» 16 / Nahl  89:

Kuran Sırası: 16
İniş Sırası: 70
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128

 » 16 / Nahl  Suresi: 89
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَيَوْمَ (VYVM) = ve yevme : ve gün
2. نَبْعَثُ (NBAS̃) = neb'ǎṧu : getireceğimiz
3. فِي (FY) = fī : içinde
4. كُلِّ (KL) = kulli : her
5. أُمَّةٍ (ÊMT) = ummetin : ümmet
6. شَهِيدًا (ŞHYD̃E) = şehīden : bir şahid
7. عَلَيْهِمْ (ALYHM) = ǎleyhim : üzerlerine
8. مِنْ (MN) = min :
9. أَنْفُسِهِمْ (ÊNFSHM) = enfusihim : kendi aralarından
10. وَجِئْنَا (VCÙNE) = ve ci'nā : getireceğiz
11. بِكَ (BK) = bike : seni de
12. شَهِيدًا (ŞHYD̃E) = şehīden : şahid
13. عَلَىٰ (AL) = ǎlā : üzerine
14. هَٰؤُلَاءِ (HÙLEÙ) = hā'ulā'i : bunların
15. وَنَزَّلْنَا (VNZLNE) = ve nezzelnā : ve indirdik
16. عَلَيْكَ (ALYK) = ǎleyke : sana
17. الْكِتَابَ (ELKTEB) = l-kitābe : bu Kitabı
18. تِبْيَانًا (TBYENE) = tibyānen : açıklayan
19. لِكُلِّ (LKL) = likulli : her
20. شَيْءٍ (ŞYÙ) = şey'in : şeyi
21. وَهُدًى (VHD̃) = ve huden : ve yol gösterici olarak
22. وَرَحْمَةً (VRḪMT) = ve raHmeten : ve rahmet olarak
23. وَبُشْرَىٰ (VBŞR) = ve buşrā : ve müjde olarak
24. لِلْمُسْلِمِينَ (LLMSLMYN) = lilmuslimīne : müslümanlara
ve gün | getireceğimiz | içinde | her | ümmet | bir şahid | üzerlerine | | kendi aralarından | getireceğiz | seni de | şahid | üzerine | bunların | ve indirdik | sana | bu Kitabı | açıklayan | her | şeyi | ve yol gösterici olarak | ve rahmet olarak | ve müjde olarak | müslümanlara |

[YVM] [BAS̃] [] [KLL] [EMM] [ŞHD̃] [] [] [NFS] [CYE] [] [ŞHD̃] [] [] [NZL] [] [KTB] [BYN] [KLL] [ŞYE] [HD̃Y] [RḪM] [BŞR] [SLM]
VYVM NBAS̃ FY KL ÊMT ŞHYD̃E ALYHM MN ÊNFSHM VCÙNE BK ŞHYD̃E AL HÙLEÙ VNZLNE ALYK ELKTEB TBYENE LKL ŞYÙ VHD̃ VRḪMT VBŞR LLMSLMYN

ve yevme neb'ǎṧu kulli ummetin şehīden ǎleyhim min enfusihim ve ci'nā bike şehīden ǎlā hā'ulā'i ve nezzelnā ǎleyke l-kitābe tibyānen likulli şey'in ve huden ve raHmeten ve buşrā lilmuslimīne
ويوم نبعث في كل أمة شهيدا عليهم من أنفسهم وجئنا بك شهيدا على هؤلاء ونزلنا عليك الكتاب تبيانا لكل شيء وهدى ورحمة وبشرى للمسلمين

 » 16 / Nahl  Suresi: 89
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ويوم ي و م | YVM VYVM ve yevme ve gün And the Day
نبعث ب ع ث | BAS̃ NBAS̃ neb'ǎṧu getireceğimiz We will resurrect
في | FY içinde among
كل ك ل ل | KLL KL kulli her every
أمة ا م م | EMM ÊMT ummetin ümmet nation
شهيدا ش ه د | ŞHD̃ ŞHYD̃E şehīden bir şahid a witness
عليهم | ALYHM ǎleyhim üzerlerine over them
من | MN min from
أنفسهم ن ف س | NFS ÊNFSHM enfusihim kendi aralarından themselves.
