» 39 / Zümer  47:

Kuran Sırası: 39
İniş Sırası: 59
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75

 » 39 / Zümer  Suresi: 47
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَلَوْ (VLV) = velev : ve eğer olsaydı
2. أَنَّ (ÊN) = enne : ve eğer olsaydı
3. لِلَّذِينَ (LLZ̃YN) = lilleƶīne : o kimseler için ki
4. ظَلَمُوا (ƵLMVE) = Zelemū : zulmedenlerin
5. مَا (ME) = mā : bulunanların
6. فِي (FY) = fī :
7. الْأَرْضِ (ELÊRŽ) = l-erDi : yeryüzünde
8. جَمِيعًا (CMYAE) = cemīǎn : tümü
9. وَمِثْلَهُ (VMS̃LH) = ve miṧlehu : ve bir misli daha
10. مَعَهُ (MAH) = meǎhu : onunla beraber
11. لَافْتَدَوْا (LEFTD̃VE) = lāftedev : mutlaka fidye verirlerdi
12. بِهِ (BH) = bihi : onu
13. مِنْ (MN) = min : -dan (kurtulmak için)
14. سُوءِ (SVÙ) = sū'i : kötü
15. الْعَذَابِ (ELAZ̃EB) = l-ǎƶābi : azab-
16. يَوْمَ (YVM) = yevme : günü
17. الْقِيَامَةِ (ELGYEMT) = l-ḳiyāmeti : kıyamet
18. وَبَدَا (VBD̃E) = ve bedā : ve karşılarına çıkmıştır
19. لَهُمْ (LHM) = lehum : onların
20. مِنَ (MN) = mine : -tan
21. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah-
22. مَا (ME) = mā : şeyler
23. لَمْ (LM) = lem : hiç
24. يَكُونُوا (YKVNVE) = yekūnū :
25. يَحْتَسِبُونَ (YḪTSBVN) = yeHtesibūne : hesabetmedikleri
ve eğer olsaydı | ve eğer olsaydı | o kimseler için ki | zulmedenlerin | bulunanların | | yeryüzünde | tümü | ve bir misli daha | onunla beraber | mutlaka fidye verirlerdi | onu | -dan (kurtulmak için) | kötü | azab- | günü | kıyamet | ve karşılarına çıkmıştır | onların | -tan | Allah- | şeyler | hiç | | hesabetmedikleri |

[] [] [] [ƵLM] [] [] [ERŽ] [CMA] [MS̃L] [] [FD̃Y] [] [] [SVE] [AZ̃B] [YVM] [GVM] [BD̃V] [] [] [] [] [] [KVN] [ḪSB]
VLV ÊN LLZ̃YN ƵLMVE ME FY ELÊRŽ CMYAE VMS̃LH MAH LEFTD̃VE BH MN SVÙ ELAZ̃EB YVM ELGYEMT VBD̃E LHM MN ELLH ME LM YKVNVE YḪTSBVN

velev enne lilleƶīne Zelemū l-erDi cemīǎn ve miṧlehu meǎhu lāftedev bihi min sū'i l-ǎƶābi yevme l-ḳiyāmeti ve bedā lehum mine llahi lem yekūnū yeHtesibūne
ولو أن للذين ظلموا ما في الأرض جميعا ومثله معه لافتدوا به من سوء العذاب يوم القيامة وبدا لهم من الله ما لم يكونوا يحتسبون

 » 39 / Zümer  Suresi: 47
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولو | VLV velev ve eğer olsaydı And if
أن | ÊN enne ve eğer olsaydı And if
للذين | LLZ̃YN lilleƶīne o kimseler için ki those who
ظلموا ظ ل م | ƵLM ƵLMVE Zelemū zulmedenlerin did wrong
ما | ME bulunanların (had) whatever
في | FY (is) in
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi yeryüzünde the earth
جميعا ج م ع | CMA CMYAE cemīǎn tümü all
ومثله م ث ل | MS̃L VMS̃LH ve miṧlehu ve bir misli daha and (the) like of it
معه | MAH meǎhu onunla beraber with it,
لافتدوا ف د ي | FD̃Y LEFTD̃VE lāftedev mutlaka fidye verirlerdi they would ransom
به | BH bihi onu with it
من | MN min -dan (kurtulmak için) from
سوء س و ا | SVE SVÙ sū'i kötü (the) evil
العذاب ع ذ ب | AZ̃B ELAZ̃EB l-ǎƶābi azab- (of) the punishment
يوم ي و م | YVM YVM yevme günü (on the) Day
القيامة ق و م | GVM ELGYEMT l-ḳiyāmeti kıyamet (of) the Resurrection.
