» 16 / Nahl  85:

Kuran Sırası: 16
İniş Sırası: 70
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128

 » 16 / Nahl  Suresi: 85
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَإِذَا (VÎZ̃E) = ve iƶā : ve zaman
2. رَأَى (RÊ) = raā : gördükleri
3. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseler
4. ظَلَمُوا (ƵLMVE) = Zelemū : zulmedenler
5. الْعَذَابَ (ELAZ̃EB) = l-ǎƶābe : azabı
6. فَلَا (FLE) = felā : artık
7. يُخَفَّفُ (YḢFF) = yuḣaffefu : hafifletilmez
8. عَنْهُمْ (ANHM) = ǎnhum : onlardan
9. وَلَا (VLE) = ve lā : ve asla
10. هُمْ (HM) = hum : onlara
11. يُنْظَرُونَ (YNƵRVN) = yunZerūne : fırsat verilmez
ve zaman | gördükleri | kimseler | zulmedenler | azabı | artık | hafifletilmez | onlardan | ve asla | onlara | fırsat verilmez |

[] [REY] [] [ƵLM] [AZ̃B] [] [ḢFF] [] [] [] [NƵR]
VÎZ̃E ELZ̃YN ƵLMVE ELAZ̃EB FLE YḢFF ANHM VLE HM YNƵRVN

ve iƶā raā elleƶīne Zelemū l-ǎƶābe felā yuḣaffefu ǎnhum ve lā hum yunZerūne
وإذا رأى الذين ظلموا العذاب فلا يخفف عنهم ولا هم ينظرون

 » 16 / Nahl  Suresi: 85
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذا | VÎZ̃E ve iƶā ve zaman And when
رأى ر ا ي | REY raā gördükleri (will) see
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
ظلموا ظ ل م | ƵLM ƵLMVE Zelemū zulmedenler wronged
العذاب ع ذ ب | AZ̃B ELAZ̃EB l-ǎƶābe azabı the punishment,
فلا | FLE felā artık then not
يخفف خ ف ف | ḢFF YḢFF yuḣaffefu hafifletilmez it will be lightened
عنهم | ANHM ǎnhum onlardan for them
ولا | VLE ve lā ve asla and not
هم | HM hum onlara they
ينظرون ن ظ ر | NƵR YNƵRVN yunZerūne fırsat verilmez will be given respite.

16:85 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve zaman | gördükleri | kimseler | zulmedenler | azabı | artık | hafifletilmez | onlardan | ve asla | onlara | fırsat verilmez |

[] [REY] [] [ƵLM] [AZ̃B] [] [ḢFF] [] [] [] [NƵR]
VÎZ̃E ELZ̃YN ƵLMVE ELAZ̃EB FLE YḢFF ANHM VLE HM YNƵRVN

ve iƶā raā elleƶīne Zelemū l-ǎƶābe felā yuḣaffefu ǎnhum ve lā hum yunZerūne
وإذا رأى الذين ظلموا العذاب فلا يخفف عنهم ولا هم ينظرون

[] [ر ا ي] [] [ظ ل م] [ع ذ ب] [] [خ ف ف] [] [] [] [ن ظ ر]

