» 28 / Kasas  82:

Kuran Sırası: 28
İniş Sırası: 49
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88

 » 28 / Kasas  Suresi: 82
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَأَصْبَحَ (VÊṦBḪ) = ve eSbeHa : ve başladılar
2. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne :
3. تَمَنَّوْا (TMNVE) = temennev : ve isteyenler
4. مَكَانَهُ (MKENH) = mekānehu : onun yerinde olmayı
5. بِالْأَمْسِ (BELÊMS) = bil-emsi : dün
6. يَقُولُونَ (YGVLVN) = yeḳūlūne : demeğe
7. وَيْكَأَنَّ (VYKÊN) = veykeenne : vay demek ki
8. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah
9. يَبْسُطُ (YBSŦ) = yebsuTu : bollaştırıyor
10. الرِّزْقَ (ELRZG) = r-rizḳa : rızkı
11. لِمَنْ (LMN) = limen : kimseye
12. يَشَاءُ (YŞEÙ) = yeşā'u : dilediği
13. مِنْ (MN) = min : -ndan
14. عِبَادِهِ (ABED̃H) = ǐbādihi : kulları-
15. وَيَقْدِرُ (VYGD̃R) = ve yeḳdiru : ve kısıyor
16. لَوْلَا (LVLE) = levlā : olmasaydı
17. أَنْ (ÊN) = en :
18. مَنَّ (MN) = menne : lutfetmesi
19. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah'ın
20. عَلَيْنَا (ALYNE) = ǎleynā : bize
21. لَخَسَفَ (LḢSF) = leḣasefe : yere batırırdı
22. بِنَا (BNE) = binā : bizi de
23. وَيْكَأَنَّهُ (VYKÊNH) = veykeennehu : demekki gerçekten
24. لَا (LE) = lā :
25. يُفْلِحُ (YFLḪ) = yufliHu : iflah olmaz
26. الْكَافِرُونَ (ELKEFRVN) = l-kāfirūne : kafirler
ve başladılar | | ve isteyenler | onun yerinde olmayı | dün | demeğe | vay demek ki | Allah | bollaştırıyor | rızkı | kimseye | dilediği | -ndan | kulları- | ve kısıyor | olmasaydı | | lutfetmesi | Allah'ın | bize | yere batırırdı | bizi de | demekki gerçekten | | iflah olmaz | kafirler |

[ṦBḪ] [] [MNY] [KVN] [] [GVL] [] [] [BSŦ] [RZG] [] [ŞYE] [] [ABD̃] [GD̃R] [] [] [MNN] [] [] [ḢSF] [] [] [] [FLḪ] [KFR]
VÊṦBḪ ELZ̃YN TMNVE MKENH BELÊMS YGVLVN VYKÊN ELLH YBSŦ ELRZG LMN YŞEÙ MN ABED̃H VYGD̃R LVLE ÊN MN ELLH ALYNE LḢSF BNE VYKÊNH LE YFLḪ ELKEFRVN

ve eSbeHa elleƶīne temennev mekānehu bil-emsi yeḳūlūne veykeenne llahe yebsuTu r-rizḳa limen yeşā'u min ǐbādihi ve yeḳdiru levlā en menne llahu ǎleynā leḣasefe binā veykeennehu yufliHu l-kāfirūne
وأصبح الذين تمنوا مكانه بالأمس يقولون ويكأن الله يبسط الرزق لمن يشاء من عباده ويقدر لولا أن من الله علينا لخسف بنا ويكأنه لا يفلح الكافرون

 » 28 / Kasas  Suresi: 82
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وأصبح ص ب ح | ṦBḪ VÊṦBḪ ve eSbeHa ve başladılar And began,
الذين | ELZ̃YN elleƶīne those who
تمنوا م ن ي | MNY TMNVE temennev ve isteyenler (had) wished
مكانه ك و ن | KVN MKENH mekānehu onun yerinde olmayı his position
بالأمس | BELÊMS bil-emsi dün the day before
يقولون ق و ل | GVL YGVLVN yeḳūlūne demeğe (to) say,
ويكأن | VYKÊN veykeenne vay demek ki """Ah! That"
الله | ELLH llahe Allah Allah
يبسط ب س ط | BSŦ YBSŦ yebsuTu bollaştırıyor extends
الرزق ر ز ق | RZG ELRZG r-rizḳa rızkı the provision
لمن | LMN limen kimseye for whom
يشاء ش ي ا | ŞYE YŞEÙ yeşā'u dilediği He wills
من | MN min -ndan of
عباده ع ب د | ABD̃ ABED̃H ǐbādihi kulları- His slaves,
ويقدر ق د ر | GD̃R VYGD̃R ve yeḳdiru ve kısıyor and restricts it.
