» 5 / Mâide  118:

Kuran Sırası: 5
İniş Sırası: 112
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120

 » 5 / Mâide  Suresi: 118
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. إِنْ (ÎN) = in : eğer
2. تُعَذِّبْهُمْ (TAZ̃BHM) = tuǎƶƶibhum : onlara azabedersen
3. فَإِنَّهُمْ (FÎNHM) = feinnehum : şüphesiz onlar
4. عِبَادُكَ (ABED̃K) = ǐbāduke : senin kullarındır
5. وَإِنْ (VÎN) = ve in : ve eğer
6. تَغْفِرْ (TĞFR) = teğfir : bağışlarsan
7. لَهُمْ (LHM) = lehum : onları
8. فَإِنَّكَ (FÎNK) = feinneke : şüphesiz sen
9. أَنْتَ (ÊNT) = ente : yalnız sen
10. الْعَزِيزُ (ELAZYZ) = l-ǎzīzu : daima üstünsün
11. الْحَكِيمُ (ELḪKYM) = l-Hakīmu : hüküm ve hikmet sahibisin
eğer | onlara azabedersen | şüphesiz onlar | senin kullarındır | ve eğer | bağışlarsan | onları | şüphesiz sen | yalnız sen | daima üstünsün | hüküm ve hikmet sahibisin |

[] [AZ̃B] [] [ABD̃] [] [ĞFR] [] [] [] [AZZ] [ḪKM]
ÎN TAZ̃BHM FÎNHM ABED̃K VÎN TĞFR LHM FÎNK ÊNT ELAZYZ ELḪKYM

in tuǎƶƶibhum feinnehum ǐbāduke ve in teğfir lehum feinneke ente l-ǎzīzu l-Hakīmu
إن تعذبهم فإنهم عبادك وإن تغفر لهم فإنك أنت العزيز الحكيم

 » 5 / Mâide  Suresi: 118
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إن | ÎN in eğer If
تعذبهم ع ذ ب | AZ̃B TAZ̃BHM tuǎƶƶibhum onlara azabedersen You punish them,
فإنهم | FÎNHM feinnehum şüphesiz onlar then indeed they
عبادك ع ب د | ABD̃ ABED̃K ǐbāduke senin kullarındır (are) Your slaves,
وإن | VÎN ve in ve eğer and if
تغفر غ ف ر | ĞFR TĞFR teğfir bağışlarsan You forgive
لهم | LHM lehum onları [for] them
فإنك | FÎNK feinneke şüphesiz sen then indeed You,
أنت | ÊNT ente yalnız sen You
العزيز ع ز ز | AZZ ELAZYZ l-ǎzīzu daima üstünsün (are) the All-Mighty,
الحكيم ح ك م | ḪKM ELḪKYM l-Hakīmu hüküm ve hikmet sahibisin "the All-Wise."""

5:118 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

eğer | onlara azabedersen | şüphesiz onlar | senin kullarındır | ve eğer | bağışlarsan | onları | şüphesiz sen | yalnız sen | daima üstünsün | hüküm ve hikmet sahibisin |

[] [AZ̃B] [] [ABD̃] [] [ĞFR] [] [] [] [AZZ] [ḪKM]
ÎN TAZ̃BHM FÎNHM ABED̃K VÎN TĞFR LHM FÎNK ÊNT ELAZYZ ELḪKYM

in tuǎƶƶibhum feinnehum ǐbāduke ve in teğfir lehum feinneke ente l-ǎzīzu l-Hakīmu
إن تعذبهم فإنهم عبادك وإن تغفر لهم فإنك أنت العزيز الحكيم

[] [ع ذ ب] [] [ع ب د] [] [غ ف ر] [] [] [] [ع ز ز] [ح ك م]

