» 5 / Mâide  104:

Kuran Sırası: 5
İniş Sırası: 112
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120

 » 5 / Mâide  Suresi: 104
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَإِذَا (VÎZ̃E) = ve iƶā : ve zaman
2. قِيلَ (GYL) = ḳīle : dendiği
3. لَهُمْ (LHM) = lehum : onlara
4. تَعَالَوْا (TAELVE) = teǎālev : gelin
5. إِلَىٰ (ÎL) = ilā :
6. مَا (ME) = mā : şeye
7. أَنْزَلَ (ÊNZL) = enzele : indirdiği
8. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah'ın
9. وَإِلَى (VÎL) = ve ilā : ve
10. الرَّسُولِ (ELRSVL) = r-rasūli : Elçi'ye
11. قَالُوا (GELVE) = ḳālū : derler ki
12. حَسْبُنَا (ḪSBNE) = Hasbunā : bize yeter
13. مَا (ME) = mā : şey
14. وَجَدْنَا (VCD̃NE) = vecednā : bulduğumuz
15. عَلَيْهِ (ALYH) = ǎleyhi : üzerinde
16. ابَاءَنَا ( ËBEÙNE) = ābā'enā : babalarımızı
17. أَوَلَوْ (ÊVLV) = evelev : olsa da mı?
18. كَانَ (KEN) = kāne :
19. ابَاؤُهُمْ ( ËBEÙHM) = ābā'uhum : babaları
20. لَا (LE) = lā :
21. يَعْلَمُونَ (YALMVN) = yeǎ'lemūne : bilmeyen
22. شَيْئًا (ŞYÙE) = şey'en : hiçbir şey
23. وَلَا (VLE) = ve lā : ve
24. يَهْتَدُونَ (YHTD̃VN) = yehtedūne : doğru yolu bulamayan
ve zaman | dendiği | onlara | gelin | | şeye | indirdiği | Allah'ın | ve | Elçi'ye | derler ki | bize yeter | şey | bulduğumuz | üzerinde | babalarımızı | olsa da mı? | | babaları | | bilmeyen | hiçbir şey | ve | doğru yolu bulamayan |

[] [GVL] [] [ALV] [] [] [NZL] [] [] [RSL] [GVL] [ḪSB] [] [VCD̃] [] [EBV] [] [KVN] [EBV] [] [ALM] [ŞYE] [] [HD̃Y]
VÎZ̃E GYL LHM TAELVE ÎL ME ÊNZL ELLH VÎL ELRSVL GELVE ḪSBNE ME VCD̃NE ALYH ËBEÙNE ÊVLV KEN ËBEÙHM LE YALMVN ŞYÙE VLE YHTD̃VN

ve iƶā ḳīle lehum teǎālev ilā enzele llahu ve ilā r-rasūli ḳālū Hasbunā vecednā ǎleyhi ābā'enā evelev kāne ābā'uhum yeǎ'lemūne şey'en ve lā yehtedūne
وإذا قيل لهم تعالوا إلى ما أنزل الله وإلى الرسول قالوا حسبنا ما وجدنا عليه آباءنا أولو كان آباؤهم لا يعلمون شيئا ولا يهتدون

 » 5 / Mâide  Suresi: 104
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذا | VÎZ̃E ve iƶā ve zaman And when
قيل ق و ل | GVL GYL ḳīle dendiği it is said
لهم | LHM lehum onlara to them,
تعالوا ع ل و | ALV TAELVE teǎālev gelin """Come"
إلى | ÎL ilā to
ما | ME şeye what
أنزل ن ز ل | NZL ÊNZL enzele indirdiği has (been) revealed
الله | ELLH llahu Allah'ın (by) Allah
وإلى | VÎL ve ilā ve and to
الرسول ر س ل | RSL ELRSVL r-rasūli Elçi'ye "the Messenger,"""
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū derler ki they said,
حسبنا ح س ب | ḪSB ḪSBNE Hasbunā bize yeter """Sufficient for us"
ما | ME şey (is) what
وجدنا و ج د | VCD̃ VCD̃NE vecednā bulduğumuz we found
عليه | ALYH ǎleyhi üzerinde upon it
آباءنا ا ب و | EBV ËBEÙNE ābā'enā babalarımızı "our forefathers."""
أولو | ÊVLV evelev olsa da mı? Even though
كان ك و ن | KVN KEN kāne (that)
آباؤهم ا ب و | EBV ËBEÙHM ābā'uhum babaları their forefathers
لا | LE (were) not
يعلمون ع ل م | ALM YALMVN yeǎ'lemūne bilmeyen knowing
شيئا ش ي ا | ŞYE ŞYÙE şey'en hiçbir şey anything
ولا | VLE ve lā ve and not
يهتدون ه د ي | HD̃Y YHTD̃VN yehtedūne doğru yolu bulamayan they (were) guided?

