Kırık Meal (Okunuş) Meali |
|
|tebārake: pek kutludur | lleƶī: | nezzele: indiren | l-furḳāne: Furkanı | ǎlā: üzerine | ǎbdihi: kulu | liyekūne: olması için | lil'ǎālemīne: alemlere | neƶīran: uyarıcı | (25:1) | |
|Elleƶī: öyle ki | lehu: O'nundur | mulku: mülkü | s-semāvāti: göklerin | vel'erDi: ve yerin | velem: ve | yetteḣiƶ: O edinmemiştir | veleden: bir çocuk | velem: ve | yekun: yoktur | lehu: O'nun | şerīkun: ortağı | fī: | l-mulki: mülkünde | ve ḣaleḳa: ve yaratmıştır | kulle: her | şey'in: şeyi | fe ḳadderahu: ve takdir etmiştir ona | teḳdīran: ölçü biçim ve düzen | (25:2) | |
|vetteḣaƶū: ve edindiler | min: | dūnihi: O'ndan ayrı olarak | āliheten: birtakım tanrılar | lā: | yeḣluḳūne: yaratmayan | şey'en: hiçbir şey | vehum: ve kendileri | yuḣleḳūne: yaratılan | ve lā: ve | yemlikūne: güçleri yetmeyen | lienfusihim: kendilerine dahi | Derran: zarar vermeye | ve lā: ne de | nef'ǎn: yarar vermeye | ve lā: ve | yemlikūne: güçleri yetmeyen | mevten: öldüremeye | ve lā: ne de | Hayāten: yaşatamaya | ve lā: ve ne de | nuşūran: (ölüleri diriltip) kaldıramaya | (25:3) | |
|ve ḳāle: ve dedi ki | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | in: değildir | hāƶā: bu | illā: başka bir şey | ifkun: yalandan | fterāhu: onu uydurdu | ve eǎānehu: ve yardım etti | ǎleyhi: kendisine | ḳavmun: bir topluluk | āḣarūne: başka | feḳad: böylece | cā'ū: vardılar | Zulmen: kesin bir haksızlığa | ve zūran: ve iftiraya | (25:4) | |
|ve ḳālū: ve dediler | esāTīru: masalları | l-evvelīne: evvelkilerin | ktetebehā: onları yazmış | fe hiye: onlar | tumlā: yazdırılıyor | ǎleyhi: kendisine | bukraten: sabah | ve eSīlen: ve akşam | (25:5) | |
|ḳul: de ki | enzelehu: onu indirdi | lleƶī: | yeǎ'lemu: bilen | s-sirra: gizleri | fī: | s-semāvāti: göklerdeki | vel'erDi: ve yerdeki | innehu: şüphesiz o | kāne: | ğafūran: çok bağışlayandır | raHīmen: çok esirgeyendir | (25:6) | |
|ve ḳālū: ve dediler ki | māli: ne oluyor ki? | hāƶā: bu | r-rasūli: elçiye | ye'kulu: yiyor | T-Taǎāme: yemek | ve yemşī: ve geziyor | fī: | l-esvāḳi: çarşılarda | levlā: değil mi? | unzile: indirilmeli | ileyhi: ona | melekun: bir melek | feyekūne: olsun | meǎhu: kendisiyle beraber | neƶīran: uyarıcı | (25:7) | |
|ev: yahut değil mi? | yulḳā: atılmalı | ileyhi: üstüne | kenzun: bir hazine | ev: yahut | tekūnu: olmalı değil mi? | lehu: kendisinin | cennetun: bir bahçesi | ye'kulu: yiyeceği | minhā: ondan (ürününden) | ve ḳāle: ve dediler ki | Z-Zālimūne: zalimler | in: | tettebiǔne: siz uymuyorsunuz | illā: başkasına | raculen: bir adam(dan) | mesHūran: büyülenmiş | (25:8) | |
|unZur: bak | keyfe: nasıl | Derabū: misal verdiler | leke: senin için | l-emṧāle: benzetmelerle | feDellū: saptılar | felā: artık | yesteTīǔne: bulamazlar | sebīlen: yolu | (25:9) | |
