» 39 / Zümer  Suresi:

Kuran Sırası: 39
İniş Sırası: 59

Kırık Meal (Okunuş) Meali
|tenzīlu: indirilmesi | l-kitābi: Kitabını | mine: tarafındandır | llahi: Allah | l-ǎzīzi: aziz | l-Hakīmi: hüküm ve hikmet sahibi | (39:1)
|innā: elbette biz | enzelnā: indirdik | ileyke: sana | l-kitābe: bu Kitabı | bil-Haḳḳi: hak ile | feǎ'budi: sen kulluk et | llahe: Allah'a | muḣliSen: halis kılarak | lehu: yalnız O'na | d-dīne: dini | (39:2)
|elā: iyi bil ki | lillahi: yalnız Allah'ındır | d-dīnu: din | l-ḣāliSu: halis | velleƶīne: ve kimseler | tteḣaƶū: edinen | min: | dūnihi: O'ndan başka | evliyā'e: dostlar | : | neǎ'buduhum: biz bunlara tapmıyoruz | illā: dışıda (bir sebeple) | liyuḳarribūnā: bizi yaklaştırmaları | ilā: | llahi: Allah'a | zulfā: daha yakın | inne: şüphesiz ki | llahe: Allah | yeHkumu: hükmünü verecektir | beynehum: onlar arasında | : | : ne ki | hum: onlar | fīhi: onun hakkında | yeḣtelifūne: ayrılığa düşüyorlar | inne: şüphesiz ki | llahe: Allah | : | yehdī: doğru yola iletmez | men: olanı | huve: o | kāƶibun: yalancı | keffārun: nankör | (39:3)
|lev: eğer | erāde: isteseydi | llahu: Allah | en: | yetteḣiƶe: edinmek | veleden: çocuk | lāSTafā: elbette seçerdi | mimmā: | yeḣluḳu: yarattıklarından | : ne | yeşā'u: diliyorsa | subHānehu: O (bundan münezzehtir) yücedir | huve: O | llahu: Allah'tır | l-vāHidu: tek | l-ḳahhāru: kahredici | (39:4)
|ḣaleḳa: yarattı | s-semāvāti: gökleri | vel'erDe: ve yeri | bil-Haḳḳi: hak ile | yukevviru: örter | l-leyle: geceyi | ǎlā: üzerine | n-nehāri: gündüzün | ve yukevviru: ve örter | n-nehāra: gündüzü | ǎlā: üzerine | l-leyli: gecenin | ve seḣḣara: ve buyruğu altına almıştır | ş-şemse: güneşi | velḳamera: ve ayı | kullun: her biri | yecrī: akıp gitmektedir | liecelin: süreye kadar | musemmen: belli bir | elā: iyi bil ki | huve: O | l-ǎzīzu: azizdir | l-ğaffāru: ve çok bağışlayandır | (39:5)
|ḣaleḳakum: sizi yarattı | min: -dan | nefsin: can- | vāHidetin: bir tek | ṧumme: sonra | ceǎle: meydana getirdi | minhā: ondan | zevcehā: eşini | ve enzele: ve indirdi | lekum: sizin için | mine: -dan | l-en'ǎāmi: davarlar- | ṧemāniyete: sekiz | ezvācin: çift | yeḣluḳukum: ve sizi yaratmaktadır | : | buTūni: karınlarında | ummehātikum: annelerinizin | ḣalḳan: yaratılışla | min: | beǎ'di: sonra | ḣalḳin: bir yaratılıştan | : içinde | Zulumātin: karanlık(lar) | ṧelāṧin: üç | ƶālikumu: işte budur | llahu: Allah | rabbukum: Rabbiniz | lehu: O'nundur | l-mulku: mülk | : yoktur | ilāhe: tanrı | illā: dışında | huve: O'nun | feennā: nasıl? | tuSrafūne: çevriliyorsunuz | (39:6)
|in: eğer | tekfurū: inkar ederseniz | feinne: şüphesiz | llahe: Allah | ğaniyyun: zengindir | ǎnkum: sizden | ve lā: fakat | yerDā: razı olmaz | liǐbādihi: kulları için | l-kufra: küfre | ve in: ve eğer | teşkurū: şükrederseniz | yerDehu: ona razı olur | lekum: sizin için | ve lā: | teziru: (günahını) çekmez | vāziratun: hiçbir günahkar | vizra: günahını | uḣrā: diğerinin | ṧumme: sonra | ilā: | rabbikum: Rabbinizedir | merciǔkum: dönüşünüz | feyunebbiukum: size haber verir | bimā: şeyleri | kuntum: olduğunuz | teǎ'melūne: yapıyorlar | innehu: çünkü O | ǎlīmun: bilir | biƶāti: özünü | S-Sudūri: göğüslerin | (39:7)
