Ömer Öngüt Meali |
|
Kıyamet koptuğu zaman.(56:1) | |
Onun vukuunu yalanlayacak hiç kimse yoktur.(56:2) | |
O alçaltıcı, yükselticidir.(56:3) | |
Yer şiddetle sarsıldığı zaman!(56:4) | |
Dağlar parçalandığı zaman!(56:5) | |
Dağılıp toz duman haline geldiği zaman!(56:6) | |
Ve sizler üç sınıf olduğunuz zaman!(56:7) | |
Sağın adamları, ne uğurludurlar onlar!(56:8) | |
Solun adamları, ne uğursuzdurlar onlar!(56:9) | |
Hayır yarışlarında tâ öne geçip kazananlar.(56:10) | |
İşte onlar (Allah'a en çok) yaklaştırılmış olanlardır.(56:11) | |
Naîm cennetindedirler.(56:12) | |
Onların büyük bir kısmı eski ümmetlerdendir.(56:13) | |
Bir kısmı da sonrakilerdendir.(56:14) | |
Altın ve mücevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedirler.(56:15) | |
Onların üzerine karşılıklı olarak yaslanırlar.(56:16) | |
Etraflarında ölümsüz gençler dolaşır.(56:17) | |
Akıp giden şarap kaynağından doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle.(56:18) | |
Bu şaraptan ne başları ağrıtılır ne de akılları giderilir.(56:19) | |
Beğendikleri meyveler.(56:20) | |
Canlarının çektiği kuş etleri.(56:21) | |
Onlar için ceylan gözlü huriler vardır.(56:22) | |
Gün görmemiş inciler gibi.(56:23) | |
İşledikleri amellerine karşılık olarak.(56:24) | |
Orada boş ve günaha sokacak bir söz duymazlar.(56:25) | |
Sadece selâma karşılık selâm sözü işitirler.(56:26) | |
Defterleri sağdan verilenler, ne mutlu o sağcılara!(56:27) | |
Onlar dikensiz kirazlar,(56:28) | |
Salkımları sarkmış muz ağaçları,(56:29) | |
Uzamış gölgeler altındadırlar.(56:30) | |
Çağlayarak akan sular kenarlarındadırlar.(56:31) | |
Bol meyveler arasında,(56:32) | |
Bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen.(56:33) | |
Ve yüksek döşekler üzerindedirler.(56:34) | |
Biz onları (cennete giren kadınları) yepyeni bir yaratılışla yaratmışızdır.(56:35) | |
Böylece onları hep bakire kızlar yapmışızdır.(56:36) | |
Eşlerine düşkün ve hepsini bir yaşta nâzeninler kılmışızdır.(56:37) | |
Bütün bunlar Ashab-ı yemin (sağcılar) içindir.(56:38) | |
Onların bir çoğu önceki ümmetlerdendir.(56:39) | |
Bir çoğu da sonrakilerdendir.(56:40) | |
Amel defterleri soldan verilenler! Onlar ne uğursuzdurlar!(56:41) | |
İnsanın içine işleyen ateşin alevi ve kaynar su içindedirler.(56:42) | |
Onlar kapkara dumandan bir gölge altındadırlar.(56:43) | |
Ki ne serindir, ne de hoş!(56:44) | |
Çünkü onlar bundan önce (dünyada iken) varlık içinde şımartılmışlardı.(56:45) | |
Büyük günah işlemekte direnir dururlardı.(56:46) | |
Ve diyorlardı ki: "Öldüğümüzde, toprak ve kemik yığını olduğumuzda mı, biz mi tekrar dirileceğiz?"(56:47) | |
"Önce gelip geçmiş atalarımız da mı?"(56:48) | |
De ki: "Hem öncekiler, hem sonrakiler. "(56:49) | |
"Bilinen bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır. "(56:50) | |
Sonra siz ey sapıklar, yalanlayıcılar!(56:51) | |
