Şaban Piriş Meali |
|
Gerçekleşecek olan gerçekleştiği zaman!(56:1) | |
Bunun olacağı yalan değildir.(56:2) | |
Yer sarsıldıkça alçalacak, sarsıldıkça yükselecektir.(56:3) | |
Yer şiddetle sarsıldığı,(56:4) | |
Dağlar paramparça olduğu(56:5) | |
Un ufak etrafa dağıldığı zaman...(56:6) | |
Siz de üç gruba ayrılmış olacaksınız.(56:7) | |
Sağ taraf halkı... Ne sağ taraf halkı!(56:8) | |
Sol taraf halkı... Ne sol taraf halkı!(56:9) | |
Ve önde olanlar, öncüdürler.(56:10) | |
Onlar, en gözde olanlardır.(56:11) | |
Nimet cennetlerindedir.(56:12) | |
Bir çoğu öncekilerden.(56:13) | |
Birazı da sonrakilerden.(56:14) | |
Süslenmiş tahtlar üzerinde.(56:15) | |
Karşı karşıya oturup, arkalarına yaslanmışlardır.(56:16) | |
Onların etrafında ölümsüz genç hizmetçiler dolaşır.(56:17) | |
Tertemiz kaynağından doldurulmuş ibrikler, testiler ve fincanlarla...(56:18) | |
Baş ağrısı vermeyen ve sersemleştirmeyen ..(56:19) | |
Beğendiklerinden meyveler..(56:20) | |
Canlarının çektiği kuş etleri..(56:21) | |
Ve iri gözlü huriler..(56:22) | |
Sanki sedef içindeki inciler.. gibi(56:23) | |
Yaptıklarına karşılık mükafat olarak..(56:24) | |
Orada boş ve günaha sokacak bir söz işitmezler(56:25) | |
Yalnızca söylenen: -Selam, selamdır!(56:26) | |
Sağ tarafta olanlar, ne mutlu sağ tarafta olanlara!(56:27) | |
Kiraz ağaçlarında..(56:28) | |
Salkım salkım muz ağaçlarında..(56:29) | |
Yayılmış gölgede..(56:30) | |
Çağlayan sularda..(56:31) | |
(32-33) Bitip tükenmeyen ve yasaklanmayan meyveler içinde..(56:32) | |
Ve yüksek yataklar içindedirler.(56:34) | |
Biz, o kadınları yeni bir yaratılışla yeniden yarattık.(56:35) | |
Onları bakireler şeklinde yarattık.(56:36) | |
Eşlerine sevgi ile bağlı olarak.(56:37) | |
Sağ taraftakiler için..(56:38) | |
Bir çoğu öncekilerden..(56:39) | |
Çoğu da sonrakilerden..(56:40) | |
Sol taraf halkı, nedir sol taraf halkı?(56:41) | |
Kızgın ateş ve kaynar su içindedirler.(56:42) | |
Simsiyah bir duman gölgesi içinde.(56:43) | |
Serinlik yok, bağış yok.(56:44) | |
Çünkü onlar, bundan önce sorumsuzca ve konfor içinde yaşıyorlardı.(56:45) | |
Büyük günah üzerinde ısrar ediyorlardı.(56:46) | |
-Biz ölüp, toprak ve kemik olduktan sonra tekrar mı dirileceğiz? diyorlardı.(56:47) | |
Daha önceki atalarımızda mı? ..(56:48) | |
De ki: -Öncekiler de sonrakiler de.(56:49) | |
Belli bir günün, belli bir vaktinde bir araya getirileceksiniz.(56:50) | |
-Sonra siz, ey sapıklar, yalanlayanlar!(56:51) | |
Elbette yiyeceksiniz zakkum ağacından!(56:52) | |
Karınlarınızı dolduracaksınız hep ondan!(56:53) | |
Üstüne içeceksiniz kaynar sudan!(56:54) | |
Susamış develerin içişi gibi içeceksiniz!(56:55) | |
Hesap günü onların ziyafeti budur.(56:56) | |
-Sizi yarattık, biz! Gerekmez mi tasdik etmeniz?(56:57) | |
Attığınız spermleri gördünüz mü?(56:58) | |
Onu siz mi yaratıyorsunuz; yoksa yaratan biz miyiz?(56:59) | |
Aranızda ölümü takdir eden biziz! Önümüze de geçilemez.(56:60) | |
Sizi benzerlerinizle değiştirmek ve sizi bilmediğiniz bir şekilde yeniden yaratmak hususunda...(56:61) | |
-İlk yaratılışınızı biliyorsunuz, düşünmeniz gerekmez mi?(56:62) | |
-Ektiğiniz şeyleri gördünüz mü?(56:63) | |
Onları bitiren siz misiniz; yoksa biz mi bitiriyoruz?(56:64) | |
Dilersek, onu çör çöp yaparız da şaşırıp kalırsınız.(56:65) | |
(66-67) -Borca battık, hayır biz mahrum bırakıldık, dersiniz.(56:66) | |
-İçtiğiniz suyu gördünüz mü?(56:68) | |
Onu buluttan siz mi indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz?(56:69) | |
İsteseydik onu tuzlu bir su yapardık; şükretmeniz gerekmez mi?(56:70) | |
-Çaktığınız ateşi gördünüz mü?(56:71) | |
Onun ağacını siz mi yarattınız; yoksa yaratan biz miyiz?(56:72) | |
Biz, onu bir ibret ve ihtiyaç sahipleri için faydalı kıldık.(56:73) | |
O halde yüce Rabbinin adını tesbih et!(56:74) | |
-Hayır, yıldızların yerlerine yemin ederim ki!(56:75) | |
Şüphesiz bu, büyük bir yemindir, eğer bilirseniz.(56:76) | |
-Hayır, Şüphesiz o, şerefli bir Kur’an’dır/okumadır.(56:77) | |
Gizli bir kitapta..(56:78) | |
Ona arınmış olanlardan başkası dokunamaz.(56:79) | |
Alemlerin Rabbinden indirilmiştir.(56:80) | |
-Siz, bu söze inanmıyor musunuz?(56:81) | |
Onu yalanlayarak mı size verilen nimete şükür ediyorsunuz?(56:82) | |
Hele bir can boğaza gelmiş olmasın.(56:83) | |
Siz, o zaman bakıp kalırsınız(56:84) | |
Biz, ona sizden daha yakınız. Ama göremezsiniz.(56:85) | |
Eğer hesaba çekilmeyecek iseniz...(56:86) | |
Onu geri çeviriniz... Doğru söyleyenlerden iseniz...(56:87) | |
Eğer o, gözde kimselerden ise...(56:88) | |
Rahatlık, güzel rızık ve nimet cennetleri...(56:89) | |
Eğer o, sağ taraf halkından ise...(56:90) | |
Sağ taraf halkından sana selam!(56:91) | |
Eğer o, yalanlayanlardan ve sapıklardan ise...(56:92) | |
Kaynar suda bir ziyafet!(56:93) | |
Ve cehenneme atılış...(56:94) | |
Bu, kesin gerçeğin ta kendisidir.(56:95) | |
-Öyleyse, yüce Rabbinin adını tesbih et!(56:96) | |