» 20 / Tâ-Hâ  123:

Kuran Sırası: 20
İniş Sırası: 45
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135

 » 20 / Tâ-Hâ  Suresi: 123
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. قَالَ (GEL) = ḳāle : dedi ki
2. اهْبِطَا (EHBŦE) = hbiTā : inin
3. مِنْهَا (MNHE) = minhā : oradan
4. جَمِيعًا (CMYAE) = cemīǎn : hepiniz
5. بَعْضُكُمْ (BAŽKM) = beǎ'Dukum : bir kısmınız
6. لِبَعْضٍ (LBAŽ) = libeǎ'Din : diğerinize
7. عَدُوٌّ (AD̃V) = ǎduvvun : düşmansınız
8. فَإِمَّا (FÎME) = feimmā : artık
9. يَأْتِيَنَّكُمْ (YÊTYNKM) = ye'tiyennekum : size geldiği zaman
10. مِنِّي (MNY) = minnī : benden
11. هُدًى (HD̃) = huden : bir hidayet
12. فَمَنِ (FMN) = femeni : sonra kim
13. اتَّبَعَ (ETBA) = ttebeǎ : uyarsa
14. هُدَايَ (HD̃EY) = hudāye : benim hidayetime
15. فَلَا (FLE) = felā : yoktur (ona)
16. يَضِلُّ (YŽL) = yeDillu : sapkınlık
17. وَلَا (VLE) = ve lā : ve yoktur
18. يَشْقَىٰ (YŞG) = yeşḳā : bir sıkıntı
dedi ki | inin | oradan | hepiniz | bir kısmınız | diğerinize | düşmansınız | artık | size geldiği zaman | benden | bir hidayet | sonra kim | uyarsa | benim hidayetime | yoktur (ona) | sapkınlık | ve yoktur | bir sıkıntı |

[GVL] [HBŦ] [] [CMA] [BAŽ] [BAŽ] [AD̃V] [] [ETY] [] [HD̃Y] [] [TBA] [HD̃Y] [] [ŽLL] [] [ŞGV]
GEL EHBŦE MNHE CMYAE BAŽKM LBAŽ AD̃V FÎME YÊTYNKM MNY HD̃ FMN ETBA HD̃EY FLE YŽL VLE YŞG

ḳāle hbiTā minhā cemīǎn beǎ'Dukum libeǎ'Din ǎduvvun feimmā ye'tiyennekum minnī huden femeni ttebeǎ hudāye felā yeDillu ve lā yeşḳā
قال اهبطا منها جميعا بعضكم لبعض عدو فإما يأتينكم مني هدى فمن اتبع هداي فلا يضل ولا يشقى

 » 20 / Tâ-Hâ  Suresi: 123
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle dedi ki He said,
اهبطا ه ب ط | HBŦ EHBŦE hbiTā inin """Go down"
منها | MNHE minhā oradan from it
جميعا ج م ع | CMA CMYAE cemīǎn hepiniz all,
بعضكم ب ع ض | BAŽ BAŽKM beǎ'Dukum bir kısmınız some of you
لبعض ب ع ض | BAŽ LBAŽ libeǎ'Din diğerinize to others
عدو ع د و | AD̃V AD̃V ǎduvvun düşmansınız (as) enemy.
فإما | FÎME feimmā artık Then if
يأتينكم ا ت ي | ETY YÊTYNKM ye'tiyennekum size geldiği zaman comes to you
مني | MNY minnī benden from Me
هدى ه د ي | HD̃Y HD̃ huden bir hidayet guidance
فمن | FMN femeni sonra kim then whoever,
اتبع ت ب ع | TBA ETBA ttebeǎ uyarsa follows
هداي ه د ي | HD̃Y HD̃EY hudāye benim hidayetime My guidance,
فلا | FLE felā yoktur (ona) then not
يضل ض ل ل | ŽLL YŽL yeDillu sapkınlık he will go astray
ولا | VLE ve lā ve yoktur and not
يشقى ش ق و | ŞGV YŞG yeşḳā bir sıkıntı suffer.

