» 33 / Ahzâb  50:

Kuran Sırası: 33
İniş Sırası: 90
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73

 » 33 / Ahzâb  Suresi: 50
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. يَا (YE) = yā : EY/HEY/AH
2. أَيُّهَا (ÊYHE) = eyyuhā : SİZ!
3. النَّبِيُّ (ELNBY) = n-nebiyyu : peygamber
4. إِنَّا (ÎNE) = innā : şüphesiz biz
5. أَحْلَلْنَا (ÊḪLLNE) = eHlelnā : helal kıldık
6. لَكَ (LK) = leke : sana
7. أَزْوَاجَكَ (ÊZVECK) = ezvāceke : eşlerini
8. اللَّاتِي (ELLETY) = l-lātī :
9. اتَيْتَ ( ËTYT) = āteyte : verdiğin
10. أُجُورَهُنَّ (ÊCVRHN) = ucūrahunne : ücretlerini (mehirlerini)
11. وَمَا (VME) = ve mā : ve
12. مَلَكَتْ (MLKT) = meleket : bulunanları
13. يَمِينُكَ (YMYNK) = yemīnuke : elinde
14. مِمَّا (MME) = mimmā : -nden
15. أَفَاءَ (ÊFEÙ) = efā'e : ganimet verdiği-
16. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah'ın
17. عَلَيْكَ (ALYK) = ǎleyke : sana
18. وَبَنَاتِ (VBNET) = ve benāti : ve kızlarını
19. عَمِّكَ (AMK) = ǎmmike : amcanın
20. وَبَنَاتِ (VBNET) = ve benāti : ve kızlarını
21. عَمَّاتِكَ (AMETK) = ǎmmātike : halalarının
22. وَبَنَاتِ (VBNET) = ve benāti : ve kızlarını
23. خَالِكَ (ḢELK) = ḣālike : dayının
24. وَبَنَاتِ (VBNET) = ve benāti : ve kızlarını
25. خَالَاتِكَ (ḢELETK) = ḣālātike : teyzelerinin
26. اللَّاتِي (ELLETY) = l-lātī :
27. هَاجَرْنَ (HECRN) = hācerne : hicret eden
28. مَعَكَ (MAK) = meǎke : seninle beraber
29. وَامْرَأَةً (VEMRÊT) = vemraeten : ve kadını
30. مُؤْمِنَةً (MÙMNT) = mu'mineten : inanmış
31. إِنْ (ÎN) = in : eğer
32. وَهَبَتْ (VHBT) = vehebet : hibe ederse
33. نَفْسَهَا (NFSHE) = nefsehā : kendisini
34. لِلنَّبِيِّ (LLNBY) = linnebiyyi : peygambere
35. إِنْ (ÎN) = in : eğer
36. أَرَادَ (ÊRED̃) = erāde : dilediyse
37. النَّبِيُّ (ELNBY) = n-nebiyyu : peygamberi
38. أَنْ (ÊN) = en :
39. يَسْتَنْكِحَهَا (YSTNKḪHE) = yestenkiHahā : kendisini nikahlamayı
40. خَالِصَةً (ḢELṦT) = ḣāliSaten : mahsus olarak
41. لَكَ (LK) = leke : sana
42. مِنْ (MN) = min :
43. دُونِ (D̃VN) = dūni : dışında
44. الْمُؤْمِنِينَ (ELMÙMNYN) = l-mu'minīne : mü'minlerin
45. قَدْ (GD̃) = ḳad : elbette
46. عَلِمْنَا (ALMNE) = ǎlimnā : biz biliyoruz
47. مَا (ME) = mā : şeyi
48. فَرَضْنَا (FRŽNE) = feraDnā : gerekli kıldığımız
49. عَلَيْهِمْ (ALYHM) = ǎleyhim : onlara
50. فِي (FY) = fī : hakkında
51. أَزْوَاجِهِمْ (ÊZVECHM) = ezvācihim : eşleri
52. وَمَا (VME) = ve mā : ve
53. مَلَكَتْ (MLKT) = meleket : bulunanlar
54. أَيْمَانُهُمْ (ÊYMENHM) = eymānuhum : ellerinin
55. لِكَيْلَا (LKYLE) = likeylā : için
56. يَكُونَ (YKVN) = yekūne : olmaması
57. عَلَيْكَ (ALYK) = ǎleyke : sana
58. حَرَجٌ (ḪRC) = Haracun : bir zorluk
59. وَكَانَ (VKEN) = ve kāne : ve
60. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
61. غَفُورًا (ĞFVRE) = ğafūran : çok bağışlayan
62. رَحِيمًا (RḪYME) = raHīmen : çok esirgeyendir
EY/HEY/AH | SİZ! | peygamber | şüphesiz biz | helal kıldık | sana | eşlerini | | verdiğin | ücretlerini (mehirlerini) | ve | bulunanları | elinde | -nden | ganimet verdiği- | Allah'ın | sana | ve kızlarını | amcanın | ve kızlarını | halalarının | ve kızlarını | dayının | ve kızlarını | teyzelerinin | | hicret eden | seninle beraber | ve kadını | inanmış | eğer | hibe ederse | kendisini | peygambere | eğer | dilediyse | peygamberi | | kendisini nikahlamayı | mahsus olarak | sana | | dışında | mü'minlerin | elbette | biz biliyoruz | şeyi | gerekli kıldığımız | onlara | hakkında | eşleri | ve | bulunanlar | ellerinin | için | olmaması | sana | bir zorluk | ve | Allah | çok bağışlayan | çok esirgeyendir |

[Y] [EYH] [NBE] [] [ḪLL] [] [ZVC] [] [ETY] [ECR] [] [MLK] [YMN] [] [FYE] [] [] [BNY] [AMM] [BNY] [AMM] [BNY] [ḢVL] [BNY] [ḢVL] [] [HCR] [] [MRE] [EMN] [] [VHB] [NFS] [NBE] [] [RVD̃] [NBE] [] [NKḪ] [ḢLṦ] [] [] [D̃VN] [EMN] [] [ALM] [] [FRŽ] [] [] [ZVC] [] [MLK] [YMN] [] [KVN] [] [ḪRC] [KVN] [] [ĞFR] [RḪM]
YE ÊYHE ELNBY ÎNE ÊḪLLNE LK ÊZVECK ELLETY ËTYT ÊCVRHN VME MLKT YMYNK MME ÊFEÙ ELLH ALYK VBNET AMK VBNET AMETK VBNET ḢELK VBNET ḢELETK ELLETY HECRN MAK VEMRÊT MÙMNT ÎN VHBT NFSHE LLNBY ÎN ÊRED̃ ELNBY ÊN YSTNKḪHE ḢELṦT LK MN D̃VN ELMÙMNYN GD̃ ALMNE ME FRŽNE ALYHM FY ÊZVECHM VME MLKT ÊYMENHM LKYLE YKVN ALYK ḪRC VKEN ELLH ĞFVRE RḪYME

eyyuhā n-nebiyyu innā eHlelnā leke ezvāceke l-lātī āteyte ucūrahunne ve mā meleket yemīnuke mimmā efā'e llahu ǎleyke ve benāti ǎmmike ve benāti ǎmmātike ve benāti ḣālike ve benāti ḣālātike l-lātī hācerne meǎke vemraeten mu'mineten in vehebet nefsehā linnebiyyi in erāde n-nebiyyu en yestenkiHahā ḣāliSaten leke min dūni l-mu'minīne ḳad ǎlimnā feraDnā ǎleyhim ezvācihim ve mā meleket eymānuhum likeylā yekūne ǎleyke Haracun ve kāne llahu ğafūran raHīmen
يا أيها النبي إنا أحللنا لك أزواجك اللاتي آتيت أجورهن وما ملكت يمينك مما أفاء الله عليك وبنات عمك وبنات عماتك وبنات خالك وبنات خالاتك اللاتي هاجرن معك وامرأة مؤمنة إن وهبت نفسها للنبي إن أراد النبي أن يستنكحها خالصة لك من دون المؤمنين قد علمنا ما فرضنا عليهم في أزواجهم وما ملكت أيمانهم لكيلا يكون عليك حرج وكان الله غفورا رحيما

 » 33 / Ahzâb  Suresi: 50
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
أيها أ ي ه | EYH ÊYHE eyyuhā SİZ! You
النبي ن ب ا | NBE ELNBY n-nebiyyu peygamber O Prophet!