5:104 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve zaman | dendiği | onlara | gelin | | şeye | indirdiği | Allah'ın | ve | Elçi'ye | derler ki | bize yeter | şey | bulduğumuz | üzerinde | babalarımızı | olsa da mı? | | babaları | | bilmeyen | hiçbir şey | ve | doğru yolu bulamayan |

[] [GVL] [] [ALV] [] [] [NZL] [] [] [RSL] [GVL] [ḪSB] [] [VCD̃] [] [EBV] [] [KVN] [EBV] [] [ALM] [ŞYE] [] [HD̃Y]
VÎZ̃E GYL LHM TAELVE ÎL ME ÊNZL ELLH VÎL ELRSVL GELVE ḪSBNE ME VCD̃NE ALYH ËBEÙNE ÊVLV KEN ËBEÙHM LE YALMVN ŞYÙE VLE YHTD̃VN

ve iƶā ḳīle lehum teǎālev ilā enzele llahu ve ilā r-rasūli ḳālū Hasbunā vecednā ǎleyhi ābā'enā evelev kāne ābā'uhum yeǎ'lemūne şey'en ve lā yehtedūne
وإذا قيل لهم تعالوا إلى ما أنزل الله وإلى الرسول قالوا حسبنا ما وجدنا عليه آباءنا أولو كان آباؤهم لا يعلمون شيئا ولا يهتدون

[] [ق و ل] [] [ع ل و] [] [] [ن ز ل] [] [] [ر س ل] [ق و ل] [ح س ب] [] [و ج د] [] [ا ب و] [] [ك و ن] [ا ب و] [] [ع ل م] [ش ي ا] [] [ه د ي]

