» 17 / Isrâ  97:

Kuran Sırası: 17
İniş Sırası: 50
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111

 » 17 / Isrâ  Suresi: 97
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَمَنْ (VMN) = ve men : ve kime
2. يَهْدِ (YHD̃) = yehdi : hidayet ederse
3. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
4. فَهُوَ (FHV) = fehuve : işte odur
5. الْمُهْتَدِ (ELMHTD̃) = l-muhtedi : doğru yolu bulan
6. وَمَنْ (VMN) = ve men : kimi de
7. يُضْلِلْ (YŽLL) = yuDlil : sapıklıkta bırakırsa
8. فَلَنْ (FLN) = felen : artık
9. تَجِدَ (TCD̃) = tecide : bulamazsın
10. لَهُمْ (LHM) = lehum : onlar için
11. أَوْلِيَاءَ (ÊVLYEÙ) = evliyā'e : veliler
12. مِنْ (MN) = min :
13. دُونِهِ (D̃VNH) = dūnihi : O'ndan başka
14. وَنَحْشُرُهُمْ (VNḪŞRHM) = ve neHşuruhum : ve onları süreriz
15. يَوْمَ (YVM) = yevme : günü
16. الْقِيَامَةِ (ELGYEMT) = l-ḳiyāmeti : kıyamet
17. عَلَىٰ (AL) = ǎlā : üyerine
18. وُجُوهِهِمْ (VCVHHM) = vucūhihim : yüzleri
19. عُمْيًا (AMYE) = ǔmyen : kör
20. وَبُكْمًا (VBKME) = ve bukmen : ve dilsiz
21. وَصُمًّا (VṦME) = ve Summen : ve sağır
22. مَأْوَاهُمْ (MÊVEHM) = me'vāhum : varacakları yer
23. جَهَنَّمُ (CHNM) = cehennemu : cehennemdir
24. كُلَّمَا (KLME) = kullemā : her seferinde
25. خَبَتْ (ḢBT) = ḣabet : (ateş) dindiği
26. زِدْنَاهُمْ (ZD̃NEHM) = zidnāhum : onlara artırırız
27. سَعِيرًا (SAYRE) = seǐyran : çılgın alevi
ve kime | hidayet ederse | Allah | işte odur | doğru yolu bulan | kimi de | sapıklıkta bırakırsa | artık | bulamazsın | onlar için | veliler | | O'ndan başka | ve onları süreriz | günü | kıyamet | üyerine | yüzleri | kör | ve dilsiz | ve sağır | varacakları yer | cehennemdir | her seferinde | (ateş) dindiği | onlara artırırız | çılgın alevi |

[] [HD̃Y] [] [] [HD̃Y] [] [ŽLL] [] [VCD̃] [] [VLY] [] [D̃VN] [ḪŞR] [YVM] [GVM] [] [VCH] [AMY] [BKM] [ṦMM] [EVY] [] [KLL] [ḢBV] [ZYD̃] [SAR]
VMN YHD̃ ELLH FHV ELMHTD̃ VMN YŽLL FLN TCD̃ LHM ÊVLYEÙ MN D̃VNH VNḪŞRHM YVM ELGYEMT AL VCVHHM AMYE VBKME VṦME MÊVEHM CHNM KLME ḢBT ZD̃NEHM SAYRE

ve men yehdi llahu fehuve l-muhtedi ve men yuDlil felen tecide lehum evliyā'e min dūnihi ve neHşuruhum yevme l-ḳiyāmeti ǎlā vucūhihim ǔmyen ve bukmen ve Summen me'vāhum cehennemu kullemā ḣabet zidnāhum seǐyran
ومن يهد الله فهو المهتد ومن يضلل فلن تجد لهم أولياء من دونه ونحشرهم يوم القيامة على وجوههم عميا وبكما وصما مأواهم جهنم كلما خبت زدناهم سعيرا

 » 17 / Isrâ  Suresi: 97
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ومن | VMN ve men ve kime And whoever
يهد ه د ي | HD̃Y YHD̃ yehdi hidayet ederse Allah guides
الله | ELLH llahu Allah Allah guides
فهو | FHV fehuve işte odur then he (is)
المهتد ه د ي | HD̃Y ELMHTD̃ l-muhtedi doğru yolu bulan "the guided one;"
ومن | VMN ve men kimi de and whoever
يضلل ض ل ل | ŽLL YŽLL yuDlil sapıklıkta bırakırsa He lets go astray -
فلن | FLN felen artık then never
تجد و ج د | VCD̃ TCD̃ tecide bulamazsın you will find
لهم | LHM lehum onlar için for them
أولياء و ل ي | VLY ÊVLYEÙ evliyā'e veliler protectors
من | MN min besides Him.
