» 28 / Kasas  13:

Kuran Sırası: 28
İniş Sırası: 49
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88

 » 28 / Kasas  Suresi: 13
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَرَدَدْنَاهُ (FRD̃D̃NEH) = feradednāhu : böylece onu geri verdik
2. إِلَىٰ (ÎL) = ilā :
3. أُمِّهِ (ÊMH) = ummihi : annesine
4. كَيْ (KY) = key : için
5. تَقَرَّ (TGR) = teḳarra : aydın olması
6. عَيْنُهَا (AYNHE) = ǎynuhā : gözü
7. وَلَا (VLE) = ve lā : ve
8. تَحْزَنَ (TḪZN) = teHzene : üzülmesin (diye)
9. وَلِتَعْلَمَ (VLTALM) = veliteǎ'leme : ve bilmesi için
10. أَنَّ (ÊN) = enne : şüphesiz ki
11. وَعْدَ (VAD̃) = veǎ'de : va'di
12. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'ın
13. حَقٌّ (ḪG) = Haḳḳun : haktır
14. وَلَٰكِنَّ (VLKN) = velākinne : ve fakat
15. أَكْثَرَهُمْ (ÊKS̃RHM) = ekṧerahum : çokları
16. لَا (LE) = lā :
17. يَعْلَمُونَ (YALMVN) = yeǎ'lemūne : bilmezler
böylece onu geri verdik | | annesine | için | aydın olması | gözü | ve | üzülmesin (diye) | ve bilmesi için | şüphesiz ki | va'di | Allah'ın | haktır | ve fakat | çokları | | bilmezler |

[RD̃D̃] [] [EMM] [] [GRR] [AYN] [] [ḪZN] [ALM] [] [VAD̃] [] [ḪGG] [] [KS̃R] [] [ALM]
FRD̃D̃NEH ÎL ÊMH KY TGR AYNHE VLE TḪZN VLTALM ÊN VAD̃ ELLH ḪG VLKN ÊKS̃RHM LE YALMVN

feradednāhu ilā ummihi key teḳarra ǎynuhā ve lā teHzene veliteǎ'leme enne veǎ'de llahi Haḳḳun velākinne ekṧerahum yeǎ'lemūne
فرددناه إلى أمه كي تقر عينها ولا تحزن ولتعلم أن وعد الله حق ولكن أكثرهم لا يعلمون

 » 28 / Kasas  Suresi: 13
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فرددناه ر د د | RD̃D̃ FRD̃D̃NEH feradednāhu böylece onu geri verdik So We restored him
إلى | ÎL ilā to
أمه ا م م | EMM ÊMH ummihi annesine his mother
كي | KY key için that
تقر ق ر ر | GRR TGR teḳarra aydın olması might be comforted
عينها ع ي ن | AYN AYNHE ǎynuhā gözü her eye,
ولا | VLE ve lā ve and not
تحزن ح ز ن | ḪZN TḪZN teHzene üzülmesin (diye) she may grieve
ولتعلم ع ل م | ALM VLTALM veliteǎ'leme ve bilmesi için and that she would know,
أن | ÊN enne şüphesiz ki that
وعد و ع د | VAD̃ VAD̃ veǎ'de va'di the Promise of Allah
الله | ELLH llahi Allah'ın the Promise of Allah
حق ح ق ق | ḪGG ḪG Haḳḳun haktır (is) true.
ولكن | VLKN velākinne ve fakat But
أكثرهم ك ث ر | KS̃R ÊKS̃RHM ekṧerahum çokları most of them
لا | LE (do) not
يعلمون ع ل م | ALM YALMVN yeǎ'lemūne bilmezler know.

28:13 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

böylece onu geri verdik | | annesine | için | aydın olması | gözü | ve | üzülmesin (diye) | ve bilmesi için | şüphesiz ki | va'di | Allah'ın | haktır | ve fakat | çokları | | bilmezler |

[RD̃D̃] [] [EMM] [] [GRR] [AYN] [] [ḪZN] [ALM] [] [VAD̃] [] [ḪGG] [] [KS̃R] [] [ALM]
FRD̃D̃NEH ÎL ÊMH KY TGR AYNHE VLE TḪZN VLTALM ÊN VAD̃ ELLH ḪG VLKN ÊKS̃RHM LE YALMVN

feradednāhu ilā ummihi key teḳarra ǎynuhā ve lā teHzene veliteǎ'leme enne veǎ'de llahi Haḳḳun velākinne ekṧerahum yeǎ'lemūne
فرددناه إلى أمه كي تقر عينها ولا تحزن ولتعلم أن وعد الله حق ولكن أكثرهم لا يعلمون

