» 17 / Isrâ  98:

Kuran Sırası: 17
İniş Sırası: 50
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111

 » 17 / Isrâ  Suresi: 98
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. ذَٰلِكَ (Z̃LK) = ƶālike : işte budur
2. جَزَاؤُهُمْ (CZEÙHM) = cezā'uhum : cezaları
3. بِأَنَّهُمْ (BÊNHM) = biennehum : çünkü onlar
4. كَفَرُوا (KFRVE) = keferū : inkar ettiler
5. بِايَاتِنَا (B ËYETNE) = biāyātinā : ayetlerimizi
6. وَقَالُوا (VGELVE) = ve ḳālū : ve dediler
7. أَإِذَا (ÊÎZ̃E) = eiƶā : sonra mı?
8. كُنَّا (KNE) = kunnā : biz olduktan
9. عِظَامًا (AƵEME) = ǐZāmen : kemikler
10. وَرُفَاتًا (VRFETE) = ve rufāten : ve ufalanmış toprak
11. أَإِنَّا (ÊÎNE) = einnā : biz mi?
12. لَمَبْعُوثُونَ (LMBAVS̃VN) = lemeb'ǔṧūne : diriltileceğiz
13. خَلْقًا (ḢLGE) = ḣalḳan : bir yaratılışla
14. جَدِيدًا (CD̃YD̃E) = cedīden : yeni
işte budur | cezaları | çünkü onlar | inkar ettiler | ayetlerimizi | ve dediler | sonra mı? | biz olduktan | kemikler | ve ufalanmış toprak | biz mi? | diriltileceğiz | bir yaratılışla | yeni |

[] [CZY] [] [KFR] [EYY] [GVL] [] [KVN] [AƵM] [RFT] [] [BAS̃] [ḢLG] [CD̃D̃]
Z̃LK CZEÙHM BÊNHM KFRVE B ËYETNE VGELVE ÊÎZ̃E KNE AƵEME VRFETE ÊÎNE LMBAVS̃VN ḢLGE CD̃YD̃E

ƶālike cezā'uhum biennehum keferū biāyātinā ve ḳālū eiƶā kunnā ǐZāmen ve rufāten einnā lemeb'ǔṧūne ḣalḳan cedīden
ذلك جزاؤهم بأنهم كفروا بآياتنا وقالوا أإذا كنا عظاما ورفاتا أإنا لمبعوثون خلقا جديدا

 » 17 / Isrâ  Suresi: 98
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ذلك | Z̃LK ƶālike işte budur That
جزاؤهم ج ز ي | CZY CZEÙHM cezā'uhum cezaları (is) their recompense
بأنهم | BÊNHM biennehum çünkü onlar because they
كفروا ك ف ر | KFR KFRVE keferū inkar ettiler disbelieved
بآياتنا ا ي ي | EYY B ËYETNE biāyātinā ayetlerimizi in Our Verses
وقالوا ق و ل | GVL VGELVE ve ḳālū ve dediler and said,
أإذا | ÊÎZ̃E eiƶā sonra mı? """When"
كنا ك و ن | KVN KNE kunnā biz olduktan we are
عظاما ع ظ م | AƵM AƵEME ǐZāmen kemikler bones
ورفاتا ر ف ت | RFT VRFETE ve rufāten ve ufalanmış toprak and crumbled particles,
أإنا | ÊÎNE einnā biz mi? will we
لمبعوثون ب ع ث | BAS̃ LMBAVS̃VN lemeb'ǔṧūne diriltileceğiz surely (be) resurrected
خلقا خ ل ق | ḢLG ḢLGE ḣalḳan bir yaratılışla (as) a creation
جديدا ج د د | CD̃D̃ CD̃YD̃E cedīden yeni "new."""

