» 33 / Ahzâb  20:

Kuran Sırası: 33
İniş Sırası: 90
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73

 » 33 / Ahzâb  Suresi: 20
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. يَحْسَبُونَ (YḪSBVN) = yeHsebūne : sanıyorlardı
2. الْأَحْزَابَ (ELÊḪZEB) = l-eHzābe : orduların
3. لَمْ (LM) = lem :
4. يَذْهَبُوا (YZ̃HBVE) = yeƶhebū : gitmediklerini
5. وَإِنْ (VÎN) = ve in : eğer
6. يَأْتِ (YÊT) = ye'ti : gelseler
7. الْأَحْزَابُ (ELÊḪZEB) = l-eHzābu : ordular
8. يَوَدُّوا (YVD̃VE) = yeveddū : arzu ederlerdi
9. لَوْ (LV) = lev : keşke
10. أَنَّهُمْ (ÊNHM) = ennehum : kendileri
11. بَادُونَ (BED̃VN) = bādūne : çölde bulunmayı
12. فِي (FY) = fī : arasında
13. الْأَعْرَابِ (ELÊAREB) = l-eǎ'rābi : Araplar
14. يَسْأَلُونَ (YSÊLVN) = yeselūne : sorup öğrenmeyi
15. عَنْ (AN) = ǎn : --den
16. أَنْبَائِكُمْ (ÊNBEÙKM) = enbāikum : sizin haberleriniz-
17. وَلَوْ (VLV) = velev : ve şayet
18. كَانُوا (KENVE) = kānū : bulunsalardı
19. فِيكُمْ (FYKM) = fīkum : içinizde
20. مَا (ME) = mā :
21. قَاتَلُوا (GETLVE) = ḳātelū : dövüşmezlerdi
22. إِلَّا (ÎLE) = illā : dışında
23. قَلِيلًا (GLYLE) = ḳalīlen : pek azı
sanıyorlardı | orduların | | gitmediklerini | eğer | gelseler | ordular | arzu ederlerdi | keşke | kendileri | çölde bulunmayı | arasında | Araplar | sorup öğrenmeyi | --den | sizin haberleriniz- | ve şayet | bulunsalardı | içinizde | | dövüşmezlerdi | dışında | pek azı |

[ḪSB] [ḪZB] [] [Z̃HB] [] [ETY] [ḪZB] [VD̃D̃] [] [] [BD̃V] [] [ARB] [SEL] [] [NBE] [] [KVN] [] [] [GTL] [] [GLL]
YḪSBVN ELÊḪZEB LM YZ̃HBVE VÎN YÊT ELÊḪZEB YVD̃VE LV ÊNHM BED̃VN FY ELÊAREB YSÊLVN AN ÊNBEÙKM VLV KENVE FYKM ME GETLVE ÎLE GLYLE

yeHsebūne l-eHzābe lem yeƶhebū ve in ye'ti l-eHzābu yeveddū lev ennehum bādūne l-eǎ'rābi yeselūne ǎn enbāikum velev kānū fīkum ḳātelū illā ḳalīlen
يحسبون الأحزاب لم يذهبوا وإن يأت الأحزاب يودوا لو أنهم بادون في الأعراب يسألون عن أنبائكم ولو كانوا فيكم ما قاتلوا إلا قليلا

 » 33 / Ahzâb  Suresi: 20
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
يحسبون ح س ب | ḪSB YḪSBVN yeHsebūne sanıyorlardı They think
الأحزاب ح ز ب | ḪZB ELÊḪZEB l-eHzābe orduların the confederates
لم | LM lem (have) not
يذهبوا ذ ه ب | Z̃HB YZ̃HBVE yeƶhebū gitmediklerini withdrawn.
وإن | VÎN ve in eğer And if
يأت ا ت ي | ETY YÊT ye'ti gelseler (should) come
الأحزاب ح ز ب | ḪZB ELÊḪZEB l-eHzābu ordular the confederates
يودوا و د د | VD̃D̃ YVD̃VE yeveddū arzu ederlerdi they would wish
لو | LV lev keşke if
أنهم | ÊNHM ennehum kendileri that they (were)
بادون ب د و | BD̃V BED̃VN bādūne çölde bulunmayı living in (the) desert
في | FY arasında among
الأعراب ع ر ب | ARB ELÊAREB l-eǎ'rābi Araplar the Bedouins,
يسألون س ا ل | SEL YSÊLVN yeselūne sorup öğrenmeyi asking
عن | AN ǎn --den about
أنبائكم ن ب ا | NBE ÊNBEÙKM enbāikum sizin haberleriniz- your news.
ولو | VLV velev ve şayet And if
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū bulunsalardı they were
فيكم | FYKM fīkum içinizde among you
ما | ME not
قاتلوا ق ت ل | GTL GETLVE ḳātelū dövüşmezlerdi they would fight
إلا | ÎLE illā dışında except
قليلا ق ل ل | GLL GLYLE ḳalīlen pek azı a little.

