Edip Yüksel Meali |
|
İnsanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan, ikisinden pek çok erkek ve kadın üreten Rabbinizi dinleyin. Adına birbirinizden isteklerde bulunduğunuz ALLAH'a saygı gösterin; akrabalara da... ALLAH elbette sizi Gözetlemektedir.(4:1) | |
Yetimlere mallarını verin. Temiz olanı pis olanla değişmeyin. Mallarını kendi mallarınıza katıp yemeyin. Bu büyük bir adaletsizlik olur.(4:2) | |
Yetimler hakkında adaletli davranamamaktan korkuyorsanız uygun gördüğünüz kadınlarla ikişer, üçer, dörder evlenebilirsiniz. Onlara eşit davranamamaktan korkuyorsanız bir taneyle veya yeminlerinizin/anlaşmalarınızın hak sahibi olduklari ile yetinin. Sapmamanız için en uygunu budur.(4:3) | |
Kadınlara mehirlerini tam verin. Kendi istekleriyle o mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa onu günül huzuruyla yiyebilirsiniz.(4:4) | |
ALLAH'ın sizi gözetici kıldığı mallarınızı aklı ermezlere vermeyin. O mallarla onları (yetimleri) besleyin, giydirin ve onlarla güzel iletişim kurun(4:5) | |
Evlenme yaşına eriştiklerinde yetimleri sınayın. Onlarda olgunluk görürseniz kendilerine mallarını verin. Onlar büyüyecek diye savurganlık ve aceleyle mallarını yemeyin. Zengin, (malın korumasına gösterdiği çabanın ücretinden) vazgeçsin. Fakir ise uygun bir miktarda harcasın. Mallarını kendilerine tanıklar huzurunda geri verin. Hesap görücü olarak ALLAH yeter.(4:6) | |
Ana babanın ve akrabaların bıraktığından erkeklere bir pay vardır. Ana babanın ve akrabaların bıraktığından kadınlara da bir pay vardır. Miras ister az olsun ister çok olsun (kadın) bir pay almalıdır.(4:7) | |
Miras bölüşümünde, akrabalar, yetimler ve yoksullar da hazır bulunursa güzel sözler söyleyerek onlara da verin.(4:8) | |
Geriye zayıf çocuklar bırakan ve onların durumlarından endişe duyanlar dikkat etsinler! ALLAH'ı düşünsünler ve uygun kararlar versinler.(4:9) | |
Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler karınlarını ateşle doldurmuş olurlar ve cehennemi boylayacaklar.(4:10) | |
ALLAH size çocuklarınız hakkında öğütte bulunuyor. Erkek, kadının iki katı pay alır. Mirasçılar sadece kadın olup iki kişiden fazla iseler terekenin üçte ikisi onlarındır. Çocuk sadece bir kadınsa terekenin yarısı onundur. Ölen kişi ardında çocuk bırakmışsa, ana ve babasının her birisine altıda bir düşer. Çocuğu yok da kendisine sadece ana ve babası varis oluyorsa bu durumda annesine üçte bir pay düşer. Kardeşi varsa bu durumda annesine altıda bir düşer. Tüm bu paylaşma oranları, ölenin yaptığı vasiyetten ve borçların ödenmesinden sonra gelir. Analarınız, babalarınız ve çocuklarınızdan hangisinin size daha yararlı olduğunu bilemezsiniz. Bu ALLAH'ın yasasıdır. ALLAH Bilendir, Bilgedir.(4:11) | |
Çocukları yoksa, hanımlarınızın bıraktığı mirasın yarısı sizindir. Çocukları var ise, bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Bu pay, borçlarının ödenmesinden ve yaptıkları vasiyetteki payların dağıtılmasından sonradır. Çocuklarınız yoksa bıraktığınızın dörtte biri onlarındır. Çocuklarınız varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. Bu pay, borçlarınızın ödenmesinden ve yaptığınız vasiyetteki payların dağıtılmasından sonradır. Miras bırakan erkeğin veya kadının, çocuğu ve eşi olmayıp bir erkek veya bir kız kardeşi var ise bu durumda herbirine altıda bir düşer. Bundan fazla iseler, üçte biri paylaşırlar. Bu paylaşım vasiyetteki payların dağıtılmasından ve borçların ödenmesinden sonra uygulanmalıdır ki kimseye zarar verilmesin. Bu, ALLAH'tan bir vasiyettir. ALLAH Bilir, Şefkatlidir.(4:12) | |
Bunlar ALLAH'ın yasalarıdır. ALLAH'a ve elçisine uyanları içinden ırmaklar akan cennetlere yerleştirir. Orada sürekli kalırlar. Bu, en büyük başarıdır.(4:13) | |
Kim ALLAH'a ve elçisine isyan eder ve yasalarını çiğnerse, onu içinde sürekli kalacağı bir ateşe sokar. Onun için alçaltıcı bir azap var.(4:14) | |
Kadınlarınızdan fuhuş yapanlara karşı içinizden dört tanık getirin. Tanıklık ederlerse, onları, ölünceye veya ALLAH onlara bir yol açıncaya kadar evlerde tutun.(4:15) | |
Sizden zina işleyen çifti cezalandırın. Tevbe edip düzelirlerse onlardan vazgeçin. ALLAH yönelişleri kabul edendir, Rahim'dir.(4:16) | |
Cahillik yüzünden bir kötülük işleyen ve hemen ardından tövbe edenlerin tövbesinin kabulu ALLAH'a aittir. ALLAH tövbelerini kabul eder. ALLAH Bilendir, Bilgedir.(4:17) | |
Sürekli kötülük işleyen ve kendilerini ölüm yakalayınca, 'Ben artık tövbe ettim,' diyenlerin tövbesi geçersizdir. İnkarcı olarak ölenlerin de tövbesi geçersizdir. Onlar için acıklı bir azap var.(4:18) | |