17:98 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

işte budur | cezaları | çünkü onlar | inkar ettiler | ayetlerimizi | ve dediler | sonra mı? | biz olduktan | kemikler | ve ufalanmış toprak | biz mi? | diriltileceğiz | bir yaratılışla | yeni |

[] [CZY] [] [KFR] [EYY] [GVL] [] [KVN] [AƵM] [RFT] [] [BAS̃] [ḢLG] [CD̃D̃]
Z̃LK CZEÙHM BÊNHM KFRVE B ËYETNE VGELVE ÊÎZ̃E KNE AƵEME VRFETE ÊÎNE LMBAVS̃VN ḢLGE CD̃YD̃E

ƶālike cezā'uhum biennehum keferū biāyātinā ve ḳālū eiƶā kunnā ǐZāmen ve rufāten einnā lemeb'ǔṧūne ḣalḳan cedīden
ذلك جزاؤهم بأنهم كفروا بآياتنا وقالوا أإذا كنا عظاما ورفاتا أإنا لمبعوثون خلقا جديدا

[] [ج ز ي] [] [ك ف ر] [ا ي ي] [ق و ل] [] [ك و ن] [ع ظ م] [ر ف ت] [] [ب ع ث] [خ ل ق] [ج د د]

 » 17 / Isrâ  Suresi: 98
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ذلك | Z̃LK ƶālike işte budur That
Zel,Lam,Kef,
700,30,20,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
جزاؤهم ج ز ي | CZY CZEÙHM cezā'uhum cezaları (is) their recompense
Cim,Ze,Elif,,He,Mim,
3,7,1,,5,40,
N – nominative masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
بأنهم | BÊNHM biennehum çünkü onlar because they
Be,,Nun,He,Mim,
2,,50,5,40,
P – prefixed preposition bi
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
حرف جر
حرف نصب من اخوات «ان» و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
كفروا ك ف ر | KFR KFRVE keferū inkar ettiler disbelieved
Kef,Fe,Re,Vav,Elif,
20,80,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بآياتنا ا ي ي | EYY B ËYETNE biāyātinā ayetlerimizi in Our Verses
Be,,Ye,Elif,Te,Nun,Elif,
2,,10,1,400,50,1,
P – prefixed preposition bi
N – genitive feminine plural noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
جار ومجرور و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وقالوا ق و ل | GVL VGELVE ve ḳālū ve dediler and said,
Vav,Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
6,100,1,30,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أإذا | ÊÎZ̃E eiƶā sonra mı? """When"
,,Zel,Elif,
,,700,1,
INTG – prefixed interrogative alif
T – time adverb
الهمزة همزة استفهام
ظرف زمان
كنا ك و ن | KVN KNE kunnā biz olduktan we are
Kef,Nun,Elif,
20,50,1,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
عظاما ع ظ م | AƵM AƵEME ǐZāmen kemikler bones
Ayn,Zı,Elif,Mim,Elif,
70,900,1,40,1,
"N – accusative masculine plural indefinite noun → Bone"
اسم منصوب
ورفاتا ر ف ت | RFT VRFETE ve rufāten ve ufalanmış toprak and crumbled particles,
Vav,Re,Fe,Elif,Te,Elif,
6,200,80,1,400,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine indefinite noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
أإنا | ÊÎNE einnā biz mi? will we
,,Nun,Elif,
,,50,1,
INTG – prefixed interrogative alif
ACC – accusative particle
PRON – 1st person plural object pronoun
الهمزة همزة استفهام
حرف نصب و«نا» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
لمبعوثون ب ع ث | BAS̃ LMBAVS̃VN lemeb'ǔṧūne diriltileceğiz surely (be) resurrected
Lam,Mim,Be,Ayn,Vav,Se,Vav,Nun,
30,40,2,70,6,500,6,50,
EMPH – emphatic prefix lām
N – nominative masculine plural passive participle
