» 27 / Neml  14:

Kuran Sırası: 27
İniş Sırası: 48
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93

 » 27 / Neml  Suresi: 14
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَجَحَدُوا (VCḪD̃VE) = ve ceHadū : ve inkar ettiler
2. بِهَا (BHE) = bihā : onları
3. وَاسْتَيْقَنَتْهَا (VESTYGNTHE) = vesteyḳanethā : kanaat getirdiği halde
4. أَنْفُسُهُمْ (ÊNFSHM) = enfusuhum : vicdanları
5. ظُلْمًا (ƵLME) = Zulmen : haksızlıkları yüzünden
6. وَعُلُوًّا (VALVE) = ve ǔluvve n : ve böbürlenmeleri yüzünden
7. فَانْظُرْ (FENƵR) = fenZur : bak işte
8. كَيْفَ (KYF) = keyfe : nasıl
9. كَانَ (KEN) = kāne : oldu
10. عَاقِبَةُ (AEGBT) = ǎāḳibetu : sonu
11. الْمُفْسِدِينَ (ELMFSD̃YN) = l-mufsidīne : bozguncuların
ve inkar ettiler | onları | kanaat getirdiği halde | vicdanları | haksızlıkları yüzünden | ve böbürlenmeleri yüzünden | bak işte | nasıl | oldu | sonu | bozguncuların |

[CḪD̃] [] [YGN] [NFS] [ƵLM] [ALV] [NƵR] [KYF] [KVN] [AGB] [FSD̃]
VCḪD̃VE BHE VESTYGNTHE ÊNFSHM ƵLME VALVE FENƵR KYF KEN AEGBT ELMFSD̃YN

ve ceHadū bihā vesteyḳanethā enfusuhum Zulmen ve ǔluvve n fenZur keyfe kāne ǎāḳibetu l-mufsidīne
وجحدوا بها واستيقنتها أنفسهم ظلما وعلوا فانظر كيف كان عاقبة المفسدين

 » 27 / Neml  Suresi: 14
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وجحدوا ج ح د | CḪD̃ VCḪD̃VE ve ceHadū ve inkar ettiler And they rejected
بها | BHE bihā onları them,
واستيقنتها ي ق ن | YGN VESTYGNTHE vesteyḳanethā kanaat getirdiği halde though were convinced with them (signs)
أنفسهم ن ف س | NFS ÊNFSHM enfusuhum vicdanları themselves,
ظلما ظ ل م | ƵLM ƵLME Zulmen haksızlıkları yüzünden (out of) injustice
وعلوا ع ل و | ALV VALVE ve ǔluvve n ve böbürlenmeleri yüzünden and haughtiness.
فانظر ن ظ ر | NƵR FENƵR fenZur bak işte So see
كيف ك ي ف | KYF KYF keyfe nasıl how
كان ك و ن | KVN KEN kāne oldu was
عاقبة ع ق ب | AGB AEGBT ǎāḳibetu sonu (the) end
المفسدين ف س د | FSD̃ ELMFSD̃YN l-mufsidīne bozguncuların (of) the corrupters.

27:14 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve inkar ettiler | onları | kanaat getirdiği halde | vicdanları | haksızlıkları yüzünden | ve böbürlenmeleri yüzünden | bak işte | nasıl | oldu | sonu | bozguncuların |

[CḪD̃] [] [YGN] [NFS] [ƵLM] [ALV] [NƵR] [KYF] [KVN] [AGB] [FSD̃]
VCḪD̃VE BHE VESTYGNTHE ÊNFSHM ƵLME VALVE FENƵR KYF KEN AEGBT ELMFSD̃YN

ve ceHadū bihā vesteyḳanethā enfusuhum Zulmen ve ǔluvve n fenZur keyfe kāne ǎāḳibetu l-mufsidīne
وجحدوا بها واستيقنتها أنفسهم ظلما وعلوا فانظر كيف كان عاقبة المفسدين

[ج ح د] [] [ي ق ن] [ن ف س] [ظ ل م] [ع ل و] [ن ظ ر] [ك ي ف] [ك و ن] [ع ق ب] [ف س د]

