman | nufiḣa: üflendiği | fī: | S-Sūri: Sur'a | felā: artık yoktur | ensābe: soylar | beynehum: aralarında | yevmeiƶin: o gün | ve lā: ve | yetesā'elūne: sormazlar | (23:101) | |
|femen: kimlerin | ṧeḳulet: ağır gelirse | mevāzīnuhu: tartıları | feulāike: işte | humu: onlar | l-mufliHūne: kurtuluşa erenlerdir | (23:102) | |
|vemen: ve kimlerin | ḣaffet: hafif gelirse | mevāzīnuhu: tartıları | feulāike: işte onlar | elleƶīne: kimselerdir | ḣasirū: ziyana sokan(lar) | enfusehum: kendilerini | fī: | cehenneme: cehennemde | ḣālidūne: sürekli kalanlardır | (23:103) | |
|telfeHu: yalar | vucūhehumu: yüzlerini | n-nāru: ateş | ve hum: ve onların | fīhā: (ateşin) içinde | kāliHūne: dişleri açıkta kalır | (23:104) | |
|elem: | tekun: değil mi? | āyātī: ayetlerim | tutlā: okunurdu | ǎleykum: size | fe kuntum: oysa siz | bihā: onları | tukeƶƶibūne: yalanlardınız | (23:105) | |
|ḳālū: dediler | rabbenā: Rabbimiz | ğalebet: yendi | ǎleynā: bizi | şiḳvetunā: bahtsızlığımız | ve kunnā: ve biz olduk | ḳavmen: bir topluluk | Dāllīne: sapık | (23:106) | |
|rabbenā: Rabbimiz | eḣricnā: bizi çıkar | minhā: bundan | fein: eğer | ǔdnā: bir daha dönersek | feinnā: artık biz gerçekten | Zālimūne: zalimleriz | (23:107) | |
|ḳāle: buyurdu ki | ḣseū: sinin | fīhā: orada | ve lā: ve | tukellimūni: bana bir şey söylemeyin | (23:108) | |
|innehu: gerçek şu ki | kāne: idi | ferīḳun: bir zümre | min: -dan | ǐbādī: kullarım- | yeḳūlūne: diyorlar | rabbenā: Rabbimiz | āmennā: inandık | feğfir: bağışla | lenā: bizi | verHamnā: ve bize acı | ve ente: ve sen | ḣayru: en hayırlısısın | r-rāHimīne: acıyanların | (23:109) | |
|fetteḣaƶtumūhum: siz onları aldınız | siḣriyyen: alaya | Hattā: nihayet | ensevkum: size unutturdular | ƶikrī: beni anmayı | ve kuntum: ve siz | minhum: onlara | teDHakūne: daima gülüyordunuz | (23:110) | |
|innī: şüphesiz ben | cezeytuhumu: onlara verdim | l-yevme: bugün | bimā: karşılığını | Saberū: sabretmelerinin | ennehum: işte onlardır | humu: onlar | l-fāizūne: kurtulup murada erenler | (23:111) | |
|ḳāle: ve buyurdu | kem: ne kadar? | lebiṧtum: kaldınız | fī: | l-erDi: yeryüzünde | ǎdede: sayısınca | sinīne: yıllar | (23:112) | |
|ḳālū: dediler | lebiṧnā: kaldık | yevmen: bir gün | ev: yahut | beǎ'De: bir kısmı kadar | yevmin: günün | feseli: sor | l-ǎāddīne: sayanlara | (23:113) | |
|ḳāle: buyurdu ki | in: | lebiṧtum: kalmadınız | illā: başka | ḳalīlen: az bir (zamandan) | lev: keşke | ennekum: siz | kuntum: bilseydiniz | teǎ'lemūne: -mi sandınız? | (23:114) | |
|efeHasibtum: bizim | ennemā: | ḣaleḳnākum: sizi yarattığımızı | ǎbeṧen: boş yere | ve ennekum: ve sizin | ileynā: bize | lā: asla | turceǔne: döndürülmeyeceğinizi | (23:115) | |
|feteǎālā: pek yücedir | llahu: Allah | l-meliku: mutlak hakim | l-Haḳḳu: hak | lā: yoktur | ilāhe: tanrı | illā: başka | huve: O'ndan | rabbu: rabbidir | l-ǎrşi: Arş'ın | l-kerīmi: Kerim | (23:116) | |
|ve men: ve kim | yed'ǔ: taparsa | meǎ: ile beraber | llahi: Allah | ilāhen: bir tanrıya | āḣara: başka | lā: bulunmayan | burhāne: hiçbir delil | lehu: hakkında | bihi: onun | feinnemā: şüphesiz | Hisābuhu: onun hesabı | ǐnde: yanındadır | rabbihi: Rabbinin | innehu: çünkü (o) | lā: asla | yufliHu: iflah olmazlar | l-kāfirūne: kafirler | (23:117) | |
|ve ḳul: ve de ki | rabbi: Rabbim | ğfir: bağışla | verHam: ve acı | ve ente: ve sen | ḣayru: en hayırlısısın | r-rāHimīne: acıyanların | (23:118) | |