[ر د د] [] [ا م م] [] [ق ر ر] [ع ي ن] [] [ح ز ن] [ع ل م] [] [و ع د] [] [ح ق ق] [] [ك ث ر] [] [ع ل م]

 » 28 / Kasas  Suresi: 13
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فرددناه ر د د | RD̃D̃ FRD̃D̃NEH feradednāhu böylece onu geri verdik So We restored him
Fe,Re,Dal,Dal,Nun,Elif,He,
80,200,4,4,50,1,5,
REM – prefixed resumption particle
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
إلى | ÎL ilā to
,Lam,,
,30,,
P – preposition
حرف جر
أمه ا م م | EMM ÊMH ummihi annesine his mother
,Mim,He,
,40,5,
N – genitive feminine singular noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
كي | KY key için that
Kef,Ye,
20,10,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
تقر ق ر ر | GRR TGR teḳarra aydın olması might be comforted
Te,Gaf,Re,
400,100,200,
V – 3rd person feminine singular imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع منصوب
عينها ع ي ن | AYN AYNHE ǎynuhā gözü her eye,
Ayn,Ye,Nun,He,Elif,
70,10,50,5,1,
"N – nominative feminine noun → Eye
PRON – 3rd person feminine singular possessive pronoun"
اسم مرفوع و«ها» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ولا | VLE ve lā ve and not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
تحزن ح ز ن | ḪZN TḪZN teHzene üzülmesin (diye) she may grieve
Te,Ha,Ze,Nun,
400,8,7,50,
V – 3rd person feminine singular imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع منصوب
ولتعلم ع ل م | ALM VLTALM veliteǎ'leme ve bilmesi için and that she would know,
Vav,Lam,Te,Ayn,Lam,Mim,
6,30,400,70,30,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PRP – prefixed particle of purpose lām
V – 3rd person feminine singular imperfect verb, subjunctive mood
الواو عاطفة
اللام لام التعليل
فعل مضارع منصوب
أن | ÊN enne şüphesiz ki that
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب من اخوات «ان»
وعد و ع د | VAD̃ VAD̃ veǎ'de va'di the Promise of Allah
Vav,Ayn,Dal,
6,70,4,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
الله | ELLH llahi Allah'ın the Promise of Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
حق ح ق ق | ḪGG ḪG Haḳḳun haktır (is) true.
Ha,Gaf,
8,100,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
ولكن | VLKN velākinne ve fakat But
Vav,Lam,Kef,Nun,
6,30,20,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
ACC – accusative particle
الواو عاطفة
حرف نصب من اخوات «ان»
أكثرهم ك ث ر | KS̃R ÊKS̃RHM ekṧerahum çokları most of them
,Kef,Se,Re,He,Mim,
,20,500,200,5,40,
N – accusative masculine singular noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لا | LE (do) not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يعلمون ع ل م | ALM YALMVN yeǎ'lemūne bilmezler know.
Ye,Ayn,Lam,Mim,Vav,Nun,
10,70,30,40,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَرَدَدْنَاهُ: böylece onu geri verdik | إِلَىٰ: | أُمِّهِ: annesine | كَيْ: için | تَقَرَّ: aydın olması | عَيْنُهَا: gözü | وَلَا: ve | تَحْزَنَ: üzülmesin (diye) | وَلِتَعْلَمَ: ve bilmesi için | أَنَّ: şüphesiz ki | وَعْدَ: va'di | اللَّهِ: Allah'ın | حَقٌّ: haktır | وَلَٰكِنَّ: ve fakat | أَكْثَرَهُمْ: çokları | لَا: | يَعْلَمُونَ: bilmezler |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فرددناه FRD̃D̃NEH böylece onu geri verdik | إلى ÎL | أمه ÊMH annesine | كي KY için | تقر TGR aydın olması | عينها AYNHE gözü | ولا WLE ve | تحزن TḪZN üzülmesin (diye) | ولتعلم WLTALM ve bilmesi için | أن ÊN şüphesiz ki | وعد WAD̃ va'di | الله ELLH Allah'ın | حق ḪG haktır | ولكن WLKN ve fakat | أكثرهم ÊKS̃RHM çokları | لا LE | يعلمون YALMWN bilmezler |
