Kırık Meal (Transcript) Meali |
|
|ÊT: geldi | ÊMR: emri | ELLH: Allah'ın | FLE: artık | TSTACLVH: onu acele istemeyin | SBḪENH: (Allah) uzaktır | VTAEL: ve yücedir | AME: -ndan | YŞRKVN: ortak koştukları- | (16:1) | |
|YNZL: indirir | ELMLEÙKT: Melekleri | BELRVḪ: ruh ile | MN: -nden (olan) | ÊMRH: emri- | AL: üzerine | MN: kimseler | YŞEÙ: dilediği | MN: -ndan | ABED̃H: kulları- | ÊN: diye | ÊNZ̃RVE: uyarsın | ÊNH: muhakkak | LE: yoktur | ÎLH: tanrı | ÎLE: başka | ÊNE: benden | FETGVN: benden korkun | (16:2) | |
|ḢLG: yarattı | ELSMEVET: gökleri | VELÊRŽ: ve yeri | BELḪG: hak ile | TAEL: yücedir | AME: -ndan | YŞRKVN: ortak koştukları- | (16:3) | |
|ḢLG: yarattı | ELÎNSEN: insanı | MN: -den | NŦFT: nutfe- | FÎZ̃E: birden | HV: o (insan) | ḢṦYM: bir hasım (olup çıktı) | MBYN: apaçık | (16:4) | |
|VELÊNAEM: ve hayvanları da | ḢLGHE: yarattı | LKM: sizin için vardır | FYHE: onlarda | D̃FÙ: ısınma | VMNEFA: ve menfaatler | VMNHE: ve onlardan | TÊKLVN: yersiniz | (16:5) | |
|VLKM: ve sizin için vardır | FYHE: onlarda | CMEL: bir güzellik | ḪYN: zaman | TRYḪVN: akşamleyin getirdiğiniz | VḪYN: ve zaman | TSRḪVN: sabahleyin götürdüğünüz | (16:6) | |
|VTḪML: ve taşırlar | ÊS̃GELKM: ağırlıklarınızı | ÎL: (uzak) | BLD̃: şehirlere | LM: | TKVNVE: olmadığınız | BELĞYH: varıyor | ÎLE: dışında | BŞG: zahmetler çekmek | ELÊNFS: canlar(ınız) | ÎN: doğrusu | RBKM: Rabbiniz | LRÙVF: çok şefkatlidir | RḪYM: çok acıyandır | (16:7) | |
|VELḢYL: ve atları | VELBĞEL: ve katırları | VELḪMYR: ve merkepleri | LTRKBVHE: binmeniz için | VZYNT: ve süs için | VYḢLG: yaratmaktadır | ME: şeyleri | LE: | TALMVN: sizin bilmediklerinizi | (16:8) | |
|VAL: ve aittir | ELLH: Allah'a | GṦD̃: doğru | ELSBYL: yol | VMNHE: fakat onun vardır | CEÙR: eğrisi de | VLV: şayet | ŞEÙ: dileseydi | LHD̃EKM: doğru yola iletirdi | ÊCMAYN: hepinizi | (16:9) | |
|HV: O'dur | ELZ̃Y: | ÊNZL: indiren | MN: -ten | ELSMEÙ: gök- | MEÙ: bir su | LKM: sizin için | MNH: ondandır | ŞREB: içeceğ(iniz) | VMNH: ve ondandır | ŞCR: (bitkiler) | FYH: onda | TSYMVN: hayvanları otlattığınız | (16:10) | |
|YNBT: bitirmektedir | LKM: size | BH: onunla | ELZRA: ekinler | VELZYTVN: ve zeytin | VELNḢYL: ve hurma | VELÊANEB: ve üzümler | VMN: ve | KL: her çeşitten | ELS̃MRET: meyvalar | ÎN: şüphesiz | FY: | Z̃LK: bunda | L ËYT: ibret vardır | LGVM: bir toplum için | YTFKRVN: düşünen | (16:11) | |
|VSḢR: hizmetinize verdi | LKM: sizin | ELLYL: geceyi | VELNHER: ve gündüzü | VELŞMS: ve güneşi | VELGMR: ve ay'ı | VELNCVM: ve yıldızlar da | MSḢRET: boyun eğdirilmiştir | BÊMRH: O'nun emriyle | ÎN: şüphesiz | FY: | Z̃LK: bunda | L ËYET: ibretler vardır | LGVM: bir toplum için | YAGLVN: aklını kullanan | (16:12) | |
|VME: ve vardır | Z̃RÊ: yarattıklarında | LKM: sizin için | FY: | ELÊRŽ: yeryüzünde | MḢTLFE: çeşitli | ÊLVENH: renklerdeki | ÎN: şüphesiz | FY: | Z̃LK: bunda | L ËYT: ibret vardır | LGVM: bir toplum için | YZ̃KRVN: öğüt alan | (16:13) | |
|VHV: O'dur | ELZ̃Y: | SḢR: hizmetinize veren | ELBḪR: denizi | LTÊKLVE: yemeniz için | MNH: ondan | LḪME: et | ŦRYE: taptaze | VTSTḢRCVE: ve çıkarmanız için | MNH: ondan | ḪLYT: süsler | TLBSVNHE: kuşanacağınız | VTR: ve görüyorsun ki | ELFLK: gemiler | MVEḢR: denizi yara yara gitmektedir | FYH: onun içinde | VLTBTĞVE: aramanız için | MN: | FŽLH: O'nun lutfunu | VLALKM: ve olur ki | TŞKRVN: şükredersiniz | (16:14) | |
|VÊLG: ve attı | FY: | ELÊRŽ: yeryüzüne | RVESY: dağlar | ÊN: diye | TMYD̃: sarsmasın | BKM: sizi | VÊNHERE: ve ırmaklar | VSBLE: ve yollar | LALKM: umulur ki | THTD̃VN: doğru yolu bulursunuz | (16:15) | |
|VALEMET: ve (nice) işaretler | VBELNCM: ve yıldız(lar)la | HM: onlar | YHTD̃VN: yol bulurlar | (16:16) | |
|ÊFMN: midir? | YḢLG: yaratan | KMN: kimse gibi | LE: | YḢLG: yaratmayan | ÊFLE: | TZ̃KRVN: düşünmüyor musunuz? | (16:17) | |
|VÎN: ve eğer | TAD̃VE: saysanız | NAMT: ni'metini | ELLH: Allah'ın | LE: | TḪṦVHE: sayamazsınız | ÎN: doğrusu | ELLH: Allah | LĞFVR: çok bağışlayandır | RḪYM: çok esirgeyendir | (16:18) | |
|VELLH: ve Allah | YALM: her şeyi bilir | ME: | TSRVN: gizlediğiniz | VME: ve | TALNVN: açığa vurduğunuz | (16:19) | |
|VELZ̃YN: kimseler | YD̃AVN: taptıkları | MN: | D̃VN: başka | ELLH: Allah'tan | LE: | YḢLGVN: yaratamazlar | ŞYÙE: hiçbir şey | VHM: zaten onlar | YḢLGVN: yaratılmaktadırlar | (16:20) | |
|ÊMVET: onlar ölüdürler | ĞYR: değildirler | ÊḪYEÙ: diri | VME: (fakat) | YŞARVN: bilmezler | ÊYEN: ne zaman | YBAS̃VN: dirileceklerini | (16:21) | |