|tebārake: yücedir | lleƶī: O ki | in: eğer | şā'e: dilerse | ceǎle: verir | leke: sana | ḣayran: daha hayırlısını | min: -ndan | ƶālike: bu- | cennātin: bahçeler | tecrī: akan | min: -ndan | teHtihā: altları- | l-enhāru: ırmaklar | ve yec'ǎl: ve yapar | leke: senin için | ḳuSūran: saraylar | (25:10) | |
|bel: bilakis | keƶƶebū: onlar yalanladılar | bis-sāǎti: (duruşma) sa'atini | ve eǎ'tednā: ve biz hazırlamışızdır | limen: kimselere | keƶƶebe: yalanlayan | bis-sāǎti: sa'ati | seǐyran: alevli bir ateş | (25:11) | |
|iƶā: ne zaman ki | raethum: onları görünce | min: | mekānin: bir yerden | beǐydin: uzak | semiǔ: onlar işitirler | lehā: bunun | teğayyuZen: öfkesini | ve zefīran: ve homurtusunu | (25:12) | |
|ve iƶā: ve zaman | ulḳū: atıldıkları | minhā: onun | mekānen: bir yerine | Deyyiḳan: dar | muḳarranīne: bağlı olarak | deǎv: çağırırlar | hunālike: orada | ṧubūran: helâki | (25:13) | |
|lā: | ted'ǔ: çağırmayın | l-yevme: bugün | ṧubūran: helâki | vāHiden: bir tek | ved'ǔ: çağırın | ṧubūran: helâki | keṧīran: birçok | (25:14) | |
|ḳul: de ki | eƶālike: bu mu? | ḣayrun: daha iyi | em: yoksa | cennetu: cennet (mi?) | l-ḣuldi: ebedi | lletī: | vuǐde: va'dedilen | l-mutteḳūne: muttakilere | kānet: olan | lehum: onlar için | cezā'en: mükafat | ve meSīran: ve varış yeri | (25:15) | |
|lehum: onlara vardır | fīhā: orada | mā: ne | yeşā'ūne: istiyorlarsa | ḣālidīne: ve sürekli kalırlar | kāne: bu | ǎlā: üzerine | rabbike: Rabbinin | veǎ'den: bir va'didir | mes'ūlen: sorumluluk gerektiren | (25:16) | |
|ve yevme: ve gün | yeHşuruhum: onları toplayacağı | ve mā: şeyleri | yeǎ'budūne: taptıkları | min: | dūni: başka | llahi: Allah'tan | fe yeḳūlu: der ki | eentum: siz mi? | eDleltum: saptırdınız | ǐbādī: kullarımı | hā'ulā'i: bu | em: yoksa | hum: kendileri (mi) | Dellū: sapıttılar | s-sebīle: yolu | (25:17) | |
|ḳālū: derler ki | subHāneke: senin şanın yücedir | mā: | kāne: değildi | yenbeğī: yaraşır | lenā: bize | en: | netteḣiƶe: edinmek | min: | dūnike: senden başka | min: | evliyā'e: veliler | velākin: fakat | metteǎ'tehum: sen onları ni'metlendirdin | ve ābā'ehum: ve atalarını | Hattā: kadar | nesū: unutuncaya | ƶ-ƶikra: anmayı | ve kānū: ve oldular | ḳavmen: bir topluluk | būran: helaki hak eden | (25:18) | |
|feḳad: işte | keƶƶebūkum: sizi yalanladılar | bimā: şeyler | teḳūlūne: dedikleriniz | femā: artık | testeTīǔne: gücünüz yetmez | Sarfen: (azabı) geri çevirmeğe | ve lā: ne de | neSran: yardım bulabilirsiniz | ve men: ve kim | yeZlim: zulmederse | minkum: sizden | nuƶiḳhu: ona taddırırız | ǎƶāben: bir azab | kebīran: büyük | (25:19) | |