وجئنا ج ي ا | CYE VCÙNE ve ci'nā getireceğiz And We (will) bring
بك | BK bike seni de you
شهيدا ش ه د | ŞHD̃ ŞHYD̃E şehīden şahid (as) a witness
على | AL ǎlā üzerine over
هؤلاء | HÙLEÙ hā'ulā'i bunların these.
ونزلنا ن ز ل | NZL VNZLNE ve nezzelnā ve indirdik And We sent down
عليك | ALYK ǎleyke sana to you
الكتاب ك ت ب | KTB ELKTEB l-kitābe bu Kitabı the Book
تبيانا ب ي ن | BYN TBYENE tibyānen açıklayan (as) a clarification
لكل ك ل ل | KLL LKL likulli her of every
شيء ش ي ا | ŞYE ŞYÙ şey'in şeyi thing
وهدى ه د ي | HD̃Y VHD̃ ve huden ve yol gösterici olarak and a guidance
ورحمة ر ح م | RḪM VRḪMT ve raHmeten ve rahmet olarak and mercy
وبشرى ب ش ر | BŞR VBŞR ve buşrā ve müjde olarak and glad tidings
للمسلمين س ل م | SLM LLMSLMYN lilmuslimīne müslümanlara for the Muslims.

16:89 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve gün | getireceğimiz | içinde | her | ümmet | bir şahid | üzerlerine | | kendi aralarından | getireceğiz | seni de | şahid | üzerine | bunların | ve indirdik | sana | bu Kitabı | açıklayan | her | şeyi | ve yol gösterici olarak | ve rahmet olarak | ve müjde olarak | müslümanlara |

[YVM] [BAS̃] [] [KLL] [EMM] [ŞHD̃] [] [] [NFS] [CYE] [] [ŞHD̃] [] [] [NZL] [] [KTB] [BYN] [KLL] [ŞYE] [HD̃Y] [RḪM] [BŞR] [SLM]
VYVM NBAS̃ FY KL ÊMT ŞHYD̃E ALYHM MN ÊNFSHM VCÙNE BK ŞHYD̃E AL HÙLEÙ VNZLNE ALYK ELKTEB TBYENE LKL ŞYÙ VHD̃ VRḪMT VBŞR LLMSLMYN

ve yevme neb'ǎṧu kulli ummetin şehīden ǎleyhim min enfusihim ve ci'nā bike şehīden ǎlā hā'ulā'i ve nezzelnā ǎleyke l-kitābe tibyānen likulli şey'in ve huden ve raHmeten ve buşrā lilmuslimīne
ويوم نبعث في كل أمة شهيدا عليهم من أنفسهم وجئنا بك شهيدا على هؤلاء ونزلنا عليك الكتاب تبيانا لكل شيء وهدى ورحمة وبشرى للمسلمين

[ي و م] [ب ع ث] [] [ك ل ل] [ا م م] [ش ه د] [] [] [ن ف س] [ج ي ا] [] [ش ه د] [] [] [ن ز ل] [] [ك ت ب] [ب ي ن] [ك ل ل] [ش ي ا] [ه د ي] [ر ح م] [ب ش ر] [س ل م]

 » 16 / Nahl  Suresi: 89
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ويوم ي و م | YVM VYVM ve yevme ve gün And the Day
Vav,Ye,Vav,Mim,
6,10,6,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
نبعث ب ع ث | BAS̃ NBAS̃ neb'ǎṧu getireceğimiz We will resurrect
Nun,Be,Ayn,Se,
50,2,70,500,
V – 1st person plural imperfect verb
فعل مضارع
في | FY içinde among
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
كل ك ل ل | KLL KL kulli her every
Kef,Lam,
20,30,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
أمة ا م م | EMM ÊMT ummetin ümmet nation
,Mim,Te merbuta,
,40,400,
N – genitive feminine singular indefinite noun
اسم مجرور
شهيدا ش ه د | ŞHD̃ ŞHYD̃E şehīden bir şahid a witness
Şın,He,Ye,Dal,Elif,
300,5,10,4,1,
ADJ – accusative masculine singular indefinite adjective
صفة منصوبة
عليهم | ALYHM ǎleyhim üzerlerine over them
Ayn,Lam,Ye,He,Mim,
70,30,10,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
من | MN min from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
أنفسهم ن ف س | NFS ÊNFSHM enfusihim kendi aralarından themselves.