33:20 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

sanıyorlardı | orduların | | gitmediklerini | eğer | gelseler | ordular | arzu ederlerdi | keşke | kendileri | çölde bulunmayı | arasında | Araplar | sorup öğrenmeyi | --den | sizin haberleriniz- | ve şayet | bulunsalardı | içinizde | | dövüşmezlerdi | dışında | pek azı |

[ḪSB] [ḪZB] [] [Z̃HB] [] [ETY] [ḪZB] [VD̃D̃] [] [] [BD̃V] [] [ARB] [SEL] [] [NBE] [] [KVN] [] [] [GTL] [] [GLL]
YḪSBVN ELÊḪZEB LM YZ̃HBVE VÎN YÊT ELÊḪZEB YVD̃VE LV ÊNHM BED̃VN FY ELÊAREB YSÊLVN AN ÊNBEÙKM VLV KENVE FYKM ME GETLVE ÎLE GLYLE

yeHsebūne l-eHzābe lem yeƶhebū ve in ye'ti l-eHzābu yeveddū lev ennehum bādūne l-eǎ'rābi yeselūne ǎn enbāikum velev kānū fīkum ḳātelū illā ḳalīlen
يحسبون الأحزاب لم يذهبوا وإن يأت الأحزاب يودوا لو أنهم بادون في الأعراب يسألون عن أنبائكم ولو كانوا فيكم ما قاتلوا إلا قليلا

[ح س ب] [ح ز ب] [] [ذ ه ب] [] [ا ت ي] [ح ز ب] [و د د] [] [] [ب د و] [] [ع ر ب] [س ا ل] [] [ن ب ا] [] [ك و ن] [] [] [ق ت ل] [] [ق ل ل]