|ÎLHKM: sizin tanrınız | ÎLH: tanrıdır | VEḪD̃: bir tek | FELZ̃YN: ama | LE: | YÙMNVN: inanmayanların | BEL ËḢRT: ahirete | GLVBHM: kalbleri | MNKRT: inkarcıdır | VHM: ve onlar | MSTKBRVN: büyüklük taslarlar | (16:22) | |
|LE: | CRM: gizli kalmaz | ÊN: gerçekten | ELLH: Allah'a | YALM: bilir | ME: şeyleri | YSRVN: onların gizledikleri | VME: ve şeyleri | YALNVN: açığa vurdukları | ÎNH: şüphesiz O | LE: | YḪB: sevmez | ELMSTKBRYN: büyüklük taslayanları | (16:23) | |
|VÎZ̃E: ve ne zaman ki | GYL: dendi | LHM: onlara | MEZ̃E: ne | ÊNZL: indirdi | RBKM: Rabbiniz | GELVE: derler | ÊSEŦYR: masalları | ELÊVLYN: evvelkilerin | (16:24) | |
|LYḪMLVE: yüklenmeleri için | ÊVZERHM: kendi günahlarını | KEMLT: tam olarak | YVM: günü | ELGYEMT: kıyamet | VMN: ve bir kısmını | ÊVZER: günahlarının | ELZ̃YN: | YŽLVNHM: saptırdıkları kimselerin | BĞYR: | ALM: bilgisizce | ÊLE: bak | SEÙ: ne kötü | ME: şey | YZRVN: yükleniyorlar | (16:25) | |
|GD̃: kuşkusuz | MKR: tuzak kurmuşlardı | ELZ̃YN: kimseler | MN: | GBLHM: onlardan önceki | FÊT: yıktı (söktü) | ELLH: Allah | BNYENHM: binalarını | MN: -nden | ELGVEAD̃: temelleri- | FḢR: çökmüştü | ALYHM: başlarına | ELSGF: tavan | MN: | FVGHM: üstlerindeki | VÊTEHM: ve onlara gelmişti | ELAZ̃EB: azab | MN: | ḪYS̃: yerden | LE: | YŞARVN: ummadıkları | (16:26) | |
|S̃M: sonra | YVM: günü | ELGYEMT: kıyamet | YḢZYHM: onları rezil eder | VYGVL: ve derki | ÊYN: hani nerede? | ŞRKEÙY: ortaklarım | ELZ̃YN: | KNTM: ettiğiniz | TŞEGVN: düşmanlık | FYHM: haklarında | GEL: derler | ELZ̃YN: olanlar | ÊVTVE: verilmiş | ELALM: ilim | ÎN: şüphesiz | ELḢZY: rezillik | ELYVM: bugün | VELSVÙ: ve kötülük | AL: üzerinedir | ELKEFRYN: kafirler | (16:27) | |
|ELZ̃YN: kimseler | TTVFEHM: canlarını aldığı | ELMLEÙKT: meleklerin | ƵELMY: zulmederlerken | ÊNFSHM: nefislerine | FÊLGVE: diyerek | ELSLM: teslim olurlar | ME: | KNE: biz | NAML: yapmıyorduk | MN: hiçbir | SVÙ: kötülük | BL: hayır | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | ALYM: biliyor | BME: şeyleri | KNTM: sizin | TAMLVN: yaptıklarınız | (16:28) | |
|FED̃ḢLVE: onun için girin | ÊBVEB: kapılarına | CHNM: cehennemin | ḢELD̃YN: sürekli kalmak üzere | FYHE: içinde | FLBÙS: ne kötüdür | MS̃V: yeri | ELMTKBRYN: kibirlenenlerin | (16:29) | |
|VGYL: ve dendi ki | LLZ̃YN: kimselere | ETGVE: korunan(lara) | MEZ̃E: ne? | ÊNZL: indirdi | RBKM: Rabbiniz | GELVE: dediler | ḢYRE: hayr | LLZ̃YN: kimseler için vardır | ÊḪSNVE: güzel iş yapan(lara) | FY: | HZ̃H: bu | ELD̃NYE: dünyada | ḪSNT: güzellik | VLD̃ER: ve yurdu ise | EL ËḢRT: ahiret | ḢYR: daha hayırlıdır | VLNAM: ve ne güzeldir | D̃ER: yurdu | ELMTGYN: korunanların | (16:30) | |
|CNET: cennetlerine | AD̃N: adn | YD̃ḢLVNHE: girerler | TCRY: akan | MN: | TḪTHE: altlarından | ELÊNHER: ırmaklar | LHM: onlar için vardır | FYHE: orada | ME: her şey | YŞEÙVN: diledikleri | KZ̃LK: işte böyle | YCZY: mükafatlandırır | ELLH: Allah | ELMTGYN: korunanları | (16:31) | |
|ELZ̃YN: kimselere | TTVFEHM: canlarını aldıkları | ELMLEÙKT: melekler | ŦYBYN: iyi insanlar olarak | YGVLVN: derler | SLEM: selam | ALYKM: size | ED̃ḢLVE: girin | ELCNT: cennete | BME: karşılık | KNTM: olduklarınıza | TAMLVN: yapıyor(lar) | (16:32) | |
|HL: mi? | YNƵRVN: bekliyorlar | ÎLE: ille | ÊN: | TÊTYHM: kendilerine gelmesini | ELMLEÙKT: meleklerin | ÊV: yahut | YÊTY: gelmesini | ÊMR: emrinin | RBK: Rabbinin | KZ̃LK: öyle | FAL: yapmıştı | ELZ̃YN: kimseler (de) | MN: | GBLHM: onlardan önceki | VME: | ƵLMHM: onlara zulmetmedi | ELLH: Allah | VLKN: fakat | KENVE: onlar | ÊNFSHM: kendi kendilerine | YƵLMVN: zulmediyorlardı | (16:33) | |
|FÊṦEBHM: nihayet onlara ulaştı | SYÙET: kötülükleri | ME: | AMLVE: yaptıklarının | VḪEG: ve kuşattı | BHM: onları | ME: şey | KENVE: | BH: onunla | YSTHZÙVN: alay ettikleri | (16:34) | |
|VGEL: ve dediler | ELZ̃YN: kimseler | ÊŞRKVE: ortak koşan(lar) | LV: eğer | ŞEÙ: dileseydi | ELLH: Allah | ME: | ABD̃NE: tapmazdık | MN: | D̃VNH: O'ndan başka | MN: hiçbir | ŞYÙ: şeye | NḪN: (ne) biz | VLE: ne de | ËBEÙNE: atalarımız | VLE: | ḪRMNE: ve haram kılmazdık | MN: | D̃VNH: O'nsuz | MN: hiçbir | ŞYÙ: şeyi | KZ̃LK: böyle | FAL: yapmıştı | ELZ̃YN: kimseler de | MN: | GBLHM: onlardan önceki(ler) | FHL: değil midir? | AL: düşen | ELRSL: elçilere | ÎLE: yalnız | ELBLEĞ: tebliğ etmek | ELMBYN: açıkça | (16:35) | |