دونه د و ن | D̃VN D̃VNH dūnihi O'ndan başka besides Him.
ونحشرهم ح ش ر | ḪŞR VNḪŞRHM ve neHşuruhum ve onları süreriz And We will gather them
يوم ي و م | YVM YVM yevme günü (on) the Day
القيامة ق و م | GVM ELGYEMT l-ḳiyāmeti kıyamet (of) the Resurrection
على | AL ǎlā üyerine on
وجوههم و ج ه | VCH VCVHHM vucūhihim yüzleri their faces -
عميا ع م ي | AMY AMYE ǔmyen kör blind
وبكما ب ك م | BKM VBKME ve bukmen ve dilsiz and dumb
وصما ص م م | ṦMM VṦME ve Summen ve sağır and deaf.
مأواهم ا و ي | EVY MÊVEHM me'vāhum varacakları yer Their abode
جهنم | CHNM cehennemu cehennemdir "(is) Hell;"
كلما ك ل ل | KLL KLME kullemā her seferinde every time
خبت خ ب و | ḢBV ḢBT ḣabet (ateş) dindiği it subsides,
زدناهم ز ي د | ZYD̃ ZD̃NEHM zidnāhum onlara artırırız We (will) increase (for) them
سعيرا س ع ر | SAR SAYRE seǐyran çılgın alevi the blazing fire.

17:97 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve kime | hidayet ederse | Allah | işte odur | doğru yolu bulan | kimi de | sapıklıkta bırakırsa | artık | bulamazsın | onlar için | veliler | | O'ndan başka | ve onları süreriz | günü | kıyamet | üyerine | yüzleri | kör | ve dilsiz | ve sağır | varacakları yer | cehennemdir | her seferinde | (ateş) dindiği | onlara artırırız | çılgın alevi |

[] [HD̃Y] [] [] [HD̃Y] [] [ŽLL] [] [VCD̃] [] [VLY] [] [D̃VN] [ḪŞR] [YVM] [GVM] [] [VCH] [AMY] [BKM] [ṦMM] [EVY] [] [KLL] [ḢBV] [ZYD̃] [SAR]
VMN YHD̃ ELLH FHV ELMHTD̃ VMN YŽLL FLN TCD̃ LHM ÊVLYEÙ MN D̃VNH VNḪŞRHM YVM ELGYEMT AL VCVHHM AMYE VBKME VṦME MÊVEHM CHNM KLME ḢBT ZD̃NEHM SAYRE

ve men yehdi llahu fehuve l-muhtedi ve men yuDlil felen tecide lehum evliyā'e min dūnihi ve neHşuruhum yevme l-ḳiyāmeti ǎlā vucūhihim ǔmyen ve bukmen ve Summen me'vāhum cehennemu kullemā ḣabet zidnāhum seǐyran
ومن يهد الله فهو المهتد ومن يضلل فلن تجد لهم أولياء من دونه ونحشرهم يوم القيامة على وجوههم عميا وبكما وصما مأواهم جهنم كلما خبت زدناهم سعيرا

[] [ه د ي] [] [] [ه د ي] [] [ض ل ل] [] [و ج د] [] [و ل ي] [] [د و ن] [ح ش ر] [ي و م] [ق و م] [] [و ج ه] [ع م ي] [ب ك م] [ص م م] [ا و ي] [] [ك ل ل] [خ ب و] [ز ي د] [س ع ر]

 » 17 / Isrâ  Suresi: 97
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ومن | VMN ve men ve kime And whoever
Vav,Mim,Nun,
6,40,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
REL – relative pronoun
الواو عاطفة
اسم موصول
يهد ه د ي | HD̃Y YHD̃ yehdi hidayet ederse Allah guides
Ye,He,Dal,
10,5,4,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
الله | ELLH llahu Allah Allah guides
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
فهو | FHV fehuve işte odur then he (is)
Fe,He,Vav,
80,5,6,
REM – prefixed resumption particle
