» 33 / Ahzâb  53:

Kuran Sırası: 33
İniş Sırası: 90
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73

 » 33 / Ahzâb  Suresi: 53
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. يَا (YE) = yā : EY/HEY/AH
2. أَيُّهَا (ÊYHE) = eyyuhā : SİZ!
3. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseler
4. امَنُوا ( ËMNVE) = āmenū : inanan(lar)
5. لَا (LE) = lā :
6. تَدْخُلُوا (TD̃ḢLVE) = tedḣulū : girmeyin
7. بُيُوتَ (BYVT) = buyūte : evlerine
8. النَّبِيِّ (ELNBY) = n-nebiyyi : Peygamber'in
9. إِلَّا (ÎLE) = illā : ancak hariçtir
10. أَنْ (ÊN) = en :
11. يُؤْذَنَ (YÙZ̃N) = yu'ƶene : izin verilmesi
12. لَكُمْ (LKM) = lekum : size
13. إِلَىٰ (ÎL) = ilā :
14. طَعَامٍ (ŦAEM) = Taǎāmin : yemeğe
15. غَيْرَ (ĞYR) = ğayra : olmadan
16. نَاظِرِينَ (NEƵRYN) = nāZirīne : gözetleyiciler
17. إِنَاهُ (ÎNEH) = ināhu : vaktini
18. وَلَٰكِنْ (VLKN) = velākin : fakat
19. إِذَا (ÎZ̃E) = iƶā : zaman
20. دُعِيتُمْ (D̃AYTM) = duǐytum : çağrıldığınız
21. فَادْخُلُوا (FED̃ḢLVE) = fedḣulū : girin
22. فَإِذَا (FÎZ̃E) = fe iƶā :
23. طَعِمْتُمْ (ŦAMTM) = Taǐmtum : yemeği yeyince
24. فَانْتَشِرُوا (FENTŞRVE) = fenteşirū : dağılın
25. وَلَا (VLE) = ve lā :
26. مُسْتَأْنِسِينَ (MSTÊNSYN) = muste'nisīne : dalmayın
27. لِحَدِيثٍ (LḪD̃YS̃) = liHadīṧin : söze
28. إِنَّ (ÎN) = inne : çünkü
29. ذَٰلِكُمْ (Z̃LKM) = ƶālikum : bu
30. كَانَ (KEN) = kāne :
31. يُؤْذِي (YÙZ̃Y) = yu'ƶī : incitiyordu
32. النَّبِيَّ (ELNBY) = n-nebiyye : Peygamberi
33. فَيَسْتَحْيِي (FYSTḪYY) = fe yesteHyī : fakat o utanıyordu
34. مِنْكُمْ (MNKM) = minkum : sizden
35. وَاللَّهُ (VELLH) = vallahu : fakat Allah
36. لَا (LE) = lā :
37. يَسْتَحْيِي (YSTḪYY) = yesteHyī : utanmaz
38. مِنَ (MN) = mine : -ten
39. الْحَقِّ (ELḪG) = l-Haḳḳi : gerçek(i söylemek)-
40. وَإِذَا (VÎZ̃E) = ve iƶā : zaman
41. سَأَلْتُمُوهُنَّ (SÊLTMVHN) = seeltumūhunne : onlarda istediğiniz
42. مَتَاعًا (MTEAE) = metāǎn : bir şey
43. فَاسْأَلُوهُنَّ (FESÊLVHN) = feselūhunne : isteyin
44. مِنْ (MN) = min : -ndan
45. وَرَاءِ (VREÙ) = verā'i : arkası-
46. حِجَابٍ (ḪCEB) = Hicābin : perde
47. ذَٰلِكُمْ (Z̃LKM) = ƶālikum : bu
48. أَطْهَرُ (ÊŦHR) = eTheru : daha temizdir
49. لِقُلُوبِكُمْ (LGLVBKM) = liḳulūbikum : sizin kalbleriniz için
50. وَقُلُوبِهِنَّ (VGLVBHN) = ve ḳulūbihinne : ve onların kalbleri için
51. وَمَا (VME) = ve mā : ve olamaz
52. كَانَ (KEN) = kāne :
53. لَكُمْ (LKM) = lekum : sizin
54. أَنْ (ÊN) = en :
55. تُؤْذُوا (TÙZ̃VE) = tu'ƶū : incitmeniz
56. رَسُولَ (RSVL) = rasūle : Elçisini
57. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'ın
58. وَلَا (VLE) = ve lā : ve olamaz
59. أَنْ (ÊN) = en :
60. تَنْكِحُوا (TNKḪVE) = tenkiHū : nikahlamanız
61. أَزْوَاجَهُ (ÊZVECH) = ezvācehu : onun eşlerini
62. مِنْ (MN) = min :
63. بَعْدِهِ (BAD̃H) = beǎ'dihi : kendisinden sonra
64. أَبَدًا (ÊBD̃E) = ebeden : asla
65. إِنَّ (ÎN) = inne : çünkü
66. ذَٰلِكُمْ (Z̃LKM) = ƶālikum : bu
67. كَانَ (KEN) = kāne :
68. عِنْدَ (AND̃) = ǐnde : katında
69. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah
70. عَظِيمًا (AƵYME) = ǎZīmen : büyük(bir günah)tır
EY/HEY/AH | SİZ! | kimseler | inanan(lar) | | girmeyin | evlerine | Peygamber'in | ancak hariçtir | | izin verilmesi | size | | yemeğe | olmadan | gözetleyiciler | vaktini | fakat | zaman | çağrıldığınız | girin | | yemeği yeyince | dağılın | | dalmayın | söze | çünkü | bu | | incitiyordu | Peygamberi | fakat o utanıyordu | sizden | fakat Allah | | utanmaz | -ten | gerçek(i söylemek)- | zaman | onlarda istediğiniz | bir şey | isteyin | -ndan | arkası- | perde | bu | daha temizdir | sizin kalbleriniz için | ve onların kalbleri için | ve olamaz | | sizin | | incitmeniz | Elçisini | Allah'ın | ve olamaz | | nikahlamanız | onun eşlerini | | kendisinden sonra | asla | çünkü | bu | | katında | Allah | büyük(bir günah)tır |

[Y] [EYH] [] [EMN] [] [D̃ḢL] [BYT] [NBE] [] [] [EZ̃N] [] [] [ŦAM] [ĞYR] [NƵR] [ENY] [] [] [D̃AV] [D̃ḢL] [] [ŦAM] [NŞR] [] [ENS] [ḪD̃S̃] [] [] [KVN] [EZ̃Y] [NBE] [ḪYY] [] [] [] [ḪYY] [] [ḪGG] [] [SEL] [MTA] [SEL] [] [VRY] [ḪCB] [] [ŦHR] [GLB] [GLB] [] [KVN] [] [] [EZ̃Y] [RSL] [] [] [] [NKḪ] [ZVC] [] [BAD̃] [EBD̃] [] [] [KVN] [AND̃] [] [AƵM]
YE ÊYHE ELZ̃YN ËMNVE LE TD̃ḢLVE BYVT ELNBY ÎLE ÊN YÙZ̃N LKM ÎL ŦAEM ĞYR NEƵRYN ÎNEH VLKN ÎZ̃E D̃AYTM FED̃ḢLVE FÎZ̃E ŦAMTM FENTŞRVE VLE MSTÊNSYN LḪD̃YS̃ ÎN Z̃LKM KEN YÙZ̃Y ELNBY FYSTḪYY MNKM VELLH LE YSTḪYY MN ELḪG VÎZ̃E SÊLTMVHN MTEAE FESÊLVHN MN VREÙ ḪCEB Z̃LKM ÊŦHR LGLVBKM VGLVBHN VME KEN LKM ÊN TÙZ̃VE RSVL ELLH VLE ÊN TNKḪVE ÊZVECH MN BAD̃H ÊBD̃E ÎN Z̃LKM KEN AND̃ ELLH AƵYME

eyyuhā elleƶīne āmenū tedḣulū buyūte n-nebiyyi illā en yu'ƶene lekum ilā Taǎāmin ğayra nāZirīne ināhu velākin iƶā duǐytum fedḣulū fe iƶā Taǐmtum fenteşirū ve lā muste'nisīne liHadīṧin inne ƶālikum kāne yu'ƶī n-nebiyye fe yesteHyī minkum vallahu yesteHyī mine l-Haḳḳi ve iƶā seeltumūhunne metāǎn feselūhunne min verā'i Hicābin ƶālikum eTheru liḳulūbikum ve ḳulūbihinne ve mā kāne lekum en tu'ƶū rasūle llahi ve lā en tenkiHū ezvācehu min beǎ'dihi ebeden inne ƶālikum kāne ǐnde llahi ǎZīmen
يا أيها الذين آمنوا لا تدخلوا بيوت النبي إلا أن يؤذن لكم إلى طعام غير ناظرين إناه ولكن إذا دعيتم فادخلوا فإذا طعمتم فانتشروا ولا مستأنسين لحديث إن ذلكم كان يؤذي النبي فيستحيي منكم والله لا يستحيي من الحق وإذا سألتموهن متاعا فاسألوهن من وراء حجاب ذلكم أطهر لقلوبكم وقلوبهن وما كان لكم أن تؤذوا رسول الله ولا أن تنكحوا أزواجه من بعده أبدا إن ذلكم كان عند الله عظيما

 » 33 / Ahzâb  Suresi: 53
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
أيها أ ي ه | EYH ÊYHE eyyuhā SİZ! You
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler O you who believe!