إنا | ÎNE innā şüphesiz biz Indeed, We
أحللنا ح ل ل | ḪLL ÊḪLLNE eHlelnā helal kıldık [We] have made lawful
لك | LK leke sana to you
أزواجك ز و ج | ZVC ÊZVECK ezvāceke eşlerini your wives
اللاتي | ELLETY l-lātī (to) whom
آتيت ا ت ي | ETY ËTYT āteyte verdiğin you have given
أجورهن ا ج ر | ECR ÊCVRHN ucūrahunne ücretlerini (mehirlerini) their bridal money
وما | VME ve mā ve and whom
ملكت م ل ك | MLK MLKT meleket bulunanları you rightfully possess
يمينك ي م ن | YMN YMYNK yemīnuke elinde you rightfully possess
مما | MME mimmā -nden from those (whom)
أفاء ف ي ا | FYE ÊFEÙ efā'e ganimet verdiği- Allah has given
الله | ELLH llahu Allah'ın Allah has given
عليك | ALYK ǎleyke sana to you,
وبنات ب ن ي | BNY VBNET ve benāti ve kızlarını and (the) daughters
عمك ع م م | AMM AMK ǎmmike amcanın (of) your paternal uncles
وبنات ب ن ي | BNY VBNET ve benāti ve kızlarını and (the) daughters
عماتك ع م م | AMM AMETK ǎmmātike halalarının (of) your paternal aunts
وبنات ب ن ي | BNY VBNET ve benāti ve kızlarını and (the) daughters
خالك خ و ل | ḢVL ḢELK ḣālike dayının (of) your maternal uncles
وبنات ب ن ي | BNY VBNET ve benāti ve kızlarını and (the) daughters
خالاتك خ و ل | ḢVL ḢELETK ḣālātike teyzelerinin (of) your maternal aunts
اللاتي | ELLETY l-lātī who
هاجرن ه ج ر | HCR HECRN hācerne hicret eden emigrated
معك | MAK meǎke seninle beraber with you,
وامرأة م ر ا | MRE VEMRÊT vemraeten ve kadını and a woman
مؤمنة ا م ن | EMN MÙMNT mu'mineten inanmış believing
إن | ÎN in eğer if
وهبت و ه ب | VHB VHBT vehebet hibe ederse she gives
نفسها ن ف س | NFS NFSHE nefsehā kendisini herself
للنبي ن ب ا | NBE LLNBY linnebiyyi peygambere to the Prophet
إن | ÎN in eğer if
أراد ر و د | RVD̃ ÊRED̃ erāde dilediyse wishes
النبي ن ب ا | NBE ELNBY n-nebiyyu peygamberi the Prophet
أن | ÊN en to
يستنكحها ن ك ح | NKḪ YSTNKḪHE yestenkiHahā kendisini nikahlamayı marry her -
خالصة خ ل ص | ḢLṦ ḢELṦT ḣāliSaten mahsus olarak only
لك | LK leke sana for you,
من | MN min excluding
دون د و ن | D̃VN D̃VN dūni dışında excluding
المؤمنين ا م ن | EMN ELMÙMNYN l-mu'minīne mü'minlerin the believers.
قد | GD̃ ḳad elbette Certainly,
علمنا ع ل م | ALM ALMNE ǎlimnā biz biliyoruz We know
ما | ME şeyi what
فرضنا ف ر ض | FRŽ FRŽNE feraDnā gerekli kıldığımız We have made obligatory
عليهم | ALYHM ǎleyhim onlara upon them
في | FY hakkında concerning
أزواجهم ز و ج | ZVC ÊZVECHM ezvācihim eşleri their wives
وما | VME ve mā ve and whom
ملكت م ل ك | MLK MLKT meleket bulunanlar they rightfully possess,
أيمانهم ي م ن | YMN ÊYMENHM eymānuhum ellerinin they rightfully possess,
لكيلا | LKYLE likeylā için that not
يكون ك و ن | KVN YKVN yekūne olmaması should be
عليك | ALYK ǎleyke sana on you
حرج ح ر ج | ḪRC ḪRC Haracun bir zorluk any discomfort.
وكان ك و ن | KVN VKEN ve kāne ve And Allah is
الله | ELLH llahu Allah And Allah is
غفورا غ ف ر | ĞFR ĞFVRE ğafūran çok bağışlayan Oft-Forgiving,
رحيما ر ح م | RḪM RḪYME raHīmen çok esirgeyendir Most Merciful

33:50 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

EY/HEY/AH | SİZ! | peygamber | şüphesiz biz | helal kıldık | sana | eşlerini | | verdiğin | ücretlerini (mehirlerini) | ve | bulunanları | elinde | -nden | ganimet verdiği- | Allah'ın | sana | ve kızlarını | amcanın | ve kızlarını | halalarının | ve kızlarını | dayının | ve kızlarını | teyzelerinin | | hicret eden | seninle beraber | ve kadını | inanmış | eğer | hibe ederse | kendisini | peygambere | eğer | dilediyse | peygamberi | | kendisini nikahlamayı | mahsus olarak | sana | | dışında | mü'minlerin | elbette | biz biliyoruz | şeyi | gerekli kıldığımız | onlara | hakkında | eşleri | ve | bulunanlar | ellerinin | için | olmaması | sana | bir zorluk | ve | Allah | çok bağışlayan | çok esirgeyendir |

[Y] [EYH] [NBE] [] [ḪLL] [] [ZVC] [] [ETY] [ECR] [] [MLK] [YMN] [] [FYE] [] [] [BNY] [AMM] [BNY] [AMM] [BNY] [ḢVL] [BNY] [ḢVL] [] [HCR] [] [MRE] [EMN] [] [VHB] [NFS] [NBE] [] [RVD̃] [NBE] [] [NKḪ] [ḢLṦ] [] [] [D̃VN] [EMN] [] [ALM] [] [FRŽ] [] [] [ZVC] [] [MLK] [YMN] [] [KVN] [] [ḪRC] [KVN] [] [ĞFR] [RḪM]
YE ÊYHE ELNBY ÎNE ÊḪLLNE LK ÊZVECK ELLETY ËTYT ÊCVRHN VME MLKT YMYNK MME ÊFEÙ ELLH ALYK VBNET AMK VBNET AMETK VBNET ḢELK VBNET ḢELETK ELLETY HECRN MAK VEMRÊT MÙMNT ÎN VHBT NFSHE LLNBY ÎN ÊRED̃ ELNBY ÊN YSTNKḪHE ḢELṦT LK MN D̃VN ELMÙMNYN GD̃ ALMNE ME FRŽNE ALYHM FY ÊZVECHM VME MLKT ÊYMENHM LKYLE YKVN ALYK ḪRC VKEN ELLH ĞFVRE RḪYME

eyyuhā n-nebiyyu innā eHlelnā leke ezvāceke l-lātī āteyte ucūrahunne ve mā meleket yemīnuke mimmā efā'e llahu ǎleyke ve benāti ǎmmike ve benāti ǎmmātike ve benāti ḣālike ve benāti ḣālātike l-lātī hācerne meǎke vemraeten mu'mineten in vehebet nefsehā linnebiyyi in erāde n-nebiyyu en yestenkiHahā ḣāliSaten leke min dūni l-mu'minīne ḳad ǎlimnā feraDnā ǎleyhim ezvācihim ve mā meleket eymānuhum likeylā yekūne ǎleyke Haracun ve kāne llahu ğafūran raHīmen
يا أيها النبي إنا أحللنا لك أزواجك اللاتي آتيت أجورهن وما ملكت يمينك مما أفاء الله عليك وبنات عمك وبنات عماتك وبنات خالك وبنات خالاتك اللاتي هاجرن معك وامرأة مؤمنة إن وهبت نفسها للنبي إن أراد النبي أن يستنكحها خالصة لك من دون المؤمنين قد علمنا ما فرضنا عليهم في أزواجهم وما ملكت أيمانهم لكيلا يكون عليك حرج وكان الله غفورا رحيما

[ي] [أ ي ه] [ن ب ا] [] [ح ل ل] [] [ز و ج] [] [ا ت ي] [ا ج ر] [] [م ل ك] [ي م ن] [] [ف ي ا] [] [] [ب ن ي] [ع م م] [ب ن ي] [ع م م] [ب ن ي] [خ و ل] [ب ن ي] [خ و ل] [] [ه ج ر] [] [م ر ا] [ا م ن] [] [و ه ب] [ن ف س] [ن ب ا] [] [ر و د] [ن ب ا] [] [ن ك ح] [خ ل ص] [] [] [د و ن] [ا م ن] [] [ع ل م] [] [ف ر ض] [] [] [ز و ج] [] [م ل ك] [ي م ن] [] [ك و ن] [] [ح ر ج] [ك و ن] [] [غ ف ر] [ر ح م]

