» 4 / Nisâ  104:

Kuran Sırası: 4
İniş Sırası: 92
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176

 » 4 / Nisâ  Suresi: 104
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَلَا (VLE) = ve lā :
2. تَهِنُوا (THNVE) = tehinū : gevşeklik göstermeyin
3. فِي (FY) = fī :
4. ابْتِغَاءِ (EBTĞEÙ) = btiğā'i : takibetmekte
5. الْقَوْمِ (ELGVM) = l-ḳavmi : o topluluğu
6. إِنْ (ÎN) = in : eğer
7. تَكُونُوا (TKVNVE) = tekūnū : siz
8. تَأْلَمُونَ (TÊLMVN) = te'lemūne : acı çekiyorsanuz
9. فَإِنَّهُمْ (FÎNHM) = feinnehum : onlar da
10. يَأْلَمُونَ (YÊLMVN) = ye'lemūne : acı çekmektedirler
11. كَمَا (KME) = kemā : gibi
12. تَأْلَمُونَ (TÊLMVN) = te'lemūne : sizin acı çektiğiniz
13. وَتَرْجُونَ (VTRCVN) = vetercūne : ve siz ummaktasınız
14. مِنَ (MN) = mine :
15. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'tan
16. مَا (ME) = mā : şeyleri
17. لَا (LE) = lā :
18. يَرْجُونَ (YRCVN) = yercūne : onların ummayacakları
19. وَكَانَ (VKEN) = ve kāne :
20. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Alah
21. عَلِيمًا (ALYME) = ǎlīmen : bilendir
22. حَكِيمًا (ḪKYME) = Hakīmen : hüküm ve hikmet sahibidir
| gevşeklik göstermeyin | | takibetmekte | o topluluğu | eğer | siz | acı çekiyorsanuz | onlar da | acı çekmektedirler | gibi | sizin acı çektiğiniz | ve siz ummaktasınız | | Allah'tan | şeyleri | | onların ummayacakları | | Alah | bilendir | hüküm ve hikmet sahibidir |

[] [VHN] [] [BĞY] [GVM] [] [KVN] [ELM] [] [ELM] [] [ELM] [RCV] [] [] [] [] [RCV] [KVN] [] [ALM] [ḪKM]
VLE THNVE FY EBTĞEÙ ELGVM ÎN TKVNVE TÊLMVN FÎNHM YÊLMVN KME TÊLMVN VTRCVN MN ELLH ME LE YRCVN VKEN ELLH ALYME ḪKYME

ve lā tehinū btiğā'i l-ḳavmi in tekūnū te'lemūne feinnehum ye'lemūne kemā te'lemūne vetercūne mine llahi yercūne ve kāne llahu ǎlīmen Hakīmen
ولا تهنوا في ابتغاء القوم إن تكونوا تألمون فإنهم يألمون كما تألمون وترجون من الله ما لا يرجون وكان الله عليما حكيما

 » 4 / Nisâ  Suresi: 104
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولا | VLE ve lā And (do) not
تهنوا و ه ن | VHN THNVE tehinū gevşeklik göstermeyin be weak
في | FY in
ابتغاء ب غ ي | BĞY EBTĞEÙ btiğā'i takibetmekte pursuit
القوم ق و م | GVM ELGVM l-ḳavmi o topluluğu (of) the people.
إن | ÎN in eğer If
تكونوا ك و ن | KVN TKVNVE tekūnū siz you are
تألمون ا ل م | ELM TÊLMVN te'lemūne acı çekiyorsanuz suffering,
فإنهم | FÎNHM feinnehum onlar da then indeed, they
يألمون ا ل م | ELM YÊLMVN ye'lemūne acı çekmektedirler are (also) suffering
كما | KME kemā gibi like what
تألمون ا ل م | ELM TÊLMVN te'lemūne sizin acı çektiğiniz you are suffering,
وترجون ر ج و | RCV VTRCVN vetercūne ve siz ummaktasınız while you (have) hope
من | MN mine from
الله | ELLH llahi Allah'tan Allah
ما | ME şeyleri what
لا | LE not
يرجون ر ج و | RCV YRCVN yercūne onların ummayacakları they hope.
وكان ك و ن | KVN VKEN ve kāne And is
الله | ELLH llahu Alah Allah
عليما ع ل م | ALM ALYME ǎlīmen bilendir All-Knowing,
حكيما ح ك م | ḪKM ḪKYME Hakīmen hüküm ve hikmet sahibidir All-Wise.

