Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
|
Hâ, mîm.(43:1) | |
Bu parlak kitabın kadrini bilin(43:2) | |
Hakkâ biz onu Arabî olarak okunacak bir Kur'an kıldık ki akıl irdiresiniz(43:3) | |
Ve hakıkat o, bizim nezdimizdeki ana kitabda çok yüksek, çok hikmetlidir(43:4) | |
Siz müsrif bir kavm olduğunuz için şimdi sizden o öğüdü bertaraf mı edeceğiz?(43:5) | |
Halbuki evvelkiler içinde biz nice Peygamber gönderdik(43:6) | |
Hiçbir Peygamber de gelmiyordu ki kendilerine onunla mutlak eğlenmesinler.(43:7) | |
Onun için biz onlardan daha sert pençelileri helâk ettik ve evvelkilerin meseli geçti.(43:8) | |
Celâlim hakkı için sorsan onlara o Gökleri ve Yeri kim yarattı? Elbette diyecekler: onları o azîz, alîm yarattı(43:9) | |
O ki Arzı sizin için bir beşik yaptı ve doğru gidesiniz diye size yollar açtı(43:10) | |
Ve o ki yukarıdan bir mikdar ile bir su indirmekte ve onunla ölü bir beldeye hayat neşretmekteyiz, işte siz de öyle çıkarılacaksınız(43:11) | |
Ve o ki bütün çiftleri yarattı ve sizin için gemilerden ve yumuşak hayvanlardan bineceğiniz şeyler yaptı(43:12) | |
Ki sırtlarına kurulasınız, sonra üzerine kurulduğunuzda rabbınızın ni'metini anıp diyesiniz: tenzih o sübhâne ki bunu bize müsahhar kılmış, yoksa biz bunu yanaştıramazdık(43:13) | |
Ve her halde biz dönüp dolaşıp rabbımıza varacağız(43:14) | |
Öyle iken tuttular kullarından ona bir cüz tasladılar, hakıkat insan çok nankör, açık bir küfürbazdır(43:15) | |
Yoksa o, yaratıp durduğu mahlûklarından kendine kızlar edindi de oğullarla imtiyazı size mi verdi?(43:16) | |
Halbuki içlerinden biri o Rahmana fırlattığı mesel ile kendisi tebşir kılındığı vakıt yüzü simsiyah oluyor da kederinden yutkunup yutkunup dolukuyor(43:17) | |
Ya o zînet içinde yetiştirilecek de muhasamaya gelince beceremiyecek olanı öyle mi?(43:18) | |
Rahmanın kulları olan Melâikeyi de dişi yaptılar, yaradılışlarına şâhid mi idiler? Şehadetleri yazılacak ve sorguya çekilecekler(43:19) | |
Bir de dediler ki Rahman dilese idi biz onlara tapmazdık, bu babda onların bir ılimleri yoktur sâde atıyorlar(43:20) | |
Yoksa biz onlara bundan evvel bir kitab vermişiz de ona mı tutunuyorlar?(43:21) | |
Hayır, şöyle dediler: bizler, atalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk, biz de onların izlerince giderek murada ireriz(43:22) | |
Yine böyle senden evvel hangi memlekette bir nezîr gönderdikse onun refahlı takımı demişti ki: bizler atalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk biz de onların izlerine uyarız(43:23) | |
Ya, dedi: size atalarınızı üzerinde bulduğunuzdan daha doğrusunu getirdimse de mi? Ha! dediler: biz o sizin gönderildiğiniz şeylere inanmıyoruz(43:24) | |
Onun üzerine biz de onlardan intikamını aldık da bak o tekzib edenlerin akıbeti nasıl oldu?(43:25) | |
Bir vakıt da İbrahim babasına ve kavmına dedi: haberiniz olsun ben o sizin taptıklarınızdan beriyim.(43:26) | |
O beni yaratandan başka, zira odur ki beni irdirecektir(43:27) | |
Ve onu ardında (zürriyyetinde) kalan bir kelime yaptı gerek ki rücu' edeler(43:28) | |
Fakat şunları ve atalarını ta kendilerine hakk ve bir Resuli mübîn gelinciye kadar müstefid edip yaşattım(43:29) | |
Yaşattım da kendilerine hakk gelince «bu bir sihirdir, biz buna inanmayız» dediler(43:30) | |