Kırık Meal (Okunuş) : |feradednāhu: böylece onu geri verdik | ilā: | ummihi: annesine | key: için | teḳarra: aydın olması | ǎynuhā: gözü | ve lā: ve | teHzene: üzülmesin (diye) | veliteǎ'leme: ve bilmesi için | enne: şüphesiz ki | veǎ'de: va'di | llahi: Allah'ın | Haḳḳun: haktır | velākinne: ve fakat | ekṧerahum: çokları | : | yeǎ'lemūne: bilmezler |
Kırık Meal (Transcript) : |FRD̃D̃NEH: böylece onu geri verdik | ÎL: | ÊMH: annesine | KY: için | TGR: aydın olması | AYNHE: gözü | VLE: ve | TḪZN: üzülmesin (diye) | VLTALM: ve bilmesi için | ÊN: şüphesiz ki | VAD̃: va'di | ELLH: Allah'ın | ḪG: haktır | VLKN: ve fakat | ÊKS̃RHM: çokları | LE: | YALMVN: bilmezler |
Abdulbaki Gölpınarlı : Derken, gözü aydın olsun, ışıklansın ve mahzûn olmasın ve Allah'ın vaadettiği şeyin, şüphesiz gerçek olduğunu bilsin diye tekrar anasına verdik onu, fakat insanların çoğu bilmez.
Adem Uğur : Böylelikle biz onu, anasına, gözü aydın olsun, gam çekmesin ve Allah'ın vâdinin gerçek olduğunu bilsin diye geriverdik. Fakat yine de pek çoğu (bunu) bilmezler.
Ahmed Hulusi : Nihayet Onu anasına geri döndürdük ki, gözü aydın olsun, mahzun olmasın ve bilsin ki, Allâh'ın vaadi Hak'tır. . . Fakat onların çoğu bilmezler.
Ahmet Tekin : Böylelikle biz onu, gözü aydın olsun, mutlu olsun, hüzünlenmesin, Allah’ın va’dinin doğru, gerçek olduğunu bilsin diye annesine geri verdik. Fakat yine de onların pek çoğu bunu bilmezler.
Ahmet Varol : Böylece onu, gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah'ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin diye annesine geri çevirdik. Ancak onların çoğu bilmezler.
Ali Bulaç : Böylelikle, gözünün aydın olması, üzülmemesi ve gerçekten Allah'ın va'dinin hak olduğunu bilmesi için, onu annesine geri vermiş olduk. Ancak onların çoğu bilmezler.
Ali Fikri Yavuz : İşte böylece onu annesine geri verdik ki, gözü aydın olsun, kederlenmesin ve Allah’ın vaadinin şüphe götürmez hak olduğunu bilsin. Fakat (Mısır halkının) çoğu bunu bilmezler.
Bekir Sadak : Boylece onu, annesinin gozu aydin olsun, uzulmesin, Allah'in verdigi sozun gercek oldugunu bilsin diye, ona geri cevirdik. Fakat cogu bilmezler. *
Celal Yıldırım : Böylece onu, tekrar anasına döndürdük ki gözü aydınlık olsun, üzülmesin ve Allah'ın va'dinin hak olduğunu bilsin. Ne var ki onların çoğu bunu (bu gerçeği ve taşıdığı hikmeti) bilmezler.
Diyanet İşleri : Böylece biz, anasının gözü aydın olsun ve üzülmesin, Allah’ın va’dinin hak olduğunu bilsin diye onu anasına geri döndürdük. Fakat onların pek çoğu bunu bilmezler.
Diyanet İşleri (eski) : Böylece onu, annesinin gözü aydın olsun, üzülmesin, Allah'ın verdiği sözün gerçek olduğunu bilsin diye, ona geri çevirdik. Fakat çoğu bilmezler.
Diyanet Vakfi : Böylelikle biz onu, anasına, gözü aydın olsun, gam çekmesin ve Allah'ın vâdinin gerçek olduğunu bilsin diye geri verdik. Fakat yine de pek çoğu (bunu) bilmezler.
