Ahmet Tekin Meali |
|
Peygamber, kavminin ileri gelenlerinin hidayete ermesi için uğraştığı bir sırada, iltifat etmedi, yüzünü ekşitti ve arkasını döndü.(80:1) | |
Demek kendisine âmâ geldi diye böyle yaptı.(80:2) | |
Âmâ ile ilgili seni, önceden bilgilendiren mi oldu? Belki o pislikten, küfürden temizlenecek, vicdanını arındıracak.(80:3) | |
Yahut öğüt alacak da, o öğüt ona fayda verecek.(80:4) | |
Ama sen, güçleri, imkânları ve kabiliyetleriyle yeterli donanıma sahip olduklarını, vahyin, Kur’ân’ın rehberliğine ihtiyaçlarının olmadığını ileri sürenlerin üstüne düşüyorsun.(80:5) | |
Evet, sen onların üstüne düşüyorsun.(80:6) | |
Oysa, onların pislikten temizlenmemesinden, vicdanlarını arındırmamasından sana bir sorumluluk yok(80:7) | |
Ama sana koşarak gelenle ilgilenmiyorsun.(80:8) | |
Saygı duyarak, korkarak gelen kimseyle ilgilenmiyorsun.(80:9) | |
İşte sen onunla ilgilenmiyorsun.(80:10) | |
Sakın böyle davranma! Bu âyetler birer öğüttür, uyarıdır.(80:11) | |
Allah’ın sünnetinin, düzeninin yasaları ve iradesinin tecellisi içinde, kendi iradesini ve tercihini kullanarak, dileyen Kur’ân’ı düşünür, ondan öğüt alır.(80:12) | |
Kur’ân saygı ile ele alınan kutsal sahifelerde yazılıdır.(80:13) | |
Yüksekte, el üstünde tutulmuş, içinde şirk bulunmayan tertemiz sayfalarda yazılıdır.(80:14) | |
Sefâret-elçilik göreviyle memur kâtiplerin elleriyle yazılan, tertemiz ellerce açılan, okunan, anlatılan, korunan kitaptır.(80:15) | |
Değerli, saygı duyulan, güvenilir itaatkâr, sorumluluğunu bilen elçilerin elleriyle yazılmıştır, Allah katında itibar gören kâmil mü’minlerin ellerindedir.(80:16) | |
Kahrolası insan! Ne nankördür! Ne kadar inkârcıdır.(80:17) | |
Allah onu neden yarattı?(80:18) | |
Onu bir katre sudan, spermden, yumurtadan yarattı. Bir biçime soktu, ölçülerini ayarladı ve şahsiyetini verdi.(80:19) | |
Sonra ona, doğumunu, seçeceği yolu, mutluluğu, hidayeti, çevresinden yararlanmayı kolaylaştırdı.(80:20) | |
Sonra eceli gelince onun ölümünü gerçekleştirdi ve yerin altını ona kabir yaptı.(80:21) | |
Sonra sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olduğu zaman, onu ölümünden önceki vasıflarla yeniden diriltecek.(80:22) | |
Bak hele bak! Allah’ın emirlerini, şer’î hükümleri yerine getirmedi.(80:23) | |
İnsan yediğine düşünerek bir baksın.(80:24) | |
Doyurucu, bereketli yağmurlar yağdırdık.(80:25) | |
Toprağı da ihtiyaca göre yarılır hale getirdik.(80:26) | |
Bu suretle orada tohumlar ekip bitirdik.(80:27) | |
Üzüm bağları, sebze bahçeleri, çeşitli ağaçlar, yoncalar yetiştirdik.(80:28) | |
Zeytinlikler ve hurmalıklar meydana getirdik.(80:29) | |
İri ve sık ağaçlı bahçeler düzenledik.(80:30) | |
Meyvalar yetiştirdik, çayırlar bitirdik.(80:31) | |
Bunları sizin ve hayvanlarınızın faydalanması için yaptık.(80:32) | |
Kulakları sağır eden o ses geldiğinde herkesin derdi vardır.(80:33) | |
Kişinin kardeşinden kaçacağı günde herkesin derdi vardır.(80:34) | |
Annesinden ve babasından kaçacağı günde herkesin derdi vardır.(80:35) | |
Eşinden ve oğullarından kaçacağı günde herkesin derdi vardır.(80:36) | |
O gün, herkesin kendine yetip artacak dertleri vardır.(80:37) | |
O gün bazı yüzler pırıl pırıldır.(80:38) | |
Güler yüzlü ve sevinçlidir.(80:39) | |
O gün, bazı yüzler de toza toprağa bulanmıştır.(80:40) | |
O gün, onların üzerine kara bulutlar çökmüş, yüzleri simsiyah kesilmiştir.(80:41) | |
Onlar, işte onlar kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirler ve büyük günahlar işleyenlerdir.(80:42) | |