|VLGD̃: ve andolsun | BAS̃NE: biz gönderdik | FY: içinde | KL: her | ÊMT: millet | RSVLE: bir elçi | ÊN: diye | EABD̃VE: kulluk edin | ELLH: Allah'a | VECTNBVE: ve kaçının | ELŦEĞVT: tagutdan | FMNHM: onlardan | MN: kimine | HD̃: hidayet etti | ELLH: Allah | VMNHM: ve onlardan | MN: kimine de | ḪGT: hak oldu | ALYH: üzerlerine | ELŽLELT: sapıklık | FSYRVE: işte gezin | FY: | ELÊRŽ: yeryüzünde | FENƵRVE: ve bakın | KYF: nasıl | KEN: olmuş | AEGBT: sonu | ELMKZ̃BYN: yalanlayanların | (16:36) | |
|ÎN: şayet | TḪRṦ: ne kadar istesen de | AL: | HD̃EHM: onların yola gelmelerini | FÎN: kuşkusuz | ELLH: Allah | LE: | YHD̃Y: yola getirmez | MN: kimseyi | YŽL: şaşırttığı | VME: ve olmaz | LHM: onların | MN: hiçbir | NEṦRYN: yardımcıları | (16:37) | |
|VÊGSMVE: ve yemin ettiler | BELLH: Allah'a | CHD̃: bütün şiddetiyle | ÊYMENHM: yeminlerinin | LE: | YBAS̃: diriltmez (diye) | ELLH: Allah | MN: kimseyi | YMVT: ölen | BL: hayır | VAD̃E: verdiği sözdür | ALYH: O'nun onlara | ḪGE: gerçek olarak | VLKN: ama | ÊKS̃R: çoğu | ELNES: insanların | LE: | YALMVN: bilmezler | (16:38) | |
|LYBYN: açıklasın (diye) | LHM: onlara | ELZ̃Y: | YḢTLFVN: ihtilaf ettiklerini | FYH: hakkında | VLYALM: ve bilsinler (diye) | ELZ̃YN: kimseler | KFRVE: inkar eden(ler) | ÊNHM: onların | KENVE: olduklarını | KEZ̃BYN: yalancılar | (16:39) | |
|ÎNME: şüphesiz | GVLNE: söyleyeceğimiz söz | LŞYÙ: bir şeyi | ÎZ̃E: zaman | ÊRD̃NEH: istediğimiz | ÊN: sadece | NGVL: dememizdir | LH: ona | KN: ol | FYKVN: derhal oluverir | (16:40) | |
|VELZ̃YN: | HECRVE: göç edenleri | FY: uğrunda | ELLH: Allah | MN: | BAD̃: sonra | ME: | ƵLMVE: kendilerine zulmedildikten | LNBVÙNHM: yerleştireceğiz | FY: | ELD̃NYE: dünyada | ḪSNT: güzelce | VLÊCR: ve mükafatı ise | EL ËḢRT: ahiret | ÊKBR: daha büyüktür | LV: keşke | KENVE: onlar | YALMVN: bilselerdi | (16:41) | |
|ELZ̃YN: onlar ki | ṦBRVE: sabrettiler | VAL: ve sadece | RBHM: Rablerine | YTVKLVN: dayanmaktadırlar | (16:42) | |
|VME: ve | ÊRSLNE: biz göndermedik | MN: | GBLK: senden önce | ÎLE: başkasını | RCELE: erkeklerden | NVḪY: vahyettiğimiz | ÎLYHM: kendilerine | FESÊLVE: sorun | ÊHL: ehline | ELZ̃KR: zikir | ÎN: eğer | KNTM: siz | LE: | TALMVN: bilmiyorsanız | (16:43) | |
|BELBYNET: açık kanıtları | VELZBR: ve Kitapları | VÊNZLNE: ve indirdik | ÎLYK: sana | ELZ̃KR: Zikr'i | LTBYN: açıklayasın diye | LLNES: insanlara | ME: şeyi | NZL: indirilen | ÎLYHM: kendilerine | VLALHM: ta ki | YTFKRVN: düşünüp öğüt alsınlar | (16:44) | |
|ÊFÊMN: emin midirler? | ELZ̃YN: kimseler | MKRVE: yapmayı kuran(lar) | ELSYÙET: kötülükler | ÊN: | YḢSF: geçirmeyeceğinden | ELLH: Allah'ın | BHM: kendilerini | ELÊRŽ: yer(in dibin)e | ÊV: yahut | YÊTYHM: kendilerine gelmeyeceğinden | ELAZ̃EB: azabın | MN: hiçbir | ḪYS̃: yerden | LE: hiç | YŞARVN: ummadıkları | (16:45) | |
|ÊV: yahut | YÊḢZ̃HM: kendilerini yakalamayacağından? | FY: | TGLBHM: dönüp dolaşırlarken | FME: değillerdir | HM: onlar | BMACZYN: engel olacak da | (16:46) | |
|ÊV: yahut | YÊḢZ̃HM: kendilerini yakalamayacağından? | AL: üzerinde | TḢVF: bir korku | FÎN: doğrusu | RBKM: Rabbiniz | LRÙVF: çok şefkatlidir | RḪYM: çok acıyandır | (16:47) | |
|ÊVLM: | YRVE: görmediler mi? | ÎL: | ME: şeyleri | ḢLG: yarattığı | ELLH: Allah'ın | MN: | ŞYÙ: her şeyden | YTFYÊ: döndüğünü | ƵLELH: gölgelerinin | AN: | ELYMYN: sağdan | VELŞMEÙL: ve soldan | SCD̃E: secde ederek | LLH: Allah'a | VHM: ve onlar | D̃EḢRVN: sürünerek | (16:48) | |
|VLLH: ve Allah'a | YSCD̃: secde ederler | ME: ne varsa | FY: | ELSMEVET: göklerde | VME: ve ne varsa | FY: | ELÊRŽ: yerde | MN: | D̃EBT: canlılardan | VELMLEÙKT: ve meleklerden | VHM: ve onlar | LE: asla | YSTKBRVN: büyük taslamazlar | (16:49) | |
|YḢEFVN: korkarlar | RBHM: Rablerinden | MN: | FVGHM: üstlerindeki | VYFALVN: ve yaparlar | ME: şeyi | YÙMRVN: emredildikleri | (16:50) | |
|VGEL: ve dedi | ELLH: Allah | LE: | TTḢZ̃VE: edinmeyin | ÎLHYN: (iki) tanrı | ES̃NYN: iki | ÎNME: şüphesiz | HV: O | ÎLH: Tanrıdır | VEḪD̃: tek | FÎYEY: yalnız benden | FERHBVN: korkun | (16:51) | |
|VLH: ve onlar | ME: ne varsa | FY: | ELSMEVET: göklerde | VELÊRŽ: ve yerde | VLH: ve onlar | ELD̃YN: din (kulluk) | VEṦBE: daima | ÊFĞYR: başkasından mı? | ELLH: Allah'tan | TTGVN: korkuyorsunuz | (16:52) | |
|VME: (ulaşan) | BKM: size | MN: | NAMT: her ni'met | FMN: -tandır | ELLH: Allah- | S̃M: sonra | ÎZ̃E: zaman | MSKM: size dokunduğu | ELŽR: bir sıkıntı | FÎLYH: yalnız O'na | TCÊRVN: yalvarırsınız | (16:53) | |