 » 5 / Mâide  Suresi: 104
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذا | VÎZ̃E ve iƶā ve zaman And when
Vav,,Zel,Elif,
6,,700,1,
REM – prefixed resumption particle
T – time adverb
الواو استئنافية
ظرف زمان
قيل ق و ل | GVL GYL ḳīle dendiği it is said
Gaf,Ye,Lam,
100,10,30,
V – 3rd person masculine singular passive perfect verb
فعل ماض مبني للمجهول
لهم | LHM lehum onlara to them,
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
تعالوا ع ل و | ALV TAELVE teǎālev gelin """Come"
Te,Ayn,Elif,Lam,Vav,Elif,
400,70,1,30,6,1,
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperative verb
PRON – subject pronoun
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
إلى | ÎL ilā to
,Lam,,
,30,,
P – preposition
حرف جر
ما | ME şeye what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
أنزل ن ز ل | NZL ÊNZL enzele indirdiği has (been) revealed
,Nun,Ze,Lam,
,50,7,30,
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
فعل ماض
الله | ELLH llahu Allah'ın (by) Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
وإلى | VÎL ve ilā ve and to
Vav,,Lam,,
6,,30,,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
P – preposition
الواو عاطفة
حرف جر
الرسول ر س ل | RSL ELRSVL r-rasūli Elçi'ye "the Messenger,"""
Elif,Lam,Re,Sin,Vav,Lam,
1,30,200,60,6,30,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū derler ki they said,
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
حسبنا ح س ب | ḪSB ḪSBNE Hasbunā bize yeter """Sufficient for us"
Ha,Sin,Be,Nun,Elif,
8,60,2,50,1,
N – nominative masculine noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ما | ME şey (is) what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
وجدنا و ج د | VCD̃ VCD̃NE vecednā bulduğumuz we found
Vav,Cim,Dal,Nun,Elif,
6,3,4,50,1,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
عليه | ALYH ǎleyhi üzerinde upon it
Ayn,Lam,Ye,He,
70,30,10,5,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
آباءنا ا ب و | EBV ËBEÙNE ābā'enā babalarımızı "our forefathers."""
,Be,Elif,,Nun,Elif,
,2,1,,50,1,
N – accusative masculine plural noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم منصوب و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
أولو | ÊVLV evelev olsa da mı? Even though
,Vav,Lam,Vav,
,6,30,6,
INTG – prefixed interrogative alif
SUP – prefixed supplemental particle
COND – conditional particle
الهمزة همزة استفهام
الواو زائدة
حرف شرط
كان ك و ن | KVN KEN kāne (that)
Kef,Elif,Nun,
20,1,50,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
آباؤهم ا ب و | EBV ËBEÙHM ābā'uhum babaları their forefathers
,Be,Elif,,He,Mim,
,2,1,,5,40,
N – nominative masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لا | LE (were) not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يعلمون ع ل م | ALM YALMVN yeǎ'lemūne bilmeyen knowing
Ye,Ayn,Lam,Mim,Vav,Nun,
10,70,30,40,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
شيئا ش ي ا | ŞYE ŞYÙE şey'en hiçbir şey anything
Şın,Ye,,Elif,
300,10,,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
ولا | VLE ve lā ve and not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
يهتدون ه د ي | HD̃Y YHTD̃VN yehtedūne doğru yolu bulamayan they (were) guided?
Ye,He,Te,Dal,Vav,Nun,
10,5,400,4,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form VIII) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَإِذَا: ve zaman | قِيلَ: dendiği | لَهُمْ: onlara | تَعَالَوْا: gelin | إِلَىٰ: | مَا: şeye | أَنْزَلَ: indirdiği | اللَّهُ: Allah'ın | وَإِلَى: ve | الرَّسُولِ: Elçi'ye | قَالُوا: derler ki | حَسْبُنَا: bize yeter | مَا: şey | وَجَدْنَا: bulduğumuz | عَلَيْهِ: üzerinde | ابَاءَنَا: babalarımızı | أَوَلَوْ: olsa da mı? | كَانَ: | ابَاؤُهُمْ: babaları | لَا: | يَعْلَمُونَ: bilmeyen | شَيْئًا: hiçbir şey | وَلَا: ve | يَهْتَدُونَ: doğru yolu bulamayan |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وإذا WÎZ̃E ve zaman | قيل GYL dendiği | لهم LHM onlara | تعالوا TAELWE gelin | إلى ÎL | ما ME şeye | أنزل ÊNZL indirdiği | الله ELLH Allah'ın | وإلى WÎL ve | الرسول ELRSWL Elçi'ye | قالوا GELWE derler ki | حسبنا ḪSBNE bize yeter | ما ME şey | وجدنا WCD̃NE bulduğumuz | عليه ALYH üzerinde | آباءنا ËBEÙNE babalarımızı | أولو ÊWLW olsa da mı? | كان KEN | آباؤهم ËBEÙHM babaları | لا LE | يعلمون YALMWN bilmeyen | شيئا ŞYÙE hiçbir şey | ولا WLE ve | يهتدون YHTD̃WN doğru yolu bulamayan |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve iƶā: ve zaman | ḳīle: dendiği | lehum: onlara | teǎālev: gelin | ilā: | : şeye | enzele: indirdiği | llahu: Allah'ın | ve ilā: ve | r-rasūli: Elçi'ye | ḳālū: derler ki | Hasbunā: bize yeter | : şey | vecednā: bulduğumuz | ǎleyhi: üzerinde | ābā'enā: babalarımızı | evelev: olsa da mı? | kāne: | ābā'uhum: babaları | : | yeǎ'lemūne: bilmeyen | şey'en: hiçbir şey | ve lā: ve | yehtedūne: doğru yolu bulamayan |