Edip Yüksel : Böylece onu annesine döndürdük ki gözü aydınlansın, üzülmesin ve ALLAH'ın sözünün gerçek olduğunu bilsin. Ne var ki çokları bilmez.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Böylelikle biz onu, gözü aydın olsun, gam çekmesin ve Allah'ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin, diye anasına geri verdik. Fakat yine de pek çoğu (bunu) bilmezler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Böylece Biz, Musa'yı annesine geri verdik ki, annesinin gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah'ın va'dinin kesinlikle gerçek olduğunu bilsin diye; fakat çokları bilmezler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Bu suretle onu anasına iâde eyledik ki gözü aydın olsun da huzünlenmesin ve bilsin ki Allahın va'di muhakkak haktır ve lâkin çokları bilmezler
Fizilal-il Kuran : Böylece biz onu annesine geri verdik ki gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah'ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin. Fakat çoğu bunu bilmez.
Gültekin Onan : Böylelikle, gözünün aydın olması, üzülmemesi ve gerçekten Tanrı'nın vaadinin hak olduğunu bilmesi için onu annesine geri vermiş olduk. Ancak onların çoğu bilmezler.
Hakkı Yılmaz : Böylelikle Biz o'nu, gözü aydın olsun, gam çekmesin ve Allah'ın verdiği sözün gerçek olduğunu bilsin diye annesine geri verdik. –Velâkin onların pek çoğu bilmezler.–
Hasan Basri Çantay : İşte (böylece) onu anasına iaade etdik. Tâki gözü aydın olsun, tasalanmasın, Allahın va'dinin şübhesiz bir hak olduğunu bilsin. Fakat onların çoğu (bunu) bilmezler.
Hayrat Neşriyat : Böylece onu annesine geri verdik ki, gözü aydın olsun, üzülmesin ve şübhesiz, Allah’ın va'dinin gerçek olduğunu bilsin! Fakat onların çoğu (bunu) bilmezler.
İbni Kesir : Böylece onun gözü aydın olsun, tasalanmasın ve Allah'ın vaadinin mutlak gerçek olduğunu bilsin diye, annesine geri verdik. Ama onların çoğu bilmezler.
İskender Evrenosoğlu : Böylece onu annesine geri verdik, gözü aydın olsun ve mahzun olmasın ve Allah'ın vaadinin hak olduğunu bilsin diye. Ve lâkin onların çoğu bilmezler.
Muhammed Esed : İşte böylece, o'nu annesine kavuşturduk ki gözü gönlü aydınlansın, artık üzülmesin ve onların çoğu bunu bilmeseler bile o, Allah'ın verdiği sözün mutlaka gerçekleşeceğini bilsin!
Ömer Nasuhi Bilmen : Artık O'nu validesine döndürdük ki, gözü aydın olsun ve mahzun olmasın ve bilmiş olsun ki, Allah'ın vaadi şüphe yok ki haktır, velâkin onların çoğu bilmezler.
Ömer Öngüt : Böylece biz onu annesine geri verdik ki, gözü aydın olsun da üzülmesin ve Allah'ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin. Fakat çoğu bunu bilmezler.
Şaban Piriş : Böylece onu; gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah’ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin diye annesine geri verdik. Fakat, onların çoğu bilmezler.
Suat Yıldırım : Böylece onu annesine kavuşturduk ki gözü aydın olsun, tasalanmasın ve Allah’ın vâdinin gerçek olduğunu, fakat insanların çoğunun bunu anlamadıklarını öğrensin.
Süleyman Ateş : Böylece biz onu, annesine geri verdik ki gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allâh'ın va'dinin gerçek olduğunu bilsin. Fakat çokları bilmezler.
Tefhim-ul Kuran : Böylelikle, gözünün aydın olması, hüzne kapılmaması ve gerçekten Allah'ın va'dinin hak olduğunu bilmesi için, onu annesine geri vermiş olduk. Ancak onların çoğu bilmezler.
Ümit Şimşek : Onu annesine böylece kavuşturduk-tâ ki annesinin gözü aydın olsun, tasalanmasın ve bilsin ki Allah'ın vaadi haktır; lâkin insanların çoğu bunu bilmez.
Yaşar Nuri Öztürk : Nihayet Mûsa'yı öz anasına geri çevirdik ki, o ananın gözü aydın olsun, kederlenmesin ve Allah'ın vaadinin hak olduğunu bilsin. Fakat çokları bunu bilmezler.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}