Ömer Öngüt Meali |
|
Müminler saâdete ermişlerdir.(23:1) | |
Onlar ki, namazlarında huşu içindedirler.(23:2) | |
Onlar ki, boş şeylerden yüz çevirirler.(23:3) | |
Onlar ki, zekâtlarını verirler.(23:4) | |
Onlar ki, mahrem yerlerini herkesten korurlar.(23:5) | |
Ancak eşleri ve câriyeleri hariç. Doğrusu bunlar kınanamazlar.(23:6) | |
Bu sınırı aşmak isteyenler, işte bunlar aşırı gidenlerdir.(23:7) | |
O müminler ki, emanetlerini ve sözlerini yerine getirirler.(23:8) | |
Namazlarına riâyet ederler.(23:9) | |
İşte asıl vâris olacak olanlar bunlardır.(23:10) | |
Onlar Firdevs cennetine vâris olacaklar, orada ebedî kalacaklardır.(23:11) | |
Andolsun ki biz insanı süzme çamurdan yarattık.(23:12) | |
Sonra onu sağlam bir karargâh olan rahimde nutfe hâline getirdik.(23:13) | |
Sonra o nutfeyi alekaya (kan pıhtısına) çevirdik. Derken alekayı da mudğa (bir çiğnemlik et) yaptık. O mudğayı da kemikler hâline çevirdik. O kemiklere et giydirdik. Daha sonra onu bambaşka bir yaratılışla inşâ etttik. Şekil verenlerin en güzeli olan Allah'ın şânı ne yücedir!(23:14) | |
Sonra siz bunun arkasından hiç şüphesiz ki öleceksiniz.(23:15) | |
Sonra da siz kıyamet günü muhakkak diriltileceksiniz.(23:16) | |
Andolsun ki biz sizin üstünüzde yedi yol yarattık. Biz yarattıklarımızdan habersiz değiliz.(23:17) | |
Biz gökten, belli ölçü ve miktarda su indirdik ve onu yerin içine yerleştirdik. Şüphe yok ki bizim onu gidermeye de gücümüz yeter.(23:18) | |
Onunla size içlerinde sizin için birçok meyveler bulunan hurma ve üzüm bahçeleri yetiştirdik. Siz onlardan yersiniz.(23:19) | |
Size bir de Tur-i sînâ'dan çıkan bir ağacı var ettik. Bu ağaç hem yağ, hem de yiyenlere katık (zeytin) verir.(23:20) | |
Sizin için hayvanlarda da büyük bir ibret vardır. Onların karınlarındaki sütten size içiririz. Onlarda sizin için daha pek çok faydalar vardır. Ayrıca etlerinden de yersiniz.(23:21) | |
Hem onların üstünde hem de gemilerin üstünde taşınırsınız.(23:22) | |
Andolsun ki biz, Nuh'u kavmine gönderdik. Onlara: “Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka bir ilâhınız yoktur. Hâlâ O'ndan korkmayacak mısınız?” dedi.(23:23) | |
Bunun üzerine, kavminin içinden ileri gelen kâfirleri dediler ki: “Bu da sizin gibi bir insandan başka bir şey değildir. Size üstün gelmek istiyor. Eğer Allah dilemiş olsaydı, melekler indirirdi. Biz geçmişteki atalarımızdan böyle bir şey duymadık. ”(23:24) | |
“Bu, kendisinde delilik bulunan bir adamdır. Bir süreye kadar onu gözetleyin. ”(23:25) | |
Nuh: “Ey Rabbim! Beni yalanlamalarına karşılık bana yardım et!” dedi.(23:26) | |
Biz de ona şöyle vahyettik: “Bizim nezaretimiz altında ve vahyimiz uyarınca gemi yap! Bizim emrimiz gelip de fırın kaynamaya başlayınca, her cinsten birer çifti ve aleyhinde hüküm verilmiş olanların dışında kalan âileni alıp gemiye bindir. O zulmedenler hakkında bana hiç yalvarma. Zira onlar mutlaka boğulacaklardır. ”(23:27) | |
“Sen ve beraberindekiler, birlikte gemiye yerleştiğiniz zaman de ki: 'Bizi o zâlim kavimden kurtaran Allah'a hamdolsun. ”(23:28) | |
“Ve de ki: Ey Rabbim! Beni bereketli bir yere indir. Sen indirenlerin en hayırlısısın. ”(23:29) | |
Şüphesiz ki bunda âyetler (ibretler) vardır. Çünkü biz, insanları imtihan etmekteyiz.(23:30) | |