وبدا ب د و | BD̃V VBD̃E ve bedā ve karşılarına çıkmıştır And (will) appear
لهم | LHM lehum onların to them
من | MN mine -tan from
الله | ELLH llahi Allah- Allah
ما | ME şeyler what
لم | LM lem hiç not
يكونوا ك و ن | KVN YKVNVE yekūnū they had
يحتسبون ح س ب | ḪSB YḪTSBVN yeHtesibūne hesabetmedikleri taken into account.

39:47 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve eğer olsaydı | ve eğer olsaydı | o kimseler için ki | zulmedenlerin | bulunanların | | yeryüzünde | tümü | ve bir misli daha | onunla beraber | mutlaka fidye verirlerdi | onu | -dan (kurtulmak için) | kötü | azab- | günü | kıyamet | ve karşılarına çıkmıştır | onların | -tan | Allah- | şeyler | hiç | | hesabetmedikleri |

[] [] [] [ƵLM] [] [] [ERŽ] [CMA] [MS̃L] [] [FD̃Y] [] [] [SVE] [AZ̃B] [YVM] [GVM] [BD̃V] [] [] [] [] [] [KVN] [ḪSB]
VLV ÊN LLZ̃YN ƵLMVE ME FY ELÊRŽ CMYAE VMS̃LH MAH LEFTD̃VE BH MN SVÙ ELAZ̃EB YVM ELGYEMT VBD̃E LHM MN ELLH ME LM YKVNVE YḪTSBVN

velev enne lilleƶīne Zelemū l-erDi cemīǎn ve miṧlehu meǎhu lāftedev bihi min sū'i l-ǎƶābi yevme l-ḳiyāmeti ve bedā lehum mine llahi lem yekūnū yeHtesibūne
ولو أن للذين ظلموا ما في الأرض جميعا ومثله معه لافتدوا به من سوء العذاب يوم القيامة وبدا لهم من الله ما لم يكونوا يحتسبون

[] [] [] [ظ ل م] [] [] [ا ر ض] [ج م ع] [م ث ل] [] [ف د ي] [] [] [س و ا] [ع ذ ب] [ي و م] [ق و م] [ب د و] [] [] [] [] [] [ك و ن] [ح س ب]

 » 39 / Zümer  Suresi: 47
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولو | VLV velev ve eğer olsaydı And if
Vav,Lam,Vav,
6,30,6,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
COND – conditional particle
الواو عاطفة
حرف شرط
أن | ÊN enne ve eğer olsaydı And if
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب من اخوات «ان»
للذين | LLZ̃YN lilleƶīne o kimseler için ki those who
Lam,Lam,Zel,Ye,Nun,
30,30,700,10,50,
P – prefixed preposition lām
REL – masculine plural relative pronoun
جار ومجرور
ظلموا ظ ل م | ƵLM ƵLMVE Zelemū zulmedenlerin did wrong
Zı,Lam,Mim,Vav,Elif,
900,30,40,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ما | ME bulunanların (had) whatever
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
في | FY (is) in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi yeryüzünde the earth
Elif,Lam,,Re,Dad,
1,30,,200,800,
"N – genitive feminine noun → Earth"
اسم مجرور
جميعا ج م ع | CMA CMYAE cemīǎn tümü all
Cim,Mim,Ye,Ayn,Elif,
3,40,10,70,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
ومثله م ث ل | MS̃L VMS̃LH ve miṧlehu ve bir misli daha and (the) like of it
Vav,Mim,Se,Lam,He,
6,40,500,30,5,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
الواو عاطفة
اسم منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
معه | MAH meǎhu onunla beraber with it,
Mim,Ayn,He,
40,70,5,
LOC – accusative location adverb
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
ظرف مكان منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لافتدوا ف د ي | FD̃Y LEFTD̃VE lāftedev mutlaka fidye verirlerdi they would ransom
Lam,Elif,Fe,Te,Dal,Vav,Elif,
30,1,80,400,4,6,1,
EMPH – emphatic prefix lām
V – 3rd person masculine plural (form VIII) perfect verb
PRON – subject pronoun
اللام لام التوكيد
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
به | BH bihi onu with it
Be,He,
2,5,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
من | MN min -dan (kurtulmak için) from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
سوء س و ا | SVE SVÙ sū'i kötü (the) evil
Sin,Vav,,
60,6,,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
العذاب ع ذ ب | AZ̃B ELAZ̃EB l-ǎƶābi azab- (of) the punishment
Elif,Lam,Ayn,Zel,Elif,Be,
1,30,70,700,1,2,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
يوم ي و م | YVM YVM yevme günü (on the) Day
Ye,Vav,Mim,
10,6,40,
"N – accusative masculine noun → Day of Resurrection"
اسم منصوب
القيامة ق و م | GVM ELGYEMT l-ḳiyāmeti kıyamet (of) the Resurrection.