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
الفاء استئنافية
ضمير منفصل
المهتد ه د ي | HD̃Y ELMHTD̃ l-muhtedi doğru yolu bulan "the guided one;"
Elif,Lam,Mim,He,Te,Dal,
1,30,40,5,400,4,
N – nominative masculine (form VIII) active participle
اسم مرفوع
ومن | VMN ve men kimi de and whoever
Vav,Mim,Nun,
6,40,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
REL – relative pronoun
الواو عاطفة
اسم موصول
يضلل ض ل ل | ŽLL YŽLL yuDlil sapıklıkta bırakırsa He lets go astray -
Ye,Dad,Lam,Lam,
10,800,30,30,
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
فلن | FLN felen artık then never
Fe,Lam,Nun,
80,30,50,
REM – prefixed resumption particle
NEG – negative particle
الفاء استئنافية
حرف نفي
تجد و ج د | VCD̃ TCD̃ tecide bulamazsın you will find
Te,Cim,Dal,
400,3,4,
V – 2nd person masculine singular imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع منصوب
لهم | LHM lehum onlar için for them
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
أولياء و ل ي | VLY ÊVLYEÙ evliyā'e veliler protectors
,Vav,Lam,Ye,Elif,,
,6,30,10,1,,
N – accusative masculine plural noun
اسم منصوب
من | MN min besides Him.
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
دونه د و ن | D̃VN D̃VNH dūnihi O'ndan başka besides Him.
Dal,Vav,Nun,He,
4,6,50,5,
N – genitive noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ونحشرهم ح ش ر | ḪŞR VNḪŞRHM ve neHşuruhum ve onları süreriz And We will gather them
Vav,Nun,Ha,Şın,Re,He,Mim,
6,50,8,300,200,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural imperfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الواو عاطفة
فعل مضارع و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
يوم ي و م | YVM YVM yevme günü (on) the Day
Ye,Vav,Mim,
10,6,40,
"N – accusative masculine noun → Day of Resurrection"
اسم منصوب
القيامة ق و م | GVM ELGYEMT l-ḳiyāmeti kıyamet (of) the Resurrection
Elif,Lam,Gaf,Ye,Elif,Mim,Te merbuta,
1,30,100,10,1,40,400,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
على | AL ǎlā üyerine on
Ayn,Lam,,
70,30,,
P – preposition
حرف جر
وجوههم و ج ه | VCH VCVHHM vucūhihim yüzleri their faces -
Vav,Cim,Vav,He,He,Mim,
6,3,6,5,5,40,
N – genitive masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
عميا ع م ي | AMY AMYE ǔmyen kör blind
Ayn,Mim,Ye,Elif,
70,40,10,1,
ADJ – accusative masculine plural indefinite adjective
صفة منصوبة
وبكما ب ك م | BKM VBKME ve bukmen ve dilsiz and dumb
Vav,Be,Kef,Mim,Elif,
6,2,20,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative plural indefinite noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
وصما ص م م | ṦMM VṦME ve Summen ve sağır and deaf.