4:104 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

| gevşeklik göstermeyin | | takibetmekte | o topluluğu | eğer | siz | acı çekiyorsanuz | onlar da | acı çekmektedirler | gibi | sizin acı çektiğiniz | ve siz ummaktasınız | | Allah'tan | şeyleri | | onların ummayacakları | | Alah | bilendir | hüküm ve hikmet sahibidir |

[] [VHN] [] [BĞY] [GVM] [] [KVN] [ELM] [] [ELM] [] [ELM] [RCV] [] [] [] [] [RCV] [KVN] [] [ALM] [ḪKM]
VLE THNVE FY EBTĞEÙ ELGVM ÎN TKVNVE TÊLMVN FÎNHM YÊLMVN KME TÊLMVN VTRCVN MN ELLH ME LE YRCVN VKEN ELLH ALYME ḪKYME

ve lā tehinū btiğā'i l-ḳavmi in tekūnū te'lemūne feinnehum ye'lemūne kemā te'lemūne vetercūne mine llahi yercūne ve kāne llahu ǎlīmen Hakīmen
ولا تهنوا في ابتغاء القوم إن تكونوا تألمون فإنهم يألمون كما تألمون وترجون من الله ما لا يرجون وكان الله عليما حكيما

[] [و ه ن] [] [ب غ ي] [ق و م] [] [ك و ن] [ا ل م] [] [ا ل م] [] [ا ل م] [ر ج و] [] [] [] [] [ر ج و] [ك و ن] [] [ع ل م] [ح ك م]

