| Şaban Piriş Meali |  | 
 |  (Peygamber) Yüzünü ekşitti ve döndü.(80:1)  |  | 
 |  Ona gözleri görmeyen kimse geldi diye.(80:2)  |  | 
 |  Ne bilirsin belki o, arınacaktır.(80:3)  |  | 
 |  Veya öğüt alacak da öğüt ona fayda verecektir.(80:4)  |  | 
 |  Ama, kendisini ihtiyaçsız görene..(80:5)  |  | 
 |  Sen, yöneliyorsun ona..(80:6)  |  | 
 |  Arınmamasından sana ne!(80:7)  |  | 
 |  Ama, sana koşarak gelen..(80:8)  |  | 
 |  Ve korkarak..(80:9)  |  | 
 |  Sen ise ilgilenmiyorsun.(80:10)  |  | 
 |  Hayır, (şunu iyi bil ki) şüphesiz bu, bir tezkire/pasaporttur.(80:11)  |  | 
 |  Dileyen kimse onu korur/aklında tutar.(80:12)  |  | 
 |  Şerefli sahifelerde..(80:13)  |  | 
 |  Yükseltilmiş ve tertemiz..(80:14)  |  | 
 |  Elçilerin elleriyle..(80:15)  |  | 
 |  Şerefli ve tertemiz..(80:16)  |  | 
 |  Kahrolası insan ne de nankör!(80:17)  |  | 
 |  Allah, onu hangi şeyden yarattı?(80:18)  |  | 
 |  Bir sperm damlasından onu yaratıp, güçlendirdi.(80:19)  |  | 
 |  Sonra da ona yolu kolaylaştırdı.(80:20)  |  | 
 |  Sonra, onu öldürüp, kabre koydu.(80:21)  |  | 
 |  Sonra, onu dilediği zaman yeniden diriltecek.(80:22)  |  | 
 |  -Hayır, buna rağmen, henüz onun emrini yerine getirmedi.(80:23)  |  | 
 |  İnsan yemeğine bir baksın.(80:24)  |  | 
 |  Ki, biz suyu döktükçe döktük.(80:25)  |  | 
 |  Sonra yeri yardıkça yardık.(80:26)  |  | 
 |  Ve orada taneler bitirdik.(80:27)  |  | 
 |  Üzümler, sebzeler..(80:28)  |  | 
 |  Zeytinler, hurmalar..(80:29)  |  | 
 |  İri ağaçlı bahçeler.(80:30)  |  | 
 |  Meyveler ve otlaklar..(80:31)  |  | 
 |  Sizin ve hayvanlarınız için bir meta olarak..(80:32)  |  | 
 |  O büyük gürültü geldiği zaman,(80:33)  |  | 
 |  O gün kişi kardeşinden kaçar.(80:34)  |  | 
 |  Anasından, babasından..(80:35)  |  | 
 |  Eşinden ve evladından..(80:36)  |  | 
 |  O gün herkes için kendine yetecek bir işi vardır.(80:37)  |  | 
 |  Yüzler vardır o gün apaydınlık.(80:38)  |  | 
 |  Güleç ve neşeli..(80:39)  |  | 
 |  Yüzler vardır o gün, üzeri tozlu..(80:40)  |  | 
 |  Karartı bürümüş.(80:41)  |  | 
 |  İşte onlar, kafirler ve facirler, onlardır.(80:42)  |  |