» 28 / Kasas  47:

Kuran Sırası: 28
İniş Sırası: 49
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88

 » 28 / Kasas  Suresi: 47
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَلَوْلَا (VLVLE) = velevlā : keşke olmasalardı
2. أَنْ (ÊN) = en :
3. تُصِيبَهُمْ (TṦYBHM) = tuSībehum : başlarına geldiği zaman
4. مُصِيبَةٌ (MṦYBT) = muSībetun : bir felaket
5. بِمَا (BME) = bimā : yüzünden
6. قَدَّمَتْ (GD̃MT) = ḳaddemet : yaptıkları (günahları)
7. أَيْدِيهِمْ (ÊYD̃YHM) = eydīhim : kendi elleriyle
8. فَيَقُولُوا (FYGVLVE) = fe yeḳūlū : diyecekler
9. رَبَّنَا (RBNE) = rabbenā : Rabbimiz
10. لَوْلَا (LVLE) = levlā : keşke
11. أَرْسَلْتَ (ÊRSLT) = erselte : gönderseydin
12. إِلَيْنَا (ÎLYNE) = ileynā : bize
13. رَسُولًا (RSVLE) = rasūlen : bir elçi
14. فَنَتَّبِعَ (FNTBA) = fenettebiǎ : uysaydık
15. ايَاتِكَ ( ËYETK) = āyātike : ayetlerine
16. وَنَكُونَ (VNKVN) = ve nekūne : ve olsaydık
17. مِنَ (MN) = mine : -den
18. الْمُؤْمِنِينَ (ELMÙMNYN) = l-mu'minīne : mü'minler-
keşke olmasalardı | | başlarına geldiği zaman | bir felaket | yüzünden | yaptıkları (günahları) | kendi elleriyle | diyecekler | Rabbimiz | keşke | gönderseydin | bize | bir elçi | uysaydık | ayetlerine | ve olsaydık | -den | mü'minler- |

[] [] [ṦVB] [ṦVB] [] [GD̃M] [YD̃Y] [GVL] [RBB] [] [RSL] [] [RSL] [TBA] [EYY] [KVN] [] [EMN]
VLVLE ÊN TṦYBHM MṦYBT BME GD̃MT ÊYD̃YHM FYGVLVE RBNE LVLE ÊRSLT ÎLYNE RSVLE FNTBA ËYETK VNKVN MN ELMÙMNYN

velevlā en tuSībehum muSībetun bimā ḳaddemet eydīhim fe yeḳūlū rabbenā levlā erselte ileynā rasūlen fenettebiǎ āyātike ve nekūne mine l-mu'minīne
ولولا أن تصيبهم مصيبة بما قدمت أيديهم فيقولوا ربنا لولا أرسلت إلينا رسولا فنتبع آياتك ونكون من المؤمنين

 » 28 / Kasas  Suresi: 47
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولولا | VLVLE velevlā keşke olmasalardı And if not
أن | ÊN en [that]
تصيبهم ص و ب | ṦVB TṦYBHM tuSībehum başlarına geldiği zaman struck them
مصيبة ص و ب | ṦVB MṦYBT muSībetun bir felaket a disaster
بما | BME bimā yüzünden for what
قدمت ق د م | GD̃M GD̃MT ḳaddemet yaptıkları (günahları) had sent forth
أيديهم ي د ي | YD̃Y ÊYD̃YHM eydīhim kendi elleriyle their hands
فيقولوا ق و ل | GVL FYGVLVE fe yeḳūlū diyecekler and they would say,
ربنا ر ب ب | RBB RBNE rabbenā Rabbimiz """Our Lord!"
لولا | LVLE levlā keşke Why not
أرسلت ر س ل | RSL ÊRSLT erselte gönderseydin You sent
إلينا | ÎLYNE ileynā bize to us
رسولا ر س ل | RSL RSVLE rasūlen bir elçi a Messenger
فنتبع ت ب ع | TBA FNTBA fenettebiǎ uysaydık so we (could have) followed
آياتك ا ي ي | EYY ËYETK āyātike ayetlerine Your Verses
ونكون ك و ن | KVN VNKVN ve nekūne ve olsaydık and we (would) have been
من | MN mine -den of
المؤمنين ا م ن | EMN ELMÙMNYN l-mu'minīne mü'minler- "the believers?"""