Vav,Sad,Mim,Elif,
6,90,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative plural indefinite noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
مأواهم ا و ي | EVY MÊVEHM me'vāhum varacakları yer Their abode
Mim,,Vav,Elif,He,Mim,
40,,6,1,5,40,
N – nominative masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
جهنم | CHNM cehennemu cehennemdir "(is) Hell;"
Cim,He,Nun,Mim,
3,5,50,40,
"PN – nominative proper noun → Hell"
اسم علم مرفوع
كلما ك ل ل | KLL KLME kullemā her seferinde every time
Kef,Lam,Mim,Elif,
20,30,40,1,
T – accusative time adverb
SUB – subordinating conjunction
ظرف زمان منصوب
حرف مصدري
خبت خ ب و | ḢBV ḢBT ḣabet (ateş) dindiği it subsides,
Hı,Be,Te,
600,2,400,
V – 3rd person feminine singular perfect verb
فعل ماض
زدناهم ز ي د | ZYD̃ ZD̃NEHM zidnāhum onlara artırırız We (will) increase (for) them
Ze,Dal,Nun,Elif,He,Mim,
7,4,50,1,5,40,
V – 1st person plural passive perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض مبني للمجهول و«نا» ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
سعيرا س ع ر | SAR SAYRE seǐyran çılgın alevi the blazing fire.
Sin,Ayn,Ye,Re,Elif,
60,70,10,200,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَمَنْ: ve kime | يَهْدِ: hidayet ederse | اللَّهُ: Allah | فَهُوَ: işte odur | الْمُهْتَدِ: doğru yolu bulan | وَمَنْ: kimi de | يُضْلِلْ: sapıklıkta bırakırsa | فَلَنْ: artık | تَجِدَ: bulamazsın | لَهُمْ: onlar için | أَوْلِيَاءَ: veliler | مِنْ: | دُونِهِ: O'ndan başka | وَنَحْشُرُهُمْ: ve onları süreriz | يَوْمَ: günü | الْقِيَامَةِ: kıyamet | عَلَىٰ: üyerine | وُجُوهِهِمْ: yüzleri | عُمْيًا: kör | وَبُكْمًا: ve dilsiz | وَصُمًّا: ve sağır | مَأْوَاهُمْ: varacakları yer | جَهَنَّمُ: cehennemdir | كُلَّمَا: her seferinde | خَبَتْ: (ateş) dindiği | زِدْنَاهُمْ: onlara artırırız | سَعِيرًا: çılgın alevi |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ومن WMN ve kime | يهد YHD̃ hidayet ederse | الله ELLH Allah | فهو FHW işte odur | المهتد ELMHTD̃ doğru yolu bulan | ومن WMN kimi de | يضلل YŽLL sapıklıkta bırakırsa | فلن FLN artık | تجد TCD̃ bulamazsın | لهم LHM onlar için | أولياء ÊWLYEÙ veliler | من MN | دونه D̃WNH O'ndan başka | ونحشرهم WNḪŞRHM ve onları süreriz | يوم YWM günü | القيامة ELGYEMT kıyamet | على AL üyerine | وجوههم WCWHHM yüzleri | عميا AMYE kör | وبكما WBKME ve dilsiz | وصما WṦME ve sağır | مأواهم MÊWEHM varacakları yer | جهنم CHNM cehennemdir | كلما KLME her seferinde | خبت ḢBT (ateş) dindiği | زدناهم ZD̃NEHM onlara artırırız | سعيرا SAYRE çılgın alevi |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve men: ve kime | yehdi: hidayet ederse | llahu: Allah | fehuve: işte odur | l-muhtedi: doğru yolu bulan | ve men: kimi de | yuDlil: sapıklıkta bırakırsa | felen: artık | tecide: bulamazsın | lehum: onlar için | evliyā'e: veliler | min: | dūnihi: O'ndan başka | ve neHşuruhum: ve onları süreriz | yevme: günü | l-ḳiyāmeti: kıyamet | ǎlā: üyerine | vucūhihim: yüzleri | ǔmyen: kör | ve bukmen: ve dilsiz | ve Summen: ve sağır | me'vāhum: varacakları yer | cehennemu: cehennemdir | kullemā: her seferinde | ḣabet: (ateş) dindiği | zidnāhum: onlara artırırız | seǐyran: çılgın alevi |
