CONJ – prefixed conjunction wa (and) V – 1st person plural perfect verb PRON – subject pronoun الواو عاطفة فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
ملكه
م ل ك | MLK
MLKH
mulkehu
onun mülkünü
his kingdom
Mim,Lam,Kef,He, 40,30,20,5,
N – accusative masculine noun PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun اسم منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وآتيناه
ا ت ي | ETY
V ËTYNEH
ve āteynāhu
ve kendisine vermiştik
and We gave him
Vav,,Te,Ye,Nun,Elif,He, 6,,400,10,50,1,5,
CONJ – prefixed conjunction wa (and) V – 1st person plural (form IV) perfect verb PRON – subject pronoun PRON – 3rd person masculine singular object pronoun الواو عاطفة فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
الحكمة
ح ك م | ḪKM
ELḪKMT
l-Hikmete
hikmet
[the] wisdom
Elif,Lam,Ha,Kef,Mim,Te merbuta, 1,30,8,20,40,400,
N – accusative feminine noun اسم منصوب
وفصل
ف ص ل | FṦL
VFṦL
ve feSle
ve ayırd edici
and decisive
Vav,Fe,Sad,Lam, 6,80,90,30,
CONJ – prefixed conjunction wa (and) N – accusative masculine noun الواو عاطفة اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |وَشَدَدْنَا: güçlendirmiştik | مُلْكَهُ: onun mülkünü | وَاتَيْنَاهُ: ve kendisine vermiştik | الْحِكْمَةَ: hikmet | وَفَصْلَ: ve ayırd edici | الْخِطَابِ: konuşma |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وشددنا WŞD̃D̃NEgüçlendirmiştik | ملكه MLKHonun mülkünü | وآتيناه W ËTYNEHve kendisine vermiştik | الحكمة ELḪKMThikmet | وفصل WFṦLve ayırd edici | الخطاب ELḢŦEBkonuşma |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve şedednā: güçlendirmiştik | mulkehu: onun mülkünü | ve āteynāhu: ve kendisine vermiştik | l-Hikmete: hikmet | ve feSle: ve ayırd edici | l-ḣiTābi: konuşma |
Kırık Meal (Transcript) : |VŞD̃D̃NE: güçlendirmiştik | MLKH: onun mülkünü | V ËTYNEH: ve kendisine vermiştik | ELḪKMT: hikmet | VFṦL: ve ayırd edici | ELḢŦEB: konuşma |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve onun saltanatını kuvvetlendirdik ve ona peygamberlik ve gerçekle bâtılı ayırt ediş bilgisini verdik.
Adem Uğur : Onun hükümranlığını kuvvetlendirmiş; ona hikmet ve güzel konuşma vermiştik.
Ahmed Hulusi : Onun mülkünü (hükümranlığını) kuvvetlendirdik ve Ona Hikmet (sebepler ilmi) ve Fasl-ul Hitab (doğruyla yanlışı en mantıklı şekilde hemen ayıran muhakeme kuvvesi) verdik.
Ahmet Tekin : Biz onun ülkesini, devletini ve hükümranlığını güçlendirdik. Kendisine peygamberlik, ilim, hikmet, sağlıklı ve ahlâklı yaşama bilgisi, isabetli ifade, çözüm ve hakkı bâtıldan ayırt etme kabiliyeti verdik.
Ahmet Varol : Onun hükümranlığını güçlendirmiştik. Ona hikmet ve açık, kesin hüküm verme kabiliyeti vermiştik.
Ali Bulaç : Onun mülkünü güçlendirmiştik. Ona hikmet ve anlatım çarpıcılığını vermiştik.
Ali Fikri Yavuz : Biz onun mülkünü kuvvetlendirmiştik. Kendisine de peygamberlik ile kaza-hüküm ilmini verdik.
Bekir Sadak : Onun hukumranligini kuvvetlendirmistik. Ona hikmet ve kesin hukum selahiyeti vermistik.