28:47 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

keşke olmasalardı | | başlarına geldiği zaman | bir felaket | yüzünden | yaptıkları (günahları) | kendi elleriyle | diyecekler | Rabbimiz | keşke | gönderseydin | bize | bir elçi | uysaydık | ayetlerine | ve olsaydık | -den | mü'minler- |

[] [] [ṦVB] [ṦVB] [] [GD̃M] [YD̃Y] [GVL] [RBB] [] [RSL] [] [RSL] [TBA] [EYY] [KVN] [] [EMN]
VLVLE ÊN TṦYBHM MṦYBT BME GD̃MT ÊYD̃YHM FYGVLVE RBNE LVLE ÊRSLT ÎLYNE RSVLE FNTBA ËYETK VNKVN MN ELMÙMNYN

velevlā en tuSībehum muSībetun bimā ḳaddemet eydīhim fe yeḳūlū rabbenā levlā erselte ileynā rasūlen fenettebiǎ āyātike ve nekūne mine l-mu'minīne
ولولا أن تصيبهم مصيبة بما قدمت أيديهم فيقولوا ربنا لولا أرسلت إلينا رسولا فنتبع آياتك ونكون من المؤمنين

[] [] [ص و ب] [ص و ب] [] [ق د م] [ي د ي] [ق و ل] [ر ب ب] [] [ر س ل] [] [ر س ل] [ت ب ع] [ا ي ي] [ك و ن] [] [ا م ن]

