İskender Evrenosoğlu Meali |
|
Huzursuz oldu (yüzünü buruşturdu). Ve başını çevirdi (ilgilenmedi).(80:1) | |
Âmâ olan bir kişinin ona gelmesi (sebebiyle).(80:2) | |
Ve sen bilemezsin, umulur ki böylece o tezkiye olur.(80:3) | |
Veya öğüt alır, böylece bu öğüt ona fayda verir.(80:4) | |
Fakat kendini müstağni gören (bir şeye muhtaç olmadığını sanan) kimse.(80:5) | |
Oysa sen, ona yöneliyorsun.(80:6) | |
Ve onun tezkiye olmamasında, senin üzerinde bir sorumluluk yoktur.(80:7) | |
Halbuki sana koşarak gelen kimse.(80:8) | |
Ve o huşû duyuyor.(80:9) | |
Oysa sen, onunla ilgilenmiyorsun.(80:10) | |
Hayır, muhakkak ki O (Kur'ân), bir Zikir'dir (Öğüt'tür).(80:11) | |
Artık dileyen kimse, O'nu zikreder (O'ndan öğüt alır).(80:12) | |
O (Kur'ân), mükerrem (şerefli) sayfalardadır.(80:13) | |
Yüceltilmiş, mutahhar kılınmış (sayfalardadır).(80:14) | |
Sefirlerin (kâtiplerin) elleri ile.(80:15) | |
Kerim olan sadıkların (elleri ile yazılmıştır).(80:16) | |
İnsan kahroldu (Allah'ın Rahmeti'nden kovularak kendini mahvetti), o ne kadar çok nankör.(80:17) | |
(Allah) onu hangi şeyden yarattı?(80:18) | |
Nutfeden (bir damladan onu yarattı), sonra da ona kader tayin etti (gelişimini (DNA'larını) programladı ve ömür tayin etti).(80:19) | |
Sonra yolu ona kolaylaştırdı.(80:20) | |
Sonra onu öldürdü, böylece onu kabire koydurdu.(80:21) | |
Sonra onu dilediği zaman neşredecek (diriltecek).(80:22) | |
Hayır, (insan Allah'ın) ona emrettiği şeyi kada etmedi (yerine getirmedi).(80:23) | |
İşte insan yemeğine baksın.(80:24) | |
Biz, suyu nasıl akıttıkça akıttık.(80:25) | |
Sonra yeri öyle bir yarışla yardık ki.(80:26) | |
Böylece orada taneler yetiştirdik.(80:27) | |
Ve üzümler ve yoncalar.(80:28) | |
Ve zeytinler ve hurmalar.(80:29) | |
Ve ağaçları iç içe olmuş (dalları birbirine girmiş) bahçeler.(80:30) | |
Ve meyveler ve mer'alar (otlaklar).(80:31) | |
Sizin ve hayvanlarınız için meta olarak (faydalanmanız için).(80:32) | |
Fakat o sahha (sağır edici büyük gürleme) geldiği zaman.(80:33) | |
O gün kişi kardeşinden kaçar.(80:34) | |
Ve annesinden ve babasından.(80:35) | |
Ve eşinden ve oğlundan (kaçar).(80:36) | |
Onların hepsinin, o gün (izin günü), kendilerini meşgul eden bir şe'ni (işi başından aşan bir hali) vardır.(80:37) | |
O gün (izin günü) parlayan yüzler vardır.(80:38) | |
Müjdelenmiş gülen yüzler (vardır).(80:39) | |
Ve o gün (izin günü), üzeri tozlu (toza toprağa bulanmış) yüzler vardır.(80:40) | |
Onu bir karanlık kaplar.(80:41) | |
İşte onlar, onlar kâfirdir, facirdir.(80:42) | |