آمنوا ا م ن | EMN ËMNVE āmenū inanan(lar) O you who believe!
لا | LE (Do) not
تدخلوا د خ ل | D̃ḢL TD̃ḢLVE tedḣulū girmeyin enter
بيوت ب ي ت | BYT BYVT buyūte evlerine (the) houses
النبي ن ب ا | NBE ELNBY n-nebiyyi Peygamber'in (of) the Prophet
إلا | ÎLE illā ancak hariçtir except
أن | ÊN en when
يؤذن ا ذ ن | EZ̃N YÙZ̃N yu'ƶene izin verilmesi permission is given
لكم | LKM lekum size to you
إلى | ÎL ilā for
طعام ط ع م | ŦAM ŦAEM Taǎāmin yemeğe a meal,
غير غ ي ر | ĞYR ĞYR ğayra olmadan without
ناظرين ن ظ ر | NƵR NEƵRYN nāZirīne gözetleyiciler awaiting
إناه ا ن ي | ENY ÎNEH ināhu vaktini its preparation.
ولكن | VLKN velākin fakat But
إذا | ÎZ̃E iƶā zaman when
دعيتم د ع و | D̃AV D̃AYTM duǐytum çağrıldığınız you are invited,
فادخلوا د خ ل | D̃ḢL FED̃ḢLVE fedḣulū girin "then enter;"
فإذا | FÎZ̃E fe iƶā and when
طعمتم ط ع م | ŦAM ŦAMTM Taǐmtum yemeği yeyince you have eaten,
فانتشروا ن ش ر | NŞR FENTŞRVE fenteşirū dağılın then disperse
ولا | VLE ve lā and not
مستأنسين ا ن س | ENS MSTÊNSYN muste'nisīne dalmayın seeking to remain
لحديث ح د ث | ḪD̃S̃ LḪD̃YS̃ liHadīṧin söze for a conversation.
إن | ÎN inne çünkü Indeed,
ذلكم | Z̃LKM ƶālikum bu that
كان ك و ن | KVN KEN kāne was
يؤذي ا ذ ي | EZ̃Y YÙZ̃Y yu'ƶī incitiyordu troubling
النبي ن ب ا | NBE ELNBY n-nebiyye Peygamberi the Prophet,
فيستحيي ح ي ي | ḪYY FYSTḪYY fe yesteHyī fakat o utanıyordu and he is shy
منكم | MNKM minkum sizden of (dismissing) you.
والله | VELLH vallahu fakat Allah But Allah
لا | LE is not shy
يستحيي ح ي ي | ḪYY YSTḪYY yesteHyī utanmaz is not shy
من | MN mine -ten of
الحق ح ق ق | ḪGG ELḪG l-Haḳḳi gerçek(i söylemek)- the truth.
وإذا | VÎZ̃E ve iƶā zaman And when
سألتموهن س ا ل | SEL SÊLTMVHN seeltumūhunne onlarda istediğiniz you ask them
متاعا م ت ع | MTA MTEAE metāǎn bir şey (for) anything
فاسألوهن س ا ل | SEL FESÊLVHN feselūhunne isteyin then ask them
من | MN min -ndan from
وراء و ر ي | VRY VREÙ verā'i arkası- behind
حجاب ح ج ب | ḪCB ḪCEB Hicābin perde a screen.
ذلكم | Z̃LKM ƶālikum bu That
أطهر ط ه ر | ŦHR ÊŦHR eTheru daha temizdir (is) purer
لقلوبكم ق ل ب | GLB LGLVBKM liḳulūbikum sizin kalbleriniz için for your hearts
وقلوبهن ق ل ب | GLB VGLVBHN ve ḳulūbihinne ve onların kalbleri için and their hearts.
وما | VME ve mā ve olamaz And not
كان ك و ن | KVN KEN kāne is
لكم | LKM lekum sizin for you
أن | ÊN en that
تؤذوا ا ذ ي | EZ̃Y TÙZ̃VE tu'ƶū incitmeniz you trouble
رسول ر س ل | RSL RSVL rasūle Elçisini (the) Messenger
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah
ولا | VLE ve lā ve olamaz and not
أن | ÊN en that
تنكحوا ن ك ح | NKḪ TNKḪVE tenkiHū nikahlamanız you should marry
أزواجه ز و ج | ZVC ÊZVECH ezvācehu onun eşlerini his wives
من | MN min after him,
بعده ب ع د | BAD̃ BAD̃H beǎ'dihi kendisinden sonra after him,
أبدا ا ب د | EBD̃ ÊBD̃E ebeden asla ever.
إن | ÎN inne çünkü Indeed,
ذلكم | Z̃LKM ƶālikum bu that
كان ك و ن | KVN KEN kāne is
عند ع ن د | AND̃ AND̃ ǐnde katında near
الله | ELLH llahi Allah Allah
عظيما ع ظ م | AƵM AƵYME ǎZīmen büyük(bir günah)tır an enormity.

