REM – prefixed resumption particle V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb PRON – 3rd person masculine plural object pronoun الفاء استئنافية فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
فرعون
|
FRAVN
fir'ǎvnu
Fir'avn
Firaun
Fe,Re,Ayn,Vav,Nun, 80,200,70,6,50,
"PN – nominative masculine proper noun → Pharaoh" اسم علم مرفوع
بجنوده
ج ن د | CND̃
BCNVD̃H
bicunūdihi
askerleriyle
with his forces,
Be,Cim,Nun,Vav,Dal,He, 2,3,50,6,4,5,
P – prefixed preposition bi N – genitive masculine plural noun PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun جار ومجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فغشيهم
غ ش و | ĞŞV
FĞŞYHM
feğaşiyehum
örttü (boğdu)
but covered them
Fe,Ğayn,Şın,Ye,He,Mim, 80,1000,300,10,5,40,
CONJ – prefixed conjunction fa (and) V – 3rd person masculine singular perfect verb PRON – 3rd person masculine plural object pronoun الفاء عاطفة فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
من
|
MN
mine
-den
from
Mim,Nun, 40,50,
P – preposition حرف جر
اليم
ي م م | YMM
ELYM
l-yemmi
deniz-
the sea
Elif,Lam,Ye,Mim, 1,30,10,40,
N – genitive masculine noun اسم مجرور
ما
|
ME
mā
şey
what
Mim,Elif, 40,1,
REL – relative pronoun اسم موصول
غشيهم
غ ش و | ĞŞV
ĞŞYHM
ğaşiyehum
onları örten
covered them
Ğayn,Şın,Ye,He,Mim, 1000,300,10,5,40,
V – 3rd person masculine singular perfect verb PRON – 3rd person masculine plural object pronoun فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
Abdulbaki Gölpınarlı : Derken Firavun, askeriyle artlarına düştü, deniz de onları tamâmıyla kuşatıp kapladı, boğulup gittiler.
Adem Uğur : Bunun üzerine o, askerleri ile birlikte onların peşine düştü. Deniz onları gömüp boğuverdi.
Ahmed Hulusi : Firavun, ordusu ile onları izledi de kendilerini deniz kaplayıp içine aldı, boğdu.
Ahmet Tekin : Firavun askerî erkânı ve ordularıyla hemen onları takip etti. Deniz o günahkâr orduları ve başındaki ilâhî kuralları tanımayan diktatörleri boğup, yutuverdi.
Ahmet Varol : Firavun askerleriyle onların peşlerine düştü. Nihayet denizde onları kaplayan kaplayıverdi.
Ali Bulaç : Firavun ise, ordularıyla peşlerine düştü; sulardan onları kaplayıveren kaplayıverdi.
Ali Fikri Yavuz : Hemen Firavun ordularıyla onları takip etti, kendilerini (Firavun’la İsrail oğullarını) denizden sarıveren (dehşetli ve korkunç boğulma) sarıverdi.
Bekir Sadak : Firavun, ordusuyla onlari takip etti, deniz de onlari icine aliverdi, hem de ne alis!
Celal Yıldırım : Derken Fir'avn askerleriyle birlikte onları tâkib etti. Deniz de onları nasıl kaplayıp içine aldıysa öylece kaplayıp aldı.
Diyanet İşleri : Bunun üzerine Firavun askerleriyle birlikte onların peşine düştü de, deniz onları görülmedik bir şekilde kuşatıp yuttu.
Diyanet İşleri (eski) : Firavun, ordusuyla onları takip etti, deniz de onları içine alıverdi, hem de ne alış!
Diyanet Vakfi : Bunun üzerine Firavun, askerleri ile birlikte onların peşine düştü. Deniz onları gömüp boğuverdi.
Edip Yüksel : Firavun, ordusuyla birlikte ardlarına düştü. Ne var ki, deniz üstlerine kapanıp onları içine aldı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Firavun ordularıyla hemen onları takip etti, denizden kendilerini sarıveren (korkunç boğulma) sarıverdi
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Derken Firavun ordularıyla onları takip etti; denizden kendilerini saran sarıverdi.
Elmalılı Hamdi Yazır : Derken Firavn ordulariyle onları ta'kıb etti, kendilerini de deryadan saran sarıverdi
Fizilal-il Kuran : Firavun, ordusu ile peşlerine düştü, fakat denizin suları onları korkunç bir saldırı ile kuşatıverdi!
Gültekin Onan : Firavun ise, ordularıyla peşlerine düştü; sulardan onları kaplayıveren kaplayıverdi.
Hakkı Yılmaz : Firavun ordularıyla hemen onları takip etti de bol sudan/nehirden kendilerini kaplayan şey kaplayıverdi.
Hasan Basri Çantay : Derken (Fir'avn), ordulariyle birlikde arkalarına düşdü, deniz de kendilerini nasıl kapladıysa öylece kaplayıverdi.
Hayrat Neşriyat : Derken Fir'avun ordusuyla onların peşine düştü (ve onlar da açılan yoldan denize girdiler). Bunun üzerine denizden onları kaplayan şey, kaplayıverdi (de hepsi boğulup helâk oldular).
İbni Kesir : Firavun da ordusuyla onu takip etti. Deniz de onları nasıl kapladıysa öylece kaplayıverdi.
İskender Evrenosoğlu : Böylece firavun ordusuyla onları takip etti. Bunun üzerine deniz, onların üzerine öyle bir kapanışla kapandı ki, onları (tamamen) örterek kapladı (onları suda boğdu).
Muhammed Esed : (Musa İsrailoğulları'yla beraber yola koyulunca) Firavun, ordularıyla onların peşine düştü, ama sonunda onları içine alıp boğması mukadder olan deniz onları yutuverdi.
Ömer Nasuhi Bilmen : Derken Fir'avun ordusuyla onların arkasına düştü. Artık kendilerini (Fir'avun ile ordusunu) denizden saran sarıverdi.
Ömer Öngüt : Firavun, ordusuyla onları takip etti. Deniz de onları içine alıverdi, hem de ne alış!
Şaban Piriş : Firavun askerleriyle onları takip etti. Denizden onları kaplayacak olan su kaplayıverdi.
Suat Yıldırım : Firavun da askerleriyle onun peşine düştü. Deniz onları öyle bir sardı ki birden yutuverdi.
Süleyman Ateş : Fir'avn, askerleriyle onların ardına düştü, denizden onları örten örttü (deniz onları örtüp boğdu).
Tefhim-ul Kuran : Firavun ise, ordularıyla peşlerine düştü; sulardan onları kaplayıveren kaplayıverdi.
Ümit Şimşek : Firavun, askerleriyle onların peşine düştü; sonra da deryadan onları kaplayacak olan şey kaplayıverdi.
Yaşar Nuri Öztürk : Derken, Firavun, ordusuyla birlikte onların arkasına düştü. Ama denizden onları sarıp kuşatan, sarıp kuşattı.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]