» 4 / Nisâ  91:

Kuran Sırası: 4
İniş Sırası: 92
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176

 » 4 / Nisâ  Suresi: 91
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. سَتَجِدُونَ (STCD̃VN) = setecidūne : bulacaksınız
2. اخَرِينَ ( ËḢRYN) = āḣarīne : başkalarını
3. يُرِيدُونَ (YRYD̃VN) = yurīdūne : ister
4. أَنْ (ÊN) = en :
5. يَأْمَنُوكُمْ (YÊMNVKM) = ye'menūkum : sizden emin olmak
6. وَيَأْمَنُوا (VYÊMNVE) = ve ye'menū : ve emin olmak
7. قَوْمَهُمْ (GVMHM) = ḳavmehum : kendi toplumlarından
8. كُلَّ (KL) = kulle : her ne zaman
9. مَا (ME) = mā : ne
10. رُدُّوا (RD̃VE) = ruddū : götürülseler
11. إِلَى (ÎL) = ilā :
12. الْفِتْنَةِ (ELFTNT) = l-fitneti : fitneye
13. أُرْكِسُوا (ÊRKSVE) = urkisū : başaşağı atılırlar
14. فِيهَا (FYHE) = fīhā : (fitnenin) içine
15. فَإِنْ (FÎN) = fein : eğer
16. لَمْ (LM) = lem :
17. يَعْتَزِلُوكُمْ (YATZLVKM) = yeǎ'tezilūkum : sizden uzak durmazlarsa
18. وَيُلْقُوا (VYLGVE) = ve yulḳū : ve istemezlerse
19. إِلَيْكُمُ (ÎLYKM) = ileykumu : sizinle
20. السَّلَمَ (ELSLM) = s-seleme : barış içinde yaşamak
21. وَيَكُفُّوا (VYKFVE) = ve yekuffū : (saldırıdan) çekmezlerse
22. أَيْدِيَهُمْ (ÊYD̃YHM) = eydiyehum : ellerini
23. فَخُذُوهُمْ (FḢZ̃VHM) = feḣuƶūhum : onları yakalayın
24. وَاقْتُلُوهُمْ (VEGTLVHM) = veḳtulūhum : ve öldürün
25. حَيْثُ (ḪYS̃) = Hayṧu : nerede
26. ثَقِفْتُمُوهُمْ (S̃GFTMVHM) = ṧeḳiftumūhum : bulursanız
27. وَأُولَٰئِكُمْ (VÊVLÙKM) = ve ūlāikum : işte öylelerine
28. جَعَلْنَا (CALNE) = ceǎlnā : verdik
29. لَكُمْ (LKM) = lekum : size
30. عَلَيْهِمْ (ALYHM) = ǎleyhim : karşı
31. سُلْطَانًا (SLŦENE) = sulTānen : bir yetki
32. مُبِينًا (MBYNE) = mubīnen : açık
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |سَتَجِدُونَ: bulacaksınız | اخَرِينَ: başkalarını | يُرِيدُونَ: ister | أَنْ: | يَأْمَنُوكُمْ: sizden emin olmak | وَيَأْمَنُوا: ve emin olmak | قَوْمَهُمْ: kendi toplumlarından | كُلَّ: her ne zaman | مَا: ne | رُدُّوا: götürülseler | إِلَى: | الْفِتْنَةِ: fitneye | أُرْكِسُوا: başaşağı atılırlar | فِيهَا: (fitnenin) içine | فَإِنْ: eğer | لَمْ: | يَعْتَزِلُوكُمْ: sizden uzak durmazlarsa | وَيُلْقُوا: ve istemezlerse | إِلَيْكُمُ: sizinle | السَّلَمَ: barış içinde yaşamak | وَيَكُفُّوا: (saldırıdan) çekmezlerse | أَيْدِيَهُمْ: ellerini | فَخُذُوهُمْ: onları yakalayın | وَاقْتُلُوهُمْ: ve öldürün | حَيْثُ: nerede | ثَقِفْتُمُوهُمْ: bulursanız | وَأُولَٰئِكُمْ: işte öylelerine | جَعَلْنَا: verdik | لَكُمْ: size | عَلَيْهِمْ: karşı | سُلْطَانًا: bir yetki | مُبِينًا: açık |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ستجدون STCD̃WN bulacaksınız | آخرين