» 38 / Sâd  27:

Kuran Sırası: 38
İniş Sırası: 38
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88

 » 38 / Sâd  Suresi: 27
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَمَا (VME) = ve mā : ve
2. خَلَقْنَا (ḢLGNE) = ḣaleḳnā : yaratmadık
3. السَّمَاءَ (ELSMEÙ) = s-semāe : göğü
4. وَالْأَرْضَ (VELÊRŽ) = vel'erDe : ve yeri
5. وَمَا (VME) = ve mā : ve ne de
6. بَيْنَهُمَا (BYNHME) = beynehumā : ikisi arasındakileri
7. بَاطِلًا (BEŦLE) = bāTilen : boş yere
8. ذَٰلِكَ (Z̃LK) = ƶālike : bu
9. ظَنُّ (ƵN) = Zennu : zannıdır
10. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimselerin
11. كَفَرُوا (KFRVE) = keferū : inkar eden(lerin)
12. فَوَيْلٌ (FVYL) = feveylun : vay hallerine
13. لِلَّذِينَ (LLZ̃YN) = lilleƶīne : kimselerin
14. كَفَرُوا (KFRVE) = keferū : inkar eden(lerin)
15. مِنَ (MN) = mine : -ten dolayı
16. النَّارِ (ELNER) = n-nāri : ateş-
ve | yaratmadık | göğü | ve yeri | ve ne de | ikisi arasındakileri | boş yere | bu | zannıdır | kimselerin | inkar eden(lerin) | vay hallerine | kimselerin | inkar eden(lerin) | -ten dolayı | ateş- |

[] [ḢLG] [SMV] [ERŽ] [] [BYN] [BŦL] [] [ƵNN] [] [KFR] [] [] [KFR] [] [NVR]
VME ḢLGNE ELSMEÙ VELÊRŽ VME BYNHME BEŦLE Z̃LK ƵN ELZ̃YN KFRVE FVYL LLZ̃YN KFRVE MN ELNER

ve mā ḣaleḳnā s-semāe vel'erDe ve mā beynehumā bāTilen ƶālike Zennu elleƶīne keferū feveylun lilleƶīne keferū mine n-nāri
وما خلقنا السماء والأرض وما بينهما باطلا ذلك ظن الذين كفروا فويل للذين كفروا من النار

 » 38 / Sâd  Suresi: 27
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وما | VME ve mā ve And not
خلقنا خ ل ق | ḢLG ḢLGNE ḣaleḳnā yaratmadık We created
السماء س م و | SMV ELSMEÙ s-semāe göğü the heaven
والأرض ا ر ض | ERŽ VELÊRŽ vel'erDe ve yeri and the earth
وما | VME ve mā ve ne de and whatever
بينهما ب ي ن | BYN BYNHME beynehumā ikisi arasındakileri (is) between them
باطلا ب ط ل | BŦL BEŦLE bāTilen boş yere without purpose.
ذلك | Z̃LK ƶālike bu That
ظن ظ ن ن | ƵNN ƵN Zennu zannıdır (is the) assumption
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimselerin (of) those who
كفروا ك ف ر | KFR KFRVE keferū inkar eden(lerin) disbelieve.
فويل | FVYL feveylun vay hallerine So woe
للذين | LLZ̃YN lilleƶīne kimselerin to those
كفروا ك ف ر | KFR KFRVE keferū inkar eden(lerin) who disbelieve,
من | MN mine -ten dolayı from
النار ن و ر | NVR ELNER n-nāri ateş- the Fire.

38:27 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve | yaratmadık | göğü | ve yeri | ve ne de | ikisi arasındakileri | boş yere | bu | zannıdır | kimselerin | inkar eden(lerin) | vay hallerine | kimselerin | inkar eden(lerin) | -ten dolayı | ateş- |

[] [ḢLG] [SMV] [ERŽ] [] [BYN] [BŦL] [] [ƵNN] [] [KFR] [] [] [KFR] [] [NVR]
VME ḢLGNE ELSMEÙ VELÊRŽ VME BYNHME BEŦLE Z̃LK ƵN ELZ̃YN KFRVE FVYL LLZ̃YN KFRVE MN ELNER

ve mā ḣaleḳnā s-semāe vel'erDe ve mā beynehumā bāTilen ƶālike Zennu elleƶīne keferū feveylun lilleƶīne keferū mine n-nāri
وما خلقنا السماء والأرض وما بينهما باطلا ذلك ظن الذين كفروا فويل للذين كفروا من النار