 » 27 / Neml  Suresi: 14
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وجحدوا ج ح د | CḪD̃ VCḪD̃VE ve ceHadū ve inkar ettiler And they rejected
Vav,Cim,Ha,Dal,Vav,Elif,
6,3,8,4,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بها | BHE bihā onları them,
Be,He,Elif,
2,5,1,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person feminine singular personal pronoun
جار ومجرور
واستيقنتها ي ق ن | YGN VESTYGNTHE vesteyḳanethā kanaat getirdiği halde though were convinced with them (signs)
Vav,Elif,Sin,Te,Ye,Gaf,Nun,Te,He,Elif,
6,1,60,400,10,100,50,400,5,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person feminine singular (form X) perfect verb
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
أنفسهم ن ف س | NFS ÊNFSHM enfusuhum vicdanları themselves,
,Nun,Fe,Sin,He,Mim,
,50,80,60,5,40,
N – nominative feminine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ظلما ظ ل م | ƵLM ƵLME Zulmen haksızlıkları yüzünden (out of) injustice
Zı,Lam,Mim,Elif,
900,30,40,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
وعلوا ع ل و | ALV VALVE ve ǔluvve n ve böbürlenmeleri yüzünden and haughtiness.
Vav,Ayn,Lam,Vav,Elif,
6,70,30,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine indefinite noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
فانظر ن ظ ر | NƵR FENƵR fenZur bak işte So see
Fe,Elif,Nun,Zı,Re,
80,1,50,900,200,
REM – prefixed resumption particle
V – 2nd person masculine singular imperative verb
الفاء استئنافية
فعل أمر
كيف ك ي ف | KYF KYF keyfe nasıl how
Kef,Ye,Fe,
20,10,80,
INTG – interrogative noun
اسم استفهام
كان ك و ن | KVN KEN kāne oldu was
Kef,Elif,Nun,
20,1,50,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
عاقبة ع ق ب | AGB AEGBT ǎāḳibetu sonu (the) end
Ayn,Elif,Gaf,Be,Te merbuta,
70,1,100,2,400,
N – nominative feminine noun
اسم مرفوع
المفسدين ف س د | FSD̃ ELMFSD̃YN l-mufsidīne bozguncuların (of) the corrupters.
Elif,Lam,Mim,Fe,Sin,Dal,Ye,Nun,
1,30,40,80,60,4,10,50,
N – genitive masculine plural (form IV) active participle
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَجَحَدُوا: ve inkar ettiler | بِهَا: onları | وَاسْتَيْقَنَتْهَا: kanaat getirdiği halde | أَنْفُسُهُمْ: vicdanları | ظُلْمًا: haksızlıkları yüzünden | وَعُلُوًّا: ve böbürlenmeleri yüzünden | فَانْظُرْ: bak işte | كَيْفَ: nasıl | كَانَ: oldu | عَاقِبَةُ: sonu | الْمُفْسِدِينَ: bozguncuların |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وجحدوا WCḪD̃WE ve inkar ettiler | بها BHE onları | واستيقنتها WESTYGNTHE kanaat getirdiği halde | أنفسهم ÊNFSHM vicdanları | ظلما ƵLME haksızlıkları yüzünden | وعلوا WALWE ve böbürlenmeleri yüzünden | فانظر FENƵR bak işte | كيف KYF nasıl | كان KEN oldu | عاقبة AEGBT sonu | المفسدين ELMFSD̃YN bozguncuların |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve ceHadū: ve inkar ettiler | bihā: onları | vesteyḳanethā: kanaat getirdiği halde | enfusuhum: vicdanları | Zulmen: haksızlıkları yüzünden | ve ǔluvve n: ve böbürlenmeleri yüzünden | fenZur: bak işte | keyfe: nasıl | kāne: oldu | ǎāḳibetu: sonu | l-mufsidīne: bozguncuların |
Kırık Meal (Transcript) : |VCḪD̃VE: ve inkar ettiler | BHE: onları | VESTYGNTHE: kanaat getirdiği halde | ÊNFSHM: vicdanları | ƵLME: haksızlıkları yüzünden | VALVE: ve böbürlenmeleri yüzünden | FENƵR: bak işte | KYF: nasıl | KEN: oldu | AEGBT: sonu | ELMFSD̃YN: bozguncuların |
Abdulbaki Gölpınarlı : Kendileri de bunlara adamakıllı inandıkları, bunları iyice bilip anladıkları halde zulümle, ululanmayla inadına inkâr ettiler; bak da gör, bozguncuların sonları ne oldu.
Adem Uğur : Kendileri de bunlara yakînen inandıkları halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!
Ahmed Hulusi : Enfüsleri onlara (Musa'nın bildirdiği hakikatlere) yakîn duyduğu hâlde; zulüm ve büyüklük duygusuyla bile bile onları inkâr ettiler. . . Bir bak, o bozguncuların sonu ne oldu!
Ahmet Tekin : Mûcizelerin Allah tarafından gerçekleştirildiğini, delilleriyle bildikleri, vicdanları, bunların doğruluğuna tam bir kanaat getirdiği halde, zulüm ve kibirlerinden dolayı mûcizeleri bile bile inkâr ettiler. Fesat çıkaranların, bozguncuların âkıbetinin nasıl olduğuna ibret nazarıyla bir bak, incele.
Ahmet Varol : Vicdanları (doğruluğunu) kesin olarak anladığı halde zulüm ve büyüklenme yüzünden onları bile bile inkâr ettiler. Bozguncuların sonlarının nasıl olduğuna bir bak!
Ali Bulaç : Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak.
Ali Fikri Yavuz : (Mucizelerin Allah tarafından olduğunu) kalbleriyle yakînen bildikleri halde, nefislerine zulüm yaparak ve kibrederek bütün mucizeleri (açıktan) inkâr ettiler. Ey Rasûlüm, bak ki müfsidlerin (kâfirlerin) akıbeti nasıl oldu! (Nasıl boğulup gittiler!...)