 » 16 / Nahl  Suresi: 85
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذا | VÎZ̃E ve iƶā ve zaman And when
Vav,,Zel,Elif,
6,,700,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
T – time adverb
الواو عاطفة
ظرف زمان
رأى ر ا ي | REY raā gördükleri (will) see
Re,,,
200,,,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
ظلموا ظ ل م | ƵLM ƵLMVE Zelemū zulmedenler wronged
Zı,Lam,Mim,Vav,Elif,
900,30,40,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
العذاب ع ذ ب | AZ̃B ELAZ̃EB l-ǎƶābe azabı the punishment,
Elif,Lam,Ayn,Zel,Elif,Be,
1,30,70,700,1,2,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
فلا | FLE felā artık then not
Fe,Lam,Elif,
80,30,1,
REM – prefixed resumption particle
NEG – negative particle
الفاء استئنافية
حرف نفي
يخفف خ ف ف | ḢFF YḢFF yuḣaffefu hafifletilmez it will be lightened
Ye,Hı,Fe,Fe,
10,600,80,80,
V – 3rd person masculine singular (form II) passive imperfect verb
فعل مضارع مبني للمجهول
عنهم | ANHM ǎnhum onlardan for them
Ayn,Nun,He,Mim,
70,50,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
ولا | VLE ve lā ve asla and not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
هم | HM hum onlara they
He,Mim,
5,40,
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
ضمير منفصل
ينظرون ن ظ ر | NƵR YNƵRVN yunZerūne fırsat verilmez will be given respite.
Ye,Nun,Zı,Re,Vav,Nun,
10,50,900,200,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form IV) passive imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مبني للمجهول والواو ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَإِذَا: ve zaman | رَأَى: gördükleri | الَّذِينَ: kimseler | ظَلَمُوا: zulmedenler | الْعَذَابَ: azabı | فَلَا: artık | يُخَفَّفُ: hafifletilmez | عَنْهُمْ: onlardan | وَلَا: ve asla | هُمْ: onlara | يُنْظَرُونَ: fırsat verilmez |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وإذا WÎZ̃E ve zaman | رأى RÊ gördükleri | الذين ELZ̃YN kimseler | ظلموا ƵLMWE zulmedenler | العذاب ELAZ̃EB azabı | فلا FLE artık | يخفف YḢFF hafifletilmez | عنهم ANHM onlardan | ولا WLE ve asla | هم HM onlara | ينظرون YNƵRWN fırsat verilmez |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve iƶā: ve zaman | raā: gördükleri | elleƶīne: kimseler | Zelemū: zulmedenler | l-ǎƶābe: azabı | felā: artık | yuḣaffefu: hafifletilmez | ǎnhum: onlardan | ve lā: ve asla | hum: onlara | yunZerūne: fırsat verilmez |
Kırık Meal (Transcript) : |VÎZ̃E: ve zaman | : gördükleri | ELZ̃YN: kimseler | ƵLMVE: zulmedenler | ELAZ̃EB: azabı | FLE: artık | YḢFF: hafifletilmez | ANHM: onlardan | VLE: ve asla | HM: onlara | YNƵRVN: fırsat verilmez |
Abdulbaki Gölpınarlı : Zulmedenler azâbı görmeye başladılar mı hafifletilmez azapları ve mühlet de verilmez onlara.
Adem Uğur : O zulmedenler azabı gördüklerinde, artık onlardan azap hafifletilmez, onlara mühlet de verilmez.
Ahmed Hulusi : Zulmedenler azapla karşılaştıklarında, kendilerine hafifletilmez ve onlara bakılmaz.
Ahmet Tekin : Baskı, zulüm ve işkenceyle temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlimler, haksızlık edenler, azâbı gördüklerinde, artık özür dilemeleri sebebiyle onların cezaları hafifletilmez, onlara merhamet nazarıyla bakılmaz, göz açtırılmaz.
Ahmet Varol : Zulmedenler azabı gördüklerinde; artık onlardan ne azap hafifletilir ne de kendilerine bir süre tanınır.
Ali Bulaç : O zulmedenler, azabı gördüklerinde, onlara ne (azab) hafifletilecek, ne süre tanınacak.
Ali Fikri Yavuz : O zalimler (kâfirler) cehennem azabını görünce, artık bu azab kendilerinden ne hafifletilecek, ne de onlara mühlet verilecek.