|ve mā: ve | erselnā: göndermedik | ḳableke: senden önce | mine: -den | l-murselīne: elçiler- | illā: başkasını | innehum: şüphesiz onlar | leye'kulūne: yerlerdi | T-Taǎāme: yemek | ve yemşūne: ve gezerlerdi | fī: | l-esvāḳi: çarşılarda | ve ceǎlnā: ve biz yaptık | beǎ'Dekum: kiminizi | libeǎ'Din: kiminiz için | fitneten: bir sınav | eteSbirūne: sabrediyor musunuz? | ve kāne: ve | rabbuke: Rabbin | beSīran: (herşeyi) görendir | (25:20) | |
|ve ḳāle: ve dedi(ler) | elleƶīne: kimseler | lā: | yercūne: ummayan(lar) | liḳā'enā: bizimle karşılaşmayı | levlā: değil mi? | unzile: indirilmeli | ǎleynā: bize | l-melāiketu: melekler | ev: yahut | nerā: görmeliydik | rabbenā: Rabbimizi | leḳadi: andolsun ki | stekberū: onlar büyüklük tasladılar | fī: içlerinde | enfusihim: kendi | ve ǎtev: ve haddi aştılar | ǔtuvven: bir azgınlıkla | kebīran: büyük | (25:21) | |
|yevme: gün | yeravne: gördükleri | l-melāikete: melekleri | lā: yoktur | buşrā: müjde | yevmeiƶin: işte o gün | lilmucrimīne: suçlulara | ve yeḳūlūne: ve onlar derler | Hicran: yasaktır | meHcūran: yasaklanmıştır | (25:22) | |
|ve ḳadimnā: önüne geçiririz | ilā: | mā: şeyi | ǎmilū: yaptıkları | min: her | ǎmelin: işin | fe ceǎlnāhu: ve onu getiririrz | hebā'en: toz zerreleri haline | menṧūran: saçılmış | (25:23) | |
|eSHābu: halkının | l-cenneti: cennet | yevmeiƶin: o gün | ḣayrun: daha iyidir | musteḳarran: kalacakları yer | ve eHsenu: ve daha güzeldir | meḳīlen: dinlenecekleri yer | (25:24) | |
|ve yevme: ve gün | teşeḳḳaḳu: parçalandığı | s-semāu: göğün | bil-ğamāmi: bulutları | ve nuzzile: ve indirildiği | l-melāiketu: meleklerin | tenzīlen: bir indirilişle | (25:25) | |
|El-mulku: mülk | yevmeiƶin: o gün | l-Haḳḳu: gerçek | lirraHmāni: Rahmanın'dır | ve kāne: ve | yevmen: bir gündür | ǎlā: için | l-kāfirīne: kafirler | ǎsīran: çetin | (25:26) | |
|ve yevme: ve o gün | yeǎDDu: ısırır | Z-Zālimu: zalim | ǎlā: | yedeyhi: ellerini | yeḳūlu: der | yā: EY/HEY/AH | leytenī: keşke ben | tteḣaƶtu: ben edineydim | meǎ: beraber | r-rasūli: elçiyle | sebīlen: bir yol | (25:27) | |
|yā: EY/HEY/AH | veyletā: vah bana | leytenī: keşke ben | lem: | etteḣiƶ: ben tutmasaydım | fulānen: falanı | ḣalīlen: dost | (25:28) | |
|leḳad: gerçekten | eDellenī: o beni saptırdı | ǎni: -den | ƶ-ƶikri: Zikir- | beǎ'de: sonra | iƶ: | cā'enī: bana gelen | ve kāne: zaten | ş-şeyTānu: şeytan | lilinsāni: insan için | ḣaƶūlen: yüzüstü bırakandır | (25:29) | |
|ve ḳāle: ve dedi ki | r-rasūlu: Elçi | yā: EY/HEY/AH | rabbi: Rabbi | inne: şüphesiz | ḳavmī: kavmim | tteḣaƶū: bıraktılar | hāƶā: bu | l-ḳurāne: Kur'an'ı | mehcūran: terk edilmiş | (25:30) | |
|ve keƶālike: ve böylece | ceǎlnā: biz var ettik | likulli: her | nebiyyin: elçiye | ǎduvven: bir düşman | mine: -dan | l-mucrimīne: suçlular- | vekefā: yeter | birabbike: Rabbin | hādiyen: yol gösterici olarak | ve neSīran: ve yardımcı olarak | (25:31) | |