İnananlar! Kadınların mirasına onların isteklerine aykırı olarak mirasçı olmanız sizin için yasal değil. Kendilerine önceden vermiş bulunduğunuz malları onlardan geri almak için onları sıkıştırmayın. Bir fuhuş işlemeleri hali istisna. Onlarla iyi geçinin. Onlardan hoşlanmıyorsanız, olur ki hoşlanmadığınız bir şeye ALLAH çok hayır koymuştur.(4:19) | |
Mevcut eşinizi bırakıp bir başka eşle evlenmek istiyorsanız, birincisine büyük miktarda mal vermişseniz bile ondan hiç bir şeyi geri almayın. Sahtekarlık ve iftira ederek ve günah işleyerek mi geri alacaksınız?(4:20) | |
Bir zamanlar birbirinizin en yakın içli dışlı dostu olmanıza ve sizden sağlam bir söz almalarına rağmen nasıl olur da onu geri alırsınız?(4:21) | |
Babanızın evlenmiş bulunduğu kadınlarla artık evlenmeyin. Fakat geçmişte yaptığınız bu tip evlilikleri de bozmayın. O davranış büyük bir günahtır, iğrenç ve kötü bir yoldur.(4:22) | |
Size şunlar yasaklandı: Anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren analarınız, süt bacılarınız, karılarınızın anaları, kendileriyle gerdeğe girdiğiniz karılarınızdan olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız -eğer onlarla gerdeğe girmemişseniz kızlarıyla evlenebilirsiniz-, öz oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi bir arada almanız... Mevcut evlilikler bu yasanın dışındadır. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.(4:23) | |
Ayrıca yeminlerinizin/anlaşmalarınızın hak sahibi oldukları hariç, evli kadınlar... Bunlar, ALLAH'ın üzerinize farz kıldığı yasalardır. Bunların dışındakiler, iffetli yaşamanız, zina etmemeniz ve mehirleriyle istemeniz koşuluyla size helaldir. Onlardan hoşlandıklarınıza, bir farz olarak mehirlerini ödeyin. Bu farzı yerine getirirken mehri ayarlamak için karşılıklı anlaşmanızda bir sakınca yoktur. ALLAH Bilendir, Bilgedir.(4:24) | |
Sizden özgür kadınlarla evlenmeye güç yetiremiyenler, inanmış yeminlerinizin/anlaşmalarınızın hak sahibi oldukları ile evlensinler. İnancınızı en iyi bilen ALLAH'tır. Birbirinize eşitsiniz. Sahiplerinin izniyle ve uygun şekilde mehirlerini ödeyerek onlarla nikahlanın. İffetli yaşasınlar, zina etmesinler ve gizli dostlar edinmesinler. Evlilik yoluyla özgürlüklerine kavuştuktan sonra zina yaparlarsa, kendilerine özgür kadınlara verilen cezanın yarısı uygulanmalı. Bu, günaha girmekten korkanlarınız içindir. Sabrederseniz sizin için daha iyi. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir(4:25) | |
ALLAH size bunları açıklamak, sizden öncekilerin yoluna sizi iletmek ve kendisine yönelişinize (tövbenize) karşılık vermek ister. ALLAH Bilendir, Bilgedir.(4:26) | |
ALLAH sizin kendisine yönelişinize karşılık vermek ister; heva ve heveslerine uyanlar ise sizin büsbütün sapıtmanızı ister(4:27) | |
ALLAH ise yükünüzü hafifletmek istiyor. Çünkü insan zayıf yaratıldı(4:28) | |
İnananlar! Birbirinizin malını haksızlık ve hile ile yemeyin; karşılıklı rıza ile yapılan ticaret olursa başka. Birbirinizi öldürmeyin. ALLAH size Rahimdir(4:29) | |
Kim düşmanlık ve zulüm ile bunu yaparsa onu ateşe göndeririz. Bu, ALLAH'a kolaydır(4:30) | |
Büyük yasaklardan kaçınırsanız günahlarınızı örter ve sizi onurlu bir girişle kabul ederiz(4:31) | |
ALLAH'ın herbirinize bağışladığı yeteneklere imrenmeyin. Erkeklere kazandıklarından bir pay, kadınlara da kazandıklarından bir pay var. ALLAH'tan size lütfunu bağışlamasını isteyin. ALLAH her şeyi Bilir.(4:32) | |
Ananın, babanın, akrabaların ve evlenme yoluyla size akraba olanların bıraktıklarından herbiriniz için paylar ayırdık. Herbirine payını vermelisiniz. Elbette ALLAH her şeye Tanıktır.(4:33) | |
Erkekler kadınları gözetirler. Zira ALLAH herbirine farklı yetenekler ve özellikler vermiştir. Nitekim erkekler evin geçiminden sorumludur. Erdemli kadınlar, (Tanrı'nın yasasına) boyun eğer ve ALLAH'ın korumasını emrettiği (onur ve iffetlerini) tek başlarına bile olsalar korurlar. İffetlerinden endişe duyduğunuz kadınlara öğüt verin, yataklarınızı ayırın ve nihayet onları çıkarın. Size itaat ederlerse onlara karşı bir yol aramayın. ALLAH Yücedir, Büyüktür.(4:34) | |
Evli çiftin aralarının açılmasından endişeleniyorsanız, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden de bir hakem atamalısınız. (Karı ve koca) barışmayı isterlerse ALLAH ikisinin arasını bulur. ALLAH Bilir, Haber alır.(4:35) | |
