» 43 / Zuhruf  47:

Kuran Sırası: 43
İniş Sırası: 63
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89

 » 43 / Zuhruf  Suresi: 47
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَلَمَّا (FLME) = felemmā : ne zaman ki
2. جَاءَهُمْ (CEÙHM) = cā'ehum : onlara gelince
3. بِايَاتِنَا (B ËYETNE) = biāyātinā : ayetlerimizle
4. إِذَا (ÎZ̃E) = iƶā : hemen
5. هُمْ (HM) = hum : onlar
6. مِنْهَا (MNHE) = minhā : onlarla
7. يَضْحَكُونَ (YŽḪKVN) = yeDHakūne : (alay edip) gülmeğe başladılar
ne zaman ki | onlara gelince | ayetlerimizle | hemen | onlar | onlarla | (alay edip) gülmeğe başladılar |

[] [CYE] [EYY] [] [] [] [ŽḪK]
FLME CEÙHM B ËYETNE ÎZ̃E HM MNHE YŽḪKVN

felemmā cā'ehum biāyātinā iƶā hum minhā yeDHakūne
فلما جاءهم بآياتنا إذا هم منها يضحكون

 » 43 / Zuhruf  Suresi: 47
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فلما | FLME felemmā ne zaman ki But when
جاءهم ج ي ا | CYE CEÙHM cā'ehum onlara gelince he came to them
بآياتنا ا ي ي | EYY B ËYETNE biāyātinā ayetlerimizle with Our Signs,
إذا | ÎZ̃E iƶā hemen behold!
هم | HM hum onlar They
منها | MNHE minhā onlarla at them
يضحكون ض ح ك | ŽḪK YŽḪKVN yeDHakūne (alay edip) gülmeğe başladılar laughed.

43:47 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ne zaman ki | onlara gelince | ayetlerimizle | hemen | onlar | onlarla | (alay edip) gülmeğe başladılar |

[] [CYE] [EYY] [] [] [] [ŽḪK]
FLME CEÙHM B ËYETNE ÎZ̃E HM MNHE YŽḪKVN

felemmā cā'ehum biāyātinā iƶā hum minhā yeDHakūne
فلما جاءهم بآياتنا إذا هم منها يضحكون

[] [ج ي ا] [ا ي ي] [] [] [] [ض ح ك]