33:53 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

EY/HEY/AH | SİZ! | kimseler | inanan(lar) | | girmeyin | evlerine | Peygamber'in | ancak hariçtir | | izin verilmesi | size | | yemeğe | olmadan | gözetleyiciler | vaktini | fakat | zaman | çağrıldığınız | girin | | yemeği yeyince | dağılın | | dalmayın | söze | çünkü | bu | | incitiyordu | Peygamberi | fakat o utanıyordu | sizden | fakat Allah | | utanmaz | -ten | gerçek(i söylemek)- | zaman | onlarda istediğiniz | bir şey | isteyin | -ndan | arkası- | perde | bu | daha temizdir | sizin kalbleriniz için | ve onların kalbleri için | ve olamaz | | sizin | | incitmeniz | Elçisini | Allah'ın | ve olamaz | | nikahlamanız | onun eşlerini | | kendisinden sonra | asla | çünkü | bu | | katında | Allah | büyük(bir günah)tır |

[Y] [EYH] [] [EMN] [] [D̃ḢL] [BYT] [NBE] [] [] [EZ̃N] [] [] [ŦAM] [ĞYR] [NƵR] [ENY] [] [] [D̃AV] [D̃ḢL] [] [ŦAM] [NŞR] [] [ENS] [ḪD̃S̃] [] [] [KVN] [EZ̃Y] [NBE] [ḪYY] [] [] [] [ḪYY] [] [ḪGG] [] [SEL] [MTA] [SEL] [] [VRY] [ḪCB] [] [ŦHR] [GLB] [GLB] [] [KVN] [] [] [EZ̃Y] [RSL] [] [] [] [NKḪ] [ZVC] [] [BAD̃] [EBD̃] [] [] [KVN] [AND̃] [] [AƵM]
YE ÊYHE ELZ̃YN ËMNVE LE TD̃ḢLVE BYVT ELNBY ÎLE ÊN YÙZ̃N LKM ÎL ŦAEM ĞYR NEƵRYN ÎNEH VLKN ÎZ̃E D̃AYTM FED̃ḢLVE FÎZ̃E ŦAMTM FENTŞRVE VLE MSTÊNSYN LḪD̃YS̃ ÎN Z̃LKM KEN YÙZ̃Y ELNBY FYSTḪYY MNKM VELLH LE YSTḪYY MN ELḪG VÎZ̃E SÊLTMVHN MTEAE FESÊLVHN MN VREÙ ḪCEB Z̃LKM ÊŦHR LGLVBKM VGLVBHN VME KEN LKM ÊN TÙZ̃VE RSVL ELLH VLE ÊN TNKḪVE ÊZVECH MN BAD̃H ÊBD̃E ÎN Z̃LKM KEN AND̃ ELLH AƵYME

eyyuhā elleƶīne āmenū tedḣulū buyūte n-nebiyyi illā en yu'ƶene lekum ilā Taǎāmin ğayra nāZirīne ināhu velākin iƶā duǐytum fedḣulū fe iƶā Taǐmtum fenteşirū ve lā muste'nisīne liHadīṧin inne ƶālikum kāne yu'ƶī n-nebiyye fe yesteHyī minkum vallahu yesteHyī mine l-Haḳḳi ve iƶā seeltumūhunne metāǎn feselūhunne min verā'i Hicābin ƶālikum eTheru liḳulūbikum ve ḳulūbihinne ve mā kāne lekum en tu'ƶū rasūle llahi ve lā en tenkiHū ezvācehu min beǎ'dihi ebeden inne ƶālikum kāne ǐnde llahi ǎZīmen
يا أيها الذين آمنوا لا تدخلوا بيوت النبي إلا أن يؤذن لكم إلى طعام غير ناظرين إناه ولكن إذا دعيتم فادخلوا فإذا طعمتم فانتشروا ولا مستأنسين لحديث إن ذلكم كان يؤذي النبي فيستحيي منكم والله لا يستحيي من الحق وإذا سألتموهن متاعا فاسألوهن من وراء حجاب ذلكم أطهر لقلوبكم وقلوبهن وما كان لكم أن تؤذوا رسول الله ولا أن تنكحوا أزواجه من بعده أبدا إن ذلكم كان عند الله عظيما

[ي] [أ ي ه] [] [ا م ن] [] [د خ ل] [ب ي ت] [ن ب ا] [] [] [ا ذ ن] [] [] [ط ع م] [غ ي ر] [ن ظ ر] [ا ن ي] [] [] [د ع و] [د خ ل] [] [ط ع م] [ن ش ر] [] [ا ن س] [ح د ث] [] [] [ك و ن] [ا ذ ي] [ن ب ا] [ح ي ي] [] [] [] [ح ي ي] [] [ح ق ق] [] [س ا ل] [م ت ع] [س ا ل] [] [و ر ي] [ح ج ب] [] [ط ه ر] [ق ل ب] [ق ل ب] [] [ك و ن] [] [] [ا ذ ي] [ر س ل] [] [] [] [ن ك ح] [ز و ج] [] [ب ع د] [ا ب د] [] [] [ك و ن] [ع ن د] [] [ع ظ م]

 » 33 / Ahzâb  Suresi: 53
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
Ye,Elif,
10,1,

أيها أ ي ه | EYH ÊYHE eyyuhā SİZ! You
,Ye,He,Elif,
,10,5,1,
VOC – prefixed vocative particle ya
N – nominative noun
أداة نداء
اسم مرفوع
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler O you who believe!
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
آمنوا ا م ن | EMN ËMNVE āmenū inanan(lar) O you who believe!
,Mim,Nun,Vav,Elif,
,40,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
لا | LE (Do) not
Lam,Elif,
30,1,
PRO – prohibition particle
حرف نهي
تدخلوا د خ ل | D̃ḢL TD̃ḢLVE tedḣulū girmeyin enter
Te,Dal,Hı,Lam,Vav,Elif,
400,4,600,30,6,1,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بيوت ب ي ت | BYT BYVT buyūte evlerine (the) houses
Be,Ye,Vav,Te,
2,10,6,400,
N – accusative masculine plural noun
اسم منصوب
النبي ن ب ا | NBE ELNBY n-nebiyyi Peygamber'in (of) the Prophet
Elif,Lam,Nun,Be,Ye,
1,30,50,2,10,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
إلا | ÎLE illā ancak hariçtir except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
أن | ÊN en when
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
يؤذن ا ذ ن | EZ̃N YÙZ̃N yu'ƶene izin verilmesi permission is given
Ye,,Zel,Nun,
10,,700,50,
V – 3rd person masculine singular passive imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع مبني للمجهول منصوب
لكم | LKM lekum size to you
Lam,Kef,Mim,
30,20,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
إلى | ÎL ilā for
,Lam,,
,30,,
P – preposition
حرف جر
طعام ط ع م | ŦAM ŦAEM Taǎāmin yemeğe a meal,
Tı,Ayn,Elif,Mim,
9,70,1,40,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
غير غ ي ر | ĞYR ĞYR ğayra olmadan without
Ğayn,Ye,Re,
1000,10,200,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
ناظرين ن ظ ر | NƵR NEƵRYN nāZirīne gözetleyiciler awaiting
Nun,Elif,Zı,Re,Ye,Nun,
50,1,900,200,10,50,
N – genitive masculine plural active participle
اسم مجرور
إناه ا ن ي | ENY ÎNEH ināhu vaktini its preparation.
,Nun,Elif,He,
,50,1,5,
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ولكن | VLKN velākin fakat But
Vav,Lam,Kef,Nun,
6,30,20,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
AMD – amendment particle
الواو عاطفة
حرف استدراك
إذا | ÎZ̃E iƶā zaman when
,Zel,Elif,
,700,1,
T – time adverb
ظرف زمان
دعيتم د ع و | D̃AV D̃AYTM duǐytum çağrıldığınız you are invited,
Dal,Ayn,Ye,Te,Mim,
4,70,10,400,40,
V – 2nd person masculine plural passive perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض مبني للمجهول والتاء ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
فادخلوا د خ ل | D̃ḢL FED̃ḢLVE fedḣulū girin "then enter;"
Fe,Elif,Dal,Hı,Lam,Vav,Elif,
80,1,4,600,30,6,1,
REM – prefixed resumption particle
V – 2nd person masculine plural imperative verb
PRON – subject pronoun
الفاء استئنافية
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
فإذا | FÎZ̃E fe iƶā and when
Fe,,Zel,Elif,
80,,700,1,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
T – time adverb
الفاء عاطفة
ظرف زمان
طعمتم ط ع م | ŦAM ŦAMTM Taǐmtum yemeği yeyince you have eaten,
Tı,Ayn,Mim,Te,Mim,
9,70,40,400,40,
V – 2nd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
فانتشروا ن ش ر | NŞR FENTŞRVE fenteşirū dağılın then disperse
Fe,Elif,Nun,Te,Şın,Re,Vav,Elif,
80,1,50,400,300,200,6,1,
REM – prefixed resumption particle
V – 2nd person masculine plural (form VIII) imperative verb
PRON – subject pronoun
الفاء استئنافية
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ولا | VLE ve lā and not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
مستأنسين ا ن س | ENS MSTÊNSYN muste'nisīne dalmayın seeking to remain
Mim,Sin,Te,,Nun,Sin,Ye,Nun,
40,60,400,,50,60,10,50,
N – genitive masculine plural (form X) active participle
اسم مجرور
لحديث ح د ث | ḪD̃S̃ LḪD̃YS̃ liHadīṧin söze for a conversation.
Lam,Ha,Dal,Ye,Se,
30,8,4,10,500,
P – prefixed preposition lām
N – genitive masculine indefinite noun
جار ومجرور
إن | ÎN inne çünkü Indeed,
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
ذلكم | Z̃LKM ƶālikum bu that
Zel,Lam,Kef,Mim,
700,30,20,40,
DEM – 2nd person masculine plural demonstrative pronoun
اسم اشارة
كان ك و ن | KVN KEN kāne was
Kef,Elif,Nun,
20,1,50,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
يؤذي ا ذ ي | EZ̃Y YÙZ̃Y yu'ƶī incitiyordu troubling
Ye,,Zel,Ye,
10,,700,10,
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb
فعل مضارع
النبي ن ب ا | NBE ELNBY n-nebiyye Peygamberi the Prophet,
Elif,Lam,Nun,Be,Ye,
1,30,50,2,10,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
فيستحيي ح ي ي | ḪYY FYSTḪYY fe yesteHyī fakat o utanıyordu and he is shy
Fe,Ye,Sin,Te,Ha,Ye,Ye,
80,10,60,400,8,10,10,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
V – 3rd person masculine singular (form X) imperfect verb
الفاء عاطفة
فعل مضارع
منكم | MNKM minkum sizden of (dismissing) you.
