Muhammed Esed Meali |
|
Gerçekleşecek olan (sonunda) gerçekleştiği zaman,(56:1) | |
onun yalan olmadığı apaçık ortaya çıkacaktır;(56:2) | |
o, (bazılarını) alçaltan, (diğerlerini) yücelten(dir)!(56:3) | |
Yer (şiddetli) bir sarsıntı ile sarsıldığında,(56:4) | |
ve dağlar ufalana ufalana,(56:5) | |
toz toprak haline geldiğinde(56:6) | |
(işte o Gün,) siz üç sınıf(a ayrılmış) olacaksınız:(56:7) | |
Kiminiz doğruyu bulmuşlardan olacak. Ah! ne (mutlu) kimselerdir doğruyu bulmuş olanlar!(56:8) | |
Ve kiminiz kötülüğe batmışlardan olacak. Ah! ne (mutsuz) kimselerdir kötülüğe batmış olanlar!(56:9) | |
Önde olanlar ise (hayatta iken, inanç ve güzel fiillerde) öne çıkanlar olacak.(56:10) | |
(Her zaman) Allah'a yakınlık sağlayanlar!(56:11) | |
(Onlar) esenlik ve mutluluk bahçelerinde (yaşayacaklar,)(56:12) | |
çoğu eski zamanların,(56:13) | |
ama (sadece) pek azı sonraki dönemlerin (insanları).(56:14) | |
Onlar, altın işlemeli mutluluk tahtlarına (kurulacaklar),(56:15) | |
(ve) birbirlerine (sevgi ile) bakarak uzanacaklar.(56:16) | |
Onları ölümsüz gençlikler bekleyecek,(56:17) | |
tertemiz kaynakların suyundan doldurulmuş kaseler, ibrikler ve fincanlarla,(56:18) | |
ne kafalarını dumanlayan ne de onları sarhoş eden (bir su)(56:19) | |
ve seçebilecekleri her çeşit meyveyle,(56:20) | |
ve canlarının çekebileceği her çeşit kuş etiyle.(56:21) | |
Ve en güzel gözlü saf ve temiz eşler (yanlarında olacak),(56:22) | |
kabuklarının içinde saklı bulunan inciler gibi.(56:23) | |
(Hayatta iken) yaptıklarının bir ödülü (olacak bu).(56:24) | |
Orada ne boş konuşmalar duyacaklar, ne de günaha yönelten bir çağrı,(56:25) | |
ama sadece iç sükuneti ve barış müjdesi.(56:26) | |
Dürüst ve erdemli bir hayat yaşayanlara gelince, nedir bu dürüst ve erdemli hayat sürenler(in ödülü)?(56:27) | |
(Onlar,) meyve dolu sidre ağaçları arasında (bulacaklar kendilerini),(56:28) | |
çiçeklerle bezenmiş akasyalar,(56:29) | |
genişçe yayılmış gölgeler,(56:30) | |
fışkıran sular,(56:31) | |
ve bol bol meyveler,(56:32) | |
hiç eksilmeyen, hiç tükenmeyen.(56:33) | |
Ve yüceltilmiş eşler(i onlarla olacak):(56:34) | |
çünkü, Biz onları yenilenmiş bir hayatta tekrar var etmiş olacağız,(56:35) | |
ve bakireler olarak dirilteceğiz,(56:36) | |
sevgi dolu ve uyum içinde,(56:37) | |
dürüst ve erdemli olanlarla:(56:38) | |
bir kısmı eski zamanlardan,(56:39) | |
bir kısmı da sonraki zamanlardan.(56:40) | |
Kötülükte ısrar edenlere gelince, nedir bu kötülük ısrarcıları(nın cezası)?(56:41) | |
(Onlar,) kavurucu rüzgarlar ve yakıcı bir ümitsizlik içinde (bulacaklar kendilerini),(56:42) | |
ve siyah duman gölgesinde,(56:43) | |
ne serinleten, ne de rahatlatan (bir gölge).(56:44) | |
Çünkü, geçmişte onlar kendilerini tamamen hazlara kaptırmışlardı,(56:45) | |
çirkin günahlar işlemekte inat ediyorlardı,(56:46) | |
ve diyorlardı ki: "Ne Yani! Biz ölüp de toz ve kemik yığını haline geldikten sonra mı diriltileceğiz yeniden?(56:47) | |
Ve eski atalarımız da mı?"(56:48) | |
De ki: "Daha önce yaşamış olanlar da, sonrakiler de(56:49) | |
(yalnızca Allah tarafından) bilinen bir Gün'ün belirlenmiş olan bir vaktinde bir araya getirilecekler;(56:50) | |
ve o zaman, siz ey yoldan sapmış ve hakikati yalanlamış olanlar,(56:51) | |
Doğrusu siz zakkum ağacından yiyeceksiniz.(56:52) | |
ve karnınızı onunla dolduracaksınız,(56:53) | |
