Kırık Meal (Arapça) : |وَوُجُوهٌ : ve yüzler (vardır) | يَوْمَئِذٍ : o gün | عَلَيْهَا : üzeri | غَبَرَةٌ : tozlanmış | Kırık Meal (Harekesiz) : |ووجوه WWCWH ve yüzler (vardır) | يومئذ YWMÙZ̃ o gün | عليها ALYHE üzeri | غبرة ĞBRT tozlanmış | Kırık Meal (Okunuş) : |ve vucūhun : ve yüzler (vardır) | yevmeiƶin : o gün | ǎleyhā : üzeri | ğaberatun : tozlanmış | Kırık Meal (Transcript) : |VVCVH : ve yüzler (vardır) | YVMÙZ̃ : o gün | ALYHE : üzeri | ĞBRT : tozlanmış | Abdulbaki Gölpınarlı : Ve nice yüzler o gün tozlarla bulanır. Adem Uğur : Yine o gün birtakım yüzleri de keder bürümüş, Ahmed Hulusi : O süreçte nice yüzler de (vardır) toz kapatmış! Ahmet Tekin : O gün, bazı yüzler de toza toprağa bulanmıştır. Ahmet Varol : Öyle yüzler de var ki o gün üzerini toz kaplamıştır. Ali Bulaç : Ve o gün, öyle yüzler de vardır ki üzerini toz bürümüştür. Ali Fikri Yavuz : Nice yüzler de vardır ki, o gün üzerlerinde toz toprak var. Bekir Sadak : (40-41) O gun birtakim yuzler de tozlanmis ve onlari karanlik burumustur. Celal Yıldırım : (40-41) Yüzler de var ki o gün üzerleri tozludur; o tozu da bir karanlık sarar. Diyanet İşleri : O gün nice yüzler de vardır ki, toz toprak içindedirler. Diyanet İşleri (eski) : (40-41) O gün birtakım yüzler de tozlanmış ve onları karanlık bürümüştür. Diyanet Vakfi : (40-42) Yine o gün birtakım yüzleri de keder bürümüş, hüzünden kapkara kesilmiştir. İşte bunlar kâfirlerdir, günahkârlardır. Edip Yüksel : O gün bazı yüzler de perişan; Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Yüzler de var ki, o gün tozlanmış, Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Yüzler de vardır, üzerinde tor toz. Elmalılı Hamdi Yazır : Yüzler de vardır o gün üzerinde tor toz Fizilal-il Kuran : Bazı yüzler o gün tozlanmış. Gültekin Onan : Ve o gün, öyle yüzler de vardır ki üzerini toz bürümüştür. Hakkı Yılmaz : (40,41) "Ve yüzler vardır o gün, üzerlerinde toz-toprak; tozu-toprağı da bir is bürümüştür. " Hakkı Yılmaz : Ve onun çalışıp didinmesi yakında görülecektir. Hasan Basri Çantay : O gün yüzler de vardır; üzerlerini toz toprak (bürümüşdür), Hayrat Neşriyat : (40-41) Yine o gün birtakım yüzler (de) vardır ki, üzerleri tozludur, onları bir karanlık(nursuzluk) kaplar! İbni Kesir : O gün; yüzler de vardır, tozlanmış, İskender Evrenosoğlu : Ve o gün (izin günü), üzeri tozlu (toza toprağa bulanmış) yüzler vardır. Muhammed Esed : Bazı yüzler de o Gün toz toprakla kapanacak, Mustafa İslamoğlu : Bazı yüzler de vardır: o gün bütünüyle top-toprak; Ömer Nasuhi Bilmen : Ve o gün birtakım yüzler de vardır ki, onların üzerlerini bir toz toprak sarmıştır. Ömer Öngüt : O gün bir takım yüzler vardır, üzerini toz kaplamıştır. Şaban Piriş : Yüzler vardır o gün, üzeri tozlu.. Suat Yıldırım : Yüzler de vardır toza toprağa bulanmış, Süleyman Ateş : Yüzler de var ki o gün tozlanmış. Tefhim-ul Kuran : Ve o gün, öyle yüzler de vardır ki üzerini toz bürümüştür, Ümit Şimşek : Kimi yüzler de o gün toza toprağa bulanmış, Yaşar Nuri Öztürk : Ve yüzler vardır o gün toza toprağa bulanmış.