» 43 / Zuhruf  23:

Kuran Sırası: 43
İniş Sırası: 63
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89

 » 43 / Zuhruf  Suresi: 23
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَكَذَٰلِكَ (VKZ̃LK) = ve keƶālike : ve işte böyle
2. مَا (ME) = mā :
3. أَرْسَلْنَا (ÊRSLNE) = erselnā : göndermedik
4. مِنْ (MN) = min :
5. قَبْلِكَ (GBLK) = ḳablike : senden önce
6. فِي (FY) = fī : herhangi
7. قَرْيَةٍ (GRYT) = ḳaryetin : bir kente
8. مِنْ (MN) = min : hiçbir
9. نَذِيرٍ (NZ̃YR) = neƶīrin : uyarıcı
10. إِلَّا (ÎLE) = illā : dışında
11. قَالَ (GEL) = ḳāle : diyenlerden
12. مُتْرَفُوهَا (MTRFVHE) = mutrafūhā : oranın zenginleri
13. إِنَّا (ÎNE) = innā : elbette biz
14. وَجَدْنَا (VCD̃NE) = vecednā : bulduk
15. ابَاءَنَا ( ËBEÙNE) = ābā'enā : babalarımızı
16. عَلَىٰ (AL) = ǎlā : üzerinde
17. أُمَّةٍ (ÊMT) = ummetin : bir din
18. وَإِنَّا (VÎNE) = ve innā : ve biz de
19. عَلَىٰ (AL) = ǎlā :
20. اثَارِهِمْ ( ËS̃ERHM) = āṧārihim : onların izlerine
21. مُقْتَدُونَ (MGTD̃VN) = muḳtedūne : uyarız
ve işte böyle | | göndermedik | | senden önce | herhangi | bir kente | hiçbir | uyarıcı | dışında | diyenlerden | oranın zenginleri | elbette biz | bulduk | babalarımızı | üzerinde | bir din | ve biz de | | onların izlerine | uyarız |

[] [] [RSL] [] [GBL] [] [GRY] [] [NZ̃R] [] [GVL] [TRF] [] [VCD̃] [EBV] [] [EMM] [] [] [ES̃R] [GD̃V]
VKZ̃LK ME ÊRSLNE MN GBLK FY GRYT MN NZ̃YR ÎLE GEL MTRFVHE ÎNE VCD̃NE ËBEÙNE AL ÊMT VÎNE AL ËS̃ERHM MGTD̃VN

ve keƶālike erselnā min ḳablike ḳaryetin min neƶīrin illā ḳāle mutrafūhā innā vecednā ābā'enā ǎlā ummetin ve innā ǎlā āṧārihim muḳtedūne
وكذلك ما أرسلنا من قبلك في قرية من نذير إلا قال مترفوها إنا وجدنا آباءنا على أمة وإنا على آثارهم مقتدون

 » 43 / Zuhruf  Suresi: 23
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وكذلك | VKZ̃LK ve keƶālike ve işte böyle And thus
ما | ME not
أرسلنا ر س ل | RSL ÊRSLNE erselnā göndermedik We sent
من | MN min before you
قبلك ق ب ل | GBL GBLK ḳablike senden önce before you
في | FY herhangi in
قرية ق ر ي | GRY GRYT ḳaryetin bir kente a town
من | MN min hiçbir any
نذير ن ذ ر | NZ̃R NZ̃YR neƶīrin uyarıcı warner
إلا | ÎLE illā dışında except
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle diyenlerden said
مترفوها ت ر ف | TRF MTRFVHE mutrafūhā oranın zenginleri (the) wealthy ones of it,
إنا | ÎNE innā elbette biz """Indeed, we"
وجدنا و ج د | VCD̃ VCD̃NE vecednā bulduk [we] found
آباءنا ا ب و | EBV ËBEÙNE ābā'enā babalarımızı our forefathers
على | AL ǎlā üzerinde on
أمة ا م م | EMM ÊMT ummetin bir din a religion,
وإنا | VÎNE ve innā ve biz de and indeed, we
على | AL ǎlā [on]
آثارهم ا ث ر | ES̃R ËS̃ERHM āṧārihim onların izlerine their footsteps
مقتدون ق د و | GD̃V MGTD̃VN muḳtedūne uyarız "(are) following."""

