Kırık Meal (Okunuş) Meali |
|
|khyǎS: Kaf ha ya 'ayn sad | (19:1) | |
|ƶikru: bu, anmasıdır | raHmeti: rahmetini | rabbike: Rabbinin | ǎbdehu: kulu | zekeriyyā: Zekeriyya'ya | (19:2) | |
|iƶ: hani | nādā: yalvarmıştı | rabbehu: Rabbine | nidā'en: bir seslenişle | ḣafiyyen: gizli | (19:3) | |
|ḳāle: dedi | rabbi: Rabbim | innī: şüphesiz ben | vehene: gevşedi | l-ǎZmu: kemik(lerim) | minnī: benim | veşteǎle: ve tutuştu | r-ra'su: başım | şeyben: ihtiyarlık aleviyle | velem: ve | ekun: olmadım | biduǎāike: sana du'a ile | rabbi: Rabbim | şeḳiyyen: bahtsız | (19:4) | |
|ve innī: doğrusu ben | ḣiftu: korktum | l-mevāliye: yerime geçecek yakınlarımdan | min: | verāī: arkamdan | ve kāneti: ve | mraetī: karım da | ǎāḳiran: kısırdır | feheb: (Ne olur) lutfet | lī: bana | min: | ledunke: katından | veliyyen: bir veli(aht) | (19:5) | |
|yeriṧunī: bana mirasçı olsun | ve yeriṧu: ve mirasçı olsun | min: | āli: oğullarına | yeǎ'ḳūbe: Ya'kub | vec'ǎlhu: ve onu yap | rabbi: Rabbim | raDiyyen: razı olduklarından | (19:6) | |
|yā: EY/HEY/AH | zekeriyyā: Zekeriyya | innā: şüphesiz biz | nubeşşiruke: sana müjdeleriz | biğulāmin: bir oğul | ismuhu: onun adı | yeHyā: Yahya'dır | lem: | nec'ǎl: yapmadık | lehu: ona | min: | ḳablu: daha önce | semiyyen: adaş | (19:7) | |
|ḳāle: dedi ki | rabbi: Rabbim | ennā: nasıl olur? | yekūnu: | lī: benim | ğulāmun: oğlum | vekāneti: ve | mraetī: karım da | ǎāḳiran: kısırdır | ve ḳad: ve gerçekten | beleğtu: ben ulaştım | mine: | l-kiberi: ihtiyarlığın | ǐtiyyen: son sınırına | (19:8) | |
|ḳāle: dedi ki | keƶālike: öyledir | ḳāle: dedi | rabbuke: senin Rabbin | huve: O | ǎleyye: bana | heyyinun: kolaydır | ve ḳad: ve gerçekten | ḣaleḳtuke: seni de yaratmıştım | min: | ḳablu: daha önce | velem: ve değilken | teku: sen | şey'en: hiçbir şey | (19:9) | |
|ḳāle: dedi | rabbi: Rabbim | c'ǎl: (öyle ise) ver | lī: bana | āyeten: bir işaret | ḳāle: dedi | āyetuke: senin işaretin | ellā: | tukellime: konuşamamandır | n-nāse: insanlarla | ṧelāṧe: üç | leyālin: gece | seviyyen: sapasağlam olduğun halde | (19:10) | |
|feḣarace: çıkıp | ǎlā: karşısına | ḳavmihi: kavminin | mine: -den | l-miHrābi: ma'bed- | fe evHā: işaret etti | ileyhim: onlara | en: diye | sebbiHū: tesbih edin | bukraten: sabah | ve ǎşiyyen: ve akşam | (19:11) | |
|yā: EY/HEY/AH | yeHyā: YaHya | ḣuƶi: tut | l-kitābe: Kitabı | biḳuvvetin: kuvvetle | ve āteynāhu: ve ona verdik | l-Hukme: hikmet | Sabiyyen: çocuk iken | (19:12) | |
|ve Hanānen: ve bir rahmet | min: | ledunnā: katımızdan | ve zekāten: ve temizlik | ve kāne: ve oldu | teḳiyyen: sakınan (bir kimse) | (19:13) | |
