Ahmet Varol Meali |
|
Ha. Mim.(43:1) | |
Apaçık Kitab'a andolsun;(43:2) | |
Olur ki akıl edersiniz diye onu Arapça bir Kur'an kıldık.(43:3) | |
Şüphesiz o katımızda ana kitapta (Levhi Mahfuz'da kayıtlı)dır; pek yüce ve hikmet doludur.(43:4) | |
Aşırıya giden bir topluluksunuz diye size zikri (Kur'anı) göndermekten vaz mı geçelim?(43:5) | |
Oysa biz öncekiler içinde nice peygamberler gönderdik.(43:6) | |
Onlara hiçbir peygamber gelmiyordu ki onunla alay etmesinler.(43:7) | |
Biz de bunlardan daha güçlü olanları helâk ettik. Öncekilerin örneği geçti.(43:8) | |
Andolsun ki, onlara: 'Gökleri ve yeri kim yarattı?' diye sorsan muhakkak: 'Onları üstün ve bilen (Allah) yarattı' diyeceklerdir.(43:9) | |
O, sizin için yeri bir döşek yapan ve olur ki doğru yolu bulursunuz diye onda size yollar açandır.(43:10) | |
O, gökten bir ölçüye göre su indirendir. Onunla ölü bir beldeyi canlandırdık. İşte siz de böyle çıkarılırsınız.(43:11) | |
O, bütün çiftleri yaratan ve gemilerden ve hayvanlardan bineceğiniz şeyleri varedendir.(43:12) | |
Onların sırtlarına binmeniz sonra onlara bindiğinizde Rabbinizin nimetini anmanız ve (şöyle) demeniz için: 'Bunu bize boyun eğdiren (Allah)'ın şanı pek yücedir, yoksa biz bunu (hizmetimize) yanaştıramazdık.(43:13) | |
Ve biz elbette Rabbimize döneceğiz.'(43:14) | |
(Böyleyken) kullarından O'na bir parça nisbet ettiler. [1] Doğrusu insan apaçık bir nankördür.(43:15) | |
Yoksa (Allah) yarattıklarından kendine kızlar edindi de oğulları size mi seçti?(43:16) | |
Oysa onlardan birine Rahman'a isnat ettiği (kız çocuk) müjdelendiği zaman içi öfkeyle dolarak yüzü simsiyah kesilir.(43:17) | |
Süs içinde yetiştirilip mücadelede açık olmayanı mı (Allah'a yakıştırıyorlar)?(43:18) | |
Rahman'ın kulları olan melekleri dişiler kıldılar. Onların yaratılışlarına şahit mi oldular? Şahitlikleri yazılacak ve (bundan) sorulacaklar.(43:19) | |
Dediler ki: 'Rahman dileseydi biz onlara kulluk etmezdik.' Onların bu hususta bir bilgileri yoktur. Onlar sadece yalan söylüyorlar.(43:20) | |
Yoksa onlara bundan önce bir kitap verdik de şimdi ona mı sarılıyorlar?(43:21) | |
Hayır onlar: 'Doğrusu atalarımızı bir din üzere bulduk biz de şimdi onların izleri üzere doğru yolda gidiyoruz' dediler.(43:22) | |
İşte böyle senden önce hangi beldeye bir uyarıcı gönderdiysek muhakkak oranın varlıklıları: 'Biz atalarımızı bir din üzere bulduk ve biz onların izlerine uymaktayız' demişlerdir.(43:23) | |
(Peygamberlerin her biri): 'Ya ben size atalarınızı üzerinde bulduğunuz şeyden daha doğrusunu getirdiysem?' dedi. Onlar: 'Doğrusu biz sizinle gönderileni inkâr edenleriz' dediler.(43:24) | |
Biz de onlardan intikam aldık. Yalanlayanların sonlarının nasıl olduğuna bir bak.(43:25) | |
Hani İbrahim babasına ve kavmine şöyle demişti: 'Doğrusu ben sizin taptıklarınızdan uzağım.(43:26) | |
Ancak beni yaratan müstesna. Şüphesiz O beni doğru yola yöneltecektir.(43:27) | |
Ve bunu (tevhid inancını) kendinden sonra gelecekler içinde kalıcı bir söz kıldı. (Artık) umulur ki dönerler.(43:28) | |
Gerçek şu ki, onları ve atalarını kendilerine gerçek ve açıklayıcı peygamber gelinceye kadar geçindirdim.(43:29) | |
Hak kendilerine gelince de: 'Bu bir büyüdür ve biz onu inkâr edenleriz' dediler.(43:30) | |
Ve dediler ki: 'Bu Kur'an iki kentin birinden, büyük bir adama indirilmeli değil miydi?'(43:31) | |
Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık ve biri birine iş gördürebilsin diye bazılarını bazılarından derecelerle üstün kıldık. Rabbinin rahmeti onların biriktirdiklerinden daha hayırlıdır.(43:32) | |
Eğer insanlar (küfürde) tek bir ümmet olacak olmasaydı Rahman'ı inkâr edenlerin evlerine gümüşten tavanlar ve üzerine çıkacakları merdivenler yapardık.(43:33) | |
Evlerine kapılar ve üzerine yaslanacakları koltuklar (yapardık).(43:34) | |
Ve (nice) süsler (verirdik). Bütün bunlar dünya hayatının geçimliğinden başka bir şey değildir. Ahiret ise Rabbinin katında takva sahipleri içindir.(43:35) | |
Kim Rahman'ın zikrini görmezlikten gelirse onun başına bir şeytanı musallat ederiz. Artık o onun yakını olur.(43:36) | |
Şüphesiz onlar bunları yoldan alıkoyarlar, bunlarsa kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.(43:37) | |
Sonunda bize geldiğinde (şeytanına) der ki: 'Keşke seninle benim aram iki doğunun uzaklığı kadar olsaydı! Meğer ne kötü bir yakınmışsın!(43:38) | |
(Yakınmanız) bugün size yarar sağlamayacak. Çünkü zulmettiniz. Şüphesiz siz azapta da ortaksınız.(43:39) | |
Artık sen mi sağırlara duyuracaksın yahut körleri ve apaçık sapıklık içinde olanı doğru yola ileteceksin?(43:40) | |
Biz seni alıp götürürsek onlardan muhakkak öç alırız.(43:41) | |
Yahut onlara vaadettiğimizi sana gösteririz. Şüphesiz bizim onlara gücümüz yeter.(43:42) | |
Sen hemen o sana vahyolunana tutun muhakkak ki sen doğru bir yol üzerindesin(43:43) | |
Şüphesiz o (Kur'an) sen ve kavmin için bir şereftir (veya öğüttür). (Ondan) sorulacaksınız.(43:44) | |
Senden önce gönderdiğimiz elçilerimizden sor: Biz Rahman'dan başka kulluk edilecek ilâhlar kılmış mıyız?(43:45) | |
Andolsun biz Musa'yı ayetlerimizle Firavun'a ve ileri gelenlerine gönderdik. O da: 'Şüphesiz ben alemlerin Rabbinin elçisiyim' dedi.(43:46) | |
Fakat, onlara ayetlerimizi getirince bir de ne görsün: Onlarla alay ediyorlar.(43:47) | |
Onlara gösterdiğimiz her âyet muhakkak bir ötekinden daha büyüktü. Belki dönerler diye onları azaba uğrattık.(43:48) | |
Dediler ki: 'Ey büyücü! Sana olan ahdi üzere bizim için Rabbine dua et, gerçekten biz hidayete geleceğiz.(43:49) | |
Fakat üzerlerinden azabı kaldırdığımızda hemen sözlerinden dönmeye başladılar.(43:50) | |
Firavun kavminin içinde seslenip dedi ki: 'Ey kavmim! Mısır'ın hükümranlığı ve şu altımdan akıp giden ırmaklar benim değil mi? Görmüyor musunuz?(43:51) | |
Ya da ben şu zavallı, neredeyse söz anlatamayacak durumda olan kişiden daha iyi değil miyim?(43:52) | |
Onun üzerine altından bilezikler atılmalı veya kendisiyle birlikte, yakınında bulunan melekler gelmeli değil miydi?(43:53) | |
O kavmini küçümsedi onlar da ona boyun eğdiler. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir kavimdi.(43:54) | |
Sonunda bizi öfkelendirindiklerinde onlardan öç aldık. Böylece hepsini birden (suda) boğduk.(43:55) | |
Böylece onları sonradan gelecekler için (ibret verici) bir geçmiş ve bir örnek kıldık.(43:56) | |
Meryem'in oğlu örnek verilince senin kavmin hemen ondan dolayı keyifli keyifli gülüyorlar.(43:57) | |
Dediler ki: 'Bizim ilâhlarımız mı hayırlıdır yoksa o mu?' Bunu sana karşı sırf tartışma için ortaya attılar. Gerçek şu ki, onlar kavgacı bir topluluktur.(43:58) | |