[] [خ ل ق] [س م و] [ا ر ض] [] [ب ي ن] [ب ط ل] [] [ظ ن ن] [] [ك ف ر] [] [] [ك ف ر] [] [ن و ر]

 » 38 / Sâd  Suresi: 27
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وما | VME ve mā ve And not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
خلقنا خ ل ق | ḢLG ḢLGNE ḣaleḳnā yaratmadık We created
Hı,Lam,Gaf,Nun,Elif,
600,30,100,50,1,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
السماء س م و | SMV ELSMEÙ s-semāe göğü the heaven
Elif,Lam,Sin,Mim,Elif,,
1,30,60,40,1,,
N – accusative feminine noun
اسم منصوب
والأرض ا ر ض | ERŽ VELÊRŽ vel'erDe ve yeri and the earth
Vav,Elif,Lam,,Re,Dad,
6,1,30,,200,800,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative feminine noun → Earth"
الواو عاطفة
اسم منصوب
وما | VME ve mā ve ne de and whatever
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
REL – relative pronoun
الواو عاطفة
اسم موصول
بينهما ب ي ن | BYN BYNHME beynehumā ikisi arasındakileri (is) between them
Be,Ye,Nun,He,Mim,Elif,
2,10,50,5,40,1,
LOC – accusative location adverb
PRON – 3rd person dual possessive pronoun
ظرف مكان منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
باطلا ب ط ل | BŦL BEŦLE bāTilen boş yere without purpose.
Be,Elif,Tı,Lam,Elif,
2,1,9,30,1,
N – accusative masculine indefinite active participle
اسم منصوب
ذلك | Z̃LK ƶālike bu That
Zel,Lam,Kef,
700,30,20,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
ظن ظ ن ن | ƵNN ƵN Zennu zannıdır (is the) assumption
Zı,Nun,
900,50,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimselerin (of) those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
كفروا ك ف ر | KFR KFRVE keferū inkar eden(lerin) disbelieve.
Kef,Fe,Re,Vav,Elif,
20,80,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
فويل | FVYL feveylun vay hallerine So woe
Fe,Vav,Ye,Lam,
80,6,10,30,
REM – prefixed resumption particle
N – nominative masculine indefinite noun
الفاء استئنافية
اسم مرفوع
للذين | LLZ̃YN lilleƶīne kimselerin to those
Lam,Lam,Zel,Ye,Nun,
30,30,700,10,50,
P – prefixed preposition lām
REL – masculine plural relative pronoun
جار ومجرور
كفروا ك ف ر | KFR KFRVE keferū inkar eden(lerin) who disbelieve,
Kef,Fe,Re,Vav,Elif,
20,80,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
من | MN mine -ten dolayı from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
النار ن و ر | NVR ELNER n-nāri ateş- the Fire.
Elif,Lam,Nun,Elif,Re,
1,30,50,1,200,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَمَا: ve | خَلَقْنَا: yaratmadık | السَّمَاءَ: göğü | وَالْأَرْضَ: ve yeri | وَمَا: ve ne de | بَيْنَهُمَا: ikisi arasındakileri | بَاطِلًا: boş yere | ذَٰلِكَ: bu | ظَنُّ: zannıdır | الَّذِينَ: kimselerin | كَفَرُوا: inkar eden(lerin) | فَوَيْلٌ: vay hallerine | لِلَّذِينَ: kimselerin | كَفَرُوا: inkar eden(lerin) | مِنَ: -ten dolayı | النَّارِ: ateş- |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وما WME ve | خلقنا ḢLGNE yaratmadık | السماء ELSMEÙ göğü | والأرض WELÊRŽ ve yeri | وما WME ve ne de | بينهما BYNHME ikisi arasındakileri | باطلا BEŦLE boş yere | ذلك Z̃LK bu | ظن ƵN zannıdır | الذين ELZ̃YN kimselerin | كفروا KFRWE inkar eden(lerin) | فويل FWYL vay hallerine | للذين LLZ̃YN kimselerin | كفروا KFRWE inkar eden(lerin) | من MN -ten dolayı | النار ELNER ateş- |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve mā: ve | ḣaleḳnā: yaratmadık | s-semāe: göğü | vel'erDe: ve yeri | ve mā: ve ne de | beynehumā: ikisi arasındakileri | bāTilen: boş yere | ƶālike: bu | Zennu: zannıdır | elleƶīne: kimselerin | keferū: inkar eden(lerin) | feveylun: vay hallerine | lilleƶīne: kimselerin | keferū: inkar eden(lerin) | mine: -ten dolayı | n-nāri: ateş- |