ËḢRYN başkalarını | يريدون YRYD̃WN ister | أن ÊN | يأمنوكم YÊMNWKM sizden emin olmak | ويأمنوا WYÊMNWE ve emin olmak | قومهم GWMHM kendi toplumlarından | كل KL her ne zaman | ما ME ne | ردوا RD̃WE götürülseler | إلى ÎL | الفتنة ELFTNT fitneye | أركسوا ÊRKSWE başaşağı atılırlar | فيها FYHE (fitnenin) içine | فإن FÎN eğer | لم LM | يعتزلوكم YATZLWKM sizden uzak durmazlarsa | ويلقوا WYLGWE ve istemezlerse | إليكم ÎLYKM sizinle | السلم ELSLM barış içinde yaşamak | ويكفوا WYKFWE (saldırıdan) çekmezlerse | أيديهم ÊYD̃YHM ellerini | فخذوهم FḢZ̃WHM onları yakalayın | واقتلوهم WEGTLWHM ve öldürün | حيث ḪYS̃ nerede | ثقفتموهم S̃GFTMWHM bulursanız | وأولئكم WÊWLÙKM işte öylelerine | جعلنا CALNE verdik | لكم LKM size | عليهم ALYHM karşı | سلطانا SLŦENE bir yetki | مبينا MBYNE açık |
Kırık Meal (Okunuş) : |setecidūne: bulacaksınız | āḣarīne: başkalarını | yurīdūne: ister | en: | ye'menūkum: sizden emin olmak | ve ye'menū: ve emin olmak | ḳavmehum: kendi toplumlarından | kulle: her ne zaman | : ne | ruddū: götürülseler | ilā: | l-fitneti: fitneye | urkisū: başaşağı atılırlar | fīhā: (fitnenin) içine | fein: eğer | lem: | yeǎ'tezilūkum: sizden uzak durmazlarsa | ve yulḳū: ve istemezlerse | ileykumu: sizinle | s-seleme: barış içinde yaşamak | ve yekuffū: (saldırıdan) çekmezlerse | eydiyehum: ellerini | feḣuƶūhum: onları yakalayın | veḳtulūhum: ve öldürün | Hayṧu: nerede | ṧeḳiftumūhum: bulursanız | ve ūlāikum: işte öylelerine | ceǎlnā: verdik | lekum: size | ǎleyhim: karşı | sulTānen: bir yetki | mubīnen: açık |
Kırık Meal (Transcript) : |STCD̃VN: bulacaksınız | ËḢRYN: başkalarını | YRYD̃VN: ister | ÊN: | YÊMNVKM: sizden emin olmak | VYÊMNVE: ve emin olmak | GVMHM: kendi toplumlarından | KL: her ne zaman | ME: ne | RD̃VE: götürülseler | ÎL: | ELFTNT: fitneye | ÊRKSVE: başaşağı atılırlar | FYHE: (fitnenin) içine | FÎN: eğer | LM: | YATZLVKM: sizden uzak durmazlarsa | VYLGVE: ve istemezlerse | ÎLYKM: sizinle | ELSLM: barış içinde yaşamak | VYKFVE: (saldırıdan) çekmezlerse | ÊYD̃YHM: ellerini | FḢZ̃VHM: onları yakalayın | VEGTLVHM: ve öldürün | ḪYS̃: nerede | S̃GFTMVHM: bulursanız | VÊVLÙKM: işte öylelerine | CALNE: verdik | LKM: size | ALYHM: karşı | SLŦENE: bir yetki | MBYNE: açık |
Abdulbaki Gölpınarlı : Başka bir bölüğünü de şöyle bulacaksınız: Onlar, sizden de emin olmak isterler, kavimlerinden de. Fakat bir fitneye sevk edilince tâ içine dalıverirler. Onlar sizi bırakmazlar, sizinle barış halinde yaşamazlar ve sizden el çekmezlerse tutun onları, öldürün onları bulduğunuz yerde ve işte size, onlara karşı apaçık bir kudret ve salâhiyet verdik.