|ve iƶā: zaman | messe: dokunduğu | l-insāne: insana | Durrun: bir zarar | deǎā: hemen du'a eder | rabbehu: Rabbine | munīben: içtenlikle yönelerek | ileyhi: O'na | ṧumme: sonra | iƶā: zaman | ḣavvelehu: ona verdiği | niǎ'meten: bir ni'met | minhu: kendisinden | nesiye: unutur | : | kāne: olduğunu | yed'ǔ: yalvarmakta | ileyhi: O'na | min: | ḳablu: önceden | ve ceǎle: ve koşar | lillahi: Allah'a | endāden: eşler | liyuDille: saptırmak için | ǎn: -ndan | sebīlihi: O'nun yolu- | ḳul: de ki | temetteǎ': yaşa | bikufrike: küfrünle | ḳalīlen: azıcık | inneke: şüphesiz sen | min: -ndan(sın) | eSHābi: halkı- | n-nāri: ateş | (39:8)
|emmen: yoksa gibi midir? | huve: o | ḳānitun: ibadet eden | ānā'e: sa'atlerinde | l-leyli: gece | sāciden: secde ederek | ve ḳāimen: ve ayakta durarak | yeHƶeru: korkan | l-āḣirate: ahiretten | ve yercū: ve uman | raHmete: rahmetini | rabbihi: Rabbinin | ḳul: de ki | hel: -midir? | yestevī: eşit- | elleƶīne: kimselerle | yeǎ'lemūne: bilen(lerle) | velleƶīne: ve kimseler | : | yeǎ'lemūne: bilmeyen(ler) | innemā: doğrusu ancak | yeteƶekkeru: öğüt alır | ūlū: sahipleri | l-elbābi: sağduyu | (39:9)
|ḳul: de ki | : EY/HEY/AH | ǐbādi: kullarım | elleƶīne: | āmenū: inanan | tteḳū: korkun | rabbekum: Rabbinizden | lilleƶīne: kimselere vardır | eHsenū: güzel davranan(lara) | : | hāƶihi: bu | d-dunyā: dünyada | Hasenetun: güzellik | ve erDu: ve yeri | llahi: Allah'ın | vāsiǎtun: geniştir | innemā: ancak | yuveffā: ödenecektir | S-Sābirūne: sabredenlere | ecrahum: ödülleri | biğayri: olmaksızın | Hisābin: hesabı | (39:10)
|ḳul: de ki | innī: muhakkak bana | umirtu: emredildi | en: | eǎ'bude: kulluk etmem | llahe: Allah'a | muḣliSen: halis kılarak | lehu: yalnız O'na | d-dīne: dini | (39:11)
|ve umirtu: ve bana emredildi | lien: | ekūne: olmam | evvele: ilki | l-muslimīne: müslümanların | (39:12)
|ḳul: de ki | innī: elbette ben | eḣāfu: korkarım | in: eğer | ǎSaytu: isyan edersem | rabbī: Rabbime | ǎƶābe: azabından | yevmin: bir günün | ǎZīmin: büyük | (39:13)
|ḳuli: de ki | llahe: Allah'a | eǎ'budu: kulluk ediyorum | muḣliSen: halis kılarak | lehu: yalnız O'na | dīnī: dinimi | (39:14)
|feǎ'budū: siz de kulluk edin | : | şi'tum: dilediğinize | min: | dūnihi: O'ndan başka | ḳul: de ki | inne: şüphesiz | l-ḣāsirīne: ziyan edenlerdir | elleƶīne: | ḣasirū: ziyana uğrayanlar | enfusehum: kendilerini | ve ehlīhim: ve ailelerini | yevme: günü | l-ḳiyāmeti: kıyamet | elā: dikkat edin | ƶālike: işte | huve: bu | l-ḣusrānu: bir ziyandır | l-mubīnu: apaçık | (39:15)
|lehum: onların vardır | min: | fevḳihim: üstlerinden | Zulelun: gölgeler | mine: -ten | n-nāri: ateş- | ve min: ve | teHtihim: altlarından | Zulelun: (ateşten) gölgeler | ƶālike: işte | yuḣavvifu: korkutur | llahu: Allah | bihi: bu durumdan | ǐbādehu: kullarını | : EY/HEY/AH | ǐbādi: kullarım | fetteḳūni: benden korkun | (39:16)