|ve berran: ve iyilik ediciydi | bivālideyhi: ana babasına | velem: ve | yekun: değildi | cebbāran: baş kaldıran | ǎSiyyen: bir zorba | (19:14) | |
|ve selāmun: selam olsun! | ǎleyhi: ona | yevme: gün | vulide: doğduğu | ve yevme: ve gün | yemūtu: öleceği | ve yevme: ve gün | yub'ǎṧu: kaldırılacağı | Hayyen: diri olarak | (19:15) | |
|veƶkur: an (hatırla) | fī: | l-kitābi: Kitapta | meryeme: Meryem'i | iƶi: bir zaman | ntebeƶet: o ayrılıp çekilmişti | min: | ehlihā: ailesinden | mekānen: bir yere | şerḳiyyen: doğu yönünde | (19:16) | |
|fetteḣaƶet: çekmişti | min: | dūnihim: onlarla arasına | Hicāben: bir perde | feerselnā: biz de gönderdik | ileyhā: ona | rūHanā: ruhumuzu (Cebrail'i) | fetemeṧṧele: göründü | lehā: ona | beşeran: bir insan şeklinde | seviyyen: düzgün | (19:17) | |
|ḳālet: (Meryem) dedi ki | innī: şüphesiz ben | eǔƶu: sığınırım | bir-raHmāni: Rahman'a | minke: senden | in: eğer | kunte: isen | teḳiyyen: korkuyor | (19:18) | |
|ḳāle: dedi ki | innemā: sadece | enā: ben | rasūlu: elçisiyim | rabbiki: Rabbinin | liehebe: hediye edeyim diye | leki: sana | ğulāmen: bir erkek çocuğu | zekiyyen: tertemiz | (19:19) | |
|ḳālet: dedi | ennā: nasıl | yekūnu: olur | lī: benim | ğulāmun: oğlum | velem: | yemsesnī: bana dokunmadı | beşerun: bir insan | velem: ve | eku: ben değilim | beğiyyen: iffetsiz | (19:20) | |
|ḳāle: dedi | keƶāliki: öyledir | ḳāle: dedi | rabbuki: Rabbin | huve: O | ǎleyye: bana | heyyinun: kolaydır | velinec'ǎlehu: onu kılmak için | āyeten: bir mu'cize | linnāsi: insanlara | ve raHmeten: ve bir rahmet | minnā: bizden | ve kāne: ve olup | emran: iş | meḳDiyyen: karara bağlanarak | (19:21) | |
|feHamelethu: ona gebe kaldı | fentebeƶet: ve çekildi | bihi: onunla | mekānen: bir yere | ḳaSiyyen: uzak | (19:22) | |
|feecā'ehā: ve onu getirdi | l-meḣāDu: doğum sancısı | ilā: | ciƶ'ǐ: dalı(nın altı)na | n-neḣleti: bir hurma | ḳālet: dedi | yā: EY/HEY | leytenī: keşke ben | mittu: ölseydim | ḳable: önce | hāƶā: bundan | ve kuntu: ve idim | nesyen: unutulsa | mensiyyen: unutulanlar gibi | (19:23) | |
|fenādāhā: ona şöyle seslendi | min: | teHtihā: altından | ellā: | teHzenī: üzülme | ḳad: gerçekten | ceǎle: var etti | rabbuki: Rabbin | teHteki: alt tarafında | seriyyen: bir su arkı | (19:24) | |
|ve huzzī: silkele | ileyki: sana doğru | biciƶ'ǐ: dalını | n-neḣleti: hurma | tusāḳiT: dökülsün | ǎleyki: üzerine | ruTaben: olgun hurma | ceniyyen: taze | (19:25) | |