Adem Uğur : Hem sizden hem de kendi toplumlarından emin olmak isteyen başkalarını da bulacaksınız. Bunlar her ne zaman fitneye götürülseler ona baş aşağı dalarlar (daldırılırlar). Eğer sizden uzak durmaz, sulh teklif etmez ve ellerini çekmezlerse onları yakalayın, rastladığınız yerde öldürün. İşte onlar üzerine sizin için apaçık yetki verdik.
Ahmed Hulusi : Diğer taraftan bazılarını da göreceksiniz ki, hem sizden, hem de kendi kavimlerinden emin olmayı dilerler. . . Her sınav objesi olayla karşılaştırıldıklarında onda baş aşağı olurlar. . . Şayet sizden uzak durmazlar, sizle barışa yanaşmazlar ve sizden ellerini çekmezlerse; onları yakalayın ve ele geçirdiğiniz yerde öldürün. . . İşte bunlar var ya, onlara karşı size apaçık bir güç meydana getirdik.
Ahmet Tekin : Hem sizden, hem de kendi kavimlerinden emin olmak isteyen başkalarını da göreceksin. Fitne çıkarmak, ortalık bulandırmak, inkâra, küfre yardımcı olmak, müslümanların kanına girmek için davet olunduklarında balıklama dalarlar. Sizden uzak durmazlar, size barış teklif etmezler, ortalık karıştırmaktan da ellerini çekmezlerse, onları yakalayın, bulduğunuz yerde onları öldürün. İşte onların aleyhine, size, apaçık bir ferman, bir yetki verdik.
Ahmet Varol : Diğer bazılarının da hem sizden hem de kendi toplumlarından güvende olmak istediklerini göreceksiniz. Ne zaman fitneye çağrılsalar, baş aşağı içine dalarlar. Eğer sizden uzak durmaz, size barış teklifinde bulunmaz ve sizinle uğraşmaktan el çekmezlerse onları tutun ve yakaladığınız yerde öldürün. İşte bunlara karşı size açık bir yetki verdik.
Ali Bulaç : Diğerlerini de sizden ve kendi kavimlerinden güvende olmayı istiyor bulacaksınız. (Ama) Fitneye her geri çağrılışlarında içine başaşağı (balıklama) dalarlar. Şayet sizden uzak durmaz, barış (şartların)ı size bırakmaz ve ellerini çekmezlerse, artık onları her nerede bulursanız tutun ve onları öldürün. İşte size, onların aleyhinde apaçık olan 'destekleyici bir delil' kıldık.
Ali Fikri Yavuz : Diğer bir takım kimseleri de bulacaksınız ki, hem sizden emin olmak, hem de kavimlerinden emin kalmak isterler. Her ne zaman fitneye çağırılırlarsa, o tarafa döner, içine düşerler. Eğer bunlar sizden çekinmezler, barışınıza yatıp taarruzdan ellerini çekmezlerse, kendilerini bulduğunuz yerde yakalayın ve öldürün. İşte bunlar aleyhinde size açık bir ferman ve salâhiyyet verdik.