Elif,Lam,Gaf,Ye,Elif,Mim,Te merbuta,
1,30,100,10,1,40,400,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
وبدا ب د و | BD̃V VBD̃E ve bedā ve karşılarına çıkmıştır And (will) appear
Vav,Be,Dal,Elif,
6,2,4,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض
لهم | LHM lehum onların to them
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
من | MN mine -tan from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
الله | ELLH llahi Allah- Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
ما | ME şeyler what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
لم | LM lem hiç not
Lam,Mim,
30,40,
NEG – negative particle
حرف نفي
يكونوا ك و ن | KVN YKVNVE yekūnū they had
Ye,Kef,Vav,Nun,Vav,Elif,
10,20,6,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «يكون»
يحتسبون ح س ب | ḪSB YḪTSBVN yeHtesibūne hesabetmedikleri taken into account.
Ye,Ha,Te,Sin,Be,Vav,Nun,
10,8,400,60,2,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form VIII) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَلَوْ: ve eğer olsaydı | أَنَّ: ve eğer olsaydı | لِلَّذِينَ: o kimseler için ki | ظَلَمُوا: zulmedenlerin | مَا: bulunanların | فِي: | الْأَرْضِ: yeryüzünde | جَمِيعًا: tümü | وَمِثْلَهُ: ve bir misli daha | مَعَهُ: onunla beraber | لَافْتَدَوْا: mutlaka fidye verirlerdi | بِهِ: onu | مِنْ: -dan (kurtulmak için) | سُوءِ: kötü | الْعَذَابِ: azab- | يَوْمَ: günü | الْقِيَامَةِ: kıyamet | وَبَدَا: ve karşılarına çıkmıştır | لَهُمْ: onların | مِنَ: -tan | اللَّهِ: Allah- | مَا: şeyler | لَمْ: hiç | يَكُونُوا: | يَحْتَسِبُونَ: hesabetmedikleri |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ولو WLW ve eğer olsaydı | أن ÊN ve eğer olsaydı | للذين LLZ̃YN o kimseler için ki | ظلموا ƵLMWE zulmedenlerin | ما ME bulunanların | في FY | الأرض ELÊRŽ yeryüzünde | جميعا CMYAE tümü | ومثله WMS̃LH ve bir misli daha | معه MAH onunla beraber | لافتدوا LEFTD̃WE mutlaka fidye verirlerdi | به BH onu | من MN -dan (kurtulmak için) | سوء SWÙ kötü | العذاب ELAZ̃EB azab- | يوم YWM günü | القيامة ELGYEMT kıyamet | وبدا WBD̃E ve karşılarına çıkmıştır | لهم LHM onların | من MN -tan | الله ELLH Allah- | ما ME şeyler | لم LM hiç | يكونوا YKWNWE | يحتسبون YḪTSBWN hesabetmedikleri |
Kırık Meal (Okunuş) : |velev: ve eğer olsaydı | enne: ve eğer olsaydı | lilleƶīne: o kimseler için ki | Zelemū: zulmedenlerin | : bulunanların | : | l-erDi: yeryüzünde | cemīǎn: tümü | ve miṧlehu: ve bir misli daha | meǎhu: onunla beraber | lāftedev: mutlaka fidye verirlerdi | bihi: onu | min: -dan (kurtulmak için) | sū'i: kötü | l-ǎƶābi: azab- | yevme: günü | l-ḳiyāmeti: kıyamet | ve bedā: ve karşılarına çıkmıştır | lehum: onların | mine: -tan | llahi: Allah- | : şeyler | lem: hiç | yekūnū: | yeHtesibūne: hesabetmedikleri |
