V – 3rd person masculine singular imperfect verb, subjunctive mood PRON – 3rd person masculine plural object pronoun فعل مضارع منصوب و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
في
|
FY
fī
in
Fe,Ye, 80,10,
P – preposition حرف جر
تقلبهم
ق ل ب | GLB
TGLBHM
teḳallubihim
dönüp dolaşırlarken
their going to and fro
Te,Gaf,Lam,Be,He,Mim, 400,100,30,2,5,40,
N – genitive masculine (form V) verbal noun PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فما
|
FME
femā
değillerdir
then not
Fe,Mim,Elif, 80,40,1,
REM – prefixed resumption particle NEG – negative particle الفاء استئنافية حرف نفي
هم
|
HM
hum
onlar
they
He,Mim, 5,40,
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun ضمير منفصل
بمعجزين
ع ج ز | ACZ
BMACZYN
bimuǎ'cizīne
engel olacak da
will be able to escape?
Be,Mim,Ayn,Cim,Ze,Ye,Nun, 2,40,70,3,7,10,50,
P – prefixed preposition bi N – genitive masculine plural (form IV) active participle جار ومجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |أَوْ: yahut | يَأْخُذَهُمْ: kendilerini yakalamayacağından? | فِي: | تَقَلُّبِهِمْ: dönüp dolaşırlarken | فَمَا: değillerdir | هُمْ: onlar | بِمُعْجِزِينَ: engel olacak da |
Kırık Meal (Harekesiz) : |أو ÊWyahut | يأخذهم YÊḢZ̃HMkendilerini yakalamayacağından? | في FY | تقلبهم TGLBHMdönüp dolaşırlarken | فما FMEdeğillerdir | هم HMonlar | بمعجزين BMACZYNengel olacak da |
Kırık Meal (Okunuş) : |ev: yahut | ye'ḣuƶehum: kendilerini yakalamayacağından? | fī: | teḳallubihim: dönüp dolaşırlarken | femā: değillerdir | hum: onlar | bimuǎ'cizīne: engel olacak da |
Kırık Meal (Transcript) : |ÊV: yahut | YÊḢZ̃HM: kendilerini yakalamayacağından? | FY: | TGLBHM: dönüp dolaşırlarken | FME: değillerdir | HM: onlar | BMACZYN: engel olacak da |
Abdulbaki Gölpınarlı : Yahut onu âciz bırakamayacaklarına göre dönüp dolaşırlarken tutup onları helâk etmeyeceğinden.
Adem Uğur : Yahut onlar dönüp dolaşırlarken Allah'ın kendilerini yakalamayacağından emin mi oldular? Onlar (Allah'ı) âciz bırakacak değillerdir.
Ahmed Hulusi : Yahut onları dönüp dolaşırlarken aniden yakalamayacağından (emin mi oldular)? Onlar (Allâh'ı) âciz bırakamazlar!
Ahmet Tekin : Yahut onlar, servet, kudret ve ticaret sahibi olarak refah içinde ülke ülke dolaşırlarken, Allah’ın kendilerini yakalayamayacağından, cezalandırmayacağından emin mi oldular? Onlar Allah’ı âciz bırakacak, koyduğu kanunların dışına çıkacak, yakayı kurtaracak değildirler.
Ahmet Varol : Yahut dönüp dolaşmaları esnasında kendilerini yakalamasından. Ki onlar (Allah'ı) aciz bırakacak değildirler.
Ali Bulaç : Ya da onlar, dönüp dolaşmaktalarken, onları yakalayıvermesinden (mi emindirler?) Ki onlar (bu konuda Allah'ı) aciz bırakacak değildirler.
Ali Fikri Yavuz : Yahud gezip dolaşırlarken (Allah’ın azabı) kendilerini yakalayıvermesinden emin mi oldular? Üstelik onlar, azabı engelleyiciler de değillerdir.
Bekir Sadak : (46-47) Veya hareket halindelerken (ki Allah'i aciz birakamazlar) ya da yok olmak endisesindeyken onlara azabin gelmesinden guvende midirler? Dogrusu Rabbin sefkatlidir, merhametlidir.
Celal Yıldırım : (46-47) Veya dönüp dolaşırlarken, kendilerini (ilâhî azabın) yakalayıvermesinden —ki (Allah'ı) âciz bırakacak değillerdir— veya korku ve endişe üzere eksile eksile bir durumda bulunurlarken, kendilerini tutuvermesinden emniyette midirler ? Şüphesiz ki Rabbiniz çok şefkatli, çok merhametlidir.
Diyanet İşleri : Yahut onlar dönüp dolaşırken Allah’ın kendilerini yakalayıvermesinden emin mi oldular? Onlar, Allah’ı âciz bırakacak değillerdir.
Diyanet İşleri (eski) : (46-47) Veya hareket halindelerken -ki Allah'ı aciz bırakamazlar- ya da yok olmak endişesindeyken onlara azabın gelmesinden güvende midirler? Doğrusu Rabbin şefkatlidir, merhametlidir.