Bekir Sadak : Digerlerinin de sizden ve kendi milletlerinden guvende olmayi istediklerini goreceksiniz. Ne var ki fitnecilige her cagirildiklarinda ona can atarlar; eger sizden uzak durmazlar, baris teklif etmezler ve sizden el cekmezlerse onlari yakalayin, buldugunuz yerde oldurun. ste onlarin aleyhlerine size apacik ferman verdik. *
Celal Yıldırım : Onlardan diğer bir kısmını da hem sizden güven içinde olmayı, hem kendi kavimlerinden güven içinde kalmayı arzu eder (bir tutum içinde) bulursunuz. Ama ne kadar fitneye sevkedilirlerse, başaşağı (o fitnenin) içine atılırlar. Şayet sizi bırakıp bir tarafa çekilmezler, size barış teklif etmezler ve ellerini de (sizden) çekip tutmazlarsa, bulduğunuz yerde onlar aleyhine, size çok açık bir belge ve yetki verdik.
Diyanet İşleri : Diğer birtakım kimselerin de hem sizden emin olmak, hem de kavimlerinden emin olmak istediklerini göreceksin. Bunlar küfre her döndürüldüklerinde ona atılırlar. Eğer bunlar sizden uzak durmazlar, sizinle barış içinde yaşamak istemezler, ellerini savaştan çekmezlerse, onları yakalayın ve onları nerede bulursanız öldürün. İşte bunlara karşı size apaçık bir yetki verdik.
Diyanet İşleri (eski) : Diğerlerinin de sizden ve kendi milletlerinden güvende olmayı istediklerini göreceksiniz. Ne var ki fitneciliğe her çağırıldıklarında ona can atarlar; eğer sizden uzak durmazlar, barış teklif etmezler ve sizden el çekmezlerse onları yakalayın, bulduğunuz yerde öldürün. İşte onların aleyhlerine size apaçık ferman verdik.
Diyanet Vakfi : Hem sizden hem de kendi toplumlarından emin olmak isteyen başkalarını da bulacaksınız. Bunlar her ne zaman fitneye götürülseler ona baş aşağı dalarlar (daldırılırlar). Eğer sizden uzak durmaz, sulh teklif etmez ve ellerini çekmezlerse onları yakalayın, rastladığınız yerde öldürün. İşte onlar üzerine sizin için apaçık yetki verdik.
Edip Yüksel : Hem sizinle hem kendi toplumlarıyla güven içinde durmak isteyen bir başka grup bulacaksın. Ne zaman kargaşalığa çağrılsalar içine dalarlar. Sizi yalnız bırakmaz, barış yapmak istemez ve ellerini sizden çekmezlerse karşılaştığınız yerde onları öldürebilirsiniz. Böylelerine karşı size apaçık yetki verdik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Diğer birtakım kimseleri de bulacaksınız ki; hem sizden emin olmak, hem de kavimlerinden emin olmak isterler. Fitne için her davet olunuşlarında onun içine başaşağı dalarlar. Eğer bunlar sizden çekinmezlerse, kendilerini bulduğunuz yerde yakalayın ve öldürün. İşte bunlar aleyhinde size açık bir ferman verdik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Diğer bir takımını da hem sizden emin kalmak hem de kendi milletinden güven içinde olmayı ister halde bulacaksın. Fitneye sürüklendikçe de döner döner içine atılırlar. Eğer bunlar sizden çekinmez ve barışa yanaşıp saldırıdan geri durmazlarsa, kendilerini bulduğunuz yerde yakalayıp öldürün. İşte bunların aleyhine size açık bir yetki verdik.
Elmalılı Hamdi Yazır : Diğer bir takımlarını bulacaksınız ki hem sizden emin olmak hem de kavmlerinden emin kalmak isterler, fitneye sevkedildikce de döner döner içine atılırlar, eğer bunlar sizden çekinmezler ve sulha yatıb taarruzdan ellerini çekmezlerse kendilerini bulduğunuz yerde yakalayın ve öldürün, işte bunlar aleyhinde size açık bir ferman verdik
Fizilal-il Kuran : Bir de hem sizden ve hem de tuttukları gruptan yana güven içinde olmak isteyen başka birtakım kimselere rastlayacaksınız. Bunlar ne zaman fitneye, bozgunculuğa itilseler ona balıklama dalarlar. Eğer bunlar sizden uzak durmaz size barış teklifi getirerek savaştan el çekmezlerse onları yakalayınız ve nerede bulursanız öldürünüz. Onlara karşı size apaçık bir yetki verdik.