|S̃M: sonra | ÎZ̃E: zaman | KŞF: kaldırdığı | ELŽR: o sıkıntıyı | ANKM: sizden | ÎZ̃E: hemen | FRYG: bir grup | MNKM: içinizden | BRBHM: Rablerine | YŞRKVN: ortak koşarlar | (16:54) | |
|LYKFRVE: nankörlük etmek için | BME: karşı | ËTYNEHM: kendilerine verdiğimize | FTMTAVE: öyleyse eğlenin | FSVF: yakında | TALMVN: bileceksiniz | (16:55) | |
|VYCALVN: ve ayırıyorlar | LME: şeylere | LE: | YALMVN: bilmedikleri | NṦYBE: bir pay | MME: | RZGNEHM: verdiğimiz rızıktan | TELLH: Allah'a andolsun ki | LTSÊLN: siz mutlaka sorulacaksınız | AME: şeylerden | KNTM: olduğunuz | TFTRVN: uyduruyorlar | (16:56) | |
|VYCALVN: ve isnad ediyorlar | LLH: Allah'a | ELBNET: kızları | SBḪENH: şanı yüce olan | VLHM: ve Onların | ME: | YŞTHVN: hoşlandıklarını | (16:57) | |
|VÎZ̃E: zaman | BŞR: müjdelendiği | ÊḪD̃HM: onlardan birine | BELÊNS̃: kız çocuğu | ƵL: kesilir | VCHH: yüzü | MSVD̃E: kapkara | VHV: ve o | KƵYM: içi öfkeyle dolar | (16:58) | |
|YTVER: gizlenir | MN: | ELGVM: kavminden | MN: dolayı | SVÙ: kötülüğünden | ME: | BŞR: verilen müjdenin | BH: ona | ÊYMSKH: onu tutsun mu? | AL: | HVN: hakaretle | ÊM: yoksa | YD̃SH: onu gömsün mü? | FY: | ELTREB: toprağa | ÊLE: bak | SEÙ: ne kötü | ME: | YḪKMVN: hüküm veriyorlar | (16:59) | |
|LLZ̃YN: içindir | LE: | YÙMNVN: inanmayanlar | BEL ËḢRT: ahirete | MS̃L: sıfatlar | ELSVÙ: en kötü | VLLH: (oysa) Allah'ındır | ELMS̃L: sıfatlar | ELÊAL: en yüce | VHV: ve O | ELAZYZ: azizdir | ELḪKYM: hikmet sahibidir | (16:60) | |
|VLV: ve eğer | YÙEḢZ̃: cezalandırsaydı | ELLH: Allah | ELNES: insanları | BƵLMHM: yaptıkları (her) haksızlıkla | ME: | TRK: bırakmazdı | ALYHE: üzerinde (yeryüzünde) | MN: hiçbir | D̃EBT: canlı | VLKN: fakat | YÙḢRHM: onları erteler | ÎL: -ye kadar | ÊCL: bir süre- | MSM: takdir edilen | FÎZ̃E: zaman | CEÙ: geldiği | ÊCLHM: süreleri | LE: asla | YSTÊḢRVN: geri kalmazlar | SEAT: bir sa'at (dahi) | VLE: ne de | YSTGD̃MVN: ileri geçerler | (16:61) | |
|VYCALVN: ve isnad ediyorlar | LLH: Allah'a | ME: şeyi | YKRHVN: hoşlanmadıkları | VTṦF: ve uyduruyorlar | ÊLSNTHM: onların dilleri | ELKZ̃B: yalan | ÊN: hakkında | LHM: kendilerinin olacağı | ELḪSN: en güzel sonucun | LE: hiç yok ki | CRM: şüphe | ÊN: mutlaka | LHM: onlara vardır | ELNER: ateş | VÊNHM: ve onlar | MFRŦVN: ona sürüleceklerdir | (16:62) | |
|TELLH: Allah'a andolsun ki | LGD̃: muhakkak | ÊRSLNE: elçi gönderdik | ÎL: | ÊMM: milletlere | MN: | GBLK: senden önceki | FZYN: süsledi | LHM: onlara | ELŞYŦEN: şeytan | ÊAMELHM: yaptıklarını | FHV: O | VLYHM: onların dostudur | ELYVM: bugün | VLHM: ve Onların | AZ̃EB: bir azab | ÊLYM: acıklı | (16:63) | |
|VME: ve | ÊNZLNE: indirmedik | ALYK: sana | ELKTEB: Kitabı | ÎLE: dışında | LTBYN: açıklaman | LHM: onlara | ELZ̃Y: şeyi | EḢTLFVE: ayrılığa düştükleri | FYH: hakkında | VHD̃: ve yol gösterici | VRḪMT: ve rahmet | LGVM: bir kavim için | YÙMNVN: inanan | (16:64) | |
|VELLH: ve Allah | ÊNZL: indirdi | MN: -ten | ELSMEÙ: gök- | MEÙ: bir su | FÊḪYE: ve diriltti | BH: onunla | ELÊRŽ: yeri | BAD̃: sonra | MVTHE: ölümünden | ÎN: şüphesiz | FY: vardır | Z̃LK: bunda | L ËYT: elbette ibret(ler) | LGVM: bir millet için | YSMAVN: işiten | (16:65) | |
|VÎN: ve şüphesiz | LKM: sizin için | FY: vardır | ELÊNAEM: hayvanlarda | LABRT: ibret(ler) | NSGYKM: size içiriyoruz | MME: olandan | FY: | BŦVNH: onların karınlarında | MN: | BYN: arasıdan | FRS̃: fışkı | VD̃M: ile kan | LBNE: süt | ḢELṦE: halis | SEÙĞE: lezzetli | LLŞERBYN: içenler için | (16:66) | |
|VMN: ve | S̃MRET: meyvalarından | ELNḢYL: hurma ağaçlarının | VELÊANEB: ve üzümlerden | TTḢZ̃VN: elde edersiniz | MNH: onlardan | SKRE: sarhoşluk | VRZGE: ve bir rızık | ḪSNE: güzel | ÎN: şüphesiz | FY: vardır | Z̃LK: bunda | L ËYT: elbette ibret(ler) | LGVM: bir toplum için | YAGLVN: aklını kullanan | (16:67) | |
|VÊVḪ: şöyle vahyetti | RBK: Rabbin | ÎL: | ELNḪL: bal arısına | ÊN: | ETḢZ̃Y: edin | MN: | ELCBEL: dağlardan | BYVTE: evler | VMN: ve | ELŞCR: ağaçlardan | VMME: ve | YARŞVN: kurdukları çardaklardan | (16:68) | |
|S̃M: sonra | KLY: ye | MN: | KL: her çeşit | ELS̃MRET: meyvalardan | FESLKY: ve yürü | SBL: yollarında | RBK: Rabbinin | Z̃LLE: boyun eğerek | YḢRC: çıkar | MN: | BŦVNHE: onun karınlarından | ŞREB: bir içecek | MḢTLF: çeşit çeşit | ÊLVENH: renkleri | FYH: onda vardır | ŞFEÙ: şifa | LLNES: insanlara | ÎN: şüphesiz | FY: vardır | Z̃LK: bunda | L ËYT: elbette bir ibret | LGVM: bir millet için | YTFKRVN: düşünen | (16:69) | |