,Nun,Fe,Sin,He,Mim,
,50,80,60,5,40,
N – genitive feminine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وجئنا ج ي ا | CYE VCÙNE ve ci'nā getireceğiz And We (will) bring
Vav,Cim,,Nun,Elif,
6,3,,50,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
بك | BK bike seni de you
Be,Kef,
2,20,
P – prefixed preposition bi
PRON – 2nd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
شهيدا ش ه د | ŞHD̃ ŞHYD̃E şehīden şahid (as) a witness
Şın,He,Ye,Dal,Elif,
300,5,10,4,1,
N – accusative masculine singular indefinite noun
اسم منصوب
على | AL ǎlā üzerine over
Ayn,Lam,,
70,30,,
P – preposition
حرف جر
هؤلاء | HÙLEÙ hā'ulā'i bunların these.
He,,Lam,Elif,,
5,,30,1,,
DEM – plural demonstrative pronoun
اسم اشارة
ونزلنا ن ز ل | NZL VNZLNE ve nezzelnā ve indirdik And We sent down
Vav,Nun,Ze,Lam,Nun,Elif,
6,50,7,30,50,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
عليك | ALYK ǎleyke sana to you
Ayn,Lam,Ye,Kef,
70,30,10,20,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
الكتاب ك ت ب | KTB ELKTEB l-kitābe bu Kitabı the Book
Elif,Lam,Kef,Te,Elif,Be,
1,30,20,400,1,2,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
تبيانا ب ي ن | BYN TBYENE tibyānen açıklayan (as) a clarification
Te,Be,Ye,Elif,Nun,Elif,
400,2,10,1,50,1,
N – accusative indefinite noun
اسم منصوب
لكل ك ل ل | KLL LKL likulli her of every
Lam,Kef,Lam,
30,20,30,
P – prefixed preposition lām
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
شيء ش ي ا | ŞYE ŞYÙ şey'in şeyi thing
Şın,Ye,,
300,10,,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
وهدى ه د ي | HD̃Y VHD̃ ve huden ve yol gösterici olarak and a guidance
Vav,He,Dal,,
6,5,4,,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive masculine indefinite noun
الواو عاطفة
اسم مجرور
ورحمة ر ح م | RḪM VRḪMT ve raHmeten ve rahmet olarak and mercy
Vav,Re,Ha,Mim,Te merbuta,
6,200,8,40,400,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative feminine indefinite noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
وبشرى ب ش ر | BŞR VBŞR ve buşrā ve müjde olarak and glad tidings
Vav,Be,Şın,Re,,
6,2,300,200,,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – nominative feminine noun
الواو عاطفة
اسم مرفوع
للمسلمين س ل م | SLM LLMSLMYN lilmuslimīne müslümanlara for the Muslims.
Lam,Lam,Mim,Sin,Lam,Mim,Ye,Nun,
30,30,40,60,30,40,10,50,
"P – prefixed preposition lām
PN – genitive masculine plural (form IV) active participle → Islam"
جار ومجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَيَوْمَ: ve gün | نَبْعَثُ: getireceğimiz | فِي: içinde | كُلِّ: her | أُمَّةٍ: ümmet | شَهِيدًا: bir şahid | عَلَيْهِمْ: üzerlerine | مِنْ: | أَنْفُسِهِمْ: kendi aralarından | وَجِئْنَا: getireceğiz | بِكَ: seni de | شَهِيدًا: şahid | عَلَىٰ: üzerine | هَٰؤُلَاءِ: bunların | وَنَزَّلْنَا: ve indirdik | عَلَيْكَ: sana | الْكِتَابَ: bu Kitabı | تِبْيَانًا: açıklayan | لِكُلِّ: her | شَيْءٍ: şeyi | وَهُدًى: ve yol gösterici olarak | وَرَحْمَةً: ve rahmet olarak | وَبُشْرَىٰ: ve müjde olarak | لِلْمُسْلِمِينَ: müslümanlara |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ويوم WYWM ve gün | نبعث NBAS̃ getireceğimiz | في FY içinde | كل KL her | أمة ÊMT ümmet | شهيدا ŞHYD̃E bir şahid | عليهم ALYHM üzerlerine | من MN | أنفسهم ÊNFSHM kendi aralarından | وجئنا WCÙNE getireceğiz | بك BK seni de | شهيدا ŞHYD̃E şahid | على AL üzerine | هؤلاء HÙLEÙ bunların | ونزلنا WNZLNE ve indirdik | عليك ALYK sana | الكتاب ELKTEB bu Kitabı | تبيانا TBYENE açıklayan | لكل LKL her | شيء ŞYÙ şeyi | وهدى WHD̃ ve yol gösterici olarak | ورحمة WRḪMT ve rahmet olarak | وبشرى WBŞR ve müjde olarak | للمسلمين LLMSLMYN müslümanlara |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve yevme: ve gün | neb'ǎṧu: getireceğimiz | : içinde | kulli: her | ummetin: ümmet | şehīden: bir şahid | ǎleyhim: üzerlerine | min: | enfusihim: kendi aralarından | ve ci'nā: getireceğiz | bike: seni de | şehīden: şahid | ǎlā: üzerine | hā'ulā'i: bunların | ve nezzelnā: ve indirdik | ǎleyke: sana | l-kitābe: bu Kitabı | tibyānen: açıklayan | likulli: her | şey'in: şeyi | ve huden: ve yol gösterici olarak | ve raHmeten: ve rahmet olarak | ve buşrā: ve müjde olarak | lilmuslimīne: müslümanlara |
Kırık Meal (Transcript) : |VYVM: ve gün | NBAS̃: getireceğimiz | FY: içinde | KL: her | ÊMT: ümmet | ŞHYD̃E: bir şahid | ALYHM: üzerlerine | MN: | ÊNFSHM: kendi aralarından | VCÙNE: getireceğiz | BK: seni de | ŞHYD̃E: şahid | AL: üzerine | HÙLEÙ: bunların | VNZLNE: ve indirdik | ALYK: sana | ELKTEB: bu Kitabı | TBYENE: açıklayan | LKL: her | ŞYÙ: şeyi | VHD̃: ve yol gösterici olarak | VRḪMT: ve rahmet olarak | VBŞR: ve müjde olarak | LLMSLMYN: müslümanlara |
Abdulbaki Gölpınarlı : Her ümmete, kendi cinsinden bir tanık getireceğiz ve seni de bunlara tanık tutacağız ve biz, sana her şeyi açıklayıp anlatan ve Müslümanlara hidâyet, rahmet ve müjde olan kitabı indirdik.
Adem Uğur : O gün her ümmetin içinden kendilerine birer şahit göndereceğiz. Seni de hepsinin üzerine şahit olarak getireceğiz. Ayrıca bu Kitab'ı da sana, her şey için bir açıklama, bir hidayet ve rahmet kaynağı ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.
Ahmed Hulusi : O süreçte, her ümmet içinde, kendi nefslerinden aleyhlerine bir şahit bâ'sederiz. . . Seni de bunların üzerine bir şahit getirdik! Sana bu Bilgiyi (Kitabı); her şeyi açıklayan, bir (yaşam) kılavuzu, bir rahmet ve teslimiyetlerinin farkındalığına ermişler için bir müjde olmak üzere, kısım kısım indirdik.
Ahmet Tekin : O gün, her millet içinde, kendilerinden, kutsal kitabı bilen ve kendilerine tebliğ eden, çözüm getiren, güvenilir örnek önderler ve doğruları konuşan şâhitler görevlendireceğiz. Seni de, geçmiş ümmetlere ve bu ümmete, Kur’ân’ı bilen, tebliğ eden önder, doğruları konuşan şâhit olarak getireceğiz. Biz bu kitabı sana, her konuda faydalı olmak üzere, genel kuralları açıklamak için, İslâm’ı yaşayan müslümanlara bir hidayet rehberi, bir rahmet ve müjde olsun diye bölüm bölüm indirdik.
Ahmet Varol : Her ümmetin üzerine kendi içlerinden bir şahit getirdiğimiz gün seni de bunların üzerlerine şahit getiririz. Sana Kitab'ı her şeyi açıklayıcı, bir yol gösterici, bir rahmet ve Müslümanlar için bir müjde olarak gönderdik.
Ali Bulaç : Her ümmet içinde kendi nefislerinden onların üzerine bir şahid getirdiğimiz gün, seni de onlar üzerinde bir şahid olarak getireceğiz. Biz Kitabı sana, her şeyin açıklayıcısı, müslümanlara bir hidayet, bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik.
Ali Fikri Yavuz : Kıyamet günü, her ümmet içinden kendileri üzerine Peygamberlerini bir şâhid göndereceğiz ve seni de şu ümmetin üzerine şâhid getireceğiz (Ey Rasûlüm). Sana bu kitabı (Kur’an’ı), her şeyi beyan etmek için ve bir hidayet, bir rahmet, müminlere de bir müjde olarak perderpey indirdik.