Mim,Nun,Kef,Mim,
40,50,20,40,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
والله | VELLH vallahu fakat Allah But Allah
Vav,Elif,Lam,Lam,He,
6,1,30,30,5,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PN – nominative proper noun → Allah"
الواو عاطفة
لفظ الجلالة مرفوع
لا | LE is not shy
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يستحيي ح ي ي | ḪYY YSTḪYY yesteHyī utanmaz is not shy
Ye,Sin,Te,Ha,Ye,Ye,
10,60,400,8,10,10,
V – 3rd person masculine singular (form X) imperfect verb
فعل مضارع
من | MN mine -ten of
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
الحق ح ق ق | ḪGG ELḪG l-Haḳḳi gerçek(i söylemek)- the truth.
Elif,Lam,Ha,Gaf,
1,30,8,100,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
وإذا | VÎZ̃E ve iƶā zaman And when
Vav,,Zel,Elif,
6,,700,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
T – time adverb
الواو عاطفة
ظرف زمان
سألتموهن س ا ل | SEL SÊLTMVHN seeltumūhunne onlarda istediğiniz you ask them
Sin,,Lam,Te,Mim,Vav,He,Nun,
60,,30,400,40,6,5,50,
V – 2nd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person feminine plural object pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هن» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
متاعا م ت ع | MTA MTEAE metāǎn bir şey (for) anything
Mim,Te,Elif,Ayn,Elif,
40,400,1,70,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
فاسألوهن س ا ل | SEL FESÊLVHN feselūhunne isteyin then ask them
Fe,Elif,Sin,,Lam,Vav,He,Nun,
80,1,60,,30,6,5,50,
REM – prefixed resumption particle
V – 2nd person masculine plural imperative verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person feminine plural object pronoun
الفاء استئنافية
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هن» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
من | MN min -ndan from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
وراء و ر ي | VRY VREÙ verā'i arkası- behind
Vav,Re,Elif,,
6,200,1,,
N – genitive noun
اسم مجرور
حجاب ح ج ب | ḪCB ḪCEB Hicābin perde a screen.
Ha,Cim,Elif,Be,
8,3,1,2,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
ذلكم | Z̃LKM ƶālikum bu That
Zel,Lam,Kef,Mim,
700,30,20,40,
DEM – 2nd person masculine plural demonstrative pronoun
اسم اشارة
أطهر ط ه ر | ŦHR ÊŦHR eTheru daha temizdir (is) purer
,Tı,He,Re,
,9,5,200,
N – nominative masculine singular noun
اسم مرفوع
لقلوبكم ق ل ب | GLB LGLVBKM liḳulūbikum sizin kalbleriniz için for your hearts
Lam,Gaf,Lam,Vav,Be,Kef,Mim,
30,100,30,6,2,20,40,
"P – prefixed preposition lām
N – genitive feminine plural noun → Heart
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun"
جار ومجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وقلوبهن ق ل ب | GLB VGLVBHN ve ḳulūbihinne ve onların kalbleri için and their hearts.
Vav,Gaf,Lam,Vav,Be,He,Nun,
6,100,30,6,2,5,50,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive feminine plural noun → Heart
PRON – 3rd person feminine plural possessive pronoun"
الواو عاطفة
اسم مجرور و«هن» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وما | VME ve mā ve olamaz And not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
كان ك و ن | KVN KEN kāne is
Kef,Elif,Nun,
20,1,50,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
لكم | LKM lekum sizin for you
Lam,Kef,Mim,
30,20,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
أن | ÊN en that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
تؤذوا ا ذ ي | EZ̃Y TÙZ̃VE tu'ƶū incitmeniz you trouble
Te,,Zel,Vav,Elif,
400,,700,6,1,
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
رسول ر س ل | RSL RSVL rasūle Elçisini (the) Messenger
Re,Sin,Vav,Lam,
200,60,6,30,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
ولا | VLE ve lā ve olamaz and not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
أن | ÊN en that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
تنكحوا ن ك ح | NKḪ TNKḪVE tenkiHū nikahlamanız you should marry
Te,Nun,Kef,Ha,Vav,Elif,
400,50,20,8,6,1,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أزواجه ز و ج | ZVC ÊZVECH ezvācehu onun eşlerini his wives
,Ze,Vav,Elif,Cim,He,
,7,6,1,3,5,
N – accusative masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
من | MN min after him,
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
بعده ب ع د | BAD̃ BAD̃H beǎ'dihi kendisinden sonra after him,
Be,Ayn,Dal,He,
2,70,4,5,
N – genitive noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
أبدا ا ب د | EBD̃ ÊBD̃E ebeden asla ever.
,Be,Dal,Elif,
,2,4,1,
T – accusative masculine indefinite time adverb
ظرف زمان منصوب
إن | ÎN inne çünkü Indeed,
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
ذلكم | Z̃LKM ƶālikum bu that
Zel,Lam,Kef,Mim,
700,30,20,40,
DEM – 2nd person masculine plural demonstrative pronoun
اسم اشارة
كان ك و ن | KVN KEN kāne is
Kef,Elif,Nun,
20,1,50,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
عند ع ن د | AND̃ AND̃ ǐnde katında near
Ayn,Nun,Dal,
70,50,4,
LOC – accusative location adverb
ظرف مكان منصوب
الله | ELLH llahi Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
عظيما ع ظ م | AƵM AƵYME ǎZīmen büyük(bir günah)tır an enormity.
Ayn,Zı,Ye,Mim,Elif,
70,900,10,40,1,
ADJ – accusative masculine singular indefinite adjective
صفة منصوبة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |يَا : EY/HEY/AH | أَيُّهَا: SİZ! | الَّذِينَ: kimseler | امَنُوا: inanan(lar) | لَا: | تَدْخُلُوا: girmeyin | بُيُوتَ: evlerine | النَّبِيِّ: Peygamber'in | إِلَّا: ancak hariçtir | أَنْ: | يُؤْذَنَ: izin verilmesi | لَكُمْ: size | إِلَىٰ: | طَعَامٍ: yemeğe | غَيْرَ: olmadan | نَاظِرِينَ: gözetleyiciler | إِنَاهُ: vaktini | وَلَٰكِنْ: fakat | إِذَا: zaman | دُعِيتُمْ: çağrıldığınız | فَادْخُلُوا: girin | فَإِذَا: | طَعِمْتُمْ: yemeği yeyince | فَانْتَشِرُوا: dağılın | وَلَا: | مُسْتَأْنِسِينَ: dalmayın | لِحَدِيثٍ: söze | إِنَّ: çünkü | ذَٰلِكُمْ: bu | كَانَ: | يُؤْذِي: incitiyordu | النَّبِيَّ: Peygamberi | فَيَسْتَحْيِي: fakat o utanıyordu | مِنْكُمْ: sizden | وَاللَّهُ: fakat Allah | لَا: | يَسْتَحْيِي: utanmaz | مِنَ: -ten | الْحَقِّ: gerçek(i söylemek)- | وَإِذَا: zaman | سَأَلْتُمُوهُنَّ: onlarda istediğiniz | مَتَاعًا: bir şey | فَاسْأَلُوهُنَّ: isteyin | مِنْ: -ndan | وَرَاءِ: arkası- | حِجَابٍ: perde | ذَٰلِكُمْ: bu | أَطْهَرُ: daha temizdir | لِقُلُوبِكُمْ: sizin kalbleriniz için | وَقُلُوبِهِنَّ: ve onların kalbleri için | وَمَا: ve olamaz | كَانَ: | لَكُمْ: sizin | أَنْ: | تُؤْذُوا: incitmeniz | رَسُولَ: Elçisini | اللَّهِ: Allah'ın | وَلَا: ve olamaz | أَنْ: | تَنْكِحُوا: nikahlamanız | أَزْوَاجَهُ: onun eşlerini | مِنْ: | بَعْدِهِ: kendisinden sonra | أَبَدًا: asla | إِنَّ: çünkü | ذَٰلِكُمْ: bu | كَانَ: | عِنْدَ: katında | اللَّهِ: Allah | عَظِيمًا: büyük(bir günah)tır |