Kırık Meal (Transcript) : |VMN: ve kime | YHD̃: hidayet ederse | ELLH: Allah | FHV: işte odur | ELMHTD̃: doğru yolu bulan | VMN: kimi de | YŽLL: sapıklıkta bırakırsa | FLN: artık | TCD̃: bulamazsın | LHM: onlar için | ÊVLYEÙ: veliler | MN: | D̃VNH: O'ndan başka | VNḪŞRHM: ve onları süreriz | YVM: günü | ELGYEMT: kıyamet | AL: üyerine | VCVHHM: yüzleri | AMYE: kör | VBKME: ve dilsiz | VṦME: ve sağır | MÊVEHM: varacakları yer | CHNM: cehennemdir | KLME: her seferinde | ḢBT: (ateş) dindiği | ZD̃NEHM: onlara artırırız | SAYRE: çılgın alevi |
Abdulbaki Gölpınarlı : Allah, kimi doğru yola sevkederse odur doğru yolu bulan ve kimi saptırırsa o çeşit adamlara ondan başka hiçbir yardımcı bulamazsın ve biz onları, kıyâmet günü, yüzükoyun kapanmış olarak kör ve dilsiz haşrederiz, yurtları da cehennemdir; orasının ateşi ve harâreti sâkin oldukça alevini fazlalaştırır, yakar yandırırız.
Adem Uğur : Allah kime hidayet verirse, işte doğru yolu bulan odur; kimi de hidayetten uzak tutarsa, artık onlara, Allah'tan başka dostlar bulamazsın. Kıyamet gününde onları kör, dilsiz ve sağır bir halde yüzükoyun haşrederiz. Onların varacağı ve kalacağı yer cehennemdir ki, ateşi yavaşladıkça onun alevini artırırız.
Ahmed Hulusi : Allâh, kimi hakikate yönlendirirse, işte odur hakikati bulan! Kimi de saptırırsa, artık onlar için O'nun dûnunda velîler bulamazsın! Kıyamet sürecinde onları körler (Hakikati görmeyen); lâl olmuşlar (Hakikati dillendirmeyenler); ve sağırlar (Hakikati algılamayanlar) olarak yüzleri üzere haşr ederiz! Onların barınağı Cehennem'dir! Alevi söndükçe, onlara ateşlerini artırırız!
Ahmet Tekin : Allah kime hak yolu aydınlatıcı bilgiler lütfederse, işte o doğru yolu bulup tercih eder. Kimlerin de hak yoldan uzaklaşmalarına, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihlerine özgürlük tanırsa artık onlara, Allah’ın dışında, kulları durumundakilerden asla koruyucular bulamazsın. Kıyamet günü, onları görme, konuşma ve duyma nimetinden mahrum bir halde yüzükoyun sürükleyerek toplar getiririz. Onların mekânları cehennemdir. Ateşi azaldıkça, cehennemin yakıtını takviye eder, körüklemeyi ve püsküren alevini artırırız.
Ahmet Varol : Allah kimi doğru yola iletirse o doğru yoldadır. Kimi de saptırırsa onlar için O'ndan başka dostlar bulamazsın. Onları kıyamet günü yüzleri üstüne, körler, dilsizler ve sağırlar olarak haşrederiz. Varacakları yer cehennemdir. Ateşi dindikçe onlara ateşin alevini artırırız.
Ali Bulaç : Allah, kimi hidayete erdirirse, işte o, hidayet bulmuştur, kimi saptırırsa onlar için O'nun dışında asla veliler bulamazsın. Kıyamet günü, biz onları yüzükoyun körler, dilsizler ve sağırlar olarak haşrederiz. Onların barınma yerleri cehennemdir; ateşi sükun buldukça, çılgın alevini onlara arttırırız.