Bekir Sadak : O gun her ummetten bir kisiyi onlara sahit tutariz. Seni de ummetine sahit getiririz. Sana her seyi aciklayan ve muslumanlara dogruyu gosteren bir rehber, rahmet ve mujde olarak Kuran'i indirdik. *
Celal Yıldırım : O gün her ümmete kendilerinden bir şâhid göndeririz ve seni de (Ey Muhammed!) bunlar üzerine şâhid oiarak getiririz. Sana her şeyi açıklayıp ortaya koyan, doğru yolu gösteren, rahmeti yansıtan ve Müslümanlara müjde olan bu kitabı indirdik.
Diyanet İşleri : (Ey Muhammed!) Her ümmetin kendi içinden üzerlerine bir şahit göndereceğimiz, seni de onların üzerine bir şahit olarak getireceğimiz günü düşün. Sana bu kitabı; her şey için bir açıklama, doğru yolu gösteren bir rehber, bir rahmet ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.
Diyanet İşleri (eski) : O gün her ümmetten bir kişiyi onlara şahit tutarız. Seni de ümmetine şahit getiririz. Sana her şeyi açıklayan ve Müslümanlara doğruyu gösteren bir rehber, rahmet ve müjde olarak Kuran'ı indirdik.
Diyanet Vakfi : O gün her ümmetin içinden kendilerine birer şahit göndereceğiz. Seni de hepsinin üzerine şahit olarak getireceğiz. Ayrıca bu Kitab'ı da sana, her şey için bir açıklama, bir hidayet ve rahmet kaynağı ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.
Edip Yüksel : Her topluluk içinden, kendilerine karşı bir tanık gönderdiğimiz, şunlara karşı da seni tanık olarak getirdiğimiz gün... Biz sana bu kitabı, her şeyi açıklayan, bir yol gösterici, bir rahmet ve müslümanlara bir müjde olarak indirdik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Biz o gün, her ümmet içinde, kendilerinden kendi üzerlerine bir şahit göndereceğiz. Seni de onların üzerine şahit getireceğiz. Bu kitabı da, her şeyi açıklayan ve müslümanlara doğruyu gösteren bir rehber, bir rahmet kaynağı ve bir müjdeleyici olarak indirdik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Hele her ümmet içinde kendilerinden kendi üzerlerine bir şahit göndereceğimiz seni de onların üzerine şahit getirdiğimiz gün!.. Bu Kitabı sana, herşeyi beliğ bir şekilde açıklamak; hem bir hidayet kanunu, hem bir rahmet, hem de müslümanlara müjde olmak üzere ceste ceste indirdik.
Elmalılı Hamdi Yazır : Hele her ümmet içinde kendilerinden üzerlerine bir şâhid ba's edeceğimiz, seni de onlar üzerine şâhid getirdiğimiz gün!... ve bu kitabı sana ceste ceste indirdik ki her şeyi beliğ bir surette beyan etmek hem bir hidayet kanunu, hem bir rahmet, hem de müslimîne bir müjde olmak için
Fizilal-il Kuran : Her ümmetin aleyhinde kendilerinden bir şahit göstereceğimiz günde seni de onların aleyhinde şahit tutarız. Sana bu kitabı her şeyi açıklayan bir bilge, bir doğru yol rehberi, bir rahmet kaynağı ve müslümanlara yönelik bir müjde olarak indirdik.
Gültekin Onan : Her ümmet içinde kendi nefslerinden onların üzerine bir şahid getirdiğimiz gün, seni de onlar üzerinde bir şahid olarak getireceğiz. Biz Kitabı sana her şeyin açıklayıcısı, müslümanlara bir hidayet, bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik.
Hakkı Yılmaz : Ve Biz o gün, her ümmet içinde, kendilerinden kendi aleyhlerine bir şâhit göndereceğiz. Seni de onların üzerine şâhit getireceğiz. Biz bu kitabı da, her şeyi açıklayan ve Müslümanlara bir kılavuz, bir rahmet ve bir müjde olarak sana indirdik.
Hasan Basri Çantay : O gün her ümmetin içinden kendilerinin üzerine birer şâhid (-i hak) göndereceğimiz gibi seni de (Habîbim) onların üstüne tam bir şâhid olarak getirdik. Sana (bu) kitabı her şey'in apaçık bir beyânı, bir hidâyet, bir rahmet ve (hele) müslümanlar için bir müjde olmak üzere peyderpey indirdik.
