» 28 / Kasas  64:

Kuran Sırası: 28
İniş Sırası: 49
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88

 » 28 / Kasas  Suresi: 64
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَقِيلَ (VGYL) = ve ḳīle : ve denir ki
2. ادْعُوا (ED̃AVE) = d'ǔ : çağırın
3. شُرَكَاءَكُمْ (ŞRKEÙKM) = şurakā'ekum : koştuğunuz ortakları
4. فَدَعَوْهُمْ (FD̃AVHM) = fe deǎvhum : onları çağırırlar
5. فَلَمْ (FLM) = felem : fakat
6. يَسْتَجِيبُوا (YSTCYBVE) = yestecībū : çağrısına cevap vermezler
7. لَهُمْ (LHM) = lehum : bunların
8. وَرَأَوُا (VRÊVE) = ve raevu : ve karşılarında görürler
9. الْعَذَابَ (ELAZ̃EB) = l-ǎƶābe : azabı
10. لَوْ (LV) = lev : ne olurdu
11. أَنَّهُمْ (ÊNHM) = ennehum : onlar
12. كَانُوا (KENVE) = kānū : idi
13. يَهْتَدُونَ (YHTD̃VN) = yehtedūne : yola gelseler
ve denir ki | çağırın | koştuğunuz ortakları | onları çağırırlar | fakat | çağrısına cevap vermezler | bunların | ve karşılarında görürler | azabı | ne olurdu | onlar | idi | yola gelseler |

[GVL] [D̃AV] [ŞRK] [D̃AV] [] [CVB] [] [REY] [AZ̃B] [] [] [KVN] [HD̃Y]
VGYL ED̃AVE ŞRKEÙKM FD̃AVHM FLM YSTCYBVE LHM VRÊVE ELAZ̃EB LV ÊNHM KENVE YHTD̃VN

ve ḳīle d'ǔ şurakā'ekum fe deǎvhum felem yestecībū lehum ve raevu l-ǎƶābe lev ennehum kānū yehtedūne
وقيل ادعوا شركاءكم فدعوهم فلم يستجيبوا لهم ورأوا العذاب لو أنهم كانوا يهتدون

 » 28 / Kasas  Suresi: 64
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وقيل ق و ل | GVL VGYL ve ḳīle ve denir ki And it will be said,
ادعوا د ع و | D̃AV ED̃AVE d'ǔ çağırın """Call"
شركاءكم ش ر ك | ŞRK ŞRKEÙKM şurakā'ekum koştuğunuz ortakları "your partners."""
فدعوهم د ع و | D̃AV FD̃AVHM fe deǎvhum onları çağırırlar And they will call them,
فلم | FLM felem fakat but not
يستجيبوا ج و ب | CVB YSTCYBVE yestecībū çağrısına cevap vermezler they will respond
لهم | LHM lehum bunların to them
ورأوا ر ا ي | REY VRÊVE ve raevu ve karşılarında görürler and they will see
العذاب ع ذ ب | AZ̃B ELAZ̃EB l-ǎƶābe azabı the punishment.
لو | LV lev ne olurdu If only
أنهم | ÊNHM ennehum onlar [that] they
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū idi had been
يهتدون ه د ي | HD̃Y YHTD̃VN yehtedūne yola gelseler guided!

28:64 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve denir ki | çağırın | koştuğunuz ortakları | onları çağırırlar | fakat | çağrısına cevap vermezler | bunların | ve karşılarında görürler | azabı | ne olurdu | onlar | idi | yola gelseler |

[GVL] [D̃AV] [ŞRK] [D̃AV] [] [CVB] [] [REY] [AZ̃B] [] [] [KVN] [HD̃Y]
VGYL ED̃AVE ŞRKEÙKM FD̃AVHM FLM YSTCYBVE LHM VRÊVE ELAZ̃EB LV ÊNHM KENVE YHTD̃VN

ve ḳīle d'ǔ şurakā'ekum fe deǎvhum felem yestecībū lehum ve raevu l-ǎƶābe lev ennehum kānū yehtedūne
وقيل ادعوا شركاءكم فدعوهم فلم يستجيبوا لهم ورأوا العذاب لو أنهم كانوا يهتدون

[ق و ل] [د ع و] [ش ر ك] [د ع و] [] [ج و ب] [] [ر ا ي] [ع ذ ب] [] [] [ك و ن] [ه د ي]