 » 33 / Ahzâb  Suresi: 50
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
Ye,Elif,
10,1,

أيها أ ي ه | EYH ÊYHE eyyuhā SİZ! You
,Ye,He,Elif,
,10,5,1,
VOC – prefixed vocative particle ya
N – nominative noun
أداة نداء
اسم مرفوع
النبي ن ب ا | NBE ELNBY n-nebiyyu peygamber O Prophet!
Elif,Lam,Nun,Be,Ye,
1,30,50,2,10,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
إنا | ÎNE innā şüphesiz biz Indeed, We
,Nun,Elif,
,50,1,
ACC – accusative particle
PRON – 1st person plural object pronoun
حرف نصب و«نا» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
أحللنا ح ل ل | ḪLL ÊḪLLNE eHlelnā helal kıldık [We] have made lawful
,Ha,Lam,Lam,Nun,Elif,
,8,30,30,50,1,
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
لك | LK leke sana to you
Lam,Kef,
30,20,
P – prefixed preposition lām
PRON – 2nd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
أزواجك ز و ج | ZVC ÊZVECK ezvāceke eşlerini your wives
,Ze,Vav,Elif,Cim,Kef,
,7,6,1,3,20,
N – accusative masculine plural noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
اللاتي | ELLETY l-lātī (to) whom
Elif,Lam,Lam,Elif,Te,Ye,
1,30,30,1,400,10,
REL – feminine plural relative pronoun
اسم موصول
آتيت ا ت ي | ETY ËTYT āteyte verdiğin you have given
,Te,Ye,Te,
,400,10,400,
V – 2nd person masculine singular (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
أجورهن ا ج ر | ECR ÊCVRHN ucūrahunne ücretlerini (mehirlerini) their bridal money
,Cim,Vav,Re,He,Nun,
,3,6,200,5,50,
N – accusative masculine plural noun
PRON – 3rd person feminine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هن» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وما | VME ve mā ve and whom
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
REL – relative pronoun
الواو عاطفة
اسم موصول
ملكت م ل ك | MLK MLKT meleket bulunanları you rightfully possess
Mim,Lam,Kef,Te,
40,30,20,400,
V – 3rd person feminine singular perfect verb
فعل ماض
يمينك ي م ن | YMN YMYNK yemīnuke elinde you rightfully possess
Ye,Mim,Ye,Nun,Kef,
10,40,10,50,20,
N – nominative masculine noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم مرفوع والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
مما | MME mimmā -nden from those (whom)
Mim,Mim,Elif,
40,40,1,
P – preposition
REL – relative pronoun
حرف جر
اسم موصول
أفاء ف ي ا | FYE ÊFEÙ efā'e ganimet verdiği- Allah has given
,Fe,Elif,,
,80,1,,
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
فعل ماض
الله | ELLH llahu Allah'ın Allah has given
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
عليك | ALYK ǎleyke sana to you,
Ayn,Lam,Ye,Kef,
70,30,10,20,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
وبنات ب ن ي | BNY VBNET ve benāti ve kızlarını and (the) daughters
Vav,Be,Nun,Elif,Te,
6,2,50,1,400,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive feminine plural noun
الواو عاطفة
اسم مجرور
عمك ع م م | AMM AMK ǎmmike amcanın (of) your paternal uncles
Ayn,Mim,Kef,
70,40,20,
N – genitive masculine noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وبنات ب ن ي | BNY VBNET ve benāti ve kızlarını and (the) daughters
Vav,Be,Nun,Elif,Te,
6,2,50,1,400,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive feminine plural noun
الواو عاطفة
اسم مجرور
عماتك ع م م | AMM AMETK ǎmmātike halalarının (of) your paternal aunts
Ayn,Mim,Elif,Te,Kef,
70,40,1,400,20,
N – genitive feminine noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وبنات ب ن ي | BNY VBNET ve benāti ve kızlarını and (the) daughters
Vav,Be,Nun,Elif,Te,
6,2,50,1,400,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive feminine plural noun
الواو عاطفة
اسم مجرور
خالك خ و ل | ḢVL ḢELK ḣālike dayının (of) your maternal uncles
Hı,Elif,Lam,Kef,
600,1,30,20,
N – genitive masculine noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وبنات ب ن ي | BNY VBNET ve benāti ve kızlarını and (the) daughters
Vav,Be,Nun,Elif,Te,
6,2,50,1,400,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive feminine plural noun
الواو عاطفة
اسم مجرور
خالاتك خ و ل | ḢVL ḢELETK ḣālātike teyzelerinin (of) your maternal aunts
Hı,Elif,Lam,Elif,Te,Kef,
600,1,30,1,400,20,
N – genitive feminine noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
اللاتي | ELLETY l-lātī who
Elif,Lam,Lam,Elif,Te,Ye,
1,30,30,1,400,10,
REL – feminine plural relative pronoun
اسم موصول
هاجرن ه ج ر | HCR HECRN hācerne hicret eden emigrated
He,Elif,Cim,Re,Nun,
5,1,3,200,50,
V – 3rd person feminine plural (form III) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والنون ضمير متصل في محل رفع فاعل
معك | MAK meǎke seninle beraber with you,
Mim,Ayn,Kef,
40,70,20,
LOC – accusative location adverb
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
ظرف مكان منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وامرأة م ر ا | MRE VEMRÊT vemraeten ve kadını and a woman
Vav,Elif,Mim,Re,,Te merbuta,
6,1,40,200,,400,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative feminine indefinite noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
مؤمنة ا م ن | EMN MÙMNT mu'mineten inanmış believing
Mim,,Mim,Nun,Te merbuta,
40,,40,50,400,
N – accusative feminine indefinite (form IV) active participle
اسم منصوب
إن | ÎN in eğer if
,Nun,
,50,
COND – conditional particle
حرف شرط
وهبت و ه ب | VHB VHBT vehebet hibe ederse she gives
Vav,He,Be,Te,
6,5,2,400,