Kırık Meal (Transcript) : |VÎZ̃E: ve zaman | GYL: dendiği | LHM: onlara | TAELVE: gelin | ÎL: | ME: şeye | ÊNZL: indirdiği | ELLH: Allah'ın | VÎL: ve | ELRSVL: Elçi'ye | GELVE: derler ki | ḪSBNE: bize yeter | ME: şey | VCD̃NE: bulduğumuz | ALYH: üzerinde | ËBEÙNE: babalarımızı | ÊVLV: olsa da mı? | KEN: | ËBEÙHM: babaları | LE: | YALMVN: bilmeyen | ŞYÙE: hiçbir şey | VLE: ve | YHTD̃VN: doğru yolu bulamayan |
Abdulbaki Gölpınarlı : Onlara, gelin Allah'ın indirdiğine ve Peygambere dendi mi bize yeter atalarımızın yapageldikleri şeyler, böyle bulduk biz derler. Fakat ya ataları da bir şey bilmiyorlardı ve doğru yola gitmiyorlardıysa.
Adem Uğur : Onlara, "Allah'ın indirdiğine ve Resûl'e gelin" denildiği vakit, "Babalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol) bize yeter" derler. Ataları hiçbir şey bilmiyor ve doğru yol üzerinde bulunmuyor iseler de mi?
Ahmed Hulusi : Onlara: "Allah'ın inzâl ettiğine ve Rasûle geliniz" denildiğinde, "Babalarımızdan gördüğümüz bize yeter" dediler. . . Babaları bir şey bilmeyen ve hidâyet üzere olmayanlarsa da mı?
Ahmet Tekin : Onlara: 'Allah’ın indirdiğine, Kur’ân’a ve ilâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur tek yetkili Rasulullah’a, sünnetine gelin' denildiği zaman: 'Gördüğümüz, bildiğimiz, babalarımızın yolu, hayat tarzı bize yeter' derler. Ataları hiçbir şey bilmez ve hak yolu benimsememiş, doğruyu, aydınlığı, hayrı ve refahı bulamamış kimseler ise de mi, onların yolundan gidecekler?
Ahmet Varol : Onlara: 'Allah'ın indirdiğine ve Peygamber'e gelin' dendiği zaman: 'Babalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter' derler. Babaları hiçbir şey bilmiyor veya doğru yolu bulamamış idilerse de mi?
Ali Bulaç : Onlara: "Allah'ın indirdiğine ve elçiye gelin" denildiğinde, "Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter" derler. (Peki,) Ya ataları bir şey bilmiyor ve hidayete ermiyor idilerse?
Ali Fikri Yavuz : Onlara: “- Allah’ın indirdiği Kur’an hükümlerine ve Peygamberin sünnetine gelin”, denildiği zaman: “- Bize, atalarımızı üzerinde bulduğumuz din yeter”, diyorlar. Ataları bir şey bilmiyor ve doğru yola gitmiyor idiyseler de mi?
Bekir Sadak : Onlara, «Gelin Allah'in indirdigi Kitab'a ve peygambere uyun» dendiginde, «Atalarimizi uzerinde buldugumuz yol bize yeter» derler; ya atalari bir sey bilmeyen ve dogru yolda olmayan kimseler idiyseler?
Celal Yıldırım : Onlara, «Allah'ın indirdiği Kitab'a ve Peygamberin (Sünnetine) yüzçevirip gelin!» denilince, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeyler bize yeter, derler. Ya ataları bir şey bilmeyenler ve doğru yolu bulmayanlar idiyse..
Diyanet İşleri : Onlara, “Allah’ın indirdiğine (Kur’an’a) ve Peygamber’e gelin” denildiğinde onlar, “Babalarımızı üzerinde bulduğumuz din bize yeter” derler. Peki ya babaları bir şey bilmiyor ve doğru yolu bulamamış olsalar da mı?
Diyanet İşleri (eski) : Onlara, 'Gelin Allah'ın indirdiği Kitap'a ve peygambere uyun' dendiğinde, 'Atalarımızı üzerinde bulduğumuz yol bize yeter' derler; ya ataları bir şey bilmeyen ve doğru yolda olmayan kimseler idiyseler?
Diyanet Vakfi : Onlara, «Allah'ın indirdiğine ve Resûl'e gelin» denildiği vakit, «Babalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol) bize yeter» derler. Ataları hiçbir şey bilmiyor ve doğru yol üzerinde bulunmuyor iseler de mi?
Edip Yüksel : Kendilerine, 'ALLAH'ın indirdiğine ve elçiye gelin,' denildiğinde, 'Atalarımızı üzerinde bulduğumuz yol bize yeter!,' derler. Ataları, bir şey bilmeyen ve doğru yolu bulamayan kimseler olsa da mı?
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onlara: «Allah'ın indirdiği (kitabı)ne ve peygamber'e gelin» dendiği zaman: «Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter» derler. Ataları bir şey bilmeyen ve doğru yolu da bulamayan kimseler olsa da mı?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bunlara: «Gelin Allah'ın indirdiği hükümlere ve peygambere.» denildiği zaman: «Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter!» derler. Ya ataları birşey bilmeyen ve doğru yolda bulunmayan kimseler idiyseler de mi?