O sadece kendine nimet verdiğimiz ve İsrail oğullarına örnek kıldığımız bir kuldur.(43:59) | |
Eğer dileseydik size bedel melekler kılardık da yeryüzünde sizin yerinize geçerlerdi.(43:60) | |
Şüphesiz o kıyamet saati için bir ilimdir. [2] Öyleyse ondan (kıyametin geleceğinden) hiç şüphe etmeyin ve bana uyun. Dosdoğru yol budur.(43:61) | |
Sakın şeytan sizi alıkoymasın. Şüphesiz o sizin için apaçık bir düşmandır.(43:62) | |
İsa apaçık delillerle geldiğinde şöyle demişti: 'Ben size hikmetle ve üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeylerin bazılarını açıklamak için geldim. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin.(43:63) | |
Muhakkak ki Allah benim de Rabbim sizin de Rabbinizdir, O'na kulluk edin. Dosdoğru yol budur.'(43:64) | |
Aralarından birtakım gruplar ayrılığa düştüler. Artık acıklı bir günün azabından dolayı zalimlerin vay haline!(43:65) | |
Onlar sırf, kendileri farkında değilken, kıyametin ansızın başlarına gelmesini mi bekliyorlar?(43:66) | |
O gün, takva sahipleri dışında yakın dostlar birbirlerine düşmandırlar.(43:67) | |
'Ey kullarım! Bugün size bir korku yoktur ve üzülmeyeceksiniz de!'(43:68) | |
Onlar ayetlerimize iman etmiş ve Müslüman olmuşlardır.(43:69) | |
Siz ve eşleriniz cennete girin, sevinç içinde ağırlanacaksınız.(43:70) | |
Onların önlerinde altın tepsiler ve testilerle dolaşılır. Orada canların çektiği ve gözlerin hoşlandığı her şey var. Ve siz orada sonsuza kadar kalacaksınız.(43:71) | |
İşte yaptıklarınıza karşılık mirasçısı kılındığınız cennet budur.(43:72) | |
Orada sizin için bolca meyveler vardır ve onlardan yersiniz.(43:73) | |
Şüphesiz suçlular cehennem azabında sonsuza kadar kalıcıdırlar.(43:74) | |
Onlardan (azap) hafifletilmez ve onlar onun içinde ümitsizdirler.(43:75) | |
Biz onlara zulmetmedik, ama onlar kendileri zalimlerdi.(43:76) | |
'Ey Malik! Rabbin bizim hayatımıza son versin!' diye seslenirler. O da: 'Doğrusu siz kalıcısınız' der.(43:77) | |
Andolsun biz size hakkı getirdik fakat çoğunuz haktan hoşlanmıyorsunuz.(43:78) | |
Yoksa onlar kesin olarak bir işe mi karar verdiler? Biz de kesin kararlıyız.(43:79) | |
Yoksa onlar gizliliklerini ve gizli konuşmalarını bizim duymadığımızı mı sanıyorlar? Hayır (duyuyoruz) ve yanlarındaki elçilerimiz de yazıyorlar.(43:80) | |
De ki: 'Rahman'ın çocuğu olsaydı kulluk edenlerin ilki ben olurdum.'(43:81) | |
Göklerin ve yerin Rabbi, Arş'ın Rabbi onların nitelemelerinden münezzehtir.(43:82) | |
Artık sen onları bırak, vaadedildikleri günlerine kavuşuncaya kadar dalsın ve oynasınlar.(43:83) | |
O gökte de ilâh, yerde de ilâh olan (Allah)'tır. O hikmet sahibidir, bilendir.(43:84) | |
Göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin hükümranlığı kendine ait olan (Allah) pek yücedir! Kıyametin ilmi O'nun katındadır ve siz O'na döndürüleceksiniz.(43:85) | |
O'ndan başka taptıkları şefaat yetkisine sahip değildirler. Ancak bilerek hakka şahitlik edenler müstesna.(43:86) | |
Andolsun ki, onlara: 'Kendilerini kim yarattı?' diye sorsan muhakkak: 'Allah' diyeceklerdir. O halde nasıl (haktan) uzaklaştırılıyorlar!(43:87) | |
Onun (Peygamberin): 'Ya Rabbi' demesi hakkı için, muhakkak ki onlar imana gelmez bir bir kavimdir.(43:88) | |
Şimdi sen onlardan geç ve: 'Selâm' de! Yakında bilecekler.(43:89) | |