V – 3rd person feminine singular perfect verb
فعل ماض
نفسها ن ف س | NFS NFSHE nefsehā kendisini herself
Nun,Fe,Sin,He,Elif,
50,80,60,5,1,
N – accusative feminine singular noun
PRON – 3rd person feminine singular possessive pronoun
اسم منصوب و«ها» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
للنبي ن ب ا | NBE LLNBY linnebiyyi peygambere to the Prophet
Lam,Lam,Nun,Be,Ye,
30,30,50,2,10,
P – prefixed preposition lām
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
إن | ÎN in eğer if
,Nun,
,50,
COND – conditional particle
حرف شرط
أراد ر و د | RVD̃ ÊRED̃ erāde dilediyse wishes
,Re,Elif,Dal,
,200,1,4,
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
فعل ماض
النبي ن ب ا | NBE ELNBY n-nebiyyu peygamberi the Prophet
Elif,Lam,Nun,Be,Ye,
1,30,50,2,10,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
أن | ÊN en to
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
يستنكحها ن ك ح | NKḪ YSTNKḪHE yestenkiHahā kendisini nikahlamayı marry her -
Ye,Sin,Te,Nun,Kef,Ha,He,Elif,
10,60,400,50,20,8,5,1,
V – 3rd person masculine singular (form X) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
فعل مضارع منصوب و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
خالصة خ ل ص | ḢLṦ ḢELṦT ḣāliSaten mahsus olarak only
Hı,Elif,Lam,Sad,Te merbuta,
600,1,30,90,400,
N – accusative feminine indefinite active participle
اسم منصوب
لك | LK leke sana for you,
Lam,Kef,
30,20,
P – prefixed preposition lām
PRON – 2nd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
من | MN min excluding
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
دون د و ن | D̃VN D̃VN dūni dışında excluding
Dal,Vav,Nun,
4,6,50,
N – genitive noun
اسم مجرور
المؤمنين ا م ن | EMN ELMÙMNYN l-mu'minīne mü'minlerin the believers.
Elif,Lam,Mim,,Mim,Nun,Ye,Nun,
1,30,40,,40,50,10,50,
N – genitive masculine plural (form IV) active participle
اسم مجرور
قد | GD̃ ḳad elbette Certainly,
Gaf,Dal,
100,4,
CERT – particle of certainty
حرف تحقيق
علمنا ع ل م | ALM ALMNE ǎlimnā biz biliyoruz We know
Ayn,Lam,Mim,Nun,Elif,
70,30,40,50,1,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
ما | ME şeyi what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
فرضنا ف ر ض | FRŽ FRŽNE feraDnā gerekli kıldığımız We have made obligatory
Fe,Re,Dad,Nun,Elif,
80,200,800,50,1,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
عليهم | ALYHM ǎleyhim onlara upon them
Ayn,Lam,Ye,He,Mim,
70,30,10,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
في | FY hakkında concerning
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
أزواجهم ز و ج | ZVC ÊZVECHM ezvācihim eşleri their wives
,Ze,Vav,Elif,Cim,He,Mim,
,7,6,1,3,5,40,
N – genitive masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وما | VME ve mā ve and whom
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
REL – relative pronoun
الواو عاطفة
اسم موصول
ملكت م ل ك | MLK MLKT meleket bulunanlar they rightfully possess,
Mim,Lam,Kef,Te,
40,30,20,400,
V – 3rd person feminine singular perfect verb
فعل ماض
أيمانهم ي م ن | YMN ÊYMENHM eymānuhum ellerinin they rightfully possess,
,Ye,Mim,Elif,Nun,He,Mim,
,10,40,1,50,5,40,
N – nominative masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لكيلا | LKYLE likeylā için that not
Lam,Kef,Ye,Lam,Elif,
30,20,10,30,1,
PRP – prefixed particle of purpose lām
NEG – negative particle
اللام لام التعليل
حرف نفي
يكون ك و ن | KVN YKVN yekūne olmaması should be
Ye,Kef,Vav,Nun,
10,20,6,50,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع منصوب
عليك | ALYK ǎleyke sana on you
Ayn,Lam,Ye,Kef,
70,30,10,20,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
حرج ح ر ج | ḪRC ḪRC Haracun bir zorluk any discomfort.
Ha,Re,Cim,
8,200,3,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
وكان ك و ن | KVN VKEN ve kāne ve And Allah is
Vav,Kef,Elif,Nun,
6,20,1,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض
الله | ELLH llahu Allah And Allah is
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
غفورا غ ف ر | ĞFR ĞFVRE ğafūran çok bağışlayan Oft-Forgiving,
Ğayn,Fe,Vav,Re,Elif,
1000,80,6,200,1,
ADJ – accusative masculine singular indefinite adjective
صفة منصوبة
رحيما ر ح م | RḪM RḪYME raHīmen çok esirgeyendir Most Merciful
Re,Ha,Ye,Mim,Elif,
200,8,10,40,1,
ADJ – accusative masculine singular indefinite adjective
صفة منصوبة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |يَا : EY/HEY/AH | أَيُّهَا: SİZ! | النَّبِيُّ: peygamber | إِنَّا: şüphesiz biz | أَحْلَلْنَا: helal kıldık | لَكَ: sana | أَزْوَاجَكَ: eşlerini | اللَّاتِي: | اتَيْتَ: verdiğin | أُجُورَهُنَّ: ücretlerini (mehirlerini) | وَمَا: ve | مَلَكَتْ: bulunanları | يَمِينُكَ: elinde | مِمَّا: -nden | أَفَاءَ: ganimet verdiği- | اللَّهُ: Allah'ın | عَلَيْكَ: sana | وَبَنَاتِ: ve kızlarını | عَمِّكَ: amcanın | وَبَنَاتِ: ve kızlarını | عَمَّاتِكَ: halalarının | وَبَنَاتِ: ve kızlarını | خَالِكَ: dayının | وَبَنَاتِ: ve kızlarını | خَالَاتِكَ: teyzelerinin | اللَّاتِي: | هَاجَرْنَ: hicret eden | مَعَكَ: seninle beraber | وَامْرَأَةً: ve kadını | مُؤْمِنَةً: inanmış | إِنْ: eğer | وَهَبَتْ: hibe ederse | نَفْسَهَا: kendisini | لِلنَّبِيِّ: peygambere | إِنْ: eğer | أَرَادَ: dilediyse | النَّبِيُّ: peygamberi | أَنْ: | يَسْتَنْكِحَهَا: kendisini nikahlamayı | خَالِصَةً: mahsus olarak | لَكَ: sana | مِنْ: | دُونِ: dışında | الْمُؤْمِنِينَ: mü'minlerin | قَدْ: elbette | عَلِمْنَا: biz biliyoruz | مَا: şeyi | فَرَضْنَا: gerekli kıldığımız | عَلَيْهِمْ: onlara | فِي: hakkında | أَزْوَاجِهِمْ: eşleri | وَمَا: ve | مَلَكَتْ: bulunanlar | أَيْمَانُهُمْ: ellerinin | لِكَيْلَا: için | يَكُونَ: olmaması | عَلَيْكَ: sana | حَرَجٌ: bir zorluk | وَكَانَ: ve | اللَّهُ: Allah | غَفُورًا: çok bağışlayan | رَحِيمًا: çok esirgeyendir |