Ali Fikri Yavuz : Allah, kime hidayet ederse o doğru yoldadır, Kimi de sapıklığa düşürürse, artık bunlar için Allah’dan başka asla yardımcılar bulamazsın. Biz, o kâfirleri kıyamet günü kör, dilsiz ve sağır oldukları halde yüzleri üstü sürünerek haşredeceğiz. Varacakları yer cehennem’dir, onun ateşi dindikçe, onlara ateşi artıracağız.
Bekir Sadak : Allah'in dogru yola eristirdigi kimse hak yoldadir. Kimleri de saptirirsa, artik onlar icin Allah'dan baska dostlar bulamazsin. Biz onlari kiyamet gunu yuzukoyun, korler, dilsizler ve sagirlar olarak hasrederiz. Varacaklari yer cehennemdir. Onun atesi ne zaman sonmeye yuz tutsa hemen alevini artiririz.
Celal Yıldırım : Allah kimi doğru yola iletirse, o doğru yolu bulmuş olur. Kimi de saptırırsa. artık Allah'tan başka onlar için elbette dost ve yardımcı bulamazsın. Kıyamet günü ise onları yüzükoyun körler, dilsizler, sağırlar olarak kaldırıp hesap alanına sevkedeceğiz. Varıp eyleşecekleri yer Cehennem'dir. Onun ateşi tesirini kaybetmeye yüz tutunca, biz onun çılgınca (yükselen) alevlerini onlardan yana artırırız.
Diyanet İşleri : Allah, kimi doğru yola iletirse işte o, doğru yolu bulmuştur. Kimi de saptırırsa, böyleleri için O’nun dışında dostlar bulamazsın. Onları kıyamet günü körler, dilsizler ve sağırlar olarak yüzüstü haşredeceğiz. Varacakları yer cehennemdir. Cehennemin ateşi dindikçe, onlara çılgın ateşi artırırız.
Diyanet İşleri (eski) : Allah'ın doğru yola eriştirdiği kimse hak yoldadır. Kimleri de saptırırsa, artık onlar için Allah'dan başka dostlar bulamazsın. Biz onları kıyamet günü yüzükoyun, körler, dilsizler ve sağırlar olarak haşrederiz. Varacakları yer cehennemdir. Onun ateşi ne zaman sönmeye yüz tutsa hemen alevini artırırız.
Diyanet Vakfi : Allah kime hidayet verirse, işte doğru yolu bulan odur; kimi de hidayetten uzak tutarsa, artık onlara, Allah'tan başka dostlar bulamazsın. Kıyamet gününde onları kör, dilsiz ve sağır bir halde yüzükoyun haşrederiz. Onların varacağı ve kalacağı yer cehennemdir ki, ateşi yavaşladıkça onun alevini artırırız.
Edip Yüksel : ALLAH kime yol gösterirse o kişi doğruyu bulmuştur. Kimi de saptırırsa onlar için O'ndan başka bir koruyucu da bulamazsın. Diriliş günü de onları kör, dilsiz ve sağır olarak yaka paça toplarız. Cehennemdir yerleri. Soğudukça alevlerini arttırırız
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Allah kime hidayet verirse, o doğru yoldadır. Kimi de hidayetten uzak tutarsa, artık bunlar için Allah'tan başka hiçbir yardımcı bulamazsın. Ve biz, o kâfirleri kıyamet günü kör, dilsiz ve sağır oldukları halde, yüzleri üstü sürünerek haşredeceğiz. Varacakları yer cehennemdir; ateşi dindikçe onun ateşini artırırız.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ve Allah her kime hidayet ederse, o doğru yolu tutar; her kimi de sapıklık içinde bırakırsa, artık onlar için Allah'tan başka yardımcılar bulamazsın. Ve Biz onları kıyamet günü, kör, dilsiz, sağır oldukları halde yüzükoyun haşrederiz; varacakları yer cehennemdir; alevi dindikçe onlara ateşi artırırız.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve her kime Allah hidayet ederse o doğru yolu tutar, her kimi de dalâlette bırakırsa artık onlar için onun berisinden velîler bulamazsın ve biz onları Kıyamet günü kör, dilsiz, sağır oldukları halde yüzleri üstü haşrederiz, varacakları yer Cehennem, her dindikçe onlara bir saîr artırırız
Fizilal-il Kuran : Allah kimi doğru yola iletirse o doğru yolda olur. Kimleri saptırırsa da onlar için kendisinden başka bir kurtarıcı bulamazsın. Kıyamet günü biz onları kör, dilsiz ve sağır olarak yüzüstü süründürürüz. Varacakları yer cehennemdir. Oranın ateşi sönmeye yüz tuttukça onu yeniden tutuştururuz.
