Mustafa İslamoğlu Meali |
|
Gerçekleşmesi kesin olan o korkunç olay gerçekleştiği zaman,(56:1) | |
kimse kalmayacak onun gerçekliğini yalanlayan!(56:2) | |
O'dur (bazılarını) alçaltan, (bazılarını) yücelten.(56:3) | |
Yer dehşetli bir sarsılışla sarsıldığında,(56:4) | |
ve dağlar paramparça olup(56:5) | |
toz zerrecikleri haline geldiğinde,(56:6) | |
sizler üç sınıfta tasnif edilmiş olacaksınız.(56:7) | |
Bir bahtiyat kampa dahil olan kesim olacak; ama ne büyük bahtiyarlık!..(56:8) | |
Bir de bedbaht kampa dahil olan kesim olacak; ama ne felaket bir bedbahtlık!..(56:9) | |
Bir de yarışta öne geçip arayı açanlar olacak:(56:10) | |
İşte bunlardır Allah'a yakınlık sağlayanlar,(56:11) | |
sonsuz nimetlerle dolu hasbahçelerde kalacak olanlar;(56:12) | |
bir kısmı öncekilerden,(56:13) | |
birazı da sonrakilerden...(56:14) | |
Emek mahsulü huzur tahtlarına kurulacaklar;(56:15) | |
onlara yaslanıp tarifsiz bir (sevinci) paylaşacaklar;(56:16) | |
ölümsüz gençlikler onları bekleyecek;(56:17) | |
tarifsiz güzellikte bir kaynaktan doldurulmuş bir o kadar tarifsiz ibrikler ve kadehlerle sunulan (içecekler);(56:18) | |
ne baş döndürür ne de sarhoş eder.(56:19) | |
Ve her tür meyve ve kuruyemiş seçeneği...(56:20) | |
Ve canlarının çektiğinden tarifsiz lezzette kuş etleri...(56:21) | |
Ve kusursuz bakışlı temiz eşler;(56:22) | |
gün görmemiş inciler gibi...(56:23) | |
Önceden yaptıklarının bir ödülü olacak (bunlar);(56:24) | |
orada ne bir boş laf ne de kınanma duyacaklar;(56:25) | |
sadece denilecek ki: "Mutluluklar!.. Mutluluklar!.."(56:26) | |
Bahtiyar kesime gelince: nedir o bahtiyar kesimin (ödülü)?(56:27) | |
Dikenlerinin yerini meyvelerin aldığı upuzun Sidr ağaçları arasında,(56:28) | |
yine çok gövdeli, misk kokulu ve parıltılı Muğaylan ağaçları,(56:29) | |
ve uzayıp giden serin gölgeler(56:30) | |
ve çağlayanlar...(56:31) | |
Bir de sınırsız çeşitlilikte limitsiz meyveler;(56:32) | |
ne bir kesintiye uğrar ne de yasaklanır...(56:33) | |
Ve yüksek döşekler...(56:34) | |
Çünkü Biz onları yepyeni bir yaratılışla inşa edeceğiz,(56:35) | |
ve onları bakir/bakire olarak var edeceğiz:(56:36) | |
Sevgi dolu, denk ve uyumlu;(56:37) | |
(Hepsi de) bahtiyar kesim için;(56:38) | |
bir kısmını öncekiler(56:39) | |
bir kısımını da sonrakiler teşkil edecek.(56:40) | |
Ve bedbaht kesime gelince... Nedir o bedbaht kesimin (cezası)?(56:41) | |
Zehir gibi içe işleyen yakıcı bir ateş ve yürek dağlayan bur umutsuzluk içinde olacaklar;(56:42) | |
ve iç karartan boğucu bir gölge;(56:43) | |
ne serinletici, ne de rahatlatıcı...(56:44) | |
Çünkü onlar geçmişte refah içinde şımarıp azmıştılar;(56:45) | |
ve büyük ihanette ısrar etmiştiler;(56:46) | |
ve "Ne yani" demiştiler, "biz ölüp gittikten, toza toprağa karışmış bir iskelet halini aldıktan sonra tekrar mı diriltileceğiz?(56:47) | |
Önden giden atalarımız da (diriltilecek), öyle mi?"(56:48) | |
De ki: "Şüphesiz hem öncekiler hem de sonrakiler,(56:49) | |
elbet (sadece Allah tarafından) bilinen bir günün belirli vaktinde bir araya toplanacaklar.(56:50) | |
Sonra siz ey sapıklar, yalanlayanlar!(56:51) | |