Elmalılı Hamdi Yazır : Bunlara gelin Allahın indirdiği ahkâma ve Peygambere denildiği zaman da «bize atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeyler yeter» diyorlar, ya ataları bir şey bilmez ve doğru yola gitmezler idi ise de mi?
Fizilal-il Kuran : Onlara Allah'ın indirdiği Kur'an'a ve Peygambere uyunuz denildiğinde, «Atalarımızın miras bıraktığı düzen bize yeter» derler. Peki ya, ataları hiçbir şey bilmeyen, doğru yoldan uzak kimseler idiyse?
Gültekin Onan : Onlara: "Tanrı'nın indirdiğine ve elçiye gelin" denildiğinde, "Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter" derler. (Peki,) Ya ataları bir şey bilmiyor ve hidayete ermiyor idilerse?
Hakkı Yılmaz : Ve onlara: “Allah'ın indirdiğine ve Elçi'ye gelin” dendiği zaman: “Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter” dediler. Ataları bir şey bilmeyen ve kılavuzlanan doğru yolu bulmayan kimseler olsa da mı?
Hasan Basri Çantay : Onlara: «Allahın indirdiğine ve o peygambere gelin» denildiği zaman «Atalarımızı üstünde bulduğumuz şeyler bize yeter» dediler. Ya ataları hiç bir şey bilmiyorlar ve doğru yola gitmiyorlar idiyse?..
Hayrat Neşriyat : Hem onlara, 'Allah’ın indirdiğine (Kur’ân’a) ve peygambere (sünnetine) gelin!' denildiği zaman: 'Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeyler bize yeter!' dediler. Ya ataları bir şey bilmeyen ve doğru yolu (da) bulamayan kimseler idiyse! (Yine de onlara mı tâbi' olacaklar?)
İbni Kesir : Onlara; Allah'ın indirdiğine ve peygambere gelin, denildiği zaman; atalarımızı üstünde bulunduğumuz şey bize yeter, dediler. Ya ataları, bir şey bilmiyor ve doğru yola gitmiyorlar idiyse?
İskender Evrenosoğlu : Ve onlara: “Allah'ın indirdiğine (Kur'ân'a) ve Resûl'e (itaate) gelin.” denildiğinde; “Babalarımızı üzerinde bulduğumuz şey (dîn) bize yeter (kâfi)” derler. Ya onların babaları (bu gerçeklere ait) bir şey bilmiyorlarsa ve hidayete ermemişlerse de mi...?
Muhammed Esed : Zira onlara, "Allahın indirdiğine ve Elçisine gelin!" denildiğinde, "Atalarımızdan gördüğümüz inançlar ve fiiller bizim için kafidir" diye cevap verirler. Ya ataları hiçbir şey bilmeyen ve doğru yoldan uzak kimseler idiyseler de mi?
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve onlara, Allah Teâlâ'nın indirdiğine ve Peygambere geliniz denildiği vakit, «Babalarımızı üzerinde bulduğumuz şeyler bize yeter,» derler. Ya babaları hiçbir şey bilmiyorlar ve doğru yola gitmiyorlar idiyseler de mi?
Ömer Öngüt : Onlara: “Allah'ın indirdiği Kitab'a ve Peygamber'e gelin!” denildiği zaman: “Atalarımızı üzerinde bulduğumuz yol bize yeter. ” derler. Ataları hiçbir şey bilmiyor ve doğru yol üzerinde bulunmuyor iseler de mi?
Şaban Piriş : Onlara: -Allah’ın indirdiğine ve Peygambere gelin, denildiğinde: -Atalarımızı üzerinde bulduğumuz yol bize yeter.” derler. Ataları bir şey bilmeyen ve doğru yolda olmayanlar idiyse ya?
Suat Yıldırım : Kendilerine: "Allah’ın indirdiğine ve Resule (onların hakemliğine) gelin denildiğinde "Atalarımızı ne halde bulmuşsak o bize yeter!" derler. "Ataları hiçbir şey bilmeyen, doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı onlara tabi olacaklar?"
Süleyman Ateş : Onlara: "Allâh'ın indirdiğine ve Elçi'ye gelin!" dense, "Babalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter!" derler. Babaları hiçbir şey bilmeyen, doğru yolu bulamayan kimseler olsa da mı?
Tefhim-ul Kuran : Onlara: «Allah'ın indirdiğine ve peygambere gelin» denildiğinde, «Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter» derler. (Peki,) Ya ataları bir şey bilmiyor ve hidayete ermiyor idilerse?.
Ümit Şimşek : Onlara 'Allah'ın indirdiğine ve Peygambere gelin' dendiğinde, 'Atalarımızdan gördüğümüz şey bize yeter' derler. Ya onların ataları hiçbir şey bilmeyen ve doğru yolu bulamayan kimseler ise?
Yaşar Nuri Öztürk : Onlara, Allah'ın indirdiğine ve resule gelin dendiğinde şöyle derler: "Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter." Peki, ataları hiçbir şey bilmiyor, doğru yolu bulamıyor idiyseler de mi?


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}