 » 28 / Kasas  Suresi: 64
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وقيل ق و ل | GVL VGYL ve ḳīle ve denir ki And it will be said,
Vav,Gaf,Ye,Lam,
6,100,10,30,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular passive perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض مبني للمجهول
ادعوا د ع و | D̃AV ED̃AVE d'ǔ çağırın """Call"
Elif,Dal,Ayn,Vav,Elif,
1,4,70,6,1,
V – 2nd person masculine plural imperative verb
PRON – subject pronoun
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
شركاءكم ش ر ك | ŞRK ŞRKEÙKM şurakā'ekum koştuğunuz ortakları "your partners."""
Şın,Re,Kef,Elif,,Kef,Mim,
300,200,20,1,,20,40,
N – accusative masculine plural noun
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فدعوهم د ع و | D̃AV FD̃AVHM fe deǎvhum onları çağırırlar And they will call them,
Fe,Dal,Ayn,Vav,He,Mim,
80,4,70,6,5,40,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الفاء عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
فلم | FLM felem fakat but not
Fe,Lam,Mim,
80,30,40,
REM – prefixed resumption particle
NEG – negative particle
الفاء استئنافية
حرف نفي
يستجيبوا ج و ب | CVB YSTCYBVE yestecībū çağrısına cevap vermezler they will respond
Ye,Sin,Te,Cim,Ye,Be,Vav,Elif,
10,60,400,3,10,2,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form X) imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
لهم | LHM lehum bunların to them
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
ورأوا ر ا ي | REY VRÊVE ve raevu ve karşılarında görürler and they will see
Vav,Re,,Vav,Elif,
6,200,,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
العذاب ع ذ ب | AZ̃B ELAZ̃EB l-ǎƶābe azabı the punishment.
Elif,Lam,Ayn,Zel,Elif,Be,
1,30,70,700,1,2,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
لو | LV lev ne olurdu If only
Lam,Vav,
30,6,
COND – conditional particle
حرف شرط
أنهم | ÊNHM ennehum onlar [that] they
,Nun,He,Mim,
,50,5,40,
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
حرف نصب من اخوات «ان» و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū idi had been
Kef,Elif,Nun,Vav,Elif,
20,1,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
يهتدون ه د ي | HD̃Y YHTD̃VN yehtedūne yola gelseler guided!
Ye,He,Te,Dal,Vav,Nun,
10,5,400,4,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form VIII) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَقِيلَ: ve denir ki | ادْعُوا: çağırın | شُرَكَاءَكُمْ: koştuğunuz ortakları | فَدَعَوْهُمْ: onları çağırırlar | فَلَمْ: fakat | يَسْتَجِيبُوا: çağrısına cevap vermezler | لَهُمْ: bunların | وَرَأَوُا: ve karşılarında görürler | الْعَذَابَ: azabı | لَوْ: ne olurdu | أَنَّهُمْ: onlar | كَانُوا: idi | يَهْتَدُونَ: yola gelseler |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وقيل WGYL ve denir ki | ادعوا ED̃AWE çağırın | شركاءكم ŞRKEÙKM koştuğunuz ortakları | فدعوهم FD̃AWHM onları çağırırlar | فلم FLM fakat | يستجيبوا YSTCYBWE çağrısına cevap vermezler | لهم LHM bunların | ورأوا WRÊWE ve karşılarında görürler | العذاب ELAZ̃EB azabı | لو LW ne olurdu | أنهم ÊNHM onlar | كانوا KENWE idi | يهتدون YHTD̃WN yola gelseler |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve ḳīle: ve denir ki | d'ǔ: çağırın | şurakā'ekum: koştuğunuz ortakları | fe deǎvhum: onları çağırırlar | felem: fakat | yestecībū: çağrısına cevap vermezler | lehum: bunların | ve raevu: ve karşılarında görürler | l-ǎƶābe: azabı | lev: ne olurdu | ennehum: onlar | kānū: idi | yehtedūne: yola gelseler |