Kırık Meal (Transcript) : |VLV: ve eğer olsaydı | ÊN: ve eğer olsaydı | LLZ̃YN: o kimseler için ki | ƵLMVE: zulmedenlerin | ME: bulunanların | FY: | ELÊRŽ: yeryüzünde | CMYAE: tümü | VMS̃LH: ve bir misli daha | MAH: onunla beraber | LEFTD̃VE: mutlaka fidye verirlerdi | BH: onu | MN: -dan (kurtulmak için) | SVÙ: kötü | ELAZ̃EB: azab- | YVM: günü | ELGYEMT: kıyamet | VBD̃E: ve karşılarına çıkmıştır | LHM: onların | MN: -tan | ELLH: Allah- | ME: şeyler | LM: hiç | YKVNVE: | YḪTSBVN: hesabetmedikleri |
Abdulbaki Gölpınarlı : Yeryüzünde ne varsa hepsi ve onlarla berâber de daha bir misli, zulmedenlerin olsa kıyâmet günü, azâbın kötülüğünü giderip kurtulmak için elbette bağışlarlardı; ve o gün, onların hiç hesaplamadıkları şeyler, Allah tarafından karşılarına çıkarılıverecek.
Adem Uğur : Eğer yerde ne varsa hepsi ve onunla birlikte bir misli daha o zulmedenlerin olsaydı, kıyamet gününde azabın fenalığından (kurtulmak için) elbette bunları fedâ ederlerdi. Halbuki (o gün) onlar için, Âllah tarafından, hiç hesaba katmadıkları şeyler ortaya çıkmıştır.
Ahmed Hulusi : Eğer ki yeryüzündekilerin tümü ve onunla beraber onun misli daha, o zulmedenlerin olsa, elbette onu, kıyamet sürecindeki azabın kötüsünden (kurtulmak için) fidye verirlerdi! (Çünkü) Allâh'tan hiç ummadıkları şey onların karşısına çıktı!
Ahmet Tekin : Eğer yeryüzündekilerin hepsi ve onunla birlikte bir misli daha, baskı, zulüm ve işkenceyle, temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlimlerin, müşriklerin, âsilerin, inkârcıların, hakka riayet etmeyenlerin, haksızlık edenlerin olsaydı, Kıyamet gününde o dehşetli azaptan kurtulmak için elbette bunların hepsini feda ederlerdi. Ne var ki, hiç hesaba katmadıkları şeyler, korkunç gazaplar, azaplar Allah tarafından karşılarına çıkarılır.
Ahmet Varol : Yeryüzünde olanların tümü ve bir o kadarı daha zulmedenlerin olsaydı, kıyamet günü, o kötü azaptan (kurtulmak için) feda ederlerdi. (Çünkü) Allah'tan, hiç hesap etmedikleri şeyler karşılarına çıkmıştır.
Ali Bulaç : Eğer yeryüzünde olanların tümü ve bununla birlikte bir katı daha zalimlerin olmuş olsaydı, kıyamet günü o kötü azabtan (kurtulmak amacıyla) gerçekten bunları fidye olarak verirlerdi. Oysa, onların hiç hesaba katmadıkları şeyler, Allah'tan kendileri için açığa çıkmıştır.
Ali Fikri Yavuz : Eğer bütün arzdakiler -bir misli beraber- o kâfirlerin olsa, kıyamet günü azabın kötülüğünden kurtulmak için onu mutlak feda ederlerdi. Artık zannetmedikleri bir azab, Allah tarafından onlar için meydana çıkmıştır.
Bekir Sadak : Yeryuzunde olanlarin hepsi ve bir misli daha zalimlerin olmus olsa, kiyamet gunundeki kotu azap icin fidye verseler kabul edilmez. Allah katindan onlara, hic hesaplamadiklari seyler beliriverir.