Ve «ne olurdu şu Kur'an iki memleketten bir büyük adama indirilse idi» dediler(43:31) | |
Rabbının rahmetini onlar mı taksim ediyorlar? Onların o Dünya hayattaki maışetlerini aralarında biz taksim ettik ve bir kısmını diğerinin derecelerle üstüne çıkardık ki ba'zısı ba'zısını tutsun, çalıştırsın rabbının rahmeti ise onların toplayıp durduklarından daha hayırlıdır(43:32) | |
Ve eğer insanlar hep (küfre sapacak) bir ümmet olacak olması idi biz o Rahman’a küfreden kimselerin her halde evlerine gümüşten tavanlar ve üzerlerinde çıkacakları asansörler.(43:33) | |
Ve odalarına kapılar ve üzerlerine kurulacakları koltuklar kanepeler(43:34) | |
Ve altın ziynetler yapardık ve doğrusu bütün bunlar Dünya hayatın geçici metaı, rabbının ındinde. Âhıret ise korunan müttekîler içindir.(43:35) | |
Ve her kim Rahmanın zikrinden teâmî ederse biz ona bir Şeytan sardırırız artık o ona arkadaştır(43:36) | |
Ve her halde onlar onları yoldan çıkarırlar, onlar ise onları doğru sanırlar(43:37) | |
Nihayet bize geldiği vakıt ah, der: keşke benimle senin aranda iki maşrık bu'du olsa idi! sen ne kötü arkadaşmışın(43:38) | |
Böyle demek bugün size hiç de faide vermez, çünkü zulmettiniz, hepiniz azâbda müştereksinizdir(43:39) | |
O halde sen mi işittireceksin o sağırlara? Yâhud hidâyet edeceksin, o körlere ve açık bir dalâl içinde bulunanlara(43:40) | |
Şu halde şayed biz seni alır götürür isek elbette onlardan intikam alacağız(43:41) | |
Yâhud onlara yaptığımız vaîdi sana gösterirsek şübhe yok ki biz ona da muktediriz(43:42) | |
Sen hemen o sana vahyolunana tutun muhakkak ki sen doğru bir yol üzerindesin(43:43) | |
Ve muhakkak ki o, hem senin için, hem kavmin için bir şereftir ve ileride ondan mes'ul olacaksınız(43:44) | |
Senden evvel gönderdiklerimize sor Resullerimizden! biz Rahmandan başka ıbadet olunacak ilâhlar yapmış mıyız?(43:45) | |
Celâlim hakkı için Musâyı âyetlerimizle Fir'avne ve cem'ıyyetine gönderdik, vardı haberiniz olsun, dedi: ben bütün âlemlerin rabbının Resulüyüm(43:46) | |
Vaktâ ki onlara böyle âyetlerimizle vardı, birdenbire onlar bunlara gülüverdiler(43:47) | |
Her ne âyet de gösteriyorsak onlara mutlak birbirinden büyüktü, tuttuk onları azâba da çektik ki rücu' edeler(43:48) | |
Bu halde diyorlardı ki: gel ey sâhir! bizim için rabbına bir duâ et, sende olan ahdi hurmetine, çünkü biz artık yola geleceğiz(43:49) | |
Bunun üzerine kendilerinden azâbı açtığımız vakıt da derhal cayıverdiler(43:50) | |
Ve Fir'avn kavmının içinde şöyle bağırdı: ey kavmım! Mısır mülkü benim ve hep şu nehirler benim altımdan akıyor değil mi? Artık gözünüzü açsanız a(43:51) | |
Yoksa ben şundan daha hayırlı değil miyim ki o hem hakîr hem de meramını anlatamıyor(43:52) | |
Eğer o dediği gibi ise üzerine altın bilezikler atılsa ya! Yâhud yanında Melâikeler dizilse gelse ya!(43:53) | |
Bu suretle kavmını istihfaf etti onlar da ona itaat eylediler çünkü dinden çıkmış fâsık bir kavm idiler(43:54) | |
Böyle vaktâ ki bizi gadaba da'vet ettiler biz de kendilerinden intikam aldık hepsini birden gark ediverdik(43:55) | |
Gark ediverdik de onları sonrakiler için hem bir selef hem bir mesel kıldık(43:56) | |
Ve vaktâ ki Meryemin oğlu bir mesel olarak ortaya atıldı derhal kavmin ondan çığrıştılar(43:57) | |