Kırık Meal (Harekesiz) : |يا YE EY/HEY/AH | أيها ÊYHE SİZ! | الذين ELZ̃YN kimseler | آمنوا ËMNWE inanan(lar) | لا LE | تدخلوا TD̃ḢLWE girmeyin | بيوت BYWT evlerine | النبي ELNBY Peygamber'in | إلا ÎLE ancak hariçtir | أن ÊN | يؤذن YÙZ̃N izin verilmesi | لكم LKM size | إلى ÎL | طعام ŦAEM yemeğe | غير ĞYR olmadan | ناظرين NEƵRYN gözetleyiciler | إناه ÎNEH vaktini | ولكن WLKN fakat | إذا ÎZ̃E zaman | دعيتم D̃AYTM çağrıldığınız | فادخلوا FED̃ḢLWE girin | فإذا FÎZ̃E | طعمتم ŦAMTM yemeği yeyince | فانتشروا FENTŞRWE dağılın | ولا WLE | مستأنسين MSTÊNSYN dalmayın | لحديث LḪD̃YS̃ söze | إن ÎN çünkü | ذلكم Z̃LKM bu | كان KEN | يؤذي YÙZ̃Y incitiyordu | النبي ELNBY Peygamberi | فيستحيي FYSTḪYY fakat o utanıyordu | منكم MNKM sizden | والله WELLH fakat Allah | لا LE | يستحيي YSTḪYY utanmaz | من MN -ten | الحق ELḪG gerçek(i söylemek)- | وإذا WÎZ̃E zaman | سألتموهن SÊLTMWHN onlarda istediğiniz | متاعا MTEAE bir şey | فاسألوهن FESÊLWHN isteyin | من MN -ndan | وراء WREÙ arkası- | حجاب ḪCEB perde | ذلكم Z̃LKM bu | أطهر ÊŦHR daha temizdir | لقلوبكم LGLWBKM sizin kalbleriniz için | وقلوبهن WGLWBHN ve onların kalbleri için | وما WME ve olamaz | كان KEN | لكم LKM sizin | أن ÊN | تؤذوا TÙZ̃WE incitmeniz | رسول RSWL Elçisini | الله ELLH Allah'ın | ولا WLE ve olamaz | أن ÊN | تنكحوا TNKḪWE nikahlamanız | أزواجه ÊZWECH onun eşlerini | من MN | بعده BAD̃H kendisinden sonra | أبدا ÊBD̃E asla | إن ÎN çünkü | ذلكم Z̃LKM bu | كان KEN | عند AND̃ katında | الله ELLH Allah | عظيما AƵYME büyük(bir günah)tır |
Kırık Meal (Okunuş) : |: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | : | tedḣulū: girmeyin | buyūte: evlerine | n-nebiyyi: Peygamber'in | illā: ancak hariçtir | en: | yu'ƶene: izin verilmesi | lekum: size | ilā: | Taǎāmin: yemeğe | ğayra: olmadan | nāZirīne: gözetleyiciler | ināhu: vaktini | velākin: fakat | iƶā: zaman | duǐytum: çağrıldığınız | fedḣulū: girin | fe iƶā: | Taǐmtum: yemeği yeyince | fenteşirū: dağılın | ve lā: | muste'nisīne: dalmayın | liHadīṧin: söze | inne: çünkü | ƶālikum: bu | kāne: | yu'ƶī: incitiyordu | n-nebiyye: Peygamberi | fe yesteHyī: fakat o utanıyordu | minkum: sizden | vallahu: fakat Allah | : | yesteHyī: utanmaz | mine: -ten | l-Haḳḳi: gerçek(i söylemek)- | ve iƶā: zaman | seeltumūhunne: onlarda istediğiniz | metāǎn: bir şey | feselūhunne: isteyin | min: -ndan | verā'i: arkası- | Hicābin: perde | ƶālikum: bu | eTheru: daha temizdir | liḳulūbikum: sizin kalbleriniz için | ve ḳulūbihinne: ve onların kalbleri için | ve mā: ve olamaz | kāne: | lekum: sizin | en: | tu'ƶū: incitmeniz | rasūle: Elçisini | llahi: Allah'ın | ve lā: ve olamaz | en: | tenkiHū: nikahlamanız | ezvācehu: onun eşlerini | min: | beǎ'dihi: kendisinden sonra | ebeden: asla | inne: çünkü | ƶālikum: bu | kāne: | ǐnde: katında | llahi: Allah | ǎZīmen: büyük(bir günah)tır |
Kırık Meal (Transcript) : |YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELZ̃YN: kimseler | ËMNVE: inanan(lar) | LE: | TD̃ḢLVE: girmeyin | BYVT: evlerine | ELNBY: Peygamber'in | ÎLE: ancak hariçtir | ÊN: | YÙZ̃N: izin verilmesi | LKM: size | ÎL: | ŦAEM: yemeğe | ĞYR: olmadan | NEƵRYN: gözetleyiciler | ÎNEH: vaktini | VLKN: fakat | ÎZ̃E: zaman | D̃AYTM: çağrıldığınız | FED̃ḢLVE: girin | FÎZ̃E: | ŦAMTM: yemeği yeyince | FENTŞRVE: dağılın | VLE: | MSTÊNSYN: dalmayın | LḪD̃YS̃: söze | ÎN: çünkü | Z̃LKM: bu | KEN: | YÙZ̃Y: incitiyordu | ELNBY: Peygamberi | FYSTḪYY: fakat o utanıyordu | MNKM: sizden | VELLH: fakat Allah | LE: | YSTḪYY: utanmaz | MN: -ten | ELḪG: gerçek(i söylemek)- | VÎZ̃E: zaman | SÊLTMVHN: onlarda istediğiniz | MTEAE: bir şey | FESÊLVHN: isteyin | MN: -ndan | VREÙ: arkası- | ḪCEB: perde | Z̃LKM: bu | ÊŦHR: daha temizdir | LGLVBKM: sizin kalbleriniz için | VGLVBHN: ve onların kalbleri için | VME: ve olamaz | KEN: | LKM: sizin | ÊN: | TÙZ̃VE: incitmeniz | RSVL: Elçisini | ELLH: Allah'ın | VLE: ve olamaz | ÊN: | TNKḪVE: nikahlamanız | ÊZVECH: onun eşlerini | MN: | BAD̃H: kendisinden sonra | ÊBD̃E: asla | ÎN: çünkü | Z̃LKM: bu | KEN: | AND̃: katında | ELLH: Allah | AƵYME: büyük(bir günah)tır |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ey inananlar, yemeğe dâvet edilmeden Peygamberin evlerine gitmeyin, dâvet edilirseniz yemek vaktini beklemek üzere daha önce gitmeyin; fakat çağrılınca gidin ve yemek yiyince dağılın, konuşmak için uzun uzadıya oturmayın; şüphe yok ki bunlar, Peygamberi incitir de utanır sizden ve Allah'sa doğruyu söylemekten çekinmez ve kadınlarından bir şey istediğiniz zaman perde ardından isteyin; bu, sizin yürekleriniz bakımından da daha temizdir, onların yürekleri bakımından da ve Allah'ın Peygamberini incitmeniz câiz olmadığı gibi onun eşlerini de bundan böyle ebedîyen almayın; şüphe yok ki bu, Allah katında pek büyük bir günahtır.
Adem Uğur : Ey iman edenler! Siz zamanını gözetlemeksizin, bir yemeğe davet edilmedikçe, Peygamber'in evlerine girmeyin. Ancak davet edildiğiniz vakit girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın, sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Peygamber'i üzmekte, fakat o (size bunu söylemekten) utanmaktadır. Ama Allah, hakkı söylemekten çekinmez. Peygamber'in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. Sizin Allah'ın Resûlünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikâhlamanız asla caiz olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük (bir günah)tır.