Gültekin Onan : Diğerlerini de hem sizden güvende (yemenüküm) olmayı, hem de kendi kavimlerinden güvende (yemenü) olmayı istiyor bulacaksınız. (Ama) Fitneye her geri çağrılışlarında içine başaşağı (balıklama) dalarlar. Şayet sizden uzak durmaz, barış (şartların)ı size bırakmaz ve ellerini çekmezlerse, artık onları her nedere bulursanız tutun ve onları öldürün. İşte size, onların aleyhinde apaçık olan 'destekleyici bir delil' kıldık.
Hakkı Yılmaz : Sizden güvende olmak ve kendi toplumlarından güvende olmak isteyen diğerlerini bulacaksınız. Bunlar, ne zaman dinsizliğe, ortak koşmaya geri döndürürlerse, onun içine baş aşağı dalarlar/ hemen atılırlar. Öyleyse bunlar, eğer sizden uzak durmazlarsa ve size barış teklif etmezlerse ve güçlerini çekmezlerse hemen kendilerini bulduğunuz yerde yakalayın ve öldürün. Ve işte bunlar, onların aleyhinde size tanıdığımız apaçık bir yetkidir.
Hasan Basri Çantay : Diğer bir takımını da şu halde bulacaksınız: Onlar hem sizden emîn olmak, hem kendi kavmlerinden emîn olmak isterler. Ne zaman fitneye döndürülürler (sevk-u davet edilirler) se onun içine baş aşağı atılırlar. Öyle ise onlar sizi bırakıb bir tarafa çekilmezler, barışı size bırakmazlar, ellerini çekmezlerse onları nerede bulursanız yakalayıb tutun, onları öldürün. İşte size onlar, hakkında apaçık bir hüccet (ve salâhiyyet) verdik.
Hayrat Neşriyat : Bir başkalarını (da) bulacaksınız ki, (o münâfıklar) hem sizden emîn kalmak, hem de kendi kavimlerinden emîn olmak isterler. Ne zaman fitneye çağrılsalar, ona baş aşağı dalarlar. Ama sizi bırakmazlar, size barış teklîf etmezler ve (savaştan) ellerini çekmezlerse, artık onları yakalayın ve kendilerini bulduğunuz yerde onları öldürün! Ve işte onlar yok mu, kendileri aleyhinde size apaçık bir delil (ve salâhiyet) verdik.
İbni Kesir : Diğerlerinin de sizden ve kendi milletlerinden güvende olmayı istediklerini göreceksiniz. Fitneciliğe çağırıldıklarında ona can atarlar. Eğer sizden uzak durmazlar, barış teklif etmezler ve sizinle savaşmaktan geri durmazlarsa; onları tutun ve bulduğunuz yerde öldürün. İşte onların aleyhlerine, size apaçık ferman verdik.
İskender Evrenosoğlu : Sizden ve kendi kavimlerinden emin olmak isteyen başkalarını da bulacaksınız.( Fakat) fitneye her çağırılışlarında, ona geri döndüler. Şâyet bundan sonra sizden uzak durmazlar, barış teklif etmezler, ellerini sizden çekmezlerse, o taktirde onları nerede bulursanız yakalayın ve öldürün. Ve işte size, onların üzerine (saldırmanız için) apaçık yetki verdik.
Muhammed Esed : Hem sizden hem de kendi kavimlerinden emin olmak isteyen, (ama) kötülük eğilimi ile her karşılaştıklarında kendilerini gözü kapalı ona kaptıran başkalarını(n da var olduğunu) göreceksiniz. O halde şayet onlar sizi bırakmaz, sizinle barışa yanaşmaz ve üstünüzden ellerini çekmezlerse, onları gördüğünüz her yerde yakalayın ve öldürün: İşte size kendilerine karşı (savaşmanız için) apaçık yetki verdiklerimiz bunlardır.