Doğrusu siz zakkum ağacından yiyeceksiniz.(56:52) | |
Karınlarınızı onunla doyuracaksınız.(56:53) | |
Üzerine de kaynar su içeceksiniz.(56:54) | |
Hem de susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz.(56:55) | |
Ceza gününde işte onlar böyle ağırlanacaklardır.(56:56) | |
Ey inkâr edenler! Sizi biz yarattık. Hâlâ tasdik etmeyecek misiniz?(56:57) | |
Gördünüz mü (rahimlere) akıttığınız meniyi?(56:58) | |
Onu (siz mi düzgün bir insan sûretine getirip) yaratıyorsunuz, yoksa yaratanlar biz miyiz?(56:59) | |
Aranızda ölümü takdir eden biziz ve biz önüne geçilebileceklerden değiliz.(56:60) | |
Sizi ortadan kaldırıp da sizin yerinize benzerlerinizi getirmeye ve sizi bilmeyeceğiniz bir biçimde yaratmaya da gücümüz yeter.(56:61) | |
Her halde ilk yaratılışınızı bilirsiniz, (fakat tekrar yaratılacağınızı) düşünmeli değil misiniz?(56:62) | |
Şimdi bana ekmekte olduğunuz (tohum işini) haber verin!(56:63) | |
Onu yerden siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitirenler biz miyiz?(56:64) | |
Eğer isteseydik onu (o ekini tohumsuz) bir ot kırıntısı yapardık da siz şaşakalırdınız.(56:65) | |
(O zaman şöyle derdiniz): "Doğrusu biz çok zarara uğratıldık. "(56:66) | |
"Hatta umduğumuzdan mahrum kaldık. "(56:67) | |
İçmekte olduğunuz suyu da söyleyin bana!(56:68) | |
Onu buluttan indiren siz misiniz, yoksa indirenler biz miyiz?(56:69) | |
Eğer dileseydik, onu (içilmeyecek) tuzlu bir su yapardık. Hâlâ şükretmez misiniz?(56:70) | |
Söyleyin şimdi bana, çakmakta olduğunuz ateşi!(56:71) | |
Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa biz miyiz yaratan?(56:72) | |
Biz onu bir ibret ve çöl yolcuları için bir fayda yaptık.(56:73) | |
Çok büyük olan Rabbinin adını tesbih et!(56:74) | |
Hayır! Yıldızların yerleri üzerine andolsun ki!(56:75) | |
Bu, eğer bilirseniz, gerçekten büyük bir yemindir.(56:76) | |
Muhakkak ki o, elbette çok şerefli bir Kur'an'dır.(56:77) | |
Koruma altında olan bir kitaptadır.(56:78) | |
Temizlenmiş olanlardan başkası ona el süremez.(56:79) | |
Âlemlerin Rabbinden indirilmiştir.(56:80) | |
Şimdi siz bu sözü mü küçümsüyorsunuz?(56:81) | |
Rızkınıza karşılık şükrü, onu yalanlamakla mı yerine getiriyorsunuz?(56:82) | |
Can boğaza dayandığında,(56:83) | |
Siz (o can çekişen kimseye) bakar durursunuz.(56:84) | |
Biz ona sizden yakınız, fakat siz görmezsiniz.(56:85) | |
Eğer siz hesap ve ceza görmeyecekseniz,(56:86) | |
Onu (çıkmak üzere olan canı) geri çevirsenize! İddiânızda doğru sözlü iseniz.(56:87) | |
O (ölen kişi Allah'a) yaklaştırılanlardan ise,(56:88) | |
Ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti var.(56:89) | |
Eğer sağcılardan ise,(56:90) | |
"Ey sağcı! Sağcılardan sana selâm!" denir.(56:91) | |
Amma yalanlayıcı sapıklardan ise,(56:92) | |
İşte ona kaynar sudan bir ziyafet,(56:93) | |
Ve cehenneme atılma vardır.(56:94) | |
Kesin gerçek budur işte.(56:95) | |