|VELLH: ve Allah | ḢLGKM: sizi yarattı | S̃M: sonra | YTVFEKM: öldürür | VMNKM: ve içinizden | MN: kimi | YRD̃: itilir | ÎL: | ÊRZ̃L: en reziline | ELAMR: ömrün | LKY: diye | LE: | YALM: hiçbir şeyi bilmez olsun | BAD̃: sonra | ALM: bilgiden | ŞYÙE: biraz | ÎN: doğrusu | ELLH: Allah | ALYM: bilendir | GD̃YR: kadirdir | (16:70) | |
|VELLH: Allah | FŽL: üstün kıldı | BAŽKM: kiminizi | AL: üzerine | BAŽ: kiminiz | FY: | ELRZG: rızıkta | FME: değildir | ELZ̃YN: | FŽLVE: üstün kılınanlar | BRED̃Y: verip de | RZGHM: kendi rızıklarını | AL: | ME: | MLKT: altında bulunanlara | ÊYMENHM: ellerinin | FHM: onlar | FYH: onda | SVEÙ: eşit olacak şekilde | ÊFBNAMT: ni'metini mi? | ELLH: Allah'ın | YCḪD̃VN: inkar ediyorlar | (16:71) | |
|VELLH: Allah | CAL: yarattı | LKM: size | MN: | ÊNFSKM: kendi nefislerinizden | ÊZVECE: eşler | VCAL: ve yarattı | LKM: size | MN: | ÊZVECKM: eşlerinizden | BNYN: oğullar | VḪFD̃T: ve torunlar | VRZGKM: ve sizi besledi | MN: | ELŦYBET: güzel rızıklarla | ÊFBELBEŦL: hâlâ batıla mı? | YÙMNVN: inanıyorlar | VBNAMT: ve ni'metine | ELLH: Allah'ın | HM: onlar | YKFRVN: nankörlük ediyorlar | (16:72) | |
|VYABD̃VN: ve tapıyorlar | MN: | D̃VN: başka | ELLH: Allah'tan | ME: | LE: asla | YMLK: veremeyecek | LHM: kendilerine | RZGE: rızık | MN: | ELSMEVET: göklerden | VELÊRŽ: ve yerden | ŞYÙE: hiçbir | VLE: ve | YSTŦYAVN: bunu asla yapamayacak olan | (16:73) | |
|FLE: | TŽRBVE: benzetmeler yapmayın | LLH: Allah'a | ELÊMS̃EL: meseller | ÎN: çünkü | ELLH: Allah | YALM: bilir | VÊNTM: siz ise | LE: | TALMVN: bilmezsiniz | (16:74) | |
|ŽRB: misal verir | ELLH: Allah | MS̃LE: misaliyle | ABD̃E: bir köle | MMLVKE: başkasının malı olan | LE: | YGD̃R: gücü yetmeyen | AL: | ŞYÙ: hiçbir şeye | VMN: ve kimseyi | RZGNEH: rızıklandırdığımız | MNE: katımızdan | RZGE: rızık ile | ḪSNE: güzel | FHV: ki o | YNFG: infak eder | MNH: ondan | SRE: gizli | VCHRE: ve açık | HL: olurlar mı? | YSTVVN: bunlar eşit | ELḪMD̃: Hamd | LLH: Allah'adır | BL: fakat | ÊKS̃RHM: çokları | LE: | YALMVN: bilmezler | (16:75) | |
|VŽRB: ve misal verir | ELLH: Allah | MS̃LE: misaliyle | RCLYN: (şu) iki adamı | ÊḪD̃HME: birisi | ÊBKM: dilsizdir | LE: | YGD̃R: gücü yetmez | AL: | ŞYÙ: hiçbir şeye | VHV: ve o | KL: bir yüktür | AL: üzerine | MVLEH: efendisinin | ÊYNME: nereye | YVCHH: onu gönderse | LE: | YÊT: getirmez | BḢYR: bir hayır | HL: | YSTVY: gibi olur mu? | HV: o | VMN: ve kimse | YÊMR: emreden | BELAD̃L: adaleti | VHV: ve o (kimse) | AL: üzere (giden) | ṦREŦ: yol | MSTGYM: doğru | (16:76) | |
|VLLH: Allah'a aittir | ĞYB: gaybı | ELSMEVET: göklerin | VELÊRŽ: ve yerin | VME: ve değildir | ÊMR: işi | ELSEAT: sa'atin (kıyametin) | ÎLE: (başka değil) ancak | KLMḪ: açıp yumma gibidir | ELBṦR: bir göz | ÊV: yahut | HV: o | ÊGRB: daha yakın(kısa)dır | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | AL: üzerine | KL: her | ŞYÙ: şey | GD̃YR: gücü yetendir | (16:77) | |
|VELLH: ve Allah | ÊḢRCKM: sizi çıkardı | MN: -ndan | BŦVN: karınları- | ÊMHETKM: annelerinizin | LE: | TALMVN: bilmezken | ŞYÙE: hiçbir şey | VCAL: ve verdi | LKM: size | ELSMA: işitme | VELÊBṦER: ve gözler | VELÊFÙD̃T: ve gönüller | LALKM: umulur ki | TŞKRVN: şükredersiniz | (16:78) | |
|ÊLM: | YRVE: bakmadılar mı? | ÎL: | ELŦYR: kuşlara | MSḢRET: O'nun emrine boyun eğdirilmiş | FY: | CV: boşluğunda | ELSMEÙ: göğün | ME: yoktur | YMSKHN: onları tutan | ÎLE: başka | ELLH: Allah'tan | ÎN: şüphesiz | FY: vardır | Z̃LK: bunda | L ËYET: ayetler | LGVM: bir kavim için | YÙMNVN: inanan | (16:79) | |
|VELLH: ve Allah | CAL: yaptı | LKM: sizin için | MN: | BYVTKM: evlerinizi | SKNE: oturma yeri | VCAL: ve yaptı | LKM: sizin için | MN: | CLVD̃: derilerinden | ELÊNAEM: hayvan | BYVTE: evler | TSTḢFVNHE: kolayca kullanacağınız hafif | YVM: gününüzde | ƵANKM: göç | VYVM: ve gününüzde | ÎGEMTKM: ikamet | VMN: ve | ÊṦVEFHE: yünlerinden | VÊVBERHE: ve yapağılarından | VÊŞAERHE: ve kıllarından | ÊS̃ES̃E: giyilecek, döşenecek eşya | VMTEAE: ve geçimlik | ÎL: -ye kadar | ḪYN: bir süre- | (16:80) | |
|VELLH: Allah | CAL: yaptı | LKM: sizin için | MME: | ḢLG: yarattıklarından | ƵLELE: gölgeler | VCAL: ve var etti | LKM: sizin için | MN: | ELCBEL: dağlarda | ÊKNENE: oturulacak barınaklar | VCAL: ve var eyledi | LKM: sizin için | SREBYL: elbiseler | TGYKM: sizi koruyan | ELḪR: sıcaktan | VSREBYL: ve elbiseler | TGYKM: sizi koruyan | BÊSKM: savaşınızda | KZ̃LK: böyle | YTM: tamamlıyor | NAMTH: ni'metini | ALYKM: size | LALKM: umulur ki siz | TSLMVN: teslim (müslüman) olursunuz | (16:81) | |
