» 25 / Furkân  9:

Kuran Sırası: 25
İniş Sırası: 42
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77

 » 25 / Furkân  Suresi: 9
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. انْظُرْ (ENƵR) = unZur : bak
2. كَيْفَ (KYF) = keyfe : nasıl
3. ضَرَبُوا (ŽRBVE) = Derabū : misal verdiler
4. لَكَ (LK) = leke : senin için
5. الْأَمْثَالَ (ELÊMS̃EL) = l-emṧāle : benzetmelerle
6. فَضَلُّوا (FŽLVE) = feDellū : saptılar
7. فَلَا (FLE) = felā : artık
8. يَسْتَطِيعُونَ (YSTŦYAVN) = yesteTīǔne : bulamazlar
9. سَبِيلًا (SBYLE) = sebīlen : yolu
bak | nasıl | misal verdiler | senin için | benzetmelerle | saptılar | artık | bulamazlar | yolu |

[NƵR] [KYF] [ŽRB] [] [MS̃L] [ŽLL] [] [ŦVA] [SBL]
ENƵR KYF ŽRBVE LK ELÊMS̃EL FŽLVE FLE YSTŦYAVN SBYLE

unZur keyfe Derabū leke l-emṧāle feDellū felā yesteTīǔne sebīlen
انظر كيف ضربوا لك الأمثال فضلوا فلا يستطيعون سبيلا

 » 25 / Furkân  Suresi: 9
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
انظر ن ظ ر | NƵR ENƵR unZur bak See
كيف ك ي ف | KYF KYF keyfe nasıl how
ضربوا ض ر ب | ŽRB ŽRBVE Derabū misal verdiler they set forth
لك | LK leke senin için for you
الأمثال م ث ل | MS̃L ELÊMS̃EL l-emṧāle benzetmelerle the similitudes,
فضلوا ض ل ل | ŽLL FŽLVE feDellū saptılar but they have gone astray,
فلا | FLE felā artık so not
يستطيعون ط و ع | ŦVA YSTŦYAVN yesteTīǔne bulamazlar they are able (to find)
سبيلا س ب ل | SBL SBYLE sebīlen yolu a way.

25:9 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

bak | nasıl | misal verdiler | senin için | benzetmelerle | saptılar | artık | bulamazlar | yolu |

[NƵR] [KYF] [ŽRB] [] [MS̃L] [ŽLL] [] [ŦVA] [SBL]
ENƵR KYF ŽRBVE LK ELÊMS̃EL FŽLVE FLE YSTŦYAVN SBYLE

unZur keyfe Derabū leke l-emṧāle feDellū felā yesteTīǔne sebīlen
انظر كيف ضربوا لك الأمثال فضلوا فلا يستطيعون سبيلا

[ن ظ ر] [ك ي ف] [ض ر ب] [] [م ث ل] [ض ل ل] [] [ط و ع] [س ب ل]