Ahmed Hulusi : Ey iman edenler. . . O Nebi'nin evlerine, sizin için bir yemeğe izin verilmeniz dışında, girmeyin. . . (Bu da) onun (yemeğin pişme) vaktini beklemeksizin - gözlemeksizin (olsun). . . Fakat davet olunduğunuzda girin. . . Yemek yedikten sonra da (ev halkı veya birbirinizle) lakırdıya dalmaksızın dağılın! Muhakkak ki bu (davranışınız - laubaliliğiniz), O Nebi'ye eziyet veriyor, fakat O sizden çekiniyor (bir şey diyemiyor kırmamak için)! Allâh, Hakk'ı açığa vurmaktan çekinmez! Onlardan (Nebi'nin eşlerinden) bir şey istediğinizde, onlardan perde arkasından isteyin. . . İşte bu, sizin kalpleriniz için de onların kalpleri için de daha temizdir. . . Sizin Rasûlullah'a eziyet vermeniz de, O'ndan sonra O'nun eşlerini nikâhlamanız da ebeden olacak bir şey değildir. . . Muhakkak ki bu, Allâh indînde Aziym'dir.
Ahmet Tekin : Ey iman edenler, bir yemeğe davet edilmedikçe, vakitli vakitsiz, Peygamberin evlerine girmeyin. Ancak dâvet edildiğiniz vakit girin. Evde yemeğin pişirilmesi ve hazırlanmasını bekleyerek ayak altında dolaşmayın. Yemeği yediğiniz zaman hemen dağılın. Sohbete dalarak evi dost meclisine çevirmeyin. Bu haliniz peygamberi meşgul ediyor, incitiyor, ama o size bir şey söylemeye utanıyor. Allah, hakkı, doğruyu söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından ihtiyacınız olan bir hâceti isterken, evlerine girmeden, kapı önünde durarak isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz, daha nezih, kalplere şüphe düşürmeyen bir davranıştır. Sizin Allah’ın Rasulüne eziyet etmeye hakkınız yoktur. Kendisinden sonra da, ebediyyen onun hanımlarıyla evlenemezsiniz. Bu Allah katında çok büyük bir günahtır.
Ahmet Varol : Ey iman edenler! Peygamberin evlerine yemek için size izin verilmeden girmeyin ve (başka bir amaçla girdiğinizde) yemek vaktini gözetlemeyin. Ancak davet edildiğiniz zaman girin ve yemeği yediğinizde dağılın. Sohbet etmek için de (izinsiz girmeyin). Çünkü bu Peygamberi rahatsız ediyor ancak siz(e söylemek)den çekiniyordu. Ama Allah gerçe(ği bildirme)kten çekinmez. Onlardan (Peygamberin eşlerinden) bir şey istediğinizde perde arkasından isteyin. Bu hem sizin kalpleriniz hem de onların kalpleri için daha temizdir. Sizin Allah'ın Peygamberine eziyet etmeniz doğru olmadığı gibi ondan sonra eşlerini nikahlamanız da ebediyen caiz olmaz. Şüphesiz bu Allah katında pek büyüktür. [5]
Ali Bulaç : Ey iman edenler! (Rastgele) Peygamberin evlerine girmeyin, (bir başka iş için girmişseniz ille de) yemek vaktini beklemeyin. (Ama yemeğe) çağrıldığınız zaman girin, yemeği yiyince dağılın ve (uzun) söze dalmayın. Gerçekten bu, peygambere eziyet vermekte ve o da sizden utanmaktadır; oysa Allah, hak(kı açıklamak)tan utanmaz. Onlardan (peygamberin eşlerinden) bir şey isteyeceğiniz zaman, perde arkasından isteyin. Bu, sizin kalpleriniz için de, onların kalpleri için de daha temizdir. Allah'ın Resûlü'ne eziyet vermeniz ve ondan sonra eşlerini nikahlamanız size ebedi olarak (helal) olmaz. Çünkü böyle yapmanız, Allah katında çok büyük (bir günah)tır.
Ali Fikri Yavuz : Ey iman edenler! Yemek vaktini gözetmeksizin, size izin verilib de davetli olduğunuz vakitten başka zamanlarda, Peygamberin evlerine girmeyin. Fakat çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yediğinizde de hemen (yanından) dağılın. Söz konuşmak, sohbet etmek için de izinsiz girmeyin; çünkü bu, Peygambere eziyyet veriyor, (sonra, “çıkın” veya “girmeyin” demeğe) sizden utanıyor. Fakat Allah, gerçeği açıklamayı terk etmez. Bir de (Peygamberin) zevcelerine gerekli bir şey soracağınız vakıt de, perde arkasından sorun. Böyle yapmanız hem sizin kalbleriniz, hem de onların kalbleri için daha temizdir. Allah’ın Rasûlüne, sizin eziyyet etmeniz doğru olmaz; arkasından (irtihalinden sonra) zevcelerini nikâh eylemeniz de hiç bir zaman caiz olmaz. Bu (Peygambere eziyyet etmek ve arkasından zevcelerini nikâhlamak), Allah katında çok büyük bir günahtır.
Bekir Sadak : Ey inananlar! Peygamber'in evlerine, yemege cagirilmaksizin vakitli vakitsiz girmeyin; fakat davet edilseniz girin ve yemegi yiyince, dagilin. Sohbet etmek icin de girip oturmayin. Bu haliniz peygamber'i uzuyor, o da size bir sey soylemeye cekiniyordu. Allah gercegi sylemekten cekinmez. Peygamber'in eslerinden bir sey isteyeceginizde onu perde arkasindan isteyin. Bu sayede sizin gnulleriniz de, onlarin gnulleri de daha temiz kalir. Bundan sonra ne Allah'in Peygamber'ini uzmeniz ve ne de O'nun eslerini nikahlamaniz asla caiz degildir. Dogrusu bu, Allah katinda buyuk seydir.
Celal Yıldırım : Ey imân edenler! Peygamberin evlerine, yemeğe izin verilmeksizin, vaktine de bakılmaksızın girmeyin. Ancak davet edildiğinizde girin, yemek yediğinizden hemen sonra dağılın. Söz ve sohbette bulunmak için de izinsiz girmeyin. Şüphesiz ki bu gibi davranışlarınız Peygamberi üzüyor, sizden utanıp bir şey de demiyor. Ama Allah, hakkı söylemekten çekinmez. Peygamberin eşlerinden işe yarar bir şey sormak istediğiniz zaman perde arkasından kendilerinden sorun ; bu ölçüde hareket etmeniz hem sizin kalbleriniz, hem onların kalbleri için daha temiz, daha nezihtir. Allah'ın Peygamberini incitmeniz ve kendisinden sonra O'nun eşleriyle evlenmeniz size asla helâl değildir. Böyle bir şey yapmanız Allah yanında çok büyük (bir günah)tır.
Diyanet İşleri : Ey iman edenler! Yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin (vakitli vakitsiz) Peygamber’in evlerine girmeyin, çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yiyince de hemen dağılın. Sohbet için beklemeyin. Çünkü bu davranışınız Peygamber’i rahatsız etmekte, fakat o sizden de çekinmektedir. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temizdir. Allah’ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikâhlamanız ebediyyen söz konusu olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük bir günahtır.
Diyanet İşleri (eski) : Ey inananlar! Peygamber'in evlerine, yemeğe çağırılmaksızın vakitli vakitsiz girmeyin; fakat davet edilseniz girin ve yemeği yiyince, dağılın. Sohbet etmek için de girip oturmayın. Bu haliniz Peygamber'i üzüyor, o da size bir şey söylemeye çekiniyordu. Allah gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamber'in eşlerinden bir şey isteyeceğinizde onu perde arkasından isteyin. Bu sayede sizin gönülleriniz de, onların gönülleri de daha temiz kalır. Bundan sonra ne Allah'ın Peygamber'ini üzmeniz ve ne de O'nuneşlerini nikahlamanız asla caiz değildir. Doğrusu bu, Allah katında büyük şeydir.
Diyanet Vakfi : Ey iman edenler! Siz, bir yemeğe çağırılmadıkça, zamanını gözetmeksizin, Peygamber'in evlerine girmeyin. Ancak davet edildiğiniz vakit girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın, sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Peygamber'i üzmekte, fakat o (size bunu söylemekten) utanmaktadır. Ama Allah, hakkı söylemekten çekinmez. Peygamber'in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. Sizin Allah'ın Resûlünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikâhlamanız asla caiz olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük (bir günah)tır.