|fekulī: ye | veşrabī: ve iç | ve ḳarrī: ve aydın olsun | ǎynen: gözün | fe immā: eğer | terayinne: görürsen | mine: -dan | l-beşeri: insanlar- | eHaden: birini | feḳūlī: de ki | innī: şüphesiz ben | neƶertu: adadım | lirraHmāni: Rahman için | Savmen: oruç | felen: asla | ukellime: konuşmayacağım | l-yevme: bugün | insiyyen: hiçbir insanla | (19:26) | |
|feetet: getirdi | bihi: onu | ḳavmehā: kavmine | teHmiluhu: taşıyarak | ḳālū: dediler | yā : EY/HEY/AH | meryemu: Meryem | leḳad: gerçekten | ci'ti: sen yaptın | şey'en: bir iş | feriyyen: tuhaf, korkunç | (19:27) | |
|yā: EY/HEY/AH | uḣte: kızkardeşi | hārūne: Harun'un | mā: | kāne: değildi | ebūki: baban | mrae: bir adam | sev'in: kötü | ve mā: ve | kānet: değildi | ummuki: annen de | beğiyyen: iffetsiz | (19:28) | |
|feeşārat: (çocuğu) gösterdi | ileyhi: onlara | ḳālū: dediler ki | keyfe: nasıl | nukellimu: konuşuruz | men: kimseyle | kāne: olan | fī: | l-mehdi: beşikte | Sabiyyen: çocukla | (19:29) | |
|ḳāle: (Çocuk) dedi | innī: şüphesiz ben | ǎbdu: kuluyum | llahi: Allah'ın | ātāniye: bana verdi | l-kitābe: Kitabı | ve ceǎlenī: ve beni yaptı | nebiyyen: peygamber | (19:30) | |
|ve ceǎlenī: ve beni kıldı | mubāraken: bereketli | eyne: nerede | mā: | kuntu: olursam | ve evSānī: ve bana emretti | biS-Salāti: SaLâT ile/Destek ile | ve zzekāti: ve zekat/arınma ile | mā: | dumtu: olduğum sürece | Hayyen: sağ | (19:31) | |
|ve berran: ve iyilik eder (kıldı) | bivālidetī: anneme | velem: | yec'ǎlnī: ve beni yapmadı | cebbāran: bir zorba | şeḳiyyen: baş kaldıran | (19:32) | |
|ve sselāmu: ve esenlik verilmiştir | ǎleyye: bana | yevme: gün | vulidtu: doğduğum | ve yevme: ve gün | emūtu: öleceğim | ve yevme: ve gün | ub'ǎṧu: kaldırılacağım | Hayyen: diri olarak | (19:33) | |
|ƶālike: işte | ǐysā: Îsa | bnu: oğlu | meryeme: Meryem | ḳavle: söz | l-Haḳḳi: gerçek | lleƶī: | fīhi: hakkında | yemterūne: şüphe edip ayrılığa düştükleri | (19:34) | |
|mā: | kāne: yakışmaz | lillahi: Allah'a | en: | yetteḣiƶe: edinmek | min: hiçbir | veledin: çocuk | subHānehu: O'nun şanı yücedir | iƶā: zaman | ḳaDā: hükmettiği | emran: bir işi | feinnemā: sadece | yeḳūlu: der | lehu: ona | kun: ol! | fe yekūnu: (o da) olur | (19:35) | |
|ve inne: ve şüphesiz | llahe: Allah | rabbī: benim Rabbimdir | ve rabbukum: ve sizin Rabbinizdir | feǎ'budūhu: O'na kulluk edin | hāƶā: işte budur | SirāTun: yol | musteḳīmun: dosdoğru | (19:36) | |
|feḣtelefe: ayrılığa düştüler | l-eHzābu: hizipler | min: | beynihim: kendi aralarından | feveylun: artık vay haline | lilleƶīne: kimselerin | keferū: inkar eden | min: ötürü | meşhedi: görmekten | yevmin: bir günü | ǎZīmin: büyük | (19:37) | |