Sonra onların ardından başka bir nesil getirdik.(23:31) | |
Onlara da kendi aralarından: “Allah'a kulluk edin, çünkü sizin O'ndan başka ilâhınız yoktur, hâlâ Allah'tan korkmaz mısınız?” diyen bir peygamber gönderdik.(23:32) | |
Onun kavminden, kendilerine dünya hayatında bol nimet verdiğimiz halde küfrederek ahirete kavuşmayı yalanlayan ileri gelenler dediler ki: “Bu da ancak sizin gibi bir insandır, sizin yediğinizden yiyor, içtiğinizden içiyor. ”(23:33) | |
“Eğer kendiniz gibi bir insana boyun eğecek olursanız, ziyana uğrayacağınızda hiç şüphe yoktur. ”(23:34) | |
“O size öldüğünüz, toprak ve kemik hâline geldiğiniz zaman tekrar hayata çıkarılacağınızı mı vâdediyor?”(23:35) | |
“Heyhat! Vâdolunduğunuz şey ne kadar uzak, hem de ne kadar uzak!”(23:36) | |
“Hayat ancak bu dünyadakidir. Ölürüz, yaşarız. Amma öldükten sonra tekrar diriltilecek değiliz. ”(23:37) | |
“Bu adam sadece Allah hakkında yalan uyduran bir kimsedir. Biz ona inanmayız. ”(23:38) | |
Dedi ki: “Rabbim! Beni yalanlamalarına karşılık bana yardım et. ”(23:39) | |
Allah: “Az bir süre sonra şüphen olmasın ki pişman olacaklar. ” buyurdu.(23:40) | |
Nitekim onları vukuu kaçınılmaz olan korkunç bir ses yakalayıverdi. Biz onları bir süprüntü yığını hâline getirdik. Uzak olsun zâlim kavim!(23:41) | |
Sonra onların ardından nice nesiller ortaya çıkardık.(23:42) | |
Hiçbir millet ne süresinden ileri geçebilir, ne de geri kalabilir.(23:43) | |
Sonra biz birbiri ardı sıra peygamberlerimizi gönderdik. Her ümmete peygamberi geldikçe onu yalanladılar. Biz de onları birbiri ardından yok ettik ve hepsini efsane yaptık. Uzak olsun iman etmeyen kavim!(23:44) | |
Sonra Musa'yı ve kardeşi Harun'u âyetlerimizle ve apaçık bir delille gönderdik.(23:45) | |
(45-46) Sonra Musa ve kardeşi Harun'u, Firavun ve erkanına mucizelerimiz ve apaçık delille gönderdik. Büyüklük tasladılar. Zaten mağrur bir topluluktular.(23:46) | |
Dediler ki: “Biz, bizler gibi olan iki insana mı iman edeceğiz? Halbuki kavimleri (İsrâiloğulları) bize kölelik edip durmaktadır.(23:47) | |
Böylece onları yalanladılar ve helâk edilenlerden oldular.(23:48) | |
Andolsun ki biz Musa'ya, belki hidayet bulurlar diye kitap verdik.(23:49) | |
Meryem oğlunu ve annesini bir âyet (mucize) kıldık. Her ikisini de yerleşmeye elverişli, suyu bulunan, yüksek bir yere yerleştirdik.(23:50) | |
Ey peygamberler! Helâl ve temiz rızıklardan yiyiniz ve sâlih ameller işleyiniz. Doğrusu ben, ne yaparsanız hepsini bilirim.(23:51) | |
Şüphesiz sizin bu ümmetiniz bir tek ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim. O hâlde benden korkun.(23:52) | |
Amma ne var ki, insanlar din hususunda kendi aralarında parçalara bölündüler, çeşitli kitaplara ayrıldılar. Her bölük her parti kendi tuttuğu yoldan memnundur, yanında bulunan (din veya kitapla) sevinmektedir.(23:53) | |
Şimdi sen onları bir süreye kadar kendi sapıklıkları ile başbaşa bırak.(23:54) | |
Kendilerine servet ve oğullar vermekle zannediyorlar mı ki,(23:55) | |
Onların iyiliklerine koşuyoruz? Hayır onlar işin farkında değiller.(23:56) | |
Onlar ki Rablerine olan saygıdan dolayı korkudan titrerler.(23:57) | |
Rablerinin âyetlerine inanırlar.(23:58) | |
Rablerine ortak koşmazlar.(23:59) | |
Verdiklerini, Rablerinin huzuruna dönecekleri düşüncesi ile kalpleri ürpererek verirler.(23:60) | |
