» 25 / Furkân  36:

Kuran Sırası: 25
İniş Sırası: 42
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77

 » 25 / Furkân  Suresi: 36
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَقُلْنَا (FGLNE) = feḳulnā : dedik ki
2. اذْهَبَا (EZ̃HBE) = ƶhebā : gidin
3. إِلَى (ÎL) = ilā :
4. الْقَوْمِ (ELGVM) = l-ḳavmi : kavme
5. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : onlar ki
6. كَذَّبُوا (KZ̃BVE) = keƶƶebū : yalanlıyorlar
7. بِايَاتِنَا (B ËYETNE) = biāyātinā : ayetlerimizi
8. فَدَمَّرْنَاهُمْ (FD̃MRNEHM) = fedemmernāhum : ve onları yok ettik
9. تَدْمِيرًا (TD̃MYRE) = tedmīran : yıkılışla
dedik ki | gidin | | kavme | onlar ki | yalanlıyorlar | ayetlerimizi | ve onları yok ettik | yıkılışla |

[GVL] [Z̃HB] [] [GVM] [] [KZ̃B] [EYY] [D̃MR] [D̃MR]
FGLNE EZ̃HBE ÎL ELGVM ELZ̃YN KZ̃BVE B ËYETNE FD̃MRNEHM TD̃MYRE

feḳulnā ƶhebā ilā l-ḳavmi elleƶīne keƶƶebū biāyātinā fedemmernāhum tedmīran
فقلنا اذهبا إلى القوم الذين كذبوا بآياتنا فدمرناهم تدميرا

 » 25 / Furkân  Suresi: 36
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فقلنا ق و ل | GVL FGLNE feḳulnā dedik ki Then We said,
اذهبا ذ ه ب | Z̃HB EZ̃HBE ƶhebā gidin """Go both of you"
إلى | ÎL ilā to
القوم ق و م | GVM ELGVM l-ḳavmi kavme the people,
الذين | ELZ̃YN elleƶīne onlar ki those who
كذبوا ك ذ ب | KZ̃B KZ̃BVE keƶƶebū yalanlıyorlar have denied,
بآياتنا ا ي ي | EYY B ËYETNE biāyātinā ayetlerimizi "Our Signs."""
فدمرناهم د م ر | D̃MR FD̃MRNEHM fedemmernāhum ve onları yok ettik Then We destroyed them
تدميرا د م ر | D̃MR TD̃MYRE tedmīran yıkılışla (with) destruction.

25:36 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

dedik ki | gidin | | kavme | onlar ki | yalanlıyorlar | ayetlerimizi | ve onları yok ettik | yıkılışla |

[GVL] [Z̃HB] [] [GVM] [] [KZ̃B] [EYY] [D̃MR] [D̃MR]
FGLNE EZ̃HBE ÎL ELGVM ELZ̃YN KZ̃BVE B ËYETNE FD̃MRNEHM TD̃MYRE

feḳulnā ƶhebā ilā l-ḳavmi elleƶīne keƶƶebū biāyātinā fedemmernāhum tedmīran
فقلنا اذهبا إلى القوم الذين كذبوا بآياتنا فدمرناهم تدميرا

[ق و ل] [ذ ه ب] [] [ق و م] [] [ك ذ ب] [ا ي ي] [د م ر] [د م ر]