43:23 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve işte böyle | | göndermedik | | senden önce | herhangi | bir kente | hiçbir | uyarıcı | dışında | diyenlerden | oranın zenginleri | elbette biz | bulduk | babalarımızı | üzerinde | bir din | ve biz de | | onların izlerine | uyarız |

[] [] [RSL] [] [GBL] [] [GRY] [] [NZ̃R] [] [GVL] [TRF] [] [VCD̃] [EBV] [] [EMM] [] [] [ES̃R] [GD̃V]
VKZ̃LK ME ÊRSLNE MN GBLK FY GRYT MN NZ̃YR ÎLE GEL MTRFVHE ÎNE VCD̃NE ËBEÙNE AL ÊMT VÎNE AL ËS̃ERHM MGTD̃VN

ve keƶālike erselnā min ḳablike ḳaryetin min neƶīrin illā ḳāle mutrafūhā innā vecednā ābā'enā ǎlā ummetin ve innā ǎlā āṧārihim muḳtedūne
وكذلك ما أرسلنا من قبلك في قرية من نذير إلا قال مترفوها إنا وجدنا آباءنا على أمة وإنا على آثارهم مقتدون

[] [] [ر س ل] [] [ق ب ل] [] [ق ر ي] [] [ن ذ ر] [] [ق و ل] [ت ر ف] [] [و ج د] [ا ب و] [] [ا م م] [] [] [ا ث ر] [ق د و]