Celal Yıldırım : Eğer yeryüzünde olan (kıymetlerin) hepsi ve bir misli de beraber o zâlimlerin olsaydı. Kıyamet günündeki azabın kötülüğünden kurtulmak için onu fidye olarak verirlerdi. Onların hesaplayamadıkları şeyler Allah'tan kendilerine beliriverecek.
Diyanet İşleri : Eğer yeryüzünde bulunan her şey tümüyle ve onlarla beraber bir o kadarı da zulmedenlerin olsa, kıyamet günü kötü azaptan kurtulmak için elbette onları verirlerdi. Artık, hiç hesap etmedikleri şeyler Allah tarafından karşılarına çıkmıştır.
Diyanet İşleri (eski) : Yeryüzünde olanların hepsi ve bir misli daha zalimlerin olmuş olsa, kıyamet günündeki kötü azap için fidye verseler kabul edilmez. Allah katından onlara, hiç hesaplamadıkları şeyler beliriverir.
Diyanet Vakfi : Eğer yerde ne varsa hepsi ve onunla birlikte bir misli daha o zulmedenlerin olsaydı, kıyamet gününde azabın fenalığından (kurtulmak için) elbette bunları fedâ ederlerdi. Halbuki (o gün) onlar için, Allah tarafından, hiç hesaba katmadıkları şeyler ortaya çıkmıştır.
Edip Yüksel : Zalimler, yerdekilerin tümüne ve hatta onun bir katına daha sahip olsaydı bile, Diriliş Gününün o müthiş azabından kurtulmak için onu fidye olarak vereceklerdi. Kendilerine, ALLAH tarafından hiç beklemedikleri bir şey gösterilecektir
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Eğer bütün yeryüzündekiler ve bir o kadarı da beraber o zulmedenlerin olsaydı, kıyamet günü azabın kötülüğünden kurtulmak için onu mutlaka feda ederlerdi. Ancak ne var ki, hiç hesaba katmadıkları şeyler, Allah tarafından karşılarına çıkarılır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ve eğer bütün yeryüzünde olanlar ve onlarla birlikte bir o kadar daha o zulmedenlerin olsa, kıyamet günü azabın fenalığından kurtulmak için onu mutlaka feda ederlerdi. Ama karşılarına Allah tarafından hiç hesap etmedikleri şeyler çıkarılacaktır.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve eğer bütün Arzdakiler, bir misli de beraber o zulmedenlerin olsa Kıyamet günü azâbın fenalığından kurtulmak için onu mutlak feda ederlerdi zuhur edib de kendilerine Allahdan hiç hisab etmedikleri, nesneler
Fizilal-il Kuran : Eğer yeryüzünde olanların hepsi ve onunla birlikte bir misli daha fazlası da zalimlerin olsaydı; kıyamet günündeki kötü azabdan kurtulmak için onu fidye olarak verirlerdi. Çünkü hiç hesap etmedikleri şeyler Allah tarafından karşılarına çıkarılmıştır.
Gültekin Onan : Eğer yeryüzünde olanların tümü ve bununla birlikte bir katı daha zalimlerin olmuş olsaydı, kıyamet günü o kötü azabtan (kurtulmak amacıyla) gerçekten bunları fidye olarak verirlerdi. Oysa, onların hiç hesaba katmadıkları şeyler, Tanrı'dan kendileri için açığa çıkmıştır.
Hakkı Yılmaz : "Ve eğer bütün yeryüzündekiler ve onunla birlikte bir o kadarı da şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapan o kişilerin olsaydı, kıyâmet günü azabın kötülüğünden kurtulmak için onu kesinlikle kurtulmalık verirlerdi. Ve onların hiç hesaba katmadıkları şeyler, Allah tarafından onlar için meydana çıkarılır. "
Hasan Basri Çantay : Eğer yerde ne varsa hepsi ve onunla birlikde bir misli daha o zulmedenlerin (elinde) olsaydı kıyamet gününde (uğrayacakları) azâbin kötülüğünden (kurtulmak için) elbette bunları feda ederlerdi. Halbuki (o gün) onlar için Allahdan hiç de zannetmeyecekleri (nice) şeyler zühûra gelmişdir (gelecekdir).