Gültekin Onan : Tanrı, kimi hidayete erdirirse, işte o, hidayet bulmuştur, kimi saptırırsa onlar için O'nun dışında asla veliler bulamazsın. Kıyamet günü, biz onları yüzükoyun körler, dilsizler ve sağırlar olarak haşrederiz. Onların barınma yerleri cehennemdir; ateşi sükun buldukça, çılgın alevini onlara arttırırız.
Hakkı Yılmaz : (97,98) Ve Allah kime kılavuz olursa, işte o doğru yolu bulmuş olandır. Kimi de saptırırsa, artık bunlar için Allah'ın astlarından hiçbir yardımcı, koruyucu, yol gösterici yakın kimse bulamazsın. Ve Biz, onları kıyâmet günü kör, dilsiz ve sağır oldukları hâlde, yüzleri üstü toplayacağız. Onların varacakları yer cehennemdir. Ne zaman ki cehennem dindi, onlara ateşi arttırırız. İşte bu, onların, âyetlerimizi/ alâmetlerimizi/ göstergelerimizi örtbas etmiş olmaları ve “Bizler, bir yığın kemik ve ufalanmış toz olduğumuz zaman mı, biz yeni bir oluşturuluşla kesinlikle diriltilmiş mi olacağız?” demiş olmaları nedeniyle onların cezasıdır.
Hasan Basri Çantay : Allah kime hidâyet (nasıyb) ederse işte o, doğru yolu bulmuşdur. Kimi de şaşırırsa artık bunlar için Ondan başka asla yardımcılar bulamazsın. Biz onları kıyamet günü körler, dilsizler, sağırlar olarak yüzükoyun hasredeceğiz. Onların varacağı yer cehennemdir ki ateşi yavaşladıkça biz onun alevini artırırız.
Hayrat Neşriyat : Allah kimi (hikmetine binâen kendi lütfundan) hidâyete erdirirse, işte hidâyete eren odur. Kimi de (isyankârlığı yüzünden) dalâlete atarsa, artık kendilerine O’ndan başkayardımcılar aslâ bulamazsın! Ve onları kıyâmet günü yüzleri üstü, kör, dilsiz ve sağır olarak haşrederiz. Onların varacağı yer Cehennemdir. (Onun ateşi) her yavaşladığında, onlara bir alev artırırız.
İbni Kesir : Allah kimi hidayete erdirirse; o, hidayete ermiştir. Kimi da dalalete düşürürse; O'ndan başka onlar için dostlar bulamazsın. Biz, onları kıyamet günü körler, dilsizler ve sağırlar olarak yüzüstü haşredeceğiz. Yurtları cehennemdir. O ne zaman sönmeye yüz tutsa; hemen alevini artırırız.
İskender Evrenosoğlu : Ve Allah, kimi (Kendisine) ulaştırırsa, artık o hidayete ermiştir. Ve kimi dalâlette bırakırsa (kim Allah'a ulaşmayı dilemezse), o taktirde onlar için O'ndan (Allah'tan) başka dostlar bulamazsın. Ve kıyâmet günü onları kör, dilsiz ve sağır olarak yüzüstü (sürünerek) haşrederiz. Onların me'vası (kalacakları yer) cehennemdir. Ve Biz, onlara (ateşin) her sönmeye yüz tutuşunda (alevli ateşi) arttırdık (arttırırız).