لولا | LVLE levlā olmasaydı If not
أن | ÊN en that
من م ن ن | MNN MN menne lutfetmesi Allah had favored
الله | ELLH llahu Allah'ın Allah had favored
علينا | ALYNE ǎleynā bize [to] us
لخسف خ س ف | ḢSF LḢSF leḣasefe yere batırırdı He would have caused it to swallow us.
بنا | BNE binā bizi de He would have caused it to swallow us.
ويكأنه | VYKÊNH veykeennehu demekki gerçekten Ah! That
لا | LE not
يفلح ف ل ح | FLḪ YFLḪ yufliHu iflah olmaz will succeed
الكافرون ك ف ر | KFR ELKEFRVN l-kāfirūne kafirler "the disbelievers."""

28:82 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve başladılar | | ve isteyenler | onun yerinde olmayı | dün | demeğe | vay demek ki | Allah | bollaştırıyor | rızkı | kimseye | dilediği | -ndan | kulları- | ve kısıyor | olmasaydı | | lutfetmesi | Allah'ın | bize | yere batırırdı | bizi de | demekki gerçekten | | iflah olmaz | kafirler |

[ṦBḪ] [] [MNY] [KVN] [] [GVL] [] [] [BSŦ] [RZG] [] [ŞYE] [] [ABD̃] [GD̃R] [] [] [MNN] [] [] [ḢSF] [] [] [] [FLḪ] [KFR]
VÊṦBḪ ELZ̃YN TMNVE MKENH BELÊMS YGVLVN VYKÊN ELLH YBSŦ ELRZG LMN YŞEÙ MN ABED̃H VYGD̃R LVLE ÊN MN ELLH ALYNE LḢSF BNE VYKÊNH LE YFLḪ ELKEFRVN

ve eSbeHa elleƶīne temennev mekānehu bil-emsi yeḳūlūne veykeenne llahe yebsuTu r-rizḳa limen yeşā'u min ǐbādihi ve yeḳdiru levlā en menne llahu ǎleynā leḣasefe binā veykeennehu yufliHu l-kāfirūne
وأصبح الذين تمنوا مكانه بالأمس يقولون ويكأن الله يبسط الرزق لمن يشاء من عباده ويقدر لولا أن من الله علينا لخسف بنا ويكأنه لا يفلح الكافرون

[ص ب ح] [] [م ن ي] [ك و ن] [] [ق و ل] [] [] [ب س ط] [ر ز ق] [] [ش ي ا] [] [ع ب د] [ق د ر] [] [] [م ن ن] [] [] [خ س ف] [] [] [] [ف ل ح] [ك ف ر]

 » 28 / Kasas  Suresi: 82
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وأصبح ص ب ح | ṦBḪ VÊṦBḪ ve eSbeHa ve başladılar And began,
Vav,,Sad,Be,Ha,
6,,90,2,8,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض من اخوات «كان»
الذين | ELZ̃YN elleƶīne those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
تمنوا م ن ي | MNY TMNVE temennev ve isteyenler (had) wished
Te,Mim,Nun,Vav,Elif,
400,40,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
مكانه ك و ن | KVN MKENH mekānehu onun yerinde olmayı his position
Mim,Kef,Elif,Nun,He,
40,20,1,50,5,
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
بالأمس | BELÊMS bil-emsi dün the day before
Be,Elif,Lam,,Mim,Sin,
2,1,30,,40,60,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
يقولون ق و ل | GVL YGVLVN yeḳūlūne demeğe (to) say,
Ye,Gaf,Vav,Lam,Vav,Nun,
10,100,6,30,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ويكأن | VYKÊN veykeenne vay demek ki """Ah! That"
Vav,Ye,Kef,,Nun,
6,10,20,,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب من اخوات «ان»
الله | ELLH llahe Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
يبسط ب س ط | BSŦ YBSŦ yebsuTu bollaştırıyor extends
Ye,Be,Sin,Tı,
10,2,60,9,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
الرزق ر ز ق | RZG ELRZG r-rizḳa rızkı the provision
Elif,Lam,Re,Ze,Gaf,
1,30,200,7,100,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
لمن | LMN limen kimseye for whom
Lam,Mim,Nun,
30,40,50,
P – prefixed preposition lām
REL – relative pronoun
جار ومجرور
يشاء ش ي ا | ŞYE YŞEÙ yeşā'u dilediği He wills
Ye,Şın,Elif,,
10,300,1,,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
من | MN min -ndan of
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
عباده ع ب د | ABD̃ ABED̃H ǐbādihi kulları- His slaves,
Ayn,Be,Elif,Dal,He,
70,2,1,4,5,
N – genitive masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ويقدر ق د ر | GD̃R VYGD̃R ve yeḳdiru ve kısıyor and restricts it.