ALLAH'a kulluk edin O'na hicbirşeyi ve kimseyi ortak koşmayın. Ana-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve yeminlerinizin/anlaşmalarınızın hak sahibi olduklarına iyi davranın. ALLAH kendini beğenmiş kibirli kişileri sevmez.(4:36) | |
Bunlar üstelik cimridirler ve halka cimriliği öğütlerler. ALLAH'ın kendi lütfundan onlara verdiğini gizlerler. İnkarcılara acıklı bir azap hazırladık(4:37) | |
Bunlar, mallarını gösteriş için halka verir. ALLAH'a ve ahiret gününe inanmazlar. Kimin arkadaşı şeytan olmuşsa çok kötü bir arkadaşa sahip olmuştur(4:38) | |
ALLAH'a ve ahiret gününe inansalardı ve ALLAH'ın kendilerine vermiş olduğu rızıktan yardım olarak harcasalardı ne olurdu? ALLAH onları Bilir.(4:39) | |
ALLAH bir atom ağırlığınca bile haksızlık yapmaz. Aksine iyiliğin karşılığını kat kat verir ve kendi katından büyük bir ödül de verir.(4:40) | |
Her ulusun üzerine bir tanık getirdiğimizde, seni de bunların üzerine tanık olarak getirsek halleri nice olur?(4:41) | |
İnkar edenler ve elçiye karşı gelenler o gün yerle bir olmak isterler. ALLAH'tan hiç bir söz gizleyemezler.(4:42) | |
İnananlar! Sarhoşken, ne dediğinizi bilinceye kadar, yolcu olanlar hariç cinsel ilişkiden sonra yıkanıncaya kadar namaza durmayın. Hasta veya yolcu iseniz, yahut biriniz tuvaletten gelmişse, yahut kadınlarla cinsel ilişkiye girmiş olup da su bulamamışsanız, temiz ve kuru bir toprağa dokunup yüzünüze ve ellerinize sürerek teyemmüm edin. ALLAH Affeder, Bağışlar.(4:43) | |
Kendilerine kitaptan bir pay verilenlerin, sapıklığı satın aldıklarını ve sizin de yolu sapıtmanızı istediklerini görmüyor musun?(4:44) | |
ALLAH düşmanlarınızı daha iyi bilir. Dost ve sahip olarak ALLAH yeter, yardımcı olarak ALLAH yeter(4:45) | |
Yahudilerin bir kısmı kelimelerin anlamını değiştirir ve 'İşittik ancak kabul etmiyoruz,' veya 'Sözünüz sağır kulağa giriyor' veya dinle alay etmek için dillerini eğip bükerek, 'Raina (çobanımız ol),' derler. Onlar, 'İşittik ve itaat ettik,' 'Dinliyoruz' ve 'Bizi gözet,' deselerdi kendileri için daha iyi ve daha doğru olurdu. Ne var ki ALLAH inkarlarından ötürü onları lanetlemiştir. Çokları inanmaz.(4:46) | |
Kitaplılar! Bazı yüzleri çevirip sürgüne göndermeden ve Cumartesi Halkını lanetlediğimiz gibi lanetlemeden önce, yanınızdakileri onaylayıcı olarak indirdiğimize inanın. ALLAH'ın emri sürekli uygulanmıştır.(4:47) | |
ALLAH kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz; bundan başkasını dilediğine bağışlar. Kim ALLAH'a ortak koşarsa çok büyük bir hakaret etmiş olur(4:48) | |
Kendilerini temize çıkaranları görmüyor musun? Oysa ALLAH dilediğini temize çıkarır. Onlara en ufak bir haksızlık yapılmaz(4:49) | |
Bak, nasıl da yalan yere ALLAH'a iftira ediyorlar. Büyük bir hakaret olarak bu yeter.(4:50) | |
Kendilerine kitaptan bir pay verilenleri görmüyor musun? Putperestliğe ve yanlış doktrinlere inanıyorlar ve inkar edenler için, 'Bunlar, inananlardan daha doğru yoldadır,' diyorlar.(4:51) | |
Onlar ALLAH'ın lanetine uğradılar. ALLAH kimi lanetlerse onun için bir yardımcı bulamazsın.(4:52) | |
Yoksa onların yönetimde bir payı mı var? Öyle olsaydı insanlara bir çekirdek bile vermezlerdi.(4:53) | |
Yoksa ALLAH'ın lütfundan insanlara verdiğini mi çekemiyorlar? Oysa biz, İbrahim ailesine kitap ve bilgelik verdik. Onlara büyük bir otorite verdik.(4:54) | |
Onlardan kimi ona inandı, kimi de ondan yüz çevirdi. Onlara ceza olarak cehennem yeter.(4:55) | |
Ayet ve mucizelerimizi inkar edenleri bir ateşe atacağız. Derileri yandıkça, azabı tadmaları için başka derilerle yenileyeceğiz. ALLAH Üstündür, Bilgedir.(4:56) | |
İnanıp erdemli davrananları ise içinden ırmaklar akan cennetlere (bahçelere) yerleştireceğiz; orada sürekli kalırlar. Onlar için orada tertemiz eşler var. Onları serin gölgelere sokacağız.(4:57) | |
ALLAH emaneti sahiplerine vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. ALLAH size ne güzel öğüt veriyor. ALLAH İşitendir, Görendir.(4:58) | |
İnananlar! ALLAH'a uyun, elçisine uyun; sizden görev başında olanlara da. Her hangi bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz onu ALLAH'a ve elçisine havale ediniz. ALLAH'a ve ahiret gününe inanıyorsanız... Bu, sizin için daha iyi ve en güzel çözüm yoludur.(4:59) | |
Sana ve senden önce indirilenlere inandıklarını iddia ettikleri halde azgınların ve despotların yasalarını uygulamak isteyenleri görmüyor musun? Oysa onu inkar etmekle emredilmişlerdi; fakat şeytan onları büsbütün saptırmak istiyor.(4:60) | |