 » 25 / Furkân  Suresi: 9
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
انظر ن ظ ر | NƵR ENƵR unZur bak See
Elif,Nun,Zı,Re,
1,50,900,200,
V – 2nd person masculine singular imperative verb
فعل أمر
كيف ك ي ف | KYF KYF keyfe nasıl how
Kef,Ye,Fe,
20,10,80,
INTG – interrogative noun
اسم استفهام
ضربوا ض ر ب | ŽRB ŽRBVE Derabū misal verdiler they set forth
Dad,Re,Be,Vav,Elif,
800,200,2,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
لك | LK leke senin için for you
Lam,Kef,
30,20,
P – prefixed preposition lām
PRON – 2nd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
الأمثال م ث ل | MS̃L ELÊMS̃EL l-emṧāle benzetmelerle the similitudes,
Elif,Lam,,Mim,Se,Elif,Lam,
1,30,,40,500,1,30,
N – accusative masculine plural noun
اسم منصوب
فضلوا ض ل ل | ŽLL FŽLVE feDellū saptılar but they have gone astray,
Fe,Dad,Lam,Vav,Elif,
80,800,30,6,1,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
فلا | FLE felā artık so not
Fe,Lam,Elif,
80,30,1,
REM – prefixed resumption particle
NEG – negative particle
الفاء استئنافية
حرف نفي
يستطيعون ط و ع | ŦVA YSTŦYAVN yesteTīǔne bulamazlar they are able (to find)
Ye,Sin,Te,Tı,Ye,Ayn,Vav,Nun,
10,60,400,9,10,70,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form X) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
سبيلا س ب ل | SBL SBYLE sebīlen yolu a way.
Sin,Be,Ye,Lam,Elif,
60,2,10,30,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |انْظُرْ: bak | كَيْفَ: nasıl | ضَرَبُوا: misal verdiler | لَكَ: senin için | الْأَمْثَالَ: benzetmelerle | فَضَلُّوا: saptılar | فَلَا: artık | يَسْتَطِيعُونَ: bulamazlar | سَبِيلًا: yolu |
Kırık Meal (Harekesiz) : |انظر ENƵR bak | كيف KYF nasıl | ضربوا ŽRBWE misal verdiler | لك LK senin için | الأمثال ELÊMS̃EL benzetmelerle | فضلوا FŽLWE saptılar | فلا FLE artık | يستطيعون YSTŦYAWN bulamazlar | سبيلا SBYLE yolu |
Kırık Meal (Okunuş) : |unZur: bak | keyfe: nasıl | Derabū: misal verdiler | leke: senin için | l-emṧāle: benzetmelerle | feDellū: saptılar | felā: artık | yesteTīǔne: bulamazlar | sebīlen: yolu |
Kırık Meal (Transcript) : |ENƵR: bak | KYF: nasıl | ŽRBVE: misal verdiler | LK: senin için | ELÊMS̃EL: benzetmelerle | FŽLVE: saptılar | FLE: artık | YSTŦYAVN: bulamazlar | SBYLE: yolu |
Abdulbaki Gölpınarlı : Bak da gör, senin için ne çeşit örnekler getirdi onlar da saptılar doğru yoldan ve artık gerçeğe varmak için hiçbir yol bulamaz onlar.
Adem Uğur : (Resûlüm!) Senin hakkında bak ne biçim temsiller getirdiler! Artık onlar sapmışlardır ve (hidayete) hiçbir yol da bulamazlar.
Ahmed Hulusi : Bak senin için yaptıkları benzetmeler (yanlış değerlendirmeler) yüzünden nasıl saptılar! Artık çıkış yolu bulamazlar!
Ahmet Tekin : Yâ Muhammed, seninle ilgili yaptıkları benzetmelere ibret nazarıyla bak. Bu yüzden onlar hak yoldan uzaklaşarak, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercih ettiler. Senin peygamberliğine dil uzatacak, eksik gedik bir tarafını da bulamıyorlar.
Ahmet Varol : Bak senin için nasıl örnekler verdiler de böylece saptılar. Onlar artık hiçbir yol bulamazlar.
Ali Bulaç : Bir bak; senin için nasıl örnekler verdiler de böylece saptılar. Artık onlar hiç bir yol bulamazlar.
Ali Fikri Yavuz : (Ey Rasûlüm) bak, senin hakkında ne temsiller yaptılar da haktan saptılar; artık hiç bir yol bulamazlar.
Bekir Sadak : Sana nasil misaller getirdiklerine bir bak! Onlar sapmislardir, yol bulamazlar.*
Celal Yıldırım : Bir bak, sana nasıl misâller getirdiler de bu yüzden sapıttılar; yol bulmaya da güçleri yetmez.
Diyanet İşleri : (Ey Muhammed!) Senin hakkında bak nasıl da temsiller getirdiler de (haktan) saptılar. Artık onlar doğru yolu bulamazlar.
Diyanet İşleri (eski) : Sana nasıl misaller getirdiklerine bir bak! Onlar sapmışlardır, yol bulamazlar.
Diyanet Vakfi : (Resûlüm!) Senin hakkında bak ne biçim temsiller getirdiler! Artık onlar sapmışlardır ve (hidayete) hiçbir yol da bulamazlar.
Edip Yüksel : Bak, senin için ne örnekler verdiler de saptılar, yolu asla bulamıyacaklardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ey Muhammed! sana nasıl misaller getirdiklerine bir bak! Onlar sapmışlardır, yol bulamazlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bak, senin hakkında ne kıyaslar, ne temsiller yaptılar da çıkmaza saptılar, artık hiçbir yol bulamazlar.
Elmalılı Hamdi Yazır : Bak senin hakkında ne kıyaslar, ne temsiller yaptılar da çıkmaza saptılar, artık hiç bir yol bulamazlar
Fizilal-il Kuran : Senin hakkında ne yakışıksız benzetmeler düzdüklerini görüyor musun? Onlar sapmışlardır ve doğru yolu bir türlü bulamıyorlar.
Gültekin Onan : Bir bak; senin için nasıl örnekler verdiler de böylece saptılar. Artık onlar hiç bir yol bulamazlar.
Hakkı Yılmaz : Senin için nasıl örnekler getirdiklerine bir bak! Artık onlar sapmışlardır, hiçbir yola da güç yetiremezler.
Hasan Basri Çantay : Bak, senin için ne misâller (kıyaslar) getirip sapdılar. Artık onlar (hidâyete) hiçbir yol bulamazlar.
Hayrat Neşriyat : Bak, senin hakkında nasıl misâller getirdiler de dalâlete düştüler; artık (onlar, hidâyete) hiçbir yol bulamazlar.
İbni Kesir : Bir bak; sana nasıl misaller getirip saptılar. Bir daha yol bulamazlar.
İskender Evrenosoğlu : Bak! Sana nasıl örnekler verdiler (sana ne kötü şeyler yakıştırdılar). Böylece dalâlette kaldılar. Artık sebîle (Allah'ın yoluna ulaşmaya) güçleri yetmez.
Muhammed Esed : (Ey Rasul,) seni benzettikleri şeye bak! Zaten onlar bir kere yoldan çıkmış bulunuyorlar, bir daha da (doğru) yolu bulamayacaklar!
Ömer Nasuhi Bilmen : Bak senin için nasıl misaller irâd ettiler, dalâlete düştüler, hiçbir yol bulmaya da muktedir olamazlar.
Ömer Öngüt : Bir bak, senin hakkında ne biçim temsiller getirdiler ve saptılar. Artık bir daha da yol bulamazlar.
Şaban Piriş : Bak, sana nasıl örnekler veriyorlar, sapıttılar da yolu bulamıyorlar.
Suat Yıldırım : İşte bak senin hakkında nasıl tutarsız misaller getiriyorlar. Doğrusu onlar saptılar, artık asla yol bulamazlar!.
Süleyman Ateş : Bak, senin için nasıl benzetmeler yaptılar da saptılar. Artık bir daha yolu bulamazlar.
Tefhim-ul Kuran : Bir bakıver; senin için nasıl örnekler verdiler de böyle saptılar. Artık onlar hiç bir yol da bulamazlar.
Ümit Şimşek : Seni benzettikleri şeye bak! Onlar öyle bir saptılar ki, bir daha da yollarını bulamıyorlar.
Yaşar Nuri Öztürk : Bak da gör! Nasıl da örnekler sunuyorlar sana. Sapıttılar, artık bir daha yol bulamazlar.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}