Vav,Ye,Gaf,Dal,Re,
6,10,100,4,200,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
الواو عاطفة
فعل مضارع
لولا | LVLE levlā olmasaydı If not
Lam,Vav,Lam,Elif,
30,6,30,1,
COND – conditional particle
حرف شرط
أن | ÊN en that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
من م ن ن | MNN MN menne lutfetmesi Allah had favored
Mim,Nun,
40,50,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
الله | ELLH llahu Allah'ın Allah had favored
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
علينا | ALYNE ǎleynā bize [to] us
Ayn,Lam,Ye,Nun,Elif,
70,30,10,50,1,
P – preposition
PRON – 1st person plural object pronoun
جار ومجرور
لخسف خ س ف | ḢSF LḢSF leḣasefe yere batırırdı He would have caused it to swallow us.
Lam,Hı,Sin,Fe,
30,600,60,80,
EMPH – emphatic prefix lām
V – 3rd person masculine singular perfect verb
اللام لام التوكيد
فعل ماض
بنا | BNE binā bizi de He would have caused it to swallow us.
Be,Nun,Elif,
2,50,1,
P – prefixed preposition bi
PRON – 1st person plural personal pronoun
جار ومجرور
ويكأنه | VYKÊNH veykeennehu demekki gerçekten Ah! That
Vav,Ye,Kef,,Nun,He,
6,10,20,,50,5,
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
حرف نصب من اخوات «ان» والهاء ضمير متصل في محل نصب اسم «ويكان»
لا | LE not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يفلح ف ل ح | FLḪ YFLḪ yufliHu iflah olmaz will succeed
Ye,Fe,Lam,Ha,
10,80,30,8,
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb
فعل مضارع
الكافرون ك ف ر | KFR ELKEFRVN l-kāfirūne kafirler "the disbelievers."""
Elif,Lam,Kef,Elif,Fe,Re,Vav,Nun,
1,30,20,1,80,200,6,50,
N – nominative masculine plural active participle
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَأَصْبَحَ: ve başladılar | الَّذِينَ: | تَمَنَّوْا: ve isteyenler | مَكَانَهُ: onun yerinde olmayı | بِالْأَمْسِ: dün | يَقُولُونَ: demeğe | وَيْكَأَنَّ: vay demek ki | اللَّهَ: Allah | يَبْسُطُ: bollaştırıyor | الرِّزْقَ: rızkı | لِمَنْ: kimseye | يَشَاءُ: dilediği | مِنْ: -ndan | عِبَادِهِ: kulları- | وَيَقْدِرُ: ve kısıyor | لَوْلَا: olmasaydı | أَنْ: | مَنَّ: lutfetmesi | اللَّهُ: Allah'ın | عَلَيْنَا: bize | لَخَسَفَ: yere batırırdı | بِنَا: bizi de | وَيْكَأَنَّهُ: demekki gerçekten | لَا: | يُفْلِحُ: iflah olmaz | الْكَافِرُونَ: kafirler |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وأصبح WÊṦBḪ ve başladılar | الذين ELZ̃YN | تمنوا TMNWE ve isteyenler | مكانه MKENH onun yerinde olmayı | بالأمس BELÊMS dün | يقولون YGWLWN demeğe | ويكأن WYKÊN vay demek ki | الله ELLH Allah | يبسط YBSŦ bollaştırıyor | الرزق ELRZG rızkı | لمن LMN kimseye | يشاء YŞEÙ dilediği | من MN -ndan | عباده ABED̃H kulları- | ويقدر WYGD̃R ve kısıyor | لولا LWLE olmasaydı | أن ÊN | من MN lutfetmesi | الله ELLH Allah'ın | علينا ALYNE bize | لخسف LḢSF yere batırırdı | بنا BNE bizi de | ويكأنه WYKÊNH demekki gerçekten | لا LE | يفلح YFLḪ iflah olmaz | الكافرون ELKEFRWN kafirler |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve eSbeHa: ve başladılar | elleƶīne: | temennev: ve isteyenler | mekānehu: onun yerinde olmayı | bil-emsi: dün | yeḳūlūne: demeğe | veykeenne: vay demek ki | llahe: Allah | yebsuTu: bollaştırıyor | r-rizḳa: rızkı | limen: kimseye | yeşā'u: dilediği | min: -ndan | ǐbādihi: kulları- | ve yeḳdiru: ve kısıyor | levlā: olmasaydı | en: | menne: lutfetmesi | llahu: Allah'ın | ǎleynā: bize | leḣasefe: yere batırırdı | binā: bizi de | veykeennehu: demekki gerçekten | : | yufliHu: iflah olmaz | l-kāfirūne: kafirler |