Kendilerine, 'ALLAH'ın indirdiğine ve elçisine geliniz,' dendiğinde, o ikiyüzlülerin (münafıkların) senden alabildiğine kaçtıklarını görüyorsun.(4:61) | |
İşlediklerinin sonucu olarak başlarına bir musibet gelse hemen sana gelerek, 'Amacımız ancak iyilik yapmak ve uzlaştırmaktı,' diye ALLAH adına yemin ederler(4:62) | |
ALLAH onların kalplerindekini bilir. Onlardan yüz çevir, onları aydınlat, ve kişiliklerini etkileyecek güzel sözler söyle.(4:63) | |
Biz her elçiyi, ALLAH'ın izniyle kendisine itaat edilsin diye gönderdik. Onlar, kişiliklerine zulmettikleri zaman sana gelip ALLAH'tan günahlarının bağışlanmasını dileselerdi ve elçi de onlar için bağışlanma dileseydi, elbette ALLAH'ı Affedici ve Rahim bulacaklardı.(4:64) | |
Hayır, Rabbine andolsun, anlaşmazlıklarında seni aralarında hakem kılmadıkça ve verdiğin kararı, kalplerinde bir burukluk duymadan kabul etmedikçe ve tam teslim olmadıkça inanmış olmazlar.(4:65) | |
'Canınızı adayın' yahut 'Yurtlarınızdan çıkın,' diye emretmiş olsaydık, pek azı hariç bunu yapmazlardı. Kendilerine öğütleneni uygulasalardı onlar için daha iyi ve daha sağlam olurdu.(4:66) | |
Kendilerine katımızdan büyük bir ödül verirdik.(4:67) | |
Ve onları doğru bir yola iletirdik.(4:68) | |
ALLAH'a ve elçisine uyanlar, ALLAH'ın kendilerine iyilikte bulunduğu peygamberler, doğrulayıcılar, şehitler ve salihler ile beraberdirler. Onlar ne güzel arkadaştır.(4:69) | |
Bu lütuf ALLAH'tandır. Bilen olarak ALLAH yeter.(4:70) | |
İnananlar! Tetikte durun. Bölük bölük ya da topluca harekete geçin.(4:71) | |
İçinizde ağır davrananlar var. Size bir musibet gelirse, 'ALLAH bana iyilik etti de onlarla birlikte şehit düşmedim,' der(4:72) | |
ALLAH'tan size bir lütuf erişirse sanki önce aranızda hiç bir dostluk yokmuş gibi, 'Keşke ben de onlarla birlikte olsaydım da büyük bir başarı kazansaydım,' der.(4:73) | |
Dünya hayatını ahirete değişenler ALLAH yolunda savaşsınlar. Kim ALLAH yolunda savaşır, ölür yahut yenerse, kendisine büyük bir ödül vereceğiz.(4:74) | |
Size ne oldu ki 'Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden kurtar, bize sahip çık, bize yardım et,' diye feryad eden ezilmiş erkekler, kadınlar ve çocuklara rağmen hâlâ ALLAH yolunda savaşmıyorsunuz?(4:75) | |
İnananlar ALLAH yolunda savaşırlar. Kafirler ise azgınların ve despotların yolunda savaşırlar. Öyleyse şeytanın dostlarıyla savaşın; şeytanın planı zayıftır(4:76) | |
Kendilerine, 'Elinizi savaştan çekin, namazı gözetin, zekatı verin,' denilenlere dikkat etmedin mi? Kendilerine savaşmaları emredildiğinde, insanlardan ALLAH'tan korkar gibi, belki daha fazla korkmaya başladılar ve 'Rabbimiz, neden bize savaşı yükledin, bizi yakın bir zamana kadar erteleyemez miydin!,' dediler. De ki, 'Bu dünyanın varlığı azdır, erdemliler için ahiret daha hayırlıdır; en ufak bir haksızlığa uğratılmayacaksınız.'(4:77) | |
Nerede olursanız olun, sağlam kalelerde bile olsanız ölüm sizi yakalar. Başlarına iyi bir şey gelse, 'Bu ALLAH tarafındandır,' derler. Kendilerine bir kötülük dokunsa, 'Bu senin tarafındandır,' derler. De ki, 'Hepsi ALLAH tarafındandır.' Bu topluma ne oluyor ki neredeyse hiç bir söz anlamıyorlar!(4:78) | |
Sana gelen her iyilik ALLAH'tan, sana gelen her kötülük ise kendindendir. Seni insanlara elçi olarak gönderdik. Tanık olarak ALLAH yeter.(4:79) | |
Elçiye uyan ALLAH'a uymuş olur. Kim yüz çevirirse çevirsin; biz seni onların üzerine bekçi göndermedik.(4:80) | |
'Tamam, itaat ediyoruz,' derler. Ancak senin yanından çıktıklarında onlardan bir takımı, söylemiş olduklarının tersini kuruyor. ALLAH onların planlayıp kurdukları şeyleri kaydediyor. Onlara aldırma; ALLAH'a güven. Destekleyici olarak ALLAH yeter.(4:81) | |
Kuran'ı incelemiyorlar mı? ALLAH'tan başkasının olsaydı onda bir çok çelişki bulacaklardı.(4:82) | |
Onlara güvenlik ve tehlikeyle ilgili bir söylenti ulaşsa onu yayarlar. Durumu elçiye ve aralarındaki yetkililere iletselerdi uzmanları onu değerlendirirdi. Size ALLAH'ın lütfu ve rahmeti olmasaydı pek azınız hariç şeytana uyacaktınız.(4:83) | |
ALLAH yolunda savaşmalısın. Sen ancak kendinden sorumlusun. İnananları da aynı şeye özendir ki ALLAH kafirlerin gücünü etkisiz hale getirsin. ALLAH'ın gücü daha şiddetli, cezası daha çetindir(4:84) | |
Kim bir iyiliğe aracılık ederse kendisi için ondan bir kredi var. Kim bir kötülüğe aracılık ederse, kendisi için ondan bir pay var. ALLAH herşeyi kontrol eder.(4:85) | |
Herhangi bir selam ile selamlandığınız zaman daha güzeliyle veya aynen iade ederek selamı alın. Kuşkusuz ALLAH herşeyi hesaba katar.(4:86) | |