|velleƶīne: kimselere | ctenebū: kaçınan(lara) | T-Tāğūte: Tağut'a | en: | yeǎ'budūhā: kulluk etmekten | ve enābū: ve yönelenlere | ilā: | llahi: Allah'a | lehumu: onlar için vardır | l-buşrā: müjde | febeşşir: müjdele | ǐbādi: kullarımı | (39:17)
|elleƶīne: onlar ki | yestemiǔne: dinlerler | l-ḳavle: sözü | feyettebiǔne: ve uyarlar | eHsenehu: onun en güzeline | ulāike: işte onlar | elleƶīne: kimselerdir | hedāhumu: doğru yola ilettikleri | llahu: Allah'ın | ve ulāike: ve işte | hum: onlar | ūlū: sahipleridir | l-elbābi: sağduyu | (39:18)
|efemen: kimse mi? | Haḳḳa: hak olan | ǎleyhi: üzerine | kelimetu: kararı | l-ǎƶābi: azab | efeente: sen mi? | tunḳiƶu: kurtaracaksın | men: bulunanı | : | n-nāri: ateşte | (39:19)
|lākini: fakat | elleƶīne: onlar ki | tteḳav: korkarlar | rabbehum: Rablerinden | lehum: onlara vardır | ğurafun: odalar | min: | fevḳihā: üstüste | ğurafun: odalar | mebniyyetun: yapılmış | tecrī: akmaktadır | min: | teHtihā: altından | l-enhāru: ırmaklar | veǎ'de: (bu) va'didir | llahi: Allah'ın | : | yuḣlifu: caymaz | llahu: Allah | l-mīǎāde: va'dinden | (39:20)
|elem: | tera: görmedin mi? | enne: şüphesiz | llahe: Allah | enzele: indirdi | mine: -ten | s-semāi: gök- | māen: bir su | fe selekehu: sonra onu geçirdi | yenābīǎ: kaynaklara | : içindeki | l-erDi: yerin | ṧumme: sonra | yuḣricu: çıkarıyor | bihi: onunla | zer'ǎn: ekin | muḣtelifen: çeşitli | elvānuhu: renklerde | ṧumme: sonra | yehīcu: (ekin) kurur | fe terāhu: ve onu görürsün | muSferran: sararmış | ṧumme: sonra | yec'ǎluhu: onu yapar | HuTāmen: bir çöp | inne: şüphesiz | : vardır | ƶālike: bunda | leƶikrā: bir ibret | liūlī: sahipleri için | l-elbābi: sağduyu | (39:21)
|efemen: kimse değil midir? | şeraHa: açtığı | llahu: Allah'ın | Sadrahu: göğsünü | lilislāmi: İslam'a | fehuve: o | ǎlā: üzerinde | nūrin: bir nur | min: -nden | rabbihi: Rabbi- | feveylun: yazıklar olsun | lilḳāsiyeti: katılaşmış olanlara | ḳulūbuhum: yürekleri | min: karşı | ƶikri: anmağa | llahi: Allah'ı | ulāike: onlar | : içindedirler | Delālin: bir sapıklık | mubīnin: apaçık | (39:22)
|Allahu: Allah | nezzele: indirdi | eHsene: en güzelini | l-Hadīṧi: sözün | kitāben: bir Kitap halinde | muteşābihen: birbirine benzer | meṧāniye: ikişerli | teḳşeǐrru: ürperir | minhu: ondan | culūdu: derileri | elleƶīne: kimselerin | yeḣşevne: korkanların | rabbehum: Rablerinden | ṧumme: sonra | telīnu: yumuşar | culūduhum: derileri | ve ḳulūbuhum: ve kalbleri | ilā: | ƶikri: zikrine | llahi: Allah'ın | ƶālike: işte bu | hudā: rehberidir | llahi: Allah'ın | yehdī: doğru yola iletir | bihi: bununla | men: kimseyi | yeşā'u: dilediği | ve men: ama kimi | yuDlili: sapıklığında bırakırsa | llahu: Allah | femā: artık olmaz | lehu: ona | min: hiçbir | hādin: yol gösteren | (39:23)
|efemen: kimse mi? | yetteḳī: korunmağa çalışan | bivechihi: yüzüyle | sū'e: en kötü | l-ǎƶābi: azabdan | yevme: günü | l-ḳiyāmeti: kıyamet | ve ḳīle: ve denilir | liZZālimīne: zalimlere | ƶūḳū: tadın | : şeyleri | kuntum: olduğunuz | teksibūne: kazanıyor | (39:24)