 » 33 / Ahzâb  Suresi: 20
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
يحسبون ح س ب | ḪSB YḪSBVN yeHsebūne sanıyorlardı They think
Ye,Ha,Sin,Be,Vav,Nun,
10,8,60,2,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
الأحزاب ح ز ب | ḪZB ELÊḪZEB l-eHzābe orduların the confederates
Elif,Lam,,Ha,Ze,Elif,Be,
1,30,,8,7,1,2,
N – accusative masculine plural noun
اسم منصوب
لم | LM lem (have) not
Lam,Mim,
30,40,
NEG – negative particle
حرف نفي
يذهبوا ذ ه ب | Z̃HB YZ̃HBVE yeƶhebū gitmediklerini withdrawn.
Ye,Zel,He,Be,Vav,Elif,
10,700,5,2,6,1,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
وإن | VÎN ve in eğer And if
Vav,,Nun,
6,,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
COND – conditional particle
الواو عاطفة
حرف شرط
يأت ا ت ي | ETY YÊT ye'ti gelseler (should) come
Ye,,Te,
10,,400,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
الأحزاب ح ز ب | ḪZB ELÊḪZEB l-eHzābu ordular the confederates
Elif,Lam,,Ha,Ze,Elif,Be,
1,30,,8,7,1,2,
N – nominative masculine plural noun
اسم مرفوع
يودوا و د د | VD̃D̃ YVD̃VE yeveddū arzu ederlerdi they would wish
Ye,Vav,Dal,Vav,Elif,
10,6,4,6,1,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
لو | LV lev keşke if
Lam,Vav,
30,6,
COND – conditional particle
حرف شرط
أنهم | ÊNHM ennehum kendileri that they (were)
,Nun,He,Mim,
,50,5,40,
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
حرف نصب من اخوات «ان» و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
بادون ب د و | BD̃V BED̃VN bādūne çölde bulunmayı living in (the) desert
Be,Elif,Dal,Vav,Nun,
2,1,4,6,50,
"N – nominative masculine plural active participle → Desert"
اسم مرفوع
في | FY arasında among
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
الأعراب ع ر ب | ARB ELÊAREB l-eǎ'rābi Araplar the Bedouins,
Elif,Lam,,Ayn,Re,Elif,Be,
1,30,,70,200,1,2,
"N – genitive masculine plural noun → Bedouin"
اسم مجرور
يسألون س ا ل | SEL YSÊLVN yeselūne sorup öğrenmeyi asking
Ye,Sin,,Lam,Vav,Nun,
10,60,,30,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
عن | AN ǎn --den about
Ayn,Nun,
70,50,
P – preposition
حرف جر
أنبائكم ن ب ا | NBE ÊNBEÙKM enbāikum sizin haberleriniz- your news.
,Nun,Be,Elif,,Kef,Mim,
,50,2,1,,20,40,
N – genitive masculine plural noun
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ولو | VLV velev ve şayet And if
Vav,Lam,Vav,
6,30,6,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
COND – conditional particle
الواو عاطفة
حرف شرط
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū bulunsalardı they were
Kef,Elif,Nun,Vav,Elif,
20,1,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
فيكم | FYKM fīkum içinizde among you
Fe,Ye,Kef,Mim,
80,10,20,40,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
ما | ME not
Mim,Elif,
40,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
قاتلوا ق ت ل | GTL GETLVE ḳātelū dövüşmezlerdi they would fight
Gaf,Elif,Te,Lam,Vav,Elif,
100,1,400,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form III) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
إلا | ÎLE illā dışında except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
قليلا ق ل ل | GLL GLYLE ḳalīlen pek azı a little.
Gaf,Lam,Ye,Lam,Elif,
100,30,10,30,1,
N – accusative masculine singular indefinite noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |يَحْسَبُونَ: sanıyorlardı | الْأَحْزَابَ: orduların | لَمْ: | يَذْهَبُوا: gitmediklerini | وَإِنْ: eğer | يَأْتِ: gelseler | الْأَحْزَابُ: ordular | يَوَدُّوا: arzu ederlerdi | لَوْ: keşke | أَنَّهُمْ: kendileri | بَادُونَ: çölde bulunmayı | فِي: arasında | الْأَعْرَابِ: Araplar | يَسْأَلُونَ: sorup öğrenmeyi | عَنْ: --den | أَنْبَائِكُمْ: sizin haberleriniz- | وَلَوْ: ve şayet | كَانُوا: bulunsalardı | فِيكُمْ: içinizde | مَا: | قَاتَلُوا: dövüşmezlerdi | إِلَّا: dışında | قَلِيلًا: pek azı |