 » 4 / Nisâ  Suresi: 104
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولا | VLE ve lā And (do) not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
REM – prefixed resumption particle
PRO – prohibition particle
الواو استئنافية
حرف نهي
تهنوا و ه ن | VHN THNVE tehinū gevşeklik göstermeyin be weak
Te,He,Nun,Vav,Elif,
400,5,50,6,1,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
ابتغاء ب غ ي | BĞY EBTĞEÙ btiğā'i takibetmekte pursuit
Elif,Be,Te,Ğayn,Elif,,
1,2,400,1000,1,,
N – genitive masculine (form VIII) verbal noun
اسم مجرور
القوم ق و م | GVM ELGVM l-ḳavmi o topluluğu (of) the people.
Elif,Lam,Gaf,Vav,Mim,
1,30,100,6,40,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
إن | ÎN in eğer If
,Nun,
,50,
COND – conditional particle
حرف شرط
تكونوا ك و ن | KVN TKVNVE tekūnū siz you are
Te,Kef,Vav,Nun,Vav,Elif,
400,20,6,50,6,1,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
تألمون ا ل م | ELM TÊLMVN te'lemūne acı çekiyorsanuz suffering,
Te,,Lam,Mim,Vav,Nun,
400,,30,40,6,50,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
فإنهم | FÎNHM feinnehum onlar da then indeed, they
Fe,,Nun,He,Mim,
80,,50,5,40,
RSLT – prefixed result particle
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الفاء واقعة في جواب الشرط
حرف نصب و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
يألمون ا ل م | ELM YÊLMVN ye'lemūne acı çekmektedirler are (also) suffering
Ye,,Lam,Mim,Vav,Nun,
10,,30,40,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
كما | KME kemā gibi like what
Kef,Mim,Elif,
20,40,1,
P – prefixed preposition ka
SUB – subordinating conjunction
جار ومجرور
تألمون ا ل م | ELM TÊLMVN te'lemūne sizin acı çektiğiniz you are suffering,
Te,,Lam,Mim,Vav,Nun,
400,,30,40,6,50,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
وترجون ر ج و | RCV VTRCVN vetercūne ve siz ummaktasınız while you (have) hope
Vav,Te,Re,Cim,Vav,Nun,
6,400,200,3,6,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
من | MN mine from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
الله | ELLH llahi Allah'tan Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
ما | ME şeyleri what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
لا | LE not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يرجون ر ج و | RCV YRCVN yercūne onların ummayacakları they hope.
Ye,Re,Cim,Vav,Nun,
10,200,3,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
وكان ك و ن | KVN VKEN ve kāne And is
Vav,Kef,Elif,Nun,
6,20,1,50,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الواو استئنافية
فعل ماض
الله | ELLH llahu Alah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
عليما ع ل م | ALM ALYME ǎlīmen bilendir All-Knowing,
Ayn,Lam,Ye,Mim,Elif,
70,30,10,40,1,
N – accusative masculine singular indefinite noun
اسم منصوب
حكيما ح ك م | ḪKM ḪKYME Hakīmen hüküm ve hikmet sahibidir All-Wise.
Ha,Kef,Ye,Mim,Elif,
8,20,10,40,1,
ADJ – accusative masculine singular indefinite adjective
صفة منصوبة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَلَا: | تَهِنُوا: gevşeklik göstermeyin | فِي: | ابْتِغَاءِ: takibetmekte | الْقَوْمِ: o topluluğu | إِنْ: eğer | تَكُونُوا: siz | تَأْلَمُونَ: acı çekiyorsanuz | فَإِنَّهُمْ: onlar da | يَأْلَمُونَ: acı çekmektedirler | كَمَا: gibi | تَأْلَمُونَ: sizin acı çektiğiniz | وَتَرْجُونَ: ve siz ummaktasınız | مِنَ: | اللَّهِ: Allah'tan | مَا: şeyleri | لَا: | يَرْجُونَ: onların ummayacakları | وَكَانَ: | اللَّهُ: Alah | عَلِيمًا: bilendir | حَكِيمًا: hüküm ve hikmet sahibidir |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ولا WLE | تهنوا THNWE gevşeklik göstermeyin | في FY | ابتغاء EBTĞEÙ takibetmekte | القوم ELGWM o topluluğu | إن ÎN eğer | تكونوا TKWNWE siz | تألمون TÊLMWN acı çekiyorsanuz | فإنهم FÎNHM onlar da | يألمون YÊLMWN acı çekmektedirler | كما KME gibi | تألمون TÊLMWN sizin acı çektiğiniz | وترجون WTRCWN ve siz ummaktasınız | من MN | الله ELLH Allah'tan | ما ME şeyleri | لا LE | يرجون YRCWN onların ummayacakları | وكان WKEN | الله ELLH Alah | عليما ALYME bilendir | حكيما ḪKYME hüküm ve hikmet sahibidir |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve lā: | tehinū: gevşeklik göstermeyin | : | btiğā'i: takibetmekte | l-ḳavmi: o topluluğu | in: eğer | tekūnū: siz | te'lemūne: acı çekiyorsanuz | feinnehum: onlar da | ye'lemūne: acı çekmektedirler | kemā: gibi | te'lemūne: sizin acı çektiğiniz | vetercūne: ve siz ummaktasınız | mine: | llahi: Allah'tan | : şeyleri | : | yercūne: onların ummayacakları | ve kāne: | llahu: Alah | ǎlīmen: bilendir | Hakīmen: hüküm ve hikmet sahibidir |