|esmiǎ': ne güzel işitirler | bihim: onlar | ve ebSir: ne güzel görürler | yevme: gün | ye'tūnenā: bize geldikleri | lākini: ama | Z-Zālimūne: zalimler | l-yevme: bugün | fī: içindedirler | Delālin: sapıklık | mubīnin: apaçık | (19:38) | |
|ve enƶirhum: onları uyar | yevme: gününe (karşı) | l-Hasrati: hasret | iƶ: o zaman | ḳuDiye: hükmedilir | l-emru: işe | ve hum: onlar | fī: içinde iken | ğafletin: gaflet | ve hum: ve onlar | lā: | yu'minūne: iman etmezlerken | (19:39) | |
|innā: ancak biz | neHnu: biz | neriṧu: varis oluruz | l-erDe: dünyaya | ve men: ve bulunanlara | ǎleyhā: onun üzerinde | ve ileynā: ve bize | yurceǔne: döndürülürler | (19:40) | |
|veƶkur: an (hatırla) | fī: | l-kitābi: Kitapta | ibrāhīme: İbrahim'i | innehu: gerçekten o | kāne: idi | Siddīḳan: çok doğru | nebiyyen: bir peygamber | (19:41) | |
|iƶ: hani | ḳāle: demişti ki | liebīhi: babasına | yā: EY/HEY/AH | ebeti: babacığım | lime: niçin? | teǎ'budu: tapıyorsun | mā: şeylere | lā: | yesmeǔ: işitmeyen | ve lā: ve | yubSiru: görmeyen | ve lā: ve | yuğnī: yararı olmayan | ǎnke: sana | şey'en: hiçbir | (19:42) | |
|yā: EY/HEY/AH | ebeti: babacığım | innī: bana | ḳad: elbette | cā'enī: bana geldi | mine: | l-ǐlmi: bir bilgi | mā: | lem: | ye'tike: sana gelmeyen | fettebiǎ'nī: bana uy | ehdike: seni ileteyim | SirāTen: bir yola | seviyyen: düzgün | (19:43) | |
|yā: EY/HEY/AH | ebeti: babacığım | lā: | teǎ'budi: tapma | ş-şeyTāne: şeytana | inne: çünkü | ş-şeyTāne: şeytan | kāne: | lirraHmāni: Rahman'a | ǎSiyyen: isyan etmiştir | (19:44) | |
|yā: EY/HEY/AH | ebeti: babacığım | innī: elbette ben | eḣāfu: korkuyorum | en: diye | yemesseke: sana dokunacak | ǎƶābun: bir azab | mine: -dan | r-raHmāni: Rahman- | fetekūne: o zaman olursun | lişşeyTāni: şeytanın | veliyyen: dostu | (19:45) | |
|ḳāle: dedi ki | erāğibun: yüz mü çeviriyorsun? | ente: sen | ǎn: -dan | ālihetī: benim tanrılarım- | yā: EY/HEY/AH | ibrāhīmu: İbrahim | lein: eğer | lem: | tentehi: vazgeçmezsen | leercumenneke: andolsun seni taşlarım | vehcurnī: benden ayrıl, git | meliyyen: uzun süre | (19:46) | |
|ḳāle: dedi | selāmun: selam | ǎleyke: sana | seesteğfiru: mağfiret dileyeceğim | leke: senin için | rabbī: Rabbimden | innehu: çünkü O | kāne: | bī: bana | Hafiyyen: çok lutufkardır | (19:47) | |
|ve eǎ'tezilukum: sizden ayrılıyorum | ve mā: ve | ted'ǔne: yalvardıklarınızdan | min: | dūni: başka | llahi: Allah'tan | ve ed'ǔ: ve yalnız yalvarıyorum | rabbī: Rabbime | ǎsā: umarım ki | ellā: | ekūne: olmam | biduǎā'i: yalvarmakla | rabbī: Rabbime | şeḳiyyen: bahtsız | (19:48) | |