Kırık Meal (Harekesiz) : |يحسبون YḪSBWN sanıyorlardı | الأحزاب ELÊḪZEB orduların | لم LM | يذهبوا YZ̃HBWE gitmediklerini | وإن WÎN eğer | يأت YÊT gelseler | الأحزاب ELÊḪZEB ordular | يودوا YWD̃WE arzu ederlerdi | لو LW keşke | أنهم ÊNHM kendileri | بادون BED̃WN çölde bulunmayı | في FY arasında | الأعراب ELÊAREB Araplar | يسألون YSÊLWN sorup öğrenmeyi | عن AN --den | أنبائكم ÊNBEÙKM sizin haberleriniz- | ولو WLW ve şayet | كانوا KENWE bulunsalardı | فيكم FYKM içinizde | ما ME | قاتلوا GETLWE dövüşmezlerdi | إلا ÎLE dışında | قليلا GLYLE pek azı |
Kırık Meal (Okunuş) : |yeHsebūne: sanıyorlardı | l-eHzābe: orduların | lem: | yeƶhebū: gitmediklerini | ve in: eğer | ye'ti: gelseler | l-eHzābu: ordular | yeveddū: arzu ederlerdi | lev: keşke | ennehum: kendileri | bādūne: çölde bulunmayı | : arasında | l-eǎ'rābi: Araplar | yeselūne: sorup öğrenmeyi | ǎn: --den | enbāikum: sizin haberleriniz- | velev: ve şayet | kānū: bulunsalardı | fīkum: içinizde | : | ḳātelū: dövüşmezlerdi | illā: dışında | ḳalīlen: pek azı |
Kırık Meal (Transcript) : |YḪSBVN: sanıyorlardı | ELÊḪZEB: orduların | LM: | YZ̃HBVE: gitmediklerini | VÎN: eğer | YÊT: gelseler | ELÊḪZEB: ordular | YVD̃VE: arzu ederlerdi | LV: keşke | ÊNHM: kendileri | BED̃VN: çölde bulunmayı | FY: arasında | ELÊAREB: Araplar | YSÊLVN: sorup öğrenmeyi | AN: --den | ÊNBEÙKM: sizin haberleriniz- | VLV: ve şayet | KENVE: bulunsalardı | FYKM: içinizde | ME: | GETLVE: dövüşmezlerdi | ÎLE: dışında | GLYLE: pek azı |
Abdulbaki Gölpınarlı : Sanırlar ki düşman bölükleri gitmedi ve ö bölükler, bir daha gelseler isterler ki çöllerde, bedevilerin aralarında bulunsunlar da size âit haberleri soruştursunlar ve zâten sizin içinizde de olsalar pek az savaşacaktır onlar.
Adem Uğur : Bunlar, düşman birliklerinin bozulup gitmedikleri evhamı içindedirler. Müttefikler ordusu yine gelecek olsa, isterler ki, çölde göçebe Araplar içinde bulunsunlar da, sizin haberlerinizi (uzaktan) sorsunlar. Zaten içinizde bulunsalardı dahi pek savaşacak değillerdi.
Ahmed Hulusi : Ahzab'ın (savaşmak için gelen destek gruplarının) gitmediğini sanıyorlar. . . Eğer Ahzab (yeniden) gelse, bunlar arzu ederler ki, kendileri bedevîler içinde çölde kalıp, haberlerinizi almakla yetinsinler! Zaten aranızda olsalardı, pek az savaşırlardı.
Ahmet Tekin : Münâfıklar düşman birliklerinin bozulup gitmedikleri evhamı içindedirler. Müttefik ordularının, geri gelmesi halinde, çölde göçebe Araplar içinde bulunsalar da, sizin başınıza gelen felâketlerin haberlerini uzaktan sorsunlar, isterler. Zaten içinizde bulunsalardı, bir kaç gösteri yapmanın dışında savaşacak değillerdi.
Ahmet Varol : (Düşman) birliklerin(in) gitmediklerini sanıyorlardı. Birlikler yeniden gelseler çölde bedevilerle birlikte bulunarak sizin haberlerinizi sormayı isterlerdi. İçinizde olsalardı da ancak çok az çarpışırlardı.
Ali Bulaç : Onlar (münafıklar, düşman) birliklerinin gitmediklerini sanıyorlardı. Eğer (askeri) birlikler gelecek olsa, çölde bedevi araplar arasında olup sizin haberlerinizi (oradan) sormayı cidden arzu ediyorlardı. Fakat içinizde olsalardı ancak pek az savaşırlardı.
Ali Fikri Yavuz : Münafıklar sanıyorlar ki, (Hendek savaşında Allah’ın perişan ettiği) düşman birlikleri (Medine etrafından) gitmediler. Eğer o düşman birlikleri ikinci bir defa daha (savaş için) gelecek olsa, münâfıklar, (korkularından Medine dışında) çöllerdeki Bedevîler arasında bulunub da (Medine tarafından gelip geçenlerden karşılaştığınız hadiselere ait) haberlerinizden sormayı arzularlar. İçinizde kalacak olsalar da ancak (gösteriş için) pek az savaşırlar.