Elbet siz de o ağaçtan, zehirli cehennem ağacından yiyeceksiniz.(56:52) | |
Artık karınları onunla dolduracaksınız.(56:53) | |
Üzerine yürek dağlayan kavurucu (umutsuzluğu) içeceksiniz;(56:54) | |
hummalı develerin kanma bilmeyen içişi gibi..."(56:55) | |
Hesap Günü onların ağırlanışı işte böyle olacak.(56:56) | |
Sizi yaratan Biziz; o halde (ey insanlar), bu gerçeği neden hala kabullenmezsiniz?(56:57) | |
Hiç attığınız o hayat tohumunu düşündünüz mü?(56:58) | |
Siz mi yaratıyorsunuz onu, yoksa bütün yaratışın kaynağı Biz miyiz?(56:59) | |
Aranıza ölüm kanunu koyan Biziz; ve Biz asla önüne geçilen biri değiliz;(56:60) | |
sizi benzerlerinizle değiştirme ve sizi bilmediğiniz bir mahiyette yeniden inşa etme hususunda.(56:61) | |
Doğrusu ilk yaratılış (mucizesini) bilmiş olmanız lazım; o halde neden (ikinci yaratılış hakkında) ibret almıyor sunuz?(56:62) | |
Hiç toprağa ektiğiniz tohumu düşündünüz mü?(56:63) | |
Siz mi ekip büyütüyorsunuz onu, yoksa Biz miyiz ekip büyüten?(56:64) | |
Eğer dileseydik, onu çürüyüp un ufak olmuş bir ahşap kalıntısına çevirirdik de, şaşakalır (ve derdiniz ki):(56:65) | |
"Eyvah, borçlu çıkan yine biz olduk!(56:66) | |
Daha beteri, mahrum kalan da biz olduk!"(56:67) | |
Hiç içtiğiniz suyu düşündünüz mü?(56:68) | |
Siz mi indiriyorsunuz onu bulutlardan, yoksa Biz miyiz indiren?(56:69) | |
Eğer dileseydik onu tuzlu ve acı bir su yapardık: şu halde neden hala şükretmiyorsunuz?(56:70) | |
Hiç tutuşturduğunuz ateşi düşündünüz mü?(56:71) | |
Siz mi yapıyorsunuz onun ağacını, yoksa Biz miyiz yapan?(56:72) | |
Biz onu bir hatırlama vesilesi ve kendi yalnızlığında kaybolmuş muhtaçlar için yarayışlı bir meta kıldık.(56:73) | |
Şu halde azamet sahibi Rabbin adına hareket et!(56:74) | |
Ötesi yok! İşte Kur'an'ın parçalar halinde indirilişine yemin ediyorum;(56:75) | |
ki elbet bu, eğer farkındaysanız çok ağır bir yemindir.(56:76) | |
Şüphesiz o, muhatabına değer yükleyen bir hitaptır:(56:77) | |
korunmuş bir kitap içindedir.(56:78) | |
Ona ancak temizler dokunabilir:(56:79) | |
Alemlerin Rabbinden indirilmedir.(56:80) | |
Şimdi böyle bir haberi, siz mi kirleteceksiniz?(56:81) | |
Böylece siz yalanla beslenmeyi alışkanlık haline getireceksiniz.(56:82) | |
Peki ama, ya can boğaza gelince ne olacak?(56:83) | |
Ve siz o zaman dehşetle bakakalacaksınız.(56:84) | |
Ve Biz ona sizden çok daha yakınızdır, fakat siz görmeyeceksiniz.(56:85) | |
Ve eğer Bize borçlu olmadığınıza inanıyorsanız,(56:86) | |
(haydi) hayatı ona geri döndürün; tabi ki eğer (inancınızda) sadıksanız.(56:87) | |
Ama eğer Allah'a yakın olanlardan iseniz;(56:88) | |
(yeriniz) tarifsiz bir huzur, bitimsiz bir rızık ve mutluluğun üretildiği cennetler (olur).(56:89) | |
Yok eğer bahtiyar kesimden biri olursanız:(56:90) | |
Artık, (ey) sözünün eri olan bahtiyarlardan olan kişi: sana selam olsun!(56:91) | |
Fakat eğer o, yalanlayıp da yoldan sapmışlardan biriyse:(56:92) | |
artık onun hakkı yürek yakan bir (umutsuzluk) sofrasında ağırlanmak(56:93) | |
ve çılgın bir ateşe atılmaktır.(56:94) | |
Hiç şüphe yok ki bu, işte budur kesin gerçek:(56:95) | |
Öyleyse sen (ey insan), azamet sahibi Rabbin adına hareket et!(56:96) | |