|felemmā: ne zaman ki | ǎ'tezelehum: onlardan ayrıldı | ve mā: ve | yeǎ'budūne: onların taptıklarından | min: | dūni: başka | llahi: Allah'tan | vehebnā: biz armağan ettik | lehu: ona | isHāḳa: İshak'ı | ve yeǎ'ḳūbe: ve Ya'kub'u | ve kullen: ve hepsini | ceǎlnā: yaptık | nebiyyen: peygamber | (19:49) | |
|ve vehebnā: ve lutfettik | lehum: onlara | min: -den | raHmetinā: rahmetimiz- | ve ceǎlnā: ve verdik | lehum: onlar için | lisāne: dili | Sidḳin: bir doğruluk | ǎliyyen: yüce | (19:50) | |
|veƶkur: an | fī: | l-kitābi: Kitapta | mūsā: Musa'yı da | innehu: çünkü o | kāne: idi | muḣleSen: içi temiz | ve kāne: ve idi | rasūlen: bir peygamber | nebiyyen: nebi | (19:51) | |
|ve nādeynāhu: ve ona seslendik | min: | cānibi: tarafından | T-Tūri: Tur'un | l-eymeni: sağ | ve ḳarrabnāhu: ve onu yaklaştırdık | neciyyen: özel konuşmak için | (19:52) | |
|ve vehebnā: ve armağan ettik | lehu: ona | min: dolayı | raHmetinā: acıdığımızdan | eḣāhu: kardeşi | hārūne: Harun'u | nebiyyen: peygamber olarak | (19:53) | |
|veƶkur: an | fī: | l-kitābi: Kitapta | ismāǐyle: İsma'il'i de | innehu: Kİ o | kāne: -idi | Sādiḳa: sadık- | l-veǎ'di: vaade | ve kāne: ve -idi | rasūlen: risaleyi | nebiyyen: açıklayan/beyan eden | (19:54) | |
|ve kāne: ve -idi | ye'muru: emreder- | ehlehu: halklara | biS-Salāti: SaLâT ile/destek ile | ve zzekāti: zekat ile- | ve kāne: ve -idi | ǐnde: -katında- | rabbihi: Rabbleri- | merDiyyen: rızalanmışlık/rıza almışlık | (19:55) | |
|veƶkur: ve hatırla/an | fī: | l-kitābi: Kitapta | idrīse: İdris'i de | innehu: çünkü o | kāne: idi | Siddīḳan: çok doğru | nebiyyen: bir peygamber | (19:56) | |
|ve rafeǎ'nāhu: onu yükseltmiştik | mekānen: bir yere | ǎliyyen: yüce | (19:57) | |
|ulāike: işte bunlar | elleƶīne: kimselerdir | en'ǎme: ni'met verdiği | llahu: Allah'ın | ǎleyhim: kendilerine | mine: -den | n-nebiyyīne: peygamberler- | min: -nden | ƶurriyyeti: nesli- | ādeme: Adem | ve mimmen: ve kimselerdendir | Hamelnā: taşıdıklarımız | meǎ: ile beraber | nūHin: Nuh | ve min: ve | ƶurriyyeti: neslindendir | ibrāhīme: İbrahim | ve isrāīle: ve İsrail (Ya'kub) | ve mimmen: ve kimselerdendir | hedeynā: yol gösterdiğimiz | vectebeynā: ve seçtiğimiz | iƶā: zaman | tutlā: okunduğu | ǎleyhim: onlara | āyātu: ayetleri | r-raHmāni: Rahman'ın | ḣarrū: -düşer/yeredüşer | succeden: saygıyla- | ve bukiyyen: ve ağlar | (19:58) | |
|feḣalefe: Zira getirildi | min: -den/dan | beǎ'dihim: öncekilerine | ḣalfun: getirilen- | eDāǔ: Zai ettikleri | S-Salāte: SaLâtT/Destek | vettebeǔ: ve uydular | ş-şehevāti: şehvetlerine | fesevfe: yakında | yelḳavne: onlar bulacaklardır | ğayyen: kötülük | (19:59) | |