 » 25 / Furkân  Suresi: 36
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فقلنا ق و ل | GVL FGLNE feḳulnā dedik ki Then We said,
Fe,Gaf,Lam,Nun,Elif,
80,100,30,50,1,
REM – prefixed resumption particle
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
اذهبا ذ ه ب | Z̃HB EZ̃HBE ƶhebā gidin """Go both of you"
Elif,Zel,He,Be,Elif,
1,700,5,2,1,
V – 2nd person masculine dual imperative verb
PRON – subject pronoun
فعل أمر والألف ضمير متصل في محل رفع فاعل
إلى | ÎL ilā to
,Lam,,
,30,,
P – preposition
حرف جر
القوم ق و م | GVM ELGVM l-ḳavmi kavme the people,
Elif,Lam,Gaf,Vav,Mim,
1,30,100,6,40,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
الذين | ELZ̃YN elleƶīne onlar ki those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
كذبوا ك ذ ب | KZ̃B KZ̃BVE keƶƶebū yalanlıyorlar have denied,
Kef,Zel,Be,Vav,Elif,
20,700,2,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بآياتنا ا ي ي | EYY B ËYETNE biāyātinā ayetlerimizi "Our Signs."""
Be,,Ye,Elif,Te,Nun,Elif,
2,,10,1,400,50,1,
P – prefixed preposition bi
N – genitive feminine plural noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
جار ومجرور و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فدمرناهم د م ر | D̃MR FD̃MRNEHM fedemmernāhum ve onları yok ettik Then We destroyed them
Fe,Dal,Mim,Re,Nun,Elif,He,Mim,
80,4,40,200,50,1,5,40,
REM – prefixed resumption particle
V – 1st person plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
تدميرا د م ر | D̃MR TD̃MYRE tedmīran yıkılışla (with) destruction.
Te,Dal,Mim,Ye,Re,Elif,
400,4,40,10,200,1,
N – accusative masculine indefinite (form II) verbal noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَقُلْنَا: dedik ki | اذْهَبَا: gidin | إِلَى: | الْقَوْمِ: kavme | الَّذِينَ: onlar ki | كَذَّبُوا: yalanlıyorlar | بِايَاتِنَا: ayetlerimizi | فَدَمَّرْنَاهُمْ: ve onları yok ettik | تَدْمِيرًا: yıkılışla |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فقلنا FGLNE dedik ki | اذهبا EZ̃HBE gidin | إلى ÎL | القوم ELGWM kavme | الذين ELZ̃YN onlar ki | كذبوا KZ̃BWE yalanlıyorlar | بآياتنا B ËYETNE ayetlerimizi | فدمرناهم FD̃MRNEHM ve onları yok ettik | تدميرا TD̃MYRE yıkılışla |
Kırık Meal (Okunuş) : |feḳulnā: dedik ki | ƶhebā: gidin | ilā: | l-ḳavmi: kavme | elleƶīne: onlar ki | keƶƶebū: yalanlıyorlar | biāyātinā: ayetlerimizi | fedemmernāhum: ve onları yok ettik | tedmīran: yıkılışla |
Kırık Meal (Transcript) : |FGLNE: dedik ki | EZ̃HBE: gidin | ÎL: | ELGVM: kavme | ELZ̃YN: onlar ki | KZ̃BVE: yalanlıyorlar | B ËYETNE: ayetlerimizi | FD̃MRNEHM: ve onları yok ettik | TD̃MYRE: yıkılışla |
Abdulbaki Gölpınarlı : Derken delillerimizi yalanlayan topluluğa gidin dedik, sonucu, onları tamâmıyla helâk ettik.
Adem Uğur : Ayetlerimizi yalan sayan kavme gidin dedik. Sonunda, (yola gelmediklerinden) onları yerle bir ediverdik.
Ahmed Hulusi : Sonra da dedik ki: "Varlıklarındaki işaretlerimizi yalanlayan o topluma gidin ikiniz!" Nihayet onları perişan ettik!
Ahmet Tekin : Onlara: 'Âyetlerimizi, mucizelerimizi yalanlayan kavme gidin.' dedik. Sonunda, yola gelmedikleri için onları yerle bir ettik.
Ahmet Varol : Böylece onlara: 'Ayetlerimizi yalanlayan topluluğa gidin' dedik. Sonuçta onları temelli bir yıkıma uğrattık.
Ali Bulaç : Böylece onlara: "Ayetlerimizi yalanlayan kavme gidin" dedik; sonunda onları (Firavun ve çevresini) kökünden darmadağın ettik.