 » 43 / Zuhruf  Suresi: 23
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وكذلك | VKZ̃LK ve keƶālike ve işte böyle And thus
Vav,Kef,Zel,Lam,Kef,
6,20,700,30,20,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
P – prefixed preposition ka
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
الواو عاطفة
جار ومجرور
ما | ME not
Mim,Elif,
40,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
أرسلنا ر س ل | RSL ÊRSLNE erselnā göndermedik We sent
,Re,Sin,Lam,Nun,Elif,
,200,60,30,50,1,
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
من | MN min before you
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
قبلك ق ب ل | GBL GBLK ḳablike senden önce before you
Gaf,Be,Lam,Kef,
100,2,30,20,
N – genitive noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
في | FY herhangi in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
قرية ق ر ي | GRY GRYT ḳaryetin bir kente a town
Gaf,Re,Ye,Te merbuta,
100,200,10,400,
N – genitive feminine indefinite noun
اسم مجرور
من | MN min hiçbir any
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
نذير ن ذ ر | NZ̃R NZ̃YR neƶīrin uyarıcı warner
Nun,Zel,Ye,Re,
50,700,10,200,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
إلا | ÎLE illā dışında except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle diyenlerden said
Gaf,Elif,Lam,
100,1,30,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
مترفوها ت ر ف | TRF MTRFVHE mutrafūhā oranın zenginleri (the) wealthy ones of it,
Mim,Te,Re,Fe,Vav,He,Elif,
40,400,200,80,6,5,1,
N – nominative masculine plural (form IV) passive participle
PRON – 3rd person feminine singular possessive pronoun
اسم مرفوع و«ها» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إنا | ÎNE innā elbette biz """Indeed, we"
,Nun,Elif,
,50,1,
ACC – accusative particle
PRON – 1st person plural object pronoun
حرف نصب و«نا» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
وجدنا و ج د | VCD̃ VCD̃NE vecednā bulduk [we] found
Vav,Cim,Dal,Nun,Elif,
6,3,4,50,1,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
آباءنا ا ب و | EBV ËBEÙNE ābā'enā babalarımızı our forefathers
,Be,Elif,,Nun,Elif,
,2,1,,50,1,
N – accusative masculine plural noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم منصوب و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
على | AL ǎlā üzerinde on
Ayn,Lam,,
70,30,,
P – preposition
حرف جر
أمة ا م م | EMM ÊMT ummetin bir din a religion,
,Mim,Te merbuta,
,40,400,
N – genitive feminine singular indefinite noun
اسم مجرور
وإنا | VÎNE ve innā ve biz de and indeed, we
Vav,,Nun,Elif,
6,,50,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
ACC – accusative particle
PRON – 1st person plural object pronoun
الواو عاطفة
حرف نصب و«نا» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
على | AL ǎlā [on]
Ayn,Lam,,
70,30,,
P – preposition
حرف جر
آثارهم ا ث ر | ES̃R ËS̃ERHM āṧārihim onların izlerine their footsteps
,Se,Elif,Re,He,Mim,
,500,1,200,5,40,
N – genitive masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
مقتدون ق د و | GD̃V MGTD̃VN muḳtedūne uyarız "(are) following."""
Mim,Gaf,Te,Dal,Vav,Nun,
40,100,400,4,6,50,
N – nominative masculine plural (form VIII) active participle
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَكَذَٰلِكَ: ve işte böyle | مَا: | أَرْسَلْنَا: göndermedik | مِنْ: | قَبْلِكَ: senden önce | فِي: herhangi | قَرْيَةٍ: bir kente | مِنْ: hiçbir | نَذِيرٍ: uyarıcı | إِلَّا: dışında | قَالَ: diyenlerden | مُتْرَفُوهَا: oranın zenginleri | إِنَّا: elbette biz | وَجَدْنَا: bulduk | ابَاءَنَا: babalarımızı | عَلَىٰ: üzerinde | أُمَّةٍ: bir din | وَإِنَّا: ve biz de | عَلَىٰ: | اثَارِهِمْ: onların izlerine | مُقْتَدُونَ: uyarız |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وكذلك WKZ̃LK ve işte böyle | ما ME | أرسلنا ÊRSLNE göndermedik | من MN | قبلك GBLK senden önce | في FY herhangi | قرية GRYT bir kente | من MN hiçbir | نذير NZ̃YR uyarıcı | إلا ÎLE dışında | قال GEL diyenlerden | مترفوها MTRFWHE oranın zenginleri | إنا ÎNE elbette biz | وجدنا WCD̃NE bulduk | آباءنا ËBEÙNE babalarımızı | على AL üzerinde | أمة ÊMT bir din | وإنا WÎNE ve biz de | على AL | آثارهم ËS̃ERHM onların izlerine | مقتدون MGTD̃WN uyarız |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve keƶālike: ve işte böyle | : | erselnā: göndermedik | min: | ḳablike: senden önce | : herhangi | ḳaryetin: bir kente | min: hiçbir | neƶīrin: uyarıcı | illā: dışında | ḳāle: diyenlerden | mutrafūhā: oranın zenginleri | innā: elbette biz | vecednā: bulduk | ābā'enā: babalarımızı | ǎlā: üzerinde | ummetin: bir din | ve innā: ve biz de | ǎlā: | āṧārihim: onların izlerine | muḳtedūne: uyarız |
