CONJ – prefixed conjunction wa (and) V – 3rd person masculine singular perfect verb الواو عاطفة فعل ماض
إخوة
ا خ و | EḢV
ÎḢVT
iḣvetu
kardeşleri
(the) brothers
,Hı,Vav,Te merbuta, ,600,6,400,
N – nominative plural noun اسم مرفوع
يوسف
|
YVSF
yūsufe
Yusuf'un
(of) Yusuf
Ye,Vav,Sin,Fe, 10,6,60,80,
"PN – accusative masculine proper noun → Yusuf" اسم علم منصوب
فدخلوا
د خ ل | D̃ḢL
FD̃ḢLVE
fe deḣalū
girdiler
and they entered
Fe,Dal,Hı,Lam,Vav,Elif, 80,4,600,30,6,1,
CONJ – prefixed conjunction fa (and) V – 3rd person masculine plural perfect verb PRON – subject pronoun الفاء عاطفة فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
عليه
|
ALYH
ǎleyhi
onun yanına
"upon him;"
Ayn,Lam,Ye,He, 70,30,10,5,
P – preposition PRON – 3rd person masculine singular object pronoun جار ومجرور
فعرفهم
ع ر ف | ARF
FARFHM
fe ǎrafe hum
o onları tanıdı
and he recognized them,
Fe,Ayn,Re,Fe,He,Mim, 80,70,200,80,5,40,
CONJ – prefixed conjunction fa (and) V – 3rd person masculine singular perfect verb PRON – 3rd person masculine plural object pronoun الفاء عاطفة فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
وهم
|
VHM
vehum
fakat onlar
but they
Vav,He,Mim, 6,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and) PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun الواو عاطفة ضمير منفصل
له
|
LH
lehu
onu
knew him not.
Lam,He, 30,5,
P – prefixed preposition lām PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun جار ومجرور
منكرون
ن ك ر | NKR
MNKRVN
munkirūne
tanımıyorlardı
knew him not.
Mim,Nun,Kef,Re,Vav,Nun, 40,50,20,200,6,50,
N – nominative masculine plural (form IV) active participle اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |وَجَاءَ: ve geldiler | إِخْوَةُ: kardeşleri | يُوسُفَ: Yusuf'un | فَدَخَلُوا: girdiler | عَلَيْهِ: onun yanına | فَعَرَفَهُمْ: o onları tanıdı | وَهُمْ: fakat onlar | لَهُ: onu | مُنْكِرُونَ: tanımıyorlardı |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وجاء WCEÙve geldiler | إخوة ÎḢWTkardeşleri | يوسف YWSFYusuf'un | فدخلوا FD̃ḢLWEgirdiler | عليه ALYHonun yanına | فعرفهم FARFHMo onları tanıdı | وهم WHMfakat onlar | له LHonu | منكرون MNKRWNtanımıyorlardı |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve cā'e: ve geldiler | iḣvetu: kardeşleri | yūsufe: Yusuf'un | fe deḣalū: girdiler | ǎleyhi: onun yanına | fe ǎrafe hum: o onları tanıdı | vehum: fakat onlar | lehu: onu | munkirūne: tanımıyorlardı |
Kırık Meal (Transcript) : |VCEÙ: ve geldiler | ÎḢVT: kardeşleri | YVSF: Yusuf'un | FD̃ḢLVE: girdiler | ALYH: onun yanına | FARFHM: o onları tanıdı | VHM: fakat onlar | LH: onu | MNKRVN: tanımıyorlardı |
Abdulbaki Gölpınarlı : Yûsuf'un kardeşleri gelip hûzuruna girdiler; Yûsuf, onları tanıdı, fakat onlar, Yûsuf'u tanıyamadılar.
Adem Uğur : Yusufun kardeşleri gelip onun huzuruna girdiler, (Yusuf) onları tanıdı, onlar onu tanımıyorlardı.
Ahmed Hulusi : (Nihayet) Yusuf'un kardeşleri geldi. . . Onun yanına girdiler. . . Onlar Yusuf'u tanımadıkları hâlde Yusuf, onları tanıdı.
Ahmet Tekin : Bir gün, Yûsuf’un kardeşleri çıkageldiler. Onun huzuruna girdiler. Yûsuf onları görür görmez tanıdı. Oysa onlar, Yûsuf’u tanıyamamışlardı.
Ahmet Varol : Yusuf'un kardeşleri gelip yanına girdiler. Onlar onu tanımadıkları halde kendisi onları hemen tanıdı.
Ali Bulaç : (Kuraklık başlayınca) Yusuf'un kardeşleri gelip yanına girdiler, onu tanımadıkları halde kendisi onları hemen tanıdı.
Ali Fikri Yavuz : Bir de Yûsuf’un kardeşleri gelip karşısına çıktılar. Yûsuf hemen onları tanıdı. Halbuki, onlar Yûsuf’u tanımıyorlardı. (Zahire almak için Mısır’a gelmişlerdi).