Kırık Meal (Harekesiz) : |يا YE EY/HEY/AH | أيها ÊYHE SİZ! | النبي ELNBY peygamber | إنا ÎNE şüphesiz biz | أحللنا ÊḪLLNE helal kıldık | لك LK sana | أزواجك ÊZWECK eşlerini | اللاتي ELLETY | آتيت ËTYT verdiğin | أجورهن ÊCWRHN ücretlerini (mehirlerini) | وما WME ve | ملكت MLKT bulunanları | يمينك YMYNK elinde | مما MME -nden | أفاء ÊFEÙ ganimet verdiği- | الله ELLH Allah'ın | عليك ALYK sana | وبنات WBNET ve kızlarını | عمك AMK amcanın | وبنات WBNET ve kızlarını | عماتك AMETK halalarının | وبنات WBNET ve kızlarını | خالك ḢELK dayının | وبنات WBNET ve kızlarını | خالاتك ḢELETK teyzelerinin | اللاتي ELLETY | هاجرن HECRN hicret eden | معك MAK seninle beraber | وامرأة WEMRÊT ve kadını | مؤمنة MÙMNT inanmış | إن ÎN eğer | وهبت WHBT hibe ederse | نفسها NFSHE kendisini | للنبي LLNBY peygambere | إن ÎN eğer | أراد ÊRED̃ dilediyse | النبي ELNBY peygamberi | أن ÊN | يستنكحها YSTNKḪHE kendisini nikahlamayı | خالصة ḢELṦT mahsus olarak | لك LK sana | من MN | دون D̃WN dışında | المؤمنين ELMÙMNYN mü'minlerin | قد GD̃ elbette | علمنا ALMNE biz biliyoruz | ما ME şeyi | فرضنا FRŽNE gerekli kıldığımız | عليهم ALYHM onlara | في FY hakkında | أزواجهم ÊZWECHM eşleri | وما WME ve | ملكت MLKT bulunanlar | أيمانهم ÊYMENHM ellerinin | لكيلا LKYLE için | يكون YKWN olmaması | عليك ALYK sana | حرج ḪRC bir zorluk | وكان WKEN ve | الله ELLH Allah | غفورا ĞFWRE çok bağışlayan | رحيما RḪYME çok esirgeyendir |
Kırık Meal (Okunuş) : |: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | n-nebiyyu: peygamber | innā: şüphesiz biz | eHlelnā: helal kıldık | leke: sana | ezvāceke: eşlerini | l-lātī: | āteyte: verdiğin | ucūrahunne: ücretlerini (mehirlerini) | ve mā: ve | meleket: bulunanları | yemīnuke: elinde | mimmā: -nden | efā'e: ganimet verdiği- | llahu: Allah'ın | ǎleyke: sana | ve benāti: ve kızlarını | ǎmmike: amcanın | ve benāti: ve kızlarını | ǎmmātike: halalarının | ve benāti: ve kızlarını | ḣālike: dayının | ve benāti: ve kızlarını | ḣālātike: teyzelerinin | l-lātī: | hācerne: hicret eden | meǎke: seninle beraber | vemraeten: ve kadını | mu'mineten: inanmış | in: eğer | vehebet: hibe ederse | nefsehā: kendisini | linnebiyyi: peygambere | in: eğer | erāde: dilediyse | n-nebiyyu: peygamberi | en: | yestenkiHahā: kendisini nikahlamayı | ḣāliSaten: mahsus olarak | leke: sana | min: | dūni: dışında | l-mu'minīne: mü'minlerin | ḳad: elbette | ǎlimnā: biz biliyoruz | : şeyi | feraDnā: gerekli kıldığımız | ǎleyhim: onlara | : hakkında | ezvācihim: eşleri | ve mā: ve | meleket: bulunanlar | eymānuhum: ellerinin | likeylā: için | yekūne: olmaması | ǎleyke: sana | Haracun: bir zorluk | ve kāne: ve | llahu: Allah | ğafūran: çok bağışlayan | raHīmen: çok esirgeyendir |
Kırık Meal (Transcript) : |YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELNBY: peygamber | ÎNE: şüphesiz biz | ÊḪLLNE: helal kıldık | LK: sana | ÊZVECK: eşlerini | ELLETY: | ËTYT: verdiğin | ÊCVRHN: ücretlerini (mehirlerini) | VME: ve | MLKT: bulunanları | YMYNK: elinde | MME: -nden | ÊFEÙ: ganimet verdiği- | ELLH: Allah'ın | ALYK: sana | VBNET: ve kızlarını | AMK: amcanın | VBNET: ve kızlarını | AMETK: halalarının | VBNET: ve kızlarını | ḢELK: dayının | VBNET: ve kızlarını | ḢELETK: teyzelerinin | ELLETY: | HECRN: hicret eden | MAK: seninle beraber | VEMRÊT: ve kadını | MÙMNT: inanmış | ÎN: eğer | VHBT: hibe ederse | NFSHE: kendisini | LLNBY: peygambere | ÎN: eğer | ÊRED̃: dilediyse | ELNBY: peygamberi | ÊN: | YSTNKḪHE: kendisini nikahlamayı | ḢELṦT: mahsus olarak | LK: sana | MN: | D̃VN: dışında | ELMÙMNYN: mü'minlerin | GD̃: elbette | ALMNE: biz biliyoruz | ME: şeyi | FRŽNE: gerekli kıldığımız | ALYHM: onlara | FY: hakkında | ÊZVECHM: eşleri | VME: ve | MLKT: bulunanlar | ÊYMENHM: ellerinin | LKYLE: için | YKVN: olmaması | ALYK: sana | ḪRC: bir zorluk | VKEN: ve | ELLH: Allah | ĞFVRE: çok bağışlayan | RḪYME: çok esirgeyendir |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ey Peygamber, mehirlerini verdiğin eşlerini ve Allah'ın ganîmet olarak sana ihsân ettiği ve senin de temellük ettiğin câriyeleri, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin, seninle berâber yurdundan göçen kızlarını helâl ettik sana. Bir de inanan bir kadın, kendisini Peygambere bağışlar da Peygamber de dilediği takdîrde onu nikâhla almak isterse bu, yalnız sana helâldir, başka inananlara değil. Sana bir güçlük olmasın diye onlara, eşleri ve sâhip oldukları câriyeleri hakkında ne farz ettiğimizi de gerçekten bildirdik ve Allah, suçları örter, rahîmdir.
Adem Uğur : Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah'ın sana ganimet olarak verdiği ve elinin altında bulunan cariyeleri, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle beraber göç eden kızlarını sana helâl kıldık. Bir de Peygamber kendisiyle evlenmek istediği takdirde, kendisini peygambere hibe eden mümin kadını, diğer müminlere değil, sırf sana mahsus olmak üzere (helâl kıldık). Kuşkusuz biz, hanımları ve ellerinin altında bulunan cariyeleri hakkında müminlere neyi farz kıldığımızı biliriz. (Bu hususta ne yapmaları lâzım geldiğini onlara açıkladık) ki, sana bir zorluk olmasın. Allah bağışlayandır, merhamet edendir.