|keƶƶebe: yalanladılar | elleƶīne: kimseler | min: | ḳablihim: onlardan öncekiler | feetāhumu: böylece onlara geldi | l-ǎƶābu: azab | min: | Hayṧu: bir yönden | : | yeş'ǔrūne: hiç farkına varmadıkları | (39:25)
|feeƶāḳahumu: onlara taddırdı | llahu: Allah | l-ḣizye: rezillik | : | l-Hayāti: hayatında | d-dunyā: dünya | veleǎƶābu: azabı ise | l-āḣirati: ahiret | ekberu: daha büyüktür | lev: keşke | kānū: | yeǎ'lemūne: bilselerdi | (39:26)
|veleḳad: ve andolsun | Derabnā: biz anlattık | linnāsi: insanlara | : | hāƶā: bu | l-ḳurāni: Kur'an'da | min: | kulli: her | meṧelin: temsili | leǎllehum: umulur ki | yeteƶekkerūne: öğüt alırlar | (39:27)
|ḳur'ānen: Kur'an'dır (bu) | ǎrabiyyen: Arapça | ğayra: olmayan | ƶī: | ǐvecin: pürüzü | leǎllehum: umulur ki | yetteḳūne: sakınırlar | (39:28)
|Derabe: örnek verdi | llahu: Allah | meṧelen: (şöyle bir) misalle | raculen: bir adam (köle) | fīhi: | şurakā'u: ortakları | muteşākisūne: birbiriyle çekişen | ve raculen: ve bir adam | selemen: bağlı olan | liraculin: yalnız bir kişiye | hel: midir? | yesteviyāni: eşit | meṧelen: ikisinin durumu | l-Hamdu: hamd | lillahi: yalnız Allah'a mahsustur | bel: fakat | ekṧeruhum: çokları | : | yeǎ'lemūne: bilmiyorlar | (39:29)
|inneke: şüphesiz sen | meyyitun: öleceksin | ve innehum: ve onlar da | meyyitūne: ölecekler | (39:30)
|ṧumme: sonra | innekum: şüphesiz siz | yevme: günü | l-ḳiyāmeti: kıyamet | ǐnde: divanında | rabbikum: Rabbinizin | teḣteSimūne: davalaşacaksınız | (39:31)
|femen: kim olabilir? | eZlemu: daha zalim | mimmen: kimseden | keƶebe: yalan uydurandan | ǎlā: hakkında | llahi: Allah | ve keƶƶebe: ve yalanlayandan | biS-Sidḳi: doğruyu | : zaman | cā'ehu: kendisine geldiği | eleyse: yok mudur? | : | cehenneme: cehennemde | meṧven: bir yer | lilkāfirīne: kafirler için | (39:32)
|velleƶī: ve kimseler | cā'e: getiren(ler) | biS-Sidḳi: doğruyu | ve Saddeḳa: ve doğrulayanlar | bihi: onu | ulāike: işte | humu: onlardır | l-mutteḳūne: korunanlar | (39:33)
|lehum: onlara vardır | : her şey | yeşā'ūne: diledikleri | ǐnde: yanında | rabbihim: Rablerinin | ƶālike: işte budur | cezā'u: mükafatı | l-muHsinīne: güzel davrananların | (39:34)
|liyukeffira: örtmesi içindir | llahu: Allah'ın | ǎnhum: onlardan | esvee: en kötülerini | lleƶī: | ǎmilū: yaptıklarının | ve yecziyehum: ve mükafatlandırması içindir | ecrahum: ecirlerini | bieHseni: en güzeliyle | lleƶī: | kānū: olduklarının | yeǎ'melūne: yapıyorlar | (39:35)
|eleyse: değil mi? | llahu: Allah | bikāfin: kâfi | ǎbdehu: kuluna | ve yuḣavvifūneke: ve seni korkutuyorlar | bielleƶīne: kinselerle | min: | dūnihi: O'ndan başka | ve men: ve kimi | yuDlili: şaşırtırsa | llahu: Allah | femā: artık olmaz | lehu: onu | min: hiçbir | hādin: yola getiren | (39:36)
|ve men: ve kime | yehdi: yol gösterirse | llahu: Allah | femā: artık olmaz | lehu: onu | min: hiçbir | muDillin: şaşırtan | eleyse: değil midir? | llahu: Allah | biǎzīzin: aziz | ƶī: sahibi | ntiḳāmin: intikam | (39:37)