Kırık Meal (Transcript) : |VKZ̃LK: ve işte böyle | ME: | ÊRSLNE: göndermedik | MN: | GBLK: senden önce | FY: herhangi | GRYT: bir kente | MN: hiçbir | NZ̃YR: uyarıcı | ÎLE: dışında | GEL: diyenlerden | MTRFVHE: oranın zenginleri | ÎNE: elbette biz | VCD̃NE: bulduk | ËBEÙNE: babalarımızı | AL: üzerinde | ÊMT: bir din | VÎNE: ve biz de | AL: | ËS̃ERHM: onların izlerine | MGTD̃VN: uyarız |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve böylece senden önce de hiçbir şehre bir korkutucu göndermedik ki o şehrin, hâli vakti yerinde olanları, şüphe yok ki biz, atalarımızı bir dîne, bir inanca sâhip bulduk ve şüphe yok ki biz de onların izine uyduk demesinler.
Adem Uğur : Senden önce de hangi memlekete uyarıcı göndermişsek mutlaka oranın varlıklıları: Babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız, derlerdi.
Ahmed Hulusi : İşte böyle. . . Senden önce hangi topluma bir uyarıcı irsâl ettiysek, oranın zengin ileri gelenleri şöyle dediler: "Biz atalarımızı bu din anlayışı üzere bulduk ve biz onların eserlerine (şartlanmaları, genleri) uyanlarız. "
Ahmet Tekin : Buna benzeyen misalleri çoğaltabiliriz: Biz senden önce hangi memlekete sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere bir uyarıcı göndermişsek mutlaka oranın şımarık, varlıklı, ileri gelenleri: 'Biz, babalarımızı veraseten sahip oldukları bir dinî geleneği yaşarlarken, işleyen müesseseleri varken gördük. Biz de, yalnız onların izlerinden gideriz.' derlerdi.
Ahmet Varol : İşte böyle senden önce hangi beldeye bir uyarıcı gönderdiysek muhakkak oranın varlıklıları: 'Biz atalarımızı bir din üzere bulduk ve biz onların izlerine uymaktayız' demişlerdir.
Ali Bulaç : İşte böyle, senden önce de (herhangi) bir memlekete bir elçi göndermiş olmayalım, mutlaka onun 'refah içinde şımarıp azan önde gelenleri' (şöyle) demişlerdir: "Gerçekten biz, atalarımızı bir ümmet (din) üzerinde bulduk ve doğrusu biz, onların izlerine (eserlerine) uymuş kimseleriz."
Ali Fikri Yavuz : Yine böyle (senin kavmin dediği gibi), senden önce hangi memlekete bir peygamber gönderdikse, (o memleket halkının) ileri gelenleri şöyle demişti: “- Biz, atalarımızı bir din üzerinde bulduk. Biz de onların izlerine uyarız.”
Bekir Sadak : Senden once, herhangi bir kasabaya gonderdigimiz uyariciya, o kasabanin simarik varliklari sadece: «Dogrusu babalarimizi bir din uzerinde bulduk, biz de onlarin izlerini izlemekteyiz» derlerdi.
Celal Yıldırım : İşte böylece senden önce bir kasabaya ne kadar uyarıcı bir peygamber gönderdikse mutlaka oranın ileri gelen refah içindeki şımarık zenginleri şöyle dediler: «Doğrusu biz babalarımızı bir din ve inanç üzerinde bulduk ve şüphesiz onların izlerine uyup gitmekteyiz.»
Diyanet İşleri : İşte böyle, biz senden önce hiçbir memlekete bir uyarıcı göndermedik ki, oranın şımarık zenginleri, “Şüphe yok ki biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk. Biz de elbette onların izlerinden gitmekteyiz” demiş olmasınlar.
Diyanet İşleri (eski) : Senden önce, herhangi bir şehre gönderdiğimiz uyarıcıya, şımarık varlıklıları sadece: 'Doğrusu babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerini izlemekteyiz' dediler.
Diyanet Vakfi : Senden önce de hangi memlekete uyarıcı göndermişsek mutlaka oranın varlıklıları: Babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız, derlerdi.
Edip Yüksel : Tıpkı bunun gibi, senden önce, bir kente her ne zaman bir uyarıcı gönderdiysek elit tabaka, 'Biz, atalarımızı bir yol üzerinde bulduk ve biz onların öğretilerini izliyoruz,' derlerdi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ey Muhammed! Yine böyle biz senden önce de hangi memlekete bir uyarıcı göndermişsek, mutlaka oranın şımarık varlıklı kimseleri: «Biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız.» dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Yine böyle senden önce hangi memlekette bir uyarıcı gönderdikse, onun refah içindeki takımı demişti ki: «Bizler atalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız.»