20:123 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

dedi ki | inin | oradan | hepiniz | bir kısmınız | diğerinize | düşmansınız | artık | size geldiği zaman | benden | bir hidayet | sonra kim | uyarsa | benim hidayetime | yoktur (ona) | sapkınlık | ve yoktur | bir sıkıntı |

[GVL] [HBŦ] [] [CMA] [BAŽ] [BAŽ] [AD̃V] [] [ETY] [] [HD̃Y] [] [TBA] [HD̃Y] [] [ŽLL] [] [ŞGV]
GEL EHBŦE MNHE CMYAE BAŽKM LBAŽ AD̃V FÎME YÊTYNKM MNY HD̃ FMN ETBA HD̃EY FLE YŽL VLE YŞG

ḳāle hbiTā minhā cemīǎn beǎ'Dukum libeǎ'Din ǎduvvun feimmā ye'tiyennekum minnī huden femeni ttebeǎ hudāye felā yeDillu ve lā yeşḳā
قال اهبطا منها جميعا بعضكم لبعض عدو فإما يأتينكم مني هدى فمن اتبع هداي فلا يضل ولا يشقى

[ق و ل] [ه ب ط] [] [ج م ع] [ب ع ض] [ب ع ض] [ع د و] [] [ا ت ي] [] [ه د ي] [] [ت ب ع] [ه د ي] [] [ض ل ل] [] [ش ق و]

