Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
|
(1-2) Yüzünü ekşitti ve ardını döndü. Kendisine âmânın gelmesinden dolayı.(80:1) | |
Sana ne şey bildirdi, olabilir ki, o temizlenecektir?(80:3) | |
Yahut öğüt dinleyecek de kendisine o öğüt fâide verecektir.(80:4) | |
(5-6) Amma istiğnada bulunan kimseye gelince. İmdi sen ona teveccüh ediyorsun.(80:5) | |
Onun temizlenmemesinden dolayı senin aleyhine ne var?(80:7) | |
(8-9) Fakat o kimse ki, sana koşarak geldi. Ve o ise korkar.(80:8) | |
Sen isen ondan teğafül ediyorsun.(80:10) | |
Hayır. Şüphe yok ki, o bir öğüttür.(80:11) | |
Artık dileyen onu düşünür (hatırlar).(80:12) | |
Pek şerefli sahifelerde.(80:13) | |
(14-15) Yüksek tertemiz (levhâlârda). Sefirlerin elleriyle.(80:14) | |
Kerîmlerin, itaatkar olanların (elleriyle yazılmıştır).(80:16) | |
Kahrolsun insan, o ne kadar nankör.(80:17) | |
Onu (Allah Teâlâ) hangi bir şeyden yaratmıştır?(80:18) | |
Onu bir damla sudan yaratmış da onu takdir etmiştir.(80:19) | |
(20-21) Sonra ona yolu kolaylaştırdı. Sonra onu öldürdü de kabre soktu.(80:20) | |
Sonra dilediği zaman da onu neşredecektir.(80:22) | |
(23-24) Hayır hayır.. Ona emrettiği şeyi, o yerine getirmedi. İnsan, bir de taamına bakıversin.(80:23) | |
(25-27) Şüphe yok ki, bir suyu bir dökmekle döküverdik. Sonra yeri bir yarmakla yarıverdik. Artık onda daneler bitirdik.(80:25) | |
(28-29) Ve yaş üzüm ve yaş yonca (yetiştirdik). Ve zeytinlikler ve hurmalıklar...(80:28) | |
(30-32) Ve ağaçları birbirine girmiş büyük bahçeler. Ve meyveler ve mer'alar (vücuda getirdik). Sizin ve hayvanlarınızın faidelenmesi için.(80:30) | |
Sonra o pek kuvvetli sayha geldiği vakit.(80:33) | |
(34-36) İnsanın kardeşinden firar edeceği gün. Ve anasından ve babasından. Ve refîkasından ve oğullarından (firar edeceği bir gün).(80:34) | |
Onlardan her kişi için o günde bir iş vardır ki, ona yeter.(80:37) | |
(38-39) O günde birtakım yüzler parıldanır. Gülücüdür, sevinicidir.(80:38) | |
Ve o gün birtakım yüzler de vardır ki, onların üzerlerini bir toz toprak sarmıştır.(80:40) | |
Onları bir karanlık kaplar.(80:41) | |
İşte kâfirler, facirler olan, onlardır.(80:42) | |