Kırık Meal (Transcript) : |VGYL: ve denir ki | ED̃AVE: çağırın | ŞRKEÙKM: koştuğunuz ortakları | FD̃AVHM: onları çağırırlar | FLM: fakat | YSTCYBVE: çağrısına cevap vermezler | LHM: bunların | VRÊVE: ve karşılarında görürler | ELAZ̃EB: azabı | LV: ne olurdu | ÊNHM: onlar | KENVE: idi | YHTD̃VN: yola gelseler |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve çağırın şirk koştuğunuz şeyleri denir, onlar da çağırırlar, fakat icâbet etmezler onlara ve azâbı görürler; ne olurdu doğru yolu bulsalardı.
Adem Uğur : (Allah'a koştuğunuz) ortaklarınızı çağırın! denir, onlar da çağırırlar; fakat kendilerine cevap vermezler ve (karşılarında) azabı görürler. Ne olurdu (dünyada iken) doğru yola girselerdi!
Ahmed Hulusi : Denildi ki: "Ortaklarınızı çağırın!" Bunun üzerine onları çağırdılar. . . (Fakat çağırılanlar) kendilerine cevap vermediler ve azabı gördüler! Onlar doğru yolu bulsalardı!
Ahmet Tekin : Onlara: 'İlâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak saydığınız varlıkları çağırın' denilir. Onlar da çağırırlar. Fakat, kendilerine cevap vermezler ve karşılarında azâbı görürler. Ne olurdu, dünyada iken doğru yolu tercih etselerdi!
Ahmet Varol : 'Ortaklarınızı çağırın' denir. Çağırırlar ama kendilerine cevap vermezler ve azabı görürler. Ne olurdu doğru yolu kabul etselerdi!
Ali Bulaç : Denir ki: "Ortaklarınızı çağırın." Böylelikle çağırırlar, ama kendilerine cevap vermezler ve azabı görürler. Hidayet bulmuş olsalardı ne olurdu.
Ali Fikri Yavuz : Müşriklere şöyle denecek: “- (azabdan kurtulmanız için) yalvarın bakalım ortaklarınıza (putlarınıza).” Onlar da yalvaracaklar, fakat kendilerine karşılık vermiyecekler, (hiç bir yardımda bulunamıyacaklardır. Öncüler ve düşükler hepsi) azabı göreceklerdir. Önceden onlar hakkı kabul edib hidayete ereydiler ya!...
Bekir Sadak : «ostugunuz ortaklarinizi cagirin» denir; onlar da cagirirlar ama, kendilerine cevap veremezler; cehennem azabini gorunce dogru yolda olmadiklarina yanarlar.
Celal Yıldırım : Onlara, «ortak koşup durduğunuz şeyleri (o sahte tanrıları) çağırın !» denilir. Çağırırlar ama onlara cevap vermezler, derken azabı görürler; keşke doğru yolu bulmuş olsalardı !.
Diyanet İşleri : Onlara, “Haydi ortaklarınızı çağırın!” denir. Onlar da çağırırlar fakat ortakları onlara cevap veremez. Azabı görürler. Keşke onlar (dünyada iken) doğru yola gelselerdi.
Diyanet İşleri (eski) : 'Koştuğunuz ortaklarınızı çağırın' denir; onlar da çağırırlar ama, kendilerine cevap veremezler; cehennem azabını görünce doğru yolda olmadıklarına yanarlar.
Diyanet Vakfi : «(Allah'a koştuğunuz) ortaklarınızı çağırın!» denir, onlar da çağırırlar; fakat kendilerine cevap vermezler ve (karşılarında) azabı görürler. Ne olurdu (dünyada iken) doğru yola girselerdi!
Edip Yüksel : Onlara, 'Haydi ortaklarınızı (yardıma) çağırın.' Bunun üzerine onları çağırırlar, ancak kendilerine karşılık vermezler. Azabı görürler ve doğru yolda bulunmadıklarına yanarlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «(Allah'a koştuğunuz) ortaklarınızı çağırın!» denir, onlar da çağırırlar; fakat kendilerine cevap vermezler ve (karşılarında) azabı görürler. Ne olurdu (dünyada iken) doğru yola girselerdi!
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bir de onlara: «Haydi, yalvarın o ortak koştuklarınıza!» denir. Yalvaracaklar, fakat onlar, kendilerine cevap vermeyecekler ve azabı göreceklerdir. Vaktiyle doğru yolu görselerdi ya!
Elmalılı Hamdi Yazır : Bir de haydin yalvarın bakalım şeriklerinize denilmiştir, binaenaleyh yalvarmışlardır fakat kendilerine icabet etmemişler ve azâbı görmüşlerdir, vaktiyle hakkı görselerdi ya
Fizilal-il Kuran : Koştuğunuz ortaklarınızı çağırın denir; onlar da çağırırlar. Ancak kendilerine cevap veremezler; cehennem azabını görünce doğru yolda olmadıklarına yanarlar.