|velein: ve andolsun şayet | seeltehum: onlara sorsan | men: kim? | ḣaleḳa: yarattı | s-semāvāti: gökleri | vel'erDe: ve yeri | leyeḳūlunne: elbette derler | llahu: Allah | ḳul: de ki | eferaeytum: o halde gördünüz mü? | : şeyleri | ted'ǔne: yalvardığınız | min: | dūni: başka | llahi: Allah'tan | in: eğer | erādeniye: bana istese | llahu: Allah | biDurrin: bir zarar vermek | hel: mı? | hunne: onlar | kāşifātu: kaldıracaklar | Durrihi: O'nun zararını | ev: yahut | erādenī: bana dilese | biraHmetin: bir rahmet | hel: mı? | hunne: onlar | mumsikātu: durduracaklar | raHmetihi: O'nun rahmetini | ḳul: de ki | Hasbiye: bana yeter | llahu: Allah | ǎleyhi: O'na | yetevekkelu: dayanırlar | l-mutevekkilūne: tevekkül edenler | (39:38)
|ḳul: de ki | : EY/HEY/AH | ḳavmi: kavmim | ǎ'melū: yapın | ǎlā: göre | mekānetikum: durumunuza | innī: elbette ben de | ǎāmilun: yapıyorum | fesevfe: yakında | teǎ'lemūne: bileceksiniz | (39:39)
|men: kime? | ye'tīhi: geliyor | ǎƶābun: azab | yuḣzīhi: onu rezil eden | ve yeHillu: ve (kimin) konuyor? | ǎleyhi: üzerine | ǎƶābun: azab | muḳīmun: sürekli | (39:40)
|innā: elbette biz | enzelnā: indirdik | ǎleyke: sana | l-kitābe: Kitabı | linnāsi: insanlar için | bil-Haḳḳi: hak ile | femeni: artık kim | htedā: doğru yola gelirse | felinefsihi: kendi yararınadır | ve men: ve kim de | Delle: saparsa | feinnemā: şüphesiz | yeDillu: sapmış olur | ǎleyhā: kendi zararına | ve mā: ve değil(sin) | ente: sen | ǎleyhim: onların üzerinde | bivekīlin: vekil | (39:41)
|Allahu: Allah | yeteveffā: vefat ettirir | l-enfuse: canları | Hīne: sırasında | mevtihā: ölümleri | velletī: ve kimseleri | lem: | temut: ölmeyen(leri) | : | menāmihā: uykularında | feyumsiku: sonra yanında tutar | lletī: kimseleri | ḳaDā: hükmettiği | ǎleyhā: üzerlerinde | l-mevte: ölümüne | ve yursilu: ve salıverir | l-uḣrā: ötekilerini | ilā: kadar | ecelin: bir süreye | musemmen: belirli | inne: şüphesiz | : vardır | ƶālike: bunda | lāyātin: ibretler | liḳavmin: bir toplum için | yetefekkerūne: düşünen | (39:42)
|emi: yoksa | tteḣaƶū: -mi edindiler? | min: | dūni: başka | llahi: Allah'tan | şufeǎā'e: şefa'atçiler | ḳul: de ki | evelev: bile mi? | kānū: olsalar | : | yemlikūne: onlar malik olmayan | şey'en: hiçbir şeye | ve lā: ve | yeǎ'ḳilūne: düşünmeyen | (39:43)
|ḳul: de ki | lillahi: Allah'ındır | ş-şefāǎtu: şefa'at | cemīǎn: tamamen | lehu: O'nundur | mulku: mülkü | s-semāvāti: göklerin | vel'erDi: ve yerin | ṧumme: sonra | ileyhi: O'na | turceǔne: döndürüleceksiniz | (39:44)
|ve iƶā: ve zaman | ƶukira: anıldığı | llahu: Allah | veHdehu: tek olarak | şmeezzet: ürker | ḳulūbu: kalbleri | elleƶīne: kimselerin | : | yu'minūne: inanmayan(ların) | bil-āḣirati: ahirete | ve iƶā: ve zaman | ƶukira: anıldığı | elleƶīne: kimseler | min: | dūnihi: O'ndan başka | iƶā: hemen | hum: onlar | yestebşirūne: sevinirler | (39:45)