Bekir Sadak : Yusuf'un kardesleri gelip yanina girdiler. Kendisini tanimadiklari halde o onlari tanidi.
Celal Yıldırım : Yûsuf'un kardeşleri gelip yanına girdiler; Yûsuf onları tanıdı, onlar ise onu tanıyamadılar.
Diyanet İşleri : (Derken) Yûsuf’un kardeşleri çıkageldiler ve yanına girdiler. Yûsuf onları tanıdı, onlar ise Yûsuf’u tanımıyorlardı.
Diyanet İşleri (eski) : Yusuf'un kardeşleri gelip yanına girdiler. Kendisini tanımadıkları halde o onları tanıdı.
Diyanet Vakfi : Yusuf'un kardeşleri gelip onun huzuruna girdiler, (Yusuf) onları tanıdı, onlar onu tanımıyorlardı.
Edip Yüksel : Yusuf'un kardeşleri gelip onun huzuruna girdiler. (Yusuf) onları tanıdı; ancak onlar onu tanımadı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : (Bir gün) Yusuf'un kardeşleri çıkageldiler ve onun yanına girdiler. O, onları görür görmez tanıdı, oysa onlar onu tanıyamamışlardı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Birden Yusuf'un kardeşleri çıkageldiler; gelip yanına girdiler; hemen onları tanıdı, onlar ise onu tanımıyorlardı.
Elmalılı Hamdi Yazır : Bir de Yusüfün biraderleri çıkageldiler, geldiler yanına girdiler, derhal onları tanıdı, onlar ise onu tanımıyorlardı
Fizilal-il Kuran : Bir gün Yusuf'un kardeşleri gelip yanına girdiler. Yusuf onları hemen tanıdı, fakat onlar onu tanımamışlardı.
Gültekin Onan : (Kuraklık başlayınca) Yusuf'un kardeşleri gelip yanına girdiler, o onları hemen tanıdı; fakat onlar onu tanımadılar (münkirun).
Hakkı Yılmaz : Yûsuf'un kardeşleri geldiler de o'nun yanına girdiler. O, onları hemen tanıdı, onlar ise o'nu tanıyamayan kimselerdi.
Hasan Basri Çantay : Yuusufun kardeşleri gelib onun huzuruna girdiler. (Yuusuf) onları tanıdı, onlar ise kendisini tanımıyorlardı.
Hayrat Neşriyat : Derken, (o kıtlık yıllarında) Yûsuf’un kardeşleri de gelip onun huzûruna girdiler;(Yûsuf) derhâl onları tanıdı; hâlbuki onlar onu (o mevki'de) tanıyabilecek kimseler değillerdi.
İbni Kesir : Yusuf'un kardeşleri gelip yanına girdiler. Onları tanıdı, ama onlar kendisini tanımıyorlardı.
İskender Evrenosoğlu : Ve Yusuf (A.S)'ın kardeşleri geldiler ve onun yanına girdiler. Onlar onu tanımadıkları halde o, onları hemen tanıdı.
Muhammed Esed : (Yıllar sonra) Yusuf'un kardeşleri (Mısır'a) geldiler ve o'nun huzuruna çıktılar; o hemen tanıdı onları; ama berikiler o'nu tanımadılar.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve Yusuf'un kardeşleri geldi, hemen O'nun huzuruna girdiler. Derhal onları tanıdı. Onlar ise O'nu inkar ediciler idiler.
Ömer Öngüt : Yusuf'un kardeşleri geldiler, onun huzuruna girdiler. O onları tanıdı, fakat onlar onu tanıyamadılar.
Şaban Piriş : Yusuf’un kardeşleri gelip yanına girdiler. Onu tanımadılar; Yusuf, onları tanıdı.
Suat Yıldırım : Gün geldi, Yusuf’un kardeşleri Mısır’a gelip onun huzuruna çıktılar. O onları tanıdı, ama öbürleri onu tanıyamadılar.
Süleyman Ateş : Yûsuf'un kardeşleri geldiler, onun yanına girdiler, o onları tanıdı; fakat onlar onu tanımıyorlardı.
Tefhim-ul Kuran : (Kuraklık başlayınca) Yusuf'un kardeşleri gelip yanına girdiler, onlar onu tanımadıkları halde kendisi onları hemen tanıdı.
Ümit Şimşek : Derken Yusuf'un kardeşleri geldiler. Yanına girdiklerinde Yusuf onları hemen tanıdı; onlar ise kendisini tanımamıştı.
Yaşar Nuri Öztürk : Nihayet Yûsuf'un kardeşleri çıkageldiler; Yûsuf'un yanına girdiler, o onları tanıdı. Ama onlar onu tanıyamıyorlardı.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]