ALLAH: O'ndan başka tanrı yoktur. Gerçekleşmesi mutlak olan diriliş gününde sizleri biraraya toplayacaktır. ALLAH'tan daha doğru sözlü kim olabilir?(4:87) | |
Size ne oluyor da ikiyüzlüler hakkında iki gruba ayrılıyorsunuz? İşlediklerinden ötürü ALLAH onları başaşağı çevirdi. ALLAH'ın saptırdığını siz mi doğru yola ulaştırmak istiyorsunuz? ALLAH'ın saptırdığı kimseye sen hiç bir yol bulamazsın.(4:88) | |
Sizin de kendileri gibi inkar etmenizi istediler ki onlarla bir olasınız. ALLAH yolunda harekete geçinceye kadar onlardan kimseyi dost edinmeyin. Size karşı dönerlerse onları yakalayın, onları bulduğunuz yerde öldürün. Onları ne dost ne de yardımcı edinmeyin;(4:89) | |
Ancak aranızda anlaşma bulunan bir topluluğa katılan, yahut sizinle veya kendi halkıyla savaşmaktan dolayı göğüslerinde sıkıntı duyarak size gelenler hariç... ALLAH dileseydi onları başınıza musallat eder ve onlar da sizinle savaşırdı. Sizi yalnız bırakır, sizinle savaşmaz ve size barış önerirlerse ALLAH sizin onlara saldırmanıza izin vermez.(4:90) | |
Hem sizinle hem kendi toplumlarıyla güven içinde durmak isteyen bir başka grup bulacaksın. Ne zaman kargaşalığa çağrılsalar içine dalarlar. Sizi yalnız bırakmaz, barış yapmak istemez ve ellerini sizden çekmezlerse karşılaştığınız yerde onları öldürebilirsiniz. Böylelerine karşı size apaçık yetki verdik.(4:91) | |
İnanmış bir kişi, kaza hali hariç inanmış birisini öldüremez. Kim bir inananı kazara öldürmüşse inanmış bir köleyi salmalı ve ölenin ailesine diyet ödemeli. Ancak diyetten vazgeçip sadaka olarak kabul ederlerse başka. Öldürülen, sizinle savaş halinde olan bir topluluğa mensup bir inanan ise, o zaman inanan bir köleyi salmalısınız. Ancak, maktul aranızda anlaşma olan bir topluluktan ise ailesine diyet vermeli ve inanmış bir köleyi salmalısınız. Kim (gerekli parayı veya salacağı bir köle) bulamıyorsa, ALLAH tarafından tevbesinin kabul edilmesi için iki ay aralıksız oruç tutmalıdır. ALLAH Bilendir, Bilgedir.(4:92) | |
Kim inanmış birisini kasden öldürürse yeri, sürekli kalacağı cehennemdir. ALLAH kendisine gazap ve lanet etmiştir. Ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.(4:93) | |
İnananlar, ALLAH yolunda çarpışmağa çıktığınız zaman dikkatli olun. Size barış önerene, dünya hayatının geçici yararını gözeterek 'Sen inanmıyorsun,' demeyin. Çünkü ALLAH'ın yanında çok ganimetler var. Daha önceleri siz de onlar gibiydiniz; fakat ALLAH size lütfetti. Öyleyse iyice araştırıp emin olun. ALLAH yaptıklarınızdan Haberdardır.(4:94) | |
Geçerli özre sahip olmaksızın yerlerinde oturanlar ile mallarıyla canlarıyla ALLAH yolunda savaşım verenler bir olmaz. ALLAH mallarıyla, canlarıyla savaşım verenleri derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. ALLAH hepsine güzellikler söz veriyor. Bununla birlikte, ALLAH savaşım verenleri oturanlar üzerine daha büyük bir ödülle üstün kıldı;(4:95) | |
Kendi katından derecelerle, bağışlama ve rahmet ile... ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.(4:96) | |
Kendilerine zulmedenlerin canlarını alırken melekler: 'Ne halde idiniz,' derler. 'Bizler yeryüzünde ezilmiş kimselerdik,' diye cevap verirler. 'ALLAH'ın yeri geniş değil miydi ki oralara göç edeydiniz,' derler. Onların yeri cehennem. O ne kötü bir dönüş noktası.(4:97) | |
Ancak, hiç bir çıkış yoluna gücü yetmeyen ve göç etmeye yol bulamayan erkek, kadın ve çocuk ezilmişler hariç.(4:98) | |
Böylelerinin ALLAH tarafından affedilmesi umulur. ALLAH Affedicidir, Bağışlayandır.(4:99) | |
Kim ALLAH yolunda göç ederse yeryüzünde barınacak çok yer ve bolluk bulur. Kim ALLAH'a ve elçisine göç etmek için evinden çıkar ve sonra kendisini ölüm yakalarsa, ödülünü vermek ALLAH'a düşer. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.(4:100) | |
Yeryüzünde savaş için yolculuğa çıktığınız zaman inkarcıların size saldırmasından korkuyorsanız namazı kısaltmanızda bir sakınca yok. Kuşkusuz inkarcılar sizin açık düşmanınızdır(4:101) | |
Sen içlerinde olup onlara namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir grup sizi korumak için yanınızda bulunsun ve silahlarını da yanlarına alsın. Namaza duranlar secdeye vardıklarında arkanızda bulunsunlar. Sonra namaz kılmamış olan grup gelsin ve seninle birlikte namaza dursunlar, (namazı bitirmiş olan grup ise) silahlarını alıp nöbet tutsunlar. İnkarcılar, silahlarınız ve eşyanız hakkında dikkatsiz davranmanızı ve böylece sizi ani bir baskınla bozguna uğratmayı umarlar. Yağmur ve hastalık gibi özürlerden ötürü silahlarınızı bırakmanızda bir sakınca yok. Ancak alarmda olun. ALLAH kafirlere alçaltıcı bir azap hazırlıyor.(4:102) | |