Ahmed Hulusi : Ey Nebi! Muhakkak ki biz sana mehrlerini verdiğin eşlerini, Allâh'ın sana ganimet olarak verdiklerinden sağ elinin mâlik olduklarını (cariyeleri) ve seninle beraber hicret eden; amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını; bir de eğer kendini O Nebi'ye hibe etmiş, O Nebi de onunla evlenmeyi dilemiş ise, iman etmiş bir kadını, diğer iman etmişler dışında sana özel olarak helal kıldık. . . Onlara eşleri ve cariyeleri hakkında neyi farz ettiğimizi mutlaka biliyoruz. . . Sana, bir vebal düşüncesi olmasın diye (bu hükümleri açıkladık). . . Allâh Ğafûr'dur, Rahıym'dir.
Ahmet Tekin : Ey peygamber, mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah’ın kansız ve zahmetsiz düşmandan alıp sana verdikleri içinden, savaş esirleri arasından meşrû şekilde sahip olduğun, üzerinde meşrû hakların ve otoriten, kendileriyle düzgün insanî münasebetlerin olan câriyeleri, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle beraber baskı, zulüm ve işkencenin hâkim olduğu memleketinizden, özgürce Allah’a kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için hicret eden kızlarını sana helâl kıldık. Bir de, peygamber kendisiyle evlenmek istediği takdirde, kendisini peygambere özgür iradesiyle teklif eden hür mü’min kadını, mü’minlerle ilgili koyduğumuz kurallara istisna olarak sırf sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. Biz, hanımları ve meşrû şekilde sahip oldukları, üzerinde meşrû hakları ve otoriteleri, kendileriyle düzgün insanî münasebetleri olan câriyeleri konusunda, mü’minlere neyi meşrû kıldığımızı biliriz. Bunları, sana bir güçlük, bir vebal olmasın diye açıkladık. Allah çok bağışlayıcı ve engin merhamet sahibidir.
Ahmet Varol : Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak verdiği (savaş esirleri)nden elinin altındaki (cariye)leri, amcanın kızlarından, halalarının kızlarından, dayının kızlarından, teyzelerinin kızlarından seninle birlikte hicret etmiş olanları, bir de Peygamber nikahlamak istediği takdirde kendini Peygambere bağışlayan mü'min kadını sana helal kıldık. Bu (sonuncusu, diğer) mü'minlerden ayrı olarak yalnızca sana özeldir. Biz onlara eşleri ve ellerinin altında bulunan (cariye)leri hakkında kendilerine neleri farz kıldığımızı biliyoruz. Bu sana bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
Ali Bulaç : Ey Peygamber, gerçekten biz sana ücretlerini (mehirlerini) verdiğin eşlerini ve Allah'ın sana ganimet olarak verdikleri (savaş esirleri)nden sağ elinin malik olduğu (cariyeler) ile seninle birlikte hicret eden amcanın kızlarını, halanın kızlarını, dayının kızlarını ve teyzenin kızlarını helal kıldık; bir de, kendisini peygambere hibe eden ve peygamberin kendisini almak istediği mü'min bir kadını da, -mü'minler için olmaksızın yalnızca sana has olmak üzere- (senin için helal kıldık). Biz, kendi eşleri ve sağ ellerinin malik olduğu (cariyeleri) konusunda onlar (mü'minler) üzerine neyi farz kıldığımızı bildik (size bildirdik). Böylelikle senin için hiç bir güçlük olmasın. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
Ali Fikri Yavuz : Ey Peygamber! Biz, sana şunları helâl kıldık: Mehirlerini verdiğin zevcelerini, Allah’ın ganimet olarak sana ihsan ettiklerinden mülkün olan cariyeyi ve amcanın kızlarından, halalarının kızlarından, dayının kızlarından, teyzelerinin kızlarından seninle beraber hicret etmiş olanları; bir de mümin bir kadın kendini peygambere hibe ederse, (mehir istemezse) Peygamber de onu nikâh etmek isterse... (Bütün bunlar) müminlere değil de, sana has (olarak helâl kılındı. Diğer müminlerin evlenmelerinde keyfiyet ve sayı bakımından farklar vardır). Müminlerin zevceleri ile sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız hakları, biz bilmişizdir, (bu hükümleri Nisâ suresinde açıklamıştık. Ey Rasûlüm! Sana has olan hükümler), sana hiç bir darlık olmamak içindir. Allah Gafûr’dur, Rahîm’dir.
Bekir Sadak : Mehirlerini verdigin eslerini, Allah'in sana ganimet olarak verdigi cariyeleri, seninle beraber hicret eden amcanin kizlarini, halalarinin kizlarini, dayinin kizlarini, teyzelerinin kizlarini ve peygamber nikahlanmayi diledigi takdirde muminlerden ayri, sirf sana mahsus olmak uzere kendisinin mehrini peygambere hibe eden mumin kadini almani helal kilmisizdir. Bir zorluga ugramaman icin muminlerin esleri ve cariyeleri hakkinda onlarin uzerine neyi farz kilmis oldugumuzu bildirmistik. Allah bagislayandir, merhamet edendir.
Celal Yıldırım : Ey Peygamber! Şüphesiz ki biz, mehirlerini verdiğin eşlerini ve Allah'ın savaş ganimetinden elin altına verdiği cariyeleri; seninle beraber hicret eden amcan kızlarını, halaların kızlarını, dayın kızlarını, teyzelerin kızlarını sana helâl kıldık. Ayrıca mü'min bir kadın (mehirsiz olarak) kendini peygambere bağışlar, peygamber de onunla evlenmeyi arzu ederse, onu, mü'minlere değil de sadece sana has bir hüküm olarak helâl kıldık. Biz, mü'minlere, eşleri ve cariyeleri hakkında neleri farz kıldığımızı biliriz. Bu (hüküm) sana bir sıkıntı ve sakınca olmamak içindir. Allah çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.
Diyanet İşleri : Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helâl kıldık. Ayrıca, diğer mü’minlere değil de, sana has olmak üzere, mehirsiz olarak kendini Peygamber’e bağışlayan, Peygamber’in de kendisini nikâhlamak istediği herhangi bir mü’min kadını da (sana helâl kıldık.) Mü’minlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
Diyanet İşleri (eski) : Mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak verdiği cariyeleri, seninle beraber hicret eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını, teyzelerinin kızlarını ve Peygamber nikahlanmayı dilediği takdirde müminlerden ayrı, sırf sana mahsus olmak üzere kendisinin mehrini Peygambere hibe eden mümin kadını almanı helal kılmışızdır. Bir zorluğa uğramaman için; müminlerin eşleri ve cariyeleri hakkında onların üzerine neyi farz kılmış olduğumuzu bildirmiştik. Allah bağışlayandır, merhamet edendir.
Diyanet Vakfi : Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah'ın sana ganimet olarak verdiği ve elinin altında bulunan cariyeleri, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle beraber göç eden kızlarını sana helâl kıldık. Bir de Peygamber kendisiyle evlenmek istediği takdirde, kendisini peygambere hibe eden mümin kadını, diğer müminlere değil, sırf sana mahsus olmak üzere (helâl kıldık). Kuşkusuz biz, hanımları ve ellerinin altında bulunan cariyeleri hakkında müminlere neyi farz kıldığımızı biliriz. (Bu hususta ne yapmaları lâzım geldiğini onlara açıkladık) ki, sana bir zorluk olmasın. Allah bağışlayandır, merhamet edendir.