Kırık Meal (Transcript) : |VÊṦBḪ: ve başladılar | ELZ̃YN: | TMNVE: ve isteyenler | MKENH: onun yerinde olmayı | BELÊMS: dün | YGVLVN: demeğe | VYKÊN: vay demek ki | ELLH: Allah | YBSŦ: bollaştırıyor | ELRZG: rızkı | LMN: kimseye | YŞEÙ: dilediği | MN: -ndan | ABED̃H: kulları- | VYGD̃R: ve kısıyor | LVLE: olmasaydı | ÊN: | MN: lutfetmesi | ELLH: Allah'ın | ALYNE: bize | LḢSF: yere batırırdı | BNE: bizi de | VYKÊNH: demekki gerçekten | LE: | YFLḪ: iflah olmaz | ELKEFRVN: kafirler |
Abdulbaki Gölpınarlı : Dün, onun yerinde olmayı dileyenler, öylesine sabahladılar ki hey gidi hey diyorlardı, şüphe yok ki Allah, kullarından dilediğinin rızkını bollaştırmada, dilediğini daraltmada, Allah lûtfetmeseydi bize, bizi de yere geçirirdi ve hey gidi hey, şüphe yok ki kâfirler kurtulmazlar, muratlarına ermezler.
Adem Uğur : Daha dün onun yerinde olmayı isteyenler: Demek ki, Allah rızkı, kullarından dilediğine bol veriyor, dilediğine de az. Şayet Allah bize lütufta bulunmuş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vay! Demek ki inkârcılar iflâh olmazmış! demeye başladılar.
Ahmed Hulusi : Daha dün onun (Karun'un) yerinde olmak isteyenler, şöyle diyerek sabahladı: "Vay, demek ki Allâh kullarından dilediğinin yaşam gıdasını arttırıyor ve (dilediğine de) kısıyor! Allâh bize lütfedip korumasaydı, elbette bizi de yerin dibine geçirirdi. . . Vay, demek ki hakikat bilgisini inkâr edenler kurtulamazlar!"
Ahmet Tekin : Daha dün onun yerinde olmayı arzulayanlar: 'Demek ki, Allah rızkı, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kullarından bazılarına bollaştırıyor, bazılarına da ölçüyle kısarak veriyor. Şayet Allah bize lütufda bulunmuş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vay, demek ki, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirler, nankörler iflâh olmazmış, ebedî nimetlerle mutluluğa eremezmiş.' demeye başladılar.
Ahmet Varol : Dün onun yerinde olmayı arzulayanlar da: 'Vay! Demek ki Allah kullarından dilediğine rızkı genişletiyor ve daraltıyor! Eğer Allah bize lütfetmiş olmasaydı muhakkak bizi de batırırdı. Vay! Demek ki inkarcılar gerçekten kurtuluşa eremezler!' demeye başladılar.
Ali Bulaç : Dün, onun yerinde olmayı dileyenler, sabahladıklarında: "Vay, demek ki Allah, kullarından dilediğinin rızkını genişletip yaymakta ve kısıp daraltmaktadır. Eğer Allah, bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de şüphesiz batırırdı. Vay, demek gerçekten inkâr edenler felah bulamaz" demeye başladılar.
Ali Fikri Yavuz : Dün onun mal ve saltanatını temenni edenler, şöyle demeğe başladılar: “- Vay, demek ki, Allah dilediği kimsenin rızkını genişletiyor ve daraltıyor. Eğer Allah bize lütuf etmeseydi, bizi de batırmıştı! Vay, demek ki hakikat şu: Kâfirler asla kurtulmıyacak!...”