|ve ḳāle: ve dedi(ler) | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | levlā: değil miydi? | nuzzile: indirilmeli | ǎleyhi: ona | l-ḳurānu: Kur'an | cumleten: toptan | vāHideten: bir defada | keƶālike: böyle yaptık | linuṧebbite: biz sağlamlaştırmak için | bihi: onunla | fu'ādeke: senin kalbini | ve rattelnāhu: ve onu okuduk | tertīlen: ağır ağır | (25:32) | |
|ve lā: ve | ye'tūneke: sana getiremezler | bimeṧelin: hiçbir misal | illā: dışında | ci'nāke: sana getirdiğimiz | bil-Haḳḳi: gerçeği | ve eHsene: ve en güzel | tefsīran: açıklamayı | (25:33) | |
|elleƶīne: olanlar | yuHşerūne: toplanacak | ǎlā: üzerine | vucūhihim: yüzleri | ilā: | cehenneme: cehenneme | ulāike: işte onlar | şerrun: çok kötüdür | mekānen: yerleri | ve eDellu: ve çok sapıktır | sebīlen: yolları | (25:34) | |
|veleḳad: ve andolsun | āteynā: biz verdik | mūsā: Musa'ya | l-kitābe: Kitabı | ve ceǎlnā: ve yaptık | meǎhu: kendisinin yanında | eḣāhu: kardeşi | hārūne: Harun'u | vezīran: vezir | (25:35) | |
|feḳulnā: dedik ki | ƶhebā: gidin | ilā: | l-ḳavmi: kavme | elleƶīne: onlar ki | keƶƶebū: yalanlıyorlar | biāyātinā: ayetlerimizi | fedemmernāhum: ve onları yok ettik | tedmīran: yıkılışla | (25:36) | |
|ve ḳavme: ve kavmi | nūHin: Nuh | lemmā: vakit | keƶƶebū: yalanladıkları | r-rusule: peygamberleri | eğraḳnāhum: onları boğduk | ve ceǎlnāhum: ve onları yaptık | linnāsi: insanlara | āyeten: bir ibret | ve eǎ'tednā: ve hazırladık | liZZālimīne: zalimlere | ǎƶāben: bir azab | elīmen: acıklı | (25:37) | |
|ve ǎāden: ve Ad'ı | ve ṧemūde: ve Semud'u | ve eSHābe: ve halkını | r-rassi: Res | ve ḳurūnen: ve nesilleri | beyne: arasında | ƶālike: bunun | keṧīran: daha birçoğunu | (25:38) | |
|ve kullen: hepsine | Derabnā: getirdik | lehu: onlara | l-emṧāle: misaller | ve kullen: ve hepsini | tebbernā: helak ettik | tetbīran: helakla | (25:39) | |
|veleḳad: ve andolsun | etev: vardılar | ǎlā: | l-ḳaryeti: kente | lletī: | umTirat: yağmura tutulan | meTara: yağmuruna | s-sev'i: bela | efelem: -mıydı? | yekūnū: | yeravnehā: onu görmüyorlar- | bel: hayır | kānū: onlar | lā: | yercūne: ummuyorlardı | nuşūran: tekrar dirilip kalkmayı | (25:40) | |
|ve iƶā: ve zaman | raevke: seni gördükleri | in: | yetteḣiƶūneke: seni yapmıyorlar | illā: başka bir şey | huzuven: eğlence konusundan | ehāƶā: bunu mu? | lleƶī: | beǎṧe: göndermiş | llahu: Allah | rasūlen: elçi | (25:41) | |
|in: | kāde: nerdeyse | leyuDillunā: bizi saptıracaktı (diyorlar) | ǎn: -dan | ālihetinā: tanrılarımız- | levlā: eğer etmeseydik | en: | Sabernā: biz kararlılık | ǎleyhā: onda | ve sevfe: ve yakında | yeǎ'lemūne: bileceklerdir | Hīne: zaman | yeravne: gördükleri | l-ǎƶābe: azabı | men: kimin | eDellu: sapık olduğunu | sebīlen: yolunun | (25:42) | |
