V – 2nd person masculine singular (form II) imperfect verb, jussive mood PRON – 3rd person masculine plural object pronoun فعل مضارع مجزوم و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
فإنهم
|
FÎNHM
feinnehum
şüphesiz onlar
then indeed they
Fe,,Nun,He,Mim, 80,,50,5,40,
RSLT – prefixed result particle ACC – accusative particle PRON – 3rd person masculine plural object pronoun الفاء واقعة في جواب الشرط حرف نصب و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
عبادك
ع ب د | ABD̃
ABED̃K
ǐbāduke
senin kullarındır
(are) Your slaves,
Ayn,Be,Elif,Dal,Kef, 70,2,1,4,20,
N – nominative masculine plural noun PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun اسم مرفوع والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وإن
|
VÎN
ve in
ve eğer
and if
Vav,,Nun, 6,,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and) COND – conditional particle الواو عاطفة حرف شرط
تغفر
غ ف ر | ĞFR
TĞFR
teğfir
bağışlarsan
You forgive
Te,Ğayn,Fe,Re, 400,1000,80,200,
V – 2nd person masculine singular imperfect verb, jussive mood فعل مضارع مجزوم
لهم
|
LHM
lehum
onları
[for] them
Lam,He,Mim, 30,5,40,
P – prefixed preposition lām PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun جار ومجرور
فإنك
|
FÎNK
feinneke
şüphesiz sen
then indeed You,
Fe,,Nun,Kef, 80,,50,20,
RSLT – prefixed result particle ACC – accusative particle PRON – 2nd person masculine singular object pronoun الفاء واقعة في جواب الشرط حرف نصب والكاف ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
أنت
|
ÊNT
ente
yalnız sen
You
,Nun,Te, ,50,400,
PRON – 2nd person masculine singular personal pronoun ضمير منفصل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |إِنْ: eğer | تُعَذِّبْهُمْ: onlara azabedersen | فَإِنَّهُمْ: şüphesiz onlar | عِبَادُكَ: senin kullarındır | وَإِنْ: ve eğer | تَغْفِرْ: bağışlarsan | لَهُمْ: onları | فَإِنَّكَ: şüphesiz sen | أَنْتَ: yalnız sen | الْعَزِيزُ: daima üstünsün | الْحَكِيمُ: hüküm ve hikmet sahibisin |
Kırık Meal (Harekesiz) : |إن ÎNeğer | تعذبهم TAZ̃BHMonlara azabedersen | فإنهم FÎNHMşüphesiz onlar | عبادك ABED̃Ksenin kullarındır | وإن WÎNve eğer | تغفر TĞFRbağışlarsan | لهم LHMonları | فإنك FÎNKşüphesiz sen | أنت ÊNTyalnız sen | العزيز ELAZYZdaima üstünsün | الحكيم ELḪKYMhüküm ve hikmet sahibisin |
Kırık Meal (Okunuş) : |in: eğer | tuǎƶƶibhum: onlara azabedersen | feinnehum: şüphesiz onlar | ǐbāduke: senin kullarındır | ve in: ve eğer | teğfir: bağışlarsan | lehum: onları | feinneke: şüphesiz sen | ente: yalnız sen | l-ǎzīzu: daima üstünsün | l-Hakīmu: hüküm ve hikmet sahibisin |
Kırık Meal (Transcript) : |ÎN: eğer | TAZ̃BHM: onlara azabedersen | FÎNHM: şüphesiz onlar | ABED̃K: senin kullarındır | VÎN: ve eğer | TĞFR: bağışlarsan | LHM: onları | FÎNK: şüphesiz sen | ÊNT: yalnız sen | ELAZYZ: daima üstünsün | ELḪKYM: hüküm ve hikmet sahibisin |
Abdulbaki Gölpınarlı : Onlara azâp edersen şüphe yok ki onlar, senin kullarındır ve eğer yarlıgarsan şüphe yok ki sensin üstün olan, hüküm ve hikmet sahibi bulunan.
Adem Uğur : Eğer kendilerine azap edersen şüphesiz onlar senin kullarındır (dilediğini yaparsın). Eğer onları bağışlarsan şüphesiz sen izzet ve hikmet sahibisin" dedi.