Edip Yüksel : Ey inananlar, peygamberin evine, yemeğe çağrılmadan girmeyin. Öyle bir çağrıyı da beklemeyin. Çağrıldığınız vakit girebilirsiniz. Yemeği yedikten sonra ayrılıp dağılın. Hadislere (sözlere) dalmayın. Bu durum peygamberi üzüyor; ancak size bildirmekten utanıyordu. ALLAH gerçeği bildirmekten çekinmez. Onun hanımlarından bir şey istediğinizde onu bir perde ardından isteyiniz. Bu sizin kalbiniz ve onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. ALLAH'ın elçisini üzmemelisiniz ve ondan sonra onun eşleriyle asla evlenmemelisiniz, zira bu, ALLAH katında pek büyük bir günahtır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ey iman edenler! Peygamberin evlerine vaktine bakmaksızın ve yemeğe izin verilmedikçe girmeyin. Fakat çağırıldığınız vakit girin. Yemeği yediğinizde de hemen dağılın. Sohbet etmek için de izinsiz girmeyin. Çünkü bu haliniz peygambere eziyet veriyor, ama o sizden utanıyor. Fakat Allah gerçeği söylemekten utanmaz. Hem O'nun hanımlarına bir ihtiyaç soracağınız vakit de perde arkasından sorun. Böyle yapmanız hem sizin kalbleriniz ve hem de onların kalbleri için daha temizdir. Hem sizin Resulullah'a eziyet etmeye hakkınız yoktur. Ondan sonra hanımlarını da ebediyyen nikâh edemezsiniz. Çünkü bu Allah katında çok büyük bir günahtır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ey iman edenler, Peygamberin evlerine, vaktine dikkat etmeksizin ve yemek için izin verilmedikçe girmeyin; ancak çağrıldığınızda girin, yemeği yediğinizde de hemen dağılın; sohbet etmek için de izinsiz girmeyin! Çünkü o, peygambere eziyet veriyor, üstelik sizden utanıyor; ama Allah, gerçeği söylemekten sıkılmaz. Bir de hanımlarına, gerekli birşey soracağınızda bir perde arkasından sorun! Öyle yapmanız, hem sizin kalpleriniz hem de onların kalpleri için daha çok temizdir. Sizin, Allah'ın peygamberini incitmeye hakkınız yoktur; arkasından hanımlarını nikahlayamazsınız da. Çünkü, bunlar, Allah katında çok büyük bir günahtır.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ey o bütün iyman edenler! Vaktına bakmaksızın yemeğe izin verilmedikçe size Peygamberin evlerine girmeyin ve lâkin çağırıldığınız vakıt da girin, yemeği yediğinizde de hemen dağılın, söz, sohbet için de izinsiz girmeyin, çünkü o, Peygambere eza veriyor, üzerine de sizden utanıyor, fakat Allah hakkı söylemekten sıkılmaz, hem haremlerine gerekli bir şey soracağınız vakıt da bir perde arkasından sorun, öyle yapmanız, hem sizin kalbleriniz ve hem onların kalbleri için daha temizdir ve sizin Resulullaha eza etmeniz olamaz, arkasından zevcelerini nikâh eylemeniz de olamaz. Çünkü o günah, Allah ındinde çok büyük bulunuyor
Fizilal-il Kuran : Ey inananlar! Peygamberin evlerine, yemeğe çağrılmaksızın vakitli vakitsiz girmeyin fakat davet edilirseniz girin ve yemeği yeyince dağılın. Sohbet etmek için de gidip oturmayın. Bu haliniz peygamberi üzüyor, o da size bir şey söylemeye çekiniyordu. Allah gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamber eşlerinden bir şey isteyeceğinizde onu perde arkasından isteyin. Bu sayede sizin kalpleriniz de onların kalpleri de daha temiz kalır. Allah'ın Peygamberini üzmeniz ve O'ndan sonra eşlerini nikahlamanız asla caiz değildir. Çünkü bu Allah katında büyük bir günahtır.
Gültekin Onan : Ey inananlar! (Rastgele) Peygamberin evlerine girmeyin, (bir başka iş için girmişseniz ille de) yemek vaktini beklemeyin. (Ama yemeğe) çağırıldığınız zaman girin, yemeği yiyince dağılın ve (uzun) söze dalmayın. Gerçekten bu, peygambere eziyet vermekte ve o da sizden utanmaktadır; oysa Tanrı, hak(kı açıklamak)tan utanmaz. Onlardan (peygamberin eşlerinden) bir şey isteyeceğiniz zaman, perde arkasından isteyin. Bu sizin kalpleriniz için de, onların kalpleri için de daha temizdir. Tanrı'nın Resulüne eziyet vermeniz ve ondan sonra eşlerini nikahlamanız size ebediyen (helal) olmaz. Çünkü böyle yapmanız, Tanrı katında çok büyük (bir günah)tır.
Hakkı Yılmaz : Ey iman eden kimseler! Peygamber'in evlerine sadece –vaktine bakmaksızın–yemeğe izin verilince girin. Ama çağırıldığınız vakit hemen girin. Artık yemeği yediğinizde de hemen dağılın. Söz için de beklemeyin. Şüphesiz bu hâliniz, Peygamber'e eziyet veriyor sonra da O, sizden çekiniyor. Allah ise haktan/gerçekten çekinmez. Onun hanımlarından bir kazanım istediğiniz zaman da perde arkasından/odalarına girmeden isteyin. Böyle yapmanız, sizin kalpleriniz ve onların kalpleri için daha temizdir. Ve sizin Allah'ın Elçisi'ne eziyet etmeniz ve kendisinden sonra hanımlarını da, sonsuza dek nikâh etmeniz olacak bir şey değildir. Bu, Allah katında çok büyüktür.
Hasan Basri Çantay : Ey îman edenler, (bundan sonra) peygamberin evlerine — yemeğe da'vet olunmaksızın, vaktına (da) bakmaksızın — girmeyin. Fakat da'vet olunduğunuz zaman girin. Yemeği yediğiniz zaman dağılın. Söz dinlemek veya suhbet etmek için de (izinsiz) girmeyin. Çünkü bu, peygambere ezâ vermekde, o sizden utanmakdadır. Allah ise hak (kı açıklamak) dan çekinmez. Bir de onun zevcelerinden lüzumlu bir şey istediğiniz vakit perde ardından isteyin onlardan. Bu, hem sizin kalbleriniz, hem onların kalbleri için daha temizdir. Sizin, Allahın peygamberine ezâ vermeniz (doğru) olmadı (ğı gibi) kendinden sonra zevcelerini nikâhla almanız da ebedî (caiz) değildir. Bu, Allah nezdinde çok büyük (bir günâh) dır.
Hayrat Neşriyat : Ey îmân edenler! Vaktini gözetleyici kimseler olmadan, yemeğe sizin için da'vet yapılmadıkça peygamberin evlerine girmeyin! Fakat çağrıldı ğınız zaman, artık girin; yemeği yiyince de dağılın; sohbete dalıcı kimseler de olmayın!Çünki bu hâliniz, pey gambere eziyet veriyor, fakat (o) sizden utanıyor. Allah ise hak(kı söylemek)ten çekinmez. Hem on lardan (peygamberin zevcelerinden) bir şey iste diğiniz zaman, artık kendilerinden bir perde ar kasından isteyin! Bu, hem sizin kalbleriniz için, hem de onların kalbleri için daha temizdir. Çünki sizin için, Allah’ın Resûlünü incitme niz ve kendisinden sonra onun zevcelerini ni kâhlamanız ebediyen (câiz) olmaz. Çünki bu, Al lah katında (pek) büyük(bir günah)tır.
İbni Kesir : Ey iman edenler; Peygamber'in evlerine yemeğe çağrılmaksızın ve vakitli vakitsiz girmeyin. Ama davet olunursanız; girin ve yemeği yeyince de lafa dalmadan dağılın. Bu haliniz, Peygamber'i üzüyordu, o da size bir şey söylemeye çekiniyordu. Allah ise hakkı söylemekten çekinmez. Peygamber'in eşlerinden bir şey istediğinizde; onu perde arkasından isteyin. Bu; sizin kalbleriniz için de, onların kalbleri için de daha temizdir. Allah'ın Rasulünü üzmeniz ve ondan sonra eşlerini nikahlamak asla caiz değildir. Çünkü bu; Allah katında büyük bir günahtır.