Ali Fikri Yavuz : “-Haydi âyetlerimizi yalanlıyan o kavme (Firavun’a ve kavmine) gidin.” dedik, (onlarda gittiler, tebliğ ettiler; fakat tekzip edildiler) nihayet onları, (Firavun ve kavmini) tamamen (boğarak) helâk ettik.
Bekir Sadak : «Ayetlerimizi yalanlayan millete gidin» dedik. Sonunda o milleti yerle bir ettik.
Celal Yıldırım : Onlara, âyetlerimizi yalanlayan millete gidin, dedik. (O millet buna rağmen yalanlama ve inkârdan vazgeçmeyince) çok geçmeden onları fena halde yok ettik.
Diyanet İşleri : Onlara, “Âyetlerimizi yalanlayan topluluğa gidin” dedik. Nihayet o kavmi yerle bir ettik.
Diyanet İşleri (eski) : 'Ayetlerimizi yalanlayan millete gidin' dedik. Sonunda o milleti yerle bir ettik.
Diyanet Vakfi : «Âyetlerimizi yalan sayan kavme gidin» dedik. Sonunda, (yola gelmediklerinden) onları yerle bir ediverdik.
Edip Yüksel : 'Siz ikiniz, ayetlerimizi yalanlayan şu topluma gidin,' dedik. Bunun ardından onları yakıp yok ettik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «Haydi âyetlerimizi yalan sayan o kavme gidin» dedik. Sonunda (yola gelmediklerinden) onları yerle bir ettik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Haydi ayetlerimizi yalan diyen o kavme gidin! dedik; sonunda o kavmi yerle bir ederek helak ettik.
Elmalılı Hamdi Yazır : Haydi âyetlerimizi tekzib eden o kavme gidiniz, dedik, binnetice o kavmi tedmir ederek helâk ettik
Fizilal-il Kuran : Onlara «Ayetlerimizi yalanlayan soydaşlarınızı uyarmaya gidin» dedik. Sonra o toplumu kökten yokettik.
Gültekin Onan : Böylece onlara: "Ayetlerimizi yalanlayan kavme gidin" dedik; sonunda onları (Firavun ve çevresini) kökünden darmadağın ettik.
Hakkı Yılmaz : Sonra da, “Haydi âyetlerimizi yalanlayan o topluma gidin!” dedik. Sonunda da âyetlerimizi yalanlayan o toplumu parçalayıp yok ettik.
Hasan Basri Çantay : «(Haydi) âyetlerimizi yalan sayan o kavme gidin» dedik, neticede onları tam bir helak ile imhaa etdik (edeceğiz).
Hayrat Neşriyat : 'Haydi! Âyetlerimizi yalanlayan o kavme gidin!' dedik. (Fakat onlar elçilerimizi yalanladılar.) Bunun üzerine onları tamâmen helâk ettik.
İbni Kesir : Ayetlerimizi yalanlayan kavme gidin, dedik. Neticede o kavmi yerle bir ettik.
İskender Evrenosoğlu : Bundan sonra “Âyetlerimizi yalanlayan kavme gidin!” dedik. Sonra da onları helâk ederek, yok ettik.
Muhammed Esed : ve onlara: "Siz ikiniz mesajlarımızı yalanlayan (şu toplumu uyarmay)a gidin!" dedik. Ama sonunda, o (günahkar toplumun) insanlarını kırıp geçirdik.
Ömer Nasuhi Bilmen : O vakit dedik ki: «Bizim âyetlerimizi tekzîp etmiş olan kavme gidin.» Sonra o kavmi tam bir helâk ile helâk ediverdik.
Ömer Öngüt : “Âyetlerimizi yalanlayan o kavme gidin!” dedik. Sonunda onları tam bir helâk ile helâk ettik.
Şaban Piriş : Onlara: -Ayetlerimizi yalanlayan kavme gidin, demiştik; sonra da o kavmi yerle bir etmiştik.
Suat Yıldırım : "Haydi âyetlerimizi yalan sayan o halka gidiniz!" dedik. Sonunda o toplumu yerle bir ettik.
Süleyman Ateş : "Âyetlerimizi yalanlayan kavme gidin," dedik. (Onlara gittiler. Onlar, kendilerine gelen bu elçilerimizi kabul etmeyince biz) de onları yıkıp yok ettik.
Tefhim-ul Kuran : Böylece onlara: «Ayetlerimizi yalanlayan kavme gidin» dedik; sonunda onları (Firavun ve çevresini) kökünden darmadağın ettik.
Ümit Şimşek : Onlara 'Âyetlerimizi yalanlayan topluluğa gidin' dedik. Sonra da o topluluğu yerle bir ettik.
Yaşar Nuri Öztürk : Ardından şöyle dedik: "Ayetlerimizi yalanlayan topluluğa gidin." Biraz sonra da o topluluğu yerle bir ettik.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}