Muhammed Esed : Allah'ın yol gösterdiği kimsedir doğru yola erişen; O'nun saptırdığı kimselere gelince, böylelerini O'na karşı koruyacak kimse bulamazsın: Biz onları Kıyamet Günü, varacakları yer cehennem olmak üzere, yüzleri yerde, körler, dilsizler ve sağırlar olarak toplayacağız; (ve) ne zaman (ateş) yatışır gibi olsa, (onu hemen) harlı alevlerle onlar için canlandıracağız.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve Allah kime hidâyet ederse işte hidâyete eren odur ve kimi idlâl ederse artık onlar için onun gayrı asla yardımcılar bulamazsın ve onları Kıyamet gününde kâfirler, dilsizler ve sağırlar olarak yüzleri üzerine haşrederiz. Onların varacakları yer cehennemdir. Her ne zaman alev azalırsa onlar için cehennem ateşini arttırırız.
Ömer Öngüt : Allah kimi hidayete erdirirse, işte asıl hidayeti bulan O'dur. Kimi de dalâlete düşürürse, onlar için O'ndan başka dostlar bulamazsın. Biz onları kıyamet günü yüzükoyun, körler, dilsizler ve sağırlar olarak haşrederiz. Onların varacağı ve kalacağı yer cehennemdir. Ateşi ne zaman sönmeye yüz tutsa hemen alevini artırırız.
Şaban Piriş : Allah kime doğru yolu gösterirse o doğru yolu bulmuştur. Kimi de sapıklıkta bırakırsa, artık onlar için Allah’tan başka veli bulamazsın. Biz onları Kıyamet günü yüzleri üzeri, kör, sağır ve dilsiz olarak haşrederiz. Varacakları yer cehennemdir. Sönmeye yüz tuttukça onun alevini artırırız.
Suat Yıldırım : Allah kimi doğru yola iletirse işte doğru yolda olan odur. Kimi şaşırtırsa, artık Allah’tan başka ona hâmi ve yardımcı bulamazsın. Kıyamet günü onları kör, sağır ve dilsiz olarak yüzü koyun haşrederiz. Varacakları yer cehennemdir. Onun ateşi zayıfladıkça alevlerini artırırız.
Süleyman Ateş : Allâh kime hidâyet ederse, işte doğru yolu bulan odur. Kimi de sapıklıkta bırakırsa artık onlar için O'ndan başka veliler bulamazsın. Kıyâmet günü onları, yüzükoyun, kör, dilsiz ve sağır bir halde süreriz. Varacakları yer cehennemdir. Ateş her dindikçe, onlara çılgın alevi artırırız.
Tefhim-ul Kuran : Allah, kimi hidayete ulaştırırsa, işte o, hidayet bulmuştur, kimi de saptırırsa onlar için O'nun dışında asla veliler bulamazsın. Kıyamet günü, biz onları yüzükoyun körler, dilsizler ve sağırlar olarak haşrederiz. Onların barınma yerleri cehennemdir; ateşi sükûn buldukça, çılgın alevini onlara arttırırız.
Ümit Şimşek : Allah kime yol göstermişse o doğru yolu bulmuştur. Allah'ın saptırdıklarına ise Ondan başka dostlar bulamazsın. Kıyamet gününde de onları huzurumuzda kör, dilsiz ve sağır olarak yüzüstü toplarız. Varacakları yer ise Cehennemdir; ateşi hafifledikçe Biz onu harlandırırız.
Yaşar Nuri Öztürk : Allah kime hidayet verirse doğru olan yolu bulan odur. Kimi de şaşırtırsa, böyleleri için O'nun dışında dostlar bulamazsın. Kıyamet günü böylelerini kör, dilsiz ve sağır bir halde yüzleri üstüne sürerek haşrederiz. Varacakları yer cehennemdir ki, alevi dindikçe kızgın ateşini körükleyiveririz.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}