Namazı bitirdiğiniz zaman ayakta, oturarak ve uzanarak ALLAH'ı anın. Güvene kavuştuğunuzda namazı gözetiniz. Namaz, inananlar üzerine belirli vakitlerde farz kılınmıştır.(4:103) | |
O topluluğu izlemekte gevşeklik göstermeyin. Siz acı çekiyorsanız onlar da sizin gibi acı çekiyor. Fakat siz, onların ALLAH'tan ummadığını umuyorsunuz. ALLAH Bilendir, Bilgedir.(4:104) | |
Halkın arasında ALLAH'ın sana gösterdiği gibi yargı veresin diye Biz sana gerçeği içeren kitabı indirdik. Hainlerden yana olma.(4:105) | |
ALLAH'tan bağışlanma dile. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.(4:106) | |
Kendi özlerine hainlik edenleri savunma; ALLAH ihanet edenleri ve günah işleyenleri sevmez.(4:107) | |
Halktan gizlerler de ALLAH'ı umursamazlar. Oysa O'nun hoşlanmadığı düşünceleri kurarlarken O onlarla beraberdir. ALLAH onların tüm yaptıklarını Kuşatır.(4:108) | |
İşte sizler bu tür kişileri dünya hayatında savunuyorsunuz. Peki, diriliş gününde ALLAH'a karşı kim onları savunacak? Ya da kim onlara avukat olacak?(4:109) | |
Kim bir kötülük işler veya özüne zulmeder de sonra ALLAH'tan bağışlanma dilerse ALLAH'ı Bağışlayıcı ve Rahim bulur.(4:110) | |
Kim bir günah kazanırsa kendisine karşı kazanmış olur. ALLAH Bilendir, Bilgedir.(4:111) | |
Kim bir hata yahut bir günah işler de sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa şüphesiz büyük bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmiş olur.(4:112) | |
ALLAH'ın sana lütfu ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir grup seni nerdeyse saptıracaktı. Onlar, yalnız kendilerini saptırır; sana hiçbir zarar veremezler. ALLAH sana kitap ve bilgeliği indirdi ve sana bilmediğin şeyleri öğretti. ALLAH'ın sana olan lütfu büyüktür.(4:113) | |
Onların gizli görüşmelerinin çoğunda hayır yoktur; sadakayı, iyiliği veya halkın arasını düzeltmeyi savunmaları başka. Kim ALLAH'ın rızasını arayarak bunları yaparsa ona büyük bir ödül vereceğiz.(4:114) | |
Doğru yol kendisine belli olduktan sonra kim elçiye karşı gelir ve inananların yolundan farklı bir yol edinirse, seçtiği yöne kendisini yöneltir ve onu cehenneme atarız. Ne kötü bir dönüş noktasıdır orası.(4:115) | |
ALLAH kendisine ortak koşulmasını (ölünceye kadar sürdüğü taktirde) affetmez; bunun aşağısındaki günahları ise dilediği kişiye affeder. Kim ALLAH'a ortak koşarsa tamamen sapıtmış olur.(4:116) | |
O'ndan ayrı olarak tanrıçalara taparlar. Aslında inatçı şeytandan başkasına tapmıyorlar.(4:117) | |
ALLAH kendisine lanet etmiş ve o da, 'Elbette senin kullarından belli bir pay alacağım,' demişti,(4:118) | |
'Onları saptıracağım, onları kuruntularla oyalayacağım, hayvanların kulaklarını yarmalarını (böylece etlerini haram etmelerini) emeredeceğim, ALLAH'ın yaratıklarını değiştirmelerini emredeceğim.' Kim ALLAH yerine şeytanı dost ve egemen edinirse apaçık bir kayba uğramıştır.(4:119) | |
Onlara söz verir, ümit verir. Gerçekte, şeytanın onlara verdiği söz kandırmadan başka bir şey değil.(4:120) | |
Varacakları nokta cehennemdir; ondan kaçamazlar.(4:121) | |
İnanıp erdemli işler yapanları, içlerinde ırmaklar akan cennetlere yerleştireceğiz; orada ebedi kalacaklar. ALLAH'ın sözü gerçektir. ALLAH'tan daha doğru sözlü kim olabilir?(4:122) | |
Bu ne sizin kuruntularınıza ne de kitap ehlinin kuruntularına göredir. [22] Kim bir kötülük işlerse ona karşılık cazalandırılır ve kendisi için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı bulabilir.(4:123) | |
Erkek veya kadın, her kim inanarak erdemli bir hayat sürerse cennete girer ve en ufak bir haksızlık görmez(4:124) | |
ALLAH'a teslim olarak iyilik yapan ve İbrahim'in tektanrıcı dinine uyandan daha güzel bir dine kim sahip olabilir? ALLAH İbrahimi arkadaş edindi.(4:125) | |
Yerde ve göktekilerin hepsi ALLAH'ındır. ALLAH her şeyi Kuşatır(4:126) | |
Sana kadınlar hakkında soruyorlar. De ki, 'ALLAH bu Kitap yoluyla kadınlar hakkında sizi aydınlatıyor. Yasal hakları olan mallarını vermeyip kendileriyle evlenmek istediğiniz kadınların yetimleri ve zavallı çoçukları hakkında Kitapta size okunan ayetler yetimlere adaletli davranmanızı emretmektedir.Yaptığınız her iyiliği ALLAH Biliyor.'(4:127) | |