Hayrat Neşriyat : (Ey Resûlüm!) O gün her ümmet içinde, üzerlerine kendilerinden bir şâhid çıkaracağız, seni de bunların (ümmetinin) üzerine şâhid getireceğiz. Sana bu Kitâb’ı, herşey için bir açıklama ve Müslümanlar için bir hidâyet, bir rahmet ve bir müjde olmak üzere indirdik.
İbni Kesir : Her ümmette bir kişiyi aleyhlerine şahid gönderdiğimiz gün; seni de onların üzerine tastamam şahid olarak getirdik. Sana; her şeyi açıklayan, hidayet ve rahmet, müslümanlara da bir müjde olan kitabı indirdik.
İskender Evrenosoğlu : Ve o gün, bütün ümmetlerin içinde, onların üzerine, onların kendilerinden bir şahit beas ederiz (vazifeli kılarız). Ve seni de onların üzerine şahit olarak getirdik. Ve sana, herşeyi beyan eden (açıklayan), hidayete erdiren ve rahmet olan Kitab'ı, müslümanlara (Allah'a teslim olanlara) müjde olarak indirdik.
Muhammed Esed : Ve gün gelecek her toplum içinden kendi aleyhlerine bir şahit çıkaracağız. Ve seni de (ey Peygamber, mesajının ulaşabileceği) kimseler üzerinde şahit kıldık; nitekim sana adım adım her şeyi olduğu gibi açıklayan, bir doğru yol bilgisi, bir rahmet ve Allah'a yürekten boyun eğenlere müjde olarak bu ilahi kelamı indirdik.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve o gün her ümmet için de üzerlerine kendilerinden birer şahit göndereceğiz, seni de bunların üzerine bir şahit olarak getirdik ve sana kitabı herşey için apaçık bir beyan ve bir hidâyet ve bir rahmet ve müslümanlar için bir müjde olmak üzere indirdik.
Ömer Öngüt : O gün her ümmete kendilerinden bir şâhit göndeririz ve seni de bunların üzerine şâhit olarak getiririz. Biz bu Kitab'ı sana her şey için bir açıklama, bir hidayet ve rahmet kaynağı, müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.
Şaban Piriş : Her topluma, kendi içlerinden bir şahid getirdiğimiz gün, seni de bunlara şahid olarak getireceğiz. Çünkü, sana her şeyi açıklamak için ve müslümanlara yol gösterici, rahmet ve müjde olarak kitabı indirdik.
Suat Yıldırım : Gün gelir, her ümmetten kendilerine birer şahit getiririz. Seni de ümmetin üzerine bir şahit olarak getirip dinleriz. Ey Resulüm, işte sana bu kutlu kitabı indirdik ki her şeyi açıklasın, doğru yolu göstersin,Allah’a teslimiyetle itaat edecek olanlara, rahmetin ve müjdenin ta kendisi olsun.
Süleyman Ateş : Her ümmet içinde, kendi aralarından, aleyhlerine bir şâhid getireceğimiz gün, seni de bunların aleyhine şâhid getirmiş olacağız. Sana bu Kitabı, her şeyi açıklayan ve müslümanlara yol gösterici, rahmet ve müjde olarak indirdik.
Tefhim-ul Kuran : Her ümmet içinde kendi nefislerinden onların üzerine bir şahid getirdiğimiz gün, seni de onlar üzerinde bir şahid olarak getireceğiz. Biz Kitabı sana, her şeyin açıklayıcısı, müslümanlara da bir hidayet, bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik.
Ümit Şimşek : Her ümmetten kendileri hakkında bir şahit çıkardığımız gün, seni de bu ümmet için şahit tutarız. Çünkü Biz herşeyi açıklamak üzere, hakka teslim olanlar için bir hidayet, rahmet ve müjde olarak kitabı indirmiş bulunuyoruz.
Yaşar Nuri Öztürk : Gün olur, her ümmet için kendi aleyhlerine kendi içlerinden bir tanık çıkarırız. Seni de şu insanlar hakkında tanık olarak getireceğiz. Sana bu Kitap'ı indirdik ki herşey için ayrıntılı bir açıklayıcı, bir kılavuz, bir rahmet, Müslümanlara da bir müjde olsun.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}