Ahmed Hulusi : "Eğer onları azaplandırırsan, elbette onlar senin kullarındır! Eğer onları bağışlarsan muhakkak ki sensin Aziyz, Hakiym olan, sen!"
Ahmet Tekin : 'Eğer onlara ceza verirsen, onlar Senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan Sen, sadece Sen, kudretli, hikmet sahibi ve hükümransın.'
Ahmet Varol : Eğer onlara azap edersen, şüphesiz onlar senin kullarındır. Şayet kendilerini bağışlarsan, şüphe yok ki sen yücesin, hakimsin.'
Ali Bulaç : Eğer onları azablandırırsan, şüphesiz onlar Senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan, şüphesiz aziz olan, hakim olan Sen'sin Sen."
Ali Fikri Yavuz : Eğer onlara azab edersen, şüphe yok ki, onlar senin kullarındır; ve eğer kendilerini bağışlarsan yine şüphe yok ki, sen, mutlak galibsin ve hükmünde hikmet sahibisin” der.
Bekir Sadak : «nlara azabedersen, dogrusu onlar Senin kullarindir; onlari bagislarsan, Guclu olan, Hakim olan suphesiz ancak Sensin.»
Celal Yıldırım : Eğer onlara azâb edersen, şüphesiz ki onlar senin kullarındır; bağışlarsan, doğrusu sen çok güçlüsün, çok üstünsün, hem de yegâne hikmet sahibisin.
Diyanet İşleri : “Eğer onlara azap edersen, şüphe yok ki onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, yine şüphe yok ki sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin.
Diyanet İşleri (eski) : 'Onlara azabedersen, doğrusu onlar Senin kullarındır; onları bağışlarsan, Güçlü olan, Hakim olan şüphesiz ancak Sensin.'
Diyanet Vakfi : Eğer kendilerine azap edersen şüphesiz onlar senin kullarındır (dilediğini yaparsın). Eğer onları bağışlarsan şüphesiz sen izzet ve hikmet sahibisin» dedi.
Edip Yüksel : 'Onları cezalandırırsan, onlar senin yaratıklarındır. Onları bağışlarsan, kuşkusuz sen Üstünsün, Bilgesin.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «Eğer onlara azab edersen, onlar senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan, şüphesiz sen daima üstünsün, hikmet sahibisin».
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : «Eğer Sen onlara azap edersen, şüphe yok ki onlar senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan yine şüphe yok ki sen çok güçlü ve hikmet sahibisin.»
Elmalılı Hamdi Yazır : eğer onlara azab edersen şüphe yok ki senin kullarındırlar ve eğer kendilerine mağfiret kılarsan yine şübhe yok ki sen o azîz, hakîmsin
Fizilal-il Kuran : Eğer onları azaba çarptırırsan, onlar senin kullarındır, eğer günahlarını affedersen kuşku yok ki Sen üstün iradeli ve hikmet sahibisin.
Gültekin Onan : "Eğer onları azablandırırsan, şüphesiz onlar senin kullarındır; eğer onları bağışlarsan, şüphesiz aziz olan, hakim olan sensin, sen."
Hakkı Yılmaz : (116-118) "Ve hani Allah demişti ki: “Ey Meryem oğlu Îsâ! Sen mi insanlara: ‘Beni ve annemi, Allah'ın astlarından iki tanrı edinin’ dedin?” Îsâ: “Sen arınıksın, benim için gerçek olmayan bir şeyi söylemem bana yakışmaz. Eğer ben onu demiş olsam, Sen, bunu kesinlikle bilmiştin. Sen, benim içimde/özümde olanı bilirsin, ben ise Senin zatında olanı bilmem. Şüphesiz Sen; görülmeyeni, duyulmayanı, sezilmeyeni, geçmişi, geleceği en iyi bilenin ta kendisisin! Ben, onlara sadece, Senin bana emrettiklerini; ‘Benim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin’ dedim. Ve ben, içlerinde olduğum müddetçe onlar üzerine tanıktım. Ne zaman ki Sen, beni vefat ettirdin; geçmişte yaptıklarımı ve yapmam gerekirken yapmadıklarımı bir bir hatırlattırdın/ beni öldürdün, Sen, onları gözetleyenin ta kendisi oldun. Ve şüphesiz Sen, her şeye en iyi tanık olansın. Eğer onlara azap edersen, şüphesiz onlar, senin kullarındır ve eğer onları bağışlarsan, şüphesiz Sen, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/ mutlak galip olanın, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapanın ta kendisisin” dedi. "
Hasan Basri Çantay : «Eğer kendilerine azâb edersen şübhe yok ki onlar Senin kullarındır. Eğer onları yarlığarsan mutlak gaalib (ve) yegâne hüküm ve hikmet saahibi olan da hakıykaten Sensin Sen».