Kırık Meal (Transcript) : |VLE: | THNVE: gevşeklik göstermeyin | FY: | EBTĞEÙ: takibetmekte | ELGVM: o topluluğu | ÎN: eğer | TKVNVE: siz | TÊLMVN: acı çekiyorsanuz | FÎNHM: onlar da | YÊLMVN: acı çekmektedirler | KME: gibi | TÊLMVN: sizin acı çektiğiniz | VTRCVN: ve siz ummaktasınız | MN: | ELLH: Allah'tan | ME: şeyleri | LE: | YRCVN: onların ummayacakları | VKEN: | ELLH: Alah | ALYME: bilendir | ḪKYME: hüküm ve hikmet sahibidir |
Abdulbaki Gölpınarlı : Düşman olan kavmi takipte gevşek davranmayın. Siz acı duyuyorsanız şüphe yok ki onlar da sizin duyduğunuz acıyı duyuyorlar ve siz Allah'tan, onların ummadığı şeyleri umuyorsunuz ve Allah, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Adem Uğur : O (düşman) topluluğu takip etmekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyorsanız onlar da, sizin çektiğiniz gibi acı çekmektedirler. Üstelik siz Allah'tan, onların ümit etmedikleri şeyleri umuyorsunuz. Allah ilim ve hikmet sahibidir.
Ahmed Hulusi : (Düşman) topluluğunu takip etmekte gevşeklik göstermeyin. . . Şayet siz acı duyuyorsanız, onlar da tıpkı sizin gibi acı duyuyorlar. . . (Üstelik siz) Allâh'tan onların umamayacağı şeyleri umuyorsunuz. . . Allâh Aliym'dir, Hakiym'dir.
Ahmet Tekin : Düşman ordusunu, düşman kavmi takipte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyorsanız, onlar da sizin çektiğiniz gibi acı çekmektedir. Üstelik, siz Allah’tan, onların ümit etmedikleri şeyleri umuyorsunuz. Allah her şeyi bilir, hikmet sahibi ve hükümrandır.
Ahmet Varol : O (düşman) topluluğu izlemekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyorsanız sizin acı çektiğiniz gibi onlar da acı çekiyorlar. Üstelik siz Allah'tan onların ummadığını umuyorsunuz. Allah ilim sahibidir, hakimdir.
Ali Bulaç : (Düşmanınız olan) Topluluğu aramakta gevşeklik göstermeyin. Siz acı çekiyorsanız, şüphesiz onlar da, sizin acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Oysa siz, onların umud etmediklerini Allah'tan umuyorsunuz. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Ali Fikri Yavuz : Düşmanınız olan kavmi (birliği) arayıp takip etmekte gevşeklik göstermeyin. Siz yaralanıp acı duyuyorsanız, muhakkak ki onlar da sizin çektiğiniz acı gibi acı çekiyorlar. Halbuki siz, Allah’dan onların ümit etmedikleri (ahiret ve cennet gibi) şeyleri umuyorsunuz. Allah (yaptıklarını) hakkıyla bilendir, (emir ve yasaklarında) hikmet sahibidir.
Bekir Sadak : Dusman milleti kovalamakta gevseklik gostermeyin. Eger siz aci cekiyorsaniz, suphesiz onlar da sizin cektiginiz gibi aci cekiyorlar; oysa siz Allah'tan onlarin beklemedikleri seyleri bekliyorsunuz. Alah bilendir, Hakim olandir. *
Celal Yıldırım : (Düşmanınız olan) kavmi (kâfirleri) takip etmekte gevşeklik göstermeyin. Siz acı ve kaygı duyuyorsanız, herhalde onlar da sizin duyduğunuz gibi acı ve kaygı duyuyorlar ; kaldı ki siz onların ummadıkları şeyi Allah'tan umuyorsunuz. Allah bilendir ve yegâne hikmet sahibidir.
Diyanet İşleri : Düşman topluluğunu izlemekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı duyuyorsanız, kuşkusuz onlar da sizin acı duyduğunuz gibi acı duyuyorlar. Üstelik siz Allah’tan onların ümit edemeyecekleri şeyleri umuyorsunuz. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Diyanet İşleri (eski) : Düşman milleti kovalamakta gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyorsanız, şüphesiz onlar da sizin çektiğiniz gibi acı çekiyorlar; oysa siz Allah'tan onların beklemedikleri şeyleri bekliyorsunuz. Allah Bilendir, Hakim olandır.
Diyanet Vakfi : O (düşman) topluluğu takip etmekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyorsanız onlar da, sizin çektiğiniz gibi acı çekmektedirler. Üstelik siz Allah'tan, onların ümit etmedikleri şeyleri umuyorsunuz. Allah ilim ve hikmet sahibidir.
Edip Yüksel : O topluluğu izlemekte gevşeklik göstermeyin. Siz acı çekiyorsanız onlar da sizin gibi acı çekiyor. Fakat siz, onların ALLAH'tan ummadığını umuyorsunuz. ALLAH Bilendir, Bilgedir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Düşman topluluğunu takip etmede gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı duyuyorsanız, kuşkusuz onlar da sizin acı duyduğunuz gibi acı çekiyorlar. Oysa siz Allah'tan onların ümit edemeyecekleri şeyleri umuyorsunuz. Kuşkusuz Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Düşmanınız olan topluluğu takip etmekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı duyuyorsanız, kuşkusuz sizin acı duyduğunuz gibi onlar da acı duyuyorlardır. Oysa ki siz, Allah'tan onların ümit edemeyecekleri şeyleri umuyorsunuz. Allah, her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Düşmanınız olan kavmi ta'kıb etmekte za'f göstermeyin, eğer siz elemleniyorsanız şüphe yok ki sizin elemlendiğiniz gibi onlar da elemleniyorlardır, kaldı ki siz Allahdan onların ümid edemiyecekleri şeyler umuyorsunuz Allah da alîm, hakîm bulunuyor