 » 28 / Kasas  Suresi: 47
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولولا | VLVLE velevlā keşke olmasalardı And if not
Vav,Lam,Vav,Lam,Elif,
6,30,6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
COND – conditional particle
الواو عاطفة
حرف شرط
أن | ÊN en [that]
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
تصيبهم ص و ب | ṦVB TṦYBHM tuSībehum başlarına geldiği zaman struck them
Te,Sad,Ye,Be,He,Mim,
400,90,10,2,5,40,
V – 3rd person feminine singular (form IV) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع منصوب و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
مصيبة ص و ب | ṦVB MṦYBT muSībetun bir felaket a disaster
Mim,Sad,Ye,Be,Te merbuta,
40,90,10,2,400,
N – nominative feminine indefinite (form IV) active participle
اسم مرفوع
بما | BME bimā yüzünden for what
Be,Mim,Elif,
2,40,1,
P – prefixed preposition bi
REL – relative pronoun
جار ومجرور
قدمت ق د م | GD̃M GD̃MT ḳaddemet yaptıkları (günahları) had sent forth
Gaf,Dal,Mim,Te,
100,4,40,400,
V – 3rd person feminine singular (form II) perfect verb
فعل ماض
أيديهم ي د ي | YD̃Y ÊYD̃YHM eydīhim kendi elleriyle their hands
,Ye,Dal,Ye,He,Mim,
,10,4,10,5,40,
N – nominative feminine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فيقولوا ق و ل | GVL FYGVLVE fe yeḳūlū diyecekler and they would say,
Fe,Ye,Gaf,Vav,Lam,Vav,Elif,
80,10,100,6,30,6,1,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
الفاء عاطفة
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ربنا ر ب ب | RBB RBNE rabbenā Rabbimiz """Our Lord!"
Re,Be,Nun,Elif,
200,2,50,1,
N – accusative masculine noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم منصوب و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لولا | LVLE levlā keşke Why not
Lam,Vav,Lam,Elif,
30,6,30,1,
EXH – exhortation particle
حرف تحضيض
أرسلت ر س ل | RSL ÊRSLT erselte gönderseydin You sent
,Re,Sin,Lam,Te,
,200,60,30,400,
V – 2nd person masculine singular (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
إلينا | ÎLYNE ileynā bize to us
,Lam,Ye,Nun,Elif,
,30,10,50,1,
P – preposition
PRON – 1st person plural object pronoun
جار ومجرور
رسولا ر س ل | RSL RSVLE rasūlen bir elçi a Messenger
Re,Sin,Vav,Lam,Elif,
200,60,6,30,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
فنتبع ت ب ع | TBA FNTBA fenettebiǎ uysaydık so we (could have) followed
Fe,Nun,Te,Be,Ayn,
80,50,400,2,70,
CAUS – prefixed particle of cause
V – 1st person plural (form VIII) imperfect verb, subjunctive mood
الفاء سببية
فعل مضارع منصوب
آياتك ا ي ي | EYY ËYETK āyātike ayetlerine Your Verses
,Ye,Elif,Te,Kef,
,10,1,400,20,
N – genitive feminine plural noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ونكون ك و ن | KVN VNKVN ve nekūne ve olsaydık and we (would) have been
Vav,Nun,Kef,Vav,Nun,
6,50,20,6,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural imperfect verb, subjunctive mood
الواو عاطفة
فعل مضارع منصوب
من | MN mine -den of
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
المؤمنين ا م ن | EMN ELMÙMNYN l-mu'minīne mü'minler- "the believers?"""
Elif,Lam,Mim,,Mim,Nun,Ye,Nun,
1,30,40,,40,50,10,50,
N – genitive masculine plural (form IV) active participle
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَلَوْلَا: keşke olmasalardı | أَنْ: | تُصِيبَهُمْ: başlarına geldiği zaman | مُصِيبَةٌ: bir felaket | بِمَا: yüzünden | قَدَّمَتْ: yaptıkları (günahları) | أَيْدِيهِمْ: kendi elleriyle | فَيَقُولُوا: diyecekler | رَبَّنَا: Rabbimiz | لَوْلَا: keşke | أَرْسَلْتَ: gönderseydin | إِلَيْنَا: bize | رَسُولًا: bir elçi | فَنَتَّبِعَ: uysaydık | ايَاتِكَ: ayetlerine | وَنَكُونَ: ve olsaydık | مِنَ: -den | الْمُؤْمِنِينَ: mü'minler- |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ولولا WLWLE keşke olmasalardı | أن ÊN | تصيبهم TṦYBHM başlarına geldiği zaman | مصيبة MṦYBT bir felaket | بما BME yüzünden | قدمت GD̃MT yaptıkları (günahları) | أيديهم ÊYD̃YHM kendi elleriyle | فيقولوا FYGWLWE diyecekler | ربنا RBNE Rabbimiz | لولا LWLE keşke | أرسلت ÊRSLT gönderseydin | إلينا ÎLYNE bize | رسولا RSWLE bir elçi | فنتبع FNTBA uysaydık | آياتك ËYETK ayetlerine | ونكون WNKWN ve olsaydık | من MN -den | المؤمنين ELMÙMNYN mü'minler- |
Kırık Meal (Okunuş) : |velevlā: keşke olmasalardı | en: | tuSībehum: başlarına geldiği zaman | muSībetun: bir felaket | bimā: yüzünden | ḳaddemet: yaptıkları (günahları) | eydīhim: kendi elleriyle | fe yeḳūlū: diyecekler | rabbenā: Rabbimiz | levlā: keşke | erselte: gönderseydin | ileynā: bize | rasūlen: bir elçi | fenettebiǎ: uysaydık | āyātike: ayetlerine | ve nekūne: ve olsaydık | mine: -den | l-mu'minīne: mü'minler- |