Bekir Sadak : Daha dun onun yerinde olmayi dileyenler: «Demek Allah kullarindan dilediginin rizkini genisletip bir olcuye gore veriyor. Eger Allah bize lutfetmis olmasaydi, bizi de yerin dibine gecirirdi. Demek ki inkarcilar basariya eremezler» demeye basladilar. *
Celal Yıldırım : Daha dün onun yerinde olmayı temenni edenler sabahlayınca, «vay!» dediler, «demek Allah rızkı kullarından dilediği kimselere genişletiyor, dilediğine daraltıyor. Eğer Allah bize lûtfetmeseydi, elbette bizi de yerin dibine geçirirdi. Vay! Demek ki inkâra saplananlar (küfrü seçip azgınlık göstererek böbürlenenler) umduklarına kavuşamazlar.»
Diyanet İşleri : Daha dün onun yerinde olmayı arzu edenler, “Vay! Demek ki Allah, kullarından dilediği kimselere rızkı bol verir ve (dilediğine) kısarmış. Allah, bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Demek ki kâfirler iflah olmayacak” demeye başladılar.
Diyanet İşleri (eski) : Daha dün onun yerinde olmayı dileyenler: 'Demek Allah kullarından dilediğinin rızkını genişletip bir ölçüye göre veriyor. Eğer Allah bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Demek ki inkarcılar başarıya eremezler' demeye başladılar.
Diyanet Vakfi : Daha dün onun yerinde olmayı isteyenler: Demek ki, Allah rızkı, kullarından dilediğine bol veriyor, dilediğine de az. Şayet Allah bize lütufta bulunmuş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vay! Demek ki inkârcılar iflâh olmazmış! demeye başladılar.
Edip Yüksel : Bir önceki gün onun durumuna imrenenler, 'Demek ki ALLAH kullarından dilediğine rızkı bol verir, dilediğine de kısar. ALLAH bize lütfetmeseydi bizi de batırırdı. Demek kafirler başarıya ulaşamazlar,' demeye başladılar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Daha dün onun yerinde olmayı isteyenler de: «Demek ki Allah kullarından dilediğine rızkı çok da, az da verir. Şayet Allah bize lütufta bulunmuş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Demek ki inkârcılar iflah olmazmış» demeye başladılar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Dün onun yerinde olmayı temenni edenler de bu sabah şöyle diyorlardı: «Vay be, demek ki, Allah, nimetini kullarından dilediğine seriyor ve kısıyor. Eğer Allah bize lutufta bulunmasaydı, bizi de batırmıştı. Ay, demek ki, gerçekten kafirler felah bulmayacaklar!»
Elmalılı Hamdi Yazır : Dün onun mevkıini temenni edenler de bu sabah şöyle diyorlardı: vayy be, demek ki Allah rızkı kullarından dilediğine seriyor ve kısıyor, eğer Allah bize lûtf etmese idi bizi de batırmıştı, âyy demek ki hakıkat bu: kâfirler felâh bulmıyacak
Fizilal-il Kuran : Dün onun yerinde olmayı isteyenler; «Demek Allah, kullarından dilediğinin rızkını genişletip bir ölçüye göre veriyor. Allah bize lutfetmemiş olsaydı, bizi de yerin dibine batırırdı. Demek ki, kâfirler kurtulmazlar» demeye başladı.
Gültekin Onan : Dün, onun yerinde olmayı dileyenler, sabahladıklarında: "Vay, demek ki Tanrı kullarından dilediğinin rızkını genişletip / yaymakta veya kısıp / daraltmaktadır. Eğer Tanrı bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de şüphesiz batırırdı. Vay, demek gerçekten kafirler kurtuluşa eremezler" demeye başladılar.
Hakkı Yılmaz : "Ve daha dün onun yerinde olmayı isteyenler, “Demek ki Allah kullarından dilediğine rızkı genişletiyor ve daraltıyor. Şâyet Allah bize armağan vermiş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Ve demek ki kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenler kendilerini kurtaramıyorlar” diyerek sabahladılar. "
Hasan Basri Çantay : Dün onun mevkiini temennî edenler sabahleyin (şöyle) diyorlardı: «Vay, demek ki Allah, kullarından kimi dilerse onun rızkını yayıyor (genişletiyor, yahud) daraltıyor. Allah bize lûtfetmeseydi bizi de muhakkak batırırdı. Vay, demek ki hakıykat şudur: Kâfirler felâh bulmaz»!