 » 20 / Tâ-Hâ  Suresi: 123
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle dedi ki He said,
Gaf,Elif,Lam,
100,1,30,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
اهبطا ه ب ط | HBŦ EHBŦE hbiTā inin """Go down"
Elif,He,Be,Tı,Elif,
1,5,2,9,1,
V – 2nd person masculine dual imperative verb
PRON – subject pronoun
فعل أمر والألف ضمير متصل في محل رفع فاعل
منها | MNHE minhā oradan from it
Mim,Nun,He,Elif,
40,50,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
جميعا ج م ع | CMA CMYAE cemīǎn hepiniz all,
Cim,Mim,Ye,Ayn,Elif,
3,40,10,70,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
بعضكم ب ع ض | BAŽ BAŽKM beǎ'Dukum bir kısmınız some of you
Be,Ayn,Dad,Kef,Mim,
2,70,800,20,40,
N – nominative masculine noun
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لبعض ب ع ض | BAŽ LBAŽ libeǎ'Din diğerinize to others
Lam,Be,Ayn,Dad,
30,2,70,800,
P – prefixed preposition lām
N – genitive masculine indefinite noun
جار ومجرور
عدو ع د و | AD̃V AD̃V ǎduvvun düşmansınız (as) enemy.
Ayn,Dal,Vav,
70,4,6,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
فإما | FÎME feimmā artık Then if
Fe,,Mim,Elif,
80,,40,1,
REM – prefixed resumption particle
COND – conditional particle
SUP – supplemental particle
الفاء استئنافية
حرف شرط
حرف زائد
يأتينكم ا ت ي | ETY YÊTYNKM ye'tiyennekum size geldiği zaman comes to you
Ye,,Te,Ye,Nun,Kef,Mim,
10,,400,10,50,20,40,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
EMPH – emphatic suffix nūn
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع والنون للتوكيد والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
مني | MNY minnī benden from Me
Mim,Nun,Ye,
40,50,10,
P – preposition
PRON – 1st person singular object pronoun
جار ومجرور
هدى ه د ي | HD̃Y HD̃ huden bir hidayet guidance
He,Dal,,
5,4,,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
فمن | FMN femeni sonra kim then whoever,
Fe,Mim,Nun,
80,40,50,
REM – prefixed resumption particle
COND – conditional noun
الفاء استئنافية
اسم شرط
اتبع ت ب ع | TBA ETBA ttebeǎ uyarsa follows
Elif,Te,Be,Ayn,
1,400,2,70,
V – 3rd person masculine singular (form VIII) perfect verb
فعل ماض
هداي ه د ي | HD̃Y HD̃EY hudāye benim hidayetime My guidance,
He,Dal,Elif,Ye,
5,4,1,10,
N – accusative masculine noun
PRON – 1st person singular possessive pronoun
اسم منصوب والياء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فلا | FLE felā yoktur (ona) then not
Fe,Lam,Elif,
80,30,1,
REM – prefixed resumption particle
NEG – negative particle
الفاء استئنافية
حرف نفي
يضل ض ل ل | ŽLL YŽL yeDillu sapkınlık he will go astray
Ye,Dad,Lam,
10,800,30,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
ولا | VLE ve lā ve yoktur and not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
يشقى ش ق و | ŞGV YŞG yeşḳā bir sıkıntı suffer.
Ye,Şın,Gaf,,
10,300,100,,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |قَالَ: dedi ki | اهْبِطَا: inin | مِنْهَا: oradan | جَمِيعًا: hepiniz | بَعْضُكُمْ: bir kısmınız | لِبَعْضٍ: diğerinize | عَدُوٌّ: düşmansınız | فَإِمَّا: artık | يَأْتِيَنَّكُمْ: size geldiği zaman | مِنِّي: benden | هُدًى: bir hidayet | فَمَنِ: sonra kim | اتَّبَعَ: uyarsa | هُدَايَ: benim hidayetime | فَلَا: yoktur (ona) | يَضِلُّ: sapkınlık | وَلَا: ve yoktur | يَشْقَىٰ: bir sıkıntı |
Kırık Meal (Harekesiz) : |قال GEL dedi ki | اهبطا EHBŦE inin | منها MNHE oradan | جميعا CMYAE hepiniz | بعضكم BAŽKM bir kısmınız | لبعض LBAŽ diğerinize | عدو AD̃W düşmansınız | فإما FÎME artık | يأتينكم YÊTYNKM size geldiği zaman | مني MNY benden | هدى HD̃ bir hidayet | فمن FMN sonra kim | اتبع ETBA uyarsa | هداي HD̃EY benim hidayetime | فلا FLE yoktur (ona) | يضل YŽL sapkınlık | ولا WLE ve yoktur | يشقى YŞG bir sıkıntı |