Kırık Meal (Transcript) : |VLVLE: keşke olmasalardı | ÊN: | TṦYBHM: başlarına geldiği zaman | MṦYBT: bir felaket | BME: yüzünden | GD̃MT: yaptıkları (günahları) | ÊYD̃YHM: kendi elleriyle | FYGVLVE: diyecekler | RBNE: Rabbimiz | LVLE: keşke | ÊRSLT: gönderseydin | ÎLYNE: bize | RSVLE: bir elçi | FNTBA: uysaydık | ËYETK: ayetlerine | VNKVN: ve olsaydık | MN: -den | ELMÙMNYN: mü'minler- |
Abdulbaki Gölpınarlı : Onlara, elleriyle hazırladıkları bir felâket gelip çatsaydı Rabbimiz derlerdi, bize bir peygamber gönderseydin de delillerine uysaydık ve inananlara katılsaydık.
Adem Uğur : Bizzat kendi yaptıklarından dolayı başlarına bir musibet geldiğinde: Rabbimiz! Ne olurdu bize bir peygamber gönderseydin de, âyetlerine uysak ve müminlerden olsaydık! diyecek olmasalardı (seni göndermezdik).
Ahmed Hulusi : Kendi elleriyle yaptıklarının sonucu olarak (Sünnetullah sonucu) onlara bir musibet isâbet ettiğinde: "Rabbimiz. . . Bari bize bir Rasûl irsâl etseydin de senin işaretlerine uysaydık ve iman edenlerden olsaydık" diyecek olmasalardı (Rasûl irsâl etmezdik).
Ahmet Tekin : Bizzat dünyada kendi yaptıklarından dolayı başlarına bir musibet geldiğinde: 'Rabbimiz, ne olurdu, bize özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere bir peygamber gönderseydin de, Rasullerine inen âyetlerine uysaydık, mü’minlerden olsaydık.' diyecek olmasalardı, seni göndermezdik.
Ahmet Varol : Kendi elleriyle yaptıklarından dolayı başlarına bir musibet geldiğinde: 'Rabbimiz! Bize bir peygamber gönderseydin de, senin ayetlerine uysaydık ve mü'minlerden olsaydık' diyecek olmasalardı (seni göndermezdik).
Ali Bulaç : Kendi ellerinin öne sürdükleri dolayısıyla, onlara bir musibet isabet ettiğinde: "Rabbimiz, bize de bir elçi gönderseydin de böylece senin ayetlerine uysaydık ve mü'minlerden olsaydık" diyecek olmasalardı (seni göndermezdik).
Ali Fikri Yavuz : (Ey Rasûlüm, eğer Kureyş kavmine) yaptıkları inkâr ve isyan yüzünden (kıyamet günü) başlarına bir azab geldiği zaman: “- Ey Rabbimiz, bize bir peygamber göndereydin de ayetlerine uyub müminlerden olsaydık ya.” diyecek olmasalardı, seni peygamber olarak göndermezdik. (Biz ancak onların özrünü kesmek için seni gönderdik).
Bekir Sadak : Yaptiklarindan dolayi, baslarina bir musibet geldiginde: «Rabbimiz! Bize bir peygamber gonderseydin de, ayetlerine uysak ve muminlerden olsaydik olmaz miydi?» derler.
Celal Yıldırım : Kendi ellerinin (kazanıp da) öne sürdüğünden dolayı başlarına bir musîbet geldiği zaman, «Ey Rabbimiz ! Bize bir (uyarıcı) peygamber gönderseydin de senin âyetlerine uysaydık ve (öylece) mü'minlerden olsaydık» dememeleri için (bunu böyle yaptık).
Diyanet İşleri : Kendi yaptıkları sebebiyle başlarına bir musibet gelip de, “Ey Rabbimiz! Bize bir Peygamber gönderseydin de âyetlerine uysaydık ve mü’minlerden olsaydık” diyecek olmasalardı, seni peygamber olarak göndermezdik.
Diyanet İşleri (eski) : Yaptıklarından dolayı, başlarına bir musibet geldiğinde: 'Rabbimiz! Bize bir peygamber gönderseydin de, ayetlerine uysak ve müminlerden olsaydık olmaz mıydı?' derler.
Diyanet Vakfi : Bizzat kendi yaptıklarından dolayı başlarına bir musibet geldiğinde: Rabbimiz! Ne olurdu bize bir peygamber gönderseydin de, âyetlerine uysak ve müminlerden olsaydık! diyecek olmasalardı (seni göndermezdik).
Edip Yüksel : Kendi elleriyle işledikleri yüzünden başlarına bir musibet geldiğinde, 'Rabbimiz, bize bir elçi gönderseydin de senin ayetlerine uysaydık ve inananlardan olsaydık,' diyemesinler diye...
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Bizzat kendi yaptıklarından dolayı başlarına bir musibet geldiğinde, «Rabbimiz! Ne olurdu bize bir peygamber gönderseydin de, âyetlerine uysak ve müminlerden olsaydık» diyecek olmasalardı (seni göndermezdik).
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Kendi elleriyle yaptıkları günahlar yüzünden başlarına birer felaket geldiğinde: «Ey Rabbimiz, bize bir peygamber gönderseydin de ayetlerine uyup müminlerden olsaydık.» demesinler diye.
Elmalılı Hamdi Yazır : (47-48) Ellerinin takdim eylediği günahlar yüzünden başlarına birer musîbet gelib de o vakıt «ya rabbenâ bize bir Resûl gönderseydin de âyetlerine uyup mü’minlerden olsakdı ya!» diyecek olmasalardı! Fakat şimdi onlara tarafımızdan hak gelince “Musa’ya verilen gibisi verilse ya!” dediler, ya bundan evvel Mûsâya verilene küfretmediler mi? İki sihir tezâhür etti dediler ve biz hiçbirisine inanmayız dediler.