Bekir Sadak : Bunlar, dusman birliklerinin gitmediklerini saniyorlardi. Bu birlikler tekrar gelmis olsalardi, kendileri collerde bedevilerin yaninda bulunup, sadece sizin haberlerinizi sormayi dilerlerdi. Aranizda olsalar ancak pek az savasirlardi. *
Celal Yıldırım : Münafıklar, müttefik düşman birliklerinin gitmediğini sanıyorlardı. Müttefik düşman birlikleri bir daha gelecek olsa, onlar çölde Bedeviler arasında bulunup da sizin haberlerinizi sormayı çok arzu ederlerdi, içinizde bulunsalar pek azı savaşırlardı.
Diyanet İşleri : Düşman birliklerinin gitmediğini sanıyorlar. Düşman birlikleri (bir daha) gelecek olsa, isterler ki, (çölde) bedevilerin arasında bulunsunlar da size dair haberleri (gidip gelenlerden) sorsunlar. İçinizde bulunsalardı da pek az savaşırlardı.
Diyanet İşleri (eski) : Bunlar, düşman birliklerinin gitmediklerini sanıyorlardı. Bu birlikler tekrar gelmiş olsalardı, kendileri çöllerde bedevilerin yanında bulunup, sadece sizin haberlerinizi sormayı dilerlerdi. Aranızda olsalar ancak pek az savaşırlardı.
Diyanet Vakfi : Bunlar, düşman birliklerinin bozulup gitmedikleri evhamı içindedirler. Müttefikler ordusu yine gelecek olsa, isterler ki, çölde göçebe Araplar içinde bulunsunlar da, sizin haberlerinizi (uzaktan) sorsunlar. Zaten içinizde bulunsalardı dahi pek savaşacak değillerdi.
Edip Yüksel : Partilerin gitmediğini sanıyorlar. Partiler tekrar gelse kendilerinin çöldeki bedevi Araplar arasında olmayı ve sizin haberlerinizi uzaktan sormayı dilerlerdi. Aranızda olsalardı dahi pek az savaşırlardı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onlar ahzabı (düşman birliklerini) gitmedi sanıyorlardı. Eğer o birlikler bir daha gelecek olursa, çölde bedevi Araplar içinde yer alıp, sizin haberlerinizden (başınıza geleceklerden) sormayı isterler. Onlar içinizde kalacak olsalar da pek az harb ederler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Müttefik düşman birliklerinin gitmediğini sanıyorlar. Eğer o birlikler bir daha gelecek olsa, çölde bedevi Araplar içinde yer alıp, sizin haberlerinizden sormayı arzu ederler, içinizde kalacak olsalar da sadece pek az harp ederler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ahzabı sanıyorlar ki gitmediler, eğer o Ahzab bir daha gelecek olsa arzu ederler ki badiyeye bedevî urabanın içine çıksalar, sizin havadislerinizden sorsalar, içinizde kalacak olsalar da harb etmezler, meğer ki pek az
Fizilal-il Kuran : Bunlar, düşman birliklerinin (Medine'den) gitmediklerini sanıyorlardı. Bu birlikler tekrar gelmiş olsalardı, kendilerini çölde bedevilerin yanında bulunup, sadece sizin haberlerini sormayı dilerlerdi. İçinizde olsalardı, pek azı savaşırlardı.
Gültekin Onan : Onlar (münafıklar, düşman) birliklerinin gitmediklerini sanıyorlardı. Eğer (askeri) birlikler gelecek olsa, çölde bedevi araplar arasında olup sizin haberlerinizi (oradan) sormayı cidden arzu ediyorlardı. Fakat içinizde olsalardı ancak pek az savaşırlardı.
Hakkı Yılmaz : Onlar, birleşik düşman birliklerini gitmedi sanıyorlardı. Eğer düşman birlikleri gelecek olursa, çölde bedevi Araplar içinde yer alıp sizin haberlerinizden sormayı isterler. Ve eğer onlar içinizde olsalardı ancak pek az savaşırlardı.
Hasan Basri Çantay : Bunlar (düşman) kıt'alar (ı Mekkeden) gitmediler sanıyorlardı. Eğer o kıt'alar (bir daha) gelirse çöllerde, bedevîler içinde bulunub size aaid haberleri sormalarını isteyecekler, şâyed içinizde bulunurlarsa (çok değil), ancak pek az döğüşeceklerdir.