İşte onlar hayır işlerine koşuşurlar ve onlar hayır için önde giderler.(23:61) | |
Biz hiç kimseye gücünün üstünde teklifte bulunmayız. Katımızda gerçeği söyleyen bir kitap (Levh-i mahfuz) vardır ve onlara aslâ haksızlık edilmez.(23:62) | |
Hayır! Onların kâlpleri bundan habersizdir. Onların bunun dışında da bir takım işleri vardır, bu işleri yapar dururlar.(23:63) | |
Nihayet onların refah ve bolluk içinde olanlarını azap ile yakaladığımız zaman, hemen feryadı basarlar.(23:64) | |
“Bugün artık boşuna feryat etmeyin! Çünkü size katımızdan bir yardım dokunmaz. ”(23:65) | |
“Âyetlerim size okunuyordu da, siz topuklarınız üzerinde gerisin geri gidiyordunuz. ”(23:66) | |
“Ona karşı büyüklük taslıyor, geceleri toplanarak hezeyanlar savuruyordunuz. ”(23:67) | |
Onlar bu sözü iyice düşünmediler mi? Yoksa onlara, geçmişteki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi?(23:68) | |
Yoksa peygamberlerini henüz tanıyamadılar da, onun için mi onu inkâr ediyorlar?(23:69) | |
Yahut onda bir delilik olduğunu mu söylüyorlar? Hayır! O, kendilerine hakkı getirmiştir. Fakat onların çoğu haktan hoşlanmamaktadırlar.(23:70) | |
Eğer hak onların heveslerine uysaydı, gökler ve yer ile bunlarda bulunanlar bozulur giderdi. Hayır! Biz onlara zikirlerini (şan ve şereflerini) getirdik. Fakat onlar kendi zikirlerinden yüz çeviriyorlar.(23:71) | |
Resulüm! Yoksa sen onlardan bir ücret mi istiyorsun? Rabbinin vereceği ücret daha hayırlıdır. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.(23:72) | |
Sen onları doğru bir yola çağırıyorsun.(23:73) | |
Ahirete inanmayanlar ise, ısrarla yoldan sapıyorlar.(23:74) | |
Eğer biz onlara merhamet edip de başlarındaki sıkıntıyı giderseydik, şaşkınlık içinde azgınlıklarına devam eder dururlardı.(23:75) | |
Andolsun ki biz onları azapla yakaladık. Yine de Rablerine boyun eğmediler, yalvarıp yakarmadılar.(23:76) | |
Nihayet üzerlerine şiddetli bir azap kapısı açtığımızda, birden ümitsizliğe kapıldılar.(23:77) | |
Sizin için kulaklar, gözler ve gönüller yaratıp veren O'dur. Ne de az şükrediyorsunuz?(23:78) | |
Sizi yeryüzünde yaratıp türeten de O'dur. Ve O'nun huzurunda toplanacaksınız.(23:79) | |
Dirilten de O'dur, öldüren de O'dur. Gecenin ve gündüzün değişmesi O'nun eseridir. Hâlâ aklınızı kullanmaz mısınız?(23:80) | |
Hayır! Onlar öncekilerin dedikleri gibi dediler.(23:81) | |
Dediler ki: “Ölüp de toprak ve kemik yığını hâline geldiğimiz zaman mı, biz mi diriltileceğiz?”(23:82) | |
“Andolsun ki bu vaad bize de bizden önce geçen atalarımıza da yapılmıştı. Bu, eskilerin efsanelerinden başka bir şey değildir. ”(23:83) | |
De ki: “Eğer biliyorsanız söyleyin bakalım. Bu dünya ve onda bulunanlar kime âittir?”(23:84) | |
“Allah'a âittir. ” diyecekler. De ki: “Öyle ise siz hiç düşünüp taşınmaz mısınız?”(23:85) | |
De ki: “Yedi göğün Rabbi ve büyük Arş'ın Rabbi kimdir?”(23:86) | |
“Allah'tır!” diyecekler. De ki: “Öyle ise siz Allah'tan korkmaz mısınız?”(23:87) | |
De ki: “Her şeyin melekûtu (mülkiyeti ve idaresi) elinde olan, himaye eden, fakat himaye edilmeye muhtaç olmayan kimdir? Biliyorsanız söyleyin!”(23:88) | |
“Allah'tır” diyecekler. De ki: “Öyleyse nasıl aldanıyorsunuz?”(23:89) | |