|FÎN: eğer yine | TVLVE: yüz çevirirlerse | FÎNME: artık | ALYK: senin üzerine düşen | ELBLEĞ: duyurmaktır | ELMBYN: açık bir şekilde | (16:82) | |
|YARFVN: bilirler | NAMT: ni'metini | ELLH: Allah'ın | S̃M: sonra da | YNKRVNHE: bunu inkar ederler | VÊKS̃RHM: ve çokları da | ELKEFRVN: inkar ederler | (16:83) | |
|VYVM: ve gün | NBAS̃: getirdiğimiz | MN: | KL: her | ÊMT: ümmetten | ŞHYD̃E: bir şahid | S̃M: artık | LE: | YÙZ̃N: izin verilmez | LLZ̃YN: kimselere | KFRVE: inkar eden(lere) | VLE: ve ne de | HM: onların | YSTATBVN: özür dilemeleri istenir | (16:84) | |
|VÎZ̃E: ve zaman | RÊ: gördükleri | ELZ̃YN: kimseler | ƵLMVE: zulmedenler | ELAZ̃EB: azabı | FLE: artık | YḢFF: hafifletilmez | ANHM: onlardan | VLE: ve asla | HM: onlara | YNƵRVN: fırsat verilmez | (16:85) | |
|VÎZ̃E: ve zaman | RÊ: gördükleri | ELZ̃YN: kimseler | ÊŞRKVE: ortak koşanlar | ŞRKEÙHM: ortak koştuklarını | GELVE: derler ki | RBNE: Rabbimiz | HÙLEÙ: işte (bunlar) | ŞRKEÙNE: ortaklarımız | ELZ̃YN: | KNE: olduğumuz | ND̃AV: tapıyor | MN: | D̃VNK: senden başka | FÊLGVE: söz atarlar | ÎLYHM: onlara | ELGVL: şu sözle | ÎNKM: siz | LKEZ̃BVN: tamamen yalancılarsınız | (16:86) | |
|VÊLGVE: ve olurlar | ÎL: | ELLH: Allah'a | YVMÙZ̃: o gün | ELSLM: teslim | VŽL: ve sapıp gider | ANHM: kendilerinden | ME: şeyler | KENVE: oldukları | YFTRVN: uyduruyor(lar) | (16:87) | |
|ELZ̃YN: kimseler | KFRVE: inkar eden(ler) | VṦD̃VE: ve engel olanlar | AN: -ndan | SBYL: yolu- | ELLH: Allah'ın | ZD̃NEHM: artırırız onlara | AZ̃EBE: azabı | FVG: üstüne | ELAZ̃EB: azaplarının | BME: dolayı | KENVE: yaptıkları | YFSD̃VN: bozgunculuklarından | (16:88) | |
|VYVM: ve gün | NBAS̃: getireceğimiz | FY: içinde | KL: her | ÊMT: ümmet | ŞHYD̃E: bir şahid | ALYHM: üzerlerine | MN: | ÊNFSHM: kendi aralarından | VCÙNE: getireceğiz | BK: seni de | ŞHYD̃E: şahid | AL: üzerine | HÙLEÙ: bunların | VNZLNE: ve indirdik | ALYK: sana | ELKTEB: bu Kitabı | TBYENE: açıklayan | LKL: her | ŞYÙ: şeyi | VHD̃: ve yol gösterici olarak | VRḪMT: ve rahmet olarak | VBŞR: ve müjde olarak | LLMSLMYN: müslümanlara | (16:89) | |
|ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | YÊMR: emreder | BELAD̃L: adaleti | VELÎḪSEN: ve ihsanı | VÎYTEÙ: ve vermeyi | Z̃Y: | ELGRB: akrabaya | VYNH: ve meneder | AN: | ELFḪŞEÙ: edepsizlikten | VELMNKR: ve fenalıktan | VELBĞY: ve azgınlıktan | YAƵKM: size böyle öğüt verir | LALKM: umulur ki | TZ̃KRVN: öğüt alırsınız (diye) | (16:90) | |
|VÊVFVE: tam yerine getirin | BAHD̃: ahdini | ELLH: Allah'ın | ÎZ̃E: zaman | AEHD̃TM: andlaşma yaptığınız | VLE: ve asla | TNGŽVE: bozmayın | ELÊYMEN: yeminleri | BAD̃: sonra | TVKYD̃HE: pekiştirdikten | VGD̃: çünkü | CALTM: yaptınız | ELLH: Allah'ı | ALYKM: üzerinize | KFYLE: kefil (şahid) | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | YALM: bilir | ME: şeyleri | TFALVN: yaptıklarınız | (16:91) | |
|VLE: ve asla | TKVNVE: olmayın | KELTY: gibi | NGŽT: çözen kadın | ĞZLHE: ipliğini | MN: | BAD̃: sonra | GVT: kuvvetli | ÊNKES̃E: büktükten | TTḢZ̃VN: bir vasıta yaparak | ÊYMENKM: yeminlerinizi | D̃ḢLE: bozucu | BYNKM: aranızda | ÊN: | TKVN: olduğu için | ÊMT: bir topluluk | HY: | ÊRB: daha çok | MN: | ÊMT: diğer bir topluluktan | ÎNME: çünkü | YBLVKM: sizi dener | ELLH: Allah | BH: bununla | VLYBYNN: ve açıklayacaktır | LKM: size | YVM: günü | ELGYEMT: kıyamet | ME: şeyleri | KNTM: olduğunuz | FYH: hakkında | TḢTLFVN: ayrılığa düştüğünüz | (16:92) | |
|VLV: şayet | ŞEÙ: dileseydi | ELLH: Allah | LCALKM: hepinizi yapardı | ÊMT: ümmet | VEḪD̃T: bir tek | VLKN: fakat | YŽL: şaşırtır | MN: kimseyi | YŞEÙ: dilediği | VYHD̃Y: ve doğru yola iletir | MN: kimseyi | YŞEÙ: dilediği | VLTSÊLN: ve siz mutlaka sorulacaksınız | AME: şeylerden | KNTM: olduğunuz | TAMLVN: yapıyor(lar) | (16:93) | |
|VLE: | TTḢZ̃VE: yapmayın | ÊYMENKM: yeminlerinizi | D̃ḢLE: bozan bir şey | BYNKM: aranızı | FTZL: kayar | GD̃M: ayak | BAD̃: sonra | S̃BVTHE: sağlam bastıktan | VTZ̃VGVE: ve tadarsınız | ELSVÙ: kötülüğü | BME: dolayı | ṦD̃D̃TM: engel olduğunuzdan | AN: -dan | SBYL: yolu- | ELLH: Allah'ın | VLKM: ve sizin için vardır | AZ̃EB: bir azab | AƵYM: büyük | (16:94) | |
|VLE: ve asla | TŞTRVE: satmayın | BAHD̃: verdiğiniz sözü | ELLH: Allah'a | S̃MNE: bir paraya | GLYLE: az | ÎNME: şüphesiz | AND̃: yanında olan | ELLH: Allah'ın | HV: o | ḢYR: daha hayırlıdır | LKM: sizin için | ÎN: eğer | KNTM: | TALMVN: bilirseniz | (16:95) | |