Ömer Nasuhi Bilmen : Başka bir tâife de bulacaksınız ki, onlar hem sizden emin olmayı ve hem de kavimlerinden emin bulunmayı dilerler. Fitneye her sevkedildikleri zaman da onun içine başaşağı atılırlar. Artık onlar sizden çekinmezlerse ve barışı size bırakmazlarsa ve ellerini çekmezlerse onları her nerede ele geçirirseniz tutunuz ve öldürünüz. İşte sizin için onların aleyhine apaçık bir ferman verdik.
Ömer Öngüt : Hem sizden hem de kendi topluluklarından emin olmak isteyen başkalarını da bulacaksınız. Bunlar her ne zaman fitneye götürülseler, fitnenin içine baş aşağı atılırlar. Eğer onlar sizden uzak durmazlar, sulh işini size bırakıp ellerini çekmezlerse, onları yakalayın, bulduğunuz yerde öldürün. İşte öylelerine karşı size apaçık yetki verdik.
Şaban Piriş : Başkalarını da sizden ve kendi topluluklarından güvende olmayı arzu eder gibi bir halde bulabilirsin ama fitneye her çağrılışlarında ona balıklama dalarlar. Şayet sizden uzak durmaz, barışı size bırakmazlar ve ellerini de çekmezlerse, onları bulduğunuz yerde tutup öldürün. İşte size onların aleyhine açık bir yetki veriyoruz.
Suat Yıldırım : Bir de öyleleriyle karşılaşacaksınız ki onlar hem sizden, hem de kendi kavimlerinden emin kalmak isterler. Bunlar ne zaman fitneye (şirke veya mü’minlerle savaşmaya) çağırılsalar derhal ona dalarlar. O halde bunlar sizden uzak durmaz, size barış teklif etmezler, ellerini sizden çekmezlerse onları nerede bulursanız yakalayın, öldürün! İşte bunlara karşı size kesin bir izin ve yetki vermişizdir.
Süleyman Ateş : Başka birtakım insanlar da bulacaksınız ki, hem sizden, hem de kendi toplumlarından emin olmak isterler. Ama ne zaman fitneye götürülseler, fitnenin içine başaşağı atılırlar. Eğer onlar sizden uzak durmazlar, sizinle barış içinde yaşamak istemezler, ellerini (saldırıdan) çekmezlerse onları yakalayın ve nerede bulursanız öldürün! İşte öylelerine karşı size açık bir yetki verdik.
Tefhim-ul Kuran : Diğerlerinin de sizden ve kendi kavimlerinden güvende olmayı istiyor bulacaksınız. (Ama) Fitneye her geri çağrılışlarında içine başaşağı (balıklama) dalarlar. Şayet sizden uzak durmaz, barış (şartların) ı size bırakmaz ve ellerini çekmezlerse, artık onları her nerede bulursanız tutun ve onları öldürün. İşte size, onların aleyhinde apaçık olan 'destekleyici bir delil' kıldık.
Ümit Şimşek : Bir de öyle kimselerle karşılaşacaksınız ki, hem sizden, hem de kendi kavimlerinden emin olmak isterler. Fakat ne zaman bir fitneye çağırılsalar başaşağı içine dalarlar. Eğer onlar sizden uzak durmaz, barışa yanaşmaz ve ellerini sizden çekmezlerse, onları bulduğunuz yerde yakalayın ve öldürün. İşte öylelerine karşı size apaçık bir yetki vermişizdir.
Yaşar Nuri Öztürk : Diğer bazılarını da bulacaksınız ki, hem sizden emin olmak hem de kendi toplumlarından emin olmak isterler. Ama fitneyle yüz yüze getirildiklerinde başaşağı içine dalarlar. Bunlar sizden uzak durmazlar, sizinle barışa gitmezler ve ellerini sizden çekmezlerse onları yakalayın, tuttuğunuz yerde öldürün. İşte böylelerinin üstüne gitmeniz için size açık bir izin ve kuvvet verilmiştir.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}