اللام لام التوكيد
اسم مرفوع
خلقا خ ل ق | ḢLG ḢLGE ḣalḳan bir yaratılışla (as) a creation
Hı,Lam,Gaf,Elif,
600,30,100,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
جديدا ج د د | CD̃D̃ CD̃YD̃E cedīden yeni "new."""
Cim,Dal,Ye,Dal,Elif,
3,4,10,4,1,
ADJ – accusative masculine singular indefinite adjective
صفة منصوبة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |ذَٰلِكَ: işte budur | جَزَاؤُهُمْ: cezaları | بِأَنَّهُمْ: çünkü onlar | كَفَرُوا: inkar ettiler | بِايَاتِنَا: ayetlerimizi | وَقَالُوا: ve dediler | أَإِذَا: sonra mı? | كُنَّا: biz olduktan | عِظَامًا: kemikler | وَرُفَاتًا: ve ufalanmış toprak | أَإِنَّا: biz mi? | لَمَبْعُوثُونَ: diriltileceğiz | خَلْقًا: bir yaratılışla | جَدِيدًا: yeni |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ذلك Z̃LK işte budur | جزاؤهم CZEÙHM cezaları | بأنهم BÊNHM çünkü onlar | كفروا KFRWE inkar ettiler | بآياتنا B ËYETNE ayetlerimizi | وقالوا WGELWE ve dediler | أإذا ÊÎZ̃E sonra mı? | كنا KNE biz olduktan | عظاما AƵEME kemikler | ورفاتا WRFETE ve ufalanmış toprak | أإنا ÊÎNE biz mi? | لمبعوثون LMBAWS̃WN diriltileceğiz | خلقا ḢLGE bir yaratılışla | جديدا CD̃YD̃E yeni |
Kırık Meal (Okunuş) : |ƶālike: işte budur | cezā'uhum: cezaları | biennehum: çünkü onlar | keferū: inkar ettiler | biāyātinā: ayetlerimizi | ve ḳālū: ve dediler | eiƶā: sonra mı? | kunnā: biz olduktan | ǐZāmen: kemikler | ve rufāten: ve ufalanmış toprak | einnā: biz mi? | lemeb'ǔṧūne: diriltileceğiz | ḣalḳan: bir yaratılışla | cedīden: yeni |
Kırık Meal (Transcript) : |Z̃LK: işte budur | CZEÙHM: cezaları | BÊNHM: çünkü onlar | KFRVE: inkar ettiler | B ËYETNE: ayetlerimizi | VGELVE: ve dediler | ÊÎZ̃E: sonra mı? | KNE: biz olduktan | AƵEME: kemikler | VRFETE: ve ufalanmış toprak | ÊÎNE: biz mi? | LMBAVS̃VN: diriltileceğiz | ḢLGE: bir yaratılışla | CD̃YD̃E: yeni |
Abdulbaki Gölpınarlı : Bu da, delillerimizi inkâr edip kemik haline geldikten, toz olup gittikten sonra mı yeniden yaratılacağız da dirileceğiz demelerinin karşılığı.
Adem Uğur : Cezaları işte budur! Çünkü onlar, âyetlerimizi inkâr etmişler ve: "Sahi bizler, bir kemik yığını ve kokuşmuş toprak olduktan sonra yeni bir yaratılışla diriltilmiş mi olacağız?" demişlerdir.
Ahmed Hulusi : İşte bu onların yaptıklarının sonucudur! Çünkü onlar kendilerindeki işaretlerimizi, hakikat bilgisini inkâr edenlerdi ve: "Biz kemik yığını ve toz toprak olduğumuzda mı, gerçekten yepyeni bir yaradılış ile bâ'solunacaklarız?" dediler.
Ahmet Tekin : Âyetlerimizi, kâinattaki kudretimizi, birliğimizi gösteren açık delilleri inkârda ısrar edip küfre saplanmaları, 'Sahi bizler, bir kemik yığını ve kokuşmuş toz toprak olduktan sonra mı, yepyeni bir yaratılışla mı, yeniden diriltileceğiz?' demeleri sebebiyle cezaları budur.
Ahmet Varol : Bu, ayetlerimizi inkar etmelerine ve: 'Kemikler ve ufalanmış toz haline geldikten sonra mı, biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?' demelerine karşılık onların cezalarıdır.