 » 43 / Zuhruf  Suresi: 47
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فلما | FLME felemmā ne zaman ki But when
Fe,Lam,Mim,Elif,
80,30,40,1,
REM – prefixed resumption particle
T – time adverb
الفاء استئنافية
ظرف زمان
جاءهم ج ي ا | CYE CEÙHM cā'ehum onlara gelince he came to them
Cim,Elif,,He,Mim,
3,1,,5,40,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بآياتنا ا ي ي | EYY B ËYETNE biāyātinā ayetlerimizle with Our Signs,
Be,,Ye,Elif,Te,Nun,Elif,
2,,10,1,400,50,1,
P – prefixed preposition bi
N – genitive feminine plural noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
جار ومجرور و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إذا | ÎZ̃E iƶā hemen behold!
,Zel,Elif,
,700,1,
T – time adverb
ظرف زمان
هم | HM hum onlar They
He,Mim,
5,40,
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
ضمير منفصل
منها | MNHE minhā onlarla at them
Mim,Nun,He,Elif,
40,50,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
يضحكون ض ح ك | ŽḪK YŽḪKVN yeDHakūne (alay edip) gülmeğe başladılar laughed.
Ye,Dad,Ha,Kef,Vav,Nun,
10,800,8,20,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَلَمَّا: ne zaman ki | جَاءَهُمْ: onlara gelince | بِايَاتِنَا: ayetlerimizle | إِذَا: hemen | هُمْ: onlar | مِنْهَا: onlarla | يَضْحَكُونَ: (alay edip) gülmeğe başladılar |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فلما FLME ne zaman ki | جاءهم CEÙHM onlara gelince | بآياتنا B ËYETNE ayetlerimizle | إذا ÎZ̃E hemen | هم HM onlar | منها MNHE onlarla | يضحكون YŽḪKWN (alay edip) gülmeğe başladılar |
Kırık Meal (Okunuş) : |felemmā: ne zaman ki | cā'ehum: onlara gelince | biāyātinā: ayetlerimizle | iƶā: hemen | hum: onlar | minhā: onlarla | yeDHakūne: (alay edip) gülmeğe başladılar |
Kırık Meal (Transcript) : |FLME: ne zaman ki | CEÙHM: onlara gelince | B ËYETNE: ayetlerimizle | ÎZ̃E: hemen | HM: onlar | MNHE: onlarla | YŽḪKVN: (alay edip) gülmeğe başladılar |
Abdulbaki Gölpınarlı : Onlara delillerimizle gelince o delillere gülmeye başladılar.
Adem Uğur : Onlara âyetlerimizi getirince, bunlara gülüvermişlerdi.
Ahmed Hulusi : Onlara işaretlerimizle geldiğinde, onlar hemen bunlara güldüler!
Ahmet Tekin : Mûsâ onlara âyetlerimizi, mûcizelerimizi getirince, o sırada mûcizelerle alay ederek güldüler.
Ahmet Varol : Fakat, onlara ayetlerimizi getirince bir de ne görsün: Onlarla alay ediyorlar.
Ali Bulaç : Fakat onlara ayetlerimizle geldiği zaman, bir de ne görsün, onlar bunlara (alay edip) gülüyorlar.
Ali Fikri Yavuz : Fakat onlara böyle mucizelerimizle varınca, hemen onlar bunlara gülüverdiler.
Bekir Sadak : Onlara mucizelerimizi getirdigi zaman, bunlara guluvermislerdi.
Celal Yıldırım : Ne vakit ki onlara mu'cizelerimizle geldi, onlar birdenbire (işi alaya alıp) buna gülüverdiler.
Diyanet İşleri : (Mûsâ) mucizelerimizi kendilerine getirince, bir de bakmışsın, o mucizelere gülüyorlar!
Diyanet İşleri (eski) : Onlara mucizelerimizi getirdiği zaman, bunlara gülüvermişlerdi.
Diyanet Vakfi : Onlara âyetlerimizi getirince, bunlara gülüvermişlerdi.
Edip Yüksel : Mucizelerimizi kendilerine götürdüğü zaman, o mucizelere gülmüşlerdi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Musa onlara mucizelerimizi getirince onlar hemen bu mucizelere gülüverdiler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Onlara böyle mucizelerimizle vardığında, onlar hemen bu mucizelere gülüverdiler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Vaktâ ki onlara böyle âyetlerimizle vardı, birdenbire onlar bunlara gülüverdiler
Fizilal-il Kuran : Onlara ayetlerimizi getirince, birden bire onlarla alay etmeye koyuldular.
Gültekin Onan : Fakat onlara ayetlerimizle geldiği zaman bir de ne görsün, onlar bunlara (alay edip) gülüyorlar.
Hakkı Yılmaz : Sonra da Mûsâ âyetlerimizi/ alâmetlerimizi/ göstergelerimizi onlara getirince, onlar hemen âyetlere gülüverdiler.
Hasan Basri Çantay : Fakat onlara âyetlerimiz gelince bir de ne görsünler, onlar bu (âyetlere) gülüyorlar!
Hayrat Neşriyat : Fakat onlara mu'cizelerimizi getirdiğinde, o vakit onlar bunlara gülüverdiler.
İbni Kesir : Onlara ayetlerimizle varınca, onlar bunlara gülüvermişlerdi.
İskender Evrenosoğlu : Fakat (Musa A.S), onlara âyetlerimizle (mucizelerimizle) gelince, onlar o zaman onlara (mucizelere) gülüyorlardı (alay ediyorlardı).
Muhammed Esed : Ama önlerine (mucizevi) işaretlerimizi getirince, hemen onları alaya aldılar,
Ömer Nasuhi Bilmen : (46-47) Andolsun ki, Mûsa'yı âyetlerimizle Fir'avun'a ve onun cemaatine gönderdik. Binaenaleyh dedi ki: «Ben şüphe yok âlemlerin Rabbinin bir Resûlüyüm.» Vaktâ ki onlara Bizim âyetlerimizle geldi, onlar o zaman, bunlardan gülüşür oldular.
Ömer Öngüt : Onlara âyetlerimizle varınca, bunlara gülüvermişlerdi.
Şaban Piriş : Onlara ayetlerle geldiği zaman onlar, ona gülüp geçmişlerdi.
Suat Yıldırım : O, delillerimizle onlara gidince onlar alay edip gülmeye koyuldular.
Süleyman Ateş : Onlara âyetlerimizi getirince onlar o âyetlerle alay edip gülmeğe başladılar.
Tefhim-ul Kuran : Fakat onlara ayetlerimizle geldiği zaman, bir de ne görsün, onlar bunlara (alay edip) gülüyorlar.
Ümit Şimşek : Onlara âyetlerimizi getirdiğinde, onlar buna güldüler.
Yaşar Nuri Öztürk : Mûsa onlara ayetlerimizi getirdiğinde onlar bu ayetlere gülüyorlardı.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}