Celal Yıldırım : Onun mülk ü saltanatını sağlamlaştırdık; Ona hikmet ve hakkı bâtıldan ayırd etme yeteneği verdik.
Diyanet İşleri : Biz Davud’un mülkünü güçlendirdik, ona hikmet ve hakla batılı ayıran söz (hüküm verme) yeteneği verdik.
Diyanet İşleri (eski) : Onun hükümranlığını kuvvetlendirmiştik. Ona hikmet ve kesin hüküm selahiyeti vermiştik.
Diyanet Vakfi : Onun hükümranlığını kuvvetlendirmiş, ona hikmet ve güzel konuşma vermiştik.
Edip Yüksel : Yönetimini güçlendirdik; ona bilgelik ve çok iyi bir yargılama gücü verdik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Biz onun mülkünü kuvvetlendirmiş ve kendisine hikmet ve hakkı batıldan ayırt etme kabiliyeti vermiştik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Hem mülkünü güçlendirmiş, hem de kendisine hikmet ve hakkı batıldan ayırt etme kabiliyeti vermiştik.
Elmalılı Hamdi Yazır : Hem mülkünü kuvvetlendirmiştik, hem de kendisine hıkmet ve fasl-ı hıtab vermiştik.
Fizilal-il Kuran : O'nun hükümranlığını kuvvetlendirmiş, O'na hikmet ve açık, güzel konuşma yeteneği vermiştik.
Gültekin Onan : Onun mülkünü güçlendirmiştik. Ona hikmet ve anlatım çarpıcılığını vermiştik.
Hakkı Yılmaz : Biz o'nun mülkünü de pekiştirdik. Ve o'na yasayı ve hakkı bâtıldan ayıran sözü söyleme imkânını verdik.
Hasan Basri Çantay : Onun mülkünü de kuvvetlendirdik. Ona hikmet ve fasl-ı Kitâb verdik.
Hayrat Neşriyat : Ve onun saltanatını kuvvetlendirdik ve ona hikmet ve (hak ile bâtılı) ayırd edici konuşma (kabiliyeti) verdik.
İbni Kesir : Onun mülkünü pekiştirmiş, kendisine hikmet ve kesin söz söyleme hakkı vermiştik.
İskender Evrenosoğlu : Ve onun mülkünü (idaresini) güçlendirdik. Ve ona, hikmet ve faslı hitap (hak ile bâtılı ayırıp adaletle hükmetme, hitap etme yeteneği) verdik.
Muhammed Esed : Biz de (buna karşılık) o'nun otoritesini güçlendirmiş ve kararlarında hikmet ve basiret üzere olmasını sağlamıştık.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve O'nun mülkünü kuvvetlendirmiştik ve O'na hikmet ve fasl-ı hitap vermiş idik.
Ömer Öngüt : Onun hükümranlığını kuvvetlendirmiştik. Ona hikmet ve güzel konuşma, anlatma üstünlüğü vermiştik.
Şaban Piriş : Onun iktidarını güçlendirmiş, ona hikmet ve açık sözlülük vermiştik.
Suat Yıldırım : Biz onun hakimiyetini güçlendirdik, ona hikmet, nübüvvet, isabetli karar verme ve meramını güzelce ifade etme kabiliyeti verdik.
Süleyman Ateş : Onun mülkünü güçlendirmiştik, kendisine hikmet (peygamberlik, yüksek bilgi, hakkı bâtıldan ayırma, dâvâları çözme) ve açık, güzel konuşma (yeteneği) vermiştik.
Tefhim-ul Kuran : Onun mülkünü güçlendirmiştik. Ona hikmet ve anlatım çarpıcılığını vermiştik.
Ümit Şimşek : Biz onun egemenliğini güçlendirmiş ve kendisine hem hikmet, hem de açık ve güzel konuşma yeteneği vermiştik.
Yaşar Nuri Öztürk : Mülk ve yönetimini güçlendirmiştik. Kendisine hikmet ve hakla bâtılı ayıran söz etme yeteneği vermiştik.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]