Ali Bulaç : Bu, şüphesiz, onların ayetlerimizi inkar etmelerine ve: "Biz kemikler haline geldikten, toprak olup ufalandıktan sonra mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?" demelerine karşılık cezalarıdır.
Ali Fikri Yavuz : Bu, onların cezasıdır; çünkü onlar, âyetlerimizi inkâr ettiler ve şöyle dediler: “- Biz, bir yığın kemik ve ufalanmış toz olduğumuz zaman mı, gerçekten yeni bir yaratılışla diriltileceğiz!...”
Bekir Sadak : Bu, ayetlerimizi inkar etmelerinin ve: «Kemik ve ufalanmis toprak oldugumuzda mi yeniden dirilecegiz?» demelerinin cezasidir.
Celal Yıldırım : Bu, onların âyetlerimizi inkâr etmeleri ve «biz kemikler ve ufalıp toz-toprak haline geldikten sonra mı yeni bir yaratık olarak dirilip kaldırılacağız ?» demelerine karşılık cezalarıdır.
Diyanet İşleri : Bu, onların cezasıdır. Çünkü onlar âyetlerimizi inkâr ettiler ve, “Biz bir yığın kemik, bir yığın ufantı olduktan sonra mı yeniden bir yaratılışla diriltilecekmişiz, biz mi?” dediler.
Diyanet İşleri (eski) : Bu, ayetlerimizi inkar etmelerinin ve: 'Kemik ve ufalanmış toprak olduğumuzda mı yeniden dirileceğiz?' demelerinin cezasıdır.
Diyanet Vakfi : Cezaları işte budur! Çünkü onlar, âyetlerimizi inkâr etmişler ve: «Sahi bizler, bir kemik yığını ve kokuşmuş toprak olduktan sonra yeni bir yaratılışla diriltilmiş mi olacağız?» demişlerdir.
Edip Yüksel : Ayetlerimizi yalanladıkları, 'Kemik ve ufalanmış toprak olduktan sonra biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz,' dedikleri için cezaları budur
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Bu onların cezasıdır! Çünkü onlar, âyetlerimizi inkâr etmişler ve: «Sahi bizler, bir yığın kemik ve ufalanmış toz olduğumuz zaman mı, yeni bir yaratılışla diriltilmiş olacağız?» demişlerdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bu, onların cezasıdır, çünkü onlar ayetlerimizi inkar ettiler ve: «Sahi biz bir yığın kemik ve ufalanıp tozduğumuz zaman mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?» dediler.
Elmalılı Hamdi Yazır : O onların cezalarıdır, çünkü onlar âyetlerimize küfrettiler de: ya biz bir yığın kemik olduğumuz ve ufalanıp tozduğumuz vakıt mı, biz mi cidden yeni bir hılkatle ba'solunacağız? dediler.
Fizilal-il Kuran : Onların cezaları budur. Çünkü ayetlerimizi yalanlamışlar ve «Biz kemik ve toz haline dönüştükten sonra diriltilerek yaratılışın yeni bir aşamasına mı geçeceğiz?» demişlerdi
Gültekin Onan : Bu, şüphesiz, onların ayetlerimize küfretmelerine ve: "Biz kemikler haline geldikten, toprak olup ufalandıktan sonra mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?" demelerine karşılık cezalarıdır.
Hakkı Yılmaz : (97,98) Ve Allah kime kılavuz olursa, işte o doğru yolu bulmuş olandır. Kimi de saptırırsa, artık bunlar için Allah'ın astlarından hiçbir yardımcı, koruyucu, yol gösterici yakın kimse bulamazsın. Ve Biz, onları kıyâmet günü kör, dilsiz ve sağır oldukları hâlde, yüzleri üstü toplayacağız. Onların varacakları yer cehennemdir. Ne zaman ki cehennem dindi, onlara ateşi arttırırız. İşte bu, onların, âyetlerimizi/ alâmetlerimizi/ göstergelerimizi örtbas etmiş olmaları ve “Bizler, bir yığın kemik ve ufalanmış toz olduğumuz zaman mı, biz yeni bir oluşturuluşla kesinlikle diriltilmiş mi olacağız?” demiş olmaları nedeniyle onların cezasıdır.