Kırık Meal (Okunuş) : |ḳāle: dedi ki | hbiTā: inin | minhā: oradan | cemīǎn: hepiniz | beǎ'Dukum: bir kısmınız | libeǎ'Din: diğerinize | ǎduvvun: düşmansınız | feimmā: artık | ye'tiyennekum: size geldiği zaman | minnī: benden | huden: bir hidayet | femeni: sonra kim | ttebeǎ: uyarsa | hudāye: benim hidayetime | felā: yoktur (ona) | yeDillu: sapkınlık | ve lā: ve yoktur | yeşḳā: bir sıkıntı |
Kırık Meal (Transcript) : |GEL: dedi ki | EHBŦE: inin | MNHE: oradan | CMYAE: hepiniz | BAŽKM: bir kısmınız | LBAŽ: diğerinize | AD̃V: düşmansınız | FÎME: artık | YÊTYNKM: size geldiği zaman | MNY: benden | HD̃: bir hidayet | FMN: sonra kim | ETBA: uyarsa | HD̃EY: benim hidayetime | FLE: yoktur (ona) | YŽL: sapkınlık | VLE: ve yoktur | YŞG: bir sıkıntı |
Abdulbaki Gölpınarlı : Hepiniz dedi, inin oradan; bir kısmınız, bir kısmınıza düşman olsun. Fakat benden, size bir yol gösteren geldi mi onu kabûl edip doğru yoluma uyan, ne dünyâda yoldan çıkar, ne âhirette kutsuzluğa düşer.
Adem Uğur : Dedi ki: Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan (cennetten) inin! Artık benden size hidayet geldiğinde, kim benim hidayetime uyarsa o sapmaz ve bedbaht olmaz.
Ahmed Hulusi : (Rabbi) dedi ki: "Birlikte (şuur ve daha sonra terk edilecek beden eşi) inin aşağı ondan! Bir kısmınız bir kısmınıza düşman olarak! Benden size bir Hüda (hakikatinizi hatırlatıcı) geldiğinde, kim benim Hüdama (hatırlattığım hakikatine) tâbi olur ise, işte o sapmaz ve şakî olmaz!"
Ahmet Tekin : Allah onlara: 'İkiniz, hepiniz buradan ilişiğinizi keserek yeryüzüne göç edin. Birbirinize düşmanlığınız devam edecek. Artık benden size hidayet rehberi kitap geldiğinde, kim benim hak yoluma, kitabıma, peygamberime uyarsa, haktan uzaklaşmamış, bozuk düzene, helâke maruz kalmamış olur, dalâlete düşmez, bedbaht olmaz.' dedi.
Ahmet Varol : Dedi ki: 'Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan inin. Artık size benden hidayet geldiğinde kim hidayetime uyarsa o ne sapar ne de bedbaht olur.
Ali Bulaç : Dedi ki: "Kiminiz kiminize düşman olarak, hepiniz ordan inin. Artık size benden bir yol gösterici gelecektir; kim benim hidayetime uyarsa artık o şaşırıp sapmaz ve mutsuz olmaz."
Ali Fikri Yavuz : Allah şöyle buyurdu: “- Birbirinize (dünyada nesliniz) düşman olmak üzere hepiniz oradan (cennet’den) ininiz. Artık benden size bir hidayet (kitab) geldiği zaman, kim benim hidayetime uyarsa işte o, sapıklığa düşmez ve ahirette zahmet çekmez.
Bekir Sadak : Onlara soyle dedi: «Birbirinize dusman olarak hepiniz oradan inin. Elbet size Benden bir yol gosteren gelir; Benim yoluma uyan ne sapar ve ne de bedbaht olur.»
Celal Yıldırım : Onlara, haydi ikiniz de birbirinize düşman olarak hep birlikte inin buradan; ne zaman benden size doğru yol gösteren biri gelir de kim benim gösterdiğim doğru yola uyarsa, artık ne sapıtır, ne de bedbaht olup şaşırır.
Diyanet İşleri : Allah, şöyle dedi: “Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan inin. Eğer tarafımdan size bir yol gösterici (kitap) gelir de, kim benim yol göstericime uyarsa artık o, ne (dünyada) sapar ne de (ahirette) sıkıntı çeker.”
Diyanet İşleri (eski) : Onlara şöyle dedi: 'Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan inin. Elbet size Benden bir yol gösteren gelir; Benim yoluma uyan ne sapar ve ne de bedbaht olur.'
Diyanet Vakfi : Dedi ki: Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan (cennetten) inin! Artık benden size hidayet geldiğinde, kim benim hidayetime uyarsa o sapmaz ve bedbaht olmaz.
Edip Yüksel : Dedi ki, 'Birbirinize düşmanlar olarak ordan aşağı inin. Size benden bir yol gösterici geldiğinde, kim benim yoluma uyarsa o sapmaz ve perişan olmaz.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Allah (onlara) şöyle dedi: «Birbirinize düşman olmak üzere hepiniz oradan (cennetten) inin. Artık benden size bir hidayet (kitab) geldiği zaman, kim benim hidayetime uyarsa işte o, sapıklığa düşmez ve (ahirette) zahmet çekmez.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Allah: «İkiniz de oradan birlikte inin, kiminiz kiminize düşman olarak! Sonra ne zaman size Benden bir doğru yolu gösterici gelir de her kim Benim kılavuzuma uyarsa, işte o, sapıklığa düşmez ve mutsuz olmaz.