|ḳuli: de ki | llahumme: Allah'ım | fāTira: yoktan var eden | s-semāvāti: gökleri | vel'erDi: ve yeri | ǎālime: bilen | l-ğaybi: görülmeyeni | ve şşehādeti: ve görüleni | ente: (ancak) sen | teHkumu: hükmedersin | beyne: arasında | ǐbādike: kullarının | : | : şeylerde | kānū: oldukları | fīhi: hakkında | yeḣtelifūne: ayrılığa düştükleri | (39:46)
|velev: ve eğer olsaydı | enne: ve eğer olsaydı | lilleƶīne: o kimseler için ki | Zelemū: zulmedenlerin | : bulunanların | : | l-erDi: yeryüzünde | cemīǎn: tümü | ve miṧlehu: ve bir misli daha | meǎhu: onunla beraber | lāftedev: mutlaka fidye verirlerdi | bihi: onu | min: -dan (kurtulmak için) | sū'i: kötü | l-ǎƶābi: azab- | yevme: günü | l-ḳiyāmeti: kıyamet | ve bedā: ve karşılarına çıkmıştır | lehum: onların | mine: -tan | llahi: Allah- | : şeyler | lem: hiç | yekūnū: | yeHtesibūne: hesabetmedikleri | (39:47)
|ve bedā: ve görünmüştür | lehum: kendilerine | seyyiātu: kötülükleri | : | kesebū: yaptıkları işlerin | ve Hāḳa: ve kuşatmıştır | bihim: onları | : şey | kānū: oldukları | bihi: onunla | yestehziūne: alay ediyor(lar) | (39:48)
|feiƶā: zaman | messe: dokunduğu | l-insāne: insana | Durrun: bir zarar | deǎānā: bize du'a eder | ṧumme: sonra | iƶā: vakit | ḣavvelnāhu: ona verdiğimiz | niǎ'meten: bir ni'met | minnā: bizden | ḳāle: der | innemā: elbette | ūtītuhu: bu bana verildi | ǎlā: sayesinde | ǐlmin: bilgi(m) | bel: hayır | hiye: o | fitnetun: bir imtihandır | velākinne: fakat | ekṧerahum: çokları | : | yeǎ'lemūne: bilmiyorlar | (39:49)
|ḳad: elbette | ḳālehā: bunu demişlerdi | elleƶīne: kimseler | min: | ḳablihim: onlardan öncekiler | femā: ama olmadı | eğnā: yararı | ǎnhum: kendilerine | : şeyler | kānū: | yeksibūne: kazandıkları | (39:50)
|feeSābehum: sonra başlarına geldi | seyyiātu: kötülükleri | : | kesebū: kazandıklarının | velleƶīne: kimselere | Zelemū: zulmedenlere | min: | hā'ulā'i: bunlardan | seyuSībuhum: erişecektir | seyyiātu: kötülükleri | : | kesebū: yaptıklarının | ve mā: ve değillerdir | hum: onlar | bimuǎ'cizīne: engel olacak | (39:51)
|evelem: mi? | yeǎ'lemū: bilmediler | enne: elbette | llahe: Allah | yebsuTu: açar | r-rizḳa: rızkı | limen: kimseye | yeşā'u: dilediği | ve yeḳdiru: ve kısar | inne: şüphesiz | : vardır | ƶālike: bunda | lāyātin: ibretler | liḳavmin: bir toplum için | yu'minūne: inanan | (39:52)
|ḳul: de ki | : EY/HEY/AH | ǐbādiye: kullarım | elleƶīne: | esrafū: aşırı giden | ǎlā: karşı | enfusihim: nefislerine | : asla | teḳneTū: umut kesmeyin | min: -nden | raHmeti: rahmeti- | llahi: Allah'ın | inne: şüphesiz | llahe: Allah | yeğfiru: bağışlar | ƶ-ƶunūbe: günahları | cemīǎn: bütün | innehu: çünkü O | huve: O | l-ğafūru: çok bağışlayandır | r-raHīmu: çok esirgeyendir | (39:53)
|ve enībū: ve dönün | ilā: | rabbikum: Rabbinize | ve eslimū: ve teslim olun | lehu: O'na | min: | ḳabli: önce | en: | ye'tiyekumu: size gelip çatmadan | l-ǎƶābu: azab | ṧumme: sonra | : asla | tunSarūne: size yardım edilmez | (39:54)
|vettebiǔ: ve uyun | eHsene: en güzeline | : | unzile: indirilenin | ileykum: size | min: -den | rabbikum: Rabbiniz- | min: | ḳabli: önce | en: | ye'tiyekumu: size gelmezden | l-ǎƶābu: azab | beğteten: ansızın | veentum: ve siz | : hiç | teş'ǔrūne: farkına varmadan | (39:55)
