» 56 / Vâki’a  47:

Kuran Sırası: 56
İniş Sırası: 46
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96

 » 56 / Vâki’a  Suresi: 47
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَكَانُوا (VKENVE) = ve kānū : ve
2. يَقُولُونَ (YGVLVN) = yeḳūlūne : diyorlardı ki
3. أَئِذَا (ÊÙZ̃E) = eiƶā : zaman mı?
4. مِتْنَا (MTNE) = mitnā : biz öldükten
5. وَكُنَّا (VKNE) = ve kunnā : ve olduğumuz
6. تُرَابًا (TREBE) = turāben : toprak
7. وَعِظَامًا (VAƵEME) = ve ǐZāmen : ve kemik yığını
8. أَإِنَّا (ÊÎNE) = einnā : biz mi?
9. لَمَبْعُوثُونَ (LMBAVS̃VN) = lemeb'ǔṧūne : bir daha diriltileceğiz
ve | diyorlardı ki | zaman mı? | biz öldükten | ve olduğumuz | toprak | ve kemik yığını | biz mi? | bir daha diriltileceğiz |

[KVN] [GVL] [] [MVT] [KVN] [TRB] [AƵM] [] [BAS̃]
VKENVE YGVLVN ÊÙZ̃E MTNE VKNE TREBE VAƵEME ÊÎNE LMBAVS̃VN

ve kānū yeḳūlūne eiƶā mitnā ve kunnā turāben ve ǐZāmen einnā lemeb'ǔṧūne
وكانوا يقولون أئذا متنا وكنا ترابا وعظاما أإنا لمبعوثون

 » 56 / Vâki’a  Suresi: 47
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وكانوا ك و ن | KVN VKENVE ve kānū ve And they used (to)
يقولون ق و ل | GVL YGVLVN yeḳūlūne diyorlardı ki say,
أئذا | ÊÙZ̃E eiƶā zaman mı? """When"
متنا م و ت | MVT MTNE mitnā biz öldükten we die
وكنا ك و ن | KVN VKNE ve kunnā ve olduğumuz and become
ترابا ت ر ب | TRB TREBE turāben toprak dust
وعظاما ع ظ م | AƵM VAƵEME ve ǐZāmen ve kemik yığını and bones,
أإنا | ÊÎNE einnā biz mi? will we
لمبعوثون ب ع ث | BAS̃ LMBAVS̃VN lemeb'ǔṧūne bir daha diriltileceğiz surely be resurrected?

56:47 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve | diyorlardı ki | zaman mı? | biz öldükten | ve olduğumuz | toprak | ve kemik yığını | biz mi? | bir daha diriltileceğiz |

[KVN] [GVL] [] [MVT] [KVN] [TRB] [AƵM] [] [BAS̃]
VKENVE YGVLVN ÊÙZ̃E MTNE VKNE TREBE VAƵEME ÊÎNE LMBAVS̃VN

ve kānū yeḳūlūne eiƶā mitnā ve kunnā turāben ve ǐZāmen einnā lemeb'ǔṧūne
وكانوا يقولون أئذا متنا وكنا ترابا وعظاما أإنا لمبعوثون

[ك و ن] [ق و ل] [] [م و ت] [ك و ن] [ت ر ب] [ع ظ م] [] [ب ع ث]