Hasan Basri Çantay : Bu, onların cezasıdır. Çünkü, onlar âyetlerimizi tanımayarak kâfir oldular, «Bir yığın kemik ve kırıntı olunca mı, hakıykaten biz mi yeni bir yaratılışla diriltilecekmişiz?» dediler.
Hayrat Neşriyat : İşte bu, onların cezâsıdır; çünki onlar, âyetlerimizi inkâr ettiler ve: '(Biz) bir kemik yığını ve ufalanmış bir toprak hâline geldiğimiz zaman mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla diriltilecek kimseleriz?' dediler.
İbni Kesir : Bu, onların cezasıdır. Çünkü onlar; ayetlerimize küfrettiler ve: Kemik, ufalanmış toprak olduğumuzdan sonra mı, biz mi, yeniden bir yaratılışla diriltileceğiz? dediler.
İskender Evrenosoğlu : İşte bu, onların âyetlerimizi inkâr etmelerinden ve “Biz kemik ve toz haline gelmiş (toprak) olduğumuz zaman mı? Biz mi gerçekten yeni (bir) yaratılışla mutlaka beas edileceğiz (diriltileceğiz)?” demeleri sebebiyle onların cezasıdır.
Muhammed Esed : Bu, onların mesajlarımızı inkar ederek ve "Demek, biz kemiğe, toza toprağa dönüştükten sonra gerçekten yepyeni bir yaratma eylemiyle diriltileceğiz, öyle mi?" diyerek hak ettikleri bir karşılık olacak.
Ömer Nasuhi Bilmen : Bu onların cezasıdır. Çünkü onlar Bizim âyetlerimizi inkar ettiler ve dediler ki, «Biz birtakım kemikler ve parçalanmış nesneler olduğumuz vakit mi, biz mi yeni bir yaratılmış olarak diriltileceğiz?»
Ömer Öngüt : Onların cezaları işte budur! Çünkü onlar âyetlerimizi inkâr ettiler ve: “Biz bir yığın kemik ve ufalanmış toprak olduktan sonra mı, biz mi yeni bir yaratılışla diriltilmiş olacağız?” dediler.
Şaban Piriş : Bu, ayetlerimizi inkar etmeleri ve “Kemik haline gelip, ufalanıp toprak olduktan sonra yeni bir yaratılışla tekrar mı diriltileceğiz?” demeleri sebebiyle onların cezasıdır.
Suat Yıldırım : İşte onların cezaları budur! Çünkü onlar âyetlerimizi inkâr ediyorlar ve:"Bir kemik yığını ve ufalanan kırıntı haline geldikten sonra mı biz diriltilip yeniden yaratılacağız!" diye dinle alay ediyorlardı.
Süleyman Ateş : İşte cezâları budur. Çünkü onlar, âyetlerimizi inkâr ettiler ve: "Biz kemikler ve ufalanmış toprak haline geldikten sonra mı, biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?" dediler.
Tefhim-ul Kuran : Bu, şüphesiz, onların ayetlerimizi inkâr etmelerine ve: «Biz kemikler haline geldikten, toprak olup ufalandıktan sonra mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?» demelerine karşılık cezalandırır.
Ümit Şimşek : Bu onların cezasıdır; çünkü onlar âyetlerimizi inkâr etmişler ve 'Biz kemik olup toza toprağa karıştıktan sonra mı yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?' demişlerdi.
Yaşar Nuri Öztürk : Cezaları işte budur. Çünkü ayetlerimizi inkâr ettiler ve şöyle dediler: "Biz, bir kemik yığını olduktan, unufak hale geldikten sonra mı, sahi bundan sonra mı, yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?"


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}