|en: | teḳūle: demesinden (sakının) | nefsun: nefsin | : EY/HEY/AH | Hasratā: Pişmanlık/Dert | ǎlā: dolayı | : | ferraTtu: kusur edişimden | : | cenbi: yanında | llahi: Allah'ın | ve in: ve gerçekten | kuntu: ben oldum | lemine: kimselerden | s-sāḣirīne: alay edenlerden | (39:56)
|ev: yahut | teḳūle: demesinden | lev: şayet | enne: elbette | llahe: Allah | hedānī: bana hidayet etseydi | lekuntu: ben olurdum | mine: -den | l-mutteḳīne: muttakiler- | (39:57)
|ev: yahut | teḳūle: demesinden | Hīne: zaman | terā: gördüğü | l-ǎƶābe: azabı | lev: keşke | enne: gerçekten | : benim için olsaydı | kerraten: bir kez daha (dönüş) | feekūne: böylece olsaydım | mine: -den | l-muHsinīne: güzel hareket edenler- | (39:58)
|belā: hayır | ḳad: elbette | cā'etke: sana geldi | āyātī: ayetlerim | fekeƶƶebte: fakat sen yalanladın | bihā: onları | vestekberte: ve büyüklük tasladın | ve kunte: ve oldun | mine: -den | l-kāfirīne: nankörler- | (39:59)
|ve yevme: ve günü | l-ḳiyāmeti: kıyamet | terā: görürsün | elleƶīne: | keƶebū: yalan uyduranların | ǎlā: karşı | llahi: Allah'a | vucūhuhum: yüzlerini | musveddetun: kapkara | eleyse: yok mudur? | : | cehenneme: cehennemde | meṧven: bir yer | lilmutekebbirīne: kibirlenenler için | (39:60)
|ve yuneccī: ve kurtarır | llahu: Allah | elleƶīne: kimseleri | tteḳav: korunanları | bimefāzetihim: başarılarıyle | : | yemessuhumu: onlara dokunmaz | s-sū'u: kötülük | ve lā: ve | hum: onlar | yeHzenūne: üzülmezler | (39:61)
|Allahu: Allah | ḣāliḳu: yaratıcısıdır | kulli: her | şey'in: şeyin | ve huve: ve O | ǎlā: üzerine | kulli: her | şey'in: şey | vekīlun: vekildir | (39:62)
|lehu: O'nundur | meḳālīdu: anahtarları | s-semāvāti: göklerin | vel'erDi: ve yerin | velleƶīne: ve kimseler | keferū: inkar eden(ler) | biāyāti: ayetlerini | llahi: Allah'ın | ulāike: işte | humu: onlardır | l-ḣāsirūne: ziyana uğrayanlar | (39:63)
|ḳul: de ki | efeğayra: başkasına mı? | llahi: Allah'tan | te'murūnnī: bana emrediyorsunuz | eǎ'budu: kulluk etmemi | eyyuhā: ey | l-cāhilūne: cahiller | (39:64)
|veleḳad: ve elbette | ūHiye: şöyle vahyedildi | ileyke: sana | ve ilā: ve | elleƶīne: kimselere | min: | ḳablike: senden önceki | lein: andolsun eğer | eşrakte: ortak koşarsan | leyeHbeTanne: boşa çıkar | ǎmeluke: amelin | veletekūnenne: ve olursun | mine: -den | l-ḣāsirīne: kaybedenler- | (39:65)
|beli: hayır | llahe: Allah'a | feǎ'bud: kulluk et | ve kun: ve ol | mine: den | ş-şākirīne: şükredenler- | (39:66)
|ve mā: ve | ḳaderū: takdir edemediler | llahe: Allah'ı | Haḳḳa: gereği gibi | ḳadrihi: O'nun kadrini | vel'erDu: ve yer | cemīǎn: tamamen | ḳabDetuhu: O'nun avucu içindedir | yevme: günü | l-ḳiyāmeti: kıyamet | ve ssemāvātu: ve gökler | meTviyyātun: dürülmüştür | biyemīnihi: sağ elinde | subHānehu: O münezzehtir | ve teǎālā: ve yücedir | ǎmmā: -ndan | yuşrikūne: onların ortak koştukları- | (39:67)