Kırık Meal (Transcript) : |VME: ve | ḢLGNE: yaratmadık | ELSMEÙ: göğü | VELÊRŽ: ve yeri | VME: ve ne de | BYNHME: ikisi arasındakileri | BEŦLE: boş yere | Z̃LK: bu | ƵN: zannıdır | ELZ̃YN: kimselerin | KFRVE: inkar eden(lerin) | FVYL: vay hallerine | LLZ̃YN: kimselerin | KFRVE: inkar eden(lerin) | MN: -ten dolayı | ELNER: ateş- |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve biz, göğü ve yeryüzünü ve ikisinin arasındakileri boş yere yaratmadık; bu, kâfir olanların zannı; artık vay haline kâfirlerin ateşten.
Adem Uğur : Göğü, yeri ve ikisi arasındakileri biz boş yere yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır. Vay o inkâr edenlerin ateşteki haline!
Ahmed Hulusi : Semâyı, arzı ve ikisi arasındakileri işlevsiz olarak yaratmadık! O (işlevsiz düşünmek), hakikat bilgisini inkâr edenlerin zannıdır! Bu yüzden yazıklar olsun o hakikat bilgisini inkâr edenlere, yakan (dünyalarında)!
Ahmet Tekin : Göğü, yeri ve ikisi arasındaki varlıkları ve imkânları, biz boş yere yaratmadık. O, inkârda ısrar edenlerin düşünce ve inancıdır. Onun için, vay kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden ateşe girecek kâfirlerin haline!
Ahmet Varol : Biz göğü, yeri ve bu ikisinin arasındakileri boş yere yaratmadık. Bu inkâr edenlerin zannıdır. (İçine atılacakları) ateşten dolayı inkâr edenlerin vay haline!
Ali Bulaç : Biz gökyüzünü, yeryüzünü ve ikisi arasında bulunan şeyleri batıl olarak yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır. Ateşten (görecekleri azabtan) dolayı vay o inkâr edenlere.
Ali Fikri Yavuz : Biz, o gök ile yeri ve aralarındakileri boşuna yaratmadık. (Bunların yaratılması boşunadır sözü) o kâfirlerin zannıdır. Bu yüzden kâfirlere ateşten şiddetli bir azab vardır.
Bekir Sadak : Gogu, yeri ve ikisinin arasinda bulunanlari bosuna yaratmadik. Bunun bosuna oldugu, inkar edenlerin sanisidir. Vay atese ugrayacak inkarcilarin haline!
Celal Yıldırım : Biz, göğü, yeri ve ikisi arasındaki şeyleri boşuna, anlamsız yaratmadık. Bu, sadece inkarcıların zan ve iddiasıdır. Ateşten vay o kâfirlere!.
Diyanet İşleri : Biz göğü, yeri ve ikisi arasındakileri boş yere yaratmadık. Bu (yaratılanların boş yere yaratıldığı iddiası) inkâr edenlerin zannıdır. Cehennem ateşinden dolayı vay inkâr edenlerin hâline!
Diyanet İşleri (eski) : Göğü, yeri ve ikisinin arasında bulunanları boşuna yaratmadık. Bunun boşuna olduğu, inkar edenlerin sanısıdır. Vay ateşe uğrayacak inkarcıların haline!
Diyanet Vakfi : Göğü, yeri ve ikisi arasındakileri biz boş yere yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır. Vay o inkâr edenlerin ateşteki haline!
Edip Yüksel : Göğü, yeri ve aralarındakileri boş yere yaratmadık. Bu inkar edenlerin sanısıdır. Kendilerini ateşe soktukları için inkar edenlere yazıklar olsun.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Hem o göğü, yeri ve aralarındakileri biz boşuna yaratmadık. O, kâfirlerin zannıdır. Onun için vay ateşe girecek olan kâfirlerin haline!
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Hem o göğü, yeri ve aralarındakileri Biz boşuna yaratmadık. O, küfredenlerin zannı. Onun için küfredenlere ateşten bir veyl var.