Gültekin Onan : Denir ki: "Ortaklarınızı çağırın." Böylelikle çağırırlar, ama kendilerine cevap vermezler ve azabı görürler. Hidayet bulmuş olsalardı ne olurdu?
Hakkı Yılmaz : Ve “Ortaklarınızı çağırın!” denir, onlar da çağırırlar. Sonra da onlar kendilerine cevap vermezler ve azabı görürler. –Ne olurdu onlar, kılavuzlanan doğru yolu kabullenmiş olsalardı!–
Hasan Basri Çantay : (O gün onlara): «Çağırın ortaklarınızı» denilmişdir (denilecekdir) de onları çağırmışlardır. Fakat bunlar kendilerine icabet etmemişlerdir ve (onların uğradıkları) azâbı görmüşlerdir. Nolurdu (o müşrikler) hidâyeti kabul etmiş olsalardı.
Hayrat Neşriyat : Ve (o gün müşriklere:) '(Allah’a koştuğunuz) ortaklarınızı çağırın!' denilir de onları çağırırlar; fakat kendilerine cevab vermezler ve (karşılarında) azâbı görürler. Ne olurdu, onlar gerçekten hidâyete ermiş olsalardı?
İbni Kesir : Denir ki: Koştuğunuz ortaklarınızı çağırın. Onlar çağırırlar, ama kendilerine cevap veremezler. Cehennem azabını görünce de doğru yolda olmadıklarına yanarlar.
İskender Evrenosoğlu : Ve onlara: "Ortaklarınızı çağırın!" dendi. Bunun üzerine onlar çağırdılar. Fakat onlara icabet etmediler ve azabı gördüler. Keşke onlar, hidayete ermiş olsalardı.
Muhammed Esed : Sonra onlara: "Çağırın, bakalım" denecek, "tanrısal nitelikler yakıştırarak (Allah'a) ortak koştuğunuz (varlıkları ya da güçleri)!" Ve onlar da bu sözü geçen (varlıkları ya da güçleri) yardıma çağıracaklar, ama berikiler kendilerine herhangi bir karşılık vermeyecekler; ve sonunda, göre göre sadece azabı görecekler karşılarında; (oysa, bu umutsuz, çaresiz duruma düşeceklerine) vaktiyle doğru yolu tutsalardı ya!
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve denilmiş (olacak)dır ki, «Ortaklarınızı çağırınız». Artık onları çağırmış olacaklardır. Fakat kendilerine icabet etmiş olmayacaklardır ve azabı görmüş olacaklardır. Eğer onlar hidâyete ermiş olsalar idi (böyle muazzep olmazlardı).
Ömer Öngüt : Onlara: “Ortak koştuğunuz ortaklarınızı çağırın!” denir. Onlar da çağırırlar, fakat kendilerine cevap veremezler. Azabı karşılarında görürler. Ne olurdu, hidayeti kabul etmiş olsalardı!
Şaban Piriş : -Ortaklarınızı çağırın, denir. Onları çağırırlar. Fakat onlara cevap veremezler. Çünkü azabı görmüşlerdir, keşke doğru yola girmiş olsalardı.
Suat Yıldırım : Bu defa onları putlaştıranlara hitaben: "Haydin, şeriklerinize yalvarın da onlardan yardım isteyin!" denir. Yalvarırlar ama onlar bunlara cevap veremezler. Fakat cevap olarak, karşılarına çıkan azabı görürler. Ne olurdu yani, dünyada iken bu gerçeği anlayıp hakkı kabul etselerdi!..
Süleyman Ateş : (Allâh tarafından) onlara: "(Bana), koştuğunuz ortakları çağırın!" denir. Onları çağırırlar. Fakat (çağırılanlar), bunların çağrısına cevap vermezler ve (bunlar), karşılarında azâbı görürler (sanki çağırdıkları şey, azâbın kendisi olmuştur). Ne olurdu (sanki dünyâda) yola gelselerdi!
Tefhim-ul Kuran : Denir ki: «Ortaklarınızı çağırın.» Böylelikle onları çağırırlar, ama kendilerine cevap vermezler ve azabı görürler. Hidayet bulmuş olsalardı ne olurdu.
Ümit Şimşek : 'Çağırın ortaklarınızı' denir. Çağırırlar; fakat onlar cevap vermez. Artık azabı da görmüşlerdir. Ne olurdu, vaktiyle doğru yolu tutmuş olsalardı!
Yaşar Nuri Öztürk : Şöyle denilir: "Çağırın ortak koştuklarınızı!" Onlar da çağırırlar. Fakat ötekiler bunlara cevap veremezler; azabı görmüşlerdir. Önceden yola gelselerdi ne olurdu!


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}