Diyanet Vakfi : (45-46) Kötülük tuzakları kuranlar, Allah'ın, kendilerini yere geçirmeyeceğinden veya kendilerine bilemeyecekleri bir yerden azabın gelmeyeceğinden veya onlar dönüp dolaşırlarken Allah'ın kendilerini yakalamayacağından emin mi oldular? Onlar (Allah'ı) âciz bırakacak değillerdir.
Edip Yüksel : Yahut (yataklarında) dönüp dururlarken kendilerini yakalamayacağından..? Onlar kurtulamazlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Yahut (rızık için) dolaşıp dururlarken (Allah'ın azabının) kendilerini yakalayıvermesinden emin mi oldular? Üstelik onlar, azabı engelleyici de değillerdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ya da dönüp dolaşırlarken kendilerini yakalayamayacağından? Onlar Allah'ı aciz bırakacak değillerdir.
Elmalılı Hamdi Yazır : veya dönüp dolaşırken kendilerini yakalayıvermesinden, ki onlar âciz bırakacak değillerdir
Fizilal-il Kuran : Ya da ilahi azabın gezilerinden biri sırasında kendilerini yakalamayacağından emin midirler? Onların Allah'ın yapacağını engellemeleri sözkonusu değildir.
Gültekin Onan : Ya da onlar, dönüp dolaşmaktalarken (tekallübihim), onları yakalayıvermesinden (mi emindirler?) Ki onlar [bu konuda Tanrı'yı] aciz bırakacak değildirler.
Hakkı Yılmaz : (45-47) Peki sinsice kötülükleri plânlayanlar, Allah'ın kendilerini yere batırmayacağından yahut bilemeyecekleri bir yerden azabın gelmeyeceğinden yahut onlar dolaşıp dururlarken Allah'ın, kendilerini yakalayıvermesinden, –üstelik onlar, âciz bırakanlar da değillerdir– yahut da kendilerini azar azar/korku içinde yakalamasından emin mi oldular? İşte, şüphesiz sizin Rabbiniz, kesinlikle çok şefkatlidir, çok merhametlidir.
Hasan Basri Çantay : Yahud onlar dönüb dolaşırlarken (Allahın) kendilerini yakalayıvermesinden (bir eman mı aldılar) ki onlar (hiç bir suretle Allâhı) aaciz bırakıcı değildirler.
Hayrat Neşriyat : Veya dönüp dolaşırlarken (azâbın) kendilerini yakalayıvermesinden (mi emin oldular)? Hâlbuki onlar, (Allah’ı) âciz bırakıcı kimseler değillerdir.
İbni Kesir : Yahut onlar dönüp dolaşırken kendilerini yakalamasından mı? Allah'ı aciz bırakacak değillerdir.
İskender Evrenosoğlu : Veya onlar dönüp dolaşırlarken, Allah'ın onları yakalamasından (yakalamamasından) emin mi oldular? Ve onlar, (Allah'ı) aciz bırakamazlar.
Muhammed Esed : Yahut dönüp dururken hiçbir şekilde engel olamayacakları (bir azapla O'nun) kendilerini (apansız) yakalamayacağına,
Ömer Nasuhi Bilmen : Veya onları dönüp dolaşırlarken yakalayıvermesinden (emin mi oldular?) Halbuki, onlar (Hak Teâlâ'yı) aciz bırakıcılar değildirler.
Ömer Öngüt : Yahut onlar dönüp dolaşırlarken kendilerini yakalamayacağından (emin midirler)? Onlar âciz bırakacak değillerdir.
Şaban Piriş : Veya Onlar, dolaşıp dururlarken, kaçamayacakları bir azabın kendilerine gelmesinden güvende midirler?
Suat Yıldırım : (45-46) Şer planları hazırlayanlar, emin mi oldular: Allah’ın kendilerini yerin dibine geçirmesinden yahut hiç ummadıkları bir yerden azabın gelmesinden, yahut gezip dolaşırlarken Allah’ın kendilerini kıskıvrak yakalamasından? Çünkü onlar, kaçıp kurtulacak durumda değildirler.
Süleyman Ateş : Yahut dönüp dolaşırlarken onun, kendilerini yakalamayacağından (emin midirler)? Kendileri buna engel olacak değillerdir!
Tefhim-ul Kuran : Ya da onlar, dönüp dolaşmaktalarken, onları yakalayıvermesinden (mi emindirler?) Ki onlar (bu konuda Allah'ı) aciz bırakacak değildirler.
Ümit Şimşek : Yahut onlar dolaşıp dururlarken, asla kaçamayacakları bir azabın kendilerini yakalayıvermesinden mi emin oldular?
Yaşar Nuri Öztürk : Yahut dönüp dolaşmaları sırasında kendilerini yakalamayacağından... Onlar buna engel de olamazlar.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]