 » 56 / Vâki’a  Suresi: 47
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وكانوا ك و ن | KVN VKENVE ve kānū ve And they used (to)
Vav,Kef,Elif,Nun,Vav,Elif,
6,20,1,50,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
يقولون ق و ل | GVL YGVLVN yeḳūlūne diyorlardı ki say,
Ye,Gaf,Vav,Lam,Vav,Nun,
10,100,6,30,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أئذا | ÊÙZ̃E eiƶā zaman mı? """When"
,,Zel,Elif,
,,700,1,
INTG – prefixed interrogative alif
T – time adverb
الهمزة همزة استفهام
ظرف زمان
متنا م و ت | MVT MTNE mitnā biz öldükten we die
Mim,Te,Nun,Elif,
40,400,50,1,
V – 1st person plural passive perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض مبني للمجهول و«نا» ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
وكنا ك و ن | KVN VKNE ve kunnā ve olduğumuz and become
Vav,Kef,Nun,Elif,
6,20,50,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
ترابا ت ر ب | TRB TREBE turāben toprak dust
Te,Re,Elif,Be,Elif,
400,200,1,2,1,
"N – accusative masculine indefinite noun → Dust"
اسم منصوب
وعظاما ع ظ م | AƵM VAƵEME ve ǐZāmen ve kemik yığını and bones,
Vav,Ayn,Zı,Elif,Mim,Elif,
6,70,900,1,40,1,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine plural indefinite noun → Bone"
الواو عاطفة
اسم منصوب
أإنا | ÊÎNE einnā biz mi? will we
,,Nun,Elif,
,,50,1,
INTG – prefixed interrogative alif
ACC – accusative particle
PRON – 1st person plural object pronoun
الهمزة همزة استفهام
حرف نصب و«نا» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
لمبعوثون ب ع ث | BAS̃ LMBAVS̃VN lemeb'ǔṧūne bir daha diriltileceğiz surely be resurrected?
Lam,Mim,Be,Ayn,Vav,Se,Vav,Nun,
30,40,2,70,6,500,6,50,
EMPH – emphatic prefix lām
N – nominative masculine plural passive participle
اللام لام التوكيد
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَكَانُوا: ve | يَقُولُونَ: diyorlardı ki | أَئِذَا: zaman mı? | مِتْنَا: biz öldükten | وَكُنَّا: ve olduğumuz | تُرَابًا: toprak | وَعِظَامًا: ve kemik yığını | أَإِنَّا: biz mi? | لَمَبْعُوثُونَ: bir daha diriltileceğiz |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وكانوا WKENWE ve | يقولون YGWLWN diyorlardı ki | أئذا ÊÙZ̃E zaman mı? | متنا MTNE biz öldükten | وكنا WKNE ve olduğumuz | ترابا TREBE toprak | وعظاما WAƵEME ve kemik yığını | أإنا ÊÎNE biz mi? | لمبعوثون LMBAWS̃WN bir daha diriltileceğiz |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve kānū: ve | yeḳūlūne: diyorlardı ki | eiƶā: zaman mı? | mitnā: biz öldükten | ve kunnā: ve olduğumuz | turāben: toprak | ve ǐZāmen: ve kemik yığını | einnā: biz mi? | lemeb'ǔṧūne: bir daha diriltileceğiz |
Kırık Meal (Transcript) : |VKENVE: ve | YGVLVN: diyorlardı ki | ÊÙZ̃E: zaman mı? | MTNE: biz öldükten | VKNE: ve olduğumuz | TREBE: toprak | VAƵEME: ve kemik yığını | ÊÎNE: biz mi? | LMBAVS̃VN: bir daha diriltileceğiz |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve biz derlerdi, ölüp bir yığın toprak ve kemik olduktan sonra mı dirileceğiz?
Adem Uğur : Ve diyorlardı ki: Biz öldükten, toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra, biz mi bir daha diriltileceğiz?
Ahmed Hulusi : "Ölüp, toprak ve kemik yığını olduktan sonra, gerçekten yeni bir bedenle yaşama devam edecek miyiz = bâ's olunacak mıyız?" derlerdi.
Ahmet Tekin : Devamlı: 'Biz ölüp, toprak ve kemik yığını olduktan sonra mı, biz mi, yeniden diriltileceğiz?' diyorlardı.
Ahmet Varol : Ve diyorlardı ki: 'Biz öldüğümüz, toprak ve kemik haline geldiğimiz zaman mı gerçekten biz mi diriltileceğiz?
Ali Bulaç : Ve derlerdi ki: "Biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuzda mı, gerçekten biz mi diriltilecekmişiz?"
Ali Fikri Yavuz : Bir de diyorlardı ki: “- Öldüğümüz ve bir toprak, bir yığın kemik olduğumuz vakit mi, hakikaten biz mi dirilecek mişiz?
Bekir Sadak : soyle soylerlerdi: «Oldugumuzde, toprak ve kemik yigini oldugumuzda mi, biz mi tekrar dirilecegiz?»