İskender Evrenosoğlu : Ey âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler), size izin verilmedikçe Nebî'nin evlerine girmeyin! (Girmişseniz oyalanıp) yemeğin pişmesini beklemeyin. Fakat davet edildiğiniz zaman girin. Yemeğinizi yeyince hemen dağılın ve sohbet etmek istemeyin, söze dalmayın (izinsiz konuşmayın). İşte bu durum gerçekten Nebî'ye eziyet oluyordu. Fakat sizden hayâ ediyordu (utanıyordu). Allah, haktan hayâ duymaz (gerçeği açıklamaktan çekinmez). Onlardan (Peygamber Hanımları'ndan) bir şey sorduğunuz zaman perde arkasından sorun. Bu, sizin ve onların kalpleri için daha temizdir. Allah'ın Resûl'üne eziyet etmeniz ve bundan sonra O'nun zevcelerini nikâh etmeniz ebediyyen (helâl) olmaz. Muhakkak ki bu, Allah'ın katında çok büyük (günahtır).
Muhammed Esed : Siz ey imana ermiş olanlar! İzin verilmedikçe Peygamber'in evlerine girmeyin ve yemek için (davet edildiğiniz zaman erkenden) gidip hazırlanmasını beklemeye kalkışmayın, çağrıldığınızda (en uygun zamanda) girin, yemeği yiyince hemen ayrılın, lafa dalmayın. Bu durum Peygamberi üzebilir, ama sizden (gitmenizi istemeye de) çekinebilir fakat Allah doğru(yu size öğretmek)ten çekinmez. (Peygamber'in eşlerine gelince,) onlardan bir şey isteyeceğiniz vakit perde arkasından isteyin! Bu hem sizin kalplerinizin, hem de onlarınkinin temizliğini pekiştirir. Ayrıca sizin Allah'ın Elçisi'ni üzmeniz ve onun vefatından sonra eşlerini nikahlamanız caiz değildir, doğrusu bu, Allah nazarında büyük bir günahtır.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ey imân etmiş olanlar! Peygamberin hanelerine bir yemeğe davet olunmadan girip yemek pişmesini beklemeyin. Meğer ki, size izin verilmiş olsun. Fakat (öyle) davet olunduğunuz vakit giriniz. Yemeği yedikten sonra lâfa dalmaksızın dağılınız. Çünkü o, şüphe yok ki peygambere eziyet verir, o da sizden utanır. Fakat Allah hakkı bildirmekten çekinmez. Ve onlardan bir lüzumlu şey soracağınız vakit de onlardan bir perde ardından (sorunuz). Bu sizin kalpleriniz için ve onların kalpleri için daha temizdir ve Allah'ın Resûlüne sizin eziyet vermeniz doğru değildir ve ondan sonra zevcelerini nikah etmeniz de ebedîyyen (caiz değildir). Şüphe yok ki o, Allah indinde çok büyük (bir günah) bulunmaktadır.
Ömer Öngüt : Ey müminler! Bundan sonra peygamberinizin evlerine yemeğe dâvet olunmadıkça vakitli-vakitsiz girmeyin. Dâvet edildiğiniz zaman girin. Yemeği yiyince de hemen dağılın, söze sohbete dalıp kalmayın. Çünkü bu hâliniz Peygamber'i üzüyor, o da size bir şey söylemekten utanıyor. Allah ise gerçeği açıklamaktan çekinmez. Peygamber'in zevcelerine herhangi bir şey soracağınız vakit perde arkasından sorun. Böyle yapmakla hem sizin gönülleriniz hem de onların gönülleri daha temiz kalır. Sizin Allah'ın Resul'ünü üzmeniz ve ondan sonra onun hanımlarını nikâhlamanız aslâ caiz olamaz. Çünkü bu, Allah katında çok büyük bir günahtır.
Şaban Piriş : -Ey iman edenler, yemeğe çağrılmadan Peygamber’in evlerine vakitli vakitsiz girmeyin. Davet edildiğiniz zaman gidin ve yemek yiyince dağılın, söze dalmayın. Bu hal onu incitiyor, size söylemekten de çekiniyor. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamber’in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman, perde arkasından isteyin. Bu hem sizin kalbiniz, hem de onların kalpleri için daha temizdir. Sizin Allah’ın Rasülü’ne eziyet etmeniz ve ondan sonra da onun eşlerini nikahlamanız asla caiz değildir. Bu Allah katında büyük bir günahtır.
Suat Yıldırım : Ey iman edenler! Yemeğe izin verilmeksizin, vaktine de bakmaksızın, Peygamberin evine girmeyiniz. Fakat dâvet edildiğinizde girin. Yemeği yiyince hemen dağılın, yemekten sonra sohbete dalmayın.Çünkü bu hareketiniz Peygamberi rahatsız ediyor, lâkin utandığından, size karşı bir şey söylemiyordu. Oysa Allah, gerçeği açıklamaktan çekinmez. Eğer (müminlerin annelerinden) bir şey soracak veya isteyecek olursanız, onu perde arkasından isteyiniz. Böyle yapmanız, hem sizin hem de onların kalpleri yönünden daha nezihtir. Sizin Allah’ın Resulünü rahatsız etmeniz ve kendisinin vefatından sonra onun eşlerini nikâhlamanız asla helâl değildir. Çünkü bu, Allah katında büyük bir günahtır.
Süleyman Ateş : Ey inananlar, (rastgele) Peygamber'in evlerine girmeyin. Ancak yemek için size izin verilir de girerseniz (erkenden gelip) yemeğin pişmesini beklemeyin. Çağrıldığınız zaman girin; yemeği yeyince dağılın, söze dalmayın. Çünkü bu (davranışınız) Peygamberi incitiyor, fakat o, (size bunu söylemekten) utanıyordu. Ama Allâh, gerçek(i söylemek)ten utanmaz. Onlardan (yani peygamberin hanımlarından) bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalbleriniz, hem de onların kalbleri için daha temizdir. Sizin, Allâh'ın Elçisini incitmeniz ve kendisinden sonra onun eşlerini nikâhlamanız asla olamaz. Çünkü bu, Allâh katında büyük (bir günâh)tır.
Tefhim-ul Kuran : Ey iman edenler (rasgele) peygamberlerin evlerine girmeyin, (Bir başka iş için girmişseniz ille de) yemek vaktini beklemeyin. (Ama yemeğe) çağrıldığınız zaman girin, yemeği yeyince dağılın ve (uzun) söze dalmayın. Gerçekten bu, peygambere eziyet vermekte ve o da sizden utanmaktadır; oysa Allah, hak(kı açıklamak)tan utanmaz. Onlardan (peygamberin eşlerinden) bir şey isteyeceğiniz zaman, perde arkasından isteyin. Bu, sizin kalpleriniz için de, onların kalpleri için de daha temizdir. Allah'ın Resulü'ne eziyet vermeniz ve ondan sonra eşlerini nikâhlamanız size ebedî olarak (helal) olmaz. Çünkü böyle yapmanız, Allah katında çok büyük (bir günah)tır.
Ümit Şimşek : Ey iman edenler! İzin verilmedikçe Peygamberin evine girmeyin; yemek için çağırıldığınızda vaktini gözetmeksizin gitmeyin. Çağırıldığınız zaman girin; yediğinizde de birbirinizle sohbete dalmadan dağılın. Bu hareketleriniz Peygambere eziyet veriyor; ancak o size bunu açıklamaktan sıkılıyor. Allah ise hakkı açıklamaktan çekinmez. Peygamber hanımlarından birşey isteyeceğiniz zaman da onu perde arkasından isteyin. Sizin kalbiniz için de, onların kalpleri için de böylesi daha nezih bir davranış olur. Peygambere eziyet vermek de, onun ölümünden sonra hanımlarını nikâhlamak da size ebediyen yasaklanmıştır. Çünkü bunlar Allah katında büyük bir günahtır.
Yaşar Nuri Öztürk : Ey iman edenler! Size bir yemek için izin verilmedikçe Peygamber'in evlerine girmeyin. Vaktini bekleyip durmaksızın çağırıldığınızda girin, ancak yemeği yiyince hemen dağılın. Söze dalıp lafı koyulaştırmayın. Çünkü böyle davranmanız Peygamber'i rahatsız eder. Fakat o size bir şey söylemekten utanır. Allah ise hakkı dile getirmekten çekinmez. Peygamber'in eşlerinden bir şey istediğinizde, onlardan perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz hem de onların kalpleri için daha temiz bir yoldur. Allah'ın resulüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra onun eşleriyle nikâhlanmanız, size helal kılınmamıştır. Böyle bir şey Allah katında büyük bir vebaldir.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}