Hayrat Neşriyat : Eğer yeryüzünde bulunanların hepsi ve onunla berâber bir misli daha gerçekten zulmedenlerin olsa, kıyâmet günü azâbın kötülüğünden (kurtulmak için) onu fedâ ederlerdi. Artık Allah tarafından, hiç hesâba katmakta olmadıkları şeyler (Cehennem azâbı) onlara görünmüştür.
İbni Kesir : Yeryüzünde olanların hepsi ve bir misli daha zalimlerin olsaydı; kıyamet günündeki kötü azab için elbette bunları fidye verirlerdi. Halbuki Allah katından onlara hiç hesablamadıkları şeyler belirmiştir.
İskender Evrenosoğlu : Ve eğer yeryüzünde olanların hepsi ve onlar kadarı daha birlikte zalimlerin olsaydı, kıyâmet günü kötü azaba karşı (kurtulmak için) onları mutlaka fidye olarak verirlerdi. Ve hesaba katmadıkları şeyler, Allah tarafından karşılarına çıkarılacaktır.
Muhammed Esed : Fakat eğer o zalimler yeryüzündeki her şeye ve (hatta) iki misli fazlasına sahip olsalardı, onu Kıyamet Günü (başlarına gelecek) korkunç bela için fidye olarak teklif ederlerdi; çünkü daha önce hiç hesaba almadıkları şey (o zaman) Allah tarafından karşılarına çıkarılacak:
Ömer Nasuhi Bilmen : Eğer zulmetmiş olanlar için yerde olanların cümlesi ve onunla beraber onun bir misli de olacak olsa elbette ki, yevm-i Kıyamette azabın fenalığından dolayı (kurtuluş için) onu mutlaka feda ederlerdi ve onlar için Allah tarafından hiç de hesaba katmamış oldukları şeyler zuhûra gelmiş olacaktır.
Ömer Öngüt : Eğer yeryüzünde bulunanların hepsi ve bir o kadarı daha o zâlimlerin olsaydı, kıyamet günü o kötü azaptan kurtulmak için hepsini de fedâ ederlerdi. O gün Allah tarafından, hiç hesaba katmadıkları şeyler karşılarına çıkacaktır.
Şaban Piriş : Yeryüzünde bulunan şeylerin hepsi ve bir katı daha o zalimlerin olsaydı, kıyamet günü, azabın en kötüsünden kurtulmak için onu fidye olarak verirlerdi. Zira onlar için Allah’tan hiç hesap etmedikleri bir azap ortaya çıkmıştır.
Suat Yıldırım : O zalim kâfirler, dünyanın bütün malları ve imkânları kendilerinin olsa, hatta onların bir misli daha bulunsaydı, kıyamet gününde azabın kötülüğünden kurtulmak için, derhal fidye olarak verirlerdi. O gün onların hiç hesaba katmadıkları öyle şeyler Allah tarafından ortaya dökülür ki saymaya gelmez!
Süleyman Ateş : Eğer yeryüzünde bulunanların tümü ve onun bir misli daha zulmedenlerin olsaydı, kıyâmet günü o kötü azâbdan (kurtulmak için) onu mutlaka fidye verirlerdi. (Çünkü) hiç hesab etmedikleri şeyler, Allah'tan karşılarına çıkmıştır.
Tefhim-ul Kuran : Eğer yeryüzünde olanların tümü ve bununla birlikte bir katı daha zalimlerin olmuş olsaydı, kıyamet günü o kötü azabdan (kurtulmak amacıyla) gerçekten bunları fidye olarak verirlerdi. Oysa, onların hiç hesaba katmadıkları şeyler, Allah'tan kendileri için açığa çıkmıştır.
Ümit Şimşek : Yeryüzünde ne varsa hepsi, hattâ bir o kadarı daha o zulmedenlerin olsa, kıyamet gününde o kötü azaptan kurtulmak için hepsini feda ederlerdi. Çünkü hiç hesaba katmadıkları şey Allah tarafından karşılarına çıkmıştır.
Yaşar Nuri Öztürk : Eğer yerdekilerin tamamı ve beraberinde bir o kadarı, zulmedenlerin olsa, kıyamet günü azabın kötülüğünden kurtulmak için tümünü mutlaka fidye verirlerdi. Çünkü hiç hesaba katmadıkları şeyler, Allah tarafından karşılarına çıkarılmıştır.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}