|ve nufiḣa: ve üflenir | : | S-Sūri: Sur'a | feSaǐḳa: sonra ölür (bayılır) | men: olanlar | : | s-semāvāti: göklerde | ve men: ve olanlar | : | l-erDi: yerde | illā: dışında | men: kimseler | şā'e: dilediği | llahu: Allah'ın | ṧumme: sonra | nufiḣa: üflenir | fīhi: ona | uḣrā: bir daha | fe iƶā: birden | hum: onlar | ḳiyāmun: kalkmış | yenZurūne: bakıyorlardır | (39:68)
|ve eşraḳati: ve parlar | l-erDu: yer | binūri: nuru ile | rabbihā: Rabbinin | ve vuDiǎ: ve (ortaya) konur | l-kitābu: Kitap | ve cī'e: ve getirilir | bin-nebiyyīne: peygamberler | ve şşuhedā'i: ve şahidler | ve ḳuDiye: ve hükmedilir | beynehum: aralarında | bil-Haḳḳi: adaletle | ve hum: ve onlara | : asla | yuZlemūne: haksızlık edilmez | (39:69)
|ve vuffiyet: ve tam verilir | kullu: her | nefsin: nefse | : karşılığı | ǎmilet: yaptığının | ve huve: ve O | eǎ'lemu: en iyi bilendir | bimā: | yef'ǎlūne: onların ne yaptıklarını | (39:70)
|ve sīḳa: ve sürülürler | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | ilā: | cehenneme: cehenneme | zumeran: bölük bölük | Hattā: nihayet | iƶā: zaman | cā'ūhā: oraya geldikleri | futiHat: açılır | ebvābuhā: kapıları | ve ḳāle: ve şöyle der | lehum: onlara | ḣazenetuhā: onun bekçileri | elem: -mi? | ye'tikum: gelmedi- | rusulun: elçiler | minkum: kendi aranızdan | yetlūne: okuyan | ǎleykum: size | āyāti: ayetlerini | rabbikum: Rabbinizin | ve yunƶirūnekum: ve sizi uyaran | liḳā'e: kavuşacağınıza | yevmikum: gününüze | hāƶā: bu | ḳālū: derler | belā: evet | velākin: ama | Haḳḳat: hak olmuştur | kelimetu: sözü | l-ǎƶābi: azab | ǎlā: üzerine | l-kāfirīne: kafirler | (39:71)
|ḳīle: denilir | dḣulū: girin | ebvābe: kapılarından | cehenneme: cehennemin | ḣālidīne: ebedi kalmak üzere | fīhā: içinde | fe bi'se: ne kötüdür | meṧvā: yeri | l-mutekebbirīne: kibirlenenlerin | (39:72)
|ve sīḳa: ve sevk edilirler | elleƶīne: kimseler | tteḳav: korunan(lar) | rabbehum: Rablerinin (azabından) | ilā: | l-cenneti: cennete | zumeran: bölük bölük | Hattā: nihayet | iƶā: zaman | cā'ūhā: geldikleri | ve futiHat: ve açılır | ebvābuhā: onun kapıları | ve ḳāle: ve derler | lehum: onlara | ḣazenetuhā: onun bekçileri | selāmun: selam | ǎleykum: size | Tibtum: (ne) hoşsunuz | fedḣulūhā: buraya girin | ḣālidīne: ebedi kalmak üzere | (39:73)
|ve ḳālū: ve derler | l-Hamdu: hamdolsun | lillahi: Allah'a | lleƶī: "o ki;" | Sadeḳanā: bize yerine getirdi | veǎ'dehu: verdiği sözünü | ve evraṧenā: ve bizi varis kıldı | l-erDe: yurda | netebevveu: oturacağımız | mine: (-ten) | l-cenneti: cennet | Hayṧu: yerinde | neşā'u: dilediğimiz | feniǎ'me: ne güzeldir | ecru: ücreti | l-ǎāmilīne: çalışanların | (39:74)
|ve terā: ve görürsün | l-melāikete: meleklerin | Hāffīne: dönerek | min: | Havli: çevresinde | l-ǎrşi: Arşın | yusebbiHūne: tesbih ettiklerini | biHamdi: hamd ile | rabbihim: Rablerini | ve ḳuDiye: ve hükmedilir | beynehum: aralarında | bil-Haḳḳi: hak ile | ve ḳīle: ve denilir | l-Hamdu: Hamd | lillahi: Allah'a'dır | rabbi: Rabbi | l-ǎālemīne: alemlerin | (39:75)


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{sure_meali.php}