|ME: bulunan | AND̃KM: sizin yanınızda | YNFD̃: tükenir | VME: bulunan ise | AND̃: yanında | ELLH: Allah'ın | BEG: kalıcıdır | VLNCZYN: elbette vereceğiz | ELZ̃YN: kimselerin | ṦBRVE: sabreden(lerin) | ÊCRHM: karşılığını | BÊḪSN: en güzeliyle | ME: | KENVE: olduklarının | YAMLVN: yapıyor(lar) | (16:96) | |
|MN: her kim | AML: bir iş yaparsa | ṦELḪE: iyi | MN: | Z̃KR: erkekten | ÊV: veya | ÊNS̃: kadından | VHV: o | MÙMN: inanmış olarak | FLNḪYYNH: onu yaşatırız | ḪYET: bir hayatla | ŦYBT: hoş | VLNCZYNHM: ve elbette veririz | ÊCRHM: onların ücretini | BÊḪSN: en güzeliyle | ME: | KENVE: olduklarının | YAMLVN: yapıyor(lar) | (16:97) | |
|FÎZ̃E: zaman | GRÊT: okuduğun | ELGR ËN: Kur'an | FESTAZ̃: sığın | BELLH: Allah'a | MN: -dan | ELŞYŦEN: şeytan- | ELRCYM: kovulmuş | (16:98) | |
|ÎNH: çünkü | LYS: yoktur | LH: o(şeyta)nın | SLŦEN: bir gücü | AL: üzerinde | ELZ̃YN: | ËMNVE: inananlar | VAL: ve üzerinde | RBHM: Rablerine | YTVKLVN: dayananlar | (16:99) | |
|ÎNME: sadece | SLŦENH: onun gücü | AL: üzerinde | ELZ̃YN: kimselere | YTVLVNH: onu dost tutan(lar) | VELZ̃YN: ve kimselere | HM: onlar | BH: onu | MŞRKVN: ortak koşan(lar) | (16:100) | |
|VÎZ̃E: ve zaman | BD̃LNE: değiştirdiğimiz | ËYT: bir ayeti | MKEN: yerine | ËYT: bir ayet | VELLH: ve Allah | ÊALM: bilirken | BME: ne | YNZL: indirdiğini | GELVE: derler | ÎNME: şüphesiz | ÊNT: sen | MFTR: iftira ediyorsun | BL: hayır | ÊKS̃RHM: onların çokları | LE: | YALMVN: bilmiyorlar | (16:101) | |
|GL: de ki | NZLH: onu indirdi | RVḪ: Ruhu'l- | ELGD̃S: -Kudüs | MN: -nden | RBK: Rabbi- | BELḪG: gerçek olarak | LYS̃BT: sağlamlaştırmak için | ELZ̃YN: kimseleri | ËMNVE: inanan(ları) | VHD̃: ve yol gösterici | VBŞR: ve müjde olarak | LLMSLMYN: müslümanlara | (16:102) | |
|VLGD̃: ve elbette | NALM: biliyoruz | ÊNHM: onların | YGVLVN: dediklerini | ÎNME: muhakkak | YALMH: ona öğretiyor | BŞR: bir insan | LSEN: dili | ELZ̃Y: şahsın | YLḪD̃VN: nisbet ettikleri | ÎLYH: ona | ÊACMY: a'cemi (yabancıdır) | VHZ̃E: bu ise | LSEN: bir dildir | ARBY: Arapça | MBYN: apaçık | (16:103) | |
|ÎN: şüphesiz | ELZ̃YN: kimseleri | LE: | YÙMNVN: inanmayan(ları) | B ËYET: ayetlerine | ELLH: Allah'ın | LE: | YHD̃YHM: doğru yola iletmez | ELLH: Allah | VLHM: ve Onların | AZ̃EB: bir azab | ÊLYM: acıklı | (16:104) | |
|ÎNME: şüphesiz ancak | YFTRY: uydurur | ELKZ̃B: yalanı | ELZ̃YN: kimseler | LE: | YÙMNVN: inanmayan(lar) | B ËYET: ayetlerine | ELLH: Allah'ın | VÊVLÙK: işte | HM: onlardır | ELKEZ̃BVN: yalancılar | (16:105) | |
|MN: | KFR: inkar eden | BELLH: Allah'ı | MN: | BAD̃: sonra | ÎYMENH: inandıktan | ÎLE: hariç | MN: kimseler | ÊKRH: (inkara) zorlanan | VGLBH: ve kalbi | MŦMÙN: mutmain olduğu halde | BELÎYMEN: imanla | VLKN: fakat | MN: kimselere | ŞRḪ: açan | BELKFR: küfre | ṦD̃RE: göğsünü | FALYHM: üzerlerine iner | ĞŽB: bir gazab | MN: -tan | ELLH: Allah- | VLHM: ve Onların | AZ̃EB: bir azab | AƵYM: büyük | (16:106) | |
|Z̃LK: bu böyledir | BÊNHM: şüphesiz onların | ESTḪBVE: tercih etmelerindendir | ELḪYET: hayatını | ELD̃NYE: dünya | AL: | EL ËḢRT: ahirete | VÊN: ve şüphesiz | ELLH: Allah'ın | LE: | YHD̃Y: doğru yola iletmeyeceğindendir | ELGVM: kavmi | ELKEFRYN: inkar eden | (16:107) | |
|ÊVLÙK: onlar | ELZ̃YN: kimselerdir | ŦBA: mühürlediği | ELLH: Allah'ın | AL: üzerini | GLVBHM: kalbleri | VSMAHM: ve kulaklarını | VÊBṦERHM: ve gözlerini | VÊVLÙK: ve işte | HM: onlardır | ELĞEFLVN: gafiller | (16:108) | |
|LE: hiç yok | CRM: şüphe | ÊNHM: elbette onlar | FY: | EL ËḢRT: ahirette | HM: onlar | ELḢESRVN: ziyana uğrayacaklardır | (16:109) | |
|S̃M: sonra | ÎN: şüphesiz | RBK: Rabbin | LLZ̃YN: (yanındadır) | HECRVE: hicret edenlerin | MN: | BAD̃: sonra | ME: | FTNVE: işkenceye uğratıldıktan | S̃M: sonra | CEHD̃VE: cihad edenlerin | VṦBRVE: ve sabredenlerin | ÎN: elbette | RBK: Rabbin | MN: | BAD̃HE: bun(lar)dan sonra | LĞFVR: elbette bağışlayandır | RḪYM: esirgeyendir | (16:110) | |
|YVM: o gün | TÊTY: gelir | KL: her | NFS: nefis | TCED̃L: uğraşır | AN: | NFSHE: kendi canı için | VTVF: ve tam karşılığı verilir | KL: herkese | NFS: nefse | ME: | AMLT: yaptığının | VHM: onlara | LE: asla | YƵLMVN: haksızlık edilmez | (16:111) | |