Bekir Sadak : Gonulleri kesin olarak kabul ettigi halde, haksizlik ve buyuklenmelerinden oturu onlari bile bile inkar ettiler. Bozguncularin sonunun nasil olduguna bir bak! *
Celal Yıldırım : Mu'cizeleri, gönülleri kesinlikle kabul ettiği halde sırf haksızlık, azgınlık ve kendilerini yüksek görmek yüzünden onları inadla inkâr ettiler. Artık sen fesatçıların sonunun ne olduğuna bir bak !
Diyanet İşleri : Kendileri de bunların hak olduklarını kesin olarak bildikleri hâlde, sırf zalimliklerinden ve büyüklük taslamalarından ötürü onları inkâr ettiler. Ama bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak!
Diyanet İşleri (eski) : Gönülleri kesin olarak kabul ettiği halde, haksızlık ve büyüklenmelerinden ötürü onları bile bile inkar ettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak!
Diyanet Vakfi : Kendileri de bunlara yakînen inandıkları halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!
Edip Yüksel : Zulüm ve kibirlerinden dolayı kendilerinin haklı oduğuna inandılar ve onları reddettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna dikkat et.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ve vicdanları bunlar(ın doğruluğun)a tam bir kanaat getirdiği halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları bile bile inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ve vicdanları bunlar(ın doğruluğun)a kesin bir kanaat getirdiği halde sırf zulüm ve kendilerini büyük görme yüzünden onları inkar ettiler; fakat, bak o bozguncuların akibeti nasıl oldu!
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve nefisleri yakîn hasıl ettiği halde mücerred zulm-ü kibirden onlara cehudluk ettiler, fakat bak o müfsidlerin akıbeti nasıl oldu?
Fizilal-il Kuran : Vicdanların kesinlikle doğru kabul ettiği bu mucizeleri gerçeği çiğneyerek ve küstahça burun kıvırarak inkâr ettiler. Gör bakalım, o bozguncuların sonu nice oldu?
Gültekin Onan : Vicdanları kabul ettiği halde zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak.
Hakkı Yılmaz : "Ve onların kendileri bunlara tam bir kanaat getirdiği hâlde, şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapmaları ve kibirlerinden ötürü onları bile bile inkâr ettiler. –Şimdi bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!– *** "
Hasan Basri Çantay : Vicdanları da bunlara tam bir kanâat haasıl etdiği halde zulm ve kibr ile yine bunları (inâdlarından) inkâr etdiler. (Habîbim) fesâdcıların encamı bak nice oldu!
Hayrat Neşriyat : Kendileri de bunlara (bu mu'cizelerimize) kat'î olarak inandıkları hâlde, zulüm ve kibir yüzünden onları inkâr ettiler. Ama bak, o fesad çıkaranların âkıbeti nasıl oldu!
İbni Kesir : Gönülleri kesin olarak kabul ettiği halde, zulüm ve kibirle bunları bile bile inkar ettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak.
İskender Evrenosoğlu : Ve onu, yakîn (kesin) olarak bildikleri (inandıkları) halde, nefslerine zulmederek ve büyüklenerek bile bile inkâr ettiler. Öyleyse müfsitlerin (fesatçıların) akıbetlerinin nasıl olduğuna bak!
Muhammed Esed : ve zihnen onların doğruluğuna kani oldukları halde, sırf zulmü kendilerine yol edinmiş olmalarından ve kendilerini büyüklük duygusuna kaptırmış olmalarından ötürü mesajlarımıza karşı çıktılar; bak işte bozguncuların sonu nasıl oldu!
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve bu âyetleri, vicdanları da tam bir kanaat getirdiği halde bir zulm ve kibirden dolayı inkar ettiler. Artık bak, o müfsidlerin akibeti nasıl oldu?
Ömer Öngüt : Gönülleri kesin olarak kabul ettiği halde, haksızlık ve büyüklenmelerinden ötürü onları bile bile inkâr ettiler. Bozguncuların âkibetlerinin nice olduğuna bir bak!
Şaban Piriş : Gerçeği çok iyi anladıkları halde, sırf zalimlik ve büyüklenme yüzünden inkar ettiler. İşte bak, bozguncuların sonu nasıl oldu?!
Suat Yıldırım : Vicdanları onların doğruluğuna şahitlik ettiği halde, sırf kibir ve haksızlık saikiyle, onları inkâr ettiler. İşte bak da fesatçıların, bozguncuların âkıbetlerinin nasıl olduğunu gör!
Süleyman Ateş : Vicdanları, onlar(ın doğruluğun)a kanaat getirdiği halde, sırf haksızlık ve böbürlenme yüzünden onları inkâr ettiler. Bak işte o bozguncuların sonu nasıl oldu.
Tefhim-ul Kuran : Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkâr ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak.
Ümit Şimşek : Vicdanları bu âyetleri kesin bir şekilde doğruladığı halde, zulüm ve kibirleri yüzünden onları inkâr ettiler. Fakat bak, o bozguncuların sonu nice oldu!
Yaşar Nuri Öztürk : Zulüm ve böbürlenmeyle, ona karşı çıktılar. Oysaki öz benlikleri, onun gerçekliğine kanaat getirmişti. Bak da gör, nasıl olmuştur o bozguncuların sonu!


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}