|illā: ancak | men: kimseler | tābe: tevbe eden | ve āmene: ve inananlar | ve ǎmile: ve yapanlar | SāliHen: iyi işler | feulāike: işte onlar | yedḣulūne: girecekler | l-cennete: cennete | ve lā: ve | yuZlemūne: haksızlığa uğratılmayacaklardır | şey'en: hiç | (19:60) | |
|cennāti: cennetleri(ne gireceklerdir) | ǎdnin: Adn | lletī: | veǎde: va'dettiği | r-raHmānu: Rahman'ın | ǐbādehu: kullarına | bil-ğaybi: gıyaben | innehu: şüphesiz O'nun | kāne: | veǎ'duhu: va'di | me'tiyyen: yerine gelecektir | (19:61) | |
|lā: | yesmeǔne: işitmezler | fīhā: orada | leğven: boş söz | illā: yalnızca | selāmen: selam | ve lehum: ve Onların | rizḳuhum: rızıkları da | fīhā: orada | bukraten: sabah | ve ǎşiyyen: ve akşam | (19:62) | |
|tilke: işte budur | l-cennetu: cennet | lletī: | nūriṧu: vereceğimiz | min: -dan | ǐbādinā: kullarımız- | men: | kāne: | teḳiyyen: korunanlara | (19:63) | |
|ve mā: ve | netenezzelu: biz inmeyiz | illā: dışında | biemri: emri | rabbike: Rabbinin | lehu: O'na aittir | mā: olan herşey | beyne: | eydīnā: önümüzde | ve mā: ve olan | ḣalfenā: arkamızda | ve mā: ve olan | beyne: arasında | ƶālike: bunlar | ve mā: asla değildir | kāne: | rabbuke: Rabbin | nesiyyen: unutkan | (19:64) | |
|rabbu: Rabbidir | s-semāvāti: göklerin | vel'erDi: yerin | ve mā: ve şeylerin | beynehumā: bunlar arasında bulunan | feǎ'budhu: O'na kulluk et | veSTabir: ve sabret | liǐbādetihi: O'na kullukta | hel: -musun? | teǎ'lemu: biliyor- | lehu: O'nun | semiyyen: adaşını | (19:65) | |
|ve yeḳūlu: ve diyor ki | l-insānu: insan | eiƶā: zaman mı? | mā: | mittu: öldüğüm | lesevfe: muhakkak | uḣracu: çıkarılacağım | Hayyen: diri olarak | (19:66) | |
|evelā: | yeƶkuru: düşünmüyor mu? | l-insānu: insan | ennā: bizim | ḣaleḳnāhu: onu yarattığımızı | min: | ḳablu: önceden | velem: ve | yeku: değilken | şey'en: hiçbir şey | (19:67) | |
|feverabbike: Rabbine andolsun ki | leneHşurannehum: onları mutlaka toplayacağız | ve şşeyāTīne: ve şeytanları | ṧumme: sonra | lenuHDirannehum: onları bulunduracağız | Havle: çevresinde | cehenneme: cehennemin | ciṧiyyen: diz çökmüş vaziyette | (19:68) | |
|ṧumme: sonra | lenenziǎnne: ayıracağız | min: | kulli: her | şīǎtin: milletten | eyyuhum: hangisinin | eşeddu: en çok | ǎlā: karşı | r-raHmāni: Rahman'a | ǐtiyyen: isyan edeni | (19:69) | |
|ṧumme: sonra | leneHnu: elbette biz | eǎ'lemu: daha iyi biliriz | bielleƶīne: kimlerin | hum: onlar | evlā: uygun olduğunu | bihā: oraya | Siliyyen: girmeğe | (19:70) | |
|ve in: ve yoktur | minkum: içinizden | illā: hiç kimse | vāriduhā: oraya gitmeyecek | kāne: (bu) | ǎlā: üzerine | rabbike: Rabbinin | Hatmen: bir borçtur | meḳDiyyen: kesin | (19:71) | |