Edip Yüksel : Ey peygamber, mehirlerini vermiş bulunduğun eşlerini ve ALLAH'ın sana bağışladığı elinin altındakileri, seninle birlikte göç eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helal kılmışısızdır. Ayrıca, peygamber dilerse, kendisini inananlara değil sadece peygambere mehirsiz olarak hibe eden birisiyle nikahlanabilir. Biz, eşleri ve ellerinin altında bulunanlar hakkında üzerlerine yüklediğimiz sorumlulukları bildirmiştik ki güç bir duruma düşmeyesin. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ey peygamber! Biz bilhassa sana şunları helâl kıldık: Mehirlerini vermiş olduğun eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak ihsan buyurduklarından sahip olduğun cariyeleri, amcalarının kızlarından, halalarının kızlarından, dayılarının kızlarından, teyzelerinin kızlarından seninle beraber hicret etmiş olanları, bir de mümin bir kadın kendini peygambere hibe ederse, peygamber nikâh etmek istediği takdirde, onu başka müminlere değil de sadece sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. Onlara eşleri ve cariyeleri hakkında neyi farz kıldığımızı biliyoruz. Bunlar sana hiçbir darlık olmaması içindir. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ey peygamber, Biz, özellikle sana şunları helal kıldık: Mehirlerini vermiş olduğun eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak verdiklerinden sahibi bulunduğun cariyeyi, amcanın kızlarından, halalarının kızlarından, dayının kızlarından, teyzelerinin kızlarından seninle birlikte hicret etmiş olanları; bir de inanan bir kadın eğer kendisini peygambere bağışlar da, peygamber de onunla evlenmek isterse onu, sadece sana, diğer mü'minlere değil. Onlara eşleri ve cariyeleri hakkında neleri farz kıldığımızı biliyoruz. Bunlar, sana bir darlık olmaması içindir. Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ey o Peygamber! Biz bilhassa sana şunları halâl kıldık: Mehirlerini vermiş olduğun zevcelerini ve Allahın sana ganimet kıldıklarından milki yemînin olan câriyeyi ve ammin kızlarından, dayın kızlarından, teyzen kızlarından seninle beraber hicret etmiş olanları, bir de mü'mine bir kadın kendini Peygambere hibe ederse Peygamber nikâh etmek istediği takdirde onu, sâde sana, sair mü'minlere değil, onlara zevceleri ve milki yemînleri hakkında ne farz kıldığımız ma'lûmunuz, bunlar sana hiç bir darlık olmamak içindir, Allah gafûr rahîm bulunuyor.
Fizilal-il Kuran : Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak verdiği cariyelerini, seninle beraber hicret eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını, teyzelerinin kızlarını ve peygamber nikahlamayı dilediği takdirde mü'minlerden ayrı sırf sana mahsus olmak üzere, kendisinin mehrini Peygambere hibe eden mü'min kadını almanı helal kılmışızdır. Biz zorluğa uğramaman için mü'minlerin eşleri ve cariyeleri hakkında onların üzerine neyi farz kılmış olduğumuzu bildirmiştik. Allah bağışlayandır, merhamet edendir.
Gültekin Onan : Ey Peygamber, gerçekten biz sana ücretlerini (mehirlerini) verdiğin eşlerini ve Tanrı'nın sana ganimet olarak verdikleri (savaş esirleri)nden sağ elinin malik olduğu (cariyeler) ile seninle birlikte hicret eden amcanın kızlarını, halanın kızlarını, dayının kızlarını ve teyzenin kızlarını helal kıldık; bir de, kendisini peygambere hibe eden ve peygamberin kendisini almak istediği inançlı (kadın)ı da, inançlı (erkek)ler için olmaksızın yalnızca sana has olmak üzere, (senin için helal kıldık). Biz, kendi eşleri ve sağ ellerinin malik olduğu (cariyeler) konusunda onlar (müminler) üzerine neyi farz kıldığımızı bildik (size bildirdik). Böylelikle senin için hiç bir güçlük olmasın. Tanrı çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
Hakkı Yılmaz : "Ey Peygamber! Şüphesiz Biz, mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah'ın ganimet olarak sana verdiklerinden, sözleşme ile malik olduğunu/savaş esirlerinden himayene verilmiş bayanları, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin kızlarından seninle birlikte hicret etmiş olanları ve kendisini Peygamber'e hibe eden Peygamber'in de nikâhlamak istediği Mü’min kadını –mü’minlerin seviyesinden aşağı olmak üzere ve sadece sana özgü olarak– sana helal kıldık. Biz kendi eşleri ve sözleşmelerinin malik oldukları şeyler konusunda senin dışındaki mü’minlere neyi farz kıldığımızı kesinlikle bildik, daha önce açıkladık. Bu durum; sana özgü olarak getirilen çok eşlilik ve diğer özel maddeler, senin için bir güçlük olmasın diyedir. Ve Allah, kullarının günahlarını çok örten, onları cezalandırmayan ve bağışı bol olandır, engin merhamet sahibidir. "
Hasan Basri Çantay : Ey peygamber, mehirlerini verdiğin zevceleri ve Allahın sana ganiymet (olarak nasıyb) etdiklerinden sağ elinin mâlik olduğu kadınları, seninle beraber (Medîneye) hicret eden amcanın kızlarını, halanın kızlarını, dayının kızlarını, teyzenin kızlarını, bir de eğer mü'min bir kadın kendisini peygambere bağışlayıb da eğer peygamber de nikâhla almak isterse onu — (Fakat bu sonuncusunu) diğer mü'minlere değil, yalınız sana haas olmak üzere — senin için halâl kıldık. Öbür (mü'min) lerin zevceleri ve sağ ellerinin mâlik oldukları (cariyeleri) hakkında uhdelerine ne farz etmiş olduğumuzu bildirdik. (Bağış suretiyle izdivacın sana tahsıysi) senin için hiçbir darlık olmaması içindir. Allah çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir.
Hayrat Neşriyat : Ey Peygamber! Şübhesiz ki biz, mehirlerini verdi ğin zevcelerini ve Allah’ın sana ganîmet olarak verdiklerinden sâhib olduğun câriyeleri, hem se ninle berâber hicret eden amca nın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyze lerinin kızlarını (istersen nikâhlamayı)sana helâl kıldık. Bir de mü’min bir kadın kendini peygambere (meh rini istemeden) hîbe ederse, eğer peygamber (de) onu nikâhlamak isterse, diğer mü’minlere değil, sâde ce sana mahsus olmak üzere (onu mehirsiz olarak helâl kıldık)!(Biz,) zevceleri ve sâhib oldukları câriyeleri hakkında on lara (o mü’min lere) neyi farz kıldığımızı muhakkak ki bilmişizdir. Tâ ki sana bir zorluk olma sın! Çünki Allah, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.
İbni Kesir : Ey peygamber; Biz, mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak verdiği cariyeleri, seninle beraber hicret eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını, teyzelerinin kızlarını ve bir de eğer mü'min bir kadın kendisini peygambere hibe eder de peygamber de onunla evlenmeyi isterse onuki bu, mü'minlerden ayrı olarak sadece sana has olmak üzeresenin için helal kıldık. Sana bir zorluk olmasın diye mü'minlerin eşleri ve sağ ellerinin malik oldukları hakkında ne hükmettiğimizi bildirdik. Ve Allah; Gafur, Rahim olandır.