Celal Yıldırım : Ve derlerdi ki, «sahi biz öldükten, toprak ve (ufalmış) kemik haline geldikten sonra gerçekten tekrar diriltilip kaldırılacak mıyız ?»
Diyanet İşleri : Diyorlardı ki: “Biz öldükten, toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı, biz mi bir daha diriltilecekmişiz?”
Diyanet İşleri (eski) : Şöyle söylerlerdi: 'Öldüğümüzde, toprak ve kemik yığını olduğumuzda mı, biz mi tekrar dirileceğiz?'
Diyanet Vakfi : Ve diyorlardı ki: Biz öldükten, toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra, biz mi bir daha diriltileceğiz?
Edip Yüksel : Diyorlardı ki, 'Biz öldükten, toz ve kemiğe dönüştükten sonra mı diriltileceğiz?'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ve diyorlardı ki: «Biz ölüp, toprak ve kemik yığını olduktan sonra, biz mi bir daha diriltileceğiz?»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : ve diyorlardı ki: «Biz ölüp, toprak ve kemik yığını olduktan sonra, gerçekten biz mi bir daha diriltileceğiz?
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve diyorlardı ki: Öldüğümüz ve bir toprak, bir yığın kemik olduğumuz vakıt mi? Cidden biz mi mutlak ba'solunacakmışız?
Fizilal-il Kuran : «Ölüp toprak ve kemik yığını olduktan sonra, biz yeniden mi diriltileceğiz?
Gültekin Onan : Ve derlerdi ki: "Biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuzda mı, gerçekten biz mi diriltilecekmişiz?"
Hakkı Yılmaz : (42-48) "Onlar içlerine işleyen bir ateş ve kaynar su içindedirler, serin olmayan, sevimli olmayan kapkara dumandan bir gölge içindedirler. Şüphesiz solun ashâbı bundan önce varlık içinde zevk ve eğlenceye dalanlar idiler. Ve büyük günah; Allah'a ortak kabul etme üzerine ısrar ediyorlardı. Ve “Biz ölüp, toprak ve kemik yığını olduktan sonra mı, biz gerçekten kaldırılacağız? Önceki atalarımız da mı?” diyorlardı. "
Hasan Basri Çantay : Bir de «Biz öldüğümüz, bir toprak ve bir yığın kemik olduğumuz vakit mı, hakıykaten biz mi diriltilib kaldırılacakmışız?» derlerdi.
Hayrat Neşriyat : (47-48) Ve diyorlardı ki: '(Biz) öldüğümüz ve bir toprak ve bir kemik yığını hâline geldiğimiz zaman mı, gerçekten biz mi yeniden diriltilecek olan kimseleriz? Önceki atalarımız da mı?'
İbni Kesir : Ve derlerdi ki: Öldüğümüzde, toprak ve kemik yığını olduğumuzda mı, gerçekten biz mi yeniden diriltileceğiz?
İskender Evrenosoğlu : Ve şöyle diyorlardı: “Biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı? Biz gerçekten, mutlaka beas mı edileceğiz (yeniden mi diriltileceğiz)?”
Muhammed Esed : ve diyorlardı ki: "Ne Yani! Biz ölüp de toz ve kemik yığını haline geldikten sonra mı diriltileceğiz yeniden?
Mustafa İslamoğlu : ve "Ne yani" demiştiler, "biz ölüp gittikten, toza toprağa karışmış bir iskelet halini aldıktan sonra tekrar mı diriltileceğiz?
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve demekte olmuşlardı ki: «Biz öldüğümüz ve toprak ve kemikler olduğumuz vakit mi, mutlaka bizler mi elbette diriltilip kaldırılmış kimseleriz?»
Ömer Öngüt : Ve diyorlardı ki: "Öldüğümüzde, toprak ve kemik yığını olduğumuzda mı, biz mi tekrar dirileceğiz?"
Şaban Piriş : -Biz ölüp, toprak ve kemik olduktan sonra tekrar mı dirileceğiz? diyorlardı.
Suat Yıldırım : (47-48) Ve derlerdi ki: "Ölüp toprak olduktan ve çürümüş kemik haline geldikten sonra mı biz diriltilecekmişiz? Gelip geçmiş atalarımız da mı?"
Süleyman Ateş : Ve diyorlardı ki: "Biz öldükten, toprak ve kemik yığını olduktan sonra, biz mi bir daha diriltileceğiz?"
Tefhim-ul Kuran : Ve derlerdi ki: «Biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuzda mı, gerçekten biz mi diriltilecekmişiz?»
Ümit Şimşek : Ve diyorlardı ki: 'Biz ölüp de toprak olduktan ve kemik yığınına dönüştükten sonra tekrar mı diriltilecekmişiz?
Yaşar Nuri Öztürk : Ve şöyle derlerdi: "Ölünce mi, toprak ve kemik haline gelince mi, sahi o zaman mı yeniden diriltileceğiz?"


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}