|ṧumme: sonra | nuneccī: kurtarırız | elleƶīne: kimseleri | tteḳav: muttakileri (sakınanları) | ve neƶeru: ve bırakırız | Z-Zālimīne: zalimleri | fīhā: orada | ciṧiyyen: diz üstü çökmüş olarak | (19:72) | |
|ve iƶā: ve zaman | tutlā: okunduğu | ǎleyhim: onlara | āyātunā: ayetlerimiz | beyyinātin: açık açık | ḳāle: derler | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar edenler | lilleƶīne: kimseler için | āmenū: inanan(lar) | eyyu: hangisinin | l-ferīḳayni: iki topluluktan | ḣayrun: daha hayırlıdır | meḳāmen: makamı | ve eHsenu: ve daha güzeldir? | nediyyen: meclisi (mevkii) | (19:73) | |
|ve kem: ve nice | ehleknā: helak ettik | ḳablehum: onlardan önce | min: | ḳarnin: nesiller | hum: onlar | eHsenu: daha güzeldi | eṧāṧen: eşyaca | ve ri'yen: ve gösterişce | (19:74) | |
|ḳul: de ki | men: kim | kāne: ise | fī: içinde | D-Delāleti: sapıklık | felyemdud: süre versin | lehu: ona | r-raHmānu: Rahman | medden: bi süre | Hattā: nihayet | iƶā: zaman | raev: gördükleri | mā: şeyleri | yūǎdūne: va'dedildikleri | immā: ya | l-ǎƶābe: azabı | veimmā: veya | s-sāǎte: (duruşma) sa'ati(ni) | feseyeǎ'lemūne: bileceklerdir | men: kimin | huve: o | şerrun: daha kötüdür | mekānen: mekanı | ve eD'ǎfu: ve daha zayıftır | cunden: adamları | (19:75) | |
|ve yezīdu: ve artırır | llahu: Allah | elleƶīne: kimselerin | htedev: yola gelen(lerin) | huden: hidayetini | velbāḳiyātu: ve kalıcı olan | S-SāliHātu: yararlı işler | ḣayrun: daha hayırlıdır | ǐnde: yanında | rabbike: Rabbinin | ṧevāben: mükafat bakımından | ve ḣayrun: ve daha iyidir | meradden: varılacak yer bakımından | (19:76) | |
|eferaeyte: gördün mü? | lleƶī: kimseleri | kefera: inkar eden(leri) | biāyātinā: ayetlerimizi | ve ḳāle: ve diyeni | leūteyenne: bana verilecek | mālen: mal | ve veleden: ve evlad | (19:77) | |
|eTTaleǎ: bildi mi? | l-ğaybe: gaybı | emi: yoksa | tteḣaƶe: aldı mı? | ǐnde: huzurunda | r-raHmāni: Rahman'ın | ǎhden: bir söz | (19:78) | |
|kellā: hayır | senektubu: biz yazacağız | mā: şeyi | yeḳūlu: onun dediği | ve nemuddu: ve uzatacağız | lehu: onun için | mine: | l-ǎƶābi: azabı | medden: uzattıkça | (19:79) | |
|ve neriṧuhu: ve varis olacağız | mā: şeye | yeḳūlu: dediği | ve ye'tīnā: ve o bize gelecek | ferden: tek başına | (19:80) | |
|vetteḣaƶū: ve edindiler | min: | dūni: başka | llahi: Allah'tan | āliheten: tanrılar | liyekūnū: olsun diye | lehum: kendilerine | ǐzzen: itibar | (19:81) | |
|kellā: hayır | seyekfurūne: inkar edecekler | biǐbādetihim: bunların tapmalarını | ve yekūnūne: ve olacaklardır | ǎleyhim: bunlara | Didden: zıd | (19:82) | |