Fizilal-il Kuran : Kendi elleriyle yaptıkları günahlar yüzünden başlarına bir felaket geldiği zaman; «Rabbimiz ne olurdu bize bir peygamber gönderseydin de ayetlerine uysak ve mü'minlerden olsaydık» demesinler diye peygamber gönderdik.
Gültekin Onan : Kendi ellerinin öne sürdükleri dolayısıyla onlara bir musibet isabet ettiğinde: "Rabbimiz, bize de bir elçi gönderseydin de böylece senin ayetlerine uysaydık ve inançlılardan olsaydık" diyecek olmasalardı (seni göndermezdik).
Hakkı Yılmaz : (46,47) Ve Biz, seslendiğimiz zaman, Tûr'un yanında da değildin. Tersine senden önce kendilerine uyarıcı/peygamber gelmeyen bir toplumu uyarman için ve kendi ellerinin yaptıklarından dolayı başlarına bir fenalık geldiğinde hemen, “Rabbimiz! Ne olurdu bize bir peygamber gönderseydin de, âyetlerine uysak ve mü’minlerden olsak” diyemesinler, onlar öğüt alsınlar diye Rabbinden bir rahmet olarak… orada geçenleri sana bildirdik, seni elçi olarak gönderdik.
Hasan Basri Çantay : Kendi elleri (ve ihtiyarları) ile öne sürdükleri (küfür ve zulüm) yüzünden onlara her hangi bir musîybet geldiği zaman: «Ey Rabbimiz, bize bir peygamber göndereydin de biz de âyetlerine ittiba edeydik, mü'minlerden olaydık ya» diyecek olmasalardı...
Hayrat Neşriyat : Ellerinin takdîm ettiği şeyler (işlediği günahlar) yüzünden başlarına bir musîbet isabet edip de: 'Rabbimiz! Bize bir peygamber gönderseydin de senin âyetlerine uyupmü’minlerden olsaydık!' diyecek olmasalardı (biz seni göndermezdik)!
İbni Kesir : Yaptıklarından ötürü başlarına bir musibet geldiği zaman: Rabbımız, bize bir peygamber gönderseydin de ayetlerine uysak ve mü'minlerden olsak olmaz mıydı? derler.
İskender Evrenosoğlu : Ve eğer elleriyle takdim ettikleri (yaptıkları) sebebiyle onlara bir musîbet isabet ederse: "Rabbimiz keşke bize bir resûl gönderseydin böylece biz, Senin âyetlerine tâbî olur ve mü'minlerden olurduk." diyecek olmasalardı (seni Nebî-Resûl olarak göndermezdik).
Muhammed Esed : Ve (ayrıca, Biz seni, Yargı Günü'nde) kendi elleriyle yapıp ettiklerinden ötürü başlarına bir musibet geldiği zaman: "Ey Rabbimiz, bize bir elçi göndermiş olsaydın senin mesajlarına uyar ve inanan kimselerden olurduk!" demesinler diye (gönderdik).
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve eğer kendi elleriyle takdim ettikleri (günahları) sebebiyle kendilerine bir musibet isabet edip de, «Ey Rabbimiz! Bize bir resûl göndermeli değil mi idin ki, artık âyetlerine tâbi olup da mü'minlerden olsa idik» diyecek olmasalardı (onlara resûl gönderilmezdi).
Ömer Öngüt : Bizzat kendi yaptıklarından ötürü başlarına bir musibet geldiği zaman: “Rabbimiz! Bize bir peygamber gönderseydin de âyetlerine uysaydık ve müminlerden olsaydık olmaz mıydı?” derler.
Şaban Piriş : Elleriyle yaptıklarından dolayı başlarına bir musibet geldiğinde: “Rabbimiz, bize bir peygamber gönderseydin de, senin ayetlerine tâbi olup müminlerden olsaydık” derler diye...
Suat Yıldırım : Eğer senin halkın inkâr ve isyanları yüzünden kıyamet günü duruşmasında başlarına azap geldiğinde:"Ey Ulu Rabbimiz, dünyada iken bize de peygamber göndermiş olsaydın, biz de âyetlerine uyarak müminler arasına dahil olurduk!" demesinler diye seni resul gönderdik.
Süleyman Ateş : Kendi elleriyle yaptıkları (günâhları) yüzünden başlarına bir felâket geldiği zaman: "Ey Rabbimiz, bize bir elçi gönderseydin de âyetlerine uyup mü'minlerden olsaydık." diyecek olmasalardı (seni göndermezdik. Bu bahanelerine fırsat vermemek için seni gönderdik).
Tefhim-ul Kuran : Kendi ellerinin öne sürdükleri dolayısıyla, onlara bir musibet isabet ettiğinde: «Rabbimiz, bize de bir peygamber gönderseydin de böylece biz de senin ayetlerine uysaydık ve mü'minlerden olsaydık» diyecek olmasalardı (seni göndermezdik).
Ümit Şimşek : Tâ ki, kendi elleriyle hazırladıkları bir musibet başlarına gelip de 'Rabbimiz, keşke bize bir peygamber gönderseydin de Senin âyetlerine uysaydık ve mü'minlerden olsaydık' demesinler.
Yaşar Nuri Öztürk : Kendi ellerinin önden hazırladıkları yüzünden başlarına bir musibet geldiğinde hemen şöyle diyorlar: "Rabbimiz, bize bir resul gönderseydin de senin ayetlerine uyup müminlerden olsaydık ne olurdu!"


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}