|eraeyte: gördün mü? | meni: kimseyi | tteḣaƶe: edinen | ilāhehu: tanrı | hevāhu: arzusunu | efeente: sen mi? | tekūnu: olacaksın | ǎleyhi: onun üstüne | vekīlen: bekçi | (25:43) | |
|em: yoksa | teHsebu: sanıyor musun ki? | enne: gerçekten | ekṧerahum: onların çoğu | yesmeǔne: işitiyorlar | ev: veya | yeǎ'ḳilūne: düşünüyorlar | in: değildir | hum: onlar | illā: ancak | kālen'ǎāmi: hayvanlar gibidir | bel: hatta | hum: onlar | eDellu: daha sapıktır | sebīlen: yolca | (25:44) | |
|elem: | tera: görmedin mi? | ilā: | rabbike: Rabbini | keyfe: nasıl? | medde: uzattı | Z-Zille: gölgeyi | velev: ve şayet | şā'e: dileseydi | leceǎlehu: onu yapardı | sākinen: durgun | ṧumme: sonra | ceǎlnā: kıldık | ş-şemse: güneşi | ǎleyhi: ona | delīlen: bir delil | (25:45) | |
|ṧumme: sonra | ḳabeDnāhu: çekip aldık | ileynā: kendimize | ḳabDan: yavaş yavaş | yesīran: kolayca | (25:46) | |
|ve huve: O | lleƶī: ki | ceǎle: yaptı | lekumu: sizin için | l-leyle: geceyi | libāsen: elbise | ve nnevme: ve uykuyu | subāten: dinlenme | ve ceǎle: ve yaptı | n-nehāra: gündüzü | nuşūran: kalkıp çalışma zamanı | (25:47) | |
|ve huve: ve O | lleƶī: ki | ersele: gönderdi | r-riyāHa: rüzgarları | buşran: müjdeci | beyne: arasında (önünde) | yedey: ellerinin (önünde) | raHmetihi: rahmetinin | ve enzelnā: ve indirdik | mine: -ten | s-semāi: gök- | māen: bir su | Tahūran: tertemiz | (25:48) | |
|linuHyiye: diriltelim diye | bihi: onunla | beldeten: bir ülkeyi | meyten: ölü | ve nusḳiyehu: ve onunla sulayalım diye | mimmā: | ḣaleḳnā: yarattığımız | en'ǎāmen: hayvanlardan | ve enāsiyye: ve insanlardan | keṧīran: birçoğunu | (25:49) | |
|veleḳad: ve andolsun | Sarrafnāhu: etraflıca anlattık | beynehum: onların aralarında | liyeƶƶekkerū: öğüt alsınlar diye | feebā: ama direnmektedir | ekṧeru: çoğu | n-nāsi: insanların | illā: ancak | kufūran: inkarda | (25:50) | |
|velev: ve eğer | şi'nā: biz dileseydik | lebeǎṧnā: gönderirdik | fī: | kulli: her | ḳaryetin: kente | neƶīran: bir uyarıcı | (25:51) | |
|felā: | tuTiǐ: boyun eğme | l-kāfirīne: kafirlere | ve cāhidhum: ve onlarla cihad et | bihi: bununla (Kur'an) | cihāden: bir cihadla | kebīran: büyük | (25:52) | |
|ve huve: ve O | lleƶī: | merace: birbirine salmıştır | l-beHrayni: iki denizi | hāƶā: bu | ǎƶbun: tatlı | furātun: susuzluğu giderici | ve hāƶā: ve bu | milHun: tuzlu | ucācun: ve acıdır | ve ceǎle: ve koymuştur | beynehumā: ikisinin arasına | berzeḣen: bir engel | ve Hicran: ve bir perde | meHcūran: kavuşmalarına engel | (25:53) | |
|ve huve: ve O | lleƶī: | ḣaleḳa: yarattı | mine: -dan | l-māi: su- | beşeran: bir insan | fe ceǎlehu: ve onu kıldı | neseben: nesep | ve Sihran: ve sıhr | ve kāne: ve | rabbuke: Rabbin | ḳadīran: her şeye gücü yetendir | (25:54) | |
