Süleyman Ateş Meali |
|
Surat astı ve döndü;(80:1) | |
Kör geldi diye.(80:2) | |
Ne bilirsin belki o arınacak?(80:3) | |
Yahut öğüt dinleyecek de öğüt, kendisine yarayacak.(80:4) | |
Kendisini zengin görüp tenezzül etmeyene gelince;(80:5) | |
Sen ona yöneliyorsun.(80:6) | |
Onun arınmamasından sana ne?(80:7) | |
Fakat koşarak sana gelen,(80:8) | |
Saygılı olarak gelmişken,(80:9) | |
Sen onunla ilgilenmiyorsun.(80:10) | |
Hayır (olmaz böyle şey); o (âyetler), bir hatırlatmadır.(80:11) | |
Dileyen onu düşünüp öğüt alır.(80:12) | |
(O öğüt) Sahifeler içindedir: Değer verilen,(80:13) | |
Saygı ile yükseltilen, tertemiz (sayfalar)(80:14) | |
Yazıcıların ellerinde:(80:15) | |
Değerli, iyi (yazıcıların).(80:16) | |
Kahrolası insan, ne kadar da nânkördür!(80:17) | |
(Allâh) Onu hangi şeyden yarattı?(80:18) | |
Nutfe (sperm)den. Onu yarattı, ona biçim verdi.(80:19) | |
Sonra ona yolu kolaylaştırdı.(80:20) | |
Sonra onu öldürdü, kabre koydurdu.(80:21) | |
Sonra dilediği zaman onu diriltip kaldırdı.(80:22) | |
Hayır, insan, O'nun kendisine emrettiğini yapmadı.(80:23) | |
İnsan şu yiyeceğine baksın.(80:24) | |
Biz suyu iyice döktük.(80:25) | |
Sonra toprağı güzelce yardık da,(80:26) | |
Orada bitirdik: Dâne,(80:27) | |
Üzüm, yonca,(80:28) | |
Zeytin, hurma,(80:29) | |
İri ve gür bahçeler,(80:30) | |
Meyva ve çayır;(80:31) | |
Sizin ve hayvanlarınızın geçimi için.(80:32) | |
Çarpınca kulakları sağır eden o gürültü geldiği zaman,(80:33) | |
İşte o gün kişi kaçar: kardeşinden,(80:34) | |
Anasından, babasından,(80:35) | |
Eşinden ve oğullarından.(80:36) | |
O gün, onlardan her kişinin, kendisine yeter derecede işi vardır.(80:37) | |
Yüzler var ki o gün parıl parıl,(80:38) | |
Güleç, sevinçli.(80:39) | |
Yüzler de var ki o gün tozlanmış.(80:40) | |
Onları karanlık bürümüş (öylesine üzgün, öylesine dertli).(80:41) | |
İşte onlar kâfirler, Hak'tan sapanlardır.(80:42) | |