Bir kadın kocasının huysuzluğundan, yahut kendisinden yüz çevirmesinden endişe ediyorsa uzlaşmayla tekrar aralarını düzeltmeleri daha uygun. Uzlaşma daha iyidir. Kişi bencil ve kıskanç davranmağa eğilimlidir. İyilik yapar ve erdemli davranırsanız, elbette ALLAH yaptıklarınızı haber alır.(4:128) | |
Ne kadar isteseniz de kadınlara eşit davranamazsınız. Öyleyse tamamen birine yönelip de diğerini askıdaymış gibi bırakmayın. Bu durumu düzeltip erdemli olursanız ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.(4:129) | |
Çiftler birbirlerinden ayrılırlarsa, ALLAH her birisini bol nimetiyle yoksulluktan kurtarır. ALLAH Cömerttir, Bilgedir.(4:130) | |
Göklerde ve yerde ne varsa ALLAH'ındır. Sizden önce kendilerine kitap verilenlere de size de, 'ALLAH'ı sayıp dinleyin,' diye öğütledik. İnkar ederseniz, bilesiniz ki göklerde ve yerde ne varsa ALLAH'ındır. Kuşkusuz ALLAH kimseye muhtaç değildir, övgüye layıktır(4:131) | |
Göklerde ve yerde ne varsa ALLAH'ındır. Koruyucu olarak ALLAH yeter(4:132) | |
İnsanlar! O dilerse sizi ortadan kaldırıp başkalarını getirir. ALLAH'ın gücü buna yeter.(4:133) | |
Her kim dünya nimetini isterse, bilsin ki hem dünya hem ahiret nimeti ALLAH'ın yanındadır. ALLAH İşitendir, Görendir.(4:134) | |
İnananlar! Kendiniz, ananınz, babanız ve yakınlarınız aleyhinde dahi olsa ALLAH için tanıklık ederek adaleti gözetin. İster zengin, ister fakir olsun, ALLAH her iki gruba da bakar. Öyleyse, kişisel çıkar ve duygularınıza uyarak taraflı davranmayın. Gerçeği çarpıtırsanız veya tanıklık etmekten çekinirseniz, bilesiniz ki ALLAH yaptıklarınızı haber alır.(4:135) | |
İnananlar! ALLAH'a, elçisine, elçisine indirdiği kitaba ve daha önceden indirdiği kitaplara inanın. Kim ALLAH'ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü inkar ederse büsbütün sapıtmış olur.(4:136) | |
İnanıp sonra inkar eden, tekrar inanıp tekrar inkar eden ve daha sonra inkarlarında ileri giden kimseleri ALLAH affetmeyecek ve onlara yol göstermeyecek(4:137) | |
İkiyüzlülere acıklı bir azabı müjdele.(4:138) | |
Onlar ki inananlardan ayrı inkarcılarla işbirliği yapar. Onların yanında onur mu arıyorlar? Oysa, onur tümüyle ALLAH'a aittir(4:139) | |
Size kitapta bildirmiştir ki: ALLAH'ın ayetlerinin inkar edilip alaya alındığını işittiğiniz zaman, onlar başka bir söze dalıncaya kadar onlarla birlikte oturmayın; yoksa siz de onlar gibi olursunuz. ALLAH bütün ikiyüzlüleri ve inkarcıları cehennemde toplayacak.(4:140) | |
Onlar sizi gözetleyip dururlar. ALLAH'tan size bir zafer geldiğinde, 'Biz sizinle birlikte değil miydik,' derler. Kazanma sırası inkarcılara gelirse bu sefer, 'Biz size destek olarak sizi inananlardan korumadık mı,' derler. Diriliş günü, ALLAH aranızda hüküm verecektir. ALLAH inkarcılara, inananlar üzerine egemen olma fırsatını vermeyecek(4:141) | |
İkiyüzlüler ALLAH'ı aldattıklarını zanneder. Halbuki O, onları (böylece) aldanmış bırakır. Onlar namaza kalktıklarında üşene üşene kalkar. Çünkü insanlara gösteriş yaparlar ve ALLAH'ı pek az anarlar.(4:142) | |
Arada bocalayıp dururlar; ne bunlara ne de onlara katılırlar. ALLAH'ın şaşırttığına bir yol bulamazsın.(4:143) | |
İnananlar, inananları bırakıp inkarcıları dost edinmeyin. ALLAH'a, size karşı kullanacağı bir delil mi vermek istiyorsunuz!(4:144) | |
İkiyüzlüler ateşin en aşağı katındadır. Onlara yardım edecek kimse bulamazsın.(4:145) | |
Ancak tevbe eden, durumunu düzelten, ALLAH'a sarılan ve dinlerini sadece ALLAH'a ait kılanlar başka... Bunlar, inananlarla birliktedir. ALLAH inananlara daha sonra büyük bir ödül verecek.(4:146) | |
Sizler inanır ve şükrederseniz ALLAH sizi neden cezalandırsın ki? ALLAH Şükredendir, Bilendir.(4:147) | |
ALLAH kötü dil kullanılmasını sevmez. Zulme uğrayanlar başka. ALLAH İşitendir, Bilendir.(4:148) | |
Bir iyiliği açığa vurur veya gizlerseniz, yahut bir kötülüğü affederseniz, ALLAH Affedendir, Güçlüdür.(4:149) | |
ALLAH'a ve elçisine karşı çıkanlar, ALLAH ile elçilerinin arasını ayırmak isteyenler, 'Bir kısmına inanıp bir kısmını inkar ederiz,' diyenler ve bu ikisi arasında bir yol edinmek isteyenler...(4:150) | |
İşte bunlar gerçek inkarcılardır. İnkarcılar için acıklı bir azap hazırlıyoruz(4:151) | |
ALLAH'a ve elçilerine inanan ve onların hiçbiri arasında ayırım yapmayanların da ödüllerini ileride verecek. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.(4:152) | |
Kitap halkı, senin kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Musa'dan bunun daha büyüğünü istemiş ve, 'Bize ALLAH'ı fiziksel olarak göster,' demişlerdi. Böyle sınırı aşmalarından ötürü onları yıldırım çarptı. Kendilerine apaçık deliller gelmesine rağmen buzağıya taptılar. Onları yine affettik. Musa'ya da apaçık bir yetki verdik.(4:153) | |