|veyeǎ'budūne: ve tapıyorlar | min: | dūni: başka | llahi: Allah'tan | mā: şeylere | lā: | yenfeǔhum: fayda vermeyen | ve lā: ve ne de | yeDurruhum: zarar vermeyen | ve kāne: ve olan | l-kāfiru: kafir | ǎlā: karşı | rabbihi: Rabbine | Zehīran: (şeytana) yardımcıdır | (25:55) | |
|ve mā: ve | erselnāke: biz seni göndermedik | illā: dışında | mubeşşiran: müjdeleyici olmak | ve neƶīran: ve uyarıcı | (25:56) | |
|ḳul: de ki | mā: | eselukum: istemiyorum | ǎleyhi: sizden | min: hiçbir | ecrin: ücret | illā: dışında | men: | şā'e: istemeniz | en: | yetteḣiƶe: tutmak | ilā: varan | rabbihi: Rabbine | sebīlen: yolu | (25:57) | |
|ve teve kkel: ve tevekkül et | ǎlā: | l-Hayyi: diri olana | lleƶī: öyle ki o | lā: asla | yemūtu: ölmez | ve sebbiH: ve tesbih et | biHamdihi: O'nu överek | ve kefā: ve kafidir | bihi: O'nun | biƶunūbi: günahlarını | ǐbādihi: kullarının | ḣabīran: bilmesi | (25:58) | |
|Elleƶī: O ki | ḣaleḳa: yarattı | s-semāvāti: gökleri | vel'erDe: ve yeri | ve mā: ve bulunanları | beynehumā: ikisinin arasında | fī: | sitteti: altı | eyyāmin: günde | ṧumme: sonra | stevā: kuruldu | ǎlā: üzerine | l-ǎrşi: Arş | r-raHmānu: Rahman'dır | fesel: sor | bihi: bunu | ḣabīran: bir bilene | (25:59) | |
|ve iƶā: ve ne zaman ki | ḳīle: denildi | lehumu: onlara | scudū: secde edin | lirraHmāni: Rahman'a | ḳālū: derler | ve mā: nedir? | r-raHmānu: Rahman | enescudu: secde eder miyiz hiç? | limā: şeye | te'murunā: senin bize emrettiğin | ve zādehum: ve onların artırır | nufūran: nefretini | (25:60) | |
|tebārake: yücedir | lleƶī: O ki | ceǎle: yaptı | fī: | s-semāi: gökte | burūcen: burçlar | ve ceǎle: ve var etti | fīhā: orada | sirācen: bir kandil | ve ḳameran: ve bir ay | munīran: aydınlatıcı | (25:61) | |
|ve huve: ve O | lleƶī: ki | ceǎle: yaptı | l-leyle: geceyi | ve nnehāra: ve gündüzü | ḣilfeten: birbirini izler | limen: için | erāde: isteyenler | en: | yeƶƶekkera: öğüt almak | ev: veya | erāde: isteyenler için | şukūran: şükretmek | (25:62) | |
|ve ǐbādu: ve kulları | r-raHmāni: Rahman'ın | elleƶīne: öyle kimselerdir ki | yemşūne: yürürler | ǎlā: | l-erDi: yeryüzünde | hevnen: mütevazi olarak | ve iƶā: ne zaman ki | ḣāTabehumu: kendilerine laf atarsa | l-cāhilūne: cahiller | ḳālū: derler | selāmen: Selam | (25:63) | |
|velleƶīne: | yebītūne: gecelerini geçirirler | lirabbihim: Rablerine | succeden: secde ederek | ve ḳiyāmen: ve (Onun divanında) durarak | (25:64) | |
|velleƶīne: ve | yeḳūlūne: derler | rabbenā: Rabbimiz | Srif: uzaklaştır | ǎnnā: bizden | ǎƶābe: azabını | cehenneme: cehennemin | inne: doğrusu | ǎƶābehā: onun azabı | kāne: | ğarāmen: sargındır | (25:65) | |
|innehā: orası | sā'et: ne kötü | musteḳarran: bir karargahtır | ve muḳāmen: ve bir makamdır | (25:66) | |