ve yakıcı ümitsizliği (yudum yudum) içeceksiniz,(56:54) | |
doymak bilmez susuz develerin içişi gibi içeceksiniz!"(56:55) | |
Hesap Günü onların karşılanışı işte böyle olacak!(56:56) | |
Sizi yaratan Biziz, (ey insanlar!) Öyleyse neden hakikati kabul etmezsiniz?(56:57) | |
Attığınız o (tohum)u hiç düşündünüz mü?(56:58) | |
Onu yaratan siz misiniz, yoksa Biz miyiz onun yaratılışının kaynağı?(56:59) | |
Ölümün sizin aranızda (her zaman geçerli) olmasını emrettik: ama hiçbir şey Bizi alıkoyamaz(56:60) | |
varoluşunuzun tabiatını değiştirmekten ve (henüz) size malum olmayan bir şekilde sizi (yeniden) var etmekten.(56:61) | |
Ve (mademki) baştaki yaratılışınızı(n mucizevi bir olay olduğunu) biliyorsunuz; öyleyse, neden (Bizim hakkımızda) düşünüp dersler çıkarmazsınız?(56:62) | |
Toprağa ektiğiniz tohumu hiç düşündünüz mü?(56:63) | |
Onu büyütüp yeşerten siz misiniz, yoksa Biz miyiz onun büyüyüp yeşermesinin sebebi?(56:64) | |
(Çünkü,) dileseydik, onu kuru bir çöpe döndürürdük ve siz hayret (ve dehşet) içinde kalırdınız:(56:65) | |
"Eyvah, mahvolduk!(56:66) | |
Yok yok, aslında (geçinme imkanlarımızdan) mahrum bırakıldık!" (diyerek).(56:67) | |
Hiç içtiğiniz suyu düşündünüz mü?(56:68) | |
Siz mi onu bulutlardan indirdiniz, yoksa Biz miyiz onun yere inmesini sağlayan?(56:69) | |
(O tatlı bir su şeklinde iner, ama) dileseydik yakacak kadar tuzlu ve acı yapabilirdik. Öyleyse neden (Bize) şükretmiyorsunuz?(56:70) | |
Hiç tutuşturduğunuz ateşi düşündünüz mü?(56:71) | |
Ateşin yakıtı olarak görevlendirilen ağacı var eden siz misiniz, yoksa Biz miyiz onun varoluşunun sebebi?(56:72) | |
Onu (Bizi) hatırlamanı(zı)n bir vasıtası ve (hayatlarının) yabaniliği içinde kaybolmuş ve acıkıp susamış bütün insanlar için bir rahatlama vasıtası yaptık.(56:73) | |
Öyleyse kudret sahibi Rabbinin ismini yücelt!(56:74) | |
Hayır, (bu Kuran'ın) parçalar halinde indirilişini tanıklığa çağırırım,(56:75) | |
eğer bilseniz bu en güçlü bir teyiddir!(56:76) | |
O, gerçekten değerli bir hitabedir,(56:77) | |
sağlam korunan ilahi kelam içinde (insana tebliğ edilmiş)tir(56:78) | |
ki ona ancak (kalben) temiz olanlar dokunabilir:(56:79) | |
bütün alemlerin Rabbinden (gelen) bir vahiy!(56:80) | |
Şimdi böyle bir habere küçümseyerek mi bakıyorsunuz,(56:81) | |
ve hakikati yalanlamayı günlük gıdanız olarak mı görüyorsunuz?(56:82) | |
Peki, öyleyse, (ölüm döşeğindeki bir adamın) boğazına (son nefesi) dayandığında,(56:83) | |
siz de (çaresiz bir şekilde) durup seyrederken,(56:84) | |
ve (Bizi) görmediğiniz halde, Biz ona sizden daha yakınken:(56:85) | |
peki öyleyse, eğer (Bize) bağımlı olmadı(ğınızı düşünüyor)sanız,(56:86) | |
o (bitip tükenen hayatı) geri döndürebilir misiniz, eğer iddianızda haklı iseniz?(56:87) | |
(Hepiniz ölümü tadacaksınız.) Eğer bir kimse Allah'a yaklaşanlardan olursa,(56:88) | |
(öteki dünyada onu) mutluluk, gönül rahatlığı ve bir esenlik bahçesi (bekler).(56:89) | |
Ve yine eğer bir kimse dürüst ve erdemli bir hayat sürenlerden olursa,(56:90) | |
(cennette şu sözlerle karşılanacaktır:) "Dürüst ve erdemlilerden (olan) sana selam olsun!"(56:91) | |
Ama eğer biriniz hakikati yalanlayanlardan ve (böylece) yoldan sapmışlardan olursa,(56:92) | |
(öteki dünyada onu) yakıcı bir ümitsizlik karşılar,(56:93) | |
ve alev saçan bir ateşin sıcaklığı!(56:94) | |
Kuşkusuz bu, hakikatlerin hakikatidir!(56:95) | |