Kendilerinden söz alırken Sina Dağını üzerlerine kaldırdık. Onlara, 'Kapıdan alçak gönüllü olarak girin,' dedik. Onlara, 'Cumartesi yasağını çiğnemeyin,' dedik; onlardan sağlam bir söz aldık.(4:154) | |
Sözlerini bozmalarından, ALLAH'ın ayet ve delillerini inkar etmelerinden, peygamberleri haksız yere öldürmelerinden ve 'Sabit fikirliyiz,' demelerinden ötürü, evet inkarlarından ötürü ALLAH onların anlayışlarını mühürledi. Bunun için pek azı inanırlar.(4:155) | |
İnkarlarından ve Meryem hakkında büyük bir yalan uydurmalarından ötürü...(4:156) | |
Ve ALLAH'ın elçisi 'Meryem oğlu İsa Mesih'i öldürdük,' demelerinden ötürü... Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar; fakat öyle yaptıklarını sandılar. Tüm mezhepler bu konuda kuşku içindedir. Onların bu konuda bir bilgisi yok; sadece zanna uyuyorlar. Kesin olarak onu öldürmediler.(4:157) | |
Tersine, ALLAH onu kendisine yükseltti; ALLAH Üstündür, Bilgedir(4:158) | |
Kendilerine kitap verilenlerden her biri ölümünden önce ona inanmak zorunda idi. Diriliş Günü ise o onlara karşı tanık olacaktır(4:159) | |
Yahudilerin işledikleri zulümlerden ve bir çok kişiyi ALLAH yolundan çevirmelerinden dolayı kendilerine daha önce helal kılınmış temiz nimetleri yasakladık(4:160) | |
Menedildikleri halde tefecilik yapmalarından ve halkın parasını haksızlıkla yemelerinden ötürü... Onların inkarcılarına acıklı bir azap hazırladık.(4:161) | |
Ancak aralarındaki derin ilim sahipleri ve inananlar, sana indirilene ve senden önce indirilen(ler)e inanır. Namazı gözetir, zekatı verir, ALLAH'a ve ahiret gününe inanırlar; bunlara büyük bir ödül vereceğiz.(4:162) | |
Nuh'a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve soyuna, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a, Harun'a, ve Süleyman'a da vahyetmiş, Davud'a da Zebur vermiştik.(4:163) | |
Sana önceden anlattığımız elçilere ve anlatmadığımız elçilere de... Ve ALLAH Musa ile de kelimelerle konuşmuştu.(4:164) | |
Müjdeler ve uyarılar getiren elçiler... Ki tüm bu elçilerden sonra insanların ALLAH'a karşı bir bahaneleri kalmasın. ALLAH Üstündür, Bilgedir.(4:165) | |
Fakat ALLAH, sana indirdiğine tanıklık eder. Onu kendi bilgisiyle indirdi. Melekler de buna tanıklık eder. Tanık olarak ALLAH yeter.(4:166) | |
İnkar edenler ve ALLAH'ın yolundan alıkoyanlar tamamıyla sapıtmışlardır(4:167) | |
İnkar edip zulmedenleri ALLAH ne bağışlayacak, ne de onlara bir yol gösterecektir.(4:168) | |
Yalnız cehennemin yolu hariç. Orada sürekli kalacaklar. Bu, ALLAH'a pek kolaydır.(4:169) | |
İnsanlar! Elçi Rabbinizden gerçeği getirmiştir. Kendi yararınız için inanmalısınız. İnkar ederseniz, bilin ki göklerde ve yerde ne varsa ALLAH'ındır. ALLAH Bilendir, Bilgedir.(4:170) | |
Kitaplılar! Dininizde sınırı aşmayın. ALLAH hakkında yalnız gerçeği söyleyin. Meryem oğlu İsa Mesih, sadece ALLAH'ın elçisi ve Meryem'e gönderdiği kelimesi ve O'ndan gelen bir candır. ALLAH'a ve elçilerine inanın. 'Üçtür,' demeyin. Kendi yararınız için buna son verin. Biricik tanrı yalnız ALLAH'tır. O, çocuk sahibi olmaktan yücedir. Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Vekil olarak ALLAH yeter.(4:171) | |
Ne Mesih, ne de yakın melekler ALLAH'ın kulu olmayı küçüklük saymaz. Kim O'na kulluğu küçük görür de büyüklük taslarsa, bilsin ki O, onların hepsini huzuruna toplayacak.(4:172) | |
İnanıp erdemli davrananların ödüllerini eksiksiz ödeyecek ve lütfundan onlara daha fazla verecektir. Küçümseyip kibirlenenleri ise acıklı bir azapla cezalandıracak. Kendilerine ALLAH'tan başka ne bir sahip ve ne de bir yardımcı bulamıyacaklardır(4:173) | |
İnsanlar! Rabbinizden size bir kanıt geldi ve üzerinize apaçık bir ışık indirdik.(4:174) | |
ALLAH'a inanıp O'na sarılanları ise kendi rahmetine ve lütfuna kabul edecek, onları dosdoğru bir yola sokarak kendisine yöneltecektir.(4:175) | |
Sana danışıyorlar. De ki: 'ALLAH size eşsiz ve çocuksuz olan kişinin mirası hakkında şu hükmü açıklıyor: Ölen erkeğin çocuğu olmayıp bir kız kardeşi varsa, bıraktığı mirasın yarısı kız kardeşinindir. Fakat, (ölen kişi) çocuğu olmayan kız kardeşse, erkek kız kardeşinin mirasının tamamını alır. Varisler iki kız kardeş ise, bırakılanın üçte ikisi onlarındır. Kardeşler, erkeklerden ve kadınlardan oluşuyorsa, erkeğe kadının iki katı kadar pay verilir.' Şaşırmamanız için ALLAH size böylece açıklıyor. ALLAH her şeyi Bilendir.(4:176) | |