Hayrat Neşriyat : (Onlar korkaklıklarından dolayı düşman) toplulukların (Medîne’den) gitmediklerini sanıyorlar. Ve eğer o ahzâb (o topluluklar, tekrar) gelecek olsalar, arzû ederler ki, doğrusu kendileri keşke çölde yaşayan kimseler olarak bedevî Arablar içinde bulunsalar da sizin haberlerinizi (Medîne tarafından gelenlere) sorsalar! Zâten içinizde (kalacak) olsalardı, ancak pek az savaşırlardı.
İbni Kesir : Onlar, birliklerin gitmediğini sanıyorlardı. Birlikler gelmiş olsalardı, kendilerinin çöllerde bedevilerle bulunup sizin haberlerinizi oradan soruşturmayı isterlerdi. Aranızda bulunsalardı bu defa da çok az savaşırlardı.
İskender Evrenosoğlu : Onlar (münafıklar), birliklerin (düşman birliklerinin) gitmediğini sanıyorlar. Eğer birlikler gelseler, Arapların arasında olup (arasına karışıp), sizin haberlerinizi sormak isterlerdi. Ve şâyet sizin aranızda olsalardı, pek azı hariç, savaşmazlardı.
Muhammed Esed : Onlar Müttefiklerin (gerçekten) çekilmediklerini zannediyorlardı; ve Müttefikler geri dönecek olsalar, bunlar, (bu iki yüzlüler,) çölde bedeviler arasında kalıp sizin hakkınızda (ey müminler, uzaktan) haber almayı tercih ederlerdi; aranızda bulunsalar bile, (sizin yanınızda) savaşır görünmekten başka bir şey yapmazlardı.
Ömer Nasuhi Bilmen : Sanırlar ki, (düşman) orduları gitmemiştir. Ve eğer ordular gelecek olsa arzu ederlerdi ki çölde bedeviler içinde bulunup size ait haberleri soruversinler. Ve eğer sizin aranızda bulunacak olsalar, pek azdan başka mukatelede bulunmazlar.
Ömer Öngüt : Onlar Ahzab'ın (düşman birliklerinin) gitmediklerini sanıyorlardı. Düşman birlikleri tekrar gelmiş olsalardı, isterler ki çöllerde bedevilerin yanında bulunsunlar da sizin haberlerinizi sorsunlar. Zaten aranızda bulunsalardı, pek az savaşırlardı.
Şaban Piriş : Bunlar, düşman birliklerinin gitmediklerini sanıyorlar, Eğer, birlikler yeniden gelse, bedevi arapların arasına kaçıp, sizinle ilgili haberleri onlardan sormak isterler. Zaten sizin içinizde olsalar bile çok azı dışında savaşmazlardı.
Suat Yıldırım : Münafıklar birleşik kuvvetlerin çekilip gitmediklerini sanıyorlardı.Şayet birleşik kuvvetler tekrar gelecek olsa, çok isterler ki çöldeki göçebeler içinde bulunsunlar da sizin savaşınız hakkındaki haberleri uzaktan sorsunlar. Esasen, yanınızda bulunsalardı dahi, onlardan pek azı savaşırlardı.
Süleyman Ateş : (Korkaklıklarından ötürü düşman) Orduların(ın Medine'den) gitmediklerini sanıyorlardı. Eğer o ordular (ikinci kez) gelseler, bunlar çölde bedevi Araplar arasında bulunmayı, sizin haberlerinizi (başınıza gelecek olayları) oradan sorup öğrenmeyi arzu ederlerdi. İçinizde bulunsalardı dahi pek az dövüşürlerdi.
Tefhim-ul Kuran : Onlar (münafıklar, düşman) birliklerinin gitmediklerini sanıyorlardı. Eğer (askeri) birlikler gelecek olsa, çölde bedevi araplar arasında olup sizin haberlerinizi (oradan) sormayı cidden arzu ediyorlardı. Fakat içinizde olsalardı ancak pek az savaşırlardı.
Ümit Şimşek : Onlar, düşman topluluklarının hiç gitmeyeceklerini sanıyorlardı. Düşman topluluklarının tekrar gelmeleri halinde onlar çölde, bedevîler arasında bulunup da sizin haberlerinizi uzaktan uzağa almak isterler. Gerçi sizin aranızda bulunsalar da pek azı dışında savaşan olmaz.
Yaşar Nuri Öztürk : Düşman hiziplerin gitmediğini sanıyorlar. Düşman hizipler gelecek olsalar, bunlar isterler ki, bedevî araplar içinde bulunsunlar da sizinle ilgili haberleri sorsunlar. Şayet içinizde bulunsalardı, pek azı müstesna, savaşmayacaklardı.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}