 » 5 / Mâide  Suresi: 118
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إن | ÎN in eğer If
,Nun,
,50,
COND – conditional particle
حرف شرط
تعذبهم ع ذ ب | AZ̃B TAZ̃BHM tuǎƶƶibhum onlara azabedersen You punish them,
Te,Ayn,Zel,Be,He,Mim,
400,70,700,2,5,40,
V – 2nd person masculine singular (form II) imperfect verb, jussive mood
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع مجزوم و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
فإنهم | FÎNHM feinnehum şüphesiz onlar then indeed they
Fe,,Nun,He,Mim,
80,,50,5,40,
RSLT – prefixed result particle
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الفاء واقعة في جواب الشرط
حرف نصب و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
عبادك ع ب د | ABD̃ ABED̃K ǐbāduke senin kullarındır (are) Your slaves,
Ayn,Be,Elif,Dal,Kef,
70,2,1,4,20,
N – nominative masculine plural noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم مرفوع والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وإن | VÎN ve in ve eğer and if
Vav,,Nun,
6,,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
COND – conditional particle
الواو عاطفة
حرف شرط
تغفر غ ف ر | ĞFR TĞFR teğfir bağışlarsan You forgive
Te,Ğayn,Fe,Re,
400,1000,80,200,
V – 2nd person masculine singular imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
لهم | LHM lehum onları [for] them
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
فإنك | FÎNK feinneke şüphesiz sen then indeed You,
Fe,,Nun,Kef,
80,,50,20,
RSLT – prefixed result particle
ACC – accusative particle
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
الفاء واقعة في جواب الشرط
حرف نصب والكاف ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
أنت | ÊNT ente yalnız sen You
,Nun,Te,
,50,400,
PRON – 2nd person masculine singular personal pronoun
ضمير منفصل
العزيز ع ز ز | AZZ ELAZYZ l-ǎzīzu daima üstünsün (are) the All-Mighty,
Elif,Lam,Ayn,Ze,Ye,Ze,
1,30,70,7,10,7,
N – nominative masculine singular noun
اسم مرفوع
الحكيم ح ك م | ḪKM ELḪKYM l-Hakīmu hüküm ve hikmet sahibisin "the All-Wise."""
Elif,Lam,Ha,Kef,Ye,Mim,
1,30,8,20,10,40,
ADJ – nominative masculine singular adjective
صفة مرفوعة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |إِنْ: eğer | تُعَذِّبْهُمْ: onlara azabedersen | فَإِنَّهُمْ: şüphesiz onlar | عِبَادُكَ: senin kullarındır | وَإِنْ: ve eğer | تَغْفِرْ: bağışlarsan | لَهُمْ: onları | فَإِنَّكَ: şüphesiz sen | أَنْتَ: yalnız sen | الْعَزِيزُ: daima üstünsün | الْحَكِيمُ: hüküm ve hikmet sahibisin |
Kırık Meal (Harekesiz) : |إن ÎN eğer | تعذبهم TAZ̃BHM onlara azabedersen | فإنهم FÎNHM şüphesiz onlar | عبادك ABED̃K senin kullarındır | وإن WÎN ve eğer | تغفر TĞFR bağışlarsan | لهم LHM onları | فإنك FÎNK şüphesiz sen | أنت ÊNT yalnız sen | العزيز ELAZYZ daima üstünsün | الحكيم ELḪKYM hüküm ve hikmet sahibisin |
Kırık Meal (Okunuş) : |in: eğer | tuǎƶƶibhum: onlara azabedersen | feinnehum: şüphesiz onlar | ǐbāduke: senin kullarındır | ve in: ve eğer | teğfir: bağışlarsan | lehum: onları | feinneke: şüphesiz sen | ente: yalnız sen | l-ǎzīzu: daima üstünsün | l-Hakīmu: hüküm ve hikmet sahibisin |
Kırık Meal (Transcript) : |ÎN: eğer | TAZ̃BHM: onlara azabedersen | FÎNHM: şüphesiz onlar | ABED̃K: senin kullarındır | VÎN: ve eğer | TĞFR: bağışlarsan | LHM: onları | FÎNK: şüphesiz sen | ÊNT: yalnız sen | ELAZYZ: daima üstünsün | ELḪKYM: hüküm ve hikmet sahibisin |
Abdulbaki Gölpınarlı : Onlara azâp edersen şüphe yok ki onlar, senin kullarındır ve eğer yarlıgarsan şüphe yok ki sensin üstün olan, hüküm ve hikmet sahibi bulunan.