|elem: | tera: görmedin mi? | ennā: biz | erselnā: gönderdik | ş-şeyāTīne: şeytanları | ǎlā: üzerine | l-kāfirīne: kafirler | te'uzzuhum: onları kışkırtıyorlar | ezzen: kışkırttıkça | (19:83) | |
|felā: asla | teǎ'cel: acele etme | ǎleyhim: onlar hakkında | innemā: elbette | neǔddu: biz sayıyoruz | lehum: onlar için | ǎdden: saydıkça | (19:84) | |
|yevme: o gün | neHşuru: toplayacağız | l-mutteḳīne: muttakileri (sakınanları) | ilā: huzurunda | r-raHmāni: Rahmanın | vefden: konuk olarak | (19:85) | |
|ve nesūḳu: ve süreceğiz | l-mucrimīne: suçluları da | ilā: | cehenneme: cehenneme | virden: yaya ve susuz olarak | (19:86) | |
|lā: asla | yemlikūne: güçleri yetmeyecektir | ş-şefāǎte: şefa'ate | illā: dışındakilerin | meni: kimselerin | tteḣaƶe: alan | ǐnde: huzurunda | r-raHmāni: Rahman'ın | ǎhden: söz | (19:87) | |
|ve ḳālū: ve dediler | tteḣaƶe: edindi | r-raHmānu: Rahman | veleden: çocuk | (19:88) | |
|leḳad: andolsun ki | ci'tum: siz bulundunuz | şey'en: bir şeyde (cür'ette) | idden: pek kötü | (19:89) | |
|tekādu: neredeyse | s-semāvātu: gökler | yetefeTTarne: çatlayacak | minhu: ondan dolayı | ve tenşeḳḳu: ve yarılacak | l-erDu: yer | ve teḣirru: ve dağılacak | l-cibālu: dağlar | hedden: yıkılıp | (19:90) | |
|en: | deǎv: iddia etmelerinden | lirraHmāni: Rahman için | veleden: çocuk | (19:91) | |
|ve mā: ve | yenbeğī: yakışmaz | lirraHmāni: Rahman'a | en: | yetteḣiƶe: edinmek | veleden: çocuk | (19:92) | |
|in: | kullu: hepsi | men: kimselerin | fī: bulunan | s-semāvāti: göklerde | vel'erDi: ve yerde | illā: ancak | ātī: gelecektir | r-raHmāni: Rahman'a | ǎbden: kul olarak | (19:93) | |
|leḳad: muhakkak | eHSāhum: onları kuşatmış | ve ǎddehum: ve onları saymıştır | ǎdden: bir bir | (19:94) | |
|ve kulluhum: ve onların hepsi | ātīhi: O'na gelecektir | yevme: günü | l-ḳiyāmeti: kıyamet | ferden: tek başına | (19:95) | |
|inne: şüphesiz | elleƶīne: kimseler (için) | āmenū: inanan(lar) | ve ǎmilū: ve yapanlar (için) | S-SāliHāti: faydalı işler | seyec'ǎlu: yaratacaktır | lehumu: onlar için | r-raHmānu: Rahman | vudden: bir sevgi | (19:96) | |
|feinnemā: şüphesiz biz | yessernāhu: O'nu kolaylaştırdık | bilisānike: senin diline | litubeşşira: müjdelemen için | bihi: onunla | l-mutteḳīne: muttakileri (sakınanları) | ve tunƶira: ve uyarman için | bihi: onunla | ḳavmen: bir kavmi | ludden: inatçı | (19:97) | |
|ve kem: ve nicesini | ehleknā: helak ettik | ḳablehum: onlardan önce | min: | ḳarnin: nesillerden | hel: -musun? | tuHissu: hissediyor- | minhum: onlardan | min: hiç | eHadin: birini | ev: yahut | tesmeǔ: işitiyor (musun?) | lehum: onların | rikzen: cılız bir sesini | (19:98) | |