|velleƶīne: ve | iƶā: zaman | enfeḳū: infak ettikleri | lem: | yusrifū: israf etmezler | velem: ve etmezler | yeḳturū: cimrilik | vekāne: ve olur | beyne: arasında | ƶālike: bu (ikisinin) | ḳavāmen: dengeli | (25:67) | |
|velleƶīne: ve onlar | lā: | yed'ǔne: yalvarmazlar | meǎ: ile beraber | llahi: Allah | ilāhen: tanrıya | āḣara: başka | ve lā: ve | yeḳtulūne: öldürmezler | n-nefse: canı | lletī: öyle ki | Harrame: haram ettiği | llahu: Allah'ın | illā: dışında | bil-Haḳḳi: hak(lı sebep) | ve lā: ve | yeznūne: zina etmezler | ve men: ve kim | yef'ǎl: yaparsa | ƶālike: bunları | yelḳa: bulur | eṧāmen: cezasını | (25:68) | |
|yuDāǎf: kat kat yapılır | lehu: onun için | l-ǎƶābu: azab | yevme: günü | l-ḳiyāmeti: kıyamet | ve yeḣlud: ve kalır | fīhi: onun içinde | muhānen: hor ve hakir olarak | (25:69) | |
|illā: dışında | men: kimse(ler) | tābe: tevbe eden | ve āmene: ve iman eden | ve ǎmile: ve yapanlar | ǎmelen: bir iş | SāliHen: faydalı | feulāike: işte | yubeddilu: değiştirecektir | llahu: Allah | seyyiātihim: onların kötülüklerini | Hasenātin: iyiliklere | ve kāne: ve | llahu: Allah | ğafūran: çok bağışlayandır | raHīmen: çok esirgeyendir | (25:70) | |
|ve men: ve kim | tābe: tevbe eder | ve ǎmile: ve yaparsa | SāliHen: faydalı iş | feinnehu: şüphesiz | yetūbu: döner | ilā: | llahi: Allah'a | metāben: tevbesi kabul edilmiş olarak | (25:71) | |
|velleƶīne: onlar | lā: | yeşhedūne: şahitlik etmezler | z-zūra: yalan ve boş söze | ve iƶā: ve ne zaman ki | merrū: rastlarlar | bil-leğvi: boş söze | merrū: geçip giderler | kirāmen: vekar ile | (25:72) | |
|velleƶīne: ve onlar | iƶā: zaman | ƶukkirū: hatırlatıldığı | biāyāti: ayetleri | rabbihim: Rablerinin | lem: | yeḣirrū: davranmazlar | ǎleyhā: onlara karşı | Summen: sağır | ve ǔmyānen: ve kör | (25:73) | |
|velleƶīne: ve onlar | yeḳūlūne: derler | rabbenā: Rabbimiz | heb: lutfeyle | lenā: bize | min: | ezvācinā: eşlerimizi | ve ƶurriyyātinā: ve çocuklarımızı | ḳurrate: sevinci | eǎ'yunin: gözler | vec'ǎlnā: ve bizi yap | lilmutteḳīne: muttakilere | imāmen: önder | (25:74) | |
|ulāike: işte onlar | yuczevne: ödüllendireleceklerdir | l-ğurfete: saraylarda | bimā: karşılık | Saberū: sabretmelerine | ve yuleḳḳavne: ve karşılanacaklardır | fīhā: orada | teHiyyeten: bir sağlık dileği | ve selāmen: ve selam ile | (25:75) | |
|ḣālidīne: ebedi kalacaklardır | fīhā: orada | Hasunet: ne güzel | musteḳarran: karargahtır | ve muḳāmen: ve makamdır | (25:76) | |
|ḳul: de ki | mā: ne diye? | yeǎ'beu: değer versin | bikum: size | rabbī: Rabbim | levlā: olmadıktan sonra | duǎā'ukum: du'anız (ibadetiniz) | feḳad: andolsun | keƶƶebtum: yalanladınız | fesevfe: bu yüzden | yekūnu: olacaktır | lizāmen: (azab) kaçınılmaz | (25:77) | |