Adem Uğur : Eğer kendilerine azap edersen şüphesiz onlar senin kullarındır (dilediğini yaparsın). Eğer onları bağışlarsan şüphesiz sen izzet ve hikmet sahibisin" dedi.
Ahmed Hulusi : "Eğer onları azaplandırırsan, elbette onlar senin kullarındır! Eğer onları bağışlarsan muhakkak ki sensin Aziyz, Hakiym olan, sen!"
Ahmet Tekin : 'Eğer onlara ceza verirsen, onlar Senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan Sen, sadece Sen, kudretli, hikmet sahibi ve hükümransın.'
Ahmet Varol : Eğer onlara azap edersen, şüphesiz onlar senin kullarındır. Şayet kendilerini bağışlarsan, şüphe yok ki sen yücesin, hakimsin.'
Ali Bulaç : Eğer onları azablandırırsan, şüphesiz onlar Senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan, şüphesiz aziz olan, hakim olan Sen'sin Sen."
Ali Fikri Yavuz : Eğer onlara azab edersen, şüphe yok ki, onlar senin kullarındır; ve eğer kendilerini bağışlarsan yine şüphe yok ki, sen, mutlak galibsin ve hükmünde hikmet sahibisin” der.
Bekir Sadak : «nlara azabedersen, dogrusu onlar Senin kullarindir; onlari bagislarsan, Guclu olan, Hakim olan suphesiz ancak Sensin.»
Celal Yıldırım : Eğer onlara azâb edersen, şüphesiz ki onlar senin kullarındır; bağışlarsan, doğrusu sen çok güçlüsün, çok üstünsün, hem de yegâne hikmet sahibisin.
Diyanet İşleri : “Eğer onlara azap edersen, şüphe yok ki onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, yine şüphe yok ki sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin.
Diyanet İşleri (eski) : 'Onlara azabedersen, doğrusu onlar Senin kullarındır; onları bağışlarsan, Güçlü olan, Hakim olan şüphesiz ancak Sensin.'
Diyanet Vakfi : Eğer kendilerine azap edersen şüphesiz onlar senin kullarındır (dilediğini yaparsın). Eğer onları bağışlarsan şüphesiz sen izzet ve hikmet sahibisin» dedi.
Edip Yüksel : 'Onları cezalandırırsan, onlar senin yaratıklarındır. Onları bağışlarsan, kuşkusuz sen Üstünsün, Bilgesin.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «Eğer onlara azab edersen, onlar senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan, şüphesiz sen daima üstünsün, hikmet sahibisin».
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : «Eğer Sen onlara azap edersen, şüphe yok ki onlar senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan yine şüphe yok ki sen çok güçlü ve hikmet sahibisin.»
Elmalılı Hamdi Yazır : eğer onlara azab edersen şüphe yok ki senin kullarındırlar ve eğer kendilerine mağfiret kılarsan yine şübhe yok ki sen o azîz, hakîmsin
Fizilal-il Kuran : Eğer onları azaba çarptırırsan, onlar senin kullarındır, eğer günahlarını affedersen kuşku yok ki Sen üstün iradeli ve hikmet sahibisin.
Gültekin Onan : "Eğer onları azablandırırsan, şüphesiz onlar senin kullarındır; eğer onları bağışlarsan, şüphesiz aziz olan, hakim olan sensin, sen."
Hakkı Yılmaz : (116-118) "Ve hani Allah demişti ki: “Ey Meryem oğlu Îsâ! Sen mi insanlara: ‘Beni ve annemi, Allah'ın astlarından iki tanrı edinin’ dedin?” Îsâ: “Sen arınıksın, benim için gerçek olmayan bir şeyi söylemem bana yakışmaz. Eğer ben onu demiş olsam, Sen, bunu kesinlikle bilmiştin. Sen, benim içimde/özümde olanı bilirsin, ben ise Senin zatında olanı bilmem. Şüphesiz Sen; görülmeyeni, duyulmayanı, sezilmeyeni, geçmişi, geleceği en iyi bilenin ta kendisisin! Ben, onlara sadece, Senin bana emrettiklerini; ‘Benim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin’ dedim. Ve ben, içlerinde olduğum müddetçe onlar üzerine tanıktım. Ne zaman ki Sen, beni vefat ettirdin; geçmişte yaptıklarımı ve yapmam gerekirken yapmadıklarımı bir bir hatırlattırdın/ beni öldürdün, Sen, onları gözetleyenin ta kendisi oldun. Ve şüphesiz Sen, her şeye en iyi tanık olansın. Eğer onlara azap edersen, şüphesiz onlar, senin kullarındır ve eğer onları bağışlarsan, şüphesiz Sen, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/ mutlak galip olanın, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapanın ta kendisisin” dedi. "