Elmalılı Hamdi Yazır : Yine böyle senden evvel hangi memlekette bir nezîr gönderdikse onun refahlı takımı demişti ki: bizler atalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk biz de onların izlerine uyarız
Fizilal-il Kuran : İşte böyle senden önce hangi memlekete uyarıcı gönderdiysek, mutlaka oranın ileri gelen zenginleri: «Biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız» dediler.
Gültekin Onan : İşte böyle, senden önce de (herhangi) bir memlekete bir elçi göndermiş olmayalım, mutlaka onun 'refah içinde şımarıp azan önde gelenleri' (şöyle) demişlerdir: "Gerçekten biz, atalarımızı bir ümmet (din) üzerinde bulduk ve doğrusu biz, onların izlerine (eserlerine) uymuş kimseleriz."
Hakkı Yılmaz : Ve işte böyle Biz, senden önce de hangi kente bir uyarıcı göndermişsek, kesinlikle oranın şımarık varlıklı kimseleri: “Şüphesiz biz, atalarımızı bir önderli toplum üzerinde bulduk. Biz de kesinlikle onların izlerine uyanlarız” demişlerdi.
Hasan Basri Çantay : Senden evvel her hangi bir memlekete fena akıbetleri haber verici hiçbir peygamber göndermedik ki ille oranın refah erbabı da böylece «Gerçek biz atalarımızı bir ümmet (bir dîn) üzerinde bulduk. Biz de hakîkaten onların izlerine uymuşlarız» demiş (ler) dir.
Hayrat Neşriyat : İşte böyle, (biz) senden önce de hangi şehre bir korkutucu gönderdiysek, mutlaka oranın ni'met içinde (şımarmış) olanları dedi ki: 'Doğrusu biz atalarımızı bir din üzerinde bulduk, elbet biz de onların izlerine tâbi' olanlarız.'
İbni Kesir : Senden önce de hangi kasabaya bir uyarıcı gönderdiysek; o kasabanın varlıklıları sadece dediler ki: Doğrusu biz, babalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk ve biz de onların izlerine uymaktayız.
İskender Evrenosoğlu : Ve tıpkı bunun gibi, senden önce bir ülkeye bir nezir göndermiş olmadık ki, onun (o ülkenin) refah içinde olanları: “Muhakkak ki biz, babalarımızı bir ümmet (dîn) üzerinde bulduk. Ve mutlaka biz, onların izlerine tâbî olanlarız.” dememiş olsunlar.
Muhammed Esed : İşte böyle: Biz, ne zaman, senden önce herhangi bir topluluğa bir uyarıcı gönderdiysek, halkın keyif ve haz peşinde koşan kesimi daima şöyle dediler: "Biz atalarımızı bir inanç üzerinde bulduk, biz ancak onların izinden gideriz!"
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve böylece senden evvel bir kasabaya bir korkutucu göndermedik ki, illâ onun refah içinde yaşayanları dedi ki: «Biz babalarımızı bir büyük tarikat üzere bulduk ve şüphe yok ki, biz de onların emrine uymuş kimseleriz.»
Ömer Öngüt : İşte böyle. Senden önce de, hangi memlekete bir uyarıcı göndermişsek, oranın refah içinde şımaranları mutlaka şöyle demişlerdir: "Doğrusu biz atalarımızı bu din üzerinde bulduk ve biz de onların izlerinde gitmekteyiz. "
Şaban Piriş : Senden önce de bir beldeye uyarıcı gönderdiğimizde hemen oranın refahtan şımarmış ileri gelenleri: -Biz atalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izinden gidiyoruz, demişlerdi.
Suat Yıldırım : İşte böylece senden önce, uyarıcı bir resul gönderdiğimiz hiçbir şehir yoktur ki oraların varlıklı kişileri: "Biz babalarımızı bir dine bağlanmış gördük. Biz de onların izlerine uyduk!" demiş olmasınlar.
Süleyman Ateş : İşte böyle, senden önce de hangi kente uyarıcı gönderdiysek mutlaka oranın varlıklıları: "Biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız." dediler.
Tefhim-ul Kuran : İşte böyle; senden önce de (herhangi) bir memlekete bir peygamber göndermiş olmayalım, mutlaka onun 'refah içinde şımarıp azan önde gelenleri' (şöyle) demişlerdir: «Gerçek şu ki, biz, atalarımızı bir ümmet (din) üzerinde bulduk ve doğrusu biz, onların izlerine (eserlerine) uymuşlarız.»
Ümit Şimşek : Bunun gibi, senden önce hangi beldeye Biz bir peygamber gönderdiysek, oranın refah içindeki ileri gelenleri de 'Biz atalarımızı bir din üzerinde bulduk; onların izine uymuş gidiyoruz' dediler.
Yaşar Nuri Öztürk : İşte böyle! Senden önce de hangi kente bir uyarıcı göndermişsek oranın servetle şımarmış kodamanları mutlaka şöyle demişlerdir: "Biz atalarımızı bir ümmet/bir din üzerinde bulduk; onların eserlerine uyarak yol alacağız."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}