İskender Evrenosoğlu : Ey Nebî (Peygamber)! Muhakkak ki Biz, ecirlerini (mehirlerini) verdiğin zevcelerini ve elinin (altında) malik olduğun, Allah'ın ganimet olarak sana verdiği (cariyelerini) helâl kıldık. Ve seninle beraber hicret eden amcanın kızları, halanın kızları, dayının kızları, teyzenin kızları ve nefsini Nebî (Peygamber) için hibe eden ve Nebî'nin (Peygamber'in) de onu almak istediği mü'min kadınları, (diğer) mü'minler hariç, sana özel olarak (helâl kıldık). Onlara (diğer mü'minlere) zevceleri ve ellerinin (altında) malik oldukları (cariyeleri) konusunda neyi farz kıldık, Biz biliriz. (Bu), senin üzerine bir zorluk olmaması içindir. Ve Allah, Gafûr'dur (mağfiret eden), Rahîm'dir (Rahîm esmasıyla tecelli eden).
Muhammed Esed : Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin eşlerini ve Allah'ın sana bahşettiği savaş esirleri arasından sağ elinin altında bulunanları sana helal kıldık. Ve seninle birlikte (Yesrib'e) göç etmiş olan amcalarının ve halalarının kızlarını, dayılarının ve teyzelerinin kızlarını; ve kendilerini Peygamber'e özgür iradeleriyle teklif eden, Peygamber'in de almak istediği mümin kadınları (da sana helal kıldık): (bu sonuncusu) yalnız sana özgü bir imtiyazdır, öteki müminler için değil, (zaten) onlara eşleri ve sağ ellerinin altında bulunanlar konusunda yapmaları gerekeni bildirdik. (Ve) artık sen (gereksiz) bir endişeye kapılmamalısın, şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ey Peygamber! Şüphe yok ki, Biz sana helâl kıldık, mehirlerini verdiğin zevcelerini ve Allah'ın sana ganîmet olarak verdiğinden mülk-i yeminin olan cariyeleri ve seninle beraber hicret etmiş bir amcan kızlarını ve hâlan kızlarını ve dayın kızlarını ve teyzen kızlarını ve bir de imân etmiş bir kadın, eğer nefsini peygambere bağışlarsa peygamber de onu taht-ı nikâhına almak isterse o da sâir mü'minlere değil (ey Peygamber) sana mahsus olmak üzere helâl kılınmıştır. Onların (diğer mü'minlerin) üzerine zevceleri ve sağ ellerinin malik olduğu (cariyeleri) hakkında ne farzetmiş olduğumuzu elbette bilmişizdir. Sana bu böyle bir âile teşkilini helâl kıldık, tâ ki senin üzerine bir darlık olmasın. Ve Allah yarlığayıcı, bağışlayıcıdır.
Ömer Öngüt : Ey Peygamber! Şüphesiz ki biz mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan câriyeleri, seninle beraber hicret eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını, teyzelerinin kızlarını sana helâl kıldık. Bir de Peygamber kendisiyle evlenmek istediği takdirde, kendisini Peygamber'e hibe eden mümin kadını, diğer müminlere değil sadece sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. Biz hanımları ve ellerinin altında bulunan câriyeleri hakkında müminlere neyi farz kıldığımızı biliriz. Ki, sana herhangi bir zorluk olmasın. Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
Şaban Piriş : -Ey peygamber, mehirlerini ödediğin eşlerini, Allah’ın sana ganimet olarak verdiği cariyeleri, seninle birlikte hicret eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını, teyzelerinin kızlarını, bir de mü’min bir kadın kendisini peygambere hibe ederse, peygamber de onu nikahlamak isterse, bunu diğer müminlere değil sadece sana mahsus olmak üzere helal kıldık. Onlara, eşleri ve cariyeleri hakkında neleri farz kıldığımızı biliyoruz. Sana bir sıkıntı vermemesi için böyle yaptık. Allah bağışlayıcıdır, merhametlidir.
Suat Yıldırım : Ey Peygamber! Biz, şu gruplara dahil kadınları sana helâl kıldık: Mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah’ın sana harp esîri olarak verdiği cariyeleri, seninle beraber hicret eden amcan kızlarını, halan kızlarını, dayın ve teyzen kızlarını, bir de mehir istemeksizin kendisini Peygambere hibe eden ve Peygamberin de kendisini nikâhlamak istediği mümin kadını, diğer müminlere değil, sadece sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. Bizim, müminlerin eşleri ve ellerinin altındaki cariyeler hakkında gerekli kıldığımız mehir gibi hususlar, zaten malumumuz olup onları bildirmiştik. Hibe yoluyla mehirsiz evlenmeyi sana mahsus kılmamız, nikâh konusunda senin için bir güçlük olmaması içindir. Allah gafurdur, rahîmdir (çok affedicidir, merhamet ve ihsanı boldur).
Süleyman Ateş : Ey peygamber, biz, ücretlerini (mehirlerini) verdiğin eşlerini; Allâh'ın sana ganimet olarak verdiğ(i savaş esir)lerinden elinin altında bulunan (câriye)leri; amcanın, halalarının, dayının ve teyzelerinin seninle beraber göç eden kızlarını sana helâl kaldık. Bir de kendisini (mehirsiz olarak) peygambere hibe eden ve peygamberin de kendisini almak dilediği inanmış kadını, diğer mü'minlere değil, sırf sana mahsus olmak üzere (helâl kıldık). Biz, eşleri ve ellerinin altında bulunan (câriye)leri hakkında mü'minlere yapmalarını gerekli kıldığımız şeyi bil(dir)dik. (Onların bu hususta ne yapması lâzım geldiğini de daha önce açıkladık) ki, sana bir zorluk olmasın, (sen bir sıkıntıya, güç bir duruma düşmeyesin). Allâh çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
Tefhim-ul Kuran : Ey Peygamber! Gerçekten biz sana ücretlerini (mehirlerini) verdiğin eşlerini ve Allah'ın sana ganimet olarak verdikleri (savaş esirleri)nden elinin altında bulunan cariyeleri, amcanın, halalarının ve teyzelerinin seninle beraber hicret eden kızlarını, bir de Peygamber'e kendisini hibe eden ve Peygamberin de kendisini almak istediği inanmış kadınları sana helâl kıldık. Bu diğer müminlere değil, sadece sana mahsus bir ayrıcalıktır. Biz eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri hakkında müminlere ne farz kıldığımızı biliyoruz. (Seni bu hususta istisna ettik) ki senin için hiçbir darlık olmasın, Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
Ümit Şimşek : Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah'ın sana ganimet olarak verdiği cariyeleri, seninle beraber hicret eden amca kızlarını, hala kızlarını, dayı kızlarını ve teyze kızlarını helâl kıldık. Mehir istemeksizin kendisini Peygambere hibe eden mü'min kadınları da, eğer Peygamber onları nikâhlamak istiyorsa, diğer mü'minlerden farklı olarak yalnız sana helâl kıldık. Biz mü'minlere hanımları ve ellerinin altındaki cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri bilerek takdir etmiş bulunuyoruz. Bütün bunlar, senin gönlüne bir darlık gelmesin diyedir. Allah ise çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.
Yaşar Nuri Öztürk : Ey Peygamber! Biz sana şu hanımları helal kıldık: Mehirlerini verdiğin eşlerin, Allah'ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunanlar, amcalarının, halalarının, dayılarının, teyzelerinin kızlarından seninle birlikte hicret edenler. Peygamber kendisiyle evlenmek istediğinde, kendisini Peygamber'e hibe eden mümin bir kadını da öteki müminlere değil, yalnız sana özgü olmak üzere helal kıldık. Onlara eşleri ve elleri altındakiler hakkında neler farz kıldığımızı biz biliriz. Sana bir zorluk olmasın diyedir bu... Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}