Elmalılı Hamdi Yazır : Hem o Göğü ve Yeri aralarındakileri biz boşuna yaratmadık o, o küfredenlerin zannı, onun için küfredenlere ateşten bir veyl var
Fizilal-il Kuran : Göğü, yeri ve ikisi arasında bulunanları boşuna yaratmadık, inkâr edenler, kainatın boş bir tesadüf eseri olduğunu söylerler, bu onların zannıdır. Vay ateşe uğrayacak inkârcıların haline.
Gültekin Onan : Biz gökyüzünü, yeryüzünü ve ikisi arasında bulunan şeyleri batıl olarak yaratmadık. Bu, küfredenlerin zannıdır. Ateşten (görecekleri azabtan) dolayı vay o küfredenlere.
Hakkı Yılmaz : "Ve Biz gökyüzünü, yeryüzünü ve aralarında olanları boşuna oluşturmadık. Bu, kâfirlerin; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kişilerin zannıdır. Cehennem ateşinden dolayı şu kâfirlerin; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden şu kişilerin vay hâline! "
Hasan Basri Çantay : O göğü, O yeri ve bunların arasında bulunan şeyleri biz boşuna yaratmadık. Bu, o küfredenlerin zannıdır. Bu yüzden küfredenlere ateşden helak vardır.
Hayrat Neşriyat : Hem göğü, yeri ve ikisi arasında bulunanları boş yere yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır. Artık, ateşten dolayı vay hâline o küfre düşenlerin!
İbni Kesir : Biz; göğü, yeryüzünü ve ikisinin arasında bulunanları boşuna yaratmadık. Bu, küfretmiş olanların zannıdır. Vay o küfretmiş olanlara, cehennem ateşinden.
İskender Evrenosoğlu : Ve gökyüzünü, arzı ve ikisi arasındaki şeyleri bâtıl (boşuna) yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır. Artık ateş sebebiyle (azap edilecekleri için) inkâr edenlerin vay haline.
Muhammed Esed : Ve Biz, hakikati inkar edenlerin sandığı gibi, göğü ve yeri ve ikisi arasındaki şeyleri bir amaç ve anlamdan yoksun yaratmadık. Vay hallerine (cehennem) ateşindeki o inkarcıların!
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve göğü ve yeri ve bunların arasında olanları beyhûde yere yaratmadık. Bu, küfre düşenlerin zannıdır. Artık küfre düşmüş olanlara ateşten bir helâk vardır.
Ömer Öngüt : Biz göğü, yeri ve ikisinin arasında bulunanları boş yere yaratmadık. Bu, kâfirlerin zannıdır. Ateşten dolayı vay o kâfirlere!
Şaban Piriş : Göğü, yeri ve ikisi arasındakileri boş yere yaratmadık. Bu, inkar edenlerin zannıdır. Ateşe atılacak inkarcıların vay haline...
Suat Yıldırım : Biz göğü, yeri ve ikisinin arasındaki varlıkları gayesiz, boşuna yaratmadık. Bu sadece kâfirlerin bir zannı ve iddiasıdır. Artık o ateşten vay haline o kâfirlerin!
Süleyman Ateş : Göğü, yeri ve ikisi arasındakileri boş yere yaratmadık (bunlar bir tesâdüf eseri değildir) bu, inkâr edenlerin zannıdır, (onlar kâinâtın boş bir tesadüf eseri olduğunu söylerler). Ateşten vay hallerine o nankörlerin!
Tefhim-ul Kuran : Biz gökyüzünü, yeryüzünü ve ikisi arasında bulunan şeyleri batıl olarak yaratmadık. Bu, küfredenlerin zannıdır. Ateşten (görecekleri azabtan) dolayı vay o küfretmekte olanlara.
Ümit Şimşek : Biz göğü, yeri ve arasındakileri boşuna yaratmadık. Bu kâfirlerin zannıdır. Cehennem ateşinden, o kâfirlerin başlarına gelecek var!
Yaşar Nuri Öztürk : Biz şu göğü ve yeri ve ikisi arasındakileri boşuna yaratmadık. Böyle düşünmek, küfre sapanların sanısıdır. Vay hallerine o inkârcıların, ateş yüzünden!


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}