Hasan Basri Çantay : «Eğer kendilerine azâb edersen şübhe yok ki onlar Senin kullarındır. Eğer onları yarlığarsan mutlak gaalib (ve) yegâne hüküm ve hikmet saahibi olan da hakıykaten Sensin Sen».
Hayrat Neşriyat : 'Eğer onlara azâb edersen, artık şübhesiz ki onlar, senin kullarındır. Eğer onlara mağfiret edersen, yine şübhe yok ki Azîz (kudreti dâimâ galib gelen), Hakîm (her işi hikmetli olan) ancak sensin!'
İbni Kesir : Eğer onlara azab edersen; şüphesiz onlar Senin kullarındır. Şayet bağışlarsan; muhakkak ki Sensin Sen; Aziz, Hakim.
İskender Evrenosoğlu : Eğer onlara azap edersen, artık muhakkak ki onlar, Senin kullarındır. Ve eğer onları bağışlarsan, o taktirde muhakkak ki Sen, Sen Azîz'sin (üstünsün) Hakîm'sin (hüküm ve hikmet sahibisin).
Muhammed Esed : Şayet onları azaba çarptırırsan şüphesiz onlar Senin kullarındır; ve eğer onları bağışlarsan şüphesiz yalnız Sensin kudret sahibi, hikmet sahibi!"
Ömer Nasuhi Bilmen : «Eğer onları muazzep kılarsan şüphe yok ki, onlar senin kullarındır. Ve eğer onları yarlığarsan yine şüphesiz ki, azîz olan, hakîm olan ancak Sen'sin.»
Ömer Öngüt : “Eğer onlara azap edersen, şüphe yok ki onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, şüphesiz ki sen Azîz'sin, hükmünde hikmet sahibisin. ”
Şaban Piriş : Eğer onlara azap edersen, onlar, şüphesiz senin kullarındır. Şayet onları bağışlarsan, şüphesiz sen aziz ve hakimsin.
Suat Yıldırım : (116-118) Hem Allah Teâlâ: "Ey Meryem oğlu İsa!" Sen mi insanlara "Beni ve annemi Allah’tan başka iki tanrı edinin" dedin? sorguladığı vakit o şöyle diyecek: "Hâşa! Sen şerikden ve her noksandan münezzehsin Ya Rabbî! Hakkım olmayan bir şeyi söylemem doğru olmaz, bana yakışmaz." "Hem söylediysem malûmundur elbet. Benim varlığımda olan her şeyi Sen bilirsin, ama ben Sen’in Zatında olanı bilemem. Bütün gaybleri hakkıyla bilen ancak Sen’sin." "Sen ne emrettinse ben onlara, bundan başka bir şey söylemedim. Dediğim hep şu idi: "Rabbim ve Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin." "Ya Rabbî! Ben aralarında olduğum müddetçe onları kolladım. Fakat vakta ki Sen beni aralarından tutup aldın, onları görüp denetleyen yalnız Sen kaldın. Sen gerçekten her zaman, her şeye hakkıyla şahitsin. Eğer onları cezalandırırsan, şüphe yok ki onlar Sen’in kullarındır. Onları affedersen, aziz-u hakîm (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibi) ancak Sen’sin."
Süleyman Ateş : "Eğer onlara azâbedersen, onlar senin kullarındır (dilediğini yaparsın); eğer onları bağışlarsan, şüphesiz sen dâimâ üstünsün, hüküm ve hikmet sâhibisin!"
Tefhim-ul Kuran : Eğer onları azablandırırsan, şüphesiz onlar Senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan, şüphesiz aziz olan, hakîm olan da Sen'sin Sen.»
Ümit Şimşek : 'Onlara azap edersen, onlar Senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, şüphesiz ki Sen kudreti herşeye üstün olan sonsuz hikmet sahibisin.'
Yaşar Nuri Öztürk : "Onlara azap edersen, onlar senin kullarındır. Ama onları bağışlarsan hiç kuşkusuz, sen tüm gücün sahibi, tüm hikmetlerin sahibisin."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}