Elmalılı Hamdi Yazır : Buyurdu ki; ininiz ikiniz de oradan hepiniz, ba'zınız ba'zınıza düşman olarak, sonra ne zaman size benden bir hidayetçi gelir de her kim hidayetçime uyarsa işte o dalâlete düşmez ve bedbaht olmaz
Fizilal-il Kuran : Allah dedi ki; Her ikiniz de cennetten yere ininiz. Sizler birbirinizin düşmanısınız. Benden size bir hidayet geldiğinde kim benim doğru yola çağıran mesajıma uyarsa o, ne sapıtır ve ne de sıkıntıya düşer.
Gültekin Onan : Dedi ki: "Kiminiz kiminize düşman olarak, hepiniz ordan inin. Artık size benden bir yol gösterici gelecektir; kim benim hidayetime uyarsa artık o şaşırıp sapmaz ve mutsuz olmaz."
Hakkı Yılmaz : Allah, o ikisine: “Birbirinize düşman olmak üzere hepiniz oradan alçalın. Artık Benden size bir kılavuz geldiği zaman, kim Benim kılavuzuma uyarsa, işte o, sapıklığa düşmez ve mutsuz olmaz” dedi.
Hasan Basri Çantay : (Şöyle) buyurdu: «Kiminiz kiminize düşman olarak hepiniz oradan inin. Artık ne zaman benden size hidâyet gelir de kim benim hidâyetime uyarsa o (dünyâda) sapmaz, (âhiretde de) bedbaht olmaz».
Hayrat Neşriyat : (Onlara) şöyle buyurmuştu: 'Birbirinize düşman olarak hep birlikte oradan inin! Artık benden size bir hidâyet geldiğinde, kim benim hidâyetime tâbi' olursa, (o) ne dalâlete düşer, ne de bedbaht olur!'
İbni Kesir : Buyurdu ki: Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan inin. Benden size bir yol gösteren gelir de kim, benim yoluma uyarsa; ne sapar, ne de bedbaht olur.
İskender Evrenosoğlu : (Allahû Tealâ şöyle) dedi: “İkiniz oradan (aşağı) inin! Hepiniz (şeytan ve siz), birbirinize düşman olarak. Bundan sonra Benden size mutlaka hidayet gelecek. O zaman kim hidayetime tâbî olursa artık o, dalâlette kalmaz ve şâkî olmaz.”
Muhammed Esed : (yani onlara şöyle) dedi: "Birbirinize düşman olarak hepiniz topluca inin bu (safiyet/arınmışlık) makamından! Bununla birlikte, muhakkak ki, size Benden doğru yol bilgisi gelecektir: kim ki Benim doğru yol öğretimi izlerse yoldan sapmayacak ve bedbaht olmayacaktır.
Ömer Nasuhi Bilmen : Buyurdu ki: «Bazınız bazınıza düşman olarak hepiniz oradan ininiz, ne vakit size benden bir hidâyet gelir de kim hidâyete tâbi olursa artık dalâlete düşmez ve şekavete uğramaz.»
Ömer Öngüt : Buyurdu ki: “Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan inin! Size benden bir hidayet geldiği zaman, kim benim hidayetime tâbi olursa o (dünyada) sapmaz, (ahirette de) bedbaht olmaz.
Şaban Piriş : -Hepiniz, oradan inin, birbirinize düşman olarak. Benden size bir yol gösterici gelir de kim benim rehberime uyarsa o sapmaz ve bedbaht olmaz.
Suat Yıldırım : Onlara hitaben buyurdu ki: Kiminiz kiminize düşman olarak cennetten yere ininiz. Sonra ne zaman Benden bir rehber gelir de, kim ona tâbi olursa, artık o ne yolu şaşırır, ne de bedbaht olur.
Süleyman Ateş : Dedi ki: "Hepiniz oradan inin, birbirinize düşmansınız. İmdi benden size bir hidâyet geldiği zaman kim benim hidâyetime uyarsa o, sapmaz ve sıkıntıya düşmez."
Tefhim-ul Kuran : Dedi ki: «Bir kısmınız bir kısmınıza düşman olarak, hepiniz ordan inin. Artık size benden bir yol gösterici gelecektir; kim benim hidayetime uyarsa artık o şaşırıp sapmaz ve mutsuz da olmaz.»
Ümit Şimşek : Buyurdu ki: Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan inin. Benden size bir hidayet eriştiğinde Benim doğru yoluma uyan kimse asla sapmaz ve bedbaht da olmaz.
Yaşar Nuri Öztürk : Allah dedi: "İkiniz birlikte inin oradan! Birbirinize düşmansınız. Benden size bir hidayet geldiğinde, benim o hidayetime uyan artık ne sapar ne de bedbaht olur."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}