Bekir Sadak : Zulmedenler, azap gorurlerken azablari hafifletilmez de geciktirilmez de.
Celal Yıldırım : O zulmedenler azabı görünce, ne onlardan azâb hafifletilecek, ne de kendilerine mühlet verilecek.
Diyanet İşleri : O zalimler, azabı gördükleri zaman artık onlardan azap hafifletilmez ve kendilerine mühlet de verilmez.
Diyanet İşleri (eski) : Zulmedenler, azap görürlerken azabları hafifletilmez de geciktirilmez de.
Diyanet Vakfi : O zulmedenler azabı gördüklerinde, artık onlardan azap hafifletilmez, onlara mühlet de verilmez.
Edip Yüksel : Zulmedenler azabı gördükleri zaman artık onlar için hafifletilmez, ertelenmez.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : O zulmedenler, azabı gördükleri zaman, artık onlardan ne azab hafifletilir, ne de onlara süre verilir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : O zulmedenler, azabı gördükleri zaman, artık ne azaptan hafifletilecek, ne de kendilerine mühlet verilecek
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve o zalimler azâbı gördükleri vakıt artık o onlardan ne tahfif olunacak ne de kendilerine mühlet verilecek
Fizilal-il Kuran : Zalimler, azapla yüzyüze geldiklerinde, artık ne azapları hafifletilir ve ne de kendilerine mühlet verilir.
Gültekin Onan : O zulmedenler, azabı gördüklerinde, onlara ne (azab) hafifletilecek, ne süre tanınacak.
Hakkı Yılmaz : "Ve o şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapan kimseler, azabı gördükleri zaman, artık onlardan hafifletilmez ve onlara süre verilmez. "
Hasan Basri Çantay : O zaalimler (cehennem) azabı (nı) görünce (yalvarıb yakaracaklar. Fakat) o (azâb) kendilerinden hafifletilmeyeceği gibi onlara mühlet de verilmeyecekdir.
Hayrat Neşriyat : Ve zulmedenler azâbı gördükleri zaman, artık (o azab) onlardan ne hafifletilir, ne de onlara göz açtırılır.
İbni Kesir : O zalimler azabı görünce; onlardan ne hafifletilir, ne de mühlet verilir.
İskender Evrenosoğlu : (Cehennemden ayrılmalarına izin verilmeyen) zalimler, azabı gördükleri zaman artık onlardan (azap) hafifletilmez. Ve onlara, nazar edilmez (yüzüne bakılmaz).
Muhammed Esed : Ve kötülüğe, haksızlığa şartlanmış olanlar (o gün kendilerini bekleyen) azabı karşılarında bulduklarında, o azabın kendileri için (hiçbir mazeretle) hafifletilmeye(ceğini) ve kendilerine artık zaman da verilmeyeceğini (hemen anlayacaklar).
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve zulmedenler azabı görünce artık onlardan hafifletilmiş olmayacaktır. Ve kendilerine mühlet verilmiş de olmayacaklardır.
Ömer Öngüt : O zâlimler azabı gördüklerinde, artık onlardan azap hafifletilmez, kendilerine mühlet de verilmez.
Şaban Piriş : Zulmedenler azabı gördükleri zaman, artık onlardan bu azap hafifletilmeyecek ve onlara mühlet de verilmeyecektir.
Suat Yıldırım : O zalimler cehennem azabını görünce yalvarıp yakarırlar. Fakat ne azapları hafifletilir, ne de kendilerine mühlet verilir.
Süleyman Ateş : Zulmedenler azâbı gördükleri zaman artık azâb onlardan ne hafifletilir, ne de onlara fırsat verilir.
Tefhim-ul Kuran : O zulmedenler, azabı gördüklerinde, ne (azab) onlara hafifletilecek, ne de onlara süre tanınacak.
Ümit Şimşek : Zulmedenler bir kere azabı gördükten sonra, ne o azap hafifler, ne de onlara süre tanınır.
Yaşar Nuri Öztürk : Zulme sapanlar azapla yüzyüze geldiklerinde, ne azapları hafifletilir ne de yüzlerine bakılır.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}