Ya! dediler: bizim ilâhlarımız mı hayırlı? Yoksa o mu? Bunu sana sırf bir cidal olarak fırlattılar, doğrusu onlar çok husumetli bir kavimdirler(43:58) | |
Hayır o ilâh değil, halîs bir kuldur, biz ona in'am ettik ve kendisini Benî İsraîl için bir mesel yaptık(43:59) | |
Ve dilersek sizlerden de Melâike yaparız Arzda halef olurlar(43:60) | |
Ve hakkıkat o, saat için bir ılimdir, onun için sakın o saatin geleceğinde şekk etmeyin de bana tabi' olun, işte bu yegâne doğru yoldur(43:61) | |
Ve sakın sizi Şeytan çelmesin, çünkü o size belli bir düşmandır(43:62) | |
Isâ da o beyyinelerle geldiği vakıt şöyle dedi: ben size hikmet ile ve ihtilâf edip durduğunuz şeylerin ba'zısını size beyan edeyim diye geldim, onun için Allahdan korkun ve bana ıtaat edin,(43:63) | |
haberiniz olsun Allah benim rabbım sizin de rabbınız ancak odur, onun için hep ona ıbadet edin, işte bu yegâne doğru yoldur(43:64) | |
Sonra o hizibler kendi aralarında ıhtilâf ettiler, onun için elîm bir günün azâbından vay o zulmedenlere(43:65) | |
Hep o saate, hiç farkında değillerken ansızın onun başlarına gelivermesine bakıyorlar(43:66) | |
Dostlar o gün birbirlerine düşmandırlar, müstesnâ ancak müttekîler(43:67) | |
Ey benim kullarım! Size hiç korku yoktur bugün ve siz mahzun da olmıyacaksınız(43:68) | |
Benim âyetlerime iyman edip de halîs müsliman olan kullarım(43:69) | |
Girin Cennete: siz ve zevceleriniz, sürurlar, neş'eler içinde(43:70) | |
Altından tepsiler ve küplerle üzerlerine dönülür dolaşır, nefislerin hoşlanacağı, gözlerin lezzet alacağı şeyler hep orada ve siz orada muhalledsiniz(43:71) | |
Ve işte bu, sizin çalıştığınız ameller sebebiyle vâris kılındığınız Cennet(43:72) | |
Sizin için onda çok meyveler vardır, onlardan yiyeceksiniz(43:73) | |
Haberiniz olsun ki mücrimler Cehennem azâbında muhalleddirler(43:74) | |
Kendilerinden o azâb gevşetilmez ve onlar onun içinde her ümidi kesmişlerdir(43:75) | |
Ve biz onlara zulmetmemişizdir ve lâkin kendileri zalim idiler(43:76) | |
Ve şöyle çığrışmaktadırlar: ya mâlik! Rabbın işimizi bitiriversin, o demiştir ki: her halde siz duracaksınız(43:77) | |
Celâlım hakkı için biz size hakkı gönderdik ve lâkin ekseriniz hakkı hoşlanmıyanlarsınız(43:78) | |
İşi sıkı mı büktüler, fakat işte sıkı büken biziz(43:79) | |
Yoksa biz onların sirlerini ve fısıltılarını işitmeyiz mi sanıyorlar? Hayır işitiriz hem de yanlarında elçilerimiz vardır yazarlar(43:80) | |
De ki: Rahmanın bir veledi olsa ben ona tapanların birincisi olurdum(43:81) | |
Tenzih o sübhâna o Göklerin ve Yerin rabbı, rabbül'arşe onların vasıflarından(43:82) | |
Şimdi bırak onları dalsınlar, oynıya dursunlar tâ va'dolundukları günlerine çatasıya kadar(43:83) | |
Hem o odur ki Gökte de ilâh Yerde de ilâhdır ve hakîm odur alîm o(43:84) | |
Ve ne yücedir o ki Göklerin Yerin ve bütün aralarındakilerin mülkü onun, saate ılim de onun nezdindedir ve hep döndürülüp ona götürüleceksiniz(43:85) | |
Ondan başka yalvarıp durdukları şeyler şefaat de edemezler ancak bilerek hakka şehadet eden kimseler müstesnâ(43:86) | |
Celâlım hakkı için sorsan onlara: kendilerini kim yarattı elbette Allah derler, o halde nasıl çevrilirler?(43:87) | |
Onun ya rab! demesi hakkı için her halde onlar iymana gelmez bir kavımdırlar(43:88) | |
Şimdi sen onlardan sarfı nazar et de 'selâm!' de, artık ileride bileceklerdir!(43:89) | |