Hayrat Neşriyat : Dün onun yerinde olmayı temennî edenler, (ertesi sabah): 'Vay! Demek şu gerçek ki Allah, kullarından dilediğine rızkı genişletiyor ve (dilediğine de) daraltıyor. Eğer Allah bize lütufta bulunmuş olmasaydı, elbette bizi de yere batırırdı. Vay! Demek şu gerçek ki, kâfirler kurtuluşa ermeyecek!' demeye başladılar.
İbni Kesir : Daha dün onun yerinde olmayı isteyenler: Vay demek ki Allah; kullarından dilediğinin rızkını genişletip daraltmaktadır. Eğer Allah, bize lutfetmemiş olsaydı; bizi de yerin dibine geçirirdi. Vay, demek ki kafirler, asla felah bulmazlar, demeye başladılar.
İskender Evrenosoğlu : Ve dün onun yerinde olmayı temenni edenler, sabahlayınca "Vay! Öyleyse Allah, kullarından dilediğinin rızkını genişletir ve daraltır (takdir eder). Eğer Allah bizi ni'metlendirmiş olmasaydı, mutlaka bizi de yere geçirirdi. Vay! Demek ki kâfirler, felâha ermez." dediler.
Muhammed Esed : Ve daha dün onun yerinde olmak isteyenler: "Vah bize!" dediler, "Demek ki, kullarından dilediğine rızkı geniş tutan, dilediğine de ölçülü, idareli veren Allah'mış! Ya Allah bize lütfetmemiş olsaydı, hiç şüphe yok, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vah vah, demek, hakkı inkar edenler iflah olmazmış!"
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve dünkü gün onun mekanını temenni edenler, ertesi sabah diyorlardı ki: «Vay sana! Şüphe yok ki, Allah kullarından dilediğine rızkı yayıyor ve daraltıyor. Eğer Allah bize lûtfetmese idi elbette bizi de batırmıştı. Ay! Muhakkak ki, kâfir olanlar felâha eremezler.»
Ömer Öngüt : Daha dün onun yerinde olmayı isteyenler: “Vay! Demek ki Allah kullarından dilediğinin rızkını genişletip bir ölçüye göre veriyor. Eğer Allah bize lütfetmemiş olsaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vay! Demek ki kâfirler aslâ felâh bulmazlar. ” demeye başladılar.
Şaban Piriş : Daha dün, onun yerinde olmayı arzu edenler: -Vay, demek ki, Allah, kullarından dilediğinin rızkını genişletiyor ve dilediğininkini daraltıyormuş. Allah’ın bize nimetleri olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vay, demek ki inkarcılar kurtuluşa eremezlermiş, demeye başladılar.
Suat Yıldırım : Daha dün onun yerinde olmaya can atanlar bu sabah şöyle dediler: "Vah bize! Meğer Allah dilediği kimsenin rızkını bol bol verir, dilediğinin rızkını kısarmış! Şayet Allah bize lütfedip korumasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vah vah! Demek ki gerçekten kâfirler iflah olmazmış!"
Süleyman Ateş : Dün onun yerinde olmayı isteyenler: "Vay, demek Allâh kullarından dilediğine rızkı açar ve kısar. Allâh bize lutfetmiş olmasaydı, bizi de yere batırırdı. Demek gerçekten kâfirler iflâh olmaz!" demeğe başladılar.
Tefhim-ul Kuran : Dün, onun yerinde olmayı dileyenler, sabahladıklarında: «Vay, demek ki Allah, kullarından dilediğinin rızkını genişletip yaymakta ve kısıp daraltmaktadır. Eğer Allah, bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de şüphesiz batırırdı. Vay, demek gerçekten küfre sapanlar felah bulamaz» demeğe başladılar.
Ümit Şimşek : Akşam vakti onun yerinde olmak isteyenler ise, sabahladıklarında, 'Demek ki,' diyorlardı, 'Allah kullarından dilediğinin rızkını genişletir, dilediğininkini de daraltırmış. Allah bize lütfetmeseydi biz de yerin dibine geçecektik. Demek nankörler iflâh olmuyormuş!'
Yaşar Nuri Öztürk : Akşam onun mevkiine/konumuna imrenenler sabah şöyle diyorlardı: "Vay be! Allah, kullarından dilediğine rızkı açıp yayıyor, dilediğine de ölçüyle veriyor/kısıyor. Allah bize lütufta bulunmasaydı, vallahi bizi de batırmıştı. Demek ki, inkârcılar asla iflah etmiyorlar."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}