Fizilal-il Kuran : O düşmanlarınızın peşini bırakmayınız, onları ısrarla kovalamaktan geri durmayınız. Çünkü eğer siz acı çekiyorsanız bilin ki, onlar da sizin gibi acı çekiyorlar. Oysa siz Allah'tan onların beklemediğini bekliyorsunuz. Hiç kuşkusuz Allah her şeyi bilir ve hikmet sahibidir.
Gültekin Onan : (Düşmanınız olan) Topluluğu aramakta gevşeklik göstermeyin. Siz acı çekiyorsanız, şüphesiz onlar da, sizin acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Oysa siz, onların umud etmediklerini Tanrı'dan umuyorsunuz. Tanrı, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Hakkı Yılmaz : Ve o düşman toplumu takip etmede gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyor idiyseniz, artık şüphesiz onlar da sizin acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Ve siz, Allah'tan onların ümit edemeyecekleri şeyleri umuyorsunuz. Ve Allah, en iyi bilendir, en iyi yasa koyandır.
Hasan Basri Çantay : (Düşmanlarınız olan) kavmi aramakda (ta'kîb etmekde) gevşek davranmayın. Siz acı duyuyorsanız, şübhesiz ki onlar da sizin duyduğunuz o acı gibi acı duyuyorlar. Halbuki siz Allahdan onların ümîd edemeyecekleri şeyleri umuyorsunuz. Allah gerçek bilicidir, yegâne hüküm ve hikmet saahibidir.
Hayrat Neşriyat : Hem (düşmanınız olan) kavmi (tekrar savaşmak üzere) aramakta(toparlanmalarına fırsat vermeden takip etmekte) gevşeklik göstermeyin! Eğer siz acı çekiyorsanız, şübhe yok ki onlar da (sizin) acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Hâlbuki (siz, bir üstünlük olarak) Allah’dan, (onların) ümîd etmeyecekleri şeyleri umuyorsunuz. Allah ise, Alîm (kendisinden ne istediğinizi hakkıyla bilen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.
İbni Kesir : O kavmi aramakta gevşek davranmayın. Siz, acı çekiyorsanız onlar da sizin çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Halbuki siz; Allah'tan onların beklemedikleri şeyleri bekliyorsunuz. Ve Allah; Alim, Hakim olandır.
İskender Evrenosoğlu : Ve (düşmanınız olan) kavmi aramakta gevşeklik göstermeyin. Ayrıca eğer siz acı çekiyorsanız mutlaka onlar da, sizin acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Ve siz onların ümit etmedikleri şeyleri Allah'tan ümit ediyorsunuz. Ve Allah, en iyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Muhammed Esed : (Düşman) ordusunu takip etmekte korkak davranmayın. Eğer sıkıntı çekerseniz, bilin ki onlar da sizin gibi sıkıntı çekiyorlar; ama siz, Allahtan onların ümit etmediklerini (alacağınızı) ümit ediyorsunuz. Ve Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Kavmi aramakta gevşek olmayınız. Eğer siz elem çekmekte olursanız şüphesiz onlar da sizin elem çektiğiniz gibi elem çekerler. Halbuki onların ümit etmediği şeyi siz Allah Teâlâ'dan ümit edersiniz ve Allah Teâlâ alîmdir, hakîmdir.
Ömer Öngüt : O topluluğu takip etmekte gevşek davranmayın. Eğer siz acı çekiyorsanız, onlar da sizin çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Üstelik siz Allah'tan, onların ümit etmedikleri şeyleri umuyorsunuz. Allah ilim ve hikmet sahibidir.
Şaban Piriş : (Düşmanınız olan) topluluğu aramada / takip etmekte gevşeklik göstermeyin. Siz (yaralanıp) acı duyuyorsanız onlar da sizin hissettiğiniz gibi acı duyuyor. Siz, Allah’tan onların ummadıklarını umuyorsunuz. Allah, bilendir, hakimdir.
Suat Yıldırım : Düşman birliklerini takip edip arkadan sıkıştırmada gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyorsanız, şüphesiz onlar da tıpkı sizin gibi acı çekiyorlar. Kaldı ki Siz Allah’tan, onların ümid edemeyecekleri birçok şeyleri umuyorsunuz. Allah her şeyi hakkıyla bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir.
Süleyman Ateş : O topluluğu takip etmekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyorsanız, onlar da sizin acı çektiğiniz gibi acı çekmektedirler. Üstelik siz Allah'tan, onların ummayacakları şeyleri, ummaktasınız. Alah bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
Tefhim-ul Kuran : (Düşmanınız olan) Topluluğu aramakta gevşeklik göstermeyin. Siz acı çekiyorsanız, şüphesiz onlar da, sizin acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Oysa siz, onların umud etmediklerini Allah'tan umuyorsunuz. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Ümit Şimşek : Düşman birliklerini takip etmekte gevşek davranmayın. Siz acı çekiyorsanız, sizin çektiğiniz gibi onlar da acı çekiyorlar. Üstelik siz, onların ummadığı şeyi Allah'tan umuyorsunuz. Allah ise herşeyi bilir, hükümlerini sonsuz hikmetiyle verir.
Yaşar Nuri Öztürk : Düşman topluluğu izlemekte gevşeklik göstermeyin. Siz sıkıntıya düşüyorsanız, hiç kuşkusuz tıpkı sizin gibi onlar da sıkıntıya düşüyorlar; ama siz, Allah'tan onların umamayacağı şeyleri umuyorsunuz. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}