|VŽRB: ve misal verir | ELLH: Allah | MS̃LE: misaliyle | GRYT: bir kenti | KENT: idi | ËMNT: güven | MŦMÙNT: huzur içinde | YÊTYHE: kendisine geliyordu | RZGHE: rızkı | RĞD̃E: bol bol | MN: | KL: her | MKEN: yerden | FKFRT: fakat nankörlük etti | BÊNAM: ni'metlerine | ELLH: Allah'ın | FÊZ̃EGHE: (bunun üzerine) ona taddırdı | ELLH: Allah | LBES: elbisesi | ELCVA: açlık | VELḢVF: ve korku | BME: ötürü | KENVE: oldukları | YṦNAVN: yapıyor(lar) | (16:112) | |
|VLGD̃: ve andolsun | CEÙHM: onlara geldi | RSVL: bir elçi | MNHM: kendilerinden | FKZ̃BVH: onu yalanladılar | FÊḢZ̃HM: onları yakalayıverdi | ELAZ̃EB: azab | VHM: ve onlar | ƵELMVN: zulümlerine devam ederken | (16:113) | |
|FKLVE: yeyin | MME: | RZGKM: size verdiği rızıktan | ELLH: Allah'ın | ḪLELE: helal | ŦYBE: ve hoş (olarak) | VEŞKRVE: ve şükredin | NAMT: ni'metine | ELLH: Allah'ın | ÎN: eğer | KNTM: ediyorsanız | ÎYEH: O'na | TABD̃VN: kulluk | (16:114) | |
|ÎNME: şüphesiz | ḪRM: haram kıldı | ALYKM: size | ELMYTT: ölüyü | VELD̃M: ve kanı | VLḪM: ve etini | ELḢNZYR: domuz | VME: ve şeyi | ÊHL: kesilen | LĞYR: başkasının | ELLH: Allah'tan | BH: adına | FMN: kim | EŽŦR: mecbur kalırsa | ĞYR: | BEĞ: saldırmadan | VLE: ve | AED̃: sınırı da aşmadan | FÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | ĞFVR: bağışlayandır | RḪYM: esirgeyendir | (16:115) | |
|VLE: ve | TGVLVE: demeyin | LME: ötürü | TṦF: nitelendirmesinden | ÊLSNTKM: dillerinizin | ELKZ̃B: yalan | HZ̃E: şu | ḪLEL: helaldir | VHZ̃E: şu ise | ḪREM: haramdır | LTFTRVE: sonra uydurmuş olursunuz | AL: karşı | ELLH: Allah'a | ELKZ̃B: yalan | ÎN: şüphesiz | ELZ̃YN: kimseler | YFTRVN: uyduran(lar) | AL: karşı | ELLH: Allah'a | ELKZ̃B: yalan | LE: | YFLḪVN: iflah olmazlar | (16:116) | |
|MTEA: bir mefaattir | GLYL: azıcık | VLHM: ve Onların | AZ̃EB: bir azab | ÊLYM: acıklı | (16:117) | |
|VAL: ve | ELZ̃YN: olanlara da | HED̃VE: Yahudi | ḪRMNE: haram kılmıştık | ME: | GṦṦNE: anlattıklarımızı | ALYK: sana | MN: | GBL: bundan önce | VME: değildik | ƵLMNEHM: onlara zulmediyor | VLKN: fakat | KENVE: ediyorlardı | ÊNFSHM: onlar kendilerine | YƵLMVN: zulm | (16:118) | |
|S̃M: sonra | ÎN: şüphesiz | RBK: Rabbin | LLZ̃YN: kimseler için | AMLVE: işleyen(ler) | ELSVÙ: kötülük | BCHELT: cehaletle | S̃M: sonra | TEBVE: tevbe edenler (için) | MN: | BAD̃: ardından | Z̃LK: bunun | VÊṦLḪVE: ve uslananlar (için) | ÎN: elbette | RBK: Rabbin | MN: | BAD̃HE: bunlardan sonra | LĞFVR: bağışlayandır | RḪYM: esirgeyendir | (16:119) | |
|ÎN: şüphesiz | ÎBREHYM: İbrahim | KEN: idi | ÊMT: bir ümmet | GENTE: O'na ita'at eden | LLH: Allah'ı | ḪNYFE: birleyen | VLM: ve | YK: değildi | MN: -dan | ELMŞRKYN: ortak koşanlar- | (16:120) | |
|ŞEKRE: şükredici idi | LÊNAMH: O'nun ni'metlerine | ECTBEH: onu seçmiş | VHD̃EH: ve iletmişti | ÎL: | ṦREŦ: yola | MSTGYM: doğru | (16:121) | |
|V ËTYNEH: ve ona vermiştik | FY: | ELD̃NYE: dünyada | ḪSNT: iyilik | VÎNH: şüphesiz O | FY: | EL ËḢRT: ahirette de | LMN: | ELṦELḪYN: iyilerdendir | (16:122) | |
|S̃M: sonra | ÊVḪYNE: vahyettik | ÎLYK: sana | ÊN: | ETBA: uy | MLT: yoluna | ÎBREHYM: İbrahim'in | ḪNYFE: hanif olan | VME: ve | KEN: değildi | MN: -dan | ELMŞRKYN: ortak koşanlar- | (16:123) | |
|ÎNME: şüphesiz | CAL: (farz) kılındı | ELSBT: cumartesi günü | AL: üzerinde | ELZ̃YN: kimseler | EḢTLFVE: ayrılığa düşen(ler) | FYH: onun | VÎN: ve şüphesiz | RBK: Rabbin | LYḪKM: elbette hükmünü verecektir | BYNHM: aralarında | YVM: günü | ELGYEMT: kıyamet | FYME: şey hakkında | KENVE: | FYH: onda | YḢTLFVN: ayrılığa düştükleri | (16:124) | |
|ED̃A: çağır | ÎL: | SBYL: yoluna | RBK: Rabbinin | BELḪKMT: hikmetle | VELMVAƵT: ve öğütle | ELḪSNT: güzel | VCED̃LHM: ve onlarla mücadele et | BELTY: (biçimde) | HY: o | ÊḪSN: en güzel | ÎN: kuşkusuz | RBK: Rabbin | HV: işte O'dur | ÊALM: en iyi bilen | BMN: kimseleri | ŽL: sapan(ları) | AN: -ndan | SBYLH: yolu- | VHV: ve O | ÊALM: (en iyi) bilendir | BELMHTD̃YN: hidayete erenleri | (16:125) | |
|VÎN: ve eğer | AEGBTM: ceza verecekseniz | FAEGBVE: ceza verin | BMS̃L: aynısını | ME: | AVGBTM: size verilen cezanın | BH: onunla | VLÙN: ama | ṦBRTM: sabdederseniz | LHV: andolsun ki o | ḢYR: daha iyidir | LLṦEBRYN: sabredenler için | (16:126) | |
|VEṦBR: ve sabret | VME: değildir | ṦBRK: senin sabrın | ÎLE: başka | BELLH: Allah(ın yardımından) | VLE: ve | TḪZN: üzülme | ALYHM: onlara | VLE: ve | TK: düşme | FY: | ŽYG: sıkıntıya | MME: | YMKRVN: kurdukları tuzaklardan | (16:127) | |
|ÎN: çünkü | ELLH: Allah | MA: beraberdir | ELZ̃YN: kimselerle | ETGVE: korunan(larla) | VELZ̃YN: ve kimselerle | HM: onlar | MḪSNVN: iyilik eden(lerle) | (16:128) | |