Hayrat Neşriyat : 'Eğer onlara azâb edersen, artık şübhesiz ki onlar, senin kullarındır. Eğer onlara mağfiret edersen, yine şübhe yok ki Azîz (kudreti dâimâ galib gelen), Hakîm (her işi hikmetli olan) ancak sensin!'
İbni Kesir : Eğer onlara azab edersen; şüphesiz onlar Senin kullarındır. Şayet bağışlarsan; muhakkak ki Sensin Sen; Aziz, Hakim.
İskender Evrenosoğlu : Eğer onlara azap edersen, artık muhakkak ki onlar, Senin kullarındır. Ve eğer onları bağışlarsan, o taktirde muhakkak ki Sen, Sen Azîz'sin (üstünsün) Hakîm'sin (hüküm ve hikmet sahibisin).
Muhammed Esed : Şayet onları azaba çarptırırsan şüphesiz onlar Senin kullarındır; ve eğer onları bağışlarsan şüphesiz yalnız Sensin kudret sahibi, hikmet sahibi!"
Ömer Nasuhi Bilmen : «Eğer onları muazzep kılarsan şüphe yok ki, onlar senin kullarındır. Ve eğer onları yarlığarsan yine şüphesiz ki, azîz olan, hakîm olan ancak Sen'sin.»
Ömer Öngüt : “Eğer onlara azap edersen, şüphe yok ki onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, şüphesiz ki sen Azîz'sin, hükmünde hikmet sahibisin. ”
Şaban Piriş : Eğer onlara azap edersen, onlar, şüphesiz senin kullarındır. Şayet onları bağışlarsan, şüphesiz sen aziz ve hakimsin.
Suat Yıldırım : (116-118) Hem Allah Teâlâ: "Ey Meryem oğlu İsa!" Sen mi insanlara "Beni ve annemi Allah’tan başka iki tanrı edinin" dedin? sorguladığı vakit o şöyle diyecek: "Hâşa! Sen şerikden ve her noksandan münezzehsin Ya Rabbî! Hakkım olmayan bir şeyi söylemem doğru olmaz, bana yakışmaz." "Hem söylediysem malûmundur elbet. Benim varlığımda olan her şeyi Sen bilirsin, ama ben Sen’in Zatında olanı bilemem. Bütün gaybleri hakkıyla bilen ancak Sen’sin." "Sen ne emrettinse ben onlara, bundan başka bir şey söylemedim. Dediğim hep şu idi: "Rabbim ve Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin." "Ya Rabbî! Ben aralarında olduğum müddetçe onları kolladım. Fakat vakta ki Sen beni aralarından tutup aldın, onları görüp denetleyen yalnız Sen kaldın. Sen gerçekten her zaman, her şeye hakkıyla şahitsin. Eğer onları cezalandırırsan, şüphe yok ki onlar Sen’in kullarındır. Onları affedersen, aziz-u hakîm (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibi) ancak Sen’sin."
Süleyman Ateş : "Eğer onlara azâbedersen, onlar senin kullarındır (dilediğini yaparsın); eğer onları bağışlarsan, şüphesiz sen dâimâ üstünsün, hüküm ve hikmet sâhibisin!"
Tefhim-ul Kuran : Eğer onları azablandırırsan, şüphesiz onlar Senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan, şüphesiz aziz olan, hakîm olan da Sen'sin Sen.»
Ümit Şimşek : 'Onlara azap edersen, onlar Senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, şüphesiz ki Sen kudreti herşeye üstün olan sonsuz hikmet sahibisin.'
Yaşar Nuri Öztürk : "Onlara azap edersen, onlar senin kullarındır. Ama onları bağışlarsan hiç kuşkusuz, sen tüm gücün sahibi, tüm hikmetlerin sahibisin."
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]