Hayır! Biz onlara gerçeği getirdik. Amma onlar yalancıdırlar.(23:90) | |
Allah evlât edinmemiştir. O'nunla beraber hiçbir ilâh yoktur. Eğer olsaydı, her ilâh kendi yarattığını alır gider ve biri ötekine üstün gelmeye çalışırdı. Allah onların vasıflandırdıkları şeylerden münezzehtir.(23:91) | |
Allah görünmeyeni de görüneni de bilendir. O, müşriklerin ortak koştukları şeylerden çok yüce ve münezzehtir.(23:92) | |
De ki: “Ey Rabbim! Eğer onlara vaad edilen azabı bana mutlaka göstereceksen. ”(23:93) | |
“O zaman ey Rabbim! Beni zâlimler topluluğu arasında bulundurma!”(23:94) | |
Onlara vâdettiğimizi sana göstermeye biz elbette kâdiriz.(23:95) | |
Sen kötülüğü en güzel bir usûlde defet! Çünkü biz onların vasıflandırmakta oldukları şeyi çok iyi biliriz.(23:96) | |
De ki: “Ey Rabbim! Şeytanların vesveselerinden sana sığınırım. ”(23:97) | |
“Ey Rabbim! Yanımda bulunmalarından da sana sığınırım. ”(23:98) | |
Nihayet onların her birine ölüm geldiği vakit der ki: “Rabbim! Beni dünyaya geri döndür. ”(23:99) | |
“Belki yapmadan bıraktığımı tamamlar ve sâlih amel işlerim. ” Hayır, bu söylediği sadece kendi lâfıdır. Tekrar diriltilip kaldırılacakları güne kadar, önlerinde geriye dönmekten onları alıkoyan bir berzah vardır.(23:100) | |
Sur'a üfürüldüğü o günün dehşetinden aralarında ne nesep (akrabalık) bağı kalır ne de birbirlerine bir şey sorabilirler.(23:101) | |
Kimin tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa erenlerin tâ kendileridir.(23:102) | |
Tartıları hafif gelenler, işte onlar kendilerine yazık edenlerdir, cehennemde ebedî kalacaklardır.(23:103) | |
Ateş onların yüzlerini yalar, dişleri sırıtıp kalır.(23:104) | |
“Âyetlerim size okunurken, onları yalanlayan siz değil miydiniz?”(23:105) | |
Derler ki: “Ey Rabbimiz! Bedbahtlığımız bizi yenmişti, sapık bir topluluk olmuştuk. ”(23:106) | |
“Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar! Eğer bir daha günaha dönersek, doğrusu zulmetmiş oluruz.(23:107) | |
Allah: “Yıkılıp gidin içerisine! Benimle konuşmayın!” buyurur.(23:108) | |
Kullarımdan bir zümre: “Ey Rabbimiz! İnandık, bizi bağışla, bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın. ” diyorlardı.(23:109) | |
“Siz ise onları alaya alıyordunuz. Bu yaptıklarınız size benim zikrimi, beni anmayı unutturuyordu. Ve hep gülüyordunuz onlara!”(23:110) | |
“Sabretmelerine karşılık bugün ben onları mükâfatlandırdım. İşte kurtulup murada erenler onlardır. ”(23:111) | |
Allah onlara: “Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?” diye sorar.(23:112) | |
Derler ki: “Ya bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık. Sayabilenlere sor!”(23:113) | |
Allah: “Gerçekten pek az bir süre kaldınız. Keşke bunu vaktiyle bilmiş olsaydınız!” buyurur.(23:114) | |
“Bizim sizi boş yere yarattığımızı ve huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sanmıştınız?”(23:115) | |
Gerçek hükümdar olan Allah çok yücedir. O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O, çok şerefli olan Arş'ın Rabbidir.(23:116) | |
Kim Allah ile beraber, varlığını ispat edecek hiçbir delil bulunmayan bir ilâha taparsa, o kimsenin hesabı Rabbinin katındadır. Gerçek şu ki kâfirler iflâh olmazlar